Etiket: Anne-baba

  • Velilere ‘Anne-Baba Olmak’ semineri verildi

    Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası bünyesinde müzik eğitimi alan çocukların velilerine yönelik, Anne-Baba Olmak semineri düzenlendi.

    Tepebaşı Belediyesi velilere yönelik bilinçlendirme çalışmalarına devam ediyor. Bu kapsamda son olarak Tepebaşı Belediyesi İki Elin Sesi Var Çocuk Senfoni Orkestrası’nda müzik eğitimi alan çocukların ebeveynleri için Anne – Baba Olmak isimli bir seminer gerçekleştirildi.

    Anne Çocuk Eğitim Vakfı (AÇEV) Baba Destek Programı eğitimcilerinden Ergin Sarıgöl’ün verdiği seminerde veliler, çocukları ile iletişim kurmanın püf noktaları hakkında detaylı bilgilere ulaştı. Sarıgül, seminere katılan velilere çocukların gelişiminde ve başarılı olabilmelerinde iletişimin önemini ve yanlış yapılan hususları örnekler vererek açıkladı. Seminer, velilerin merak ettikleri soruları Sarıgöl’e sorup cevap almalarının ardından sona erdi.

  • (Özel haber) 51 gündür çocuklarının ’anne-baba’ demesini bekliyorlar

    Kocaeli’de 51 gün önce bir otomobilin çarpması sonucu ağır yaralanan 7 yaşındaki Muhammet Yusuf, yaşam savaşı veriyor. Gözyaşları içinde çocuklarının ’anne ve baba’ demesini bekleyen ailesi, 51 gündür yoğun bakımın kapısında bekliyor.

    Özlem ve Halil Usanmaz çiftinin 7 yaşındaki oğulları Muhammet Yusuf’a Kocaeli’nin Darıca ilçesinde yoldan karşıdan karşıya geçmek isterken hızla gelen bir otomobil çarptı. Ağır yaralanan Muhammmet Yusuf Usanmaz, Derince Eğitim ve Araştırma Hastanesine sevk edildi. Doktorların ’yaşamaz’ dediği Muhammet, hayata tutunarak 17 günlük yaşam savaşını kazandı. Ancak ardından geçen günler Muhammet ve ailesi için hiç kolay olmadı. Sadece gözlerini açan, ancak hiç tepki vermeyen Muhammet’i anne ve babası yoğun bakım ünitesinde, gözyaşları içinde seviyor. Muhammet Yusuf’u zor bir tedavi süreci beklerken, inşaat işçisi baba ve ev hanımı annesinin tek dilekleri ise çocuklarının iyileşerek tekrar ayağa kalkması.

    “Baba yüreği dayanmıyor”

    “Yaklaşık 50 gündür çocuğumu kucağıma alamadım, baba deyişini duyamadım” diyen Halil Usanmaz, “Gözünü açıp bize bakmasıyla yetiniyoruz. İlk 15 gün doktorlar Muhammed’in öleceğini söylediler, hiç umut vermediler. Ama yaşatan Allah yaşattı, çok şükür. Tek dileğim bunu yapanların karşılığını bulacağıdır. Çocuğuma çarpıp kaçan şahıs dışarıda hala. Tabii bir baba yüreği dayanmıyor. Ben 15 gün dışarıda, yoğun bakımın önünde sedyede yattım, 24 saat hiç ayrılmadım oradan 15 gün boyunca. Artık psikolojim bozuldu. Çünkü ölen insanlar götürülürken koşup bakmak zorunda kaldım, oğlumu mu götürüyorlar diye” dedi.

