Etiket: Baba

  • En baba hareket… Cefakar o baba İHA’ya konuştu

    En baba hareket… Cefakar o baba İHA’ya konuştu

    Bursa’da ayağı kırık oğlunu LGS sınavına gireceği okulun önüne kadar sırtında taşıyarak tüm Türkiye’nin takdirini kazanan baba Rahmi Bayır, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Sınavın büyük ve zorlu olduğunu ifade eden cefakar baba, “Oğlumu sırtımda taşımak zorundaydım, bu benim babalık görevim” dedi.

    Bursa’da Liselere Geçiş Sistemi (LGS) kapsamında yapılan sınavın iki oturumu da tamamlandı. İznik ilçesinde sınava giren Talha Bayır’ın (14) sınavdan günler öncesinde, sol ayağı kırıldı. Kırık nedeniyle Talha Bayır’ın bacağının bir bölümü alçıya alındı. Yürümekte güçlük çeken Talha’yı, İznik Endüstri Meslek Lisesinde hizmetli olarak görev yapan babası Rahmi Bayır, sırtında taşıyarak okula getirdi. Okul kapısında oğlunu sırtından indiren baba Rahmi Bayır soluklanırken ayağı alçılı Talha Bayır ise seke seke sınavın yapılacağı salonun yolunu tuttu.

    Sosyal mesafe ve maske kuralına uyarak, sınıflara alınan öğrenciler, sözel ve sayısal sınavlarından oluşan 2 oturumu da tamamladı. Sınavların bitmesinin ardından öğrenciler, okullardan çıkarak, evlerinin yolunu tuttu. Rahmi Bayır sınav çıkışında da oğlunu sırtına alarak, eve götürdü.

    Rahmi Bayır bu hareketi ile kısa sürede milyonların kalbine girip takdir kazandı. Sınavın ardından baba ve oğlunu bulan İhlas Haber Ajansı muhabiri evlerinde ziyaret etti.

    “Oğlunun bir akşam üzeri ayağım acıyor” diyerek eve geldiğini, ertesi gün hastaneye gittiklerinde oğlunun ayağında kırık tespit edildiğini ve alçıya alındığını belirten Baba Rahmi Bayır, “Büyük ve önemli bir sınav, oğlum yürüyemediği için mecbur götürmek zorundaydım. Ben bir babayım ve bu benim görevim” dedi.

    Babasının yapmış olduğu hareket karşısında çok mutlu olduğunu ifade eden 14 yaşındaki Talha Bayır ise, yürümekte çok zorlandığı için babasının kendisini sırtına almak zorunda kaldığını söyledi.

  • Baba Nihat ve tutuklu amca Yusuf Aydemir’den gizli tanığın ifadesine cevap

    Baba Nihat ve tutuklu amca Yusuf Aydemir’den gizli tanığın ifadesine cevap

    Ağrı’da kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ikinci duruşmasında 7 tanığın ifadelerine başvurulurken, baba Nihat ve amca Yusuf Aydemir, gizli tanığın ifadesini kabul etmediklerini söyledi.

    Ağrı’da kaybolduktan 18 gün sonra cesedi bulunan 4 yaşındaki Leyla Aydemir’in ikinci duruşmasında 7 tanığın ifadelerine başvuruldu. Duruşmada, Leyla’nın kaybolmadan önce Yusuf’un yanında olduğunu, 5 dakika sonra Leyla’nın Yusuf’un yanında olmadığını ve Yusuf’un çevreyi kontrol ederek sağa sola baktığını, Leyla’nın annesi Şükran’da birkaç dakika sonra Yusuf’un yanına geldiğini ve Leyla’yı sorduğunu gördüğü şeklinde ifade veren gizli tanığın söylediklerine baba Nihat Aydemir ve tutuklu amca Yusuf Aydemir itiraz etti.

    Duruşmada okunan gizli tanık ifadesinde, “Ben o köyü ve aileyi bilirim. O aile PKK ile ilişkisi olan bir ailedir. Hatta 7-8 yıl önceki milletvekilleri seçimleri diye hatırlıyorum AK Parti kazanınca bu aile AK Partililere saldırdı, kavgalar oldu, bu kavgadan dolayı bu aileden birçok kişi nezarete alındı, haklarında davalar açıldı, bu sebeple Yusuf’un kardeşleri Ziya ve İsa devletten kaçmak için Kanada’ya kaçtılar, Kanada’ya giderken örgüt bunlara Türkiye’de yaşamaları mümkün değil şekilde mühürlü kağıt vermiş, ancak Ziya yakalanmış 20 bin TL parası eksik kalmış, bu parayı Yusuf traktörü satarak ödemiş, ancak Yusuf parayı diğer kardeşlerinden istemiş, aile içinde durumu en iyi olan Nihat olduğundan Yusuf karısının baskısıyla hep Nihat’a yüklenmiş, bundan dolayı Nihat’la aralarında husumet oluşmuş, Yusuf’un karısı bu durumu sürekli Yusuf’un başına kakar, ona hakaret ederdi, bunu köyde herkes bilirdi, ayrıca Yusuf’un rızası alınmadan tarlaları Musa’ya, evde Nihat’a verilmiş, bu sebepten Yusuf ayrıca kavgalı idi. Ben Yusuf’un karısı ile kaynanasının Leyla’nın annesi Şükran’ı bir evden dövdüklerini ona bağırdıklarını görmedim, ancak köy küçük olduğu için görenler, duyanlar anlattılar” ifadeleri yer aldı.

