Etiket: Anayasa

  • Yeni Anayasa Ve Başkanlık Sistemi Paneli

    Türkiye’nin gündemi olan başkanlık sistemi hakkında Kahramanmaraş’ta ‘Yeni Anayasa İhtiyacı ve Başkanlık Sistemi’ paneli düzenlendi.

    Hukuki Araştırmalar Derneği (HUDER) Kahramanmaraş Şubesi tarafından Mehmet Akif Kültür Merkezinde gerçekleştirilen panele, Prof. Dr Ahmet Nohutçu ile Anayasa Uzmanı Taylan Barun konuşmacı olarak katıldı.

    Panel Prof. Dr. Ahmet Nohutçu’nun başkanlık sistemi hakkında açıklamalarıyla başladı. Nokutçu, “Başkanlık deyince aklımıza AB devletleri geliyor. Ama normalde savunulan veya savunduğumuz şey, Amerika’daki başkanlık sistemi değil. Amerika kendine özgü siyasi kültürü, sosyo demokratik yapısı ve benzeri sebeplerle kendine özgü bir başkanlık sistemi geliştirmiş ama, ister Amerika olsun, ister Hindistan, ister Türkiye, bir ülke eğer başkanlık sistemine geçiyorsa olmazsa olmazlar şunlardır. Şuanda aslında gördüklerinizdir. Amerika’da bunların hepsi var, ama Amerika’da farklı özellikler var. Bizde farklı özellikler olabilir. Burada demin de söyledim ya, başkanlık sistemi daha demokratiktir. Neden? Çünkü; millet iki kez seçime gidecek. Milletvekili olarak mecliste kimleri görmek istersin? Bir de devletin başında kimi görmek istersin? Yani parlamenter hükümette bir kez oy kullanıyoruz, başkanlıkta iki oy kullanıyoruz. millet iradesi daha çok ortaya çıkıyor” dedi.

    Panel Prof. Dr. Ahmet Nohutçu’nun konuşmasının ardından mikrofona Anayasa Uzmanı Taylan Barun davet edildi. geçmişten günümüze anayasa sisteminin detayları noktasında bilgi veren Barun,“1982 Anayasasının hükümet sistemi ,tasarımı Kenan Evren’in kendisini Anayasanın bizzat içerisine yazarak yani darbeyi yapan generalin kendi anayasasında kendisine verdiği yetkiler üzerine inşa edilmiş bir durumda. Çok fazla yetkisi var, çok fazla görevi var, hiçbir sorumluğu yok. Şu halde Başkanlık sisteminin kendisine daha fazla sorumluluk yükleyeceği, kendisine artı olarak hiçbir şey sunmayacağını söylemek gerekir. Bizim geleneğimizde ne Osmanlı’da, ne daha sonrasında hiçbir zaman federal yapı olmadı. Bugün de ne parlamenteri seçtiğimizde ne de Cumhurbaşkanını veya başkanlık sistemini seçtiğimizde federal yapıyla alakamız olamayacağını belirtmek lazım” diye konuştu.

    Son olarak Yeni Anayasa İhtiyacı ve Başkanlık Sistemi paneli Modaratörü AK Parti 24. dönem milletvekili Yıldırım Ramazanoğlu, “Bugünkü problem şu: Bunu Sayın Cumhurbaşkanımız da ifade ediyor.Şuandaki fiili durumuyla Anayasanın yazılı olduğu hükümle arasında bir çelişki doğmuş durumda. Ama fiili durum halkımızın iradesiyle gerçekleşmiş. Sabih Kanadoğlu’nun bir 367 hikayesi vardı. Bu Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilme zorunluluğu o yüzden ortaya çıkan bir zorunluluk. Şimdi bir şeye daha değinmek istiyorum. Bizim Anayasa metnimiz çok uzun 82 anayasası. 1921 Teşkilatı Esasiye kanunu yani, o zaman düzenlenen Anayasa 2.5 sayfa arkadaşlar. Şimdiki Anayasamız 37.5 sayfa. Amerikan Anayasası 5.5 sayfa. Netice itibarıyla bizim Türk milleti tarihi boyutuyla başkanlık sistemiyle yönetilmeye alışmış bir millet. Bizim geleneklerimizde ve kültürümüzde başkanlık sistemi var” dedi.

