Etiket: Anayasa Mahkemesi

  • Eşiyle ilgili ilginç çıkış

    Başbakan Erdoğan, NTV-Star yayınında önemli açıklamalarda bulundu. Derin devletin hala temizlenmediğini açıklayan Başbakan, yardımcısı Arınç’la farklı düşündüğünü de söyledi

     

    Başbakan Erdoğan, Ergenekon davasıyla ilgili düşüncelerinin sorulması üzerine şunları söyledi: “Ben Sayın Kılıçdaroğlu kadar cesur değilim, Anayasa’nın ilgili maddesini göz göre göre çiğneyemem. Yargıya müdahale yetkim yok. Silivri Cezaevi en uygun şartlarda yapılmıştır. Silivri bir açık hava hapishanesi değildir. Konuyla ilgili yargı ne karar verirse ona saygı duyarız. Benim Silahlı Kuvvetler mensupları için tutuksuz yargılanma isteğimi söylemişimdir. Ama bunun ötesine geçmem. (…) Biz tutuklu vekillerin tahliyesi yönünde bir söz vermedik. CHP Genel Başkanı verilmemiş bir sözü verilmiş gibi yaparak bizi zan altında bırakıyor. Bu insanlar seçildiklerinde tutuklu muydu, değil miydi? Siz dışarda hiç mi aday bulamadınız da bunları aday gösterdiniz? Bu CHP ve MHP’nin mantığını ters çalıştığını gösterir. Eğer bunu kullanırsanız yarın başkaları da bu yoldan girer. Devletteki derin yapı tamamen temizlendi iddiasında olmadık. O kadar büyük iddiada bulunamam. Derin yapının sıfırlandığı bir ülke yoktur. Her ülkede bu tür yapılanmalar vardır. Önemli olan bu tür yapılanmaların darbelere neden olup olmadığıdır. Biz bu yapıların zararını en aza indirdik.”

    Başbakan, Hozat’daki fişlemeler konusunda ise şu açıklamalarda bulundu: “Devletin bazı kurumlarında ’derin devlet’ten kalma kötü alışkanlıklar var. Ben dahil bu dinlemeler bitmemiştir. Derin devlet denen olay boş durmuyor. Evimin altındaki ofisimde dinleme cihazı bulundu. Önemli olan bunu kimin koyduğunu bulmak. Deniz Baykal’la ilgili kaseti de kimin yaptığı bulunamadı.”

    Lafım sağa sola çekilmesin

    Başbakan kuvvetler ayrılığı tartışmalarının hatırlatılması üzerine şunları söyledi:

    Bu gerçeği 75 milyonun benden dinlemesini istiyorum. Türkiye’de kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan partinin lideriyim. Kimse bunu eğip büküp sağa sola çekmesin. Yargı öle zamanlar oldu ki yasamanında alnına müdahale etti, yürütmenin alanına da müdahale etti. 411 olayı yaşadık. Tarihi bir olaydır. Anayasa mahkemesi yargı buna müdahale etti. Yargı hukuka uygun mudur değil midir diye bakar. Kendisinin yasama organın yerine koyamaz. Glataport’un satışını biz yapıyoruz ama bunu yargı engelliyor. Eksik olanı söyler ben o eksiği gidermek sureti ile yine yaparım. Erkler arası yetki ihlaline karşıyız. Biz kuvvetler ayrılığını en güçlü savunan ülkeyiz. Çünkü bunun bedelini ağır ödedik. Bu engellemelerde kaybeden millet oluyor.”

    Sadece yargı ile alakalı değil

    Erdoğan, “Yargı hükümetin beklentilerine uygun mu hareket etemeli? Başbakan bunu mu söylüyor?” sorusunu şöyle yanıtladı:

    “Yargının yürütmenin yasalara aykırı aldığı bir karar varsa bunları denetleme hakkı vardır. Buna söyleyecek herhangi bir şeyimiz yok. Benim bakanım bir müdürü tayin edecek. Ama siz bunu durduruyorsunuz. 11-12 kez bir şube müdürünü ataymazsa, bu kişi orada 14 yıl aynı yerde kalabiliyorsa burada ne ararsınız? Demek ki, bunların içeride dayıları var, bir şeyler var ki, onları orada tutuyor. Veyahut orada bir hukuk oluşturuyor ve birileri koruyor. Böyle asla idare güç kazanamaz. Bir mekanizmayı başarılı bir şekilde yürütecekseniz, işletecekseniz, burada verimliliği esas almak zorundasınız. Bu sadece yargı için değil. Konya’daki konuşmaya bürokratik oligarşiden geldim. Bu sadece yargı ile alakalı değil. Kent hastaneleri projemiz var. Bunu 5 yıldır hayata geçiremiyorum.