    “Aile içerisinde susma yönünde bir karar alındığını duydum”

    Gizli tanık, olay gününde Leyla’nın evinin önünde Yusuf’un yanında olduğunu belirterek, “Ümeyir denilen küçük çocukta oradaydı, bir süre sonra sadece Yusuf’un yanında Ümeyir vardı, Yusuf kendi evlerinin karşısındaki evin ahşap kapısına yaslanmış, elleri cebinde tedirgin hareketleri ile çevreyi kontrol ediyordu, sonra Şükran dışarıya çıktı, Leyla’yı sordu, Yusuf köy içine doğru gittiğini söyledi, Şükran köy içerisinde çocuğu aramaya başladı, sonrasında dövünüp, bağırıp, çağırmasından çocuğa bir şey olduğunu sandım, ancak çocuk ortada yoktu, bu sebeple Şükran’ın çocuğun başına bir şey geldiğini anladığı için bu şekilde dövündüğünü düşündüm, Leyla’yı Yusuf’un yanında görmem ile Şükran’ın evden çıkıp Yusuf’a Leyla’yı sorması arasında en fazla 10 dakika geçmiştir, bu kadar bile olmayabilir, ben köy içinde dolaşıyordum, bu sebeple onları gördüm, beni gördüklerini sanmıyorum, olay esnasında köy içi boştu, herhangi bir araç, insan yoktu, aile içerisinde susmaları yönünde bir karar alındığını ben de duydum, çünkü hiç kimse bu konu ile alakalı tek kelime konuşmuyor, hal ve hareketlerinden bu olayın kimin yaptığını herkesin bildiğini düşünüyorum” dedi.

    “Yusuf sanki anahtarını düşürmüş gibi yere bakarak arıyordu”

    Aramalara katıldığını da kaydeden gizli tanık, “Aramalarda Yusuf sanki anahtarlarını düşürmüş gibi bir yere bakarak arıyordu, arama yapıyor gibi gözükmek için böyle davrandığını düşünüyorum, Leyla’nın kaybolduğu haberinden sonra Yusuf sarhoş gibiydi, çökmüş bir haldeydi, hem çocuğa bir şey olmayacağının, köy içerisinde bir yerde olduğunu söyleyip bu halde olması onu Leyla’nın kaybolmasından dolayı bu halde olmadığını gösteriyordu, çünkü telaş yapanlara sakin oldun diye söylüyordu, hatta Leyla’nın cesedinin bulunduğu gün Musa ile Yusuf muhtarın oğlunu dövdü ve ceset bulunduğunda Yusuf askere küfür ederek milleti galayana getirmeye çalıştı, ancak Nihat Yusuf’a birkaç tokat atarak onu susturdu, çok kalabalık bir ortamdı, en küçük bir çatışmada onlarca insan ölebilirdi, bu halde ise Leyla ikinci planda olacak ve katilleri rahatlayacaktı, bu hareketlerinde planlı olabileceğini düşünüyorum, ilk başta söylediğim gibi bu işi kim yapmış, kimler yardım etmiş bilmiyorum, görmedim, ancak Leyla kaybolmadan önce Yusuf’un yanındaydı, 5 dakika sonra Leyla’nın Yusuf’un yanında olmadığını ve Yusuf’un çevreyi kontrol edere şekilde sağa sola baktığını, Leyla’nın annesi Şükran’da birkaç dakika sonra Yusuf’un yanına geldiğini ve Leyla’yı sorduğunu gördüm. Bildiklerim bundan ibarettir, son olarak ise de Leyla Nihat’ın en sevdiği kızıydı, bundan dolayı Nihat’a ders vermek için Leyla’yı seçtiklerini tahmin ediyorum. Bir de muhtemelen çocuğu satacaklardı, çocuk küçük olduğu için tekrar anne babasını bulması mümkün olmayacaktı, bu benim tahminim, ayrıca köyde dönen dedikodular” dedi.

