Etiket: Anneden

  • AK Parti MKYK Üyesi ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu: “Bir anneden evladını ayırmak o anneyi diri diri mezara koymaktır”

    AK Parti MKYK Üyesi ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu: “Bir anneden evladını ayırmak o anneyi diri diri mezara koymaktır”

    AK Parti MKYK Üyesi ve Erzurum Milletvekili Zehra Taşkesenlioğlu Ban, TBMM Genel Kurulunda yaptığı konuşmada terör örgütlerinin annelere çektirdiği zulümleri gündeme getirerek, “Bir anneden evladını ayırmak o anneyi diri diri mezara koymaktır” dedi.

    Terör örgütü içinde kadına şiddet ve çocuk istismarlarının da yaşandığını hatırlatan Taşkesenlioğlu Ban, acılı annelerin ifadelerinden örnekler vererek şöyle konuştu: “Savaş coğrafyasının kıyısında olan ülkemiz hem bir ana edasıyla mültecilere kucak açıyor; hem de Anadolu insanının üstün gayreti ve ferasetiyle kendi ayaklarının üzerinde durarak bölgesel bir güç olma yönünde hızlıca ilerliyor. Bu ahengi bozmaya çalışan ve topraklarımızın üzerinde oyunlar kurgulayan dış güçler yakın geçmişimizde PKK ve FETÖ/PDY başta olmak üzere cani ve bozguncu çeteleri maşa olarak kullandılar. Ülkemizin gelişimi önündeki en büyük engel yine terör örgütleriyle tezgâhlandı. Bebek, çocuk, genç, yaşlı, kadın demeden katlettiler. Yüzlerce insanı annesiz, babasız, evlatsız, eşsiz bıraktılar. Keza aynı şekilde ulusal ekonomik göstergelere ve ülke kaynaklarına terörün gölgesini düşürdüler.

    Terör ateşi evlerin dışında öyle bir yere düştü ki; o yürekler öyle bir dağlandı ki; işte bu sefer terörün gerçek adresi anne yürekleriydi. 3 Eylül 2019 tarihinden beri gökyüzünü inleten Diyarbakır Annelerinin haykırışlarını vicdanlarımızla ve yüreklerimizle her geçen gün duymaya devam ediyoruz. Bir annenin yaşamı boyunca hiçbir varlıkla ikame edemeyeceği yegâne değeri evladıdır. Bir anneden evladını ayırmak o anneyi diri diri mezara koymaktır. Bir anneden evladını ayırmak; o anneye ölümü yaşatmaktır. İşte 87 gündür Diyarbakır Annelerimiz bu yaşatılan acının feryadını gösteriyorlar.

    Konunun bir başka boyutu da aslında küçük yaştaki bu çocukların kendi hür iradeleriyle terörist oluşumun içerisinde bulunamayacakları gerçeğidir. Ortaya çıkan bu durum insan haklarına ilişkin uluslararası sözleşmelerde tanımlı kişinin zorla alıkonulması ve hürriyetinden yoksun bırakılması anlamına gelir. Daha birkaç gün önce yani 25 Kasımda özellikle kadına karşı şiddetle ilgili mücadelede yekvücut olarak mücadele edeceğimizi söylerken psikolojik şiddetin en âlâsını yaşayan annelerimizle ilgili de birkaç kelam edebildik mi kendi vicdanlarımızda?

    Diyarbakır Annelerinin sayısı şuanda 57. Yani bu 57 anne; diğer binlerce annenin sesi olmuş durumda. Bu annelerimiz sertleşen kış koşullarına karşı eylemlerine kurdukları çadırda devam ediyorlar; hem de tam 87 gündür.

    Birkaç annenin sesine kulak verelim burada. Beş yıl önce 14 yaşındayken dağa kaçırılan oğlu Tuncay için oturma eylemi yapan Fatma Bingöl; “Benim oğlum polis olacaktı, tek amacı buydu, oğlumu gençliğinden ettiler, oğlumu hayallerinden ettiler.” diyor.

    Yine, beş yıl önce, o dönemde daha 8’inci sınıfta okuyan Roşat’ın annesi Necibe Çiftçi; “Tek inancı annesine ve vatanına iyi bir evlat olmaktı.” diye söylüyor. Ne acıdır ki Necibe Çiftçi’nin oğlu Sami Çiftçi, tam yedi yıl önce dağa kaçmayı reddettiği için PKK terör örgütü tarafından maalesef katledildi.

