Etiket: “Avrupalı

  • Bakan Müezzioğlu’ndan Avrupalı büyükelçiye tokat gibi cevap

    Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Mehmet Müezzinoğlu, Suriyeli çocukların şartlarını soran AB büyükelçisi ile UNICEF’in Türkiye temsilcisine tokat gibi cevap verdi.

    Osmangazi Belediyesi tarafından Demirtaş Mahallesi’ne yapılan meydan ve kültür merkezi inşaatının temel atma töreninde konuşan Bakan Mehmet Müezzinoğlu, “Bizim büyük hayallerimiz ve büyük hedeflerimiz var. Kardeşlik duygularını her geçen gün güçlendiren bir anlayışımız var. Bu hedeflerimizden rahatsız olanlar, birlik beraberliğimizden rahatsız olan hainler ve üst akıllar, bu ülkenin birlik beraberliğine kast etmek için farklı tuzakları gündemimize getiriyorlar. Bugün yine bir kalleş terör hadisesi sonucu 13 gencimizi evladımızı kaybettik. 55 yaralımız var. Bunların 12’si yoğun bakımda, 6 evladımızın durumu ciddi. Rabbim şifa versin. Onlara inşallah sevdikleriyle beraber ömür sürmeyi nasip etsin” dedi.

    Kardeşlik ve dayanışmanın daha da güçleneceğinin altını çizen Müezzinoğlu, “Yalnız 80 milyon için değil, mağdur ve mazlum bütün milletler için inadına huzur, barış ve adalet diyoruz. 5 -6 yıldır Suriye’de yüz binlerce insanın katledilmesine seyirci kalan ve medenî olduğunu iddia eden bir dünya var. İnsan hakları, hukuk, demokrasi, çağdaşlığı konuşurlar, ama hukuksuzluğun, insan katliamının en daniskasını yaparlar veya yaptırtırlar, sonra da seyrederler. Halep’te yaşanan dramın arkasında ne yazık ki medeniyim diyen dünyanın duyarsızlığı veya insanlığa olan ihaneti var. BM nerede diye sorduğumuzda ara ki bulasın. AB nerede diye sorduğumuzda ara ki bulasın. ABD nerede diye sorduğumuzda ara ki bulasın. İşte o çocukların, gençlerin, annelerin, yaşlıların, 10 binler, 100 binlerle insanın öldürüldüğü katliam organizasyonunda onları bulursunuz” diye konuştu.

    Büyükelçiye tokat gibi cevap

    Türkiye’nin daha çok huzur, barış ve kardeşlik demekten geri durmayacağını belirten Müezzinoğlu, “ 6 yıldır bu ülkede 3 milyon Suriyeli kardeşimizi kendi evlatlarımız gibi görüyoruz. Bugün için Türkiye’de 160 binin üzerinde Suriyeli anne doğum yaptı. Hiç bir Suriyeli anne, bizim annelerimizden daha farklı yerlerde doğum yapmadı. Aynı hastanelerde doğum yaptı. 160 binin üzerinde Suriyeli bebek bu topraklarda dünyaya geldi. Türk bayrağının altında büyüyecek ve insanlığa güzel örnek olmanın gereklerini yapacaklar. Hiç bir bebek bizimkilerden farklı muamele görmedi. Ama dün bir Avrupa Birliği ülkesinin büyükelçisi ve UNİCEF’in Türkiye temsilcisi ziyarete geldi. Türkiye’deki Suriyeli çocukların şartlarını konuşmak istediler. Onların şartlarını nasıl iyileştireceğimizi sordu. zor olmadığını söyledim. (3 milyon Suriyeliyi Avrupa olarak paylaşalım, sonra hangi çocuğun ideal şartlarda olup olmadığını hep beraber ölçelim) deyince renkleri attı. Suriyeli çocukların Türkiye’deki şartlarının ideal olması gibi ahlaksızca, hukuk dışı bir talebi Türkiye’den istiyorlar. 10 tane Suriyeli çocuğa bakmamış, aşısını yapmamış. Ama biz burada milyonlarca Suriyeliye bakıyoruz” dedi.

