Etiket: Anlatıldı

  • Antepfıstığı lisanslı depoculuğun işleyişi ve avantajları anlatıldı

    Antepfıstığı lisanslı depoculuğun işleyişi ve avantajları anlatıldı

    Gaziantep Ticaret Borsası (GTB), antepfıstığı sektör temsilcilerine yönelik, ’Antepfıstığı Lisanslı Depoculuğun İşleyişi ve Sağladığı Avantajlar’ konulu online eğitim düzenledi.

    Bu yıl hizmete girmesi planlanan antepfıstığı lisanslı deponun işleyişi, çiftçi, tüccar ve sanayicilere sağlayacağı avantajlar hakkında bilgilerin verildiği eğitim toplantısında, ayrıca üreticiler tarafından GTB’nin sosyal medya hesaplarına gönderilen sorulara da cevap verildi.

    Üyelerine yönelik eğitim ve bilgilendirme toplantılarını, COVİD-19 tedbirleri kapsamında online olarak aralıksız sürdüren GTB, düzenlediği etkinliklerine bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz hafta, ‘Tarım ve Gıda Sektörlerinde Pandemi Sonrası Fırsatlar’ konulu eğitimde KOBİ Eğitim Danışmanı Cüneyt Örkmez’i ağırlayan GTB, bu hafta ise TOKAY Danışmalık Kurucu Müdürü Hikmet Özkan’ı konuk etti.

    Gaziantep Ticaret Borsası tarafından İpekyolu Kalkınma Ajansının (İKA) destekleriyle yaptırılan ‘Antep Fıstığı Lisanslı Deponun’ işleyişi ve sektör temsilcilerine sağlayacağı avantajların ele alındığı eğitim programı, GTB Basın Sorumlusu Savaş Oğuz’un moderatörlüğünde gerçekleştirildi.

    GTB sosyal medya hesapları üzerinden de canlı olarak yayınlanan programın açılışında konuşan Hikmet Özkan, Türkiye’de bir ilk olacak olan Antepfıstığı Lisanslı Depoculuğun üretici ve tüccara çok önemli avantajlar sağlayacağını ifade etti.

    Lisanslı depoculuğun genel olarak, tüm risklere karşı güvenli ve sağlıklı depolama, laboratuvarda sınıflandırma, sınıfına göre depolama, ELÜS ile kolay alım satım ve bankalardan kolay kredi imkanı sağladığını kaydeden Özkan, ‘Ürününü Antepfıstığı lisanslı depoda muhafaza edecek olan mudi, güvenlik riski, kalite kaybı ve paramı alabiliriyim kaygısı yaşamayacak” dedi.

    Antep Fıstığı Lisanslı Deponun bir nevi ürün bankacılığı görevi üstlendiğini vurgulayan Özkan, açıklamalarını şöyle sürdürdü, “Antep fıstığı lisanslı depoya teslim edilen ürün her şeyden önce devlet garantisi altında olacak. Bu çok önemli bir güvencedir. Lisanslı depoya getirilen ürün temizleme işlemine tabi tutulduktan ve laboratuvarda gerekli sınıflandırması yapıldıktan sonra başka ürünlerle karıştırılmadan ayrı ayrı depolanacak. Lisanslı depoya teslim edilen Antep fıstığı sonra istenildiği zaman aynı miktar ve kalitede tekrar geri alınabilecek. Geri alınmak istenilmediği taktirde ise Türkiye Ürün İhtisas Borsası aracılığıyla elektronik ortamda istenilen anda satışa sunulabilecek. Satışta işlem satıcının ürün bedelinin yatırım hesabına geçmesiyle tamamlanacak”.