    Eşimden önce öleyim

     

    Başbakan Erdoğan, ”Sizin yemek yönteminiz nedir? Bir tadımcınız var mı?” sorusu üzerine de Osmanlı dönemindeki çeşnici başını hatırlatarak, kendisinin yemekhanesiyle ilgilenenlere çeşnici başı denildiğini ancak bir alakası olmadığını söyledi. ”Eski bir Genelkurmay Başkanı, zehirleneceği ihbarını alması üzerine yemeğini aylarca evinden getirmiş. Size ya da Sayın Abdullah Gül’e buna yönelik bir şey var mı?” sorusuna karşılık Erdoğan, Cumhurbaşkanı Gül’ün de bu konuda hassasiyetleri olduğunu anlattı. Erdoğan, ”Eşi mi kontrol eder acaba yemekleri? Sizde kim kontrol eder? Önce kime tattırıyorsunuz, Emine Hanım’a mı?” sorusuna cevaben de ”O kadar da değil. Eşim zehirlenecekse ben zehirleneyim. Olur mu öyle şey? Benim Rabb’imden temennim, eşim benden önce ölmesin. Ben eşimden önce öleyim. Çünkü eşim benden önce ölürse bana kim bakacak?” dedi.

    Gündemi ben oluştururum

    ERDOĞAN, bazı açıklamalarının günlerce tartışıldığı, söylediklerinin anlaşıldığı şekilde olmadığının ortaya çıktığı hatırlatılarak, bunu bilinçli yapıp yapmadığının sorulması üzerine, bu tartışmaların olmaması durumunda başbakan olamayacağını söyledi. Erdoğan, ”Gündem birilerinin elinde kalırsa, o zaman siz başbakan olarak onun peşine takılırsınız. Ben peşine takılmamalıyım. Bir şeyi yaparken, bunun enine boyuna tartışmasını yapmışsam, en yakın çevremdeki bazı arkadaşlarımla bunun görüşmesini yapmışsam, onlar bile bunun zamanlamasını bilmeyebilir, bir zamanı gelir ki onu gündeme oturturum, oturtmam lazım. Bu kabiliyeti sergileyemezsem o zaman böyle bir neticeyi de elde edemezsiniz” dedi.

    Uludere olayı kullanılıyor

    “BİZ AK Parti olarak yaşatmanın gayretindeyiz. Uludere’nin soykırım olduğunu söyleyen kişi Başbağları konuşmuyor, Yeditepe’yi, Bingöl’ü konuşmuyor. Buralarda askerlerimiz topluca şehit edildi. Bu ülkede TSK bazı imtihanlardan geçti. Yeditepe’yi yaşayan komutanla dalga geçtiler. Uludere’ye ilişkin görüntülerde sadece hareketler görünüyor. Burada 2 gerçek var: Bir kaçakçılığı meşrulaştıralım, iki terör adına yapılıyorsa buna göz yumalım. Uludere’yi bu kadar basite indirgemeyelim. Sonuçta terörist de sivildir. Biraz sabredelim ölen 34 kişiyle ilgili yargı kararını bekleyelim. Sürekli sivil denmesini bir beyin yıkama hamlesi olarak görüyorum.”

    Fotoğraf değil 1 milyon ilmekli halı

    Vanlı işadamı Mustafa Acar, Başbakan Erdoğan’ın annesi Tenzile Erdoğan’nla çekilen bir fotoğrafını internetten indirip, ipek duvar halısı yaptı. Acar, Başbakan Erdoğan’ın anneler gününü kutlamak için annesini ziyaret ettiği sırada annesinin elini öptükten sonra, “Kaldır ayaklarının altını öpeyim” demesinin kendisini çok duygulandırdığını; ülkenin 10 yılına damgasını vurmuş güçlü bir kişiliğin, bu anlamda tevazu gösterip bu sözü söylemesinin de kendisini etkilediğini, bu nedenle böyle bir halı yapmaya karar verdiğini ifade etti.

    Acar, ebatları 1 metreye 70 santimetre olan ipek halının yapımının da oldukça zorlu geçtiğini belirtti. 6 kişilik ekiple 13 ayda tamamlanan ipek duvar halısında 200 farklı ton kullanıldığını, yüzleri ipekte düzgün görünmediği için Yeni Zelanda’dan getirilen yünleri kullandıklarını söyledi. Acar, fotoğrafı kare kare motiflendirdiklerini, milyona varan dokuma düzeneğine getirdiklerdikten sonra halının dokunmaya başlandığını ve her santimetrekarede 140 ilmek bulunduğunu da anlattı.

