Etiket: Babalık

  • Eski milletvekilinin mezarı babalık davası için açıldı

    Eski milletvekilinin mezarı babalık davası için açıldı

    1954-1960 yıllarında Milas Belediye Başkanlığı, 1961-1977 yıllarında da Muğla Milletvekilliği yapan Rifat Adnan Akarca’nın Belediye Başkanlığı ve milletvekilliği döneminde evinde hizmetli olarak çalışan H.A.’nın 3 kızı, 2007 yılında hayatını kaybeden G.A.’nın biyolojik babaları olmayabileceği iddiasıyla mahkemeye başvurması üzerine hem G.A.’nın hem de Akarca’nın kabri açılarak DNA örnekleri alındı.

    Öğrendikleri bilgiler çerçevesinde soy bağının reddi davası açan kardeşlerin başvurduğu mahkeme, iddiaların somutlaştırılması amacıyla DNA testi yapılmasını kararlaştırmış, 2015 yılında adli tıp hekimi ve hâkim gözetiminde G.A.’nın mezarı açılarak DNA örnekleri alınmıştı. İnceleme sonucu, G.A.’nın, başvurucuların yüzde 99,9 babası olmadığı belirlenmesi üzerine kardeşler, fiziksel benzerlik de bulunduğu iddiasıyla biyolojik babalarının Adnan Akarca olabileceğini belirterek işlem yapılmasını istemişti.

    Kardeşlerin başvuru üzerine adli tıp hekimi ve hâkim gözetiminde, 1985 yılında arı sokması nedeniyle 63 yaşında yaşamını yitiren Akarca’nın Milas Şehir Mezarlığı’ndaki mezarı feth-i kabir işlemine tabi tutularak açıldı ve mezardan çıkan kemiklerden DNA örnekleri alındı.

    Yapılan incelemenin ardından Akarca’nın 3 kardeşin babası olup olmadığı belirlenecek.

  • Mersin’de velilere “babalık” eğitimi verildi

    Mezitli Belediyesi Bircan Tüfekçioğlu Çocuk Gündüz Bakım Evi’nde öğrenim gören öğrencilerin babaları, 9 hafta süren “Baba Destek Programı” sonrası sertifikalarını aldı.

    Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) tarafından düzenlenen Baba Destek Programı sertifika törenine anne babalarla birlikte Mezitli Belediye Başkanı Neşet Tarhan da katıldı. Ercan Kızılkaya tarafından verilen programda baba-çocuk iletişimi ve çocuğun gelişimine babanın katkısının artırılması konularında eğitimler yapıldı. 14 babanın sertifika aldığı törende veliler, yaşadıkları eğitim sürecini ve tecrübelerini anlattı. Oldukça eğlenceli 9 hafta geçirdiklerinin altını çizen veliler, “İlk başta ‘ne işimiz var’ diye düşündüğümüz eğitimde haftalar ilerledikçe çok faydalı bilgiler edindik. Daha iyi baba olmanın püf noktalarını öğrendik. Bazı doğru bildiğimiz yanlışlarımızı uygulayarak görme şansı yakaladık” dedi.

    “Baba ile çocuğun iletişiminin artırılması hedefleniyor”

    Tarhan ise, “Baba Destek Programı” eğitiminde, baba ile çocuk arasındaki iletişimi arttırmayı ve çocuğun gelişmesinde babanın katılım sağlanması hedeflendiğini söyleyerek, “Çocukların algı dünyasının daha geniş olduğunu biliyoruz. Ailelerinden ne görürlerse onu yapıyorlar. Eğitimci arkadaşımız da sizlere bu konuda ne yapabileceğinize dair açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz yıl büyük verim aldığımız uygulamamıza önümüzdeki süreçte devam edeceğiz. Benim en çok beğendiğim projelerimden birisi de Bircan Tüfekçioğlu Çocuk Gündüz Bakım Evi projemizdir. Okulumuz, Türkiye’deki en iyi okullardan birisi olarak gösterilmekte. Okulumuzun bu aşamaya gelmesinde velilerin katkısı çok büyük. Bize güvendiler, çocuklarını teslim ettiler. Öğretmen ve idarecilerimiz çok başarılı çalışmalar ortaya koyuyorlar. Öğretmenlerimizin tamamı kadın, genç ve hepsi birbirinden başarılılar. Önümüzdeki süreçlerde Mezitli’de Anaokulu sayısını çoğaltmayı planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

  • En baba atölye’de ‘Babalık psikolojisi’ dersleri devam ediyor

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi tarafından hayata geçirilen En Baba Atölye’de ‘Babalık Psikolojisi’ dersleri devam ediyor.