    Konuşmasında lisanslı deponun üretici, tüccar ve sanayicilere sağladığı nakliye, analiz ve depo kira destekleri hakkında da bilgiler veren Özkan, ürününü lisanslı depoda değerlendiren çiftçinin yüzde 2 stopaj, SGK-Bağkur primi ödemeyeceği gibi aynı zamanda ton başına 25 TL nakliye (toplamda 750 TL’yi geçmeyecek), parti başına 25 TL analiz ve ton başına da aylık 20 TL depo kira desteği alacağını dile getirdi.

    Sistemin tüccar ve sanayicilere de önemli avantajlar sunduğunu belirten Özkan, tüccar ve sanayicilerin ürün alım satımından sağladıkları karın gelir vergisini ödemediklerini, aylık ton başına da 10 TL’de depo kira desteği aldıklarını söyledi. Özkan, lisanslı depolar tarafından düzenlenen Elektronik Ürün Senedinin ise bankalardan kredi kullanmada kolaylık sağladığını sözlerine ekledi.

    Programın sonunda ise antepfıstığı üretici ve sektör temsilcilerinden gelen sorulara yanıt verildi.

  • DTO’nun sosyal medya hesabından canlı yayında KÇÖ anlatıldı

    DTO’nun sosyal medya hesabından canlı yayında KÇÖ anlatıldı

    Denizli Çalışma ve İŞKUR İl Müdürü Fatih Işık, Denizli Ticaret Odası’nın resmi sosyal medya hesabından yapılan canlı yayında işletme sahiplerine Kısa Çalışma Ödeneği (KÇÖ) hakkında bilgilendirme yaptı. Canlı yayın yaklaşık 100 bin kişiye ulaştı.

    Denizli Ticaret Odası (DTO) Başkanı Uğur Erdoğan, üyelerinin ve iş dünyasının merak ettiği soruları en yetkili isme iletme imkanı sundu. Bu kapsamda Işık, DTO’nun sosyal medya hesabında KÇÖ hakkında bilgiler vererek, canlı yayını izleyenlerden gelen soruları cevaplandırdı. Türkiye’de ilk kez gerçekleştirilen yayın, Denizlililer’den büyük ilgi gördü ilgili paylaşımlar 100 binin üzerinde izleyiciye ulaştı.

    Denizli Ticaret Odası Özel Kalem ve Basın Müdürü Ömer Altıntaş ile birlikte DTO’nun Facebook sayfasındaki canlı yayına katılan Denizli Çalışma ve İŞKUR İl Müdürü Fatih Işık, Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın desteklerinden biri olan KÇÖ ile ilgili yeni uygulamayı detaylarıyla anlattı.

    KÇÖ’den faydalanma şartlarının esnetildiğini aktaran Işık, “Bu hem işverenimiz hem de işçimiz açısından önemli bir düzenlemeydi. Bir işçimizin bu destekten yararlanabilmesi için geçmiş 3 yıla ait 450 günlük sigorta priminin yatırılması gerekiyor. Bu, önceden 600 günlük bir süreydi. Son 60 günlük priminin ise kesintisiz olması lazım; önceden bu süre de 120 gündü. Bu iki şart sağlandığında, işverenimiz evraklarını tanzim edip, kurumumuza online olarak internet üzerinden gönderebilir. Biz de teftiş kuruluna gönderiyoruz ve onay sonrasında da ödemesi yapılıyor. Bu ödeneğe başvurabilmek için personel sayısı sınırlaması da yok” dedi.

    Korona virüsten etkilenen tüm sektörler başvurabiliyor!

    Ayrıca, istenilen evraklarla ilgili de bilgi veren Işık, iş verenlerin kısa çalışma talep formunu ve kısa çalışma uygulanacak işçi listesini kuruma internet üzerinden imzalı ve kaşeli olarak teslim edebileceklerini kaydederek, “İşletmenin belirtildiği vergi levhası veya işyeri açma ruhsatının fotokopisi de eklenirse, işyerindeki kısmi süreyle azalma veya tamamen kapatılma görüleceğinden, başka bir evraka ihtiyaç duymuyoruz. Büyük şirketler ise, yönetim kurulu kararını ek olarak verebilirler. İptal yazıları veya stokta artma belgeleri de yeterlidir. Kısacası korona virüs olayından etkilendiğini gösteren belgeleri istiyoruz. Destekten yararlanmak için sektör ayrımı da bulunmuyor.” diye konuştu.

