Etiket: Artık

  • Fatih Terim: “Artık transfer meselesine karışmak istemiyorum”

    Fatih Terim: “Artık transfer meselesine karışmak istemiyorum”

    Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, artık transfer meselesine karışmak istemediğini belirterek, “Aşağı yukarı ihtiyaç duyulan mevkiler belli. Başkanımız ve yönetimimiz, ilgili profesyonellerle ve scout ekibiyle birlikte uygun gördükleri şekilde yapabilirler” dedi.

    Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim, yayıncı kuruluşa açıklamalarda bulundu. Terim, hayalinin sarı-kırmızılılarla UEFA Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu olduğunu söyleyerek, “20 sene evvel UEFA şampiyonu olabiliriz, bu sene bütün kupaları alabiliriz dediğim zaman, dünyada kulüp seviyesinde 1 numaraya çıktığımızda, en iyi futbolu oynayan denildiğinde gülenler, inanmayanlar olmuştu. Biz dünyada 1 numaraya çıktık ve en iyi futbol oynayan takım ilan edildik ve UEFA şampiyonu olduk. Böyle diyenlerle kupa alındığında hep birlikte kutladık. Makas çok açıldı. Avrupa kulüpleri ile aramızda finansal olarak, idare olarak, teknolojik olarak, kurumsallık olarak her başlıkta fark çok büyük. Bu farkı kapatacak ciddi projeler var. Çünkü bu farklar sadece para ile ilgili olmayan ancak bugünü kurtarmaktan geleceğe yatırım yapamaz durumdayız. Hayalden vazgeçmiyoruz belki ama mecburen erteliyoruz” diye konuştu.

    “Artık transfer meselesine karışmak istemiyorum”

    Transferlerle ilgili düşüncelerini dile getiren deneyimli teknik adam, “Elinizde büyük bir kavanoz olduğunu düşünün, ağzına kadar oyuncuyla dolu. İhtiyacınız olan mevkiye göre seçim yapacaksınız ancak bu sadece ihtiyacınıza veya idealinize göre değil. Nedir bunlar? Kulübün kültürüne ve transfer politikasına uygun olacak. UEFA FFP kriterleriyle, harcama limiti ve bütçeye uygun oyuncu olacak. Takımın genel yapısı ve oyun stratejisine, anlayışına uygun olacak. Takım içi performans ve mali dengelere uygun olacak. Yerli ve yabancı kontenjanı dahilinde olacak. Kulüp satışına ve kiralamasına da onay verecek. Kendisi, ailesi, takım ve ülkeye gelmek isteyecek mi, istemeyecek mi, kabul edecek mi, etmeyecek mi ve de tabi unutulmaması gereken menajerler var. Bundan 8 sene evvel dedim ki ‘Teknik adam, oyuncu önermez. Bir scout grubu kurmalıyız’. Başına da Emre kardeşimi getirdim. Dünyanın her tarafında yabancı olmak kaydıyla ama bizim yerli bizim scout arkadaşlarımızla da müthiş bir ekip kurduk. Bunların görevi, yetenek avı ve ihtiyaç analizi. Geçen sezon geleceğine yatırım yapmamız gereken oyuncular ile, sahada tecrübesinden yararlanacağımız oyuncular olmalı diye söyledim. Scout hocaya önerir, hoca şu veya bu der. Listeler gelir, hayal ettiklerinizi zamanında hayata geçirmek için para lazım. Sadece istemek yeterli değil. Gelelim satmadan alamama kuralı ile satış meselesine. Almak istediğimiz veya aldığımız oyuncularla, yapılan sözleşmeler mali açıdan güçlü olmadığımız için oyuncu lehine. Getirmek için ciddi tavizler veriliyor. Sadece Galatasaray için söylemiyorum. Birçok kulüp böyle. Hal böyle iken planınız içinde yer almasa da eğer oyuncu standartlarını değiştirmek istemiyorsa kulübünde kalıyor. Zor olduğunu biliyorum ve kabul ediyorum. Ancak biz Galatasarayız. Buraya 2017 Aralık ayında geldim. İyi veya kötü, isteyerek veya mecbur kalarak, doğru veya yanlış tercihlerle 6. transfer dönemini geride bıraktık. Tek gerçek, planlamamız dahilindeki ihtiyaçlarımızı karşılamadan yürüyeceğiz. Ocak’a kadar. Gönül ister ki zamanında yapalım. Lige beraber başlayalım. Hatta Avrupa sürecinden de erken kopmayalım. Artık transfer meselesine karışmak da istemiyorum. Aşağı yukarı ihtiyaç duyulan mevkiler belli. Başkanımız ve yönetimimiz, ilgili profesyonellerle ve scout ekibiyle birlikte uygun gördükleri şekilde yapabilirler” şeklinde konuştu.

    “Her oyuncuma güveniyorum”

    Mevcut kadrodan en yüksek performansı almak için ellerinden geleni yapacaklarını ifade eden Fatih Terim, “Her oyuncuma güveniyorum. Sahaya 11 kişi çıkacağız. Diğer arkadaşlarımız da hazır. Biraz daha fazla çalışıp, biraz daha fazla özverili bir süreç bekliyorum. Bu süreçte sadece mevcut kadroyla gideceğimiz düşüncesi de çok doğru olmayabilir. Futbol çok dinamik bir oyun. Yarın sabah ne olacağını bilemezsiniz. Hesaplarımda en kötüsünü hesap ederim. Arkadaşlarıma güveniyorum. Ocak’a kadar ellerinden en yükseğini verecekler. Kendilerine de güveniyorum” dedi.

