Etiket: anıldı

  • Nene Hatun Ankara’da anıldı

    Nene Hatun Ankara’da anıldı

    Gençlik ve Spor Bakanlığı, Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen “Atasız Ati Olmaz” adlı proje kapsamında, Aziziye Tabyası’nın savunmasında çarpışarak adını tarihe yazdıran Kahraman Türk kadını Nene Hatun, Gençlik ve Spor Bakanlığı Konferans Salonu’nda adına düzenlenen programla anıldı.

     
    Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan anma programında Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Bulut bir konuşma yaptı.
    Bulut konuşmasında; ‘’Erzurum’da Nene Hatun’u beş bin vatandaşımızın katılımıyla andık. Şimdi bu salonda da pek çok gencimizle bu programları paylaşmamızın onurunu yaşıyoruz.’’ Dedi.
    Konuşmanın ardından Eğitim, Kültür ve Araştırma Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan Nene Hatun’u anlatan belgesel izlendi.

     

     
    Programa, İstanbul Milletvekili İdris Güllüce, Bursa Milletvekili Bedrettin Yıldırım, Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık, Bakanlık proje koordinasyon Genel Müdürü Ramazan Yiğit, Erzurum Tortum Belediye Başkanı Hasan Çakmak, ESAV Başkanı Veysel Karani Aksungur, Erzurum Dernekler Federasyonu Başkanı Feridun Önal,
    Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü temsilcileri, Bakanlık yöneticileri ve personeli ile farklı okullardan gelen öğrenciler ve öğretmenleri katıldı.

     

     
    Belgesel gösteriminin ardından Erzurum Gençlik Spor İl Müdürlüğü Gençlik Merkezi gönüllülerinin hazırlayıp sunduğu “Top Dağında Bir Yürek Nene Hatun” tiyatrosunu seyirciler dakikalarca ayakta alkışladı. Tiyatro gösteriminden sonra ise TRT ses sanatçısı Aysun Gültekin’in seslendirdiği türkülere gençler hep bir ağızdan eşlik etti. Programın ardından Genel Müdürlük tarafından hazırlanan Nene Hatun adlı romanı katılımcılara hediye edildi.

  • Mevlüt İhsani anıldı

    Halk edebiyatına sazıyla sözüyle önemli eserler veren ‘İhsani Baba’ ismiyle tanınan Oltulu Aşık Mevlüt İhsani, kendi adına düzenlenen şenliklerle anıldı. Her yıl düzenlenen ve bu yıl 22’ncisi yapılan ‘Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Anma Şenlikleri’ renkli görüntülere sahne oldu.

     

    Kültür Bakanlığı’nın katkılarıyla, “Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Yaşatma Derneği” tarafından organize edilen anma şenlikleri programı, Aşık İhsani Baba’nın şehir merkezine 13 kilometre uzaklıkta bulunan Duralar köyündeki anıt mezarı önünde yapılan dualarla başladı. Komşu ilçelerden ve çevre köylerden gelen çok sayıda davetlinin katılımıyla gerçekleşen anma şenliklerine, İhsani Baba’nın yaşamış olduğu Duralar köyünün ‘Taşlı Tarla’ mevkiinde devam edildi. Aşıklık geleneğini İhsani Baba’dan devralan oğlu Aşık Şakiri davetlilere kısaca İhsani Baba’nın hayatından kesitler sunarak şiirlerinden dörtlükler okudu. Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’nin talebelerinden olan Aşık Cemal Divani ise köyde yapılan şenlikler kapsamında eserlerini sazıyla sözüyle seslendirerek, davetlileri coşturdu.

     

     

     

    Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Anma Şenlikleri, Oltu Belediyesi konferans salonunda yapılan etkinliklerle devam etti. Burada yapılan etkinliklerde; Oltu Havzası’nda aşıklık geleneğini sürdüren bir çok isim sahnede yerini alırken, İhsani Baba’yı anma şenliklerine Hasankale’den gelerek katılan Aşık Sıtkı Eminoğlu da misafir sanatçılar arasında yeraldı. Oltu Havzası aşıklarından Aşık Yıldırım Burhani, Aşık Adem Göçeroğlu, Aşık Mahmut Sultanoğlu ve Aşık Sinani, Aşık Emrah, Aşık Reyhani gibi üstadların eserlerinin yanı sıra kendi yazmış olduğu eserleri seslendirdi. Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Anma Şenlikleri’nin son etabında ise Aşık Cemal Divani, Aşık Sıtkı Eminoğlu ve İhsani Baba’nın da torunu olan Aşık Kamili sahnede yerlerini aldı. Üstadın hayırla yadedilmesinin ardından atışmalara geçildi. Yapılan sazlı ve sözlü atışmalarda sevgi, inanç, kardeşlik ve anne baba sevgisi gibi konular işlenirken, salonu dolduran davetliler tarafından yapılan tezahürat ve alkışlar hız kesmedi.