    Sevda Demir, kızı dağa kaçırılan başka bir annemiz. “Ben, evladım gelinceye kadar buradan ayrılmayacağım. Ben evladımı çok özledim. Onun hayalleri vardı, onun gençliği vardı. Onlar hem gençliği hem hayalleri çaldılar, onlar benden yüreğimi çaldılar. Ben, üç yerimden ameliyatlıyım, soğukta kalmamam gerekiyor olmasına rağmen, acılar içinde kıvranmaya ve evladım gelinceye kadar burada oturmaya devam edeceğim.” diyor.

    Peki, birileri ne yaptı bu durumda? Daha fazla bu seslere, bu haykırışlara kulak tıkamak zorunda olduklarını bildikleri için sadece binalarının yerlerini değiştirdiler. Peki, bir başka siyasi partinin önünde değil, niye HDP’nin önünde yaptıklarını acaba bu siyasi partinin mensupları oturup kendi içlerinde ve kendi vicdanlarında sorgulayabildiler mi? Problemden uzaklaşmak problemi çözmekten daha kolay. Ancak şunu unutmayalım ki; bizler vicdanlarımızdan kaçamayacağız.”

  • Cani anneden kan donduran sözler: “Canım istedi öldürdüm”

    Adana’da 15 aylık bebeğini öldüren cani annenin verdiği cevap kan dondurdu. Bebeğini döverek öldüren A.Y. bebeğini neden öldürdün sorusuna, “Canım istedi, öldürdüm” dedi.

    Olay, merkez Çukurova ilçesi Fatih Mahallesi, 73047 sokakta meydana geldi. Edinilen bilgiye göre İ.K’nin imam nikahlı eşi olan A.Y. 15 aylık bebeğini döverek öldürdü. Daha sonra kendini ihbar etmesi üzerine olay yerine gelen ekipler E.K. isimli bebeğin hayatını kaybettiğini belirledi. Detaylı inceleme yapan ekipler, bebeğin vücudunda morluklar olduğunu, bebeğin darp edilerek öldürüldüğünü belirledi.

    Öte yandan imam nikahlı olduğu öğrenilen İ.K.’nın 3’üncü eşi olan A.Y.’ye şiddet uyguladığı ve kendine açtığı evle ilgilenmediği iddia edildi. A.Y.’nin de bu gerekçeyle 15 aylık bebeğini öldürdüğü öğrenildi.

    Bebeğini darp ederek öldüren A.Y. kucağında 15 günlük bebeğiyle evden çıktığı sırada, basın mensuplarının bebeğini neden öldürdüğünü sorması üzerine, “Canım istedi. Psikolojim bozuk. Pişmanım. Eşimin Allah belasını versin” diyerek cevap vermesi kan dondurdu.

    15 aylık bebek, otopsisi yapılmak üzere Adana Adli Tıp Kurumu Morguna kaldırıldı. Anne A.Y. ise ruh sağlığının bozuk olduğu ve cezai ehliyetinin belirlenmesi üzere Adana Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’ne götürüldü.

    Olayla ilgili soruşturma başlatıldı.

  • Her 3 anneden 2’si gebelik sonrası sendromu yaşıyor

    Kayseri Memorial Hastanesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, gebelik sonrasında her 3 anneden 1’inde ‘postpartum’ adı verilen gebelik sonrası sendrom bulguları görüldüğünü söyledi.

    Halk arasında ‘lohusalık’ adı verilen postpartum sendromun belirtilerini, isteksizlik, keyifsizlik, çökkünlük, halsizlik, bitmeyen yorgunluk olarak sıralayan Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, sendromun en ciddi nedeninin değişen hormonlar ve anneye bağımlı çocuk olduğunu ifade etti.

    2 haftadan uzun sürmesi tehlikeli

    Bulguların 2 haftadan uzun sürmesi durumunda mutlaka uzman yardımı alınması gerektiğini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, “Bulguların uzun sürmesi durumunda kişide çocuğunu istememe, hayattan zevk alamama ve hayattan kopmayı isteme gibi ciddi şekilde çöküntüler ve işlev kayıpları görülür. Bu durumda biz kişinin artık majör depresyona geçiş yaptığını kabul ederiz. Bu durumda kişiye medikal tedavilerle birlikte davranış terapileri uygularız” diye konuştu.