    “Galatasaray birden çok takım içinde seçenek olamaz”

    Transfer döneminde tam gerçekleşecek iken gerçekleşmeyen transfer ilgili olarak sorulan soruya Terim, “Transfer konularına çok girmek istemiyorum ama daha önce söylediğim görüşümü hatırlatmakta yarar var. Yerli oyuncu piyasasında her ne olursa olsun, Galatasaray birden çok takım içinde seçenek olamaz. Tek tercih değilse, biz de o oyuncu için ısrarcı olamayız” diye cevap verdi.

    “Arda küllerinden doğacaktır”

    Arda Turan ile de görüşlerini dile getiren deneyimli teknik adam, “Arda Turan’ın sahada ve içerideki liderliğinden beklentim var. İyi bir Galatasaraylı olduğunu biliyorum. Ciddi çaba harcadığını görüyorum. Uzun zamandır maç oynamamasına rağmen arayı kapatmak için mücadele ettiğini de görüyorum, çok da mutlu oluyorum. Bana göre bu çabası onun yetenekleriyle birleşince Arda küllerinden doğacaktır” ifadelerini kullandı.

    Kolombiyalı golcü Radamel Falcao’nun tekniği ve becerisi iyi olan, kendine de yatırım yapmasını bilen bir oyuncu olduğunu söyleyen Terim, “Kariyerine bakıldığında, doğal olarak beklentinin yüksekliğini ve gerçekleşenin beklentileri karşılamayacak düzeyde olmasını da anlayabiliyorum. İyi niyetle çaba harcıyor, hazırlanıyor. O nedenle düzenle bir oyun grafiği ile hem öz güvenini yerine getirecek hem de beklentileri karşılayacak bir performansı olur diye düşünüyorum” açıklamasında bulundu.

    “Fikri hür bireyler olarak kültürlerimiz farklı da olsa değerlerimiz ortaktır”

    Yönetimle arasında sorun olduğuna yönelik çıkan haberlerin hatırlatılması üzerine Fatih Terim, şöyle yanıt verdi:

    “Bugüne kadar birçok isimle çalıştım, hala birçoğuyla dostluğum devam ediyor. Şimdi ben size bir itirafta bulunayım. Ben birlikte çalışması hem kolay, hem de zor bir adamım. Kolaydır başkalarının hayatını kolaylaştırırım. Emeğimi paylaşırım. Çözüm üretirim. Çok çalışırım. En az maç kazanmak kadar bütçesini düşünmek zorundayım. Bugüne kadar kendi ücretimle ilgili bir gün bile gündem oluşturmadım. Parayla, pulla bireysel işim olmadı. Allah’a çok şükür. Bu ülkede Çocuk Esirgeme Kurumu’na tarihi bir bağış yaptım, bırakın plaket vermeyi, niye teşekkür etmediler diye bir tek kelime bile söylemedim. Bugünden bahsetmiyorum ama genelde kendi kredimden harcadım pek çok yönetici, başkan veya yönetim için. Helali hoş olsun. Yine yaparım. Diğer bene yandan zordur çalışma. Çünkü beklentilerim yüksekti. Beklentilerim kulüp içindir. Oyuncunun performansı kadar tesisin düzeni, temizliği için beklentim yüksektir. Kulübümün başarısı için elimden gelenin fazlasını yaparım. Burada anahtar iki kelime var; bunu yaparken iki şey ararım. Güven ve samimiyet. Bu ikisi varsa her şeyi üstlenirim, yoksa mesafeyi koyarım. Her fırsatta Galatasaray değerini söylerim. Ben Galatasaray değerlerini Metin Oktay’lardan, Selahattin Beyazıt’lardan, Turgay Şeren’lerden, Coşkun Özarı’lardan, Mustafa Pekin’lerden, sayacağım birçok isimden öğrendim. O nedenle Galatasaray’ın seçilmiş başkanına ve yönetimine yaklaşımım bu öğrendiklerim çerçevesindedir. Galatasaray kültüründe saygı çerçevesinde farklı fikirlerle bir arada olabilmeyi bilmek de vardır. Kimi konularda aynı düşünmüyor olabiliriz, aynı davranmıyor da olabiliriz. Ancak fikri hür bireyler olarak kültürlerimiz farklı da olsa değerlerimiz ortaktır.”

    “Muslera’nın ileride ekibimde olmasından büyük mutluluk duyarım”

    Uruguaylı kaleci Fernando Muslera’nın listeye yazıldığını, ocak ayından erken hazır hale gelmesi halinde mutlu olacaklarını söyleyen Fatih Terim, “Muslera, şu anda Uruguay’da ve çalışıyor. Tarih olarak ocak ayından erkene çekebilirsek ve hazır hale gelirse çok mutlu oluruz. Fernando Muslera, Galatasaray için bir oyuncudan, takım kaptanından daha fazlasını ifade eder. Çok memnun olduğum bir futbolcu. Her şeyiyle bizde sembol olmuş isimlerin arasına girdi. İnşallah takıma dönüşü inşallah ocak ayından erken olur ama olmazsa ocak ayını bekliyoruz. O bile bizim için sevindirici bir haberdir. Bu konuyu Muslera ile konuştum. İleride ekibimde olmasından da büyük mutluluk duyarım. Kendi kalesinde en iyisini vermek için çalışıyor. Taffarel önemli bir isim ama Fadıl Koşutan hocamız da çok önemli bir görev devraldı. Başarıyla yürütüyor. Kaleci antrenörlüğü bizde bir departman halini aldı. Birçok arkadaşımız var. Muslera’nın da o departmanda olacağına, bizimle devam edeceğine inanıyorum. O da kendisini yarı yarıya Türk gibi hissediyor. Ailesini de kendisini de çok seviyoruz” şeklinde konuştu.

