Etiket: anlaşma

  • Kanada, Covid-19 aşısı üzerinde çalışan Johnson&Johnson ve Novavax şirketleri ile anlaşma imzaladı

    Kanada, Covid-19 aşısı üzerinde çalışan Johnson&Johnson ve Novavax şirketleri ile anlaşma imzaladı

    Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Covid-19 aşısı üzerinde çalışan Johnson&Johnson ve Novavax şirketleri ile anlaşma imzalandığını duyurdu.

    Korona virüs salgını etkisini arttırmaya devam ederken, birçok ülke aşıya hızlı bir şekilde ulaşmak amacı ile anlaşmalar yapıyor. Kanada Başbakanı Justin Trudeau bugün yaptığı açıklamada, Covid-19 için potansiyel aşı üzerine çalışan Johnson&Johnson ve Novavax adlı şirketlerle ortaklık kurduklarını ve anlaşma imzaladıklarını duyurdu. Başbakan Trudeau, geçtiğimiz günlerde de Pfizer Canada ve Moderna ile yine potansiyel aşı üzerine bir anlaşma imzalamıştı. Yapılan yeni anlaşmalarla birlikte Kanada’ya 2021’e kadar en az 88 milyon doz aşının ulaşması bekleniyor.

    Başbakan Trudeau, “En son yapılan aşı testleri umut verici sonuçlar gösteriyor. Bu nedenle bu potansiyel aşılardan birinin başarılı olması durumunda Kanada ve Kanadalıların ihtiyaç duydukları dozlara erişebilmelerini elimizden geldiğince sağlamaya çalışacağız“ ifadelerini kullandı.

    Başbakan Trudeau, çalışmaları hızlandırmak adına Montreal’de bulunan Ulusal Araştırma Konseyi’ndeki bio-üretim tesisini genişletmek için 126 milyon dolar harcayacaklarını aktardı.

    Uzmanlar, aşıların klinik deneylerinin 2. ve 3. aşamada olduğunu ve Sağlık Bakanlığı tarafından güvenli kabul edilene kadar resmi olarak hiçbir aşının satın alınmayacağını açıkladı.

  • BB Erzurumspor Mehmet Özdilek ile anlaşma sağladı

    BB Erzurumspor Mehmet Özdilek ile anlaşma sağladı

    BB Erzurumspor’da Erkan Sözeri ile yolların ayrılmasından sonra teknik direktörlük görevine Mehmet Özdilek getirildi.

    BB Erzurumspor yönetimince yapılan açıklamada Fatih Karagümrükspor maçı sonrası Teknik Direktör Erkan Sözeri ile yolların ayrılmasının ardından geçtiğimiz sezon Süper Lig’de de BB Erzurumspor’u çalıştıran Mehmet Özdilek ile anlaşma sağlandığını bildirildi.

    Tecrübeli teknik direktör ile 1.5 yıllık anlaşma sağlandığı ve bugün Erzurum’a gelmesinin beklendiği öğrenildi.

  • Atatürk Üniversitesi’nden şehir için yeni bir anlaşma daha

    Atatürk Üniversitesi’nden şehir için yeni bir anlaşma daha

    İş gücü piyasasının talep ettiği nitelikteki iş gücünü yetiştirmek ve kamu-özel sektör iş birliğine katkı sağlamak amacıyla Atatürk Üniversitesi, Türkiye İş Kurumu (İŞKUR) arasında protokol imzalandı.

    Atatürk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ömer Çomaklı ile İŞKUR yöneticilerinin imzaladıkları protokolle 234 kursiyere Müşteri Hizmetleri konusunda teorik ve uygulamalı eğitim verilecek.

    Atatürk Üniversitesi Sürekli Eğitim Uygulama ve Araştırma Merkezi (ATASEM) tarafından hazırlanacak olan eğitim modüllerinin 176 saati teorik, 306 saati ise uygulamalı eğitimden oluşacak. Kursun eğitimleri I. Organize Sanayi Bölgesindeki Global A.Ş. yerleşkesinde yapılacak. 234 kursiyerin katılacağı, teorik ve uygulamalı eğitimin verileceği kursta, kursiyerlerin eğitim sonucundaki başarı durumları, verilen eğitimin özelliklerine göre yapılacak yazılı veya uygulamalı sınavlarla belirlenecek.

    “Üniversitedeki bilimsel potansiyeli sanayiye aktarıyoruz”

    Rektör Prof. Dr. Çomaklı, imzalanan bu anlaşmayla Atatürk Üniversitesinin ülke istihdamına katkıda bulunmayı sürdürdüğünü belirterek benzeri anlaşmaların yapılmaya devam edeceğini kaydetti.

