Etiket: Anayasa

  • Turan: “1 Kasım İle Birlikte Yeni Anayasa İçin Bir Şans Daha Doğdu”

    AK Parti Çanakkale Milletvekili Bülent Turan, “1 Kasım ile birlikte yeni anayasa için bir şans daha doğdu. Seçimlerle birlikte güçlü bir toplumsal irade ortaya çıktı” dedi.

    Milletvekili Bülent Turan, yeni anayasaya tartışmalarını değerlendirdi. Turan, “Yeni anayasa, AK Parti olarak uzun zamandır dile getirdiğimiz, diğer siyasi partilerin de üzerinde hem fikir olduğu bir ihtiyaç. Yaklaşımlarda farklılık olsa da darbe dönemi anayasasının yerine yeni bir sivil anayasa yapılması konusunda siyasi partiler hemfikir. Biz sivil anayasa meselesini topluma dayatmaktan ziyade, bütün partilerin katkılarıyla ortaya çıkacak bir hazırlık olmasını önemsiyoruz. 2011’de meclisteki siyasi çoğunluğumuza rağmen Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na her partinin eşit sayıda milletvekili vermesi bizim yeni anayasa yapımında uzlaşmacı tavrımızı ortaya koyuyor. 1 Kasım ile birlikte yeni anayasa için bir şans daha doğdu. Seçimlerle birlikte güçlü bir toplumsal irade ortaya çıktı. Yüzde 50 oy alan bir parti olarak yeni anayasayı yeniden gündeme almak milletimizin bize yüklediği bir sorumluluk aynı zamanda. Başkanlık sistemi iddiamız da cumhurbaşkanımızın başbakanlığı döneminde beri dile getirdiği, yıllar önce Türkeş’in, Özal’ın, Demirel’in de gündeme getirdiği bir konu. Başkanlık sistemi en temelde yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrıldığı, bu erklerin bağımsız işlerlik kazandığı bir sistem. Güçler ayrılığını bizim istediğimiz kadar diğer siyasi partiler de istiyor. Karar mekanizmalarının hızlanması, yürütmede koalisyon ihtimalinin ortadan kalkması, bürokratik vesayetin kırılması, yasamanın ve yürütmenin güçlenmesi, denge ve kontrol mekanizmasının kurulması bizim başkanlık sisteminde gördüğümüz avantajlar” dedi.

  • CHP’li Tekin’den Yeni Anayasa Ve Başkanlık Sistemine İlişkin Açıklama

    CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, yeni anayasa ve başkanlık sistemiyle ilgili CHP’nin görüşlerini açıkladı. Tekin, “Evrensel kurallar içerisinde Batı standartları içerisinde bir hukuk sistemi, anayasa yapmak istiyorlarsa biz buna sonuna kadar varız. Ama bunu zehirlemek için buraya da bir başkanlık sistemi eklerim derse hiç kapımızın önünden geçmesinler” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK) Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin, MYK toplantısının gündemine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Tekin, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifa edebileceği ya da parti içerisinden yeniden liderlik yarışı başlayarak Kurultay’da genel başkan değişimi olacağı yönündeki bilgilerin sorulması üzerine “Sayın Genel Başkanımızın istifasını gerektirecek sorun söz konusu değildir. Bir önceki seçime göre bunu başarı olarak kabul etmiyoruz ama oyunu korumuş, oyunu arttırmış, milletvekili sayısını arttırmış tek siyasi partiyiz. 2007’de olduğu gibi merkez sağın çöküşüyle beraber ne yazık ki bizim dışımızdaki iki muhalefet partisinin ve parlamento dışındaki partilerin kendi seçmenlerine sahip çıkamamasından kaynaklı sorunlu yaşandığını görüyoruz. Parti içerisinden insanların genel başkanlık talebi olabilir. Bu son derece doğaldır. Kurultay sürecimiz takvimimiz işliyor. Büyük olasılıkla Şubat’ta büyük kurultayımızı yapacağız. Elbette bu demokratik yarışta bende varım diyen her arkadaşımız bu yarışa katılabilir” ifadelerini kullandı.

    Önümüzdeki süreçte yeni anayasa çalışmalarının gündeme geleceği ve Ak Parti’de buna ilişkin bir hazırlık olduğu belirtilerek, CHP’nin kurulacak bir komisyona destek vermesinin söz konusu olup olmayacağının sorulması üzerine Tekin, şunları kaydetti:

    “Hükümet Sayın Davutoğlu’nun bir evrensel kural içerisinde Türkiye’de yeni bir anayasa, daha özgürlükçü, daha demokratik bir anayasa talebi varsa CHP olarak elbette sonuna kadar destek veririz. Bir önceki anayasa çalışmasında 61 madde hayata geçti ve 61 madde konusunda CHP katkı sundu. Sayın Genel Başkanımız bir önceki ve Başbakan Erdoğan’a 60 maddeyi getirin CHP olarak biz oy vereceğiz dedik ama ne yazık ki Türkiye’de olmaması gereken, toplumun kabul görmemesi gereken başkanlık sistemini masaya getirince masa devrilmiş oldu. Umut ederim ki aynı şekilde masayı devirecek bir başkanlık sistemi hayalinin dışında evrensel kurallar içerisinde yapılacak bir hukuk düzenlemesi konusunda sonuna kadar destek vereceğimizi de beyan etmek istiyorum.”

    Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan’ın yeni anayasanın bir parçasının da başkanlık sistemi düşüncesi olduğunu ifade ettiği hatırlatılarak, başkanlık sistemi konusundaki CHP’nin tutumunun sorulması üzerine Tekin, “Sadece bizim tutumuz değil, yurttaşlarımızın önemli kısmının yapılan araştırmalarda AKP seçmeni dahil olmak üzere yüzde 70’nin böyle bir şeyi kabul etmesi mümkün değildir. Evrensel kurallar içerisinde Batı standartları içerisinde bir hukuk sistemi anayasa yapmak istiyorlarsa biz buna sonuna kadar varız. Ama bunu zehirlemek için buraya da bir başkanlık sistemi eklerim derse hiç kapımızın önünden geçmesinler” karşılığını verdi.

  • Eşiyle ilgili ilginç çıkış

    Başbakan Erdoğan, NTV-Star yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Derin devletin hala temizlenmediğini açıklayan Başbakan, yardımcısı Arınç’la farklı düşündüğünü de söyledi

     

    Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi: “Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’nın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Benim Silahlı Kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. (…) Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi iddiasında olmadık. O kadar büyük iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik.”

    Başbakan, Hozat’daki fişlemeler konusunda ise şu açıklamalarda bulundu: “Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı.”

    Lafım sağa sola çekilmesin

    Başbakan kuvvetler ayrılığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye’de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanına da müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti. Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport’un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor.”

    Sadece yargı ile alakalı değil

    Erdoğan, “Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunu mu söylüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. Ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, bu kişi orada 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız. Bu sadece yargı için değil. Konya’daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum.

    Eşimden önce öleyim

     

    Başbakan Erdoğan, ”Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?” sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi. ”Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı. Erdoğan, ”Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım’a mı?” sorusuna cevaben de ”O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb’imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?” dedi.

    Gündemi ben oluştururum

    ERDOĞAN, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, ”Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” dedi.

    Uludere olayı kullanılıyor

    “BİZ AK Parti olarak yaşatmanın gayretindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 gerçek var: Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum.”

    Fotoğraf değil 1 milyon ilmekli halı

    Vanlı işadamı Mustafa Acar, Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’nla çekilen bir fotoğrafını internetten indirip, ipek duvar halısı yaptı. Acar, Başbakan Erdoğan’ın anneler gününü kutlamak için annesini ziyaret ettiği sırada annesinin elini öptükten sonra, “Kaldır ayaklarının altını öpeyim” demesinin kendisini çok duygulandırdığını; ülkenin 10 yılına damgasını vurmuş güçlü bir kişiliğin, bu anlamda tevazu gösterip bu sözü söylemesinin de kendisini etkilediğini, bu nedenle böyle bir halı yapmaya karar verdiğini ifade etti.

    Acar, ebatları 1 metreye 70 santimetre olan ipek halının yapımının da oldukça zorlu geçtiğini belirtti. 6 kişilik ekiple 13 ayda tamamlanan ipek duvar halısında 200 farklı ton kullanıldığını, yüzleri ipekte düzgün görünmediği için Yeni Zelanda’dan getirilen yünleri kullandıklarını söyledi. Acar, fotoğrafı kare kare motiflendirdiklerini, milyona varan dokuma düzeneğine getirdiklerdikten sonra halının dokunmaya başlandığını ve her santimetrekarede 140 ilmek bulunduğunu da anlattı.

    “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz”

    “Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı” denmesinin üzerine Erdoğan, “Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı” şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi.

    “Adalet sistemi hız kazandı”

    ’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır” dedi.

    Arınç’ın anlayışı yanlış

    Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, “Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim değerlerimizde anlatmak, konuşmak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adımı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.”

  • Çatışmada ölen PKK’lı kapatılan DTP MYK üyesi çıktı

    Çatışmada ölen PKK’lı kapatılan DTP MYK üyesi çıktı

    ANAYASA Mahkemesi tarafından kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) M erkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi olan ve KCK davasından da aranan Cezmi Altıntaş’ın, geçen hafta Hakkari’nin Çukurca İlçesi kırsalında 3 arkadaşıyla birlikte çatışmada öldürüldüğü ortaya çıktı. BDP bildiri yayımlayarak üzüntüsünü bildirdi.