    “’Baba’ deyişini duyamıyorum”

    Yaşadıkları zorlu süreçte maddi ve manevi olarak ağır bir şekilde etkilendiklerini ifade eden Halil Usanmaz, “Ben Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın bu konuyu duyduğu zaman el atacağına inanıyorum. Çok kötü mağdur olduk. Benim maddi durumum belli. Ben inşaatlarda çalışarak geçimimi sağlıyorum. Ama bu durumda ne yapacağımı bilmiyorum. Çocuğum bitkisel hayatta gibi duruyor. Doktorlar ileri göremiyor, ne tepki vereceğini bilemiyorlar. Her ne kadar içime atsam da benim içim parçalanıyor. Bir ‘baba’ deyişini duyamıyorum. Gece gündüz, çalıştım. Boğazlarından helal lokma geçirmek için hep koşturdum. Ama Cenabı Hak, bizi böyle bir şey ile karşılaştırdı. Allah bu şerrin altından hakkıyla kalkmayı nasip etsin bize” diye konuştu.

    “Tek dileğim, çocuğumu iyi bir doktora götürüp tekrar ayağa kalkmasını sağlamak”

    Tek dileklerinin çocuklarının tekrar ayağa kalkması olduğunu söyleyen Halil Usanmaz, “Ben aç kalsam da hiç önemli değil. Ben 15 gün boyunca yemek yiyemedim. Yoğun bakım kapısından ayrılamadım. Ben kendim ve eşim için hiç kimseden bir kuruş para talep etmiyorum. Tek dileğim, şu yedi yaşındaki çocuğumu iyi bir doktora götürüp tekrar ayağa kalkmasını sağlamak, Muhammed’in ummedine katmaktır. Benim başka hiçbir dileğim yok Allah’tan. Ben devlet büyüklerimizin sırtını dönüp göz yummayacaklarını çok iyi biliyorum” ifadelerine yer verdi.

    “Bir anne, bir baba bunu nasıl kaldırır”

    Çocuğuna çarparak olay yerinden kaçan şahsın ve ailesinin hiçbir şey olmamış gibi davranmalarının kendilerini daha da üzdüğünü dile getiren baba Usanmaz, “Ben de araç kullanıyorum. Yoldan geçerken bir kedi, bir hayvana bile çarpsam vicdan azabı çekerim. Benim çocuğum onca gündür burada ölümle pençeleşirken bir gün arayıp sormadı. Bir gün çıksın annesi gelsin, babası gelsin. Bizim büyüklerimize saygısızlık edecek halimiz yok, el kaldıracak halimiz de yok. Bir hayvana bile çarpsa hayvan hakları dernekleri pankartları alıp sokaklara çıkar, o da candır. Burada da benim 7 yaşına kadar baktığım çocuğum var, bir gün arayıp sormadılar. Onun da çocuğu olacakmış. Bir anne, bir baba bunu nasıl kaldırır, vicdanları nasıl el verecek ve yataklarına girip nasıl huzurlu uyuyacaklar. Ben bir insan olarak anlamıyorum” şeklinde konuştu.

    “Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir insanlık”

    Oğluna arabanın çapma anını ve sonrasında yaşadıkları zorlukları anlatan anne Özlem Usanmaz, “Hastaydı okula göndermedim, sağlık ocağına götürdüm. Konuşa konuşa, sohbet ede ede giderken, hadi karşıya geçiyoruz, dedim. Fakat, dalgındım ben o esnada. Kızımın puseti ile karşıya geçerken oğlumun olmadığını fark edince bir irkilmeyle arkama döndüm. Önümüzden iki araç geçiyordu o sırada. ‘Çocuğa geçme’ diye el işareti yaptım. O an gelen arabanın süratini fark ettim. Elimi kaldırmasıyla çarpması bir oldu. Çarpınca ben hemen oğlumun üzerine kapandım, dua ettim Allah’a. Gözlerini kapattı o an. Karşıdan gelen bir abi hemen aracının kapısını açtı, bize hastaneye gitmemizde yardımcı oldu. Küçük kızımı orada bıraktım. Birinin derdine düşüp birini bıraktım. Aracın plakasını alıp, karakola giderek şikayetçi olduk. Çocuğuma çarpan adam adli kontrol şartıyla serbest bırakılmış. Nezaretten çıktıktan bir saat sonra sosyal medya hesabından hanımı ile fotoğraf paylaşmış. Bir ay sonra hanımı ile çok mutlu, pozlar verebiliyor. Bu nasıl bir vicdan, bu nasıl bir insanlık” dedi.

