Etiket: atatürk üniversitesi

  • ‘ATAÜNİ Cumhuriyetin en önemli projelerinden’

    Uzm. Dr. Mustafa Çevik Anısına düzenlenen V. Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyumu açılışı, Atatürk Üniversitesi Araştırma Hastanesi Konferans Salonu’nda gerçekleşti.
    24-25 Ekim 2014 tarihlerinde yapılacak olan sempozyumun açılışında konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin Cumhuriyet’in en önemi projelerinden birisi olduğunu belirterek, 1937 yılında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türkiye Büyük Millet Meclisi açılış konuşmasında, Doğu’da bir üniversite arzusunun yerine getirilmesiyle başlayan bir serüven olduğunu ve bu serüvenin günümüze kadar başarıyla ulaştığını söyledi. Rektör Koçak; “Erzurum sadece bu dönemde bir eğitim merkezi olmuş değil. 5 bin yıllık tarihinde, tarihi İpek Yolu üzerinde bulunması hasebiyle de ticaret, kültür ve eğitim merkezi olmuştur. En canlı örneklerinden birisi de Çifte Minareli Medrese’dir. Tıp Fakültemiz, Türkiye’nin eski fakültelerinden birisidir. Atatürk Üniversitesi, bu noktada hem tıp alanında, hem de diğer alanlarda Türkiye’ye ve bilim dünyasına hizmet veren bir üniversitedir. Şu anda örgün öğretimde 65 bin, açık öğretimde ise 80 bini aşkın öğrencimiz bulunmaktadır. Üniversite hastanemize mesleki noktadan bakıldığında, üniversite hastaneleri içerisinde iyilerden birisiyiz” şeklide konuştu.
    Atatürk Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mehmet Parlak ise V. si düzenlenen Türkiye Zoonotik Hastalıklar Sempozyumu’nun ülkemize faydalı olacağını söyledi. Enfeksiyon hastalıklarının bir kişi için önemli olduğunu ancak toplumun tümünü ilgilendirdiğini söyleyen Parlak, “toplumu ilgilendirmesi anlamında Mers, Ebola ve Sars olayı toplum bünyesini oldukça sarsmaktadır. Bu tür salgınların, insanoğluna, depremlerle eş değer hasar verdiğini hepimiz bilmeliyiz” dedi.
    Zoonotik hastalıkların modernleşen ve ilerleyen dünyaya rağmen hala önemini korumakta olduğunu söyleyen Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği yetkilisi Prof. Dr. Zülal Özkurt, ekolojinin bozulması, insan hareketlerinin artması, kimyasal tekniklerin artması gibi nedenlerin zoonotik hastalıkların artmasına neden olduğunu belirten Özkurt şöyle devam etti; “ Günümüzde de yaşadığımız üzere her geçen yıl Mers gibi yeni hastalıklar ortaya çıkmakta, Ebola virüsü gibi küreyi tehdit eder bir hale gelmektedir. Bu da sektörler arası iş birliğinin önemini ortaya çıkarmaktadır.
    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı; Gıda, Kontrol Genel Müdürü Prof. Dr. İrfan Erol ise Zoonotik Hastalıklar Sempozyumu’nun çok hassas bir konu olduğunu söyledi. Genel Müdür Erol, “Bu alan Tıp ve Veteriner hekimlerin en yoğun olarak çalıştıkları ve bundan sonra da muhtemelen daha yoğun olarak çalışmaları gerekecek bir alan. Zoonotik hastalıklarla ilgili çok değişik rakamlar verilir. Buna ilişkin en sağlıklı veriler Dünya Halk Sağlığı Örgütü ile Gıda ve Tarım Örgütü’nün ortak Zoonotik hastalıkları uzmanları komitesinin 1976 yılında yayınladığı bir rapor var. Burada bu hastalıkların sayısı 150 olarak belirlenmiştir. 2000 yılına geldiğimizde ise bu hastalıkların sayısı 200 idi. 2000’den sonra ise çok önemli sayıda hastalıklar buna ilave edildi. Muhtemelen bu hastalıkların sayısı önümüzdeki süreç içerisinde daha da artacak. Bu hastalıkların sayısı artmakla kalmıyor, hastalıkların etki alanı, oluşturdukları sağlık tehditleri, sadece yöresel veya ülkesel değil, küresel bazda bir tehdit olarak önemini koruyor” şeklinde konuştu.