    Sakarya Büyükşehir Belediyesi Aile ve Çocuk Hizmetleri Şube Müdürlüğü tarafından hayata geçirilen ‘En Baba Atölye’de dersler devam ediyor. ‘Babalık Psikolojisi’ dersinin öğretmeni Sedat Demir, katılımcılara çocuk gelişimindeki önemli etkenleri ve gelişen teknolojinin çocuklar üzerindeki etkilerini anlattı. Çocukların çevreye güvenlerinin ilk yıllarda gelişmeye başladığını dile getiren Demir, “İlk yıllar çocuklarınızın çevreye güven temellerini attığı dönemdir. Bu nedenle ihtiyaçları geciktirilmeden giderilmesi bu duygusunun gelişmesi bakımından önemlidir. Özellikle ilk aylarından itibaren bebeğin bakımında anneyle ortak paylaşım yapılmalıdır. İlk 3 yıl televizyon, tablet ve telefon gibi teknolojik aletlerden uzak tutulmalıdır. Yemek yemesi veya ağlamayı bırakması için bu araçlardan yararlanmak çocuklarımızda geç konuşma, sosyalleşememe, takıntılar gibi normalleşmesi çok zor olan ve zaman gerektiren problemlere neden olmaktadır’ ifadelerini kullandı.

  • Gazi babanın, babalık mücadelesi

    Batman’ın Sason ilçesi Taşyuva köyünde ikamet eden 10 çocuk babası, aynı zamanda 1995 yılında güvenlik korucusu olarak görevdeyken terör örgütünün tuzakladığı mayınla gazi olan görme engelli 46 yaşındaki Servet Çiftçi hayata sımsıkı sarılarak yılmadan mücadele ediyor.

    1995 yılında gazilik mertebesine nail olan baba iki gözü görmediği halde hayata umut dolu, neşe dolu ve yaşam dolu bakmaya çalışıyor. Babalığın sadece maddiyatla, güçle sağlanmayacağını, baba olmanın gereğini aile bağlarını korumaktan geçtiğini belirten Servet Çiftçi, “Baba olmak emek ve şefkat gerektirir ve hayata sımsıkı tutunmaktan geçer” dedi.

    “Sırtımızda eşyaları onurla taşıdık evladımız aç kalmasın diye”

    Gazi Servet Çiftçi yaşamından söz ederken yüreğinin derinliklerindeki heyacanını dudaklarından döktü. Çiftçi, “Bir baba olarak bende hayata başlarken korkularım vardı. İlk köyde yuvamı kurup evlendim. Bahçe ekip, hayvancılık yaptık. Ekmeğimizi çalışarak, çabalayarak kazanmaya çalıştık. Bizler zamanında açlık ve yokluk gördük ama aynısını evlatlarımız görmesin diye çok mücadele ettik. Köyde yol yoktu. Sırtımıza aldığımız yükleri eve taşıyorduk. Çocuklarım aç kalmasın diye sırtımdaki çuvalı onurumla taşıdım. Çalışmak ayıp değil, ama çocuklarımı kimseye muhtaç etmedim” diye konuştu.

    “Herkesin gördüğü güzellikleri ben camların ardından dahi göremiyorum”

    Güvenlik korucusu iken gazi olduğunu belirten Çitfçi, “1993 yılında bende bu vatanın evladı olarak yurdumu korumak için köy koruyuculuğuna başvurdum. Ve alındım bu haberi duyduğumda çok sevinmiştim. Birkaç yıl görev yaptıktan sonra 1995 yılında Çılkas Dağları’nda patika yolda, yola döşenmiş mayına bastım ve yaralandım. Ben ve 4 arkadaşım orada yaralandık. Herkes mayının etkisiyle bir tarafa savruldu. Helikopter ve yardımlar sonucunda Diyarbakır’da hastaneye kaldırıldık. Orada tedavimi yaptılar. Fakat iki gözümü de kaybettim. Doktorlar ancak göz nakli olursa tekrar görebileceğimi söyledi. Bu vatan bu memleket için can bile verilir. Fakat şuan gözlerim görmüyor. Herkesin baktığı ve gördüğü güzellikleri ben sadece gözlük camekanlarla görüyorum. 22 yıldır her şey karanlık ve zifiridir. Ama bundan 22 yıl önce her şeyi yaşadım şuan sadece bunları hissediyorum” ifadelerini kullandı.