    “Milli Takımı çok beğeniyorum”

    A Milli Futbol Takımı’nı çok beğendiğini belirten Terim, “Hep hayalimdi. Biz de bir gün acaba neredeyse Avrupa’daki kulüplerden açıklayacağımız milli takım açıklayacak mıyız diye. Allah’a şükür öyle oldu. Aynı mevkilerde belki Avrupa’nın oynayan en iyi 4-5 stoperine sahibiz. Bu değişikler çok doğaldır. İnşallah iyi sonuçlar da alacağız. Her şeye rağmen geniş ve yetenekli oyuncularımız var. Avrupa’nın büyük kulüplerinden diğer kulüplerine kadar yelpazede oyuncularımızın olduğunu görmekten son derece mutluluk duyuyorum. Bir nebze de olsa kuralın burada faydalı olduğunu da görüp içimi bir sevinç kaplıyor” dedi.

  • Asfalt tamirleri için artık yollar kapanmayacak

    Asfalt tamirleri için artık yollar kapanmayacak

    Barakfakih OSB İş Adamları Derneği (BARSİAD) Başkanı, İş İnsanı Arif Demirören, Türkiye’de bir ilk olarak Bursa’da ürettiği makine ile asfalt yama işlerinde yerinde dönüşümü sağlayarak, çevreyi koruyan, düşük maliyetli ve pratik bir çözüm sunuyor.

    BARSİAD Başkanı ve İş İnsanı Arif Demirören, Türkiye’de bir ilk olarak Bursa’da ürettiği makine ile sürekli bir ihtiyaç ve iş olan asfalt tamiri işine pratik, çok düşük maliyetli ve çevreyi koruyan bir çözüm üretiyor. Türkiye’de bir ilk olarak üretilen makine ile yama yapılması gereken asfaltlı bölge kısa bir süre ısıtılan asfalt malzemesi kazınarak tekrar bölgedeki asfalta karıştırılıyor ve üzerinde gezdirilen silindir makinesi sayesinde kendi yerinde dönüşüm sağlanarak sağlam ve pürüzsüz bir şekilde tamir işlemi tamamlanıyor. 8-10 dakika gibi kısa bir sürede tamamlanan işlem sayesinde bölgede uzun süreler trafiğin kapatılması sorunu da ortadan kalkıyor.

    Sistemi Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar’a tanıtan Arif Demirören, sistemin üretimine Bursa’da başladıklarını belirterek, patentini de aldıklarını söyledi. Demirören, sistem sayesinde çok sayıda personel ve iş makinesi ile yapılabilen asfalt tamir çalışmalarının çok uygun maliyetlerle pratik ve temiz bir şekilde çözülebildiğini anlatarak sistemi şöyle tarif etti:

    “Yama yapılacak mevcut zeminin 5-6 dakika gibi bir süre ısıtılarak asfalt bitümü ve mıcır yumuşatılıp birbirinden ayrıştırılıyor ve tekrar mevcut asfalta karıştırılıyor. En sonunda da bir silindir vasıtası ile düzleştirilerek tamir işlemi tamamlanmış oluyor. Bu işlem sırasında mevcut zemindeki asfalt kullanılarak yerinde dönüşüm sağlanıyor. Bu sistem ile birlikte bir yandan asfalt tamirini pratikleştirirken diğer yandan da çevreyi korumayı ve bu alanda maliyetleri minimuma indirmeyi planladık. Sistemimizin faydalı olacağını düşünüyor ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz” dedi.

  • Sağlık Bakanı Koca: “Karşımızda artık 2 virüs var”

    Sağlık Bakanı Koca: “Karşımızda artık 2 virüs var”

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, korona virüsü şikayetleri ile influenza adlı virüsün yol açtığı gribin belirtilerinin aynı olduğunu belirterek, “Bu şikayetlerin yaygın görülmesi durumunda Covid-19 şüphelisi görünümü veren hastalarımız da artacak. Asıl düşmanız olan salgına ayrılan zaman ise azalacak. Özetle karşımızda artık 2 virüs var” dedi.

    Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, Samsun’da programlarının ardından İl Sağlık Müdürlüğünde basın toplantısı düzenledi. İlk olarak haftalık olağan basın toplantısında konuşan Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, “Son haftalarda virüs yayılım gösterdi. Hastanede tedavi edilmesi gereken hasta sayımız endişe verecek şekilde yükseldi. Buna bağlı olarak ağır hasta sayımızda da artış var. Şikayeti olmayan ama test sonucu pozitif çıkan artış ise aynı derecede olmasa da önemlidir. Sağlık altyapımızı ayakta tutmak adına asıl uyarıcı olan hasta sayısıdır. Bu sayıyı azaltmak, salgına karşı başarı sağlamak, taşıyıcı kaynaklı yayılımı hızla önlemeye bağlı. Şehir şehir yürüttüğümüz çalışmanın amacı budur. Toplamda nüfusu 3 milyon 800 bine yaklaşan Samsun, Ordu, Çorum, Tokat, Amasya ve Sinop ilimizde gösterilen başarı, ülkede değişmeye başlayan seyir için somut işarettir. Salgına karşı aldığımız sonuçlarda Samsun ve çevre illerde yapacağımız sağlık yatırımlarını olası ihtiyaçlara cevap vermek için hastanelerimize sağladığımız yeni imkanları aktaracağım. Salgın alevlendiği zaman tüm dünyada birden alevleniyor. Covid-19 nedeniyle tedavi gören insan sayısı tüm ülkelerde 6,5 milyona, hayatını kaybedenlerin sayısı 1 milyona ve virüsün bulaştığı insan sayısı da 33 milyona yaklaştı. Bunlar ülkelerin DSÖ ile paylaştığı verilerin toplamlarıdır. DSÖ ülkeleri daha etkin mücadeleye davet etmektedir” diye konuştu.