    “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz”

    “Meclisi fesih yetkisi kuvvetler ayrılığına aykırı” denmesinin üzerine Erdoğan, “Başkanlık sisteminde kuvvetler ayrılığı kalkmıyor. ABD’ye baktığınızda inceleme sistemi çok güçlü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk döneminde yetkiyi Meclis’e bağlanmıştı. Gazi o zaman kuvvetler ayrılığından bahsetmiyor. Gazi kuvvetler birliğinden bahsediyordu. Burası çok minidardır. Belki bunu savaş şartları nedeniyle yaptı ama uzun süre kullanıldı” şeklinde konuştu. Benim arzum parlamentonun gücünü daha da artırmak. Referanduma daha da açık yapıyı güçlendirmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün kuvvetler ayrılığı konusunad yaptığı açıklama hakkında ise Başbakan Erdoğan, “Cumhurbaşkanı ile aynı düşünüyoruz” dedi.

    “Adalet sistemi hız kazandı”

    ’Tutuklama sayısı artmaya başladığının hatırlatılması üzerine Erdoğan, “Şu anda cezaevlerine giriş tutuklama sayısı artmaya başladı. Bunun nedeni, adalet sisteminin hız kazanmasıdır” dedi.

    Arınç’ın anlayışı yanlış

    Bülent Arınç ve İdris Naim Şahin’in açıklamalarının hatırlatılması üzerine Başbakan Erdoğan, “Ben herkesin yerli yerinde bazı kanaatlerini sergilerken, eğip bükmeden bunları konuşmamız lazım. Yani terör konusunda, terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü: “Biz terörle mücadeleye devam edeceğiz, ama meclis içerisindeki uzantılarıyla müzakere de ederiz. Bizim değerlerimizde anlatmak, konuşmak ikna etmek var. Ama Meclis’te etkinliği olmayan uzantılarla görüşmeyiz, teröristleri kucaklayanlarla görüşmeyiz. Yani bizim yolumuz ’bana da işkence yapılsaydı dağa çıkarım’ değil. Dağa çıkışı engelleyebilirsek ne mutlu bize. Dokunulmazlık nasıl kalkar? Bu yasalarla belirlenmiştir. Bununla ilgili yargının attığı adımlar var. Bu fezleke olarak Meclis’e geldiğinde bu konularla ilgili olarak biz grup olarak çalışırız. Terörle mücadelede ittifak sağlayamıyorsak bu bizim için büyük bir açıktır. İçerikle ilgili çok çalışma yaptık. Bir yere geldik. Ancak bakın bir yanlış başka bir yanlışla temizlenemez. Burada bir kan varsa kanla temizleyemezsiniz. Bu adımı iyi atmamız lazım. Diyarbakır cezaevi hakkında görüşlerimiz çok önceden açıklanmıştır. O işkenceleri ben de gördüm. Biz bunu meydanlara taşımadık oralarda söylemedik.”

  • Çatışmada ölen PKK’lı kapatılan DTP MYK üyesi çıktı

    Çatışmada ölen PKK’lı kapatılan DTP MYK üyesi çıktı

    ANAYASA Mahkemesi tarafından kapatılan Demokratik Toplum Partisi (DTP) M erkez Yürütme Kurulu (MYK) üyesi olan ve KCK davasından da aranan Cezmi Altıntaş’ın, geçen hafta Hakkari’nin Çukurca İlçesi kırsalında 3 arkadaşıyla birlikte çatışmada öldürüldüğü ortaya çıktı. BDP bildiri yayımlayarak üzüntüsünü bildirdi.

     

    BDP Genel Merkezi’nden yapılan yazılı açıklamada güvenlik güçyleriyle 16 Kasım günü Çukurca kırsalında girdiği çatışmada ölen Cezmi Altıntaş’ın, kapatılan DTP’de MYK üyesi ve Gençlik Meclisi Sözcüsü olarak görev yaptığı belirtildi. Cezmi Altıntaş’ın 2008 yılının temuz ayında kapatılan DTP’de MYK üyesi olarak seçildiği ve çatışmada ölmesinden üzüntü duyulduğu belirtilen açıklamada şöyle denildi:

     

     