    “Faydalı olduğuna inandığım bir uygulamaya imza attık”

    Başkan Erdoğan ise yayından sonra bir araya geldiği Işık’ı, tebrik etti ve üyelerinin sorularına yanıt alması anlamındaki beklentilerini karşılama yönündeki çalışmalarına sağladığı katkıdan dolayı teşekkür etti. Vatandaşa da yoğun ilgisinden dolayı teşekkür eden Başkan Erdoğan, “Faydalı olduğuna inandığım bir uygulamaya imza attık. Gösterilen ilgi de ne kadar önemli ve doğru bir adım attığımızı teyit etme anlamında bizi sevindirdi” dedi.

  • Sanayi Sicil Belgesi ve Yıllık İşletme Cetveli GTO’da anlatıldı

    Üretim faaliyetlerinde “Sanayi Sicil Belgesi” ve “Yıllık İşletme Cetveli” hakkında bilinmesi gerekenler Gaziantep Ticaret Odasında düzenlenen bir toplantıyla anlatıldı.

    GTO ve Sanayi ve Teknoloji İl Müdürlüğü iş birliği ile gerçekleştirilen bilgilendirme toplantısında, Sanayi Sicil Belgesi, Yıllık İşletme Cetveli işlemleri, vize işlemleri ve idari para cezası gerektiren durumlar uzmanlar eşliğinde ele alındı.

    Toplantının açılış konuşmasını yapan GTO Yönetim Kurulu Muhasip Üyesi Yılmaz Duman, planlı ekonomi, kayıtlı ekonomi, verimli ekonomi, istihdam oluşturan ekonomi, kazanan ekonomi ve kaliteli bir sosyal yaşam için üreticilerin alması gereken bazı belgeler, bu kapsamda uygulaması gereken bazı sistemler olduğuna dikkat çekti.

    Sanayi Sicil Belgesi’nin de 6948 sayılı kanun gereği alınması gereken belgeler içerisinde olduğunu ekleyen Duman konuşmasına şöyle devam etti:

    “Sanayi Sicil Belgesine sahip imalatçı üyelerimiz Yıllık İşletme Cetveli ile de önceki yılın üretim ve tüketim bilgilerini beyan etmek zorunda.Almamız gereken bu belgeler işletmelerimiz için bazı kamusal faydalar da sağlıyor. Örneğin Sanayi Sicil Belgesi sahibi işletmeler, KDV muafiyeti, enerji fiyat indirimi gibi bir takım kamusal desteklerden yararlanma imkanına sahip. Sizlerin temsilcisi komitelerimiz sektörlerinize yönelik sıkıntıları yönetimimize iletiyor, biz de ilgili kurum ve kuruluşlar ileterek çözüm üretmeye çalışıyoruz. Yani üretirken, ihracat yaparken, hizmet sunarken, kısacası ticari faaliyetlerimizi yürütürken mümkün olduğu kadar az bürokrasiye muhatap olmanız için çalışıyoruz.”

    “Bilmediklerimizi konuşalım, öğrenelim ki zaman bize kalsın. Çözüme giden yol kısalsın.” diyen ve mümkün olduğu kadar üyelerinin yollarındaki taşları temizlemeye gayret gösterdiklerini aktaran Yılmaz Duman, bu temizliğin bazen resmi makamlarla istişareler yoluyla, bazen direkt çözüm odaklı bir proje yoluyla bazen de bugün olduğu gibi bilgilendirme toplantısı yoluyla yapıldığını ekledi.

    Toplantıya Sanayi ve Teknoloji İl Müdür Vekili İbrahim Ataş’ın yanı sıra İl Müdürlüğü uzmanları ve çok sayıda ilgili katıldı.