    “Karşımızda artık 2 virüs var”

    2 ayrı virüsle aynı anda savaştıklarını ifade eden Bakan Dr. Fahrettin Koca, “Sonbahar günlerinin birbirini ölümler dalgası halinde izleme ihtimaline işaret edilmektedir. Bilim Kurulumuzun bu aylarla alakalı uyarılarını sizlerle pek çok kez paylaştım. Korona virüse karşı alınan tedbirleri ihmalsiz uygularsa influenza adlı virüsün yol açtığı gripten de korunmuş oluruz. 2 virüsle aynı anda mücadele etmek zorunda kalmayız. Bu önemlidir. Sebebi grip olan bazı şikayetler ile siz Covid-19 hastası olduğunuzu düşünebilirsiniz. Grip, bildiğiniz gibi ateş, eklem ağrıları, halsizlik, baş ağrısı ve kuru öksürük gibi belirtilerle ortaya çıkan mevsimsel bir hastalıktır. Aynı şikayetler Kovid-19 hastalarında da karşımıza çıkmaktadır. Bu şikayetlerin yaygın görülmesi durumunda Kovid-19 şüphelisi görünümü veren hastalarımız da artacak. Asıl düşmanız olan salgına ayrılan zaman ise azalacak. Özetle karşımızda artık 2 virüs var. Elimizde ikisini de yenecek 3 tedbir bulunuyor. Temizlik, maske ve mesafe” şeklinde konuştu.

    “Bir nefeslik sıhhatin ne anlama geldiğini entübe edilen hastalarımı ile müşahede ettik”

    Bir nefeslik sıhhatin değerini Kanuni Sultan Süleyman Han’ın sözünden alıntı yaparak aktaran Bakan Fahrettin Koca, “Kanuni Sultan Süleyman’a ait meşhur bir söz var. ‘Cihanda bir nefeslik sıhhat gibi saadet yoktur.’ Bir nefeslik sıhhatin ne anlama geldiğini entübe edilen hastalarımı ile müşahede ettik. Sizden içlerinden biri olduğum sağlık çalışanları adına ricada bulunuyorum. Bulaşıcı hiçbir hastalığı hafife almayın. Korona virüsü ise asla hafife almayın. Virüs belki size güç yetiremeyebilir ama sizden bulaşan kişinin hayatını ise alt üst eder. Onu bir tek nefese muhtaç bırakır. 1 milyon 100 bini aşkın sağlık çalışanı bulunuyor. Büyük kısmı gece-gündüz salgına karşı savaş veriyor. Bu gücü ayakta tutmak salgınla mücadelenin altın kurallarından biridir. Omuzlarındaki yükü azaltın. Yaşadığımız ve tekrarlayan şiddet olayları sebebiyle de şunu belirtmek istiyorum: Şiddete maruz kalana fiziken zarar verir ama failini ruhen küçültür. İnancıma göre bu toplum sağlık çalışanına şiddet göstereni dışlar. Toplumun dışlaması ise hapis kadar ciddidir. Aşıyla ilgili haberler dünyanın eline tutuşturulmuş bir teselli değildir. Gerçektir fakat önümüzde daha birçok ay var. Belki de karşımızda sevdiklerimizi bizden alan hastalık var. Tünelin ucunun görüldüğünü bilerek sıkı tedbirle salgın karanlığından birlikte çıkalım. Çok değil az yolumuz kaldı. Bizlerin görevleri layıkıyla yerine getirmeye çalıştığımızı bilin” ifadelerini kullandı.

    “Günlük test sayımız bizimle benzer şartlarda olan bazı ülkelerin 1 haftada yaptığı toplam test sayısını aşmaktadır”

    Günlük test sayısına da değinen Bakan Koca, “Günlük test sayımız 110 binin üzerinde. Bu sayı hakkında fikriniz olsun. Bu sayı bizimle benzer şartlarda olan bazı ülkelerin 1 haftada yaptığı toplam test sayısını aşmaktadır. Filyasyon ekiplerimiz 783 bin 500 km2’de virüsün izini sürüyor. 3’er kişilik bir tim olan ekiplerimizin sayısı yeni takviyeler ile 11 bin 897’ye ulaştı. Uyguladığımız tedavinin isabeti ise yeni araştırmalar ile belgeleniyor. Journal Internal Medicine adında uluslararası saygınlığa sahip bilim dergisinde yakında yayınlanan çalışma kullandığımız Klorokin ilacının hastanede yatılarak tedavi edilen durumu ciddi hastalardaki ölüm oranını yüzde 30 düşürdüğünü göstermektedir. Tek ihtiyacımız tedbirlere daha fazla sarılmaktadır. Kurallara ihmalsiz uyarak virüse karşı bir birimize teminat vermektir. Felaket tellallığı yapanlara ise maskemizin alından gülebiliriz. Bu tedbirler bu milletin harcı değildir diyenler de çıkıyor. Bu gibilere başkalarıyla aramızdaki dağlar kadar mesafeyi gösterilim” açıklamasında bulundu.