    “Cezmi Altıntaş, 2008 yerel seçimleri öncesinde Adana’da, DTP MYK’sı adına aday tanıtımı yaparken ’Yüz binleri temsil edecek adaylar ortaya çıkarmak için büyük çaba harcadık. Seçimlerin demokratikleşmeye katkısı olacağına inanıyorum’ demişti. Altıntaş’ın bu inancı boşa çıktı, yerel seçimlerin hemen ardından ’KCK’ operasyonları başladı ve Altıntaş da arananlar arasındaydı. Altıntaş Kürt sorununu çözmeyen iktidarlarca Kürt gençlerine gösterilen iki yoldan birisini seçti. Cezaevine girmek yerine dağa çıktı. Altıntaş eğer cezaevine girseydi, diğer arkadaşları gibi, yaklaşık dört yıldır anadilinde savunma yapamadığı için kendisini savunamadan yatıyor olacaktı. Cezmi Altıntaş’ın yaşamını yitirmesinden de benzer çatışmalarda gencecik askerlerin yaşamını yitirmesinden de demokratik siyaseti yok etmeye çalışanlar ve Kürt sorununun çözümünde adım atmayanlar sorumludur.”

  • Neşet Ertaş’a veda

    Neşet Ertaş’a veda

    “Bozkırın Tezenesi” lakaplı ünlü ozan Neşet Ertaş, memleketi Kırşehir’de son yolculuğuna uğurlanıyor. Binlerce hemşerisinin yanında sanat ve siyaset dünyasından pek çok isim de düzenlenen cenaze törenine katılıdı. Başbakan’ın da omuz verdiği Ertaş’ın tabutu, “Yalan Dünya” türküsü eşliğinde mezarlığa doğru yola çıkartıldı.

     

    Kırşehir’deki Ahi Evran Camii’nde kılınacak cenaze namazına Başbakan Erdoğan’ın da katılacak olması nedeniyle geniş güvenlik önlemleri alındı. Cenaze namazının kılınacağı cami avlusunda binlerce vatandaştoplanırken, Kültür Bakanı Ertuğrul Günay, Orhan Gencebay, Sabahat Akkiraz, Kubat, Oğuz Yılmaz, Bedia Akartürk ve Edip Akbayram da törene katılanlar arasında bulunuyor.

     

    Tedavi gördüğü hastanede dün sabah vefat eden sanatçı Neşet Ertaş‘ın cenazesi, uçakla Esenboğa Havalimanı’na getirildi.

    Ertaş’ın cenazesi uçaktan Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş, Ankara Valisi Alaaddin Yüksel, Kültür Bakanlığı bürokratları ve diğer yetkiler tarafından indirildi.

    Neşet Ertaş’ın oğlu Hüseyin Ertaş, ”Bütün sevenleri sağ olsun, var olsun. O bizden çıktı artık” diye konuştu. Ertaş, gösterilen ilgiden dolayı da teşekkür etti.

     

    Ertaş’ın cenazesi daha sonra karayoluyla memleketi Kırşehir’e götürülmek üzere yola çıkartıldı. Ertaş’ı taşıyan konvoya çok sayıda araç eşlik etti.

    Bağbaşı Mahallesi’nde bulunan Neşet Ertaş’ın baba evinin bulunduğu sokağa taziye çadırı kuruldu. Vatandaşların akınına uğrayan taziye çadırında, ünlü ozanın sevilen türküleri dinlendi.

    Ana cadde ve sokaklardaki birçok iş yerinin camlarına üzerinde ”Ağla sazım, ağlanacak zamandır”, ”Seni unutmayacağız” ve ”Kırşehir öksüz kaldı” yazılı Neşet Ertaş’ın posterleri asıldı.

     

     

    CENAZESİ TOPRAĞA VERİLDİ

    Ünlü halk ozanı Neşet Ertaş’ın cenazesi, toprağa verildi. Binlerce kişinin katılımıyla kılınan cenaze namazı sonrasında halk ozanı Neşet Ertaş’ın cenazesi, yine mezarlıkta binlerce kişinin katılımı ile toprağa verildi. Neşet Ertaş’ın toprağa verilişi sırasında oğlu Hüseyin babasına olan son görevini yerine getirdi.

    Neşet Ertaş’ın toprağa verilmesinden sonra dualar edildi ve vatandaşlar mezarlıktan ayrıldı.

     

     

    ONBİNLERCE KİŞİ UĞURLADI

    Ünlü ozan Neşet Ertaş, son yolculuğuna onbinlerce kişi tarafından uğurladı. Ahi Evran Camii’nde kılınan cenaze namazına katılan onbinlerce insan, büyük ustayı son yolculuğunda yalnız bırakmadı. Namazdan sonra cenaze aracına konulan Neşet Ertaş’ın cenazesi, eskort eşliğinde şehir meydanından mezarlığa götürüldü. Binlerce kişi “Büyük usta, Neşet Baba, Kırşehir Seninle Gurur Duyuyor” sloganları ile cenazeyi yaklaşık 2 kilometre kadar takip etti.