    Her yıl düzenlenen ve bu yıl 22’ncisi yapılan Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Anma Şenlikleri, Oltulu Aşık Mevlüt İhsani’yi Yaşatma Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Musa Çalışkan‘ın konuşmasıyla son buldu. Çalışkan, İhsani Baba’nın halk edebiyatına çok sayıda ölmez eser bıraktığını belirterek, onun eserlerini tanıtıp yaşatarak, gelecek kuşaklara aktarmak gerektiğini vurguladı.

  • Nene Hatun anıldı

    AHMET AKBUĞA
    ERZURUM (İHA) –

    Erzurum’daki Aziziye Tabyası’nın savunulmasında kahramanca çalışarak adını tarihe yazdıran Türk kadını Nene Hatun, ölüm yıl dönümünde 7’den 70’e Erzurumlunun katılımıyla kabri başında anıldı.

     
    Gençlik ve Spor Bakanlığı tarafından düzenlenen programla Nene Hatun ölüm yıl dönümünde anıldı. Aziziye Tabyalarında düzenlenen programa protokolün yanı sıra bine yakın öğrenci, genç, yaşlı Erzurumlu katıldı. Araç yoğunluğu nedeniyle tabyalara çıkan yolda trafik kilitlenirken vatandaşlar yaklaşık 1 kilometrelik yolu yürüyerek yukarı çıktı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle devam etti. Daha sonra protokol konuşmaları yapılarak Türk kadınının kahramanlığını destanlaştıran şiirler okundu.
    Programda Doç. Dr. Erol Kürkçüoğlu ve Erzurum Büyükşehir Daire Başkanı Talat Uzunyaylalı tarafından 93 harbi sırasında yaşananlar ve Nene Hatun’un kahramanlık öyküsü katılımcılara aktarıldı.
    Daha sonra Nene Hatun kabri başında anıldı. 7’den 70’e Erzurumlu dualar ederek Nene Hatun’u yad etti.

     

    NENE HATUN KİMDİR ?
    Nene Hatun 1857 yılında Erzurum’da doğdu. 1877 yılında 8 Kasım’ı 9 Kasım’a bağlayan gece, Osmanlı vatandaşı olan Ermeni çeteleri Erzurum’un Aziziye Tabyası’na girmeyi başarmışlardı. Tabyayı koruyan Türk askerlerini uykuda yakalayıp kılıçtan geçirdiler. Bu sırada arkadan gelen Rus askerleri ise hiçbir zorlukla karşılaşmadan tabyayı ele geçirdiler. Baskından yaralı olarak kurtulan bir er haberi Erzurumlulara ulaştırdı. Sabah ezanından hemen sonra “Moskof askeri Aziziye Tabyası’nı ele geçirdi” şeklinde minarelerden Erzurum halkına haber verildi. Bu haberin ardından Erzurum halkından silahı olan silahını, olmayanlar ise balta, tırpan, kazma, kürek, sopa ve taşları ellerine alarak Tabya’ya doğru koşmaya başladılar. Koşanlar arasında, erkeği cephede çarpışan Nene Hatun da vardı. Ağabeyi Hasan bir gün önce cepheden yaralı olarak gelmiş ve kollarında can vermişti . Nene Hatun üç aylık bebeğini emzirdikten sonra, “Seni bana Allah verdi. Ben de Ona emanet ediyorum” diyerek vedalaştıktan sonra bir kaç saat önce ölen ağabeyinin tüfeğini alarak sokağa fırlamıştı.

     

     
    Erzurumlular, ölüme gittiklerini bildikleri halde, Aziziye Tabyası’na doğru koşuyordu. Tabyaya yerleşmiş olan Rus askerleri, gelenlere yaylım ateşi açtı. Ön sıradakiler o anda şehit oldular. Arkadakiler, geri çekilmek yerine daha bir kararlı ve hızlı olarak ileri atıldılar. Demir kapılar kırılıp içeri girildi. Göğüs göğüse bir savaş başladı. Mükemmel silahlarla donanmış Rus ordusu, baltalı-tırpanlı, taşlı-sopalı halk karşısında yarım saat tutunabildi. 2 bin 300’e yakın Rus askeri öldürülüp, Tabya geri alınmıştır. Türk tarafında ise bin kadar şehit verilmiştir.