  • CHP Sözcüsü Böke’den ’Anayasa Komisyonu’ Açıklaması

    CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke, Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasının dağılmasına ilişkin, “Çalışmalar AKP’nin komisyonu bir başkanlık dayatması için bir zemin olarak gördüğünün çok açık bir şekilde anlaşılmış olması, bizim de bu anlayışa asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha açıkça ortaya koymamız üzerine Meclis Başkanı tarafından komisyonun çalışmalarına son verildi. CHP Türkiye’yi böldürtmez. Türkiye’yi, demokrasiyi ortadan kaldıracak bir tek adam diktasına asla teslim etmez” dedi.

    CHP Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplandı. Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Selin Sayek Böke ise, MYK’nın gündemine ilişkin bir basın toplantısı düzenledi. Şehit haberlerine değinerek konuşmasına başlayan Böke, “Maalesef tek bir kişinin hayali peşinde koşan bir Türkiye’nin de bu acılara yol açtığını anımsatmak zorunda hissediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Anayasa Uzlaşma Komisyonu masasının dağılmasına ilişkin Böke, “Dün Meclis’te Anayasa Uzlaşma Komisyonu adı verilen ancak CHP’nin bir darbe hukukundan arındırma komisyonu olarak katıldığı çalışmalar, AKP’nin komisyonu bir başkanlık dayatması için bir zemin olarak gördüğünün çok açık bir şekilde anlaşılmış olması, bizim de bu anlayışa asla izin vermeyeceğimizi bir kez daha açıkça ortaya koymamız üzerine Meclis Başkanı tarafından komisyonun çalışmalarına son verildi. Türkiye’nin temel sorununun darbe hukuku ve darbe hukuku anlayışını devam ettirmek isteyen yasalar olduğu ve ülkemizin mevcut otoriter ve baskıcı rejimden özgürlükçü demokrasi rejimine geçiş ihtiyacı olduğunu defalarca vurguladık. Bu çalışmalar başlamadan önce bu komisyona davet edildiğimiz mektuba cevaben Sayın Genel Başkanımızın Meclis Başkanına yazmış olduğu mektupta da açıkça ifade etmiştik. Bu komisyon Türkiye’nin çok acil olarak darbe hukukundan arındırılması çalışmalarını yapmak, bu komisyon Türkiye’nin bölünmesinin önünde engel oluşturacak ilk dört maddeyi asla tartışmaya açmayacak bir zemin oluşturmak ve en önemlisi Türkiye’nin tarihsel olarak yaşadığı parlamenter sistemi güçlendirme çalışmalarının bir zemini olacak ve biz bu koşullarda bu komisyon çalışmalarına katılırız diye açıkça ifade etmiştik” diye konuştu.

    “CHP BU KOMİSYON ÇALIŞMALARINA KATILMADAN ÖNCE ŞU 2 NOKTAYI BAŞTAN ÇOK AÇIK YÜREKLİLİKLE ORTAYA KOYMUŞTU”

    Böke, konuşmasına şöyle devam etti:

    “CHP bu komisyon çalışmalarına katılmadan önce şu 2 noktayı baştan çok açık yüreklilikle ortaya koymuştu. Bir, Türkiye’de bir sistem tartışması yoktur. Tek bir adamın otoriter rejim arzusu nedeniyle Türkiye’nin hükümet sistemini tartışmaya açtırmayız. İki, milli mücadele ruhunun bir yansıması olan ve Anayasa’nın ilk 4 maddesinde yer alan Türkiye’nin kurucu prensiplerini tartıştırmayız. Bunun anlamı şudur; CHP Türkiye’yi böldürtmez. Türkiye’yi, demokrasiyi ortadan kaldıracak bir tek adam diktasına asla teslim etmez. Bu bizim ne başta bize oy veren 12 milyon insanımıza borcumuzdur. En önemlisi Türkiye’ye karşı bir sorumluluğumuzdur. Bu anlayışın gereği olarak da bu komisyon çalışmalarında bulunan arkadaşlarımız parlamenter sistem üzerinden şekillenecek bir mutabakat sağlanması için gayret göstermek için o masada oturdular. Bu dün yaşanan tartışmaların bir usul tartışması olmadığı, usul tartışmasının içerisinde bir esas tartışması yapılmasının gerekliliğinin de ilk adımıydı. Bir hükümet sistemi belirlenmeden o hükümet sisteminin işlerini ortaya koyacak olan anayasa metninin yazılması mümkün değildir.”