    850 bin Suriyeli çocuğun 500 bininin eğitim gördüğünü anlatan Müezzinoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “350 bin Suriyeli çocuk eğitimden mahrum. Siz bir tane okul, bir derslik, 10 öğretmen finanse ettiniz mi? Yok. Peki ideal şartların olmasını sorgulama hakkını nasıl buluyorsunuz kendinizde? Bu medeniyim diyen batı iki yüzlü değil çok yüzlü. İşine geliyor, insan hakları ve hukuk diyor. İşine geliyor, çocuk hakları diyor. Senin yapıp yapmadığına bakarım. Hadi oradan deyip, biz işimize devam edeceğiz. İnsani vicdanımızla dünyanın karşısında başımız dik, alnımız açık duracağız. Onlara ders verecek kadar metin, ferasetli, cesur, asil bir millete sahibiz” şeklinde konuştu.

    Şimdi 10 binlerle Haleplinin de geleceğini belirten Müezzinoğlu, “Halep’te katliam işliyorlar. Mağdur ve mazlumların kurtarılmasına bile seyirci kalıyorlar. Orada konvoylara ateş edilen gruplara her türlü desteği veriyorlar. Orada insanlık suçu işliyorlar. İnşallah bunları aşacağız” dedi.

  • AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ataş: “Avrupalı dostlarımız samimi değil”

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, “Avrupalı dostlarımız samimi değil” dedi.

    AK Parti İl Teşkilatı tarafından düzenlenen eski ve mevcut yönetimler istişare toplantısına katılan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, Kahramanmaraş ziyareti sonunda Avrupa ülkelerini eleştirerek, “Müttefik diye adlandırdığımız ülkelerinde müttefiklik noktasında nasıl müttefik olduklarını sorgulamak gerektiğini düşündüğümüz bir süreçten geçiyoruz” dedi.

    Arsan Tesislerinde düzenlenen toplantı AK Parti İl Başkanı Ahmet Özdemir’in açılış konuşmasıyla başladı. Ardından alkışlar eşliğinde kürsüye gelen AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş, Avrupa ülkelerini ve müttefiklerin tutumunu eleştirdi. AK Parti’nin 14 yılda yaptığı başarıları anlatan AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ataş, şunları kaydetti:

    “AK Parti döneminde 14 yıllık icraatı hazmedemeyen içerdeki dışarıdaki hainler farklı yollarla bizim önümüzü kesmeye çalıştılar. Kimi zaman diplomatik kimi zaman ekonomik yollarla bugün olduğu gibi Türkiye’yi yalnızlaştırmaya çalıştılar. Dost diye bildiğimiz Avrupalı dostlarımız, onların samimi dostlar olmadıklarını bir kez daha burada izliyoruz. Müttefik diye adlandırdığımız ülkelerinde müttefiklik noktasında nasıl müttefik olduklarını sorgulamak gerektiğini düşündüğümüz bir süreçten geçiyoruz. Bu millet 15 Temmuz’da onların çabalarını nasıl boşa çıkardıysa inanıyorum ki bundan sonraki, süreçte de biz millet olmaz özelliğimizi 15 Temmuz’daki millet olma özelliğimizi nasıl taşıdıysak o geceki hassasiyetimizi bugün taşıyabilirsek geleceğe taşıyabilirsek Allah’ın dışında hiçbir gücün bizi yenemeyeceğini bütün dünya bilmelidir. Partinin kurulduğu zamandan bu zaman kadar farklı şekilde önümüzü kesmeye çalıştılar. Başkomutanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın canını kast etmeye çalıştılar. Bütün bunlar aslında kalkınan gelişen Türkiye’nin önünü kesmeye çalışan kişiler olduğunu biliyoruz. Bugün ki liderler bu zaman kadar dünya beşten büyüktür diyemediyse bunu bu zaman kadara sadece Recep Tayyip Erdoğan gösterdi ve one minute demek suretiyle birilerine bugüne kadar alışkanlıklara son verdiyse, işte bunlar Türkiye’nin çalışmasını büyümesinin engellemeye yönelik faaliyetlerdir. Şuanda yol kesme, engelleme çalışmaları devam etmektedir. Allah ülkemiz üzerinden kurucu genele başkanımız ve şu anki genel başkanımız üzerinde ve partimiz üzerinde, milletimiz üzerinde, hesap yapmaya çalışanların hesaplarını boşa çıkarması için dua ediyoruz. Bu ülke için bu bayrak bu vatan için hayatlarını ortaya koyan tüm şehitlerimizi cenabı hak cennetinde, peygamber efendimize komşu eylesin. Bu ülke için çarpışan yurt içi yurt dışında çalışan bütün güvenlik güçlerimize rahmet eylesin. 15 Temmuz gecesini unutmayacağız unutturmayacağız” dedi.