     

     

    NENE HATUN O GÜNLERİ ÖZETLE ŞÖYLE ANLATMIŞTIR:
    Ağabeyim Hasan cepheden ağır yaralı olarak bir gece önce eve gelmişti. Bir yandan ona bakarken, bir yandan da 3 aylık çocuğumu emziriyordum. Kardeşim o gece kollarımın arasında öldü. Sabaha karşı minarelerden ‘Moskof Aziziye’ye girdi’ diye haykırışlar başlayınca, kardeşimin alnını öpüp, ‘Seni öldüreni öldüreceğim’ diye and içtim. Yavrumu Allah’a emanet ettikten sonra, ağabeyimin tüfeğini ve satırımı alıp dışarı fırladım. Sel gibi Aziziye’ye akıyorduk. Tabyanın mazgallarından düşman ölüm yağdırıyordu. Düşmanda iyi silah vardı, bizde de iman. İleri atıldım. Dadaşlar arasına karıştım. Satırım durmadan kalkıp iniyordu.
    Başka bir hikayesinde cepheye babası kardeşi ve kayınbiraderi gider. Onlar gittikten hemen sonra Türkleri kılıçtan geçirmişler haberini alır ve küçük oğlunu bırakarak evden cepheye doğru yol alır. Cephede ilk önce babasının sonra kayınbiraderinin ve kardeşinin cesedini gördükten sonra eve geri döner ve bıraktığı 3 aylık oğlunun karnının ermeni askerleri tarafından deşilmiş olduğunu görür. Eline bir keskin bir budama makası alıp evden dışarı çıkar ve 17 ermeni askerini öldürür.

     

     
    Tabya’nın geri alınmasının ardından, aralarında Nene Hatun’un da bulunduğu yaralıların tedavisine başlandı. Fakat bu sırada Nene Hatun yaralı olmasına rağmen diğer yaralıların tedavisini yapmak için çalışmıştır. Nene Hatun bu özverisiyle tanınıp, saygı ile sevilmiştir.

     

     
    Nene Hatun’un vatan için gece başlayan mücadelesi, tüm düşman Erzurum’dan kovuluncaya kadar devam etti. Erzurum’un her karış toprağında cephane taşıyarak, yaralılara hemşirelik yaparak, yemek pişirerek, su dağıtarak, hizmetten hizmete koşarak destanlaştı. Gazi Ahmed Muhtar Paşa’nın zaferinde Nene Hatun’un ve onun vatan aşkını paylaşan bütün insanların da payı vardı.
    Ölümünden bir yıl önce kendisini ziyaret eden NATO’da görevli Amerikalı subayın bir sorusuna: “Ben o zaman gereken şeyi yapmıştım. Bugün de gerekirse aynı şeyi yaparım” cevabını vermişti.

     

    1955 YILINDA YILIN ANNESİ SEÇİLMİŞTİR
    98 sene yaşadığı Erzurum’da 22 Mayıs 1955’de zatürre hastalığından dolayı vefat etmiştir. Nene Hatun, kurtuluş mücadelesini verdiği Aziziye Tabyası’na defnedilmiştir. Türk Kadınlar Birliği tarafından ölümünden bir kaç ay önce yılın annesi seçilmiştir.

  • Osman Demirci Hocaefendi, Dualarla Yad Edildi

    Osman Demirci Hocaefendi, Dualarla Yad Edildi

     Anadolu‘nun manevi dinamiklerinden merhum Osman Demirci Hocaefendi için vefatının 9. yıl dönümünde talebeleri mevlit okuttu. Programa katılan Rotterdam İslam Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Akgündüz, Demirci Hocaefendi’nin aşkını ve şevkini kaybetmeden ömrünün sonuna kadar İslam’a hizmet ettiğini söyledi.

     

    Bahçelievler Şirinevler Ulu Camii’nde düzenlenen anma programına; Osman Demirci Hocaefendi’nin talebeleri, sevenleri ve çok sayıda vatandaş katıldı. Dünya Kur’an-ı Kerim’i güzel okuma birincilerinin de katıldığı anma programına katılanlara Kur’an ziyafeti sunuldu. Mevlit okunmasıyla devam eden programda, talebeleri ve dostları Demirci Hocaefendi’nin hizmetlerini anlattı. Programda Ali Akgündüz Hocaefendi de Risale-i Nurlar’da yer alan Kur’an ve iman hakikatlerinden kısa bir ders yaptı.