  • Sanayicilere katma değeri artırmanın püf noktaları anlatıldı

    Sanayicilere katma değeri artırmanın püf noktaları anlatıldı

    Sanayide İnovasyon, Devlet Teşvikleri, Patent Vergi Muafiyetleri’ panelinde sanayicilere fikri alanda; KOSGEB teşviklerinden ve patent almanın avantajlarına kadar birçok konu hakkında bilgilendirme yapıldı.

    İkitelli Organize Sanayi Bölgesi ve Adres Patent’in ana sponsorluğunda ’Sanayide İnovasyon, Devlet Teşvikleri, Patent Vergi Muafiyetleri’ paneli İkitelli OSB Yönetim Binası Konferans Salun’unda gerçekleştirildi. Panelde sanayicilere fikri alanda; KOSGEB teşviklerinden ve patent almanın avantajlarına kadar birçok konu hakkında bilgilendirme yapıldı.

    “Son 10 yılda Çin’de yapılan toplam patent başvuru sayısı yaklaşık 9,3 milyon adet”

    İnovasyonun hem sanayi hem de diğer sektörlerde uzun zamandır gündemde olan bir konu olduğuna dikkati çeken Adres Patent Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Avukat Hilmi Özalp, “İnovasyonu gerçekleştirme yolu ise patent ve buluştan geçiyor. Dünya ve Türkiye’deki patent sayılarını sizlerle paylaşarak bir perspektif sunmak istiyorum. Son 10 yılda Çin’de yapılan toplam patent başvuru sayısı yaklaşık 9,3 milyon adet, bu sayı Amerika Birleşik Devletleri’nde, 8 milyon, Güney Kore’de 2,5 milyon, Almanya’da 2 milyon, Rusya’da ise 500 bin, dolaylarında.” dedi.

    Türkiye’de patent sayılarını artırmak adına devlet tarafından sunulan teşviklerin büyük bir öneme sahip olduğuna işaret eden Özalp, bu kapsamda üniversite sanayi iş birliğinin ülke gündeminde daha fazla yer alması gerektiğinin altını çizdi.

    Adres Patent olarak 2023’e kadar Türkiye’nin 1 milyon patent hedefine ulaşması için kurum olarak üzerine düşen görevleri en iyi şekilde yapmaya özen gösterdiklerinin ifade eden Özalp, “Bu konuda herkesin elini taşın altına koyması gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde konuştu.

    Patent sayılarına başvuru oranları 18 kat arttı

    Patent alanında hem başvuru hem de tescil konusunda önemli bir ivmenin yakalandığına işaret eden Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı İstanbul İl Müdürü Ümit Ünal, “Türkiye’de son 16 yılda patent sayılarındaki başvuru oranları 18 kat artmış. Yerli tescil sayısında ise 38 katlık bir ivme yakalanmıştır. Dünya’da marka başvuru sayısı itibarı ile Avrupa’da birinciyiz. Dünya’da ise sınai mülkiyet haklarını tescilleme konusunda 11’inci sıradayız.” dedi.

    Yatırımlar konusunda verilen teşviklere ilişkin de açıklamalarda bulunan Ünal, “Son 1 yıl içerisinde büyük yatırımlar doğrultusunda sanayi teşvikleri ile ilgili 4 bin 300 projeye 100 milyar lira yatırım amaçlı teşvik belgesi verildi. Proje bazlı 25 büyük projeye ise 55 milyar lira teşvik verilmiş durumda.” bilgisini verdi.

    Patent konusunda izlenecek politikaların Türkiye’nin 2023 hedeflerine ulaşma konusunda etkili olduğuna değinen Ünal, “Türkiye 2023’e kadar yüksek-orta teknolojili ürünlerin, ihracattaki oranını yüzde 50’ye çıkarmak istiyor. Bu kapsamda patent alanında atılacak adımlar da son derece kritik bir yere sahip” dedi.