  • Avrupalı, toplu taşımada kabine ihtiyaç duymuyor

    Türkiye’de metrobüs şoförüne yönelik şemsiyeli saldırıdan sonra otobüs ve metrobüs gibi toplu taşıma araçlarında kabin uygulamasına geçilmesi tartışılırken, Kosova, Almanya, Fransa ve Yunanistan’da şoförleri olası saldırılara karşı koruyacak herhangi bir önlem bulunmuyor. Macaristan’da ise şoförler kabinler ile korunuyor.

    16 yıl önce savaştan çıkmış olan Kosova’da şehir içi ulaşım gelişmişlik açısından henüz gereken seviyeye ulaşmış değil. Başkent Priştine’de kamu ve özel şirketlerin otobüsleriyle gerçekleşen şehir içi ulaşım, Avrupa standartlarının çok uzağında. Dolayısıyla vatandaşlara verilen hizmetlerde kalitenin düşük olduğu gözleniyor.

    Priştine’de 4 numaralı hatta çalışan otobüs şoförü Nuha Beka da, “Güvenliğimiz yok. Asabi yolculardan ya da herhangi bir saldırgandan koruyacak tedbirler alınmış değil. Ama korkmuyoruz” dedi. Priştine’de artan araç sayısı nedeniyle zaman zaman trafiğin çok yavaş ilerlemesine rağmen, durumun genel olarak kötü olmadığını belirten Nuha Beka, şehir içi seferlerde en önemli unsurun şoför, bilet kesen muavin ve yolcular arasındaki ilişki ve karşılıklı saygının olduğunu belirtiyor. Beka “Ciddi sayılacak bir saldırı olmadı. Ben ve diğer meslektaşlarım yolcu tarafından saldırıya maruz kalmadık. Ama bunun olmayacağının garantisi de yok. Şimdiye kadar sorun yaşanmaması, gelecekte yaşanmayacağı anlamına gelmez. Bu nedenle tabi ki güvenlik tedbiri alınmalı. Bu konuda Avrupa standartları uygulanmalı. Ancak Kosova’da otobüsler eski. Yolcularla teması engelleyecek kabinlerin yapılması mümkün değil” ifadelerini kullandı.

    Vatandaşlar da verilen hizmetin pek de kaliteli olmamasına rağmen durumdan şikayetçi değiller. Vatandaşlar, otobüs şoförü ile bilet kesen muavin ve yolcular arasında saygıya dayalı ilişki içinde olduklarını belirtiyor. Priştineli Bedri Lutfiu, “Şimdiye kadar herhangi bir sorun yaşamadık. Eşim ve ben düzenli olarak otobüsü kullanıyoruz. Güvenlik konusunda daha iyi çözümler düşünülebilir. Fakat, bunun maddi dayanağı olması gerekir” şeklinde konuştu.

    Macar şoförlere özel kabin

    Macaristan’daki toplu taşıma araçlarının şoförleri ise koruma kabinleriyle her türlü yolcu saldırısına karşı korunuyor. 24 yıllık otobüs şoförü Bela Bodi, başkent Budapeşte’deki toplu taşıma araçlarında hizmet veren şoförlerin yaklaşık 5 yıldan bu yana yolculardan gelebilecek her türlü agresifliklere ve saldırıya karşı korunduğunu söyledi. Hiç kaza yapmadığını belirten Bodi, kendisine karşı da şimdiye dek hiçbir yolcudan saldırı gelmediğini, ancak bazı arkadaşlarının sinirli yolcular tarafından dövüldüğünü bu nedenle Budapeşte Toplu Taşıma Kurumu’nun şoförlere yapılan saldırıları engellemek için araçlara şoför koruma kabinleri konulduğunu söyledi.

    İstanbul’da bir yolcunun metrobüs şoförüne şemsiyeyle vurması sonucu bayılıp kaza yapması nedeniyle yolcuların yaralandığı saldırı haberi televizyondan öğrendiğini söyleyen Bodi, yaşananlar için üzgün olduğunu, İstanbul’daki toplu taşıma yetkililerinin şoför koruma kabini yaparak bu gibi talihsizliklerin önüne geçilebileceğini söyledi. Havanın sıcak olması nedeniyle otobüsün klimasını çalıştırmadığını söyleyen Bela Bodi, şoför koruma kabinin kapısını açtığını, normal de koruma kabininin kapısının kapalı olduğunu kaydetti.

