Etiket: artış

  • Bartın’ın Nüfusun Artış Yaşandı

    TUİK verilerine göre, 2014 yılında 189 bin 405 olan nüfusu 1203 kişi artarak 190 bin 708’e çıktı.

    Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) Zonguldak Bölge Müdürlüğü 2015 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları’nı açıkladı. Yapılan açıklamaya göre, Bartın’ın 2014 yılında 189 bin 405 olan nüfusu 1203 kişi artarak 190 bin 708’e çıktı. Müdürlüğe bağlı Zonguldak’ın nüfusu da 31 Aralık 2015 itibarıyla 595 bin 907 olurken, bu rakam Karabük’te 236 bin 978 oldu. Diğer yandan Türkiye nüfusu da 31 Aralık 2015 tarihi itibarıyla 78 milyon 741 bin 53 kişi oldu. Türkiye’de ikamet eden nüfus 2015 yılında, bir önceki yıla göre 1 milyon 45 bin 149 kişi arttı. Erkek nüfusun oranı yüzde 50,2 (39 milyon 511 bin 191 kişi), kadın nüfusun oranı ise yüzde 49,8 (39 milyon 229 bin 862 kişi) olarak gerçekleşti.

  • Kuru Meyve İhracatı Yüzde 44,5 Artış Gösterdi

    Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği, Abdulkadir Çıkmaz başkanlığında GAİB hizmet binasında toplanarak, gündemi değerlendirme toplantısı yaptı. Yıla sektörün çok iyi başladığını ifade eden Çıkmaz, bir önceki yılın aynı dönemine oranla yüzde 44,5’lik bir artışla Ocak 2016’da 13 milyon 877 bin dolarlık ihracat gerçekleştirildiğini ifade etti.

    Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliği Başkanı Abdulkadir Çıkmaz, 2015 yılında Kuru Meyve ve Mamulleri İhracatçıları Birliğinin bin önceki yılına göre yüzde 12,7’lik bir artışla 218 milyon 897 bin dolarlık ihracat gerçekleştirdiğini de sözlerine ekleyerek, 2016 yılının verilerine bakıldığında sektörün çok daha iyi bir başlangıç yaptığını söyledi. Çıkmaz yaptığı genel değerlendirmede, “Sektörümüzle ilgili yoğun bir tanıtım çalışması yürütüyoruz. Hedef pazarlarda ilerlerken mevcut pazarlarımızdaki gücümüzü de arttırıyoruz. 2015 yılı verilerine bakıldığında sektörümüzden bir önceki yıla oranla yüzde 12,7’lik bir artışla 218 milyon 897 bin dolarlık bir ihracat gerçekleştirdik. 2016 Ocak ayında ise bir önceki yılın aynı dönemine oranla 26 Ocak tarihine kadar ihracattaki artışımız yüzde 44,5’lik bir artışla 13 milyon 877 bin dolar oldu. 01-26 Ocak 2016 tarihleri arasında en çok ihracatı gerçekleşen ürünler arasında Antep fıstığı ilk sırada yer alırken çam fıstığı, kuru kaysı, çekirdeksiz kuru üzüm, kuru incir, kaysı ve zerdali gibi ürünlerimiz ilk sıralardaki yerini aldı” şeklinde konuştu.

    “OCAK AYINDA 77 ÜLKEYE KURU MEYVE İHRACATI YAPILDI”

    Abdulkadir Çıkmaz yaptığı değerlendirmede, 2015’da toplam 77 ülkeye kuru meyve ihracatı gerçekleştirildiğini de ifade ederek, “2015 yılı verilerine göre 77 ülkeye kuru meyve ihracatı gerçekleştirilmiştir. Ülke gurupları bazında bakıldığında Avrupa Birliği ülkeleri bir önceki yılın aynı döneme oranla 2015 yılında yüzde 17,6 oranında bir artışla 200 milyon 598 bin dolarlık ihracat söz konusudur. Yine aynı yıl Ortadoğu ülkeleri kuru meyve ihracatı yapılan ülke grupları arasında ikinci sırada yer almıştır. ABD üçüncü sırada yer alırken en fazla ihracat yapılan ülkeye bakıldığında İtalya birinci birinci sırada yer almış, ABD, Almanya, İran ve Fransa bunları takip eden ülkeler arasına girmiştir” ifadelerini kullandı.