     

    BDP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada güvenlik güçyleriyle 16 Kasım günü Çukurca kırsalında girdiği çatışmada ölen Cezmi Altıntaş’ın, kapatılan DTP’de MYK üyesi ve Gençlik Meclisi Sözcüsü olarak görev yaptığı belirtildi. Cezmi Altıntaş’ın 2008 yılının temuz ayında kapatılan DTP’de MYK üyesi olarak seçildiği ve çatışmada ölmesinden üzüntü duyulduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

     

     

    “Cezmi Altıntaş, 2008 yerel seçimleri öncesinde Adana’da, DTP MYK’sı adına aday tanıtımı yaparken ’Yüz binleri temsil edecek adaylar ortaya çıkarmak için büyük çaba harcadık. Seçimlerin demokratikleşmeye katkısı olacağına inanıyorum’ demişti. Altıntaş’ın bu inancı boşa çıktı, yerel seçimlerin hemen ardından ’KCK’ operasyonları başladı ve Altıntaş da arananlar arasındaydı. Altıntaş Kürt sorununu çözmeyen iktidarlarca Kürt gençlerine gösterilen iki yoldan birisini seçti. Cezaevine girmek yerine dağa çıktı. Altıntaş eğer cezaevine girseydi, diğer arkadaşları gibi, yaklaşık dört yıldır anadilinde savunma yapamadığı için kendisini savunamadan yatıyor olacaktı. Cezmi Altıntaş’ın yaşamını yitirmesinden de benzer çatışmalarda gencecik askerlerin yaşamını yitirmesinden de demokratik siyaseti yok etmeye çalışanlar ve Kürt sorununun çözümünde adım atmayanlar sorumludur.”

  • Yerel Seçimde Yeni Tarih

    Yerel Seçimde Yeni Tarih

    AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, yerel seçim tarihi olarak CHP’nin 3 Kasım ya da 17 Kasım’ı teklif etmesi halinde ‘evet’ diyeceklerini söyledi.

     

    Elitaş, yerel seçimlerin erkene alınmasına ilişkin Anayasa değişikliğinin Cumhurbaşkanı Abdullah Gültarafından yeniden Meclis’e gönderilmesi sonrası muhalefetle başlayacak yeni görüşmelere ilişkin açıklamalarda bulundu. Gazetecilerin yeni bir tarih belirlenip belirlenmeyeceğine ilişkin sorularını cevaplandıran Elitaş, dün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin imzalarının arkasında olduğunu açıkladığını hatırlattı. Elitaş, “Bildiğiniz gibi MHP ile AK Parti’nin oy sayısı toplam 377 ediyor. Yani 367’den 10 fazla oyumuz var. Mazeretli arkadaşlarımız vardı o süreçte ve 360 oy çıktı. Ama esas olan, CHP’nin kameralar önünde ilk görüşmeler anında ‘ben buna imza atmayacağım ama destekleyeceğim’ sözünden sonra zaten biz bu girişimle girdik” dedi.

     

    Ancak Anayasa değişikliğinin CHP’nin verdiği sözün arkasında durmaması sonucu 6 Ocak 2013 tarihinde, yani kış ayında sandığa gitme zarureti ortaya çıktığını ve Cumhurbaşkanı Gül’ün de bunu görerek iade ettiğini hatırlatan Elitaş, şöyle devam etti:

     

    “Tekrar aynı durum ortaya çıkarsa, ki bunu aynen kabul edip 367’yi bulamadığımız takdirde bu sefer mecburen halk oylamasına gitmemiz gerekir. O halk oylaması da Ocak ayının son haftası, Şubat ayının ilk haftası olabilir. Sayın Cumhurbaşkanın da tekrar geri gönderme yetkisi olmadığından dolayı referandum sakıncasıyla karşı karşıya kalınabilir. O anlamda baktığımızda CHP’nin bu konuda desteklemesi gerekir diye düşünüyoruz.”

     

    MHP’nin 27 Ekim tarihindeki ısrarının hatırlatılması üzerine ise Elitaş, “Biz tarih konusunda ısrarlı değiliz. 27 Ekim olabilir, 3 Kasım olabilir, 17 Kasım olabilir. Nitekim CHP 3 Kasım diye telaffuz etmişti. Yani sözlerinden vazgeçmelerinin yolunun tarih olmaması gerekir diye düşünüyorum. MHP ve AK Parti 27 Ekim tarihinde uzlaştıktan sonra CHP’nin de evet demesi gerekirdi. Ama şu anda bizim için tarihle ilgili bir sıkıntı, problem yok. 27 Ekim de olabilir, 3 Kasım da olabilir, 17 Kasım da olabilir. Açıkçası, CHP’nin tavrını bekliyoruz” dedi.

     

     

    “ÖNCELİK MHP OLABİLİR”

    Yerel seçim tarihine ilişkin görüşmelerin bugün olabileceğini belirten Elitaş, ‘Öncelik CHP mi olacak?’ sorusuna, “Öncelik MHP olabilir” karşılığını verdi.

    “MHP ile 27 Ekim’de mutabakat sağlanamazsa 3 Kasım için CHP ile mi görüşeceksiniz?’ sorusu üzerine Elitaş, “CHP 3 Kasım derse ‘evet’ diyebiliriz. Çünkü seçimlerin öne alınmasıyla ilgili MHP’nin de, AK Parti’nin de, CHP’nin de irade beyanı var. Eğer CHP 3’ü veya 17’si derse yok demeyiz” dedi.