    Yunanistan’da da şoförler tehlikede

    Yunanistan’daki otobüsler de Türkiye’deki otobüslerden farklı değil. Her gün yüzlerce insanın tercih ettiği toplu taşıma araçlarını kullanan şoförler, yolcuların olası saldırılarına karşı savunmasız kalıyor. Şoför ile yolcular arasında herhangi bir tartışma dahi yaşanmasa da şoförler olası saldırılara karşı güvende değil. Otobüse, yolcuların bindiği kapıdan giriş yapan Yunan şoförleri yolculardan ayıran herhangi bir kabin ya da paravan bulunmuyor. Şoförlerin bulunduğu alan yalnızca yarım bir kapıyla yolcuların bulunduğu alandan ayrılıyor.

    Fransa’da şoförler kabine karşı

    Son dönemlerde terör saldırılarıyla mücadele eden Fransa’da da şoförler güvende değil. Günlük ulaşımı sağlayan otobüslerde, şoförleri, araç içinde olası saldırılardan koruyacak herhangi bir önlem bulunmuyor. Türkiye’deki gibi Fransa’da da şoförler ile yolcuları birbirinden yalnızca yarım bir kapı ayırıyor. Şoförün yolcularla iletişimi sınırlandıran ya da engelleyen herhangi bir kabin, paravan ya da cam kapı yer almıyor. Özellikle Paris’in banliyölerinde sık sık tacize uğrayan otobüs, metro ve tramvay gibi toplu taşıma araçlarını kullanan şoförler bağlı bulundukları sendikalar kanalıyla can güvenliklerinin bulunmadığımı ileri sürerek greve gidiyor. Yetkililer ise şoför ile otobüs içinde bilet kontrolü yapan muavinlerini güvenliğini sağlamak için muavin sayısını 2 veya 3’e çıkarıyor. Hatta, metro ve banliyö trenlerinde görevlilerin yanına bir de sivil polis veriliyor. Fransa isminin açıklanmasını istemeyen şoförler, bazı semtlerde daha fazla sözlü ve fiziksel saldırı olduğunu ifade ederek, metro ve trenlerde olduğu gibi otobüslere de kabin yapılmasına karşı olduklarını ifade ediyor. Yolcuların bilgi almak isteyebileceğini belirten şoförler, otobüslere kabin yapıldığı zaman diyaloğun kesileceğini, bazı sözlü ya da fiziksel saldırı nedeniyle insani ilişkilerin bir kenara bırakılacağını savunuyor. Şoförler, “Kişi bize saldırmayı ve bizimle münakaşa etmeyi kafasına koyduysa, son durağa kadar gelip ve ben inince sokakta da benzer saldırıda bulunabilir. Biz diyalogdan yanayız” dedi.

    Almanya’da da şoföre önlem yok

    Almanya’da da yolcular genellikle aylık veya haftalık kartlara sahip, bileti olmayanlar ise otobüse ön kapıdan biner ve şoförden biletini alıyor. Bileti olanlar da arka kapıdan da otobüse binebiliyor. Şoförün bulunduğu alanda ise herhangi bir koruma özelliği bulunmuyor. Şoförün, yolcu ile tartışması sonucu bağlı bulunduğu şirkete çalışmayacağını bildirmesiyle yerine yedek bir şoför gönderiliyor. Almanya’da 16 yıldır otobüs şoförlüğü yapan Ali Osman Arslan, herhangi bir fiziki şiddete maruz kalmadığı belirterek, “Biz yolcu ile tartışmayız. Bizim vazifemiz yolcuların ve trafikteki diğer araçların can güvenliğini sağlamaktır. Herhangi bir saldırı anında hemen fren yaparak aracımızı durdururuz. Dörtlüleri yakar ayağımızın altındaki imdat düğmesine basar ve polisi haberdar ederiz. Kısa bir zamanda polis gelir ve saldırganla ilgilenir. Şoförün vazifesi yolcularla tartışmak değildir. Herhangi bir olumsuzlukta önce ikaz ederiz. İkazımız dikkate alınmıyorsa biz de yetkilileri haberdar ederiz” dedi.