    2016 yılıyla ilgili eylem planı üzerinde de değerlendirme yapan Abdulkadir Çıkmaz, hedeflerinin mevcut pazarlardaki payın arttırılması yanında hedef pazarlardaki arayışın sürdürülmesi olduğuna da dikkat çekerek, “2016 yılında durmak yok. Ülkemizin ortaya koyduğu 2023 vizyonunun gerçekleştirilmesi ve ürünlerimizin dünyanın her tarafına pazarlanabilmesi için tanıtım başta olmak üzere her türlü çalışmanın içerisinde yer alacağız” diye konuştu.

  • Fuat Erbil: “Asgari Ücretteki Artış Takipteki Kredi Oranını Düşürebilir”

    Garanti Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Erbil, 2015 yılını değerlendirerek 2016 yılı beklentilerini ve stratejilerini açıkladı. Erbil, yeni düzenlemelerin sektöre etkileri, takipteki krediler, kredi ve kredi kartı komisyon ücretleri, artan asgari ücretin sektöre olası etkileri gibi konularda önemli açıklamalarda bulundu.

    Garanti Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Erbil, Garanti Bankası ve sektör ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Erbil, konuşmasının başında Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Koç’un kalp krizi geçirmesi ile ilgili acil şifa temennisinde bulundu. Toplantının ortasında gelen vefat haberi üzerine derin bir üzüntü duyduğunu dile getiren Fuat Erbil, merhum Mustafa Koç’a Allah’tan rahmet, ailesi ve sevenlerine başsağlığı diledi.

    “LOKAL-GLOBAL SIKINTILARA RAĞMEN 2015 İYİ BİR YILDI”

    Erbil, Garanti Bankası ve sektör ile ilgili yaptığı açıklamada 2015 yılı başında çok iyimser bir tablo olduğunu belirterek, “2015 yılını lokal, global tüm sıkıntılarına rağmen iyi geçirdiğimizi düşünüyorum. Yılın başında çok iyimserdik sonrasında başka bir tablo ile karşı karşıya kaldık fakat mutlulukla söyleyebilirim iyimser ortamda planladığımız beklentilerimizi yerine getirdik. Birçok belirsizlik ve sıkıntıya rağmen hem ülke ekonomisi hem sektör hem de bankamız açısından iyi geçirdik” dedi.

    2016 YILI STRATEJİLERİ

    Dört ay önce Genel Müdürlük görevini devraldığını belirten Erbil, “Sürdürebilirliğin esas olduğu, müşteri memnuniyeti, çalışan mutluluğu, değer oluşturabilme stratejimizde değişen bir şey yok. Garanti Bankası’nın yönetim şekli aynen devam edecek. Göreve geldikten sonra 7 toplantıda güvenlik görevlisinden müdürlere kadar tüm çalışanların yaklaşık yüzde 65’i ile bir araya geldik, görüşlerini aldık. Ayrıca yaklaşık bin şube müdürünün görüşlerini aldık” ifadelerini kullandı. Erbil, 2016 yılı için stratejilerini üç ana başlık altında topladıklarını dile getiren Erbil, bunların ’müşteri memnuniyeti’, ’ekip mutluluğu’ ve ’verimli, efektif, hızlı büyüyen ve karlı iş modeli’ olduğunu söyledi.

    Garanti Bankası Genel Müdürü Ali Fuat Erbil, sektörel bir trendde 2013 yılının sonuna kadar hızlı bir şubeleşme ve personel artışı yaşandığını, 2014 ve özellikle 2015’te bu artışın çok yavaşladığını belirterek “Sektörün geneli küçülürken geçen yıl personel sayımız 600 kişi arttı, bu yıl da bu bazla devam edeceğiz. Yeni şubelerle ilgili olarak da göreceli olarak ’seçici’ bir şube açacağız diyebilirim. Potansiyel gördüğümüz yerlerde şube açacağız. Bunda seçici olacağız” ifadelerini kullandı.

