Etiket: Artmalı

  • Başkan Yünkül: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Başkan Yünkül: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen Bursa İl Başkanı Gökhan Yünkül, “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı” diye konuştu.

    Dünyanın ve insanlığın bütününe yönelik etki ve tehdit üreten korona virüs ve ona dayalı salgının temel gündem olduğu 2020 yılının, kamu görevlileri açısından hakem kurulu kararı mağduriyetleri ile enflasyona dayalı kayıplar yaşadıkları bir yıl olarak da geride kaldığını ifade eden Memur-Sen Bursa İl Başkanı Gökhan Yünkül, “Hakem kurulu, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini yüzdelik olarak 2020 yılında 4+4, 2021 yılında 3+3 şeklinde oransal artış yapılması kararı vermişti. Oysa yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak, bu oranların ülkenin, ekonominin ve kamu görevlilerinin gerçekleriyle, geçmiş dönem enflasyon verileriyle uyumlu olmadığını dile getirmiştik. Beraberinde işverenin teklifine hayır demiş, hakemin kararına da tepki göstermiştik. 2020 enflasyon rakamları incelendiğinde ortaya çıkan tablo özetle şudur. İşverenin/hakemin reva gördüğü artış, ilk altı aylık dönem için 4 üncü aydan, ikinci altı aylık dönem için ise 3 üncü aydan sonra enflasyona yenilmiş ve kamu görevlilerini mağdur etmiştir. Somutlaştırdığımızda, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine ilk altı ay için yüzde 1,75, ikinci altı ay için yüzde 4,33 enflasyon farkı yansıtılmış, 2020 yılı toplam artışı ise karara göre yüzde 8,16 iken hayata göre yüzde 14,82 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle, Hakemin-işvereninin karara yazdığı artıştan yüzde 80’lik bir sapma meydana gelmiştir. Gelin bu tabloyu düzeltelim, enflasyonu yenen maaş ve ücret hedefi belirleyelim” dedi.

    “Ekonominin makro ve mikro düzey rakamları, enflasyon ve faiz oranları, kur tarafının rakamları birlikte ele alındığında en az artış, en düşük yükseliş maaşlarda ve ücretlerdedir” diyen Başkan Yünkül konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Son 10 yıllık enflasyon ve enflasyon farkı tablosu, 2019-2021 faiz, kur tablosu, 2020 yılı aylık enflasyon tablosu özetle şunu söylüyor. Kamu görevlilerinin maaşları ve ücretleri eriyor, bu erimeyi durdurmak için gecikmeden seyyanen zam yapılması gerekiyor. Yıllık enflasyon oranının bir önceki yıla göre yüzde 24 arttığı, gıda enflasyonunun yüzde 25 seviyesinde olduğu, 2020 yıl başı ve sonu itibariyle faiz tarafında yüzde 75’lik artışın gerçekleştiği, bütçede faiz giderlerinde son 3 yıllık dönem itibariyle yüzde 45 – yüzde 70 artış oluştuğu, kur tarafında yüzde 40’a yakın artış rakamına ulaşıldığı gerçekleri artık göz ardı edilmemelidir. Hem gelir dağılımda adaleti sağlamak, hem de enflasyon kaynaklı kayıpları telafi etmek, beraberinde düşük maaş ve ücret grubunda bulunan kamu görevlilerine asgari ücretler için atılan doğru adıma benzer bir yaklaşımı uygulamak için kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 0cak 2021’den geçerli olmak üzere ’en düşük devlet memuru aylığının yüzde 10’na denk gelecek tutarda seyyanen zam’ istiyoruz. Daha somut ifadeyle, kamu görevlilerinin mevcut maaşlarına/ücretlerine 1 Ocak’tan geçerli olacak şekilde 400 TL seyyanen zam istiyoruz. Böylece geçmiş yönüyle kayıpların giderilmesini, gelecek yönüyle de enflasyona yenilme riskinin bitirilmesini talep ediyoruz.”

    Bizzat kamu işvereninin ve siyasi iktidarın öngörüleriyle 2021 yılı enflasyon tahmini, beklentisi yüzde 11 seviyesinde olduğunu belirten Yünkül, “Bunun anlamı; Hakemin 2021 için kararlaştırdığı 3+3’lük artışın yetersiz kalacağının, enflasyon farkı oluşacağının itiraf edilmesidir. Biz bu itirafın gereğinin yapılarak; 400 TL’lik seyyanen zammın 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere maaşlara yansıtılmasını talep ve teklif ediyor ve ivedilikle bekliyoruz. Bu adım, hem gelir dağılımında hem de sosyal kulvarda adaletin sağlanması, sosyal maliyet ihtimalinin de ortadan kaldırılması gibi önemli sonuçlar üretecektir. Bizler alın terinin karşılığı kurumadan verilmesi hassasiyetine davet eden bir medeniyetin mensuplarının emeğin, alın terinin, kamu görevlilerinin hizmet üretme gayretlerinin karşılığı olacak değerin verilmesinde, ederin ödenmesinde hükümetin siyasi sorumluluk, devletin medeniyet perspektifimiz kaynaklı zorunluluk hassasiyetiyle sorunu çözümle, talep ve teklifimizi evetle buluşturması gerektiğine inanıyoruz. Emeğin karşılığını ödemek için akıtılan akıl terini ve bütün gayretleri, milletimiz ve kamu görevlilerimiz takdir etmek de her zaman olduğu gibi cömert olacaktır. Biz bu cömertliğin, kamu yönetimi ve devlet tarafında da temel bakış olarak benimsenmesini bekliyor, seyyanen zam istiyoruz” dedi.