    “Tüm babalar çocuklarına doğruyu öğretsin”

    Çiftçi babalar günü dolayısıyla bütün babalara da mesaj verdi. Servet Çiftçi, “Hayatta her şey sağlıkla başlar. Çocuklarımız sağlıklı huzurlu olsun. Ben de bir babayım ve isterim ki çocuklarım toplumda ezilmeyen, cesur ve onuruyla yaşayan topluma yararlı bireyler olsun. Ben şu halimde bile elimden gelen desteği şuana kadar verdim, bundan sonra son nefesime kadar da desteğimi vereceğim. Yeri geldi çobanlık yaptım, sırtımızda taş taşıdık bu saatten sonra büyük görev çocuklarıma düşüyor. Ben çalıştım güzeli doğruyu onlara kazandırdım. Onlarda torunlara ve nesillere bunu aktarsınlar. Bende bir babayım 22 yıldır bu hayatta mücadele veriyorum. Ama hala endişelerim ve korkularım var. Çocuklarımı okuttum boğazımızdan kısıp onları okuttum. Devlette millete hayırlı olsun istedim. Ama şuan çocuklarım eğitimini bitirdi, fakat atanamadı. Tek dileğim ve isteğim çocuklarıma bir kapı açılsın. Güzel yerlere gelsinler. Devletimizden dileğim çocuklarıma destek çıksınlar ve geleceğimizin evlatlarına umut olsunlar. İlk önce evlatlarım daha sonra kendimi düşünürüm. Göz naklim olursa bende hayata kaldığım yıllardan bakabilirsem güzel olur. Ama ben ailemle dostlarımla bu şekilde de mutluyum. Her şey geçmiş bir film şeridi gibi gözümün önünde canlanıyor. Hislerim çok kuvvetli. Babalara mesajım çocuklarınıza sahip çıkın. Onlara doğruyu aşılarsanız, güzel yarınlara onlarla kavuşacağımız yakındır. Hayatta her şey kısmet, bizler elimizdekinin kıymetini bilmeliyiz. Buradan hem kendi babamın ve tüm babaların babalar gününü kutluyorum. Böyle bir aileye sahip olmaktan da çok mutluyum” dedi.

    “Onun gölgesi ocağımıza huzur veriyor”

    Servet Çitfçi’nin eşi Ayşe Çitfçi ve gelinleri ondan bahsederken göz yaşlarını tutamadı. Ayşe Çiftçi, “Eşim çok anlayışlı iyi biridir. Çocukları için çok emek verdi. Halada vermeye devam ediyor. Eşim ve tabiki erim onun yemeğini hazırlayıp önüne bırakıyorum. Ütüsü ve her ihtiyacını karşılamaya çalışıyorum. Onun gölgesi dahi evimize ocağımıza huzur veriyor. Çocukların her ihtiyacını karşılıyor. Onları kimseye muhtaç ve mağdur bırakmıyor. Ama gözleri görmediğinden her işine gidemiyor. Çocuklarımda her daim yanında bulunamayabiliyor. Bu durumda çok üzülüyor ve sinirleniyor. Ama günlük hayatta herkes gibi namazını kılmak için camiye gider ve her zaman evlatlarına şefkatle bakar” diye konuştu.

    “Babam her daim yanımızda oldu”

    Servet Çiftçi’nin oğlu Recep Çitfçi, babasının her zaman yanlarında olduğunu söyledi. Recep Çiftçi, “Biz evlatları olarak babamızla onur ve gurur duyuyoruz. Bizi bugüne kadar kimseye muhtaç bırakmadı. Bir babanın yapabileceğinden çok daha fazlasını yaptı. Babalık sadece maddi güçle eline poşet alıp evin yolunu tutmakla olmuyormuş. Babam her zaman hem maddi hem manevi her desteği sağladı. Ona ne kadar teşekkür etsek az kalır. Babamın ve tüm babaların babalar gününü kutlarım” şeklinde konuştu.

  • Prof. Dr. Erhan Babalık: “Kalp ve tansiyon hastaları soğuklara dikkat”

    Prof. Dr. Erhan Babalık, mevsimsel geçiş dönemlerinde ve özellikle kış ayına yaklaştığımız şu günlerde kalp-damar hastalarını ve yüksek tansiyon hastalarını uyardı.

