Etiket: Artık

  • (Özel Haber)hindiler Artık İnternet Ortamında Satılıyor

    İnternet ve teknoloji çağına ayak uyduran bazı hindi yetiştiricileri, yılbaşına sayılı günler kala yetiştirdikleri hindileri internet üzerinden satışa sundu. İnternet üzerinden hindilerin bilgilerini paylaşan satıcılar, hindilerin fotoğraflarını Whatsapp üzerinden müşteriye gönderiyor.

    Yılbaşı sofralarının vazgeçilmez tadı olan hindiler İstanbul’un çeşitli yerlerine kurulan pazarlarda satışa sunuldu. Günümüz çağına ayak uyduran hindi yetiştiricileri, çadırlarda yaptıkları satışların yanı sıra internet ortamına hindilerin fotoğraflarını koyarak satmaya çalışıyor. Vatandaşlar, hayvanların fiyatından nereden geldiklerine ve ağırlıklarına kadar birçok bilgiye internet ortamından ulaşıp hindilerini satın alabiliyor. Ayrıca vatandaşlar hindi yetiştiricilerinin iletişim bilgilerini internet sayfasından alarak Whatsapp üzerinden iletişime geçip alacakları hindilerin fotoğrafını isteyebiliyor.

    Tokat’tan getirdiği hindileri Küçükçekmece Gölü’nün kıyısına kurduğu kümeste besleyerek satmaya çalışan Okan Solmaz, “Vatandaşlarımız her şeyi internet ortamından aldıkları için biz de denemek amaçlı hindilerin fotoğraflarını çekip internete koyduk. İnternette şimdi arabalar falan satılıyor. Biz de bunu görünce bakalım hindi satışları olur mu gibisinden bir deneyelim dedik ve öylelikle internete hindileri koyduk” dedi.

    “İNTERNETTE GÖRENLER WHATSAPP’TAN FOTOĞRAF İSTİYORLAR”

    İnternet ortamının satışlarını doğrudan etkilediğini ve insanların yoğun ilgi gösterdiğini dile getiren Solmaz, “İnternete koymamız bizim açımızdan çok iyi bir çalışma oldu. İnternet ortamında hindileri gören herkes arayıp bize soruyor. Bu da bizim satışlarımızın güzel olmasını sağlıyor. Her yerden bizi arayıp soruyorlar ve Whatsapp üzerinden bizden fotoğraf istiyorlar. Biz de gönderiyoruz ona göre beğenip bize söylüyorlar. Yani bu sistem bizim için çok güzel oldu” şeklinde konuştu.

    “SAĞLIKLI HİNDİ KANAT ALTLARINDAN VE TÜYLERİNDEN BELLİ OLUR”

    Hindilerin sağlıklı olup olmadığı konusunda da bilgiler veren Solmaz, “Vatandaşlarımız bir hindinin sağlıklı olup olmadığını kanat altına bakarak anlayabilirler. Bunların hepsi doğada yetiştirilme olduğundan dolayı resimlerini çekip internete koyduk. Yani vatandaşlarımız kanat altından ve tüylerinin parlak olmasından sağlıklı olup olmadığını anlayabilirler” diye konuştu.

    Yılbaşı gecesi sofraları süsleyecek olan hindiler bu yıl 70 ile 150 TL arasında alıcılarını bekliyor.

  • Sanayi Atıklarını Artık Belediye Toplamayacak

    Bursa’nın İnegöl ilçesinde sanayi atıklarını artık belediye toplamayacak.

    Sorumlu olmamasına rağmen bu zamana kadar sanayi bölgesindeki atıkları bertaraf eden İnegöl Belediyesi, artık kanun gereği bu işi yapmayacak. İnegöl Belediyesi, 2872 sayılı Çevre Kanunu, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu, 5393 sayılı Belediye Kanunu hükümleri gereğince 15 Aralık 2015 tarihi itibariyle endüstriyel ve tehlikeli atıkları toplamayacak. Belediye Başkan Yardımcısı Adil Kansu, mobilya sanayi atıklarının atıldığı bölgeye giderek açıklamada bulundu. Kansu, “Daha temiz, daha sağlıklı, bir İnegöl için çalışmalarımıza fasılasız devam ediyoruz. İnegöl Belediyesi olarak Temizlik İşleri Müdürlüğü bünyesinde şehrin her noktasında temizlik çalışmalarımız sürüyor. Kısa bir süre önce ekiplerimiz Küçük Sanayi Sitesi Ağaç İşleri Bölümü’nde genel bir temizlik yaptı. Ancak, temizliğin üzerinden çok kısa bir süre geçmiş olmasına rağmen, pek çok noktada sunta parçaları başta olmak üzere çeşitli endüstriyel atıkların gelişi güzel bir şekilde etrafa saçıldığı görüldü. Esnafımızın temizlik çalışmalarına destek vermelerini istiyoruz. Çevre Kanunu gereği mobilya firmalarımızın endüstriyel atıkları ile tehlikeli atıklarını lisanslı bir firma ile anlaşarak kendilerinin bertaraf etmek zorunda olduğunu esnafımıza duyurmuştuk. Atıkları toprağa verenlere 2015 yılı için 46 bin 501 TL idari para cezası kesilecek. Belediye mesken atıklarını toplamakla yükümlü, sanayiden çıkan atıkların toplanması konusunda ise herhangi bir sorumluluğu yok. Endüstriyel ve tehlikeli atıklardan dolayı başta yangın ve çevre kirliliği dahil olmak üzere doğabilecek her türlü olumsuzluktan belediyemiz sorumlu değildir” diye konuştu.

