Etiket: Artırılmalı

  • Altay: “Kaçak sigara satışına karşı denetimler artırılmalı”

    Altay: “Kaçak sigara satışına karşı denetimler artırılmalı”

    Sigaraya zam yapmakla kaçak sigara satışlarında daha fazla artış olacağını belirten Tüketici Hak Arama Derneği Genel Başkanı ve Tüketiciler Birliği Federasyonu Genel Başkan Yardımcısı Nihat Altay; “Tiryakileri kendi elimizle kaçağa yönlendiriyoruz,” dedi.

    Gerek devlet eli gerekse özel sektör bazında tütün ürünleri vergilerinin yükseltilmesi veya sigara fiyatlarının artırılması ile sigara içenlerin azalmadığını veya firmaların yüksek kâr etmediğini ifade eden Altay, “Aksine insanlar kaçak sigaraya yönelerek ülkemiz her sektörde zarar ediyor. Bu nedenle de kaçakçılıktan nemalanan terör örgütlerine, mafyalara fayda sağladığı gibi, Gayri Safi Milli Hasıla’yada darbe vuruluyor. Aktif sigara içenler, başta akciğer kanseri olmak üzere pek çok hastalığa davetiye çıkarırken, ne olduğu belli olmayan kaçak sigara içenlerse sağlıklarını daha fazla tehlikeye atıyorlar. İtalyan bir gazetenin yaptığı araştırmalar sonucunda, kaçak sigaraların içerisinde fare tüyü, böcek yumurtası, sivrisinek, metal telleri, fare zehri, arsenik, talaş, çöp, plastik, saç ve kurşun saptandı. Öldürücü derecede zehir içeren kaçak sigaraları içenler, yasal sigaraya oranla 10 kat daha fazla zehirleniyorlar. Gözlemlediğim kadarıyla şu an sigara içenlerin yüzde 30’a yakını kaçak içmektedir. Son zam açıklamalarından sonra sosyal medya paylaşımı ve yorumların tamamı “kaçak içeceğiz” şeklindedir. ‘’İçmesinler’’ demekle, baskı yapmakla kimse sigarayı bırakmıyor. Akciğer kanseri pek çok hastanın doktordan gizlice dışarı çıkıp sigara içtiğini kaç kez gözlemlediğim olmuştur. Tütün Kontrolü Strateji Belgesi ve Eylem Planı kapsamında, “her yüzde 10 vergi artışı tütün ürünleri tüketimini yüzde 5 azaltıyor’’ gibi yapılan açıklamalar da Türkiye gerçeğini yansıtmıyor. Sigarayla mücadele edeyim derken, bir türlü engellenemeyen kaçakçılığın ve satışının arttığını belirtmek gerekir. Günümüzde kaçak sigarayı halk her yerde çok rahat bulabiliyorken, tiryakileri kaçağa göndermemek için “fiyat düşürme” dahil her türlü önlemi almak gerekir” diye konuştu.

    Sadece tütün ürünlerinde değil, alkollü içeceklerde de aynı sorun yaşandığına dikkat çeken Altay, “İnsanlar alkollü içeceği ya kaçak yollarla elde ediyor. Ya da evinde veya iş yerinde merdiven altında kendisi üretiyor. Yakın zamanlarda kaçak alkolden 23 kişi hayatını kaybetti. Bu ölümler dünya basınında da yer aldı. İnsanların özellikle gençlerin çok rahat ve çok ucuza ulaşabildiği uyuşturucu maddeye yönelmelerinin bir nedeni de aşırı zamlardır. Tütün mamulleri ve alkollü içeceklere yapılan zamlarla insanları gayrı meşru yola kendi elimizle sevk ettiğimizin farkında değiliz. Sigara ile mücadele araçta, parkta, bahçelerde, okul önlerinde, hastaneye yakın yerlerde yasaklanarak genişletilebilir. Kaçak satışları önlemek için de denetimler artırılarak, cezalar ağırlaştırılmalıdır.” şeklinde konuştu.

  • Okşar: “Zirai ilaç ve gübrede yerli üretim artırılmalı”

    Mersin Ticaret ve Sanayi Odası (MTSO) 5 No’lu Tarım Destek Faaliyetleri Meslek Komitesi Başkanı Murat Okşar, sektörün dövizdeki dalgalanmalar nedeniyle zor günler geçirdiğini belirterek, “Hammadde de yurtdışına bağlıyız. Vakit kaybedilmeden zirai ilaç ve gübrede yerli üretime odaklanmalı ve yerli üretimi artırmalıyız” dedi.