  • THY, Avrupalı gazetecilere 15 Temmuz’u anlattı

    15 Temmuz darbe girişimi sonrası dünyanın farklı bölgelerinden gazetecileri Türkiye’ye davet eden Türk Hava Yolları(THY), bu kez Avrupalı medya temsilcilerini İstanbul’da ağırladı. THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, darbe girişimi ve sonrasında yaşananları yabancı gazetecilerle paylaştı.

    15 Temmuz darbe girişiminin ardından dünyanın farklı bölgelerindeki gazetecileri Türkiye’ye davet eden THY, bu kez Avrupalı medya temsilcilerini ağırladı. Rusya, Almanya, Norveç, Slovenya, Finlandiya ve Avusturya gibi çok sayıda Avrupa ülkesinden gelen gazetecilere darbe girişimi ve sonrasında yaşanan gelişmeler aktarıldı. Toplantı THY Genel Müdürlüğü binasında gerçekleştirildi.

    Yabancı gazetecilerin misafir edildiği programda Atatürk Havalimanı muhabirlerinin sorularını yanıtlayan İlker Aycı, THY Euroleague 2016-2017 sezonunda Final-Four’a İstanbul’un ev sahipliği yapmaya hak kazanmasını değerlendirdi. Kararın sevindirici olduğunu belirten Aycı, “ Türk Hava Yolları olarak bizim tek başımıza başardığımız bir şey değil. Başta bu konuyu Sayın Cumhurbaşkanımıza açtığımızda ilk desteği kendileri verdiler. Gerek Sinan Erdem Spor Salonu’nun hazırlanması konusu, gerek Final-Four’un Türkiye’de yapılmasıyla ilgili olarak ilgili Turizm ile Spor Bakanlığımıza kadar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne kadar, aynı şekilde İstanbul Valiliği de dahil olmak üzere hepimizin içinde bulunduğu müşterek katkılarla bu noktaya geldik” dedi.

    “Adını verdiğimiz ligin kupasının en az birkaç tanesi Türkiye’de olmalı”

    Türkiye’de kupaya uzanabilecek kapasitede takımların bulunduğunu dile getiren İlker Aycı, “Biz geçen sene Almanya’da Fenerbahçe’mizin finalde benimde yönetim kurulu başkanı olarak ilk katıldığım Final-Four oldu. Çok istemiştim bir Türk takımının kazanmasını ve kupanın da Türkiye’ye gelmesini. ‘Türk Hava Yolları Euroleague’ adı bu. Adını verdiğimiz ligin kupasının en az birkaç tanesinin Türkiye’de olmazı lazım diye düşünüyorum. Üç yıl önce düzenlendiğinde de kupa bizde kalmamıştı ama artık bu kupalardan birkaç tane Türkiye’ye almak lazım. Türk basketbolunun bulunduğu bugünkü seviyeyle Şampiyonlar Ligini kazanmamız gerektiğini düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

    Amaç, yaşananları ilk ağızdan en doğru şekilde anlatmak

    Yabancı gazetecilerin davet edildiği programa ilişkinde konuşan İlker Aycı,“Yurt dışındaki dezenformasyonu, algı kampanyalarını ve şuanda da FETÖ’cülerin yurt dışında kalan unsurlarının bir takım faaliyetlerle karalama faaliyetlerini sürdürüyorlar. Biz de Türk Hava Yolları olarak kendi paydaşlarımızı, özellikle turizm sektöründe, seyahat sektöründe, sosyal medyada çeşitli bloggerlar, turizm dergileri, o ülkelerin önemli gazete dergi ve televizyonlarının ilgili önemli basın mensuplarını peyderpey getiriyoruz. Şuanda da  daha çok Kuzey Avrupa ülkeleri, Rusya ve Orta Asya civarı olmak üzere arkadaşlarımız 57 gazeteciyi buraya getirdiler. Onlarla samimi bir hasbi hal edeceğiz ve 17 Aralık sürecini ve sonrasını anlatacağız. Türkiye’yi ve Türk Hava Yolları’nı anlatacağız. Türkiye’nin havacılık perspektifini anlatacağız. Türkiye’nin yeni havalimanıyla ülkesini, İstanbul’u nasıl bir hub yapmak istediğini, neden dünyanın en büyük havalimanlarından birini inşa ettiğimizi anlatacağız. İnanıyorum ki bu faaliyetlerle birlikte Türkiye’deki gerçeklerin ilk ağızlardan muhataplarımıza en doğru şekilde anlatılması suretiyle kara propaganda yapan ve yanlış bilgilendirmelerle, iftiralarla ülkemize sadece 17 Aralık’ta değil halen dışarıda zarar vermek için gayret gösteren ve oyun kuranların oyunları bozulacak” diye konuştu