  • Memur-Sen İl Temsilcisi Karataş: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen İl Temsilcisi Karataş: “Gelirde adalet için seyyanen zam yapılmalı, vergide adalet için oran sabitlenmeli, matrah artmalı”

    Memur-Sen İl Temsilcisi, Eğitim-Bir-Sen 2 Nolu Şube Başkanı Mustafa Karataş, “Dünyanın ve insanlığın bütününe yönelik etki ve tehdit üreten Koronavirüs ve ona dayalı pandeminin temel gündem olduğu 2020 yılı; kamu görevlileri açısından Hakem Kurulu kararı mağduriyetleri ile enflasyona dayalı kayıplar yaşadıkları bir yıl olarak da geride kaldı” dedi.

    Hakem kararına tepki gösterdiklerini belirten Karataş, “Hakem Kurulu; kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerini yüzdelik olarak 2020 yılında 4+4, 2021 yılında 3+3 şeklinde oransal artış yapılması kararı vermişti. Oysa yetkili konfederasyon Memur-Sen olarak; bu oranların ülkenin, ekonominin ve kamu görevlilerinin gerçekleriyle, geçmiş dönem enflasyon verileriyle uyumlu olmadığını dile getirmiştik. Beraberinde İşverenin teklifine hayır demiş, Hakemin Kararına da tepki göstermiştik. 2020 enflasyon rakamları incelendiğinde ortaya çıkan tablo özetle şudur. İşverenin/Hakemin reva gördüğü artış; I. altı aylık dönem için 4 üncü aydan, II. Altı aylık dönem için ise 3 üncü aydan sonra enflasyona yenilmiş ve kamu görevlilerini mağdur etmiştir. Somutlaştırdığımızda, kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine I. altı ay için %1,75 II. Altı ay için %4,33 enflasyon farkı yansıtılmış, 2020 yılı toplam artışı ise karara göre %8,16 iken hayata göre %14,82 olarak gerçekleşmiştir. Bir başka ifadeyle, Hakemin-İşvereninin karara yazdığı artıştan %80’lik bir sapma meydana gelmiştir. Gelin bu tabloyu düzeltelim, enflasyonu yenen maaş ve ücret hedefi belirleyelim. Ekonominin makro ve mikro düzey rakamları, enflasyon ve faiz oranları, kur tarafının rakamları birlikte ele alındığında en az artış, en düşük yükseliş maaşlarda ve ücretlerdedir. Son 10 yıllık enflasyon ve enflasyon farkı tablosu, 2019-2021 faiz, kur tablosu, 2020 yılı aylık enflasyon tablosu özetle şunu söylüyor; kamu görevlilerinin maaşları ve ücretleri eriyor, bu erimeyi durdurmak için gecikmeden seyyanen zam yapılması gerekiyor” diye konuştu.