    Üniversite-sanayi iş birliğinin temel amacının YÖK’ün çizdiği vizyon çerçevesinde; üniversitedeki bilimsel potansiyelin, sanayiye aktarılarak ekonomik değere dönüşmesine katkıda bulunmak ve bölgedeki firmaları Ar-Ge, inovasyon çalışmalarına yönlendirerek, üniversitedeki akademisyen ile sanayici arasında karşılıklı güvene dayalı, sürdürülebilir iş birliğini sağlamak olduğuna vurgu yapan Çomaklı, Atatürk Üniversitesinin kamu-özel sektör iş birliklerine önem verdiğini hatırlatarak, şehrin kalkınması açısından üniversitenin var olan potansiyelinden faydalanılması gerektiğine işaret etti.

  • Milli enerji silahı ‘Wattozz’ için 5 milyon dolarlık anlaşma

    Geçtiğimiz günlerde tanıtımı yapılan milli elektroşok silahı Wattozz için Malezyalı bir firma ile 5 milyon dolarlık satış sözleşmesi imzalandı.

    Albayraklar Şirketler Grubu tarafından üretilen Milli Elektroşok Silahı Wattozz’a dünyadan sipariş yağıyor. Lansmanı yapıldığı günden bu yana büyük yankı uyandıran dünyanın ilk kablosuz elektroşok silahı Wattozz için Malezyalı Dian Synergy firması ile 5 milyon dolarlık satış sözleşmesi imzalandı.

    “Hedefimiz Türkiye’ye yılda ortalama 250 milyon dolar döviz girdisi sağlamak”

    Malezyalı firma yetkilileri, Albayraklar Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Albayrak ve Albayraklar Savunma firmasının CEO’su Sertan Ayçiçek’in hazır bulunduğu imza töreninde konuşan Adnan Albayrak Milli ve Yerli Wattozz silahı için dünyanın bir çok ülkesinden siparişler aldıklarını, hedeflerinin Türkiye’ye yılda ortalama 250 milyon dolar döviz girdisi sağlamak olduğunu söyledi.

    “100’ün üzerinde ülkeden başvuru var”

    Albayrak, Wattozz’un artık Dünya Markası haline geldiğini ve kendilerine 100 ün üzerinde farklı ülkeden gelen distribütörlük başvurularını değerlendirmeye devam ettiklerini sözlerine ekledi.

    Malezyalı firma yetkilisi Bakhtiar Bin Ibrahim ise yapılan anlaşmadan dolayı büyük onur ve heyecan duyduklarını Türkiye’nin ürettiği ürünlerin kalitesine güvendiklerini ve Wattozz Elektroşok Silahı’na hayat kurtaran bir silah gözüyle baktıklarını, bu silahı ülkelerine kazandıracak olmaktan dolayı da ayrıca büyük mutluluk duyduklarını belirtti.

    İmza töreninde silahın Malezya’daki basın tanıtımı 24 Ocak 2019 tarihinde Kuala Lumpur da üst düzey katılımcılar eşliğinde gerçekleşeceği bilgisi verildi.

  • Dev zirveden 380 milyon dolarlık anlaşma çıktı

    Bu sene 9’uncusu düzenlenen ve Cumhurbaşkanlığı himayelerinde yapılan Boğaziçi Zirvesi’ne yapılan iş anlaşmaların yanında dünya barışı ile sürdürülebilir kalkınmaya yönelik konuşmalar damga vurdu. Zirveyi düzenleyen Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) Kurucu Başkanı Cengiz Özgencil, 6 ayrı grup tarafından 380 milyon dolarlık ön anlaşma yapıldığını tahmin ettiklerini belirterek, önümüzdeki sene çok daha büyük atılımlar yapmayı planladıklarını ifade etti.

    Uluslararası İşbirliği Platformu (UİP) tarafından düzenlenen 9’uncu Boğaziçi Zirvesi, 81 ülkeden 2 binin üzerinde katılımcı ile 26-28 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleştirildi. Zirveye siyaset, ekonomi, kültür, sanat ve spor alanından önemli isimler katılırken, sürdürülebilir kalkınma ve dünya barışına ilişkin önemli mesajlar verildi. Zirveyi değerlendiren UİP Kurucu Başkanı Cengiz Özgencil, zirve sonrası en önemli sonucun ana temalarında da vurguladıkları gibi dünya barışına ve yeryüzünde bulunan bütün ülkelerin savaşsız kalkınma hamlelerine katkıda bulunmak olduğunu söyledi.