    “Bilim kurulu bu salgının seyrini değerlendirerek kademeli geçişi gündemine alacaktır”

    Basın toplantısının ardından muhabirlerin sorularını yanıtlayan Koca, “Okulların açılması vaka sayısını etkiledi mi?” sorusuna, “Okulların açılması ile ilgili özellikle vaka sayısında herhangi bir artış olmadığını, bir sorun olmadığını çok rahatlıkla söyleyebilirim. Genel anlamda da demin konuşmamda belirttim Türkiye genelinde 3-4 il dışında vaka sayılarının yani test yapılarak pozitif bulduğumuz vakalardan bahsediyorum hastanede yatan hastalardan bahsetmiyorum. Hastanedeki hastalarda da azalış söz konusu. Vaka sayılarında önemli oranda düşüş olduğunu ifade etmek istiyorum. Az özce 6 ilimizdeki vaka düşüşünü ifade ettim. Dolayısıyla şu dönemde vaka sayısının ayrıca düştüğü bir dönem olduğunu zaten baştan hazırlık ve sınıfta tercihe bağı olarak gelen öğrencilerimizde bu anlamda şuan önemli bir sorun olmadığını önümüzdeki haftalarda bilim kurulu bu salgının seyrini değerlendirerek kademeli geçişi gündemine alacaktır. O durum da zaten bilim kurulunun önerisini sizlerle paylaşmış olacağız” dedi.

    Samsun ve bölgedeki diğer illerin vaka durumu

    Samsun ve bölgedeki diğer 5 ilin durumunu değerlendiren Bakan Koca, “Ülke genelinde alınan tedbirler yanı sıra illerimizde il hıfzıssıhha kurulları tarafından alınan yerel tedbirler var. Yerel tedbirler sayesinde yayılıma karşı ciddi başarılar kaydediyoruz. Yerel şartlara göre yerel mücadele stratejisinden burada da sonuç almaktayız. Bugün gerçekleştirdiğimiz çalışma toplantıları ve mücadelenin yeni sonuçları hakkında sizlere bazı bilgiler vermek istiyorum. Gün boyunca Samsun, Amasya, Ordu, Çorum, Sinop ve Tokat’ın salgınla mücadelede geldiği noktayı bütün hastalıkları içerecek şekilde sağlık hizmetlerini personel ve yatırım ihtiyaçlarını gözden geçirdik. Kamuoyunu özellikle ilgilendirecek hususları tek tek arz etmek istiyorum. Samsun geçtiğimiz dönemde yükselişteydi. Hızlı ve etkili müdahaleler ile son bir haftada 3’te 1 oranında yani yüzde 30’dan fazla vaka sayısında düşüş sağlandı. Amasya’daki vaka sayısındaki düşüş oranı yüzde 40, Çorum’da vaka sayısı son bir ayda yarı yarıya azalmış oldu. Yine son bir haftada polikliniklere başvuran hasta sayımızda da yüze 50 düşüş var. Ordu’da vaka sayımızda yüzde 30, Sinop’ta yüzde 50 düşüş görüyoruz. Tokat’ta ise son bir haftada vaka sayısında da yüzde 50’ye yakın düşüş görüyoruz. Salgınla mücadelede yoğun bakım yatak kapasitesi sürecin hayati unsurladır” diye konuştu.

    6 ildeki doluluk ve yoğun bakım oranları

    Bölgede bulunan illerdeki doluluk oranları hakkında da konuşan Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, şunları söyledi:

    “Bugüne kadar Türkiye olarak bir çözümsüzlükle karşı karşıya kalmadık. Biliyoruz ki bazı ülkelerde hastane koridorları salgının çıkmaz sokakları oldu. 6 ilimizde yeni aldığımız kararlarla mevcut imkanlarımızı takviye etmiş durumdayız. Bu bilgilerin yanı sıra doluluk oranlarını dikkatlerinize sunuyorum. Samsun’da erişkin yatak doluluk oranı yüzde 62, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 77, solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 40’tır. Buna rağmen önümüzdeki aylarda muhtemel enfeksiyon gribal mevsim sebebi ile Samsun’a 74 yoğun bakım ünitesi ilave ediyoruz. Amasya’daki yatak doluluk oranı yüzde 40, yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 75, solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 64. Mevcutlara ilave olarak 36 yoğun bakım daha ilave ediyoruz. Çorum’da erişkin yatak doluluk oranı yüzde 47, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 60, solunum cihazı doluluk oranı ise yüzde 41, Çorum’a ise 27 yoğun bakım yatağı ilave ediyoruz. Ordu’da yatak doluluk oranımız yüzde 38, yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 69, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 40, yoğun bakım yataklarımıza ise 76 tane yatak ilave ediyoruz. Sinop’ta yatak doluluk oranımız yüzde 43, yoğun bakım doluluk oranı yüzde 71, solunum cihazı doluluk oranı yüzde 59, Sinop için yoğun bakım ilavemiz 19 yatak oldu. Tokat’ta yatak doluluk oranımız yüzde 43, yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 70, solunum cihazı doluluk oranımız yüzde 36, mevcut yoğun bakım yataklarına 18 yatak ilave ediyoruz. İhtiyaç halinde 30 yatak daha eklemek üzere planlarımızı yaptık. Türkiye genelinde şuan yatak doluluk oranımız yüzde 51, yoğun bakım doluluk oranı 68, solunum cihazı doluluk oranımız ise yüzde 33. Bu anlamda bir sorun olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim.”