    “TÜRKİYE’DE BİR SİSTEM SORUNU YOKTUR”

    “Bu komisyon AKP için bir başkanlık komisyonuymuş” diyen Böke, “AKP’nin komisyondan anladığı tek şeyin bir tek adamın rejimine meşruiyet kazandırmak olduğu, bir kez daha anlaşıldı. Türkiye’nin değil bir tek kişinin gündemi olan sistem tartışmasına herhangi böyle bir konuya ayıracak vakti yoktur. Türkiye’de bir sistem sorunu yoktur. Parlamenter sistemin daha güçlü hale getirilmesi için atılacak her adıma da ortak olmaya devam etme çağrımız açıktır. Biz böyle bir ortaoyuna alet olmayız. Türkiye’nin bir demokrasi sorunu vardır. CHP darbe hukukundan arındırma faaliyetlerinin ve parlamenter sistemi güçlendirecek bütün adımların samimiyetle bu masada hep birlikte atılması için ilk gün nasıl bir heyecanla masaya oturduysa bugün de aynı heyecanı ve isteği duymaktadır. CHP Türkiye’yi tek adamın isteğine teslim etmeyecektir” açıklamasında bulundu.

    Türkiye’nin savaş gündemine sıkıştırıldığını söyleyen Böke, “AKP’nin kötü yönetimi Türkiye’yi her alanda bir sorun yumağına çevirdi. Bu sıkışıklıktan çıkmak isteyen AKP sıkışıklığa çözüm olarak ülkemize savaş öneriyor. AKP ne kadar aksini iddia etse de dış politikası ve Suriye politikası çökmüştür” dedi.

    “BİZİM KOŞULLARIMIZIN KABUL EDİLDİĞİNE DAİR BİR İZLENİMLE MEMNUNİYET DUYDUK”

    Gazetecilerin sorularını da cevaplayan Böke, Anayasa Uzlaşma Komisyonu’na CHP’nin geri dönüp dönmeyeceği sorusuna, “Sayın Meclis başkanına Sayın Genel Başkanımız bir mektup yazmıştı. Bu mektubun bir kez daha kendisi tarafından okunmuş olması ihtimalinden memnuniyet duyuyoruz. Mektupta ifade ettiğimiz koşullarda değişiklik yok. Mektup tekrar okunarak bu çağrı yapıldıysa CHP’nin bu komisyonun darbe hukukundan arındırılması komisyonu olması, bu komisyonun Türkiye’de kalıcı bir parlamenter sistem inşası için bir çalışma komisyonu olması çağrısının da kendisi tarafından kabul edildiğini düşünerek de memnuniyet duyuyoruz. Bizim koşullarımızın kabul edildiğine dair bir izlenimle memnuniyet duyduk. Biz çok açık şekilde hangi koşullarda masada olacağımızı ifade etmiştik. Bunların sağlanıp sağlanmayacağıyla ilgili bir değerlendirme yapılmasının gerekliliği ortada” karşılığını verdi.

    Eski Genel Başkan Deniz Baykal’ın CHP ile ilgili açıklamalarının hatırlatılması ve CHP’li Nazlıaka’nın partiden ihraç konusuyla ilgili soruya Böke, “Hukukun üstünlüğüne inanan bir parti. Kendi hukuki mercilerine gereken bütün delegasyonu yaparak karar verme yetkisi verir. Aynı şekilde bütün parti üyelerine geçmiş genel başkanları da dahil olmak üzere kendi görüşlerini demokratça ifade etme zemini sağlar. Bunun ötesinde değerlendirme yapma ihtiyacı yoktur her iki konuda da” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın CHP’ye yönelik açıklamalarına ilişkin Böke, “CHP’nin Atatürkçülüğünü kimsenin sorgulamaya hakkı yoktur. Varolan parlamenter sistem üzerine vesayet kuran bu açıklamaları olduğu gibi kınıyoruz” dedi.

  • Altaç, Anayasa Komisyonunun Dağılmasını Değerlendirdi

    Anadolu Aslanları İş Adamları Derneği (ASKON) Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Aydın Altaç, önceki gün Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) Anayasa Uzlaşma Komisyonu’nda yaşanan tartışmalardan sonra komisyonu terk etmesiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu. CHP’yi bu tavrından dolayı eleştiren Altaç, “Sivil anayasa bu ülkenin olmazsa olmazıdır. Sivil anayasa konusunda meclisin tıkanması hepimizi çok ciddi manada üzmüştür” dedi.

    CHP’nin bundan sonraki süreçte komisyona katılmama gibi bir düşüncesinin olması durumunda hükümetin ve diğer partilerin komisyonu çalıştırması, oluşacak iklime ve uzlaşılacak maddelere göre sivil anayasa çalışmalarını sürdürmeleri gerektiğini dile getiren Aydın Altaç, bu konunun ülke için büyük önem arz ettiğini dile getirdi.