    Yıllık enflasyon oranının bir önceki yıla göre yüzde 24 arttığını ifade eden Karataş, “Gıda enflasyonunun %25 seviyesinde olduğu, 2020 yıl başı ve sonu itibariyle faiz tarafında %75’lik artışın gerçekleştiği, bütçede faiz giderlerinde son 3 yıllık dönem itibariyle %45-%70 artış oluştuğu, kur tarafında %40’a yakın artış rakamına ulaşıldığı gerçekleri artık göz ardı edilmemelidir. Hem gelir dağılımda adaleti sağlamak, hem de enflasyon kaynaklı kayıpları telafi etmek, beraberinde düşük maaş ve ücret grubunda bulunan kamu görevlilerine asgari ücretler için atılan doğru adıma benzer bir yaklaşımı uygulamak için kamu görevlilerinin maaş ve ücretlerine 1 0cak 2021’den geçerli olmak üzere “en düşük devlet memuru aylığının %10’na denk gelecek tutarda seyyanen zam” istiyoruz. Daha somut ifadeyle, kamu görevlilerinin mevcut maaşlarına/ücretlerine 1 Ocak’tan geçerli olacak şekilde 400 TL seyyanen zam istiyoruz. Böylece geçmiş yönüyle kayıpların giderilmesini, gelecek yönüyle de enflasyona yenilme riskinin bitirilmesini talep ediyoruz. Bizzat kamu işvereninin ve siyasi iktidarın öngörüleriyle 2021 yılı enflasyon tahmini, beklentisi %11 seviyesindedir. Bunun anlamı; Hakemin 2021 için kararlaştırdığı 3+3’lük artışın yetersiz kalacağının, enflasyon farkı oluşacağının itiraf edilmesidir. Biz bu itirafın gereğinin yapılarak; 400 TL’lik seyyanen zammın 1 Ocak’tan geçerli olmak üzere maaşlara yansıtılmasını talep ve teklif ediyor ve ivedilikle bekliyoruz. Bu adım, hem gelir dağılımında hem de sosyal kulvarda adaletin sağlanması, sosyal maliyet ihtimalinin de ortadan kaldırılması gibi önemli sonuçlar üretecektir. Bizler alın terinin karşılığı kurumadan verilmesi hassasiyetine davet eden bir medeniyetin mensuplarının emeğin, alın terinin, kamu görevlilerinin hizmet üretme gayretlerinin karşılığı olacak değerin verilmesinde, ederin ödenmesinde hükümetin siyasi sorumluluk, devletin medeniyet perspektifimiz kaynaklı zorunluluk hassasiyetiyle sorunu çözümle, talep ve teklifimizi evetle buluşturması gerektiğine inanıyoruz. Emeğin karşılığını ödemek için akıtılan akıl terini ve bütün gayretleri, milletimiz ve kamu görevlilerimiz takdir etmek de her zaman olduğu gibi cömert olacaktır. Biz bu cömertliğin, kamu yönetimi ve devlet tarafında da temel bakış olarak benimsenmesini bekliyor, seyyanen zam istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Başkan Güngöralp: “Engelli vatandaşlarımıza karşı duyarlılık artmalı”

    MHP Van İl Başkanı Salih Güngöralp, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü dolayısıyla bir mesaj yayımladı.

    Başkan Güngöralp, yayımladığı mesajda, “Milleti oluşturan tüm birey ve fertlerin eşit hak ve özgürlüklere sahip olması, engelli vatandaşlarımızın yaşama sevincini yitirmeden mutlu bir yaşam sürmeleri için çaba gösterilmesi, gerek birey olarak gerekse devlet ve toplum olarak temel sorumluluğumuzdur. Bu sorumlulukla hareket ederek engelli vatandaşlarımızın sorunlarını dinleyerek onlara çözüm sunmak ise gerek siyasi gerekse bütün kurum ve kuruluşların ortak düşüncesi olmalıdır. Her sağlıklı bireyin bir engelli adayı olduğunu aklımızdan çıkarmamalıyız. Bu duygu ve düşüncelerle 3 Aralık Dünya Engelliler Günü vesilesiyle engelli vatandaşlarımıza karşı duyarlılığın artmasını temenni ediyor, tüm engelli vatandaşlarımıza ve ailelerini, en samimi duygularımı sunuyorum” dedi.

  • Şevkin: “Ayçiçeği üretim alanları artmalı”

    CHP Adana Milletvekili Müzeyyen Şevkin, Türkiye’de 681 bin hektar alanda ekimi yapılan ayçiçeği üretiminin önemli ancak yetersiz olduğunu söyledi.

    Şevkin, yaptığı açıklamada, Türkiye’nin yılda ortalama 3 milyon ton yağlı tohum ve 1 milyon 600 bin ton ham yağ ithalatı gerçekleştirdiğini, iklim ve toprak yapısının uygunluğuna rağmen ithalatın önüne geçilemediğini ifade etti. Şevkin, 2017 verilerine göre Türkiye’de 681 bin hektar alanda ayçiçeği ekimi yapıldığını hatırlattı.

    Adana’da özellikle Sarıçam, İmamoğlu, Yumurtalık, Kozan ve Karaisalı ilçelerinde yoğun olarak ayçiçeği üretimi gerçekleştiğini, diğer ilçelerin bazı bölgelerinde de üretim yapıldığını belirten Şevkin, Adanalı çiftçinin toplam 58 bin hektar alanda ayçiçeği üretimi gerçekleştirdiğini vurguladı.

    Türkiye’de verim ortalamasının dönüme 264 kilogram olmasına karşın Adana’da bu verimin 336 kilograma kadar çıktığını ifade eden Şevkin, çiftçinin daha çok üretim yapmasına imkan tanınmasının önemini dile getirdi. Türkiye genelinde ortalama her yıl 1 milyon 800 bin ton ayçiçeği hasadının yapıldığını, Adana genelinde ise yıllık 200 bin tona yakın üretim gerçekleştiğini ifade eden Şevkin, insan ve hayvan beslenmesinde önemli bir yere sahip olan ayçiçeği üretim alanlarının artması gerektiğini kaydetti.