    Samsun Şehir Hastanesinin ihalesi yapıldı

    Bölgedeki sağlık yatırımlarına da değinen Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Filyasyon ise 6 ilimizde tüm Türkiye’de aşı çözümüne ve hastalık son bulana kadar önemini korumaya devam edecektir. Bugüne dek temaslıların yüzde 98,7’sine ulaştık. Yüzde 1,3’üne ise çeşitli sebeplerden ulaşamadık. 6 ilimizin her birinde filyasyondaki gücümüzü daha da artıyoruz. Önümüzdeki aylarda tedbir amaçlı. Samsun’da filyasyon ekip sayımızı 175’e çıkardık. Amasya’da 54, Çorum’da 122, Ordu’da 126, Sinop’ta 39, Tokat’ta 100 filyasyon ekibimiz sahada. Bugün ki çalışmamızda 6 ilimiz için düşünülen yatırımlar ve planlamalarını ayrıca ele adlık. Bu yatırım ve planlamalar devletimizin uzak görüşü, ilerici sağlık politikasının meyveleridir. Milletimizin önem kazanan ihtiyaçları son 17 yılın kararlı adımlarını hızlandırmıştır. Şehirlerin şehir hastanesi hayalleri bir bir gerçek olmakta. Sayın Cumhurbaşkanımızın hayalim dediği şehirleri bir bir gerçekleştiriyoruz. Samsun’a ve çevre kentlere hizmet verecek şehir hastanesinin ihalesinin yapıldı, yakında temeli atılıp inşaatı başlayacak. Bu hastane gurur vesilesi ve şehrin nişanesi olacaktır. Samsun Tekkeköy Devlet Hastanesinin inşaatına devam ediyoruz. Samsun Vezirköprü Devlet Hastanemizi, Kavak Devlet Hastanemizi ve 19 Mayıs Devlet Hastanemizi bu yıl tamamlayıp milletimizin hizmetine sunacağız. Samsun Bafra Ağız ve Diş Sağlığı Merkezinin ihalesi ve yer teslimi yapıldı, 2021 yılında tamamlamayı hedefliyoruz” bilgilerini verdi.

    Diğer soruları da cevaplayan Bakan Koca, ABD’nin Ankara Büyükelçisi David M. Satterfield’in 2,3 milyar dolarlık ilaç borcu iddiasına yanıt vererek, “Özellikle sayın büyükelçinin yaptığı açıklamayı talihsiz buluyorum. Maliye Bakanlığımız dahil olmak üzere üniversite hastanemizin ilaç ve tıbbı malzemeyle ilgili eskiden gelen borç sorunu çözmek için bir yaklaşımı oldu. Bununla ilgili de görüşmelere başlandı. İlaçla ilgili genel anlamda bir sorunun olmadığı, malzemelerle ilgili görüşmeleri başladı. Sömürge ülkelerindeki yaklaşımları hatırlatıyor. Türkiye’nin eski Türkiye olmadığını hatırlamak isterim” ifadelerini kullandı.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, sağlık çalışanı alımıyla ilgili ise, “Sağlık çalışanı alımıyla ilgili bir çalışma yapılıyor. Bu dönemde açılan hastaneler oldu ve açılacak hastaneler de var. Önümüzdeki 1-2 hafta içinde alınabilecek personelin ne kadar olacağı, ne zaman alınması gerektiğiyle ilgili bir açıklama olacak. Çok uzak değil. Yani bu yıl alım için çıkmış olacağız” şeklinde konuştu.

  • Karabacak: “Kalfalık ustalık belgesi olanlar da artık meslek lisesi mezunu olabilecekler”

    Karabacak: “Kalfalık ustalık belgesi olanlar da artık meslek lisesi mezunu olabilecekler”

    Konya Esnaf ve Sanatkârlar Odaları Birliği (KONESOB) Başkanı Muharrem Karabacak, Milli Eğitim Bakanlığının mesleki eğitim merkezlerine verdiği öneme değinerek, “Mesleki eğitim merkezlerinde okuyan öğrencilerimiz eğitimlerini tamamladıklarında hem ustalık belgesi hem de meslek lisesi diploması alarak mezun olmaktadırlar. Bakanlığımız, artık bu okullarımızdan daha önceden kalfalık ustalık belgesi alanları da meslek lisesi mezunu olma fırsatı verdi” dedi.

    Milli Eğitim Bakanlığının son yıllarda mesleki eğitim merkezlerine verdiği öneme değinen KONESOB Başkanı Muharrem Karabacak, “Mesleki eğitim merkezlerine lise statüsü kazandırıldı. Mesleki eğitim merkezlerinde öğrenim gören gençlerimiz, gerçek üretim ortamlarında daha çok pratik eğitim yaparak kendilerini geliştirmektedir. Böylelikle kalıcı bir öğrenme sağlayarak üretim ve hizmet sektörünün ihtiyacı olan aranan yetişmiş ustalar olacaklar. Bunun yanında meslek lisesi mezunu da olarak isterlerse üst öğrenimlerine de devam edebilecekler” dedi.

    “Milli Eğitim Bakanlığı düzenlemeler yaptı”

    Kalfalık ustalık belgesi olanların meslek lisesi mezunu olmaları yönünde Milli Eğitim Bakanlığının yeni düzenlemeler yaptığını hatırlatan KONESOB Başkanı Karabacak, “Bilindiği gibi Talim Terbiye Kurulu Başkanlığının 19.07.2019 tarih ve 18 Sayılı kararı ile ‘Mesleki Eğitim Merkezleri Haftalık Ders Çizelgesi ve Diploma Programı’ yayınlanmış ve 2019 / 2020 eğitim öğretim yılından itibaren mesleki eğitim merkezlerinde diploma programı kademeli olarak uygulanmaya başlanmıştır. Daha önceki yıllarda mesleki eğitim merkezlerinden kalfalık ve ustalık belgesi almış olanlar ile halen mesleki eğitim merkezlerinde öğrenim gören ve diploma programına dahil olmayan öğrencilerin de diploma sahibi olabilmeleri amacıyla Milli Eğitim Bakanlığınca yeni düzenlemeler yapılmıştır. En az ortaokul veya imam-hatip ortaokulu mezunu olup kalfalık veya ustalık belgesi sahibi olanlar ile halen mesleki eğitim merkezlerinde öğrenim gören ve diploma programına dahil olmayan öğrenciler Bakanlıkça belirlenen telafi eğitimini tamamlayıp meslek lisesi mezunu olabilecekler. Telafi eğitimleri 2020 / 2021 eğitim öğretim yılı ders yılı başında başlatılacak olup öğrenci kayıt işlemleri bu tarihe kadar tamamlanacak. Ancak bu tarihten sonra yapılan kayıtlar devamsızlık süresinden değerlendirilecek. Telafi eğitimi uygulamasında her bir dersin toplam ders saatinin 1/6’sından fazlasını devam etmeyen öğrenciler o dersten başarısız sayılacaklar. Telafi eğitimi bir eğitim öğretim yılından (36 Hafta) az olmamak üzere planlanacak olup her bir dersten başarılı olanlara ilgili eğitim öğretim yılı çalışma takviminde belirtilen tarihlerde diploma düzenlenecek. Lise mezunu olup aynı zamanda ustalık belgesine sahip olanlara da istemeleri halinde ustalık belgesinde yazılı olan alan ve daldan meslek lisesi diploması doğrudan düzenlenecek. Telafi eğitimine katılacak öğrencilerin kayıtları mesleki eğitim merkezleri ve mesleki eğitim merkezi programı uygulayan mesleki ve teknik Anadolu liselerine yapılabilecek. Lise mezunu olmak isteyen usta ve kalfalarımızı mesleki eğitim merkezlerine uğrayarak daha detaylı bilgi alabilecekler” şeklinde konuştu.