    “MASADAN KALKMAK DOĞRU BİR TUTUM DEĞİL”

    Ülke olarak sıkıntılı bir süreçten geçildiğini belirten Aydın Altaç, sivil anayasa konusunda meclisin şu anda tıkandığını söyledi. Altaç, “Bu durum hepimizi çok ciddi manada üzmektedir. En son önceki gün anayasa uzlaşma komisyonunda oluşan durumda gerçekten gelecekle ilgili bizim hala çok ciddi çalışmalar yapmamız, çok ciddi efor sarf etmemiz gerektiğini ortaya koymaktadır. Ülkenin en temel sorunlarında biri siyasi ve demokratik uzlaşı kültürünün olmamasıdır. Yani sebep ne olursa olsun bir siyasi partinin uzlaşı masasından kalkması, ’ben böyle bir anayasa çalışması içerisinde olmayacağım’ gibi bir tutum sergilemesi doğru bir tutum değildir’’ diye konuştu.

    “ANAYASA HİÇBİR PARTİNİN TEKELİNDE DEĞİL”

    Anayasa’nın hiçbir partinin tekelinde olmadığını, mecliste halkın yüzde 95’ler gibi çok ciddi bir temsil kitlesinin olduğunu belirten Altaç, “Bir mecliste herkesin kendi fikrini, düşüncesini tartışması yine o ortamda Anayasa Uzlaşma Komisyonu’ndaki görüşlerin tartışılmasından sonra ortaya çıkacak ortak fikre herkesin saygı göstermesi gerekiyor. Bu demokrasinin en temel ilkesidir. Siyasi partilerin, ’benim düşüncem olmazsa ben yokum’ gibi tutum sergilemeleri ülkemizin geleceği açısından çok sıkıntılı bir durum oluşturmaktadır” şeklinde konuştu.

    “EN ACİL HUSUS ANAYASA”

    Genelde askeri darbelerin ürünü olan siyasi düşüncelerin millete dayattığı sivil olmayan anayasalarla bu ülkenin yönetildiğini ve siyasi partilerin sivil anayasa konusunda kırmızı çizgilerini öne sürmelerinin anlaşılabilir bir durum olmadığını ifade eden Aydın Altaç, sivil bir anayasanın bu ülkenin olmazsa olmazı olduğunu söyledi. Altaç açıklamalarını şöyle sürdürdü:

    “En acil husus şu anda uzlaşma komisyonunun üzerinde çalıştığı anayasadır. Bu bütün partilerin en vazgeçilmez ilkesi olmalıdır. Bunun içerisinde sistemle ilgili, idari yapıyla ilgili elbette ki her siyasi partinin kendince bir projesi bir fikri bir düşüncesi olacaktır. Ancak unutulmaması gereken husus şudur bu bir siyasi partinin seçim beyannamesi değildir. Bu 78 milyon vatandaşımızın geleceğiyle ilgili meclisin ortaya koyacağı bir çalışmadır. O nedenle hiç kimse burada benim kırmızı çizgim ihlal edildi. Ben masadan kalkıyorum şeklinde bir tavır içerisine girmemeli diye düşünüyorum. Bir an önce yine komisyonun oturup uzlaşacak maddeler neyse nasıl çalışacaklarsa bir an önce bunu ortaya koymaları gerekiyor. Bunun yanında CHP’nin bundan sonraki süreçte eğer komisyona katılmama gibi bir düşüncesi varsa hükümetin ve diğer partilerin Komisyonu çalıştırması; mümkün mertebe oluşacak iklime göre, uzlaşılacak maddelere göre sivil anayasa çalışmalarını sürdürmeleri gerekiyor. Türkiye’de yaşayan bütün hakların beklentisi budur. Biz de sivil toplum örgütleri olarak bunun destekçisiyiz. Ancak şunun unutulmaması gerekiyor, hangi siyasi parti sivil anayasa ile çalışmayı tıkama ve sabote etme gibi bir gayretin içerisine girerse ileri ki süreçlerde halk bunun en iyi cevabını verecektir’’.

  • Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş’tan Anayasa Uzlaşma Komisyonun Dağılmasına İlişkin Açıklama

    Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, Anayasa Uzlaşma Komisyonu 3. toplantısından çekilen Cumhuriyet Halk Partisine, “Yeni bir anayasa yapılmasına katkıda bulunmuyorsanız bunun başka bir manası da şudur: Siz 1982 anayasasına retorik olarak karşı olsanız da bu anayasanın değişmemesi gerektiğine inanıyorsunuz demektir. Bütün bunların hepsini milletimiz görür, her şey milletin gözü önünde oldu. Keşke Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir tavrın içerisinde olmasaydı” dedi.