    Kansu, 15 Aralık 2015 tarihi itibariyle sanayiden kaynaklı üretim atıklarını toplamayacaklarını hatırlattı.

  • (Özel Haber) Patnoslu Gençler Artık Sporla Anılmak İstiyor

    AĞRI (İHA) – Patnos Gücü Belediyespor Kulübü, birçok branşta 100 genci sporla tanıştırıp, terör ve uyuşturucudan kurtarmak için çalışmalara başladı.

    Patnos Gücü Belediyespor ile Gençlik Hizmetleri ve Spor İlçe Müdürlüğü, çocuklara sporu sevdirmek ve onları kötü alışkanlıklardan uzak tutmak amacıyla açtığı kurslara yenilerini ekledi. Patnos Gücü Belediyespor Antrenörü Canip Şahin yönetiminde futbol, Fatma Akkurt tarafından atletizm, Berat Çivi idaresinde badminton, Cemal Adıbelli nezaretinde tenis ve Aynur Samat öncülüğünde judo kursları açıldı. Çocuklar her gün Patnos Şehir Stadyumu ve kapalı spor salonunda bu kurslarda antrenman yapıyor.

    Spor antrenörü Canip Şahin, çocukların çok yetenekli olduğunu ifade ederek, “Patnos’un tek spor kulübü olarak sil baştan yeni bir takım kurduk. Şimdi alt yapı ve diğer spor dallarında 100 gencimizi sporla tanıştırıyoruz. İlçemizin adı bundan sonra terör veya diğer hoş olmayan durumlarla anılmayacak, sporla anılacak’’ diye konuştu.

    Atletizm Antrenörü ve FİFA eski hakemlerinden Fatma Akkurt da, Düzce’den geldiğini ve Patnos’ta çocukların çok başarılı bir yapıya sahip olduklarını dile getirdi. Akkurt, buradaki gençlerin yapılan spor müsabakalarında milli sporcular arasına girmek için büyük bir fırsat yakalayacaklarını söyledi. Çocukların sadece futbol ve atletizm ile sınırlı kalmalarını istediklerini anlatan Akkurt, “Yeni spor dalları açarak çocukların hem boş zamanlarını daha iyi değerlendirmeleri hem de kötü alışkanlıklarından uzak kalmalarını hedefliyoruz. İlçemizde ailelere sesleniyorum. Çocuklarınızı spor yapmaya gönderin, spor insan sağlığının en büyük faktörüdür. Aynı zamanda çocuklarımızın kendi alanlarında elde edeceği başarılar onları en iyi mercilere taşıyacaktır” dedi.

    Futbol altyapı kursuna katılan Hüseyin Kaya ise, sürekli televizyon kanallarında Türkiye’yi temsil eden sporcuları gördüğünü belirterek şunları söyledi: “Bende onlar gibi olmak istedim, daha sonra hocamız bize davet gönderdi. Bizim de televizyonda olan yetenekli sporcularımızdan olabileceğimizi söyledi. Bende başarılı olup milli takımında yarışmak istiyorum. Hafta sonları sokaklar ve kahvehanelerde geçirmektense kursa gelip zamanımızı futbolla değerlendiriyoruz. Ben kendimle beraber dört beş arkadaşımı getirdim, onlarda sevindi. İlçemizdeki diğer çocuklarımıza da futbol ve atletizmi tavsiye ediyorum. Herkes gelsin burada hünerlerini göstersin.”

    “HEM EĞLENİYOR HEM DE SPOR YAPIYORUZ”

    Antrenmanlara katıldığını dile getiren İnan Yıldırım ise, “Biz burada spor yapıyoruz. Hem eğleniyoruz hem de yarışmalara hazırlanıyoruz. Bende futbol alt yapısında çalışıyorum. Doğu ve Güneydoğu’da terörle değil de sporla büyümek istiyoruz’’ diye konuştu.