    “Yusuf, Leyla’nın cesedi bulunduğunda sinirlendi, buraları neden aratmadınız dedi”

    Gizli tanığın söylediklerini kabul etmediğini belirten baba Nihat Aydemir, “Gizi tanığın söylediklerini kabul etmiyorum. Biz kaybolduğu gün kendi evimize dönecektik. Ama Leyla’yı bulamadık. Sordum oradaki akrabalarıma gördüler mi diye aşağı doğru yürüdü dediler. Yusuf Leyla’nın cesedinin bulunduğu gün sinirlendi ama muhtar ve oğullarına sinirlendi. Buraları neden aratmadınız dedi. Bende sakinleşmesi için iki tokat attım. Gizli sanık bize ailecek PKK’lı demiş ama biz öyle değiliz” diye konuştu.

    “Leyla bulunduğu gün canlı bulunduğunu sandım sevindim”

    Duruşmaya SEGBİS ile bağlanan tutuklu amca Yusuf Aydemir ise ifadesinde, “Ben evden çıkınca Leyla peşimden geldi ancak bahçede oturdum. Leyla evin dışına doğru olan tahta kapıya ilerledi. Gizli tanık tüm olayı gördüğünü söylüyor peki her şeyi sonuna kadar izleseydi de benim suçum olmadığını görseydi. Biz 18 gün boyunca Leyla’yı aradık. Hatta bulunduğu gün bile ben canlı bulundu sandım mutlu oldum. Bizim Nihat’la aramızda bir sıkıntı bir husumet yok” dedi.

    Öte yandan tanık olarak dinlenen Leyla’nın ablası Arzu Aydemir ise ifadesinde en son Leyla’yı Yusuf Aydemir’in yanında gördüğünü söyledi.

    “Leyla, Yusuf amcamın peşine çıktı”

    Tanık Arzu Aydemir, “Ben Leyla için ocağa süt koydum. O sırada Yusuf amcamın oğlu Ümeyr ile Leyla dışarı çıktılar. Biz kendi evimize döneceğimiz sırada Leyla’yı almak için dışarı çıktık annemle. Ama Leyla daha süt kaynamadan kaybolmuştu. Annem hemen ağlamaya kendini yere atmaya başladı. Son olarak Leyla Yusuf amcamın peşinden çıktı” dedi.

    “Müvekkilim hayatında tavuk kesmemiş insan, baktığınız zamanda cinayet işleyecek gibi biri olmadığını görebilirsiniz”

    Duruşmanın devamında söz alan tutuklu Yusuf Aydemir’in avukatı ise savunmasında, “Benim müvekkilim hayatında tavuk kesmemiş insan. Leyla 10 dakikada kayboldu diyorlar. Sanki Amerika’da yetişmiş bir ajan gibi söylüyorlar. Soruşturma eksik ve iyi düzenlenmemiş. Müvekkilime baktığınız zamanda cinayet işleyecek gibi bir olmadığını görebilirsiniz” ifadelerini kullandı.

    Duruşmaya müdahil olarak katılan Aile Sosyal Politikalar Bakanlığı avukatı tüm sanıkların tutuklu olarak yargılanması yönünde karar verilmesini istedi.

  • Erzurum’da 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli bulundu

    Erzurum’da 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli bulundu

    Erzurum’da Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli bulundu. Özel süngerlere sarılarak Müze Müdürlüğüne taşınan heykele yöredeki kadınlar ise el sallayarak veda etti.

    Erzurum’a 180 kilometre uzaklıktaki Şenkaya ilçesine bağlı Ormanlı Mahallesi’nde Kıpçaklar dönemine ait olduğu tahmin edilen mezarlarda yatan kişilere temsilen yapılan 123 santimetre uzunluğunda, 45 santimetre çapında ’Taş Baba’ heykeli bulundu. Mahallede çiftçilikle uğraşan Aytaç Alver isimli vatandaş, hayvanlarını otlatırken otların arasında üzerinde motifler olan bir heykel olduğunu fark etti. Alver, ardından Müze Müdürlüğü görevlileriyle bağlantıya geçerek, taşın değerli bir taşa benzediğini ve incelenmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine köye giden Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, Türkolog Prof. Dr. Osman Mert, Müze Müdürlüğü Koordinatörü Oğuzhan Türk ve Araştırmacı Ömer Faruk Kızılkaya heykel üzerinde incelemelerde bulundu. İncelemelerin ardından heykelin 2 bin 500 yıllık ‘Taş Baba’ heykeli olduğu ortaya çıktı. Heykel özel süngerlere sarılarak Müze Müdürlüğüne taşınırken, köydeki kadınlar ve çocuklar heykele el sallayarak veda etti.