    TÜKETİCİ KREDİLERİ VE KREDİ KARTLARI RİSK AĞIRLIĞI DÜZENLEMESİNİN ETKİLERİ

    BDDK’nın tüketici kredileri ve kredi kartlarına ilişkin risk ağırlığı düzenlemesinin bankacılık sektörüne etkileri ile ilgili açıklamalarda bulunan Erbil, “Makro ihtiyati tedbirler çerçevesinde bu ürünlerle ilgili bankaların ayıracakları sermaye miktarını artırmak üzerine düzenleme yapılmıştı. Yeni düzenleme, Basel III kurallarına daha uyumlu hale gelmekle ilgili. Bu ürünler kategorisinde ayıracağımız sermayenin miktarı düşmekte. Bunun direkt karlılığa etkisinin olduğunu söyleyemeyiz ama bizim sermaye yeterliliğimizi artıracak. Öte yandan kredi verme potansiyelimizi, kabiliyetimizi artıracaktır. Atılan adımın direkt yansıması sermaye yeterliliği üzerine olacaktır. Sermayenin daha az kullanılacağından dolayı risk ağırlıklarından kurtulacağız dolayısıyla bankaların büyüme adına önünü açacaktır. Yani dolaylı olarak karlılığa etkisi olacaktır. Olumlu bir adım olarak görüyoruz” dedi.

    DÜŞÜK GELİRLİNİN AZ BORÇLANMASI

    Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek’in açıkladığı tüketici kredi limitlerinde gelir bazlı sisteme geçilmesi ile ilgili Erbil, “Sayın Mehmet Şimşek’in açıklaması bir süredir düşünülen ve özellikle BDDK tarafından üzerinde çalışılan bir konuydu. Amaç şu; Türkiye’deki bireylerin gelirlerine göre genel sektörü kapsayacak limit çalışması. Bankaların kendi başına yaptıkları limit belirleme sürecini genelleştirme. Çalışmanın detaylarıyla ilgili elimizde malzeme yok. Yapılması istenen şu; sizin geliriniz x bin lira. Sistem çok basit olarak x bin liranın herhangi bir ürün üzerindeki limitini belirleyecek. Bu limit tüketicinin limiti olacak. Bizler de bankalar olarak bundan pay alacağız. Söz konusu düzenleme özellikle düşük gelirli müşterilerin kredi ödeme performansını regüle etme performansından kaynaklanıyor” dedi.

    BASEL III DÜZENLEMELERİ SEKTÖRE OLUMLU YANSIYACAK

    Operasyonel maliyetlerin 2016’da nasıl olacağı ve Basel III düzenlemelerinin etkilerine ilişkin Erbil, genel itibari ile BDDK’nın dün açıkladığı düzenlemelerin sektöre olumlu yansıyacağını ifade etti.

    YABANCI PARA MEVDUATLARA İLİŞKİN AĞIRLIK ORANI İLE İLGİLİ HENÜZ BİR KARAR ALINMADI

    Erbil, Merkez Bankası nezdinde tutulan Yabancı Para Mevduatlara ilişkin, “Ağırlık oranlarıyla ilgili henüz bir kararın alınmadı. Bu oran yüzde 50 mi yoksa yüzde 0 mı olacak? Bu henüz belli değil. Bu oran Basel’e uyumlu bir şekilde yüzde 50 olacaksa sektöre negatif anlamda sermaye yeterliliğine baskı getirecektir. Gelen baskı tüketici kredileriyle ilgili alınan karardan daha az olacaktır. Ama bunun sıfır olma ihtimali var. Özellikle Merkez Bankası’nın Rezerv Opsiyon Katsayısı (ROK) mekanizmasında rezerv tutama dinamikleri farklı. Dolayısıyla burada bir istisna tedbir ya da önlem alınması muhtemel. Bu ağırlığın yüzde 50 değil de yüzde 0 alması gündemde. Bu oran sıfır kaldığı müddetçe olumsuz etki olmayacaktır” dedi.