    Patnos Gücü Belediye Spor Kulübü Başkanı Turan Değerli de, kulüp bünyesinde sadece futbol değil, atletizm, tekvando, judo, tenis ve badminton gibi birçok dalda sporcu yetiştirmeye çalıştıklarını dile getirerek, “Bizim buradaki amacımız hem futbol takımımıza sporcu yetiştirmek hem de çocuklarımızı ve gençlerimizi sokaklar ve madde bağımlılığından uzaklaştırmaktır’’ şeklinde konuştu.

  • Büyüközer: “GDO’lu Balıklar Artık Marketlerde”

    GİMDES Başkanı Dr. Hüseyin Büyüközer, Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’nin transgenik somon balıklarına pazarlama izni çıkarmasının ardından tüketicileri uyardı.

    Genetiği Değiştirilmiş somon balıklarının (GDO) pazarlanmasına onay çıktıktan sonra Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Büyüközer, aslında bu kararın 2012 yılından itibaren alınmış olduğunu fakat kamuoyunun nabzı ölçüldükten sonra Beyaz Saray tarafından onaylandığını açıkladı. 2012 yılındaki bir analizde ’İlk ticari transgenik hayvana onay, transgenik somon 2014’de sofralarda’ başlığı ile ele alındığını ve bununla aslında bir kamuoyu oluşturulmak istendiğini açıklayan Büyüközer, söz konusu transgenik somon balıkları için 19 Kasım 2015 pazarlama izninin çıktığını söyledi.

    GİMDES) Başkanı Dr. Hüseyin Büyüközer, “İngilizce kısaltmasının açılımı U.S. Food and Drug Administration olup, Türkçe ’Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi’ olarak ifade edilen FDA, transgenik somon balıklarına pazarlama izni çıkardı. Bir ABD firması olan Aqua Bounty Technologies, FDA’nın 19 Kasım 2015 tarihli haberine göre, söz konusu ürünün pazarlama iznini almış bulunuyor. Aslında firma başvurusunun, biyogüvenlikle ilgili raporu, 19 Nisan 2012 tarihinde hazırmış. Onay için Beyaz Saray’ın ’evet’ sinyalinin gelmesi beklenmiş. Bu da, olayın kamuoyunun nabzını tutarak yapılan siyasi analizlerle sonuçlandırıldığını göstermektedir. Atlantik somonuna, uzak akraba balıklardan iki ayrı gen (büyüme hormon geni ve antifiriz geni) transfer ediliyor. Üretimi denizde ağ veya tank sistemleri ile değil de, karada tanklarda gerçekleştirilmesi planlandığı söylenen bu tür somonun üretimi yalnız üreyemeyen dişilerle yapılacaktır. Diğer bir iddia da yeni transgenik somon, lezzet, renk, vitamin, yağ asidi, mineral ve diğer bileşenlerce normal somondan herhangi bir fark göstermemektedir” dedi.

    GDO’lu somonların yılın her döneminde yetiştirilebilme ve dolayısıyla hızlı büyümeleri söz konusu olduğunu söyleyen Büyüközer, “Hâlbuki normal somon yalnız sıcak aylarda gelişebilmektedir. Transgenik ve normal somonun aynı sürede eriştikleri büyüklük çok farklı olmaktadır. Pazarlanma olgunluğuna erişim ise 30 aydan 16-18 aya inebilmektedir. Yetiştirilmelerinde maliyet azalmaktadır. Çünkü transgenikler yüzde 10 daha az yem tüketmektedirler. Diğer taraftan normal somon yetiştiriciliğinde kullanılan antibiyotik, transgenik somon yetiştiriciliğinde devreden çıkmaktadır” ifadelerini kullandı.

    “GDO’lara karşı olanların endişeleri dinlendiğinde onlara katılmamak elde değildir. Doğal transgenik somonun doğadaki popülasyonlarla melezlenebileceği ve adeta dünya mirasını yok edeceği savunulmaktadır. Firmanın karşıt görüşü ise üretimde triploid (üreme kabiliyeti olmayan) dişi balıkların kullanılacağı ve üretimin okyanusta veya denizlerde ağ veya tank sistemiyle değil de okyanuslardan uzaklarda, karada, tanklarda yapılacağı şeklindedir” değerlendirmesinde bulunan Büyüközer, GDO karşıtlarının iddialarından birisinin de; verilerin, daha büyük bir gıda alerjisi tehdidi oluşturabilecek anlamında, genetiği değiştirilmiş somonda alerji üreten bileşiklerin yüksek seviyelerde, olabileceğini gösterdiği iddiasına karşı bir cevap verilemediğini bildirdi.