    Kalp hastalıklarının ortaya çıkmasında mevsimsel farklılıklar olduğunu söyleyen İstanbul Cerrahi Hastanesi Kalp Hastalıkları Uzmanı Kardiyolog, aşırı sıcak ve aşırı soğuk kalp hastalığına bağlı kötü olayların, ölüm-kalp krizi olaylarının ortaya çıkmasını kolaylaştırdığını söyledi. Kış havalarının yaşanmaya başladığı şu günlerde; bilinen kalp hastalığı yada yüksek tansiyon, kalp yetmezliği nedeniyle ilaç kullanan hastaların bu mevsim dönüşlerinde kontrolden geçmeleri gerektiğini bildiren Babalık, “Zira kış aylarında rüzgarlı ve soğuk ortamlarda dış ortamlarda bizim idare etmediğimiz otonom dediğimiz kendiliğinden gelişen damar hareketliliği sayesinde kalp üzerine gelen yükler artar. Özellikle tüm damarlarda bir büzülme, buna bağlı tansiyon yükselmesi, kalp hızında bir artış ve her şey yolunda giderken bir kalp krizine yol açabilir” ifadelerini kullandı.

    Yüksek tansiyonu olan bir kişinin tansiyonunun daha da yükselebileciğinin altını çizen Prof. Dr. Erhan Babalık, “Buna göre doktor kontrolünde ilaçları artırabilir. Kalp damar hastalığı olan daha önce stent takılmış hastalarda damar gevşetici ilaçlar gerekli olabilir. Tersi durum olan yaz aylarında ise kışın tam tersi etkiler olur. Damarlarda bir genişleme olur. Aşırı terleme ile birlikte olduğu zaman hastaların kullandığı bazı grup ilaçlar kanda bazı tuzların miktarını azaltabilir, tansiyonda önemli düşmelere yol açabilir. Yaza girerken de yüksek tansiyonu ve kalp yetmezliği olan kişilerin tekrar ilaç düzenlenmesi yapılması gerekir. Düşük tansiyon ataklarına bağlı ciddi kalp damarında kan, kanlanma eksikliği ve kalp krizine yol açabilir. Bunların hepsi muhtemel sebepler arasındadır. Mevsim değişikliğinde damar hastalıkları, yüksek tansiyon ve kalp yetmezliği hastalarının ilaç tedavilerinin mevsime göre yeniden düzenlemeleri gerekir” dedi.

    İlaç düzenlemelerinin ötesinde kişilerin özellikle dışarı çıktıklarında alması gereken önlemler olduğunu kaydeden Babalık, alınması gereken önlemleri şöyle açıkladı: “Kış aylarında kalın giyinmek, eldiven kullanmak, atkı kullanarak ağız ve burnu kapatmak, kulakları kapatmak gerekir. Bunlar vücut ısısının dalgalanmasını engelleyip buna bağlı damar büzülmesini engeller. Yemeğin hemen arkasından soğuğa çıkmamak gerekir. Ya da çıkmak gerekirse iki öğün arası yada illaki çıkmak gerekiyorsa yemek yemeden çıkmak gerekir. Soğuk havada dışarıda egzersiz yapıldığında damar büzülmesiyle kalbe gelen kan gittikçe azalır, eğer bir de yakın zamanda yemek yenildiyse kalbe giden kanın mide-bağırsak sistemine kaçması nedeniyle kişi daha çok kalp krizi riskine girer.

    Yaz aylarında ise terleme ve sıcağa bağlı vücudumuzu doğrudan güneş ışınlarından korunmak için açık renkli bol elbise giymek ve şapka takmak, doğrudan güneşte kalmamak önemlidir. Kalp hastalarına biz egzersiz öneriyoruz. Dış ortam egzersizi yapıldığında dışarıda hava sıcaklığı 20-25 derece olması durumunda bir risk artışı olmaz. Ancak hava sıcaklığı 15 derece altı yada 25 derece üstü olduğunda dış egzersiz çok önermiyoruz. Kapalı mekanlarda yada ev içi egzersiz yapılması gerekir. Çok soğuk havalarda, kışın 10 derece altında ise dış ortamda egzersizi hiç önermiyoruz. Normal aktivitelerine devam edebilirler”