     

     

    Osman Demirci Hocaefendi’nin talebelerinden Mehmet Güllük, programı Demirci Hocaefendi’ye olan vefa için yaptıklarını ve tüm sevenlerinin bir araya geldiğini aktardı. Osman Demirci ile 40 yıla yakın bir birlikteliklerinin olduğunu ifade eden Güllük şöyle konuştu: “Osman Hocaefendi, Bediüzzaman Said Nursi’nin talebelerinden olup ‘kimin himmeti milleti ise tek başına bir millettir’ diyenlerdendi. Hocaefendi milyonlarca insanın yetişmesine, iman ve Kur’an davasına kendini adamış bir kişi idi. Bu arada Mehmet Kırkıncı hocayı da anmak gerekir. İkisi her zaman birlik ve beraberlik içerisinde Türkiye‘nin müspet hareket etmesi için çalışmışlardır. Kendilerini imanı, peygamber efendimizi, risale-i nurları anlatan hizmetlere adamışlardır. Bizde talebeleri olarak vefatının yıl dönümünde bu programı düzenledik. Katılan herkesten Allah razı olsun.”

     

     

     

    Prof. Dr. Ahmet Akgündüz ise katılımcılara Osman Demirci Hocaefendi’nin hayatından bazı kesitleri anlattı. Prof. Akgündüz, Demirci Hocaefendi’nin Erzurum‘un ilim halkalarında yetişmiş, kıymetli ve ihlaslı bir alim olduğunu belirtti. Erzurum‘un uzun yıllardan bu yana önemli bir ilim merkezi olduğuna dikkat çeken Akgündüz, “Erzurum müftüsü Sakıp efendi olsun, Osman Efendi olsun, bu halkada yetişen Mehmet Kırkıncı olsun, Fethullah Gülen Hocaefendi olsun, Osman Demirci Hocaefendi de aynı halkanın bir parçasıdır.” dedi.

     

     

     

    Osman Demirci Hocaefendi’nin özelliklerinden bahseden Akgündüz, konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Hiçbir zaman aşkını şevkini kaybetmeden ömrünün sonuna kadar İslam’a hizmet etmiştir. BediüzzamanHazretlerinin Risale-i Nur Külliyatı’ndan istifade ederek tebliğin tam vazifesini idrak etmiştir. Bir başka yönü ise aktif ve faal bir zat olmasıdır. Erzurum‘da ilk İslam Enstitüsü’nü kuran ve dernek başkanlığını yapan bir vaizdir. Aynı zamanda kendi kullandığı aracıyla milletten yardım toplayan bir alimdir. İstanbul‘da kurucusu olduğu vakıfta Sudan‘dan, Somali‘den dahi talebeler getirerek yetişmelerine vesile olmuştur.”

     

     

    Osman Demirci Hocaefendi’nin Türkiye‘nin hemen hemen her yerine giderek konferans verdiğini hatırlatarak Akgündüz, “En önemli cümleleri, Peygamber Efendimizin ‘Eğer bir elime güneşi bir elime ayı koysanız ben asla La İlahe İllallah davasından vazgeçmem’ hadisini haykıran ve ümitvar olunuz şu istikbal inkılabı içerisinde en yüksek gür sada İslam’ın sedasıdır diyerek sözlerini tamamlayan ihlaslı bir alimdir.” diye konuştu.

    OSMAN DEMİRCİ HOCAEFENDİ

    Erzurum‘da 1927 yılında doğan Osman Demirci Hocaefendi, hafızlığının ardından dini eğitimini SakıpDanışman Hocaefendi’den aldığı icazetle tamamladı. Erzurum‘da çeşitli camilerde müezzinlik, imamlık ve vaizlik yapan Demirci, çok sayıda hizmet kurumu açarak talebe yetiştirdi. 27 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra 3 ay hapis yatan merhum Demirci, burada Risale-i Nur’larla tanıştı. 1970’lerde İstanbul merkez vaizliğine tayin edildikten sonra Suffa Vakfı’nı kurarak, iman ve Kur’an hizmetini sürdürdü. Emekliliğinden sonra fahri vaizlik vazifesini sürdüren merhum Demirci, 2004 yılında akciğer enfeksiyonu sebebiyle kaldırıldığı hastanede vefat etti.

  • Mevlana Erzurum’da anıldı

    Mevlana Erzurum’da anıldı

    Mevlana, Erzurum’da düzenlenen “Gönüllerin Sultanı Mevlana” adlı programla anılırken küçük semazenler katılımcıları adeta büyüledi.
    Erzurum’da Atatürk Üniversitesi Kariyer Topluluğu tarafından “Gönüllerin Sultanı Mevlana” adlı etkinlik düzenlendi. Atatürk Üniversitesi Kültür ve Gösteri Merkezi’ndeki programda, Özel Paylaşım Özel Eğitim Kurumu öğrencileri sema gösterisi yaptı. Öğrencilerin gösterisi katılımcılar tarafından yoğun alkış aldı.
    Program, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde Yrd. Doç. Dr. Mehmet Göktaş’ın Mevlana’nın hayatını anlatan sunum yapmasıyla sona erdi.