    “Benim çocuğum kışın gelmesini çok istiyordu, kış geldi ama hala oğlum kalkmıyor”

    Yaklaşık 50 gündür çocuklarını yoğun bakım camının arasında sevdiklerini ifade eden Anne Usanmaz, “Benim çocuğum 23 gün komada kaldı, 50 gündür de burada yatıyor. Hala durumu, akıbeti ne olacak belli değil. Sadece gözlerini açıyor. Bana anne demesini özledim. Benim çocuğum kışın gelmesini çok istiyordu. Kış geldi ama hala oğlum kalkmıyor, kar yağacak oğlum hala yatakta. Bu çok zor bir şey. Tarif edilemez bu duygu, Allah kimseye vermesin. Karşı tarafın da vicdanını ben Allah’a bıraktım. Vicdan olsa bizi orada bırakmazdı. Arardı, ’Haksızım ya da haklıyım, bilerek ya da bilmeyerek böyle bir suçu işledim” derdi, ama hiçbir şekilde umursamadı. Ya bir hayvana vurduğunuzda dahi vicdanınız sızlar. Onda o vicdan yoktu” şeklinde konuştu.

    “Artık ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu”

    Muhammet’in kız kardeşinin de zeka geriliği ve epilepsi hastalığı ile mücadele ettiğini ifade eden anne Usanmaz, “Bizim ağlamadığımız saat mi var. Her gün her saat, her vakit ağlıyoruz. Artık ağlamaktan gözyaşlarımız kurudu. Benim dışarıda 10 aylık bir bebeğim mağdur, benim 9 yaşındaki epilepsi hastası çocuğum mağdur, yatakta yatan çocuğum mağdur. Hız limitinin 30 olması gereken fabrika çıkış kapısı, okul yönü olmasına rağmen adam 100-120 kilometre sürat ile gidiyor. Frene bile basmıyor, korna bile çalmıyor. Bu kadar duyarsızlığın olmaması bir yana, arayıp sormaması da ayrı bir yana” ifadelerine yer verdi.

    “Hastamız uzun süredir oksijensiz kaldığı için sağlık durumu istediğimiz düzeyde değil”

    Muhammet Yusuf Usanmaz’ın sağlık durumu hakkında bilgi veren Doç. Dr. Mustafa Güneş, “Çocuk yoğun bakımımızda. Hasta yaklaşık 51 gündür ciddi manada tedavi almaktadır. Hasta şu anda beyin kanamasının ve oksijensiz kalmadan dolayı sık sık nöbetleri olmaktadır. Bu manada da gerekli tedbirler alınmaktadır. Hastamızın şu andaki durumunu soracak olursanız; hastamız pek dediğimiz karın duvarından mideye bir tüp konularak beslenme yoluna gidilmiştir. Hastamız uzun süredir oksijensiz kaldığı için sağlık durumu istediğimiz düzeyde değil. Hastamız muhtemelen bu süreçten sonra eve gönderilecektir. Palyatif tedavi uygulanacaktır” açıklamasında bulundu.

    “Hekimlerimiz canı gönülden destek vermişlerdir”

    Olaya biraz da sosyal açılardan bakmak gerektiğini vurgulayan Doç. Dr. Mustafa Güneş “Bir anne olarak, bir baba olarak bakmak, onların duygularını yaşayarak konuşmak gerek. Empati yapmak gerekiyor. Gerçekten kolay bir şey değil. Siz canınız, ciğeriniz saydığınız çocuğunuzu her gün pencerenin arkasından seyrediyorsunuz. O duyguları yaşıyorsunuz, sıkıntıları yaşıyorsunuz. Allah sabırlar versin. Bu manada bizim çocuk servisindeki hekimlerimiz, özellikle yoğun bakımdan sorumlu hekimimiz Kezban Hanım, çocuk için canı gönülden destek vermiştir. Aslında buradaki hekimlerimiz o çocuğa dokunurken bir şefkatle, kendi öz çocuğuymuş gibi yaklaşıyor. Çocuğu için ne yapması gerekiyorsa veya bir yeğenine, bir yakınına ne yapması gerekiyorsa o ciddiyetle, o şuurla, o duygularla bu çocuğumuza da tedavisini uygulamıştır” dedi.