    Özgencil, bu mesajın zirveye katılan iki cumhurbaşkanı, iki başbakan, 11 farklı ülkeden gelen bakanlar, iki eski devlet başkanı, üç eski başbakan, bir devlet başkan yardımcısı ve 200’e yakın konuşmacı tarafından da verildiğinin altını çizdi.

    Zirvede çok önemli ekonomik iş birliklerinin de gerçekleştiğini kaydeden Özgencil, “Görüşmelerin yapılması için otelde 5 ayrı salon kiraladık. Bunların tümü üç gün boyunca doluydu ve çok sayıda B2B görüşmeler yapıldı. Biz görüşmeleri takip etmiyoruz ama sonuçları ile ilgili bize geri dönüşler oluyor. 6 ayrı grup tarafından 380 milyon dolara yakın ön anlaşmanın imzalandığını tahmin ediyoruz. Bu anlaşmalar daha çok mega projeler ve enerji ile ilgili. Bunların haricinde de bilgimiz olmayan çok sayıda anlaşma imzalandığını düşünüyoruz” dedi.

    “10’uncu yılda yeni hamleler olacak”

    Zirveye gelen 81 ülkeden katılımcıların kendilerini organizasyon konusunda tebrik ettiğini belirten Özgencil, tümünün önümüzdeki yıl da katılmak istediklerini söylediklerini anlattı. Özgencil, “Önümüzdeki sene 10’uncu yılımız ve çok büyük atılımlar yapmayı planlıyoruz. 10’uncu yıla damgasını vuracak yeni etkinlikler planlıyoruz” ifadelerini kullandı.

    Zirvede 30’un üzerinde panel yapıldığını belirten Özgencil, hemen hepsinin yoğun bir katılımla gerçekleştiğini ve çok ilgi gördüğünü kaydetti. Üç gün süren görüşmelerde, konuşmacıların savaşın en derin ekonomik durgunluklardan daha da ağır iktisadi sonuçları olduğuna işaret ettiklerini anlatan Özgencil, “Konuşmacılar ülkelerin iç siyasi kavgalarını uluslararası alana taşıyarak, iç barışlarını ve refahlarını güçlendiremeyeceklerinin altı çizildi. Barışın sürdürülmesinin ve herkes için kalkınmanın madalyonun iki yüzü olduğu konusunda görüş birliği sağlandı. Ayrıca her iki hedefin de gerçekleştirilmesi için arayışlara yön verecek ilkelerin neler olduğu tartışıldı” dedi.

    Sürdürülebilir kalkınma ve barış vurgusu

    Her ne kadar zengin bir ilkeler listesi geliştirilebilirse de bazı ilkelerin olmazsa olmaz nitelikte olduğunun belirlendiğini ifade eden Özgencil, şöyle devam etti: “İlk olarak, dünyada sürdürülebilir kalkınmanın gerçekleşmesi, uluslararası ticaretteki engellerin arttırılmasını değil, giderek azaltılmasını ve kaldırılmasını gerektiriyor. Engeller, onları oluşturanlar dâhil her ülkeyi fakirleştiriyor. İkinci olarak, sürdürülebilir kalkınmanın itici gücü, buluşlar ve inovasyondur ve bunun için toplumlarda düşünceyi ve saygıyı ön plana çıkaran özgürlük ortamına ihtiyaç vardır. Üçüncü olarak ülkeler iyi yönetilmeli. Toplumu baskı altına alan, yozlaşmayı doğal karşılayan ve insanının maddi ve manevi refahını ihmal eden yönetimlerle barışın sürdürülmesi ve herkes için kalkınma olanaksızdır. Dördüncü ve son olarak da dünya yönetişiminde reforma ihtiyaç vardır. Günümüzde dünya yönetişiminin çatısını, az sayıda ülkeye fazla söz hakkı tanıyan ve temsil yetenekleri giderek zayıflayan nitelikteki yapılar oluşturuyor. Daha da üzücü olan, uluslararası alanda kararları çok taraflı süreçler sonucu almak, yerini tek taraflı icraatlarla almaya bırakmış durumda. Küreselleşme çağı olarak adlandıracağımız yüzyılımızı, çağımıza uygun ortak değerlerle donatmak ve bu değerler üzerine inşa edilecek fikir birliğinden eylem birliğine dönüştürmek bir tercih değil zorunluluk haline geldi. Bunu yapamadığımız takdirde, kazananı olmayan herkesin kaybettiği bir çatışma ortamına girmemiz maalesef sanıldığından daha kolay olacak. Sonuç olarak barış yoksa sürdürülebilir kalkınma olmaz, sürdürülebilir kalkınma olmazsa da barış kurulamaz”.