    THY Yönetim Kurulu Başkanı İlker Aycı, bizzat ilgilendiği gazetecilere 15 Temmuz kalkışması, öncesi ve sonrasında yaşananları, misafir gazetecilerin daha objektif bir biçimde anlamalarını sağlamak amacıyla ilk ağızdan anlattı. Aycı, gazetecilerin darbe girişimine ilişkin sorularını da yanıtladı.

    İlker Aycı, Rus bir gazetecinin, “15 Temmuz darbe girişimine benzer olayların tekrarlanmaması adına ne tür önlemler alıyorsunuz?” sorusuna ise “Kendi deneyimlerimizi, yaşadıklarımızı tüm dünyadaki ülkelerle, dostlarımızla paylaşıyoruz. Çünkü bu bir deneyim. Yeni jenerasyon bir terörist dalgayla karşı karşıyayız dünyada ve yeni tarz bir terörizm bu” şeklinde yanıt verdi.

    Geçtiğimiz haftalarla da dünyanın farklı coğrafyalarından gazetecileri İstanbul’a davet ederek ağırlayan Türk Hava Yolları, 15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasında yaşananları yabancı basın mensuplarıyla paylaşmıştı.

  • Avrupalı Salihli Kirazını Sevdi, Hedef Çin Pazarı

    Manisa’nın Salihli ilçesinde adı ile özdeşleşen Salihli Kirazı’nın en büyük müşterisi bu yıl da Avrupalılar oldu. Geçtiğimiz yıl Salihli Kirazını çok seven Avrupalıdan yeni talep gelince üreticinin de yüzü bu yıl da güldü. Salihli’nin Kemer Mahallesi’nde 564 dekar alanda modern tarım yetiştiriciliği yapan AA Grup Besi ve Tarım Ürünleri AŞ. bu yıl hasat ettiği 290 ton kirazın tamamını Alaşehir’deki tesislerde paketlendikten sonra, İngiltere, Almanya ve İsviçre’ye ihraç etti.

    ÇİN PAZARINA GÜMRÜK RÖTARI

    Hedeflerinin bu yıl Çin pazarı olduğunu ancak gümrük işlemlerinin yetiştirilemediği için Çin’e kiraz ihracatının yapılamadığını ifade eden AA Grup İşletme Müdürü Ziraat Mühendisi Ömer Altuntaş, firma olarak Avrupalıların istediği sıfır kalıntı üretim yaptıklarını söyledi.

    38 BİN AĞAÇ MEYVE VERİYOR

    Türkiye’deki en büyük 3 kiraz bahçesinden birisi olduklarını vurgulayan Altuntaş, firma olarak da iyi tarım uygulamaları ve Global GAP sertifikalarına sahip olduklarını söyledi. İşletme Müdürü Altuntaş, “Kemer Mahallesi’nde 564 dekar alandaki 38 bin adet yarı bodur kiraz ağaçlarımız şuan 5 yaşında ve 3 yıldır meyve veriyor. Geçtiğimiz sezon Avrupa ülkelerine 200 ton ihraç yaparken bu yıl, hasat ettiğimiz 290 tün ürününün hepsini Avrupa’ya ihraç ettik. Artık kuru üzümden sonra kirazda Salihli’nin önemli bir ihraç ürünü oldu” dedi.

    “KALINTISIZ ÜRÜN ALIYORUZ”

    Salihli Kirazını Avrupalıların çok sevdiğini anlatan Altuntaş “Firma olarak hedefimiz ise bahçemizde yapmış olduğumuz iyi tarım uygulamaları ve Global GAP uygulamalarını harfiyen yerine getirip, kalıntısız bir şekilde ürün elde ederek, hem Avrupalıların güvenini tekrar kazanıp, hem de Avrupalıların ağzını Salihli Kirazı ile tatlandırmaya devam edeceğiz” dedi.