    Muhammet’in hastaneden taburcu olması durumunda ise evde yine makineye bağlı olarak yaşama ihtimalinin olduğunu ifade eden doktorlar bu konuda aileye destek verilmesi gerektiğini de belirtti. Taburcu olmasının ardından bir çok masraf ile karşı karşıya kalacak aile kendilerine uzatılacak bir yardım elini bekliyor.

  • Uzmanından Anne-baba Olma Kılavuzu

    İlk kez anne ve baba olacak olan kişilerin heyecan, korku, kaygı gibi pek çok karmaşık duyguyu aynı anda yaşayabileceğine dikkat çeken Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, ideal çocuk yetiştirme stilini anlattı.

    Yaşar Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Elif Durgel Jagtap, ilk kez anne ve baba olacak olan kişiler için ideal çocuk yetiştirme stilini anlattı. Bebeklerin fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarına gecikmeden, tutarlı bir biçimde yanıt vermek gerektiğini söyleyen Jagtap, “En ideal çocuk yetiştirme stili, kuralları çocuğun anlayacağı bir dilde anlatmak ve her koşulda çocuğa sevgi sunulan bir aile ortamı oluşturmak” dedi.

    “İHTİYAÇLARINI GÖZARDI ETMEYİN”

    Jagtab, bebekliğin ilk yılında en önemli psikolojik ihtiyacın anne, baba ve bakıcıya koşulsuz güven duyabilmek olduğunu söyledi. Yrd. Doç. Dr. Jagtap, bebeklerin ihtiyaçlarının nasıl karşılanması gerektiği hakkında şöyle bilgi verdi: “Pek çok bilimsel çalışma bebekliğin ilk yılında anne, baba ve bakıcıyla kurulacak güvenli bağlanmanın hem çocukluk hem yetişkinlik dönemindeki ilişkiler ve sosyal beceriler üzerinde önemli bir rol oynadığını ileri sürer. Bu aslında basitçe şöyle anlatılabilir; bebeğiniz her ağladığında onun yanına gidin, ihtiyaçlarını giderin. İhtiyacı bazen sarılmak, ninni dinlemek, sesinizi duymak, öpülüp okşanmak veya oynamaktır. Bunlar da karnının doyması, altının temizlenmesi gibi bebeğin temel ve çok önemli ihtiyaçlarıdır.”

    BAĞIMSIZLIK ZAMANI

    İkinci yıl ön plana çıkan ihtiyacın özerklik olduğunu belirten Elif Durgel Jagtap, şöyle konuştu: “Özerklik, çocuğun etrafını ve kendini keşfetme, kendi başına bir işi yerine getirme çabalarıdır. Becerilerini, neler yapıp neler yapamayacağını tanımak ve artık güvendiği anne ve babasından biraz bağımsızlaşmak ister. Bu noktada çocuğa kendi başına karar verme, iş yapma, keşif yapma fırsatı tanınmalıdır. Çocuğa sunulan güvenli ortam içinde çocuğun bu özerklik kazanma amaçlı keşiflerine destek vermek ve eğer işi başaramayacak gibiyse yardım etmek, başaramazsa fazla eleştirmemek gerekir.”

    “HER ŞEYİ ANLATIN”

    Bebeğin beyninin mümkün olduğunca çok ve farklı şekillerde uyarılması gerektiğini belirten Jagtap, şunları söyledi: “Bebeğinizi farklı mekanlara götürüp, çarşıya pazara çıkartabilirsiniz. Onunla konuşmak, parkta sadece sessizce yürümek yerine etrafınızdaki kuşları, ağaçları, yoldan geçen arabaları anlatıp gösterebilirsiniz. Ayrıca duyusal oyunlar da çocukların bilişsel gelişimlerini destekleyicidir. Bunun illa ki organize edilmiş bir aktivite, oyun seansı şeklinde olması gerekmez. Bebeğinizin dokunma, tat alma, duyma gibi duyularını ayrı ayrı ya da bir arada çalıştırabileceği ortam günlük hayatın içinde zaten yaşanır. Bu durumlarda çocuğun nesneleri elleyip oynamasına fırsat tanımanız yeterli. Öte yandan çocuğunuza daha doğduğu andan itibaren her şeyi anlatın. Her konuda çocuğunuzun sizi anlayacağına, iki aylık bebek de olsa söylediklerinizden bir anlam çıkaracağını bilin.”