  • Aşırı terleme artık mesele değil

    Aşırı terleme artık mesele değil

    Burtom Konur Cerrahi Tıp Merkezi Dermatoloji Uzmanı Doç.Dr.Seval Doğruk Kaçar, aşırı terleme tedavisi hakkında önemli bilgiler verdi.

    Terleme vücut ısısındaki artışa cevap olarak ortaya çıkan doğal bir tepkidir. Vücut sıcaklığında artışa sebep olan durumlar (sıcak ortam, fiziksel egzersiz, endişe, korku) sırasında vücutta terleme artışının olması normal bir durumdur. Hiperhidroz (aşırı terleme) ısı veya egzersiz ile ilgili olmayan anormal derecede olan aşırı terlemedir. Giysilerinizi ıslatacak kadar çok terleyebilirsiniz ya da ellerinizden ter damlar. Normal günlük aktiviteyi bozmanın yanı sıra, bu tür aşırı terleme, sosyal kaygıya ve utanmaya neden olabilir.

    Hiperhidroz neden olur?

    Sınırlı tip hiperhidroz; koltuk altı, avuç içi, ayak tabanı, yüz, saçlı deri gibi sınırlı vücut bölgeleri tutar, sıklıkla simetriktir. Bu tip genellikle çocukluk veya ergenlik döneminde ortaya çıkar, yaş ilerledikçe düzelme olabilir. Sınırlı hiperhidrozun sebebi belli değildir, başka bir hastalığa bağlı olmadan ortaya çıkar. Hastanın terlemesi sürekli olabileceği gibi özellikle gerginlik, utanç ve heyecan gibi duygularla tetiklenebilir veya artabilir. Uykuda genellikle terleme olmaz. Yaygın tip hiperhidrozda ise vücudun her bölgesinde terleme artışı görülür. Enfeksiyonlar, diyabet ve tiroid bezinin fazla çalışması gibi hormonal hastalıklar, sinir hasarı, gut, obezite, menopoz ve bazı ilaçlar nedeniyle ortaya çıkabilir. Bununla birlikte hiçbir sebebe bağlı olmaksızın da görülebilir. Endişeli ya da heyecanlı olmak bazen aşırı terleme durumunu kötüleştirebilir. Ancak aşırı terlemesi olan kişilerin normalden daha endişeli ya da heyecanlı olduğunu söylemek mümkün değildir.

    Kalıtımsal olabilir mi?

    Hiperhidrozu olan hastaların üçte birinde benzer şikayetlere sahip bir aile bireyi bulunur. Hiperhidroz toplumda nadir görülür. Her yaş ve cinsiyette insan etkilenebilir. Hastalık vücudun sınırlı bir bölgesini tutabileceği gibi birden fazla bölge ve tüm vücutta yaygın tutulum da mümkündür. Tutulan alanın genişliğine göre hastalık “sınırlı hiperhidroz” ve “yaygın hiperhidroz” olarak adlandırılır.

    Hiperhidroz bulguları nelerdir?

    Görünür ter, koltuk altı ıslanan kıyafetler ve nemli ellere bağlı oluşan utanma hissi kişinin sosyal ve iş hayatını etkileyebilir. Özellikle bazı hastalar el sıkışmaktan kaçınır. Bazılarında ise; yazı yazarken, klavye kullanırken, müzik aleti çalarken ya da tenis benzeri spor oyunlarında oluşan aşırı terleme rahatsızlık verir.

    Hiperhidroz ile kötü koku oluşur mu?

    Aslında hiperhidroz su bazlı ter oluşturan etkin ter bezlerinden kaynaklanır. Koku oluşumundan sorumlu olan apokrin bezler etkilenmez. Ancak aşırı tere bağlı değişen bakteri sayısı ve çeşidi kötü kokudan sorumlu olabilir. Isı artışı ve emosyonel stres dışında bazı gıdalar da terlemeyi artırabilir. Bunlar arasında monosodyum glutamat içeren gıdalar, kafein, acı-köri-kimyon gibi baharatlar ve alkol sayılabilir.

    Hiperhidroz tanısı nasıl konur?

