Etiket: Atıyorlar

  • Pancar toplamak için hayatlarını riske atıyorlar

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde vatandaşlar, pancar bitkisi toplayabilmek için hayatlarını riske atıyor. Vatandaşlar, her yıl bahar aylarında azgın Habur Çayı ve dik kayalıkları aşıp pancar topluyor.

    Türkiye’nin Irak sınırında bulunan Beytüşşebap ilçesine bağlı köylerde yaşayan vatandaşlar, birçok hastalığa iyi geldiği ileri sürülen pancar bitkisini toplayabilmek için hayatlarını riske atıyor. Her yıl bahar aylarında Kamato adı verilen bölgede yetişen bitki için kilometrelerce yol kateden vatandaşlar, azgın Habur Çayı ve dik kayalıklardan geçerek ölüme meydan okuyor.

    “Ölümle yaşam arasındaki çizgiden geçiyoruz”

    Guatr hastası olan Mustafa Özdemir, bölgede hastalığı olan her insanın mutlaka bu bitkiden yediğini belirterek, “Sadece bu bölgeye has bir pancar çeşidi olan ‘hıngedan’ çok kötü bir kokusu var ancak çok şifalı olduğu söyleniyor. Bende guatr hastasıyım. Bu bitkiyi yemek için arkadaşlarla geldim. Tehlikeli yolu kullanıyoruz, ölümle yaşam arasındaki çizgiden geçiyoruz” dedi.

    Hüseyin Gökçe adlı vatandaş ise, her yıl pancar topladığını ve Irak’ın Zaho kentindeki akrabalarına gönderdiğini anlatarak, “Çok şifalı bir bitki. Birçok hastalığa iyi geliyor” diye konuştu.

  • Hayvanlarını besleyebilmek için hayatlarını tehlikeye atıyorlar

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesinde hayvancılar, hayvanlarını besleyebilmek için kar kalınlığının 3 metreyi bulduğu yüksek rakımlı dağlara çıkarak, burada yaz aylarında biriktirip, kuruttukları otları kızaklarla köylere indiriyor. Soğuk terler döken hayvancılar, hayatlarını riske atıyor.

    Türkiye’nin Irak sınırının sıfır noktasında bulunan Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesine bağlı köylerde hayvancılıkla uğraşan köylüler, hayvanlarını besleyebilmek için hayatlarını riske atıyor. Yüksek rakımlı dağlarda yaz aylarında ot biriktirerek, kurutan köylüler, bunları kış aylarında köylere indirebilmek için büyük güçlükler çekiyor. Kar kalınlığının yer yer 3 metreyi, hava sıcaklığının ise eksi 15 dereceyi bulduğu bölgede ot getirebilmek için tehlikelere aldırış etmeden saatlerce yürüyen köylüler, soğuk terler döküyor.

    Köylülerden Abdullah Oğurlu, her yıl bu işi yaptıklarını belirterek, “Yaz aylarında biçmiş olduğumuz samanları bölgenin en yüksek dağının zirvesinde muhafaza ettik. Şimdi de akrabalarımız ve çocuklarımla beraber bu dağa tırmandık. Her yıl bu çileyi çekiyoruz ancak alıştık. Şimdi bu samanları götürüp keçilerimize vereceğiz” dedi.

    Mecit Oğurlu ise gelenek olduğu için her yıl bu çalışmayı yaptıklarını anlatarak, “Tehlikeli bir iş ama mecburuz. Üstelik çığ üstünden geldik tepeleri ve taşları aştık, devrilen samanlarımız oldu. Allah’a şükür kazasız belasız geçti” diye konuştu.

  • Balık tutarak stres atıyorlar

    Tekirdağ’daki olta balıkçıları, Marmara Denizi kıyısında gece geç saatlere kadar balık tutarak stres atıyor.

    Tekirdağ’da balık tutkunları gündelik hayatın yorgunluğunu ve stresini üzerlerinden atmak için kente kıyısı olan Marmara Denizine giderek, gece geç saatlere kadar balık tutuyor.

    Tekirdağ’ın sahil dolgu alanında balık tutan olta balıkçıları, “Günlük hayatın stresini ve yorgunluğunu burada atıyoruz. Burada hem balık tutmaya çalışıyoruz hem de temiz havanın tadını çıkarmaya çalışıyoruz. Yani illa balık çıkmazsa da soluduğumuz temiz hava bize kar kalıyor. Böyle günleri bazen arar oluyoruz. Gidip de kapalı mekanlarda, kahvehaneler gibi yerlerde zaman harcayacağımıza en azından burada hayatı daha da anlamlı hale getiriyoruz ve o alışkanlıklardan uzak duruyoruz” dedi.

    “Tutup tutmamak önemli değil”

    Balık tutup tutmadıklarının önemli olmadığını ifade eden balıkçılar, böyle şeylerin insanı kötü alışkanlıklardan da uzak tuttuğunu söyleyerek, “Mesela gidip orada burada boş boş oturup para harcayacağımıza, burada temiz havanın tadını çıkarıyoruz. Bazen çocuklarımızı da yanımızda getiriyoruz. Böyle ortamlarda hem yaptığımız işi onlara sevdirmeye çalışıyoruz hem de onların nelerden uzak durup nelerle ilgilenmeleri konusunda daha rahat bilgilendiriyoruz. Bu sayede onlar da biz büyüklerini örnek alarak çevreden gelecek zararlı şeylerden uzak duruyorlar” diye konuştu.