    KURALLARA HERKES UYMALI

    Evde herkesin uyması gereken kuralların olması gerektiğini vurgulayan Jagtap, sözlerini şöyle sonlandırdı: “Tüm aile bireylerinin ihtiyaçları doğrultusunda kurallar olmalı. Bu kural çocuğa açıklanmalı, gerekirse tekrar tekrar hatırlatılmalı. Çocuğun her istediğini yapabildiği, her alanda sınırsız iznin verildiği aile ortamları çocukları mutlu ediyor gibi görünse de uzun dönemde onların sosyal ve akademik becerileri için olumsuz sonuç doğurur. Bu tarz bir ortamda yetişen çocuk okul gibi yerlerde uyum sorunu yaşar. En ideal çocuk yetiştirme stili kuralların olduğu, kuralların çocuğun anlayacağı şekilde anlatıldığı, açıklamaların yapıldığı ve her koşulda çocuğa sevgi sunulan bir aile ortamı oluşturmaktır.”

  • Darıcada Anne-baba Okulunda İlk Sertifikalar Verildi

    Darıca Belediyesi Kütüphane Müdürlüğü bünyesindeki bilgi evlerinde başlatılan ‘Anne-Baba Okulu Projesi’ kapsamında, 2 aylık bir eğitimin ardından ilk mezunlar verildi.

    Darıca Belediyesi Adnan Menderes Kültür Merkezi’nde uzman eğitmenler eşliğinde verilen eğitimlerin ardından, veliler sertifikalarını aldılar. Diploma töreninde, mutlulukları yüzlerinden okunan veliler, eğitim sürecinde yaş seviyelerine göre çocuklarının gelişimsel özelliklerini öğrendiklerini ve öğrendikleri bu özellikleri de göz önünde bulundurarak artık çocuklarına çok daha bilinçli yaklaştıklarını ifade ettiler. Eğitimin aynı zamanda aile içi iletişime de gözle görülür bir katkı sağladığını belirten veliler, düzenlenen törenle sertifikalarını Darıca Belediye Başkanı Şükrü Karabacak’tan alırken, kendilerine bu imkanı sağladığı için Başkan Karabacak’a teşekkür ettiler.

    Başkan Karabacak ise iki ay boyunca eğitim alarak, gerek çocuklarıyla ve gerekse eşleriyle iletişimlerine katkı sağladığına inandığı ‘Anne-Baba Okulu Projesi’ne katılımlarından dolayı vatandaşlara teşekkür ederek, aile içi iletişimle ilgili bu tür eğitimlerin devam edeceğini müjdeledi.

  • Kızları Tarafından Öldürülen Anne-baba Toprağa Verildi

    Mersin’de hemşire kızları tarafından öldürülen Fethi ve Ayla Korkmaz çifti, gözyaşları arasında son yolculuğuna uğurlandı.

    Mersin’in merkez Toroslar ilçesi Arpaçsakarlar Mahallesi’ndeki evlerinde hemşire kızları Seher D. tarafından öldürüldükleri ortaya çıkan Fethi (56) ve Ayla Korkmaz (55) çiftinin cenazeleri, Adana Adli Tıp Kurumu’ndaki otopsilerinin ardından yakınlarına teslim edildi. Mersin’deki evlerine getirilen çiftin cenazeleri, daha sonra Mersin Büyükşehir ve Toroslar Belediyesi’ne ait cenaze araçlarıyla Musalı köyüne götürüldü.

    Yaşlı çiftin cenazeleri, köy mezarlığında kılınan namazın ardından yakınlarının gözyaşları arasında defnedildi.