    Üzerinde bengüsu motifleri bulunan heykel, Anadolu’da bulunan dördüncü ‘Taş Baba’ heykeli olma özelliği taşıyor. ‘Taş Baba’ heykellerinden Türkiye’de daha önce Hakkari’de 1, Ahlat’ta 1 ve Erzurum’un Oltu ilçesinde 1 tane bulunmuştu.

    “Bu kadar önemli olduğunu bilmiyorduk”

    Aytaç Alver, heykeli hayvanları otlatırken tesadüfen otların arasında bulduğunu belirterek, “Hayvanları otlatmaya giderken otların arasında düzgün bir taş gördüm. Taşı bulunduğu yerden çıkarttım ve amcamın oğluna gösterdim. Daha sonra bu taşın koruma altına alınması gerektiğini düşündük. Traktörle taşı buraya getirdik. Öğretmen oğluma söyledim. Daha sonra buraya geldi ve taşı incelediler. Bu kadar eski bir döneme ait olmasına şaşırdık” şeklinde konuştu.

    Erzurum Müze Müdürü Hüsnü Genç, böyle bir heykelin Erzurum’da bulunmasının şaşkınlığını yaşadıklarını ifade ederek, “Vatandaşlarımızın heykel taşı bulduklarına dair ihbarı üzerine köyde inceleme yapmak için buraya geldik. Bizde arkeologlarımızla buraya gelerek incelemelerde bulunduk. Yaptığımız incelemeler neticesinde bizi çok şaşırtan ve bölgede çok nadir bulunan ‘Taş Baba’ heykeli olduğunu gördük. Bu heykeller Anadolu’daki yaşamış Türklerin geleneklerini yansıtan bir mezar taşıdır. Gördüğümüz bu örnek Anadolu’daki ilk örneklerden birisidir” dedi.

    Taş Baba heykelleri nedir?

    Bozkırda özellikle soylular için en yaygın mezar türü olan kurganlarda kişinin önemine uygun olarak genellikle ahşaptan gömü odasının üzerine taş ve topraktan bir yığma tepe yükseltiliyordu. Bunun üzerinde de ölen kişiyi temsil eden kabaca insan biçimli heykeller dikilirdi. Bu heykellere genellikle “Taş Baba” ismi verilirdi.

  • Taşçı ailesinin baba acısı

    Taşçı ailesinin baba acısı

    Oltu’nun eski esnaflarından Ahmet Taşçı (90) hayatını kaybetti.

    Oltu’nun tanınmış simalarından Ahmet Taşçı Erzurum Atatürk Üniversitesinde tedavi görürken çoklu organ yetmezliği sonucu hayatını kaybetti. Taşçı’nın cenazesi Oltu’da Aslan Paşa Camisinde Cuma namazına müteakip kılınan cenaze namazının ardından Cankurtaran mezarlığında dualar eşliğinde toprağa verildi.

    Cenazeye Oltu Belediye Başkanı Necmettin Taşçı, Sağlık Bilimleri Üniversitesi İzmir Bozyaka Eğitim ve Araştırma Hastanesi’de Öğretim Üyesi/Profesör Doktor ve KBB Kliniği Eğitim Sorumlusu Enver Altaş Eski MHP İl Başkanı Nurettin Taşçı ve çok sayıda vatandaş katıldı.

  • AK Parti eski Milletvekili Deligöz’ün baba acısı

    AK Parti eski Milletvekili Deligöz’ün baba acısı

    Ak Parti eski milletvekili Orhan Deligöz’ün babası Dursun Deligöz (80) geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybetti.

    Baba Dursun Deligöz’ün cenazesi Narman Merkez Cami’inde bugün öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazının ardından ilçe mezarlığında toprağa verildi.

    Beş çocuk babası olan Dursun Deligöz’ün ani ölümü Deligöz ailesini derinden üzdü.

    Cenazeye, Narman Kaymakamı Mustafa Serin, Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Ak Parti İl Başkanı Mehmet Emin Öz, Narman Belediye Başkanı Burhanettin Eser Tortum Belediye Başkanı Muammer Yiğider, Şenkaya Belediye Başkanı Yavuz Bedir, Oltu Belediye Başkan vekili Temel Demir, Gençlik ve Spor Bakanlığı Daire Başkanı Rahmi Aksoy, Erzurum MÜSİAD Başkanı Fuat Demir, Ziraat Bankası Bölge Başkanı Eroğlu Er, Oltu Beşeri ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı Prof.Dr.Aslan Gülcü,,Oltu Meslek Yüksek Okulu Müdürü Prof.Dr.Cavit Yeşilyurt, yakınları ve vatandaşlar katıldı