  • Streslerini Türk Sanat Müziğiyle Atıyorlar

    Elazığ’da farklı meslek gruplarından bir araya gelen vatandaşlar, günlük yaşamın yorgunluğunu ve stresini Türk Sanat Müziği ile atıyorlar.

    Elazığ’da farklı meslek gruplarından bir araya gelen vatandaşlar, iş yaşamının stresini Türk Sanat Müziği ile atıyor. Elazığ Kültür ve Musiki Derneği’nin meşk odasında haftanın belirli günlerinde bir araya gelen vatandaşlar, hem çalıyor hem de söylüyor. Enstrüman çalmak isteyen öğrencilere ücretsiz eğitim verilen dernekte, “Şarkıyla Yaşıyorum” adlı proje kapsamında ildeki dezavantajlı gruplara da rehabilitasyon amaçlı konser veriliyor.

    Dernekte yapılan meşklerin rehabilitasyon faydası olduğunu belirten Elazığ Kültür ve Musiki Derneği Başkanı Abdülaziz Koç, Türk Sanat Müziği ile stresten kurtulduklarını söyledi. Günlük hayattan gelen sıkıntı ve stresler olduğunu ifade eden Koç, “Bizler buraya haftanın en azından bir günü gelerek tıbbi bir destek almadan bu stresten uzaklaştığımızı çok defa fark ettik. Dolayısıyla meşke katılmak bizim için tam bir tedavi yöntemi ve rehabilitasyon aracıdır” dedi.

    Müziğin akademik olarak ispatlanmış ve klinik olarak bilinen etkilerinin olduğunu ifade eden Koç, “Bazı makamların bazı hastalıklara iyi geldiğini, müziğin bazı tedavi yöntemlerinde kullanıldığını biliyoruz. Buradan hareketle üyelerimiz burada toplanarak hem bir muhabbet ortamı ortaya çıkarmak hem de bu stres kaynaklı olumsuzlukları bertaraf etmek için toplanıyoruz. Çok hoş unutulmaz dakikalar oluyor. Bunlar İlticayla olan şeyler. Doktoru, eczacısı, aktarcısı, öğretmeni ve öğrencisi gibi her meslekten her sosyal sınıftan insanlar burada bir şekilde kaynaşıyor. Ortak paydamız müzik ve kültür adı altında toplanıyoruz” diye konuştu.

    Dezavantajlı guruplar için rehabilitasyon amaçlı bir projeyi hayata geçirdiklerini aktaran Koç, “Projenin adını ‘ Şarkılarla Yaşıyorum’ koyduk. İlimizde Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına bağlı kurumlarda kimsesiz çocuklar, huzurevi sakinleri, rehabilitasyon merkezinde kalan hastalar, dezavantajlı gurup olarak akla ne gelirse toplamda 9 konser ile projeyi İç İşleri Bakanlığına Dernekler Dairesi Müdürlüğüne sunduk. Bu da kabul edildi” ifadelerinde bulundu.

  • İlk Kulaçlarını Büyükşehir İle Atıyorlar

    Kocaeli Büyükşehir Belediyesi Ücretsiz Spor Okulları’nın yüzme branşı, Gebze, Körfez, İzmit ve Gölcük ilçelerindeki faaliyetlerine başladı.

    Geleceğin altın kulaçlarının Kocaeli’nden çıkacağına inanan Büyükşehir, bu hamlesiyle söz konusu hedefine önemli bir yatırım yapmış oldu. Halen 7-12 yaş arasındaki 750 çocuk, Spor Okulları’ndaki yüzme branşında ilk kulaçlarını Büyükşehir ile attı. Ücretsiz Spor Okulları içinde faaliyet gösteren yüzme branşı, dört ilçedeki faaliyetlerine başladı. Gebze’deki dersler Büyükşehir Belediyesi’nin kısa süre önce hizmete açtığı Gebze Olimpik Yüzme Havuzu’nda gerçekleştiriliyor.

    Büyükşehir Belediyesi, velilerden gelen yoğun istek üzerine Gebze’nin ardından yüzme branşı derslerini diğer ilçelere taşıdı. Bu kapsamda Körfez, İzmit ve Gölcük ilçelerinde yüzme branşı dersleri başlatıldı. Dersler, İzmit’te Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü’nün Çenesuyu’ndaki havuzunda veriliyor. Gölcük’te Gölcük Belediyesi’ne ait Havuzda eğitim alan Spor Okulu öğrencileri, Körfez’de ise Büyükşehir Belediyesi’nin ilçeye kazandırdığı Yarı Olimpik Yüzme Havuzu’nda kulaçlarını atıyor.

    Spor Okulları yüzme branşı başta aileler olmak üzere çocuklardan büyük ilgi gördü. Şu an için 750 çocuk Ücretsiz Spor Okulları’nın yüzme branşından faydalanıyor. Çocuklar ilk kulaçlarını bir anlamda Kocaeli Büyükşehir Belediyesi ile atıyor. Öğrencilere derslerde; su üzerinde durma, ayak çırpma, kulaç atma ve nefes alma gibi yüzme branşının temel prensipleri öğretiliyor. İlerleyen zaman içinde öğrencilere yüzme branşının Serbest, Sırt üstü, Kelebek ve Kurbağalama teknikleri de öğretilecek.