    Yine karşıtların transgenik somonun beslenmesi ve gelişmesi için kendisinin üç misli protein kaynaklı yem gerektiğini ve dolayısıyla var olan yem olanaklarının somona yetemeyeceği vurgulayan Büyüközer, “Hatta kaynakları kurutabileceği endişesi vardır. Teknoloji sahiplerinin görüşleri bu konuda henüz kristalize olmuş değilse de, yem konusunun sorun olmayacağını savunuyorlar. Çok daha derin düşünenler karada tanklardaki üretimin de tehlikeli olacağını savunuyorlar. Kasırga, hortum gibi doğa olaylarının eksik olmadığı ABD’de anaç genotiplerin okyanuslara ulaşımının risk olasılığından bahisle transgenik somonların tesciline karşı çıkılıyor. Firmanın bu konuda görüşü ise bu tip tehlikelerden dahi etkilenmeyecek coğrafyaların seçileceği şeklindedir. Pazara sürümle ilgili olarak, üretimin yalnız Panama ve Kanada’da yapılmasına izin verilmiştir” diye konuştu.

    FDA, ürünün pazarlanma aşamasına ’GDO’lu üründür’ benzeri etiketlemenin firmanın isteğine bırakıldığı şeklinde de bir açıklamada bulunduğunun altını çizen Büyüközer, dünya piyasalarında GDO’lu ürünlere karşı hassas olan tüketiciler için büyük bir sorun ve tehdit oluşturduğunu belirterek şu ayeti söyledi: “İş başına geçti mi yeryüzünde bozgunculuk çıkarmak, ekini ve nesli helak etmek için koşar. Allah ise bozgunculuğu sevmez” (Bakara 205).

  • Düzce Artık Modern Bir Kenttir

    Düzce Belediye Başkanı Mehmet Keleş, depremin hemen sonrasında il statüsüne geçen Düzce’nin aradan geçen 16 yıllık süreç içinde büyük aşama kaydettiğini ve Düzce’nin Türkiye’de modern iller statüsünde yer aldığını söyledi.

    Başkan Mehmet Keleş mesajında şehrin her noktasında standartları aynı olan kent dokusu oluşturulduğunu açıkladı. Başkan Mehmet Keleş’in Düzce’nin il olmasının yıl dönümü nedeniyle yayımladığı mesajında “Düzce 9 Aralık 1999 tarihinde il statüsüne geçerek Türkiye’nin 81’inci vilayeti oldu. Bu kararın üzerinden 16 yıl geçti. Türkiye’de herhangi bir kentin il olmasıyla Düzce’nin il olması arasında önemli farklar vardır. Düzce, geçirdiği iki büyük deprem sonrasında yıkılmışlığının sonrasında il olmuştur. Kısa vadede düşündüğünüz zaman bu şartlar içinde bir kentin il olması hem idari acıdan hem de kaynaklar açısından zorluklar getirmiştir. Ancak, biz yerel yönetim olarak Düzce’nin öncelikli sorunlarını tespit ederek bu zorlukları aşmak için projeler ürettik ve çalışmalara başladık. 1999 yılında yaşanan talihsiz iki depremin ardından, neredeyse tamamı yıkılmış bir kentte yeniden yapılanmayı ve kalkınmayı sağlamak, Belediyenin asli görevlerinin çok ötesinde hizmetleri gerektirir. Alt yapısı büyük ölçüde tahrip olmuş, yerleşim alanları dağılmış, fiziki yapısı bozulmuş, moral değerleri zayıflamış bir kenti yeniden yaşanılabilir hale getirmek için adeta, yeniden yapılanmanın unsurlarının oluşturulması zorunludur. Bu nedenle Düzce Belediyesi olarak, Düzce’nin yeniden yapılanmasının planlamasını yaptık. Bu planlamanın özü, kısa vadede, öncelikli sorunlara cevap vererek, kentte yaşayan insanların su, yol, ulaşım, kentsel düzenleme gibi acil hizmetlerin yapılması; ancak uzun vadede, fiziki ve sosyal, kültürel değerleri ile çağdaş kalkınmış bir kentin koşullarını oluşturmaktır. Bir anlamda Düzce’yi zorunlu yaşam alanı olmaktan ziyade tercih edilen bir yaşam alanı haline getirmektir. Bugün Düzce’nin il olmasının 16’ıncı yıl dönümünde Düzce şehirleşme adına önemli mesafeler kaydetmiştir. Düzce’de fiziki yapılanmanın önemli unsurları tamamlandı. Düzce’nin geleceğinin parlak olduğunu her zaman belirtiyoruz, halkımız da buna inanmalıdır” dedi.