  • Hayırlı olsun

    Atatürk Üniversitesi 2014-2015 eğitim-öğretim yılı açılış töreni, Üniversitemiz Yerleşkesinde bulunan Atatürk Anıtı’na çelenk sunumuyla başladı. 
    Daha sonra Kültür Merkezi A Salonu’nda devam eden açılış, Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü Öğretim Üyeleri’nden Doç. Dr. Hagigat Muharremova ve Doç. Dr. Naile Mirzazade’nin keman ve piyano resitaliyle devam etti.
    Açılışta konuşan Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hikmet Koçak, Atatürk Üniversitesi’nin bugün yeni eğitim-öğretim yılının açılış töreniyle birlikte, 58. yılına girmiş bulunduklarını hatırlatarak, “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”amaç ve hedeften esinlenerek, başarıya ulaşacaklarını vurguladı.
    “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”
    Atatürk Üniversitesi’nin sadece sayısal olarak değil, nitelik olarak da her alanda bu ülkenin taşına, toprağına, suyuna havasına katkılar sunmuş, hizmetlerde bulunmuş bir kurum olduğunu dile getiren Rektör Koçak, “Bilindik namıyla, Cumhuriyet Dönemi’nin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmadaki en önemli projelerinden birisidir. Bu proje, 58 yıldır olduğu gibi, gelecekte de, amacına ve hedefine bağlı olarak yürümeye devam edecektir.
    Bu amaç ve hedeften esinlenerek, bu yılki açılış törenimizi bir temayla başlatmak istedik. Bu temanın adı “Doğu’dan Batı’ya Gelecek Vizyonu”dur.
    Üniversitemizin 58 yıllık birikimi ve özellikle son yıllarda yakalanan gelişim ivmesini temel alıp, çağdaş bir gelecek vizyonuna vurgu yapan bu tema, diğer taraftan Cumhuriyet’in harcının Erzurum’da atılmış olmasından esinlenerek, cumhuriyetin 100. yılına da yine Erzurum’dan sembolik bir gönderimde bulunmayı amaçlamaktadır ”dedi.
    Hızla yenilenen ve çoğalan bilgi birikimine paralel olarak, bireylerin bilgi ve becerilerini güncelleyebilmeleri ve yenilerini kazanabilmeleri için eğitime olan ihtiyaçları sürekli arttığını, bir yönüyle “nasıl bir üniversite istiyoruz?” ve “ideal olan nedir?” sorularına yanıtlar verebilen, diğer yönüyle de bilgiyi, bilimi ve bilimsel üretimi sosyal ve ekonomik faydaya dönüştürebilecek olan çalışmaların kuşkusuz gerçekçi, akılcı, sürdürülebilir ve kapsayıcı karakterler taşıması gerektiğini belirten Koçak, “Bu ise üniversitemizi, öngörüsü net ve vizyonu erişilebilir bir üniversite yapacaktır. Üniversitemiz özellikle son yıllarda gerçekleştirilen derinlikli ve çok boyutlu çalışmalarla hem yurt içinde, hem de uluslararası konjonktürde oldukça dikkat çeken övgü ve takdirlere muhataptır.
    “Üniversitemizin Öngörülen Hedefte İlk 500 Üniversite Arasında Kalıcı Olarak Yerini Alması Elzemdir”
    Atatürk Üniversitesinin dünyadaki üniversiteler arasındaki yeri ve konumuna ilişkin gelecek planlamalarının yapılması yaşamsal değerdedir. Bu bağlamda, üniversitemizin öngörülen hedefte ilk 500 üniversite arasında kalıcı olarak yerini alması elzemdir ve bu gerçekleştirilecektir.
    Öğrencilerin ve öğretim elemanlarının daha etkin olarak dışa açılımlarının sağlanması konusu da gelecek vizyonumuz içinde önemli bir yer tutmaktadır. Eğitsel ve kültürel entegrasyona hizmet etmesi amaçlanan çeşitli eğitim ve değişim programları dâhilindeki dışa açılımların daha sağlıklı ve işlevsel kılınması ve bu süreçteki verimin en yüksek noktaya çekilmesi kısa vadede gerçekleştirmeyi planladığımız hedeflerdendir” diye konuştu.
    Rektör Koçak konuşmasına şöyle devam etti. “Bugün dünyanın önemli üniversiteleri ve eğitim kurumlarıyla işbirlikleri bulunan üniversitemiz, yurt içinde de çok çeşitli kurum, kuruluş, firma ve sivil toplum örgütleriyle ortak çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmalar belirlenecek plan ve öngörüler doğrultusunda daha da geliştirilecek; küresel, bölgesel ve toplumsal katkı ve hizmet oranlarımız çok daha işlevsel noktalara ulaştırılacaktır. Ayrıca Üniversitemizi bölgemizin ve yakın coğrafyanın bilim lojistik merkezi haline getirip, hem Türki cumhuriyetlerdeki üniversitelere model ve öncü olabilme rolü, hem de üniversiteler arasındaki iletişimde etkin bir pozisyonda olma durumu daha da güçlendirilecektir.
    Akademik alanda yapılacak olan atılımların yanı sıra özellikle öğrencilerimize, öğretim elemanlarımıza ve ailelerine hitap edebilecek daha yeşil ve yaşanılabilir bir kampüs ortamı sunma, yaşam pratiklerini çeşitlendirip kaliteleştirme ve sosyal, kültürel, sanatsal ve sportif etkinlikleri sayıca artırıp, daha da erişilebilir kılınacaktır.
    Mevcut ve gelecekteki öğrenci profilimize ve yaşam kültürümüze ilişkin atılacak adımlardan bir de, farklı kentlerde ve kültürlerde yetişen genç beyinlerin tüm renkleriyle birlikte üniversitemizde bir arada, huzur, güven ve barış içinde yaşamalarını sağlayacak daha geniş imkân ve fırsatlar oluşturmaktır. Bu bağlamda mevcut durumumuz oldukça iyi olmasına rağmen, farklılığı önemseyen ve her farklılığın birbirini etkilediği ve beslediği daha demokratik ortamların meydana getirilmesi temel amaçlarımızdandır.
    Gelecek vizyonumuz, “dışlayıcı değil kapsayıcı, ötekileştirici değil kucaklayıcı, ayrıştırıcı değil bütünleştirici, yasakçı değil özgürleştirici, aynılaştıran değil çeşitlilikte birliği savunan”, çoğulcu ve katılımcı bir anlayışın ürünü olacaktır. Aynı zamanda “kendi değerlerimiz ve kültürümüz temelinde gelenek ile modernliği, yerel ile küreseli, eski ile yeniyi, kadim ile günceli, soyut ile somutu” bağdaştıracak motivasyona da sahip olacaktır. Herkesin şunu bilmesini isterim ki, Atatürk Üniversitesi ne mevcutla yetinecek, ne de geçmişiyle avunacaktır.”
    “Ne ahlakı olmayan bilgiden, ne de bilgisi olmayan ahlaktan yarar gelir”
    Gençlere, geleceğe güven ve umutla bakmak için büyük hayallere, büyük ideallere ve büyük hedeflere sahip olmaları gerektiğini dile getiren Koçak, “Zira bilmenizi isterim ki, tarihteki tüm büyük başarılar, büyük atılımlar, tüm doğru ve uygun yenilik ve değişimler büyük hayallerin, büyük ideallerin, büyük tutkuların ve coşkuların sayesindedir. Geleceğin sorumluluğunu yüklenirken, şu düsturdan asla taviz vermemenizi istiyorum. Ne ahlakı olmayan bilgiden, ne de bilgisi olmayan ahlaktan yarar gelir. Sizlere bilgilenin, çağın bilgi ve birikimiyle donanın derken, beraberinde ahlakı kuşanıp, ahlakla yarınları inşa etmenizi de öneriyorum. Kardeşliğin, birlikte yaşama kültürünün, toplumsal ve insani değerlerin hiçe sayılıp, ayaklar altına alındığı çirkin ve alabildiğine kınanılmayı gerektiren olaylar.
    Bilinçsiz yığınlar, sözde özgürlük ve sözde hak arama bahanesiyle çoluğun çocuğun, garibin, yetimin ve kamunun malını ve hakkını fütursuzca çiğnemektedirler. Bu yığınlar bilinçsiz oldukları kadar, ahlaki değerlerden de uzak hareket etmektedirler.
    Şimdi soruyorum; bu yığınlara, yani o gençlerimize, çocuklarımıza bilinç ile birlikte yeteri kadar ahlak aşılanmış olsaydı, hiç bu yaşananlar cereyan eder miydi? Hiç başka bir insanın malına ve canına kastederler miydi?
    Onları, “sakın incitme bir canı / yıkarsın arş-ı rahmanı” düsturu doğrultusunda yetiştirmiş olsaydık, hiç böylesine ırza, mala ve cana el uzatılabilir miydi?
    İşte bunun için diyorum ki, bilgiden ve bilimsel üretimden ahlakı çıkarıp atarsanız, ne insanlığa faydalı olabilir, ne de aydınlık yarınlar inşa edebilirsiniz.
    Önce ahlak, sonra bilim diyor, refah dolu yarınların oluşmasında ahlak bilincinin bireyden toplumlara, oradan da tüm bir insanlığa ulaştırılarak kurtuluşun mümkün olabileceğini ifade etmek istiyorum” dedi.
    Her emek ve alın terinin kutsal olduğunu ve hiçbir şeyin onun üzerinde olamayacağını kaydeden Koçak, “Üniversitemizde 35 yıllık alın terinden ötürü şükran ve takdirlerimizi sunacağımız sembolik değeri oldukça yüksek olan plaket törenimiz vesilesiyle çalışanlarımıza da kalbi minnetlerimi ifade ediyorum. Son olarak akademik yılın bir kez daha, üniversitemize, milletimize ve insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum” diye konuştu.
    Atatürk Üniversitesi Öğrencileri adına konuşan Güzel Sanatlar Fakültesi 3. Sınıf öğrencisi Özlem Çiftçi, Erzurum’da eğitim görmekten duyduğu mutluluğu belirterek, kendi sıcak, yuvası sıcak, yüreği sıcak dadaşlara, namuslu, vicdanlı, hürmetli, irfan ve kültürlü Erzurum ahalisine alıştığını belirtti. Çiftçi: “Bunlarla birlikte, hocalarımızın özverili gayretlerine, idarecilerimizin sorun çözme duyarlılıklarına, samimi arkadaş ortamlarına, güzel kampüsümüze, donanımlı dersliklerimize, atölyelerimize, laboratuvarlarımıza ve bir şeyler öğrenme ve bunu toplumun yararına dönüştürme idealiyle her daim besleniyor olmamıza da alıştım. Bu alışkanlıklar, kuşku yok ki, bütün öğrenci arkadaşlarım gibi şahsımın da Atatürk Üniversitesine olan aidiyet duygusunu besleyip, büyütmüştür” dedi.
    Atatürk Üniversitesi Araştırma Görevlileri adına konuşan Mühendislik Fakültesi Araştırma Görevlisi Ayşenur Keleş ise ülkemizin geliştiğini ve buna paralel olarak üniversitelerinde eskiyle kıyaslanmayacak oranda ciddi atılımlar içerisinde olduğunu söyledi. Ayşenur Keleş: “Sağlanan imkanlar ve fırsatlar akademisyenler tarafından çoğunlukla yerinde ve uygun olarak kullanılmakta, bu durum ise üniversitelerimizi çağdaş dünyanın nitelikli eğitim kurumlarıyla yarışır hale getirilmesini sağlamaktadır.
    Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, ülke olarak henüz ideal noktada olmasak da, üniversitelerimizdeki nitel ve nicel başarı oranları her geçen gün daha da artmakta, bununla da aydınlık geleceğimiz hızla inşa edilmektedir” şeklinde konuştu.

  • İşte Türkiye’nin en iyi üniversiteleri!

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, bu sene 86 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin girişimcilik ve yenilikçilik konusunda birinci olduğunu bildirdi.

     
    Ergün, Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) tarafından hazırlanan üniversitelerin girişimcilik ve yenilikçilik performanslarına göre sıralandığı “Girişimci ve Yenilikçi Üniversite Endeksi”ni açıkladı.

     
    Ünivesitelerin ekonomik hayata çok daha fazla katkı sağlayacağına inandıklarını dile getiren Ergün, geçen sene bu endeksi üniversite tercihlerinden sonra açıkladıklarını, bu sene ise üniversite tercihlerinde öğrencilere yardımcı olması için üniversite tercihlerinden önce açıkladıklarını söyledi.

     

    Ergün, girişimcilik ve yenilikçilik konularının Türkiye’nin hayati gündem maddeleri arasında yer almasını istediklerine dikkati çekerek, dünyada kurulan başarılı firmaların ya yeni üniversite mezunu ya da halen üniversitede okuyan kişiler tarafından kurulduğuna vurgu yaptı.

     

     
    Türkiye’nin büyük genç ve dinamik bir nüfusa sahip olduğunun altını çizen Ergün, bu sebeple Türkiye’nin büyük fırsatları olduğunu ifade etti.

    Üniversite mezunlarının iş aramasının doğal olduğunu belirten Ergün, “Ama asıl bizim istediğimiz iş kuran, yenilikçi dinamik gençler olmaları” dedi.

    Ergün, teknogirişim sermaye desteğinden 3 yıl içerisinde bin 134 kişinin yararlandığını kaydederek, üniversite ve sanayi ikilisini birbirinden ayrılmaz parçalar olarak görmek gerektiğini dile getirdi.

    Geçen yıl 10 üniversiteyi teknoloji transfer ofisi kurma yönünde teşvik ettiklerini belirten Ergün, bu sene de çağrıya çıktıklarını, ikinci 10 üniversitenin de teknoloji transfer ofislerini destekleyeceklerini bildirdi.

     

     

    En girişimci ve yenilikçi üniversite ODTÜ

    Bakan Ergün, Girişimci ve Yenilikçi Üniversite endeksinin 23 ayrı göstergeye göre sıralandığına dikkati çekerek, endeks oluşturulurken, üniversitelerin bilimsel ve teknolojik araştırma yetkinliğini, patent ve lisansları olup olmadığını, yenilikçilik ve girişimcilik kültürlerini, ekonomik katkı ve ticarileşme gibi temel özelliklerini masaya yatırdıklarını söyledi.

     

     

    Ergün, endeksi hazırlarken öğretim üyesi sayısı 50’nin altına olan üniversiteleri endekse dahil etmediklerine işaret ederek, bu sene 136 üniversite arasından ilk 50 üniversiteyi seçtiklerini belirtti.

    Yaptıkları bu sıralamanın en başarılı üniversiteleri gösteren bir sıralama olmadığına vurgu yaparak Ergün, bu endeksin üniversitelerin eğitim kalitesini incelemediğini, girişimcilik ve yenilikçilik konusuyla sınırlı tuttuklarını kaydetti.

     

     

    Ergün, ellerindeki verileri toparlama konusuna çok ilgi göstermeyen üniversitelerin geçen sene endeksin açıklanmasından sonra bu verileri toparlamaya başladıklarını ifade ederek, “Bu seneki endeks sonuçlarına göre yeni bir üniversite daha ilk 10’a girdi. Geçen sene ilk 20’de olmayan 3 üniversite ilk 20’ye girdi. Geçen sene ilk 50’de olmayan 8 üniversitenin de ilk 50’ye girdiğini görüyoruz. Bu da endeksin ne kadar dinamik ve güncel unsurlar içerdiğini göstermektedir” diye konuştu.

     

     

    Bu yıl birinci üniversitenin değiştiğini dile getiren Ergün, “Bu sene 86 puanla Orta Doğu Teknik Üniversitesi girişimcilik ve yenilikçilik konusunda birinci oldu” dedi.

    Ergün, 85,8 puan ile Sabancı Üniversitesi’nin ikinci, 82,7 puanla İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi’nin üçüncü ve 76,3 puanla Boğaziçi Üniversitesi’nin dördüncü olduğunu bildirdi.

    Boğaziçi Üniversitesinin puanını geçen seneye göre 11 puan artırdığına dikkati çeken Ergün, bu üniversitenin yarışa ciddi anlamda asılan üniversitelerden biri olduğunu kaydetti.

    Özyeğin Üniversitesi’nin ise geçen sene dördüncü sırada olduğunu hatırlatan Ergün, bu sene yedinci sıraya gerilediğini, hem yerini hem de puanını kaybettiğini belirtti.

    Ergün, bazı üniversitelerin sıralamasını çok yukarı çıkardıklarını ifade ederek, Anadolu Üniversitesi’nin 21 puan birden yükseldiğini, 37. sıradan 16. sıraya yükseldiğini dile getirdi.

    Fatih Üniversitesi’nin geçen sene ilk 50 içerisinde yer almazken bu sene 39. sıraya geldiğini, Sütçü İmam Üniversitesi’nin de 8 sıra birden yükseldiğini bildirdi.

     

    ATATÜRK ÜNİVERSİTESİ 36. SIRADA

    “Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sabancı Üniversitesi, İhsan Doğramacı Bilkent Üniversitesi, Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, İzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Özyeğin Üniversitesi, Koç Üniversitesi, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi, Hacettepe Üniversitesi, Selçuk Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, Gebze Yüksek Teknoloji Enstitüsü, Ege Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi, Anadolu Üniversitesi, Çukurova Üniversitesi, Yeditepe Üniversitesi, Çankaya Üniversitesi, Atılım Üniversitesi, Erciyes Üniversitesi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Kocaeli Üniversitesi, Bahçeşehir Üniversitesi, Akdeniz Üniversitesi, Ankara Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Gaziantep Üniversitesi, Uludağ Üniversitesi, Karadeniz Teknik Üniversitesi, Düzce Üniversitesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi, Fırat Üniversitesi, İzmir Ekonomi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi, Atatürk Üniversitesi, Niğde Üniversitesi, Fatih Üniversitesi, Melikşah Üniversitesi, Okan Üniversitesi, Pamukkale Üniversitesi, Işık Üniversitesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Kadir Has Üniversitesi, Afyon Kocatepe Üniversitesi, Gaziosmanpaşa Üniversitesi, Başkent Üniversitesi, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, İstanbul Şehir Üniversitesi.”

  • Erzurum’da mezuniyet coşkusu

    AHMET AKBUĞA
    ERZURUM (İHA) –

     

    Erzurum Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri mezuniyet coşkusunu doyasıya yaşadı.

     
    Bu sene Atatürk Üniversitesi İletişim Fakültesinden mezun olacak öğrenciler için Kültür Merkezi’nde mezuniyet töreni düzenlendi. Düzenlenen programa Atatürk Üniversitesi Rektör yardımcısı Prof. Dr. Samih Diyarbakır, İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Yavuz, akademisyenler, öğrencilerin aileleri ve mezun olacak öğrenciler katıldı.

     

     
    Atatürk Üniversitesinden mezun olmanın gurur verici olduğunu ifade eden İletişim Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Uğur Yavuz, mezun olan öğrencilere meslek hayatlarında başarı temennisinde bulundu.
    Daha sonra “İletişim yemini” eden öğrenciler kep atarak mezuniyet coşkusunu halaylar çekerek kutladılar.

  • Erzurum’da öğrencilerin botanik hatırası

    AHMET AKBUĞA
    ERZURUM (İHA) –

     

    Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz’ın Erzurum’a kazandırdığı ve dünya’da deniz seviyesinden 2 bin metre yükseklikte 7. parkı olan Ata Botanik Parkı, evlenen, nişanlanan, mezun olan öğrenciler için doğal stüdyo oldu.
    Erzurum- Erzincan karayolunun başlangıç noktasındaki Atatürk Üniversitesi kampusu kavşağından başlayan yaklaşık 350 dönüm arazide, Doğu Anadolu’daki ağaç, çiçek ve bitkilerden örneklerin toplandığı Atatürk Üniversitesi’ne ait Ata Botanik Parkı’nın ünü giderek artıyor.

     
    Ata Botanik Parkı, parlayan güneşin de etkisiyle adeta kartpostalları andırmaya başladı. Bölgenin birçok noktasından toplanan çeşitli çiçek ve bitkilerin bir arada toplandığı Ata Botanik Park’ta, sıcak geçen yaz mevsiminde de peyzaj mimarlığı eğitimi alan öğrencilere staj imkanı sunuluyor.

     
    Ata Botanik Park’ta, pembesinden beyazına çeşitli akasya türleri, köknar, ladin, çam, ardıç, mazi türleri, ıhlamur, meşe türleri, üvez, sumak, huş türleri, süs meyveleri, erik, vişne, armut, kiraz, dut, elma, kızılcık, kuşburnu gibi onlarca bitki türünü barındıran bahçede, dünyanın yüksek rakımlı bölgelerinden getirilen nadir türler de yer alıyor.
    Ata Botanik park bugünlerde ise fotoğraf çektirmek isteyenlerin akınına uğruyor. Evlenen, nişanlanan, mezun olan öğrenciler için doğal stüdyo haline gelen Ata Botanik Park’ta en güzel kareler ölümsüzleştiriliyor.