    KREDİ BÜYÜMESİ MEVDUAT BÜYÜMESİNDEN YÜKSEK OLACAK

    Erbil, 2016 yılında kredi büyümesinin mevduat büyümesinden daha yüksek olmasını beklediklerini belirterek, “Ters beklentide olanlara katılmıyorum. Türkiye’nin önemli konularından biri tasarruf. Şu andaki hükümetin reform ajandasının önemli maddelerinden biri. Tasarrufların yansıması mevduatlara yansır ve bizler bu kısıttan daha rahat bir şekilde kredi vereceğiz. Buradaki döngüyü aktif bankacılık sektörü için daha sağlam hale getirmek lazım” ifadelerini kullandı.

    Bankaların gider kalemleri içerisininde Tüketici Hakem Heyetleri kararlarından doğan iadeler, çeşitli kamu kurumlarının kestiği cezalar gibi 2-3 yıl önce olmayan ama geçen yıl olan bu etkilerden dolayı operasyonel giderlerin bir miktar yüksek olduğuna dikkati çeken Erbil, “Garanti olarak operasyonel giderin 2016 yılında enflasyon oranında büyümesini öngörüyoruz” dedi.

    HAKEM HEYETİ KARARLARI

    Tüketici Hakem Heyetlerinin aldığı kararlara ilişkin Erbil, “Tüketici Hakem Heyeti kararlarından doğacak geri ödemelerin bu yıl da devam edeceğini bekliyoruz. Bu kapsamda geçen yıl 300 milyon lira ödeme yaptık. Gerek bakanlığımızın gerekse hükümetimizin bu konu hakkında bir tedbir alacağını düşünüyoruz. Bununla ilgili düzenlemenin 2014 yılı içerisinde yapıldı, bankaların alacağı komisyonların net bir şekilde belirlendi. Geçmişte sektörde bu konuyla ilgili kantarın topuzu kaçmış olabilir fakat bugün durum çok farklı. Her hizmetin bir maliyeti vardır. Biz de bunun adil bir şekilde ücretlendirilmesini istiyoruz. Tek umudumuz, beklentimiz kuralların net olması. Müşterilerimizle aramızda gri bir alan oluştu. Müşterilerimiz, Hakem Heyetlerine gidip oradan talepte bulunuyor. Maalesef düzen mevcut mevzuata yönetmeliklere uygun olmadan yürütülüyor. Bu bize göre kanuna aykırı geliyor. 2014 düzenlemesi sonrası yapılan kredi sözleşmelerine ilişkin başvurular olumlu karşılanıyor. Bu da bize geliyor ve biz de dava açıyoruz. Örnek vereyim; 2015 yılında bir müşteri tüketici kredisi kullandı ve ondan komisyon almışız. Müşteri Hakem Heyetine gidiyor ve komisyon ücretinin geri ödenmesi için talepte bulunuyor. Hakem Heyeti alamaz diyor. Biz de dava açıyoruz. Davaların çoğu bizim lehimize sonuçlanıyor. Bu durumda müşteri hem aldığı parayı hem de dava masraflarını ödemek durumda kalıyor. Burada ciddi israf var. Biz bundan memnun değiliz. Hakem Heyetleri kuruluş amacından uzaklaşıyor. Zannediyorum tedbirler alınacak. Bu sene de geçen seneki ödediğimiz 300 milyon liranın yüzde 80-90’ını kadarını ödeyebilir diye düşünüyorum.”

    MÜŞTERİ HİZMETLERDEN MEMNUN OLDUĞU İÇİN AİDATLI KREDİ KARTI KULLANMAYI SÜRDÜRÜYOR

    Aidatsız kredi kartı sayısının 700 bine ulaştığını ve sektörde aidatsız kart sayısının yüzde 7’sine ulaştığı bilgisini veren Erbil, tüketicinin bir takım hizmetlerden memnun olduğu için aidatlı kredi kartlarını kullanmayı sürdürdüğünü dile getirdi.