    Hiperhidroz tanısı dermatologlar tarafından konulur. Doktorunuz öykü ve muayene bulgularınıza göre gerekli görürse aşırı terlemenin nedenini anlayabilmek için bazı tetkikler isteyebilir. Her hastada ayrıntılı tetkik yapılmasına gerek yoktur. Altta yatan tedavi edilebilir bir neden saptanırsa hiperhidroz iyileşir. Sempatektomi gibi cerrahi tedaviler bazı hastalarda etkilidir ancak yan etkileri sebebiyle diğer tedavilerin faydalı olmadığı hastalarda bir seçenek olarak sunulur. Genel yaklaşım terlemeyi kontrol etmeye yöneliktir. Terlemeyi azaltan ürünlere antiperspiran denir. Bu ürünler kokuyu azaltan deodorantlardan farklıdır. Çoğunlukla deodorant ve antiperspiranlar ticari ürünlerde birarada kullanılır. Aşırı terleyen çoğu hasta bu formülleri denemiştir.

    Ticari antiperspiranların etkisiz olduğu ya da iş ve sosyal hayatı ciddi etkilenen hastalar doktora başvurmalıdır.

    Tedavi seçimi terlemenin tipi, görüldüğü bölgeler, şiddeti, hastanın daha önce kullandığı tedaviler göz önünde bulundurularak yapılır. Tedavi seçenekleri arasında; deri yüzeyine sürülen ilaçlar, iyontoforez, botulinum toksin enjeksiyonları, cerrahi girişimler ve ağızdan alınan ilaçlar yer alır. Tüm bu tedavi seçeneklerinin farklı etkinlik düzeyleri ve yan etkileri vardır.

    Pek çok ticari üründe ve sürme etkili kremlerde alüminyum tuzları vardır. Bu madde ter bezleri tıkayarak terlemeyi önler. Geceleri kullanım önerilir. Hassas derili kişilerde kızarıklık olabilir. Alüminyumun antiperspiranlar ile kol altı kullanımının meme kanseri ile ilişkili olabileceği ile ilgili yayınlar olması son zamanlarda kullanımını kısıtlamıştır. Son veriler ışığında aluminyum ve meme kanseri arasında kesin bir ilişki saptanamamış olsa da emilimi azaltmak için bu ürünleri bütünlüğü bozulmuş deriye ve epilasyondan hemen sonra kullanmamalıdır. Bunun yanında antikolinerjik etkili hazır ya da majistral solüsyonlar bölgesel terlemede kullanılır.

    İyontoforez nedir?

    El ve ayak terlemesi ve uygun aparat ile kol altı terlemesinde kullanılan bu metodta musluk suyu ya da özel ilaçlı sular içinde deriye düşük doz elektirk akımı uygulanır. Ter salgısını bozarak kanalda tıkanıklık oluşturur. Düzenli seanslar halinde uygulanan ve yaklaşık 20 dakika süren bu işlem hafif bir batma hissi oluşturur. 8-10 seans sonunda hastaların yüzde 85’inde terlemede belirgin bir azalma izlenir. Yöntemin etkili olması durumunda ev cihazları önerilir. Clostridium botulinum adlı bakteriden laboratuvar ortamında elde edilen Botulinum toksini uygun dozlarda ter bezlerini uyaran sinirleri bloke etmek için kullanılır. Bu yöntem iğne ile cilt altına doktor tarafından uygulanır ve oldukça etkilidir. Etkinlik 3. günde başlar ve 10. günde maksimuma ulaşarak yaklaşık 4-8 ay kadar sürer. Bazı hastaların memnuniyeti 12 ay kadar sürer. Kol altı terlemesinde çok sık tercih edilen bir metodtur. Avuç içi ve ayak tabanı uygulamaları da yapılır. Bu bölgelerde kas güçsüzlüğü oluşabilir.

    Hiperhidroz tedavisinde cerrahi yöntemler nelerdir?

    Özellikle el ve ayak terlemesi olan hastalarda endoskopik torasik sempatektomi yapılabilir. Ter bezlerini uyaran sinirler kesilerek ya da geçici klipslenerek bloke edilir. Anestezi altında yapılan bu işlemde anesteziye ait riskler, akciğer ve sinir zedelenmeleri gibi komplikasyonlar açısından doktor ile görüşülmelidir. Cerrahi sonrası bazı hastalarda başka bölgelerde aşırı terleme olabilir.

    Bunun dışında cerrahi olarak ya da mikrodalga teknolojisi kullanarak cihaz ile ter bezlerini kalıcı hasarlayıp terleme azaltılabilir.

    Hiperhidroz tedavisinde başka tedaviler var mı?

    Yaygın hiperhidrozu olan hastalarda terleme azaltmak için antikolinerjik etkiye sahip ilaçlar kullanılabilir. Bu ilaçlar terlemeyi uyaran sinirlerde iletimi bloke eder. Bu ilaçlar ile ağız kuruluğu, bulanık görme, idrar yapmada zorluk, karın ağrıları ve kabızlık gibi şikayetler olabilir. Bu nedenle doktor takibinde dozu ayarlanarak kullanılır.

    Hiperhidrozla başa çıkmak için hastalar neler yapabilir?

    Bu hastalar; ter emici kumaştan (örneğin yüzde 100 pamuklu kumaşlar) yapılmış iç çamaşırları ve çorap giymelidir. Kıyafetlerin uygun alanına yapıştırılabilen “koltuk altı pedi” kullanabilir. Sentetik olmayan, doğal ipliklerden üretilmiş, geniş kesim kıyafetler giymek, deri ayakkabılar giymek, ayakkabıyı çıkardıktan sonra havalandırmak, sık çorap değiştirmek, ter emici özelliği nedeniyle yüzde 100 pamuklu veya antibakteriyel özellikleri nedeniyle gümüş ve bakır iplik içeren çorap kullanmak öneriler arasındadır. Bu hastalar ayrıca terlemeyi artıran ilaç ve gıdaların kullanımından kaçınabilirler.