    Eş desteği önemli

    Postpartum sendrom yaşayan annelere aile desteğinin önemli olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, en büyük desteğin eşlere düştüğüne işaret etti. Babaların özellikle gece uykusu konusunda eşlerine yardımcı olmaları gerektiğinin altını çizen Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, geniş ailede yaşayan kadınların bu bakımdan daha şanslı olduğunu belirtti.

    Annenin istekleri çocuğun gölgesinde kalmamalı

    Ailedeki tüm ilginin çocuğun üzerinde toplanmasının, annenin beklentilerinin askıya alınmasına neden olduğunu kaydeden Yrd. Doç. Dr. Şaban Karayağız, “Çocuğun yeni doğduğu dönemde herkesin ilgisi, beklentisi çocuk üzerine oluyor. Yeni bir can olduğu için tedirginlik var tabi. Böyle durumlarda anne biraz daha görmezden gelinebiliyor ailenin diğer fertleri tarafından. En büyük yanlış belki de bu oluyor. O kişinin ihtiyaçlarını çok yakından takip etmeliyiz. Çünkü sağlıklı bir anne sağlıklı bir çocuk demektir. Bu konuda da en büyük görev de eşlere düşüyor” ifadelerini kullandı.

  • Genç anneden iki gündür haber alınamıyor

    Denizli’nin Pamukkale İlçesi Kervansaray Mahallesinde yaşayan ve evden ayrıldıktan sonra bir daha dönmeyen 21 yaşındaki bir çocuk annesi Tuğçe Uysal’dan iki gündür haber alınamıyor.

    Genç anneden dün sabahtan beri haber alamayan ailesi, bulunması için polis ve jandarmaya kayıp başvurusunda bulundu. İHA’ya konuşan genç kadının ağabeyi İsa Altan, “Dün sabah 06.00 gibi evden çıktı. Eşi aradı, bulamadı. Daha sonra eniştem İsa Uysal (21), bize gelip durumu bildirdi. Arayıp bulamayınca polis ve jandarmayı haberdar etmek için kayıp başvurusunda bulunduk. Şu ana kadar kendisinde herhangi bir haber alınamadı. Evden kaçmak için herhangi bir neden yok, eşiyle aralarında bir tartışma ve tatsızlık da yoktu. Yani çocuğu da götürmemiş, şüphelendiğimiz kimse de yok. Şu anda nerde olduğu, nasıl olduğunu da bilmiyoruz, elimiz ve ayağımız bağlı bekliyoruz” dedi.

    Genç kadının ailesi, herhangi bir haber alınması durumunda kendilerine bilgi verilmesi konusunda deste istedi.

  • Anneden kızına son dokunuş

    Ordu’da geçen Cumartesi günü geçirdiği trafik kazasında yaralandıktan sonra tedavi gördüğü hastanede beyin ölümü gerçekleşen ve 4 kişiye ikinci bir yaşam umudu veren 20 yaşındaki Hilal Yiğit, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.

    Hilal Yiğit’in Ordu Devlet Hastanesi morgundan alınan cenazesi ailesi tarafından alındıktan sonra ilk olarak Bahçelievler Mahallesi’ndeki evlerine getirilerek komşu, dost ve arkadaşlarından helallik alındı.

    Hilal Yiğit’in annesi Zehra Yiğit, Ulu Cami’ye getirilen kızının cenazenin başından bir an olsun ayrılmadı. Tabutu öpüp koklayan gözü yaşlı anne Zehra Yiğit, kızının cenazesine son kez dokunarak, “Meleğim, gül bebeğim, canım kızım” diyerek ağladı.

    Öğle namazının ardından kılınan cenaze namazına AK Parti Ordu Milletvekilleri Oktay Çanak, Ergün Taşçı, Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Altınordu Belediye Başkanı Engin Tekintaş, Gülyalı Belediye Başkanı Talip Şen, AK Parti Ordu İl Başkanı Uğur Çelenk ve kalabalık bir cemaat katıldı. Acılı baba Murat Yiğit, cenaze namazı kılınırken sık sık dua etti. Metanetini koruyan baba Murat Yiğit, kızının tabutunu omuzlayarak cenaze aracına kadar götürdü. Cenaze araca konulduğu sırada cami etrafında bulunan evlerden insanların dua ettiği gözlendi.