     

     

    ‘KALBİMİZDE YAŞAYACAKSIN’

    Neşet Ertaş’ın naaşını taşıyan araç, tören alanına gelirken vatandaşlar sevgi gösterilerinde bulundu. Ertaş’ın cenazesi alkışlar eşliğinde musalla taşına konuldu.

    Neşet Ertaş’ın cenaze namazının kılınmasını bekleyen çok sayıda vatandaş, sıcak hava nedeniyle baygınlık geçirdi.

    Tören alanı etrafındaki binalara üzerinde ”Bozkırın tezenesi. Hep kalbimizde yaşayacaksın” yazılı posterleri asıldı.

     

     

    ERDOĞAN: YOLUN AÇIK OLSUN

    Başbakan Recep Tayyip Erdoğan cenaze töreninde konuşma yaptı.

    Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: ”Çok değerli dostumuz, abimiz, kardeşimiz, ozanımız Neşet Ertaş artık musalla taşında. Artık sözü yok. Söyleyeceğini söyledi; ‘Çaldım, söyledim, örnek olacak şeyler söyledim, bir çizgi ortaya koydum, ben de emanet olan nefsimi sahibime teslim ettim ve ona dönüyorum’ diyor.

    Bu birlik ve beraberlik dünyasında üstat mahlas olarak hep garip ifadesini kullanmıştır. Çünkü o bu yalan dünyaya gaip olarak bakıyordu. Hepimiz aslında garibiz. Milyonlar, makamlar hiçbiri önemli değil. Gideceğimiz yer malum. Biz topraktan geldik toprağa gidiyoruz.

    Çeşitli toplantılar vesilesiyle üstatla bir arada olduk. Onun duyguları, Anadolu’nun bir sesi oluşu, bize de farklılıklar sunuyordu. Ve ben artık bu sazın susmasından öte devamını da yetiştirdiklerinden bekliyoruz. Buna çok ihtiyacımız var. Ailesinin, milletimizin başı sağolsun. Burada toplanan cemaatle de ortaya bir gerçek çıkıyor. Seveni çok, yeri de çok faziletli olacak. Yolun açık olsun üstat.”

    Cenaze namazının ardından Ertaş’ın cenazesi mezarlığa doğru yola çıkartıldı. Ünlü ozanın tabutuna Başbakan da omuz verdi.

     

     

  • İşte AK Parti’nin 3. transfer bombası!

    İşte AK Parti’nin 3. transfer bombası!

    Eski Anayasa Raportörü Osman Can’ın AK Parti’ye katıldığı ve şu dakikalarda toplantı halinde olup el sıkıştığı iddia edildi.

     

    Numan Kurtulmuşve Süleyman Soylu ‘nun ardından AK Parti ‘nin 3. bomba transferiyle şu dakikalarda el sıkıştığı iddia edildi.

     
    Katılımın Pazar günkü kongrede gerçekleşeceği de güçlü iddialar arasında yer alıyor..

     

    OSMAN CAN KİMDİR?

    Ortaöğrenimini Ankarada tamamladı. 1992 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu.

    Almanyada Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesinde “Türk ve [Alman Hukukunda Cumhurbaşkanının Hukuksal Konumu” konulu tez ile 1997 yılında yüksek lisans; yine aynı üniversitede “Düşünceyi Açıklama Özgürlüğünün Anayasal Sınırları” konulu tez ile 2000 yılında doktora eğitimini tamamladı. Doktora tezi Almanyada kitap olarak basıldı.

    “Demokratikleşme Serüveninde Anayasa ve Siyasi Partilerin Kapatılması” adlı çalışmasının ardından 16 Ekim 2006 tarihinde anayasa hukuku doçenti unvanını aldı. Çeşitli üniversitelerde Anayasa Hukuku, Devlet Teorileri, Anayasa Yargısı, Temel Hak ve Özgürlükler dersleri verdi. 2002de Türk-Alman Kamu Hukukçuları Forumunu oluşturdu ve halen Türkiye koordinatörlüğünü yürütmektedir.

    2 Temmuz 2002 tarihi itibariyle 2012 Yilina kadar Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü görevini yerine getirmistir. Evli ve iki çocuk babasıdır.

    3 Ekim 2008 tarihinde Çankaya Üniversitesi, Anayasa Mahkemesi Raportörü Dr. Osman Can `ın hukuk fakültesindeki görevine gerekçe göstermeden son verdi.

    Osman Can Halihazırda Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Öğretim üyesidir.

    Halen Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde