Etiket: aşılamada

  • Bakan Koca:  “Aşılamada ilk aşamada 9 milyon kişinin olduğunu söyleyebilirim”

    Bakan Koca: “Aşılamada ilk aşamada 9 milyon kişinin olduğunu söyleyebilirim”

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, aşılama çalışmalarına sağlık çalışanlarından başlanacağını belirterek, “Özellikle birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu toplantısı sonrası basın mensuplarının sorularını cevapladı.

    “Aşılamada ilk aşamada 9 milyon kişinin olduğunu söyleyebilirim”

    Aşılama programının nasıl gerçekleştirileceğinin sorulması üzerine Bakan Koca, “Pazartesi günü itibariyle aşıların Türkiye’de olacağını söyledim. Özellikle Bilim Kurulu bu konu ile ilgili geniş bir çalışma yaptı ve bir strateji hazırladı. 4 Aşamalı bir stratejiydi ve bu strateji de özellikle ilk planda sağlık çalışanları olmak üzere yapılmıştı. Öncelikle de sağlık çalışanlarımızdan başlamış olacağız. Özellikle birinci aşamada 9 milyona yakın kişinin olduğunu söyleyebilirim. Bizim Şubat sonuna kadar elimizde olmasını sözleşme gereği düşündüğümüz 50 milyon doz aşı olduğunu daha önce de söylemiştim. Ocak, Şubat, Mart gibi yaygın olarak ilk 2 hatta 3’üncü aşamada olan kişileri aşılamak istiyoruz. Çünkü kitlesel bağışıklamada ne kadar dar bir zaman diliminde yoğun bir aşılama yaparsak o kadar başarılı olacağımızı biliyoruz. Buna özellikle odaklanmaya gayret ediyoruz. Bu aşılamayı yaparken de, yine daha önce ifade ettiğim şekliyle, özellikle birinci basamak sağlık hizmetlerimizin çok güçlü olduğunu biliyoruz. Aile Sağlığı Merkezleri ve hastaneler, kamu, üniversite hatta özel hastanelerimiz bu aşılama için kullanılmış olacak. Günde yaklaşık 1 buçuk hatta 2 milyona kadar aşıyı yapma imkanımızın olduğunu söyleyebilirim” şeklinde konuştu.

    “Ön incelemelere göre Türkiye’de İngiltere’dekine benzer bir mutasyon görülmüyor”

    İngiltere kaynaklı mutasyon sonrası ek tedbirler gelip gelmemesi ve bu mutasyona uğramış virüse Türkiye’de rastlanılıp rastlanılmadığının sorulması üzerine Bakan Koca, “İngiltere’de olan, birden fazla mutasyonun bir arada görüldüğü ve bulaştırıcılığın özellikle daha fazla olduğu şeklinde. Bizim şuana kadar yaptığımız analiz ve ön incelemelerde buna benzer bir mutasyona rastlamadığımızı, ama gelecek hafta özellikle daha çok, tam bir genom analizi yaparak bununla ilgili daha net bir şeyi söylemek mümkün. Ama ön incelemelerimizde benzer bir mutasyon olmadığını, genel olarak dünyada mutasyonun bulaştırıcılığını artırması yönünde olduğunu biliyoruz. Bildiğiniz gibi İngiltere, Danimarka ve Güney Afrika için bir kısıtlama söz konusu oldu. Şuan yeni bir kısıtlamayı düşünmüyoruz” diye konuştu.

    “Yerli aşı çalışmalarında 5 ilave aşı insan çalışması safhasına geldi”

    Yerli aşı çalışmalarının sorulması üzerine Bakan Koca, “Yerli aşı ile ilgili özellikle yoğun bir gayret içerisindeyiz. Yerli aşıda 5 tane ilave aşının, Faz safhasına, insanla çalışma safhasına geldiğini, bunlardan 3 tanesinin inaktif aşı olduğunu söylemiştim. Adenovirüs çalışması da ayrıca söz konusu. Zannediyorum gelecek ay, Ocak ayı içerisinde bunlardan 1 veya 2 tanesi daha Faz çalışmalarına geçmiş olur. Bunun dışında inaktif olan ve Faz-1 çalışmasını tamamlamış olan aşımız ile ilgili, Faz-2 de 200 kişi ile yapılmış olacak. Faz-1 biliyorsunuz 44 kişi ile yapılmıştı. Bununla ilgili gönüllülerin sağlık taramalarına başlandı” ifadelerini kullandı.

    “Uğur hoca ile 5-6 kez görüştüm ve bu sorunu kısmen aştığımızı söyleyebilirim”

    Pfizer/BioNTech ortaklığında üretilen Covid-19 aşısında ne durumda olunduğunun sorulması üzerine cevap veren Bakan Koca şu ifadeleri kullandı:

    “Biz tabi ki inaktif aşıyı önemsemiştik. Ama başından itibaren bu aşıyı geliştiren 2 Türk bilim insanımızın olması nedeniyle, bilim insanlarımız ile yakın işbirliği içerisinde bu aşının Türkiye’de uygulanmasını istedik başından beri. Bununla ilgili bize başından beri söylenen 25 milyon gibi bir aşının söz konusu olabileceğini, 2020 yılı için yılsonuna kadar belki 1 milyon kadar bir aşının olabileceği söylenmişti. Fiyat boyutuyla herhangi bir sorunumuz olmadı. O konuda dünya ölçeğinden daha uygun bir rakam olduğunu söyleyebilirim. Ama bizim bu dönemde yaşamış olduğumuz sorun şu oldu; bu dönemde aşının üretimi ile ilgili sorumluluk taşınmaması durumunun sözleşmeye yazılması istendi. Acil kullanım izni olduğu için, bu üretim ile ilgili bir sorun olma durumunda, sorumluluk taşımama ibaresi sözleşmeye konmak istendi. Bununla ilgili biz burada doğrusu bundan yana olmak istemedik. Son birkaç gündür Uğur hoca ile 5-6 kez görüştüm ve bu sorunu kısmen aştığımızı söyleyebilirim. Gelinen bu noktada ben toplantı öncesi tekrar görüştüm. Sözleşmenin miktarı ile üretimle ilgili bir sorun olduğunda sorumluluk taşıyabileceklerini belirten bir maddeyi koymaya karşılıklı razı olduk. Mart ayı sonuna kadar 4 buçuk milyon ve opsiyonel olarak 30 milyona kadar aşının sözleşmesinin detayları netleşmiş oldu. Bu gece veya en geç yarın imzalanmış olur. ”

  • Prof. Dr. Köksal: “Çocukluk çağı aşılamada dünyaya örnek olan Türkiye, erişkin bağışıklama konusunda sınıfta kaldı”

    Çocukluk çağı aşılamada dünyaya örnek olan Türkiye’nin erişkin bağışıklama konusunda sınıfta kaldığı ve Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre her yıl 2-3 milyon kişinin önlenebilir enfeksiyonlar nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi.

    Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Türkiye Türkiye Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Uzmanlık Derneği (EKMUD) Erişkin Bağışıklama Çalışma Grubu Başkanı Prof. Dr. İftihar Köksal, Türkiye’de erişkinlerde aşılanma oranlarının çok düşük olduğunu belirtti. Prof. Dr. İftihar Köksal, ”Erişkinler aşı takvimine göre çocuklarını düzenli olarak aşılatmalarına rağmen maalesef aynı hassasiyeti kendilerine göstermiyor. Hatta bu ihmalkârlık hekimlerin birçoğunda da söz konusu. Erişkinlerde aşı bilinci eğitim ve kampanyalarla konuyu sürekli gündemde tutarak ve aşılamanın önemini bıkmadan anlatarak sağlanacaktır. Bu zaman alacaktır ama başarılacaktır. Tıp fakültesindeki eğitimlerle başlayan bu süreç mezuniyet sonrası eğitimlerle, halka yönelik toplantılarla devam etmelidir. Halkı bilinçlendirmekte basının rolü de çok önemlidir. Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’nun yaptığı yeni şemalara göre artık 65 yaş üstü erişkinler ve risk grupları Aile Sağlık Merkezleri’nde (ASM) ücretsiz aşılanabilecek. Aşıların ücretsiz veya geri ödeme kapsamında olması kuşkusuz aşılanma oranlarını artıracaktır” dedi.

    Erişkinlere uygulanan aşıların esas olarak çocukluk yaş grubunda uygulanan aşı programının devamı niteliğinde olduğunu belirten Prof. Dr. İftihar Köksal “Aşıların ömür boyu bağışıklık sağlaması ve böylece ilerleyen yaşlarda ortaya çıkabilecek enfeksiyon risklerine karşı bireyleri koruması amaçlanmaktadır. Çocukluk yaş grubunda ülkemizde rutin olarak uygulanan aşılardan herhangi birini çocukluk yaşlarında almamış veya tamamlamamış erişkinlerde bu eksik aşılar veya eksik dozlar tamamlanmalıdır. Örneğin, çocukluk çağında hepatit B, hepatit A, suçiçeği, kızamık, kızamıkçık aşılarını olmamış veya bağışıklığı olmayan kişilere aşı uygulanabilir. Çocukluk yaş grubundaki aşılamaları eksiksiz uygulanmış ve tamamlanmış erişkinler için ise, yıllar içinde bağışıklık düzeyi azalabileceği için bu aşılamanın devamı niteliğinde olan ve tekrar dozlardan oluşan aşı programı uygulanır. Örneğin, her on yılda bir difteri-tetanoz aşısı yapılmalıdır. Bunlardan en az birinin asellüler boğmaca aşısı içeren formu (Tdap) şeklinde uygulanması tavsiye edilir. Çocukluk çağında uygulanmış olsa bile pnömokok (zatüre) aşısı da 19-65 yaş arasında risk gruplarına ve 65 yaş sonrası tüm erişkinlere olmak üzere iki dönemde de uygulanması önerilen aşılardır. Ayrıca sadece erişkin yaşlardaki risk gruplarına has aşılar da mevcuttur. Zona aşısı ve her yıl tekrarlanan grip aşıları bu aşılara örnek verilebilir” diye konuştu.

    “Zatürre aşılarının iki türü de ihmal edilmemeli”

    Zatürre aşısının başta zatürre olmak üzere aynı zamanda menenjit, sepsis gibi ciddi enfeksiyonlara yol açan pnömokok bakterisine karşı koruma sağladığını ifade eden Köksal, “Bu aşılar 65 yaş üstü erişkinler; kronik kalp, akciğer, karaciğer, böbrek hastalıkları olan kişiler; diyabet ve kanser hastaları; dalağı olmayan (splenektomili) ve bağışıklık sistemini zayıflatan hastalıkları olan kişiler için mutlaka uygulanmalıdır. Bunun için bu risk grubundaki hastalar takipte oldukları hekimleri veya aile hekimleri tarafından bilgilendirilmeli ve aşılarını olmaları sağlanmalıdır” şeklinde konuştu.

    “Enfeksiyon hastalıkları önlenebilir hastalıklar olup enfeksiyonların önlenmesi, öncelikle temiz çevre, temiz yiyecek ve su sağlanmasıyla mümkündür” diyen Köksal, açıklamasını şöyle sürdürdü:

    “Enfeksiyonlar olabilir fakat yayılımını önlemek mümkündür. Hasta kişilerle temastan kaçınılması ve basit hijyen kurallarına uyulması önemlidir. Bazı enfeksiyon hastalıklarında ise aşılama en önemli korunma yoludur. Hatta sadece bireyin korunması değil, toplum içinde enfeksiyonların yayılımını durdurmak ve bir hastalığı tamamen ortadan kaldırmak aşıyla mümkün olabilmektedir. Bunun en güzel örneği, çiçek aşısı sayesinde dünyadan çiçek hastalığının tamamen kalkmış olmasıdır. Çocuk felci de sadece birkaç ülke dışında, aşılama sayesinde ortadan kaldırılmıştır. Hepatit B aşıları ise sadece hepatit B hastalığından korumakla kalmamakta, ayrıca hepatit B’ye bağlı karaciğer kanseri gelişmesini de önlemektedir. Anne adaylarının bağışık olması aynı zamanda sağlıklı bebekler doğması için çok önemlidir. Bu aşıların bazıları tetanoz, kızamıkçık, grip, hepatit B aşılarıdır. ”

    “Aşılar erişkinlerin gereksiz antibiyotik kullanımını da azaltacak”

    Çocukluk yaşında geçirildiğinde hafif klinik belirti ve bulgularla seyreden bazı enfeksiyon hastalıklarının erişkinlerde çok ağır seyir gösterebildiğini ifade eden Prof. Köksal; “Örneğin su çiçeği, kızamık ve kızamıkçık çocuklardakilerin aksine erişkinlerde ağır pnömoni veya menenjite neden olabilir. Bunun dışında özellikle ileri yaşlarda ve başka hastalığı olan kişilerde enfeksiyonlar ciddi seyir gösterebilmektedir. Bu hastaların tedavisinde kullanılacak antibiyotikler altta yatan hastalıklarda kullanılan ilaçlarla etkileşebileceğinden tedavi yönetimleri de zorlaşmaktadır. Üstelik antibiyotik direnci de ayrı bir problemdir. Erişkinlerin aşı ile korunulabilen hastalıklara karşı bağışık olması aynı zamanda gereksiz antibiyotik kullanımını da önleyecektir.”