    ASGARİ ÜCRETTEKİ ARTIŞ TAKİPTEKİ KREDİ ORANINI DÜŞÜREBİLİR

    Takipteki kredilerle ilgili Erbil, “Türk bankacılık sektörü dünyanın en sağlam bankacılık sektörlerinden. Takipteki krediler bölge ülkeleri ile kıyasla çok az. Mesela Romanya’da takipteki keri oranı yüzde 18. Takipteki kredi geçen yıl 3,1’i ondan önceki yıl ise 2,7 idi bu sene de bu oranda bir artış olabilir. Yani çok ufak bir artış var. Fakat asgari ücretin artması o gelir grubundaki kişilerin daha rahat ödemesini sağlayacaktır. Belki bu olumlu olabilir. Beklentimizden daha iyi bir tabloyla karşılaşabiliriz. Ayrıca, Türkiye açıklanan tedbirler ve planlamalarla bu yıl daha da büyüyecektir. Bu durum sorunlu kredilere olumlu yansır” diye konuştu.

    Genel Karşılık Giderleri ile ilgili düzenlemenin kredi büyümesine olumlu yansıyacağına dikkati çeken Erbil, asgari ücretin artışı da krediye dönüşüm anlamında özellikle TL tüketici kredileri tarafında beklediklerinden daha hızlı bir büyüme yaşanabileceğini söyledi.

    SEKTÖRÜN KARLILIĞI ARTACAK

    Erbil, geçen yıl TL tüketici kredilerinin yüzde 9 civarında büyüdüğünü, bu yılki büyümenin yüzde 15 hatta yüzde 20 bandını zorlayabileceğini öngördüklerini belirtti. Sektörün ve bankanın sermaye karlılıkların artacağı öngörüsünde bulunan Erbil, yılbaşından bu yana bakıldığında Türkiye’nin küresel risklere karşı gelişmekte olan ülkeler içerisinde en olumlu ayrışan ülkeler arasında yer aldığını sözlerine ekledi.

  • Trafik Sigortalarında Artış

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Sigorta Sektörü Meclis üyesi, Bilecik Sigorta Sektör İl Delegesi ve Çevik Sigorta Aracılık Hizmetleri Yöneticisi Cengiz Çevik, 2016 yılında büyük artış yaşanan trafik sigorta fiyatlarıyla alakalı, “Fiyatlar düşmeyecek, aksine önümüzdeki 3-4 ay içinde yüzde 20 oranında daha artış yaşanmasını bekliyoruz” dedi.

    Çevik, trafik sigortalarındaki fiyatların artış nedenini açıkladı. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Trafik Sigortası’nın ülke gündeminin bir yangını olarak sürekli gündeme geldiğini anlatan Çevik, “Bunca yıl hiç konuşulmayan trafik sigortası neden konuşulur oldu? Maalesef ülkemizde bazı sorunlar vardır. Önceden biliriz ve tartışıp sonuca varmaya çalışırız. Bu sorun bugün doğmuş bir sorun değil bugün sonuca ulaşmış bir sorundur. Aslında bugün ertelemeye bürünüp rakamlara dökülüp insanların ve şirketlerin bütçesine yansımış bir sorundur. Şu anda ortalama yüzde 70 ile yüzde 200 civarında artış var, ancak bu artışın temelinde ne var ona bakmak lazım. Trafik sigortasında hasar teminatlarını maddi ve bedeni hasarlar diye ikiye ayırmak lazım. Toplumun büyük kısmı trafik sigortasını maddi hasar öder diye bilir ve algılar. Halbuki bu krizin ve sistemin kitlenmesinde görülen şey bedeni hasarlardır. Sigorta şirketlerinin yasası yoktur, genel şartları vardır. 2012 yılında bir mahkeme bu genel şartlardaki açığı bularak kusurlu sürücüye de trafik sigorta poliçesi, sorumluluk poliçesi olduğu için ödeme yapar diye bir karar aldı. Bu karar doğrultusunda ülkemizde zaman aşımı da 10 yıl olduğundan dolayı bu tür kusurlu sürücülerin kendileri, yakınları ve akrabaları tarafından; 2012 yılında mahkemenin verdiği kararı emsal göstererek hasar dosyaları açılmaya başlanmıştır. Sigorta şirketleri bu hasarları pul ile ödemiyor, para ile ödeyecek. Dolayısıyla geçmişteki ufak primlere de bu hasar teminatları dahil olmadığından ve bu tür hasarlara bir bütçe ve karşılık ayırmayan sigorta şirketleri bu hasar teminini şu andan itibaren trafik sigorta primlerine yansıtarak, bu tür hasarlara bütçe oluşturacaktır. Bu tazminatlarda öyle maddi hasarlar gibi 15-20 TL’lik hasarlar değil, bu tür bedeni hasarlar 150-300 bin TL’lik yüksek meblağlı hasar dosyalarıdır. Sonuçta sigorta şirketleri de bir ticarethanedir. Bu şirketler de kara geçmek için çalışacaklardır. Yani buradan fiyatların artış nedeni olarak 2012’deki mahkeme kararı ile bedeni hasarlar diyebiliriz” diye konuştu.