    Ensar Vakfı Kırıkkale Şubesi’nin düzenlediği ’Düşünce Dünyamızın Mimarlarını Tanıyoruz’ konulu konferansa katılan Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, konferans sonrası gazetecilere Anayasa Uzlaşma Komisyonun dağılmasına ilişkin açıklamalarda bulundu.

    “Tam da sivil bir anayasa yapılacaktı, Cumhuriyet Halk Partisi fikirlerini söylemeden çekildi” diyen Başbakan Yardımcısı Kurtulmuş şöyle konuştu: “Türkiye’nin 1980 anayasası artık Türkiye’ye dar geliyor. Bu 1982’de anayasa kabul edildiğinin ertesi gününden itibaren milletimiz tarafından eleştiriliyor. Bu anayasanın Türkiye’yi taşımadığı, Türkiye’nin sivil, demokratik, toplumcul, özgürlükçü ve yeni bir anayasaya ihtiyacı olduğunu herkes söylüyor. Bunu Cumhuriyet Halk Partisi de söylüyor, diğer partiler de söylüyor. Türkiye’de anayasa hakkında, Türkiye’nin siyasal hayatı hakkında ya da Türkiye’nin yönetimi hakkında fikir olan, sözü olan herkes ilk söze başladığı zaman ne diyor? ’Bu anayasa artık Türkiye’ye dar geliyor.’ Dolayısıyla şu dar gelen anayasa gömleğinin bu milletin sırtından biran evvel çıkarılıp çöp tenekesine atılması lazım. 1 Kasım seçimlerinden hemen sonra, seçim öncesinde de Cumhuriyet Halk Partisi de olmak üzere bütün siyasi partiler yeni bir anayasa gerektiğini, hatta Cumhuriyet Halk Partisi yerinde bir tespitle de sadece anayasa değil aynı zamanda Türkiye’nin bütün anti demokratik mevzuatlardan da gereğini dile getiriyor. Bunun zemin olarak 1 Kasım’dan sonra oluşmuş bir parlamento iradesi var. Bu parlamento iradesi şimdiye kadar Türkiye’de temsil gücüne en yüksek olan bir parlamento olarak tecelli etti. Dolayısıyla milletin iradesi ile oluşan bu parlamentoda adım atıldı. Bunun için biz her türlü ön yargıdan uzak olarak şunu söyledik. ’Herkes eteğindeki taşları döksün, sepetindeki pamuğu ortaya koysun. Kim sivil anayasa olması için ne biliyorsa neye inanıyorsa inandığı şekilde söylesin. Bu anayasanın içeriğiyle de insanlar istediği şekilde görüşlerini ifade etsinler. Bu sadece parlamentoda değil, sivil toplum kuruluşları üzerinden topluma da mal olsun. Aynı şekilde üniversiteler, araştırma merkezleri anayasayla ilgili görüşlerini dile getirsinler.’ Tam da böyle bir havayı yakaladığımızı zannettiğimiz bir anda. Hem de Türkiye’nin hiç siviller tarafından yapılmış bir anayasa metni olmadı” dedi.

    “MİLLET BUNU GÖRÜR VE CEZALANDIRIR”