    Sektördeki yaşanan sıkıntıları aktaran Okşar, gübre ve zirai ilaçta hammadde ve nihai üründe dışa bağımlı olunmasından dolayı döviz kurlarındaki dalgalanmaların sektörü doğrudan etkilediğini belirterek, Dolar ve Euro’daki artışın doğrusal etkilerini değil çok daha yüksek rakamlara yansımalarını gördüklerini belirtti. Okşar, “2017 yılından bu yana bazı ürünlerimizde 10 katın üzerinde fiyat artışı olduğunu söyleyebilirim. Oysa döviz 10 kat yükselmedi” ifadelerini kullandı.

    “Çiftçi kazanırsa herkes kazanır”

    Tüm girdi maliyetleri artmasına rağmen çiftçinin ürün fiyatlarının artmamasının büyük bir sorun olarak karşılarına çıktığını dile getiren Okşar “Gübreden ilaca, mazottan, sera malzemelerine kadar tüm girdi maliyetleri iki kat artmasına rağmen bölgemiz açısından çok önemli olan narenciye ürünlerinin fiyatı artmadı. Mandalina halen dalında 50 kuruşa satılıyor. Çiftçinin ürünü para etmez, yaptığı masrafın karşılığını alamazsa biz onlara yeni ürün satamayız, onlar da yeni üretim yapamaz. Bu bir kısır döngü. Halkın alım gücü artmadığı için çiftçi de ürünlerini değerinden satamıyor. Bu nedenle çözüm olarak Hükümetimizin son dönemlerde yürüttüğü çalışmalar sonunda elde etmeyi planladığı tasarrufun bir bölümünü sıcak para olarak sabit gelirliye yansıtılması gerektiğine inanıyoruz. Eğer alım gücü artarsa çiftçi kazanır, çiftçi kazanırsa da beraberinde yalnızca tarım sektörü değil, zincirin halkaları olarak çok sayıda sektör kazanır” diye konuştu.

    “Yerli üretim artırılmalı”

    Uzun vadeli çözüm olarak yerli üretimin artırılması gerektiğini vurgulayan Okşar, dövize bağlılığın azalması halinde sorunların yaşanmayacağını kaydederej, bu nedenle hammadde üretimine destek verilmesi gerektiğini söyledi. Okşar, “Çiftçi kazanır duruma getirilmeli. Tarımda yeni ihracat pazarları araştırılmalı. Tarım sektörünü destekleyecek oluşumlar zarar görmemeli” dedi .

    “Kooperatifleşmeyi destekliyoruz”

    Komite çalışmalarına da değinen Okşar şunları söyledi: “Komite olarak çiftçi eğitimlerine ağırlık verip kooperatifleşmenin önemi konusunda farkındalık oluşturmak istiyoruz. Bu nedenle Avrupa Birliği projelerini araştırıyoruz. Özellikle yurtdışındaki iyi örnekleri inceleyip Türkiye’ye uygun modeller üzerinde çalışmak istiyoruz. Böyle bir çalışma ile yurtiçindeki üretim kalitesi de artacak ve markalaşma gelecek. Ülkenin uluslararası pazarlardaki gücü artacak.”

  • Palandöken: “Güçlü ekonomi için yerel üretim artırılmalı”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu(TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, açıklamalarda bulundu. Palandöken, “Dolar ve enflasyonun düşmesi ve ekonomimizin güçlenmesi için yerel üretimi artırmayı öncelik haline getirmeliyiz” dedi.

    TESK Genel Başkanı Bendevi Palandöken yaptığı açıklamada, güçlü ekonomilerin dayanağının yerli üretim olduğunu vurgulayarak, Dolar ve enflasyonun düşmesi ve ekonomimizin güçlenmesi için yerel üretimi artırmayı öncelik haline getirmeliyiz. Yeni sistemde yeni projeler tasarlanırken özellikle tarım ve hayvancılığa ivme kazandıracak atılımlar yapmalıyız. Hem üretip hem de elimizdeki kıyafetin, telefonun kıymetini bilmeliyiz. İsrafı teknolojide daha çok yapıyoruz. En çok bundan kaçınmalıyız” ifadesini kullandı.

    “İhracat ithalatı yakaladığında cari açık kapanacaktır”

    Ekonomik dalgalanmaların en az zararla atlatılması için üretimin önemine dikkati çeken Palandöken, “Ülkemiz son zamanlarda hızlı yükselen dolar ve beklentilerin üzerinde çıkan enflasyonun etkisinde. Mayıs ayının cari işlemler hesabı ise 5 milyar 885 milyon dolar açık verdi. Bu ekonomik dalgalanmaların hepsini atlatacak gücümüz var fakat en az zararla geçip gitmesi için önceliğimiz yerli üretimi artırmak olmalı. Yerel ekonomiler, zincirleme olarak tüm ülke ekonomisine doğrudan katkı yapıyor. Dolayısıyla önce kırsaldaki, küçük ilçeler ve köylerdeki kalkınmayı hızlandırmak, üretimi artırmak gerekiyor. Bu sağlandığında hem yerli ve milli ilkemiz devamlılık sağlayacak hem de ihracat ithalatı yakaladığında cari açık kapanacaktır” diye konuştu.