    TRAFİK SİGORTASI FİYATLARI DÜŞECEK Mİ?

    Trafik sigortalarında düşme yaşanmayacağını anlatan Çevik, “Bununla ilgili hükümet yetkilileri ilgili müsteşarlığın çalışma yapacağını söyledi ve bazı milletvekilleri soru önergesi verdiler. Ancak biz sigorta uzmanları olarak sigorta şirketlerinin üst düzey yöneticileri ile yapmış olduğumuz görüşmelerde, fiyatların düşmeyeceğini, aksine önümüzdeki 3-4 ay içinde yüzde 20 oranında daha artış olacağını ve 6 aydan sonra ise trafik sigortasında ek artışların yapılacağını söylemekteyiz” şeklinde konuştu.

    “TRAFİK SİGORTA FİYATLARININ ARTMASI İLE SİGORTA YAPTIRMAYANLAR ÇOĞALDI”

    Sigorta primlerinin artması ile yüzde 2 oranında sigortasını yaptırmayan tüketicilerin olduğu belirten Çevik, “Ancak ben onlara yağmurdan kaçarken doluya yakalanmayın derim. Maddi hasar ve trafik para cezaları ufak rakamlar bir şekilde ödenir ancak, bedeni bir hasara maruz kalırlarsa sigortasız bir şekilde ne yapacaklar? Zaten ilk başta da söyledim, fiyatların artış nedeni bu bedeni hasarlardır. Size ve yakınlarınıza ağır bir fatura olarak dönmesin diye tüm hemşehrililerime sigortalı bir hayat geçirmesini dilerim” ifadelerine yer verdi.

  • Nöbet Ücretlerindeki Artış Hakkında Açıklama

    Sağlık-Sen İzmir Şubesi Başkanı Ekrem Özdemir, yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan nöbetlerin yüzde 50 oranında ücretlerinde artış yaşandığını söyledi.

    Sağlık-Sen İzmir Şubesi Başkanı Ekrem Özdemir, nöbet ücretlerindeki artış hakkında yazılı bir açıklama yaptı. Yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan nöbetlerin yüzde 50 oranında ücretlerinde artış yaşandığına dikkat çeken Ekrem Özdemir, kararın Resmi Gazete’de yayınlandığını söyledi. Özdemir, konuyla ilgili şöyle dedi:

    “Bazı illerde malum sendikaların iş bilmeyen yöneticileri ve bazı internet sitelerindeki haberlerde, ’toplu sözleşmede yok’ diye diyaliz ve ameliyathane dışındaki yoğun bakım, acil servis ve 112’ye nöbet ücreti artışı uygulanmayacağı ile ilgili söylem bulunmaktadır. 02 Ocak 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Torba Yasa ile 657 Sayılı Devlet Memuru Kanununun Ek 33. maddesine eklenen ’Bu ücret yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan söz konusu nöbetler için yüzde elli oranında artırımlı ödenir’ cümlesi ile yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan nöbetler yüzde 50 oranında arttırımlı ödemeye başlanmıştır. Yani diğer üç birim kanunda olduğu için toplu sözleşmeye konulmamıştır. Özellikle birimlerdeki tüm birimler olan ameliyathane, yoğun bakım, acil servis, 112 ve diyaliz birimlerinde yüzde 50 artırımlı ücret ödenecektir.”