    “Hep darbe ürünleriyle mi anayasa metinleri yazılacak?” diye sonra Kurtulmuş, “61, 82 hep darbe ürünleriyle mi anayasalarla gideceğiz? Dolayısıyla gelin sivil bir irade anayasa yapsın. Bu anayasa yapma iradesinden kaçan kim olursa olsun millet bunu görür ve cezalandırır. Cumhuriyet Halk Partisi’nin yapmış olduğu, hele hele baştan sağlanmış olan bu anlayışa, ortak anlayış birliğine yakışmadı, uygun olmadı. Türkiye’nin bu kadar zor sıkıntıları, problemleri varken Anayasa Uzlaşma Komisyonunun çalışmalarına devam ediyor olması, aynı zamanda çok ciddi bir şekilde siyasal kanalların açık olmasını sağlayan bir müessese, yapı idi. Cumhuriyet Halk Partisi’nin buradan çekilmesini esefle karşılıyoruz, hiçbir şekilde doğru bulmuyoruz. Cumhuriyet Halk Partisi bunu hiçbir şekilde millete anlatamaz. Hele hele Cumhuriyet Halk Partisini anayasa kaçkını bir parti olarak görür. Tam da sivil bir anayasa yapılacaktı bunda Cumhuriyet Halk Partisi fikirlerini söylemeden çekildi. Bu süreci bir yerde sabote etti. Bunu millet görür ve gereğini yapar. Kaldı ki bu Anayasa Uzlaşma Komisyonunun oluşmasında biz aynen geçen sefer olduğu gibi demokratik tavrımızı ortaya koyduk. Şunu söylemedik, ’bizim 317 tane milletvekilimiz var her parti milletvekiline göre bu anayasa komisyonunda temsil etsin’ demedik. Dedik ki, ’tamam tüm partiler sayıları ne olursa olsun buna bakılmaksızın 3’er temsilci versin. Ortak bir anlayış içerisinde anayasa olması için kollarımızı sıvayalım, tartışalım, bizim fikirlerimiz var, sizin de farklı fikirleriniz olabilir. Biz illa bizim fikrimiz budur, olursa olur olmazsa olmaz demiyoruz. Ama gelin bu milletin talebini yerine getirelim Türkiye’yi yeni bir anayasaya kavuşturalım. ’Hayır biz bunu istemiyoruz. Biz bu anayasa yapım sürecinde yokuz’ derseniz aslında bunun Türkçe’de bir tane manası var. Biz Türkiye’nin demokratikleşme noktasında daha ileri gitmesi sürecinde biz yokuz demektir. Eğer siz yeni bir anayasa yapılmasını istemiyorsanız, yeni bir anayasa yapılmasına katkıda bulunmuyorsanız bunun başka bir manası da şudur. ’Siz 1982 anayasasına retorik olarak karşı olsanız da bu anayasanın değişmemesi gerektiğine inanıyorsunuz’ demektir. Bütün bunların hepsini milletimiz görür, her şey milletin gözü önünde oldu. Keşke Cumhuriyet Halk Partisi böyle bir tavrın içersinde olmasaydı” ifadelerini kaydetti.

  • CHP’nin Tavrı Anayasa Mutabakat Komisyonu’nu Dağıttı

    TBMM Başkanı İsmail Kahraman, görüş birliği ve mutabakat ilkesi ile hareket eden Anayasa Mutabakat Komisyonu’nun CHP’nin tutumu nedeniyle görevini yerine getiremez duruma geldiğini belirterek, siyasi parti liderlerine çağrıda bulundu. Kahraman, CHP’nin de bu çağrıya olumlu cevap vermesini temenni ettiğini kaydederek, “Çalışmalar diğer üç partinin; AK Parti, HDP ve MHP ile de devam edebilir” dedi.

    Anayasa Mutabakat Komisyonu’nun üçüncü toplantısında dağılmasından sonra Meclis’te düzenlediği basın toplantısında konuşan TBMM Başkanı İsmail Kahraman, Anayasa Mutabakat Komisyonu’nda CHP’li üyelerin komisyonun kuruluş gayesi dışında ek görevler yüklenilmesi talebinde bulunduğunu belirterek, komisyonun görüş birliği ve mutabakat ilkesi ile hareket ettiği için CHP’nin bu tutumu nedeniyle görevini yerine getiremez duruma geldiğini söyledi. Kahraman, “4 siyasi partinin genel başkanlarına yeni bir anayasa yapma yönünde çalışmaların kaldığı yerden devamı konusunda çağrıda bulunuyorum. CHP’nin de bu çağrıya olumlu cevap vermesini temenni ediyorum. Çalışmalar diğer üç partinin; AK Parti, HDP ve MHP ile de devam edebilir” dedi.

    “Bu komisyondan şahsımın ve kamuoyunun beklentisi, Türkiye’mizin geleceğini çoğulcu demokrasi esaslarına uygun, insan hak ve hürriyetlerine saygılı ve öznesi insan olan, insana hizmet için teşkilatlandırılan kuvvetli, kudretli, üniter yapıda bir hukuk devleti yapılanmasını ortaya koyacak yeni bir anayasayı oluşturmaktı” ifadelerini kullanan Meclis Başkanı Kahraman, komisyonun ilk iki toplantısında gündemin komisyonun çalışma usullerinin belirlenmesine ilişkin olduğunu kaydetti.