    “Teknolojik ürünlerde de israf yaşanıyor”

    İsrafın yalnızca gıda üzerinde olmadığını da belirten Palandöken, “Cari açığın kapanmasından, ihracatın artması gerektiğinden söz ediyoruz. Fakat ülkemizde en çok dövizle alışveriş yaptığımız sektör teknoloji sektörü. Herkesin cep telefonu, bilgisayarı, laptopu, tableti son modelleri ile mevcut. Henüz ömrü bitmeden, yalnızca bataryasının değiştirilerek kullanılabilecek ürünleri hemen atıp yenisini alıyoruz ya da bir üst modeli çıkar çıkmaz hemen elimizdekini bırakıyoruz. İsraf yalnızca gıda, kıyafet üzerinde değil, teknolojik ürünlerde de çok fazla yaşanıyor. Bu alışkanlık maalesef cari açığın açılmasına katkıda bulunuyor. Bir yandan üretip, bir yandan elimizdekinin kıymetini bilmemiz lazım. Başka türlü ayağımız yorgandan hep taşacaktır” şeklinde konuştu.

  • Kaymak: “Çarşamba ve Bafra Ovalarında yetiştirilen ürünlerin katma değeri artırılmalı”

    Samsun Valisi Osman Kaymak, Çarşamba ve Bafra Ovalarında yetiştirilen ürünlerin katma değerinin artırılması gerektiğini söyledi.

    Vali Osman Kaymak, bir düğün salonunda düzenlenen Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Birliği’nin 12. Olağan Genel Kurul toplantısına katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından Yönetim Kurulu Başkanı Selahattin Külcü toplantıda yaptığı konuşmasında, “Arkadaşlar bizler göreve başlayalı 3 yıl gibi bir zaman oldu. Bu 3 yıl içerisinde çok güzel işler yaptık. 23-24 tane şirketimiz vardı, bunu 13’e düşürdük. Her şirketin yerel müdürü ve yönetimi vardı. Bunları birleştirerek, sayısını indirdik ve iyi bir tasarruf ettik. Tarım Kredi Kooperatifleri artık gündemden kalkmalı, kapanmalı ve bitmeli diye İMF rapor hazırladı. Arkadaşlar, Tarım, Kooperatifsiz asla olmaz. Tarımsız ülke de olmaz. Bunu herkes biliyor. Savunma sanayi, eğitim ve sağlık kadar tarımda önemli. Biz 120 milyon insanı besliyoruz. Tarım olmazsa bu insanları nasıl besleriz. Bu da kooperatifçilikten ve Tarım Kredi Kooperatiflerinden geçer. Önümüzdeki dönem inşallah tarım politikalarında en büyük rolü Tarım Kredi Kooperatifleri alacak. Tarım Kredi Kooperatifleri tarım politikalarını belirleyen olacak. Onun için bizler kooperatiflerimize sahip çıkacağız. Bu genel kurulumuzun memleketimize hayırlı olmasını diliyorum” dedi.

    Vali Osman Kaymak ise yaptığı konuşmasında, “Tarım Kredi Kooperatifleri prensipte ülke tarımının desteklenmesini öncelemektedir. Tüm dünyada tarım sektörü bütün devletler tarafından her türlü araç kullanılarak desteklenmektedir. Tarımsal faaliyetlerin genellikle küçük aile işletmeleri aracılığı ile yürütülüyor olması nedeniyle, bu aile işletmelerinin kendilerine ait büyük örgütlü yapılar ile de verimliliklerinin ve rekabet edebilirliğinin sağlanması gerekmektedir. Tarım Kredi Kooperatifleri tam da bu minval üzere görev ifa etmektedir. Tarım Kredi Kooperatifleri üreticiye ayni ve nakdi ihtiyaçlarının tamamına sağlamaya yönelik çalışmalarının yanında, üretilen ürünlerin piyasada oluşan fiyat istikrarsızlıklarına karşı korumaya yönelik çalışmalar da yürütmektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız çiftçilerimize yönelik olarak onlarca destekleme çalışmaları yürütmektedir. En geniş çerçeveden ilimizde çiftçimize sağlanan desteklerden bazıları şunlardır: Mazot, gübre, toprak analiz desteği, ürün pirim desteği, sertifikalı tohum, fide ve fidan desteklemelerine 118 milyon 480 bin TL, çiğ süt desteği, buzağı ve malak desteği, damızlık manda desteği, arıcılık desteği, damızlık koyun ve keçi desteklemelerine 15 milyon 800 bin TL, alabalık ve yeni türler desteği, kıyı balıkçılığının kayıt altına alınması ve desteklenmesi, su ürünleri yetiştiricilik desteklemelerine 2 milyon 680 bin TL, Ekonomik Yatırım Desteklemelerine 71 milyon 376 bin TL, Genç Çiftçi Desteklemelerine 14 bin 600 TL, DOKAP Desteklemeleri, Tarım Sigortaları Destekleri, İndirimle Tarımsal Kredi Desteklemeleri ve Diğer Tarımsal Desteklemelerine 2017 yılında toplam 187 milyon TL destek sağlanmıştır” diye konuştu.

    Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu desteklerinin artırarak devam ettiğini belirten Vali Kaymak, “Ancak üreticiye en büyük desteği yine kendisi kurmuş olduğu örgütlü yapılar sayesinde, verimliliğini ve rekabet edebilirliğini arttırabileceği, oluşabilecek ekonomik krizlere karşı kendini koruyabileceği ve ihtiyaç duyulduğunda sığınabileceği birliktelik yapıları kurarak sağlayacağı ortadadır. Bu nedenle bu amaca yönelik çalışmalar yürüten, sahip olduğunuz ve bugünde genel kurulunu yaptığımız, Tarım Kredi Kooperatifi Bölge Birliğimize sahip çıkmanızı, birlikteliğimizi daim edecek her unsuru kullanmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Şimdiye kadar genelde Tarım Kredi Kooperatifleri üretim aşamasında destek veriyor idi, ama bu ürünün pazarlaması aşamasında pek yoktu. Sayın Genel Müdürün ve yönetim kurulunun bu konudaki çalışmaları inanın beni çok mutlu etti. Ürünlerin pazarlama aşamasında ülkemizde çok ciddi sorun var. Ben o anlamda özellikle Çarşamba ve Bafra Ovalarında elde edilen ürünlerin katma değerinin artırılmasına inanıyorum. İnşallah kooperatifimizin bölgemizde yapacağı araştırmalar ile yeni işletmeler kurmasını arzu ediyorum. İnsanlar gıdaya muhtaç, bu anlamda biz ürünlerimizi en iyi şekilde değerlendirmek durumundayız. Köyün, tarımın ve toprağın kıymetini bilelim” şeklinde konuştu.

    Vali Osman Kaymak, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Birliği 12. Olağan Genel Kurul Toplantısı’nın sonunda, kooperatiflerde en uzun süre görev yapan yönetim ve denetim kurulu üyelerine plaket verdi.

    Toplantıya ayrıca, Tarım Kredi Kooperatifleri Genel Müdürü Dr. Fahrettin Poyraz, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Nail Kırmacı, Tarım Kredi Kooperatifleri Samsun Bölge Birliği Bölge Müdürü Müdürü Mustafa Doyurucuoğlu, Ziraat Odaları Başkanları ile Tarım Kredi Kooperatifleri Yönetim Kurulu Üyeleri katıldı.

  • TESK Başkanı Palandöken: “Halk otobüslerine verilen destekler artırılmalı”

    Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, “Gün geçmeden akaryakıt fiyatlarına yeni bir zam geliyor ancak halk otobüslerine verilen destek 2016’dan bu yana artırılmadı. Özel halk otobüslerine verilen devlet destekleri kesinlikle artırılmalı” dedi.

    Kamu hizmeti yapan halk otobüsçülerine verilen devlet desteğinin artırılması gerektiğini söyleyen TESK Genel Başkanı Palandöken, “Kamu görevi de yapan halk otobüslerine verilen devlet destekleri yönetmeliğin yayımlandığı 2016 yılından bu yana hiç artırılmadı. Otobüs başına aylık olarak verilen 600 lira ile 1000 lira arasındaki devlet desteği, halk otobüsçü esnafının maliyetini karşılamıyor. Ücretsiz taşınan yolcular için verilen bu destekler artırılmalı ki halk otobüsçü esnafı mağdur olmasın ve hizmette aksama yaşanmasın” ifadelerini kullandı.

    Halk otobüslerinin artan enflasyon karşısında ezilmemesi gerektiğini ifade eden Palandöken, şunları kaydetti:

    “Halk otobüslerine verilen destekler bir türlü artırılmadı. Özel halk otobüsçü esnafımızın mağdur olmaması ve verilen hizmetin kesintisiz devam etmesi için ticari akaryakıt verilmesi gerekir. Otobüsçü esnafı, kamu görevini yürütürken KDV muafiyeti, yakıt indirimi ve benzeri teşvikler bekliyor. Halk otobüslerinin enflasyon karşısında ezilmemesi için verilen destekler artırılmalı.”