    Ünal, ithal edilen ürünlere yönelik bakanlık olarak yaptıkları çalışmalardan bahsederek, “Türkiye’de yurt dışından getirilen 400 ürün tespit ettik. Buradan da 35 milyar dolarlık cari açığımızı kısa ve orta vadede kapatılmasını hedefliyoruz. Bu bağlamada katma değerimiz artırmak için her güzel fikrin patentini almalıyız.” açıklamasını yaptı.

    “Ülkelerin teknolojik gelişmişliği artık patent sayıları ile ölçülüyor”

    Esenyurt İş İnsanları Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Fevzi Torolsan bilginin korunmasındaki önemin günümüzde giderek artığına işaret ederek, “Üretilen her bilgiyi korumamız gerekiyor. Ülkelerin günümüzde teknolojik gelişmişliği artık patent sayıları ile ölçülüyor. Firmaların patent konusunu sermaye olarak düşünüp, bu konuya daha fazla eğilmesi gerekiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

    GSMH’nin yüzde 1,3’ü AR-GE’ye ayrılıyor

    Türkiye’de gayrisafi milli hasılanın yüzde 1,3’ünün AR-GE’ye ayrıldığını ifade eden Esenyurt Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Sudi Apak, “Bu rakamın 8 milyar dolara denk geldiğini görüyoruz. ABD 20 trilyon dolarlık bir ekonomi, AR-GE’ye ayırdığı pay ise 800 milyar dolar. Öte yandan ülkelerin gayri safi milli hasılalarında da patent sayıları önemli bir yere sahip. Güney Kore, Çin, Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri, patentlerin ticarileştirilmesi konusunda önemli mesafeler kat etmiş ülkeler arasında yer alıyor. Üniversite sanayi iş birliklerine ülkemizde oldukça fazla ihtiyaç var” dedi.

    Türkiye’deki özel sektörün; Almanya’dan Çin’e kadar uzanan koridorda en büyük özel sektör olduğunu ifade eden Apak, “Sanayi ürünleri ihracatının yüzde 80’lik kısmını özel sektör yapıyor. Bu potansiyeli iyi bir şekilde kullanarak patent oranlarına da yansıtmalıyız. Bu bağlamda sanayi-teknoloji-üniversite-finans denklemi çok kritik bir öneme sahip.” şeklinde konuştu.

    1 patent 3 milyar doların yolunu açtı

    Adres Patent Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Ali Çavuşoğlu, ise dünyanın önde gelen teknoloji firmaları arasında yer alan Dyson’ın tarihteki patent sürecine ilişkin bilgi vererek, “Dyson firmasının sahibi James Dyson, toz süpürge üretimi için yatırımcı arayışına girmişti. Ancak bu süre zarfında görüştüğü kişi ve kurumlar toz süpürge kullanımı konusunda kararlıydılar ve yeniliklere kapalı bir duruş sergiliyorlardı. Sonrasında James Dyson İngiltere’de bir bankadan 1 milyon sterlinlik bir kredi alarak, kendi süpürgesini üretmeye başladı. Ancak kendisi üretim sürecine geçmeden ürünün nihai hale ulaşması için binlerce kez deneme yapmıştı. Ürün nihai hale geldikten sonra firmanın almış olduğu bir patent, Dyson’ın 3 milyar dolarlık bir firma olmasının yolunu açtı.” bilgisini verdi.

    Patent konusunda izlenecek yöntemlerin hem özel sektör hem de kamu kurumları açısından büyük bir öneme sahip olduğunu anlatan Çavuşoğlu, “Sanayicilerimizin katma değeri artırması için önceliği patente vermesi gerekiyor. En azından fabrikalarımızın görünür ve dikkat çeken kısımlarına patentle ilgili afişler, sloganlar asmamız gerekiyor. Çalışanlarımızın patent kelimesinin ne olduğunu bilmesi, patent alanında atılacak adımlar konusunda bize yol gösterecektir.” diye konuştu.