    “KOMİSYONUMUZ GÖREVİNİ YERİNE GETİREMEZ DURUMA GELDİ”

    “Komisyonun adı ve görevine ilişkin birinci ve ikinci maddelerin müzakeresinde esasa geçilemeden toplantı sona erdi” ifadelerini kullanan Kahraman, 24 dönem Anayasa Uzlaşma Komisyonu tarafından ele alınan ve birincisi “Komisyonun adı TBMM Anayasa Uzlaşma Komisyonu’dur”, ikincisi ise “Komisyonun görevi anayasa yapım sürecini yönetmek ve anayasa taslak metnini hazırlamaktır” şeklinde olan ilk iki maddenin müzakeresi esnasında CHP’nin komisyonun kuruluş gayesi dışında ek görevler yüklenilmesi talebinde bulunduğunu kaydetti. Kahraman, “Komisyonun adı ve görevi konusunda üç siyasi parti birbirine yakın bir çizgiye gelmişken, CHP’nin sayın üyeleri farklı kanaat belirtti ve bu konulardan taviz vermeyeceklerinin altını çizdi. Bu konular, darbe hukukunun tasfiyesi, ilk dört maddenin müzakere dahi edilememesi ve parlamenter sistem dışında başka bir hükümet sistemi önerisinin asla gündeme getirilemeyeceği hususlarıydı. Bundan öte komisyonun isminin behemehâl ‘Türkiye’yi Darbe Hukukundan Arındırma Komisyonu’ olmasını şartlardan birisi olarak öne sürdüler. Darbe mevzuatının tasfiyesi bütün partilerin ortak kanaati olmakla beraber anayasa yapma hedefi ile oluşturulmuş bir komisyonda bulunmuş olmamız dolayısıyla ve baştan itibaren görüş birliği ve mutabakat ilkesi ile hareket etmek durumunda olduğu için komisyonumuz görevini yerine getiremez duruma geldi. Yüce Meclisimizin görevi meseleleri çözmek, bu anlamda demokratik ve sivil bir anayasayı yapmaktır. Çözüm üretmek ve zorlukların üstesinden gelmek durumundayız. Çözümde görev alamayanlar ve almayanlar sorunun bir parçası olurlar” diye konuştu.

    SİYASİ PARTİ GENEL BAŞKANLARINA ÇAĞRI

    Meclis’te grubu bulunan 4 siyasi partinin genel başkanlarına çağrıda bulunan Meclis Başkanı Kahraman, “İnanıyorum ki, ortak aklı harekete geçirerek anayasa yapım süreci yeniden ele alınacak ve başarı ile bitirilecektir. Bu sebeple 4 siyasi partinin genel başkanlarına yeni bir anayasa yapma yönünde çalışmaların kaldığı yerden devamı konusunda çağrıda bulunuyorum. CHP’nin de bu çağrıya olumlu cevap vermesini temenni ediyorum. Çalışmalar diğer üç parti; AK Parti, HDP ve MHP ile de devam edebilir. Milletimize karşı yeni bir anayasa yapma sözü veren partilerin bu çağrıya müspet cevap vereceklerine inanıyorum” şeklinde konuştu.

    “BİR PARTİ ÇEKİLDİĞİ HALDE TEKRAR DEVAM ETMEK MÜMKÜN DEĞİL”

    Yaptığı açıklamanın ardından gazetecilerin sorularına cevap veren Kahraman, 26. Dönemin anayasa yapma görevini yerine getireceğine inandığını belirtti. Yaptığı çağrıya verilecek cevaplara bağlı olarak zamanın kıymetli bir hazine olduğunu söyleyen Kahraman, komisyonun dağılmasına ilişkin, “Komisyonun usulündeyiz, esasa geçmedik ve 2011’deki çalışmalardaki çalışma esaslarının üzerinden gidiyoruz. Oy birliği gerekiyor bütün kararlarda. Bu dönemin mutabakat komisyonunun çalışmaları nasıl olacak konusunda da yine bir oy birliği lazım. Bir parti çekildiği halde tekrar devam etmek mümkün değil. Zira buna göre toplanıldı. Bir partinin çekilmesi halinde komisyon düşüyor” açıklamasında bulundu.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın geçen hafta kendisine yaptığı ziyaretin sorulması üzerine Kahraman, “Değerli Cumhurbaşkanımız beni iade-i ziyarette bulundu. Herhangi bir gündeme dair konular mevzu bahis değil. Bir nezaket ziyaretiydi” ifadelerini kullanırken, 4 siyasi parti liderine nasıl çağrı yapacağının sorulması üzerine, “Çağrımı şuanda yapıyorum. Davet ediyorum, mektup olabilir, görüşme olabilir, her türlü çalışma temas yolları harekete geçmelidir. Mesele bütün Meclis’in meselesidir” dedi.