    Türkiye’nin yağlı tohum ve bitkisel yağ üretiminin büyük bir kısmını ayçiçeğinden karşıladığını, ekimi ve üretimi en fazla yapılan ayçiçeğinin bitkisel yağ üretiminin yüzde 69’unu, sıvı yağın yüzde 84’ini, toplam yağ kullanımının da yüzde 32’sini tek başına karşılayan yağlı tohum bitkisi olmasına rağmen tüketim ihtiyacını karşılayamadığını söyleyen Şevkin, “Maalesef ülkemiz diğer tarım ürünlerinde olduğu gibi ayçiçeği tohumu ve ayçiçeği yağ açığını da ithalatla karşılamak zorunda kalıyor. Halbuki kaliteli ve yüksek verimli üretim gerçekleştiren çiftçimize bu alanda sağlanabilecek kolaylıklar, mazot, gübre ve tohum desteği yağ açığımızın kapanmasında önemli bir etken olacaktır. Öte yandan üretici maliyetleri göz önüne alınarak ekim döneminde fiyat belirlenmeli ve bu fiyat piyasayı düzenleyici olmalıdır. Hasadın devam ettiği günlerde ithalat yapılmaması da çiftçi için can suyu niteliğinde olacaktır” diye konuştu.

  • Elazığ TSO Başkanı Alan: “Büyüme ve istihdam hedefine ulaşmak için destekler artmalı”

    Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki illerde yatırımları ve kalkınmayı desteklemek amacıyla uygulamaya konulan cazibe merkezleri programına 2 milyar TL ve Kalkınma Ajansları için ayrılan 452 milyon TL bütçenin yetersiz olduğunu belirten Elazığ Ticaret ve Sanayi Odası (Elazığ TSO) Başkanı İdris Alan, büyüme ve istihdam hedefine ulaşmak için verilen desteğin artması gerektiğini söyledi.

    Elazığ TSO Başkanı İdris Alan, TBMM’de kabul edilen 2018 yılı bütçesi hakkında değerlendirmede bulundu.

    2018 yılında bütçeden reel sektöre sağlanacak desteklerin toplamının, 37 milyar TL olarak belirlendiği dile getiren Başkan Alan, “Bu kapsamda, Kalkınma Ajanslarına 452 milyon TL ve sosyal amaçlı yerel projelere destek olmak amacıyla geliştirilen SODES projesine ise 281 milyon TL kaynak aktarıldı. Bu desteklere baktığımızda 2018 yılında KOSGEB üzerinden küçük ve orta ölçekli işletmelerimizin bunun yanı sıra teşvikler kapsamında ise yeni yatırımların ve ihracatçıların, tarım ve hayvancılığın, sosyal amaçlı projelerin destekleneceğini görmekteyiz” dedi.

    Kalkınma Ajansları bütçesinin son derece yetersiz olduğunu vurgulayan Alan, “Bununla birlikte Cazibe Merkezleri Programı kapsamında 2017 yılında 23 ilden müracaatları alınan yaklaşık 3 bin 500 proje başvurusunun toplam yatırım maliyetinin 92 milyar TL olduğu görülmüştür. Ancak kısa bir süre önce Cazibe Merkezleri Programının Teşvik Yasası destekleriyle birleştirilmesi yönünde bir çalışma yapıldığı ve 23 ilin Teşviklerde 6. Bölge desteklerinden istifade edeceği paylaşılmıştı. Cazibe Merkezleri Programı için ayrılan bütçe toplamına baktığımızda Programın Teşvik Yasası ile birleştirilerek yatırımcılara özellikle Teşvik Yasası kapsamında verilen devlet desteklerinin ön plana çıkarılacağını söyleyebiliriz. Oda olarak bizim son üç yılda zaten bunun mücadelesini vermiştik” diye konuştu.

    2012 yılında Elazığ’ın Teşvik Yasası kapsamında 4. Bölgeye alınmasıyla yatırımların bıçak gibi kesildiğini ifade eden Alan, “Şimdi ise ilimiz için yeni bir dönem başlayacak. Yatırım yeri, sektör kısıtı, asgari yatırım tutarı gibi engellerin ortadan kalkması ile ilimiz için 2018 yeni bir dönem olacaktır. Bütçeyi bu anlamda genel olarak değerlendirdiğimizde bu iki kalem için ayrılan bütçenin artırılması çok isabetli olacaktır. Ancak, Cazibe Merkezleri Programı ile Teşvik Yasasının birleştirilerek 23 ilin Teşviklerde 6. Bölge desteklerinden istifade etmesinin önünün açılması halinde il olarak hedefimize ulaşmış olacağız” şeklinde konuştu.