    Ticarileşecek ürüne 5 milyon liralık destek

    KOSGEB Uzmanı Mustafa Kemal Güzelyurt da patent konusunda ürünlerini ticarileştirmek isteyen firmalara yönelik verilen desteklerden bahsederek, “Firmanın geliştirdiği ürün teknoloji ürün belgesine sahip olmalı veya doktora çalışmasıyla ortaya çıkarılabilir olmalı; bunun yanı sıra ürün, patent belgesi ile koruma altına alınmış veya herhangi bir kurum tarafından başarılı bir şekilde tamamlanmış bir projeyse, ürün sahibi kişi veya firmalarımıza toplamda 5 milyon liralık destek veriyoruz. Ayrıca mevcut desteği firmalarımıza yüzde 100 sunuyoruz.” şeklinde konuştu.

    Ticarileşmeye konu olan ürünün KOSGEB Kurul’undan geçmesiyle 12 ay içerisinde tamamlanması gerektiğini anlatan Güzelyurt, “Firmalarımızdan 4 ayda bir rapor da istiyoruz. Firmamız bu süre zarfında yaptığı masrafları bizim sistemimize işliyor. Burada şöyle bir bilgi eksikliği var. Ürün tedariki konusunda siz bir firma ile anlaştıysanız. Biz firmalara ‘siz bize faturayı getirin biz sizin adınıza tedarikçinize ödemeyi yaparız’ diyoruz. Böylece sizin cebinizden herhangi bir tutar çıkmamış olur.” dedi.

  • Öğrencilere “ Toplanma Alanları” uygulamalı anlatıldı

    Öğrencilere “ Toplanma Alanları” uygulamalı anlatıldı

    Afetlere dirençli bir Türkiye için toplumda önlem alma kültürünü önceleyen zihinsel dönüşümü gerçekleştirmek ve vatandaşların afetlerde güvende kalabilmeleri için Afetlere Hazırlık Yılı çalışmaları kapsamında Ekim ayının ana teması olarak belirlenen “Toplanma Alanları” öğrencilere uygulamalı eğitimle anlatıldı.

    Erzurum AFAD İl Müdürlüğü yetkilileri tarafından 15 Temmuz Şehitleri İmam Hatip Ortaokulu öğrencilerine önce teorik ardından uygulamalı şekilde “ Toplanma alanları” hakkında bilgi verildi. Öğrencilere ilk olarak sınıflarda toplanma alanların nereden öğrenileceği anlatıldı. Ardından öğrencilerle deprem tatbikatı yapılarak en yakın toplanma alanına ulaşma eğitimi verildi.

    Acil toplanma bölgeleri hakkında bilgi veren AFAD İl Müdürü Selahattin Karslı, “ Ekim ayı temamız toplanma alanları ile ilgili. Toplanma alanlarını tüm Türkiye’de belirledik ve ilan ettik. Özellikle İstanbul depreminde de gördük ki toplanma bölgelerinin bilinmesi çok önemli. Bu alanları da belirlerken öyle her hangi bir boş alan diye belirlemedik. Bir plan çerçevesinde toplanma alanlarını bir kriteri var. Yerleşim yerlerine yakınlığı, nüfusun yoğunluğu ve diğer ihtiyaçların karşılandığı 7 kriterle belirtiyoruz. Bu alanlarda ilk olarak vatandaşlarımızı toplamaya çalışıyoruz. Okulumuzda bunu öğrencilerimize anlattık. Özellikle bizler bir afet olunca toplu mekanlara öncelik veriyoruz. Okullarımız bunların başında geliyor. Çocuklar güvenliği sağlanması gereken kişilerde ilk sırada yer alıyor” dedi.

    Eğitimin ardından öğrenciler AFAD personeliyle hatıra fotoğrafı çektirdi.