    Meclis Başkanı Kahraman, bir gazetecinin “CHP’nin tavrı değişmezse ne olacak?” sorusuna “Ben gayret edeceğim” diyerek cevap verdi. Kahraman, “1876 Anayasası ilk anayasadır, o zamandan itibaren topluma dayalı Meclis’in yaptığı bir anayasa yok, 1921 hariç. Benim gönlüm ister ki, bu anayasa farklı, milli, sivil ve Meclis’in yapacağı bir anayasa olacak. En yetkili kurumda şuanda Meclis. Milletin seçtiği ve seçim beyannamelerinde partilerin ‘ben anayasa yapacağım’ diye vaat ettiği, o niyetle gelmiş insanlar var” diye konuştu.

    Toplantıda başkanlık sistemi üzerine bir tartışma yaşandığı iddialarına ilişkin Kahraman, “Henüz usuller konuşulurken bitti, esasa geçilmedi. Hükümet şekli ne olacak, parlamenter mi, yarı başkanlık mı, başkanlık mı olacak, o idareye, sisteme sıra geldiğinde konuşulacak bir işti. Ama CHP’nin ileri sürdüğü şartlardan birisi de parlamenter sistem üzerinden yürünerek gidilmesi ve parlamenter sistem dışında bir sistemi kabul etmeyecekleri istikametindeydi. Esasa geçilmeden usulde mesele kapatılmış oldu, esasa giremedik. Siyasi partilerin şöyle bir ifadesi var CHP dışında, ‘sistem üzerinde konuşuruz, müzakere ederiz.’ Parlamenter sistem, tek şekli yok. Başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi, çeşitli tatbikatlar var, onlara sıra geldiğinde konuşuruz. Komisyonun ismi noktasında, darbe hukukundan arındırma konusunda oldu esas kopuş. Darbeler dediğimiz 1960, 1980 darbesidir. Bu iki darbe sırasında çıkan kanunlar var. Antidemokratik kanunlar var. Bunların dökümü yapılması lazım, mevzuatın bunlardan arındırılması lazım. 2011 yılındaki uzlaşma komisyonunda AK Parti temsilcisi bir milletvekilinin verdiği rakam var, 688 kanun, 90 kanun hükmünde kararname, yani toplam 758 kanun ele alınacak. Her biri 10 madde olsa demek ki 7 bin gibi bir madde ele alınacak. Bu, bu komisyonun işi değil, tıkar anayasayı. Başka çalışma yapılmalıdır. Bu talep doğrudur, bunun için çalışma yapılmalıdır, artı Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu, içtüzük ele alınmalıdır. Bütün bunların ele alınması anayasa ortaya çıkmalıdır ki, ona aykırı hükümler olmasın. Temeli olmayan bir binanın ikinci katını düşünemezsiniz. Benim temennim sadece yeni anayasa değil, ona bağlı olarak diğer mevzuatında düzeltilmesidir. Esas ana temel anayasanın düzenlenmesidir. İnşallah olur. 2011 yılında kurulan komisyon 25 ay çalıştı, fevkalade bir dokümana sahibiz” şeklinde konuştu.

    “BÖYLE DEDİKTEN SONRA BUNUN DAHA DİPLOMASİSİ YOK Kİ”

    Yeni anayasanın yapılmasının şart olduğunu her partinin seçim beyannamesinde bildirdiğini ve bu iradeyi hayata geçirecek hamleyi beklediğini söyleyen Kahraman, dört siyasi parti dışında, üç ya da iki partili bir anayasa çalışması yapılıp yapılamayacağı şeklindeki soruya, “Onların cevabının muhtevasını bilmek lazım” şeklinde cevap verdi. Toplantının dağılması yerine bir diplomasi yürütülerek komisyonun dağılmasının engellenebilmesi yolunun sorulması üzerine Kahraman, “Ben şu soruyu sordum, ‘bir tabir var siyasette, meseleyi yetkili kurullarımızda görüşeceğiz, Sizler isterseniz, bir toplantı daha yapalım, yetkili kurullarınıza gidin.’ Cevap şu oldu, ‘Biz yetkiliyiz, partimiz tarafından yetkilendirildik ve yetkili kurul olarak burada konuşuyoruz.’ Böyle dedikten sonra bunun daha diplomasisi yok ki. Temennimi ifade etmek isterim, ana muhalefet partisinin de olduğu bir çalışma olsun, dört siyasi parti bunu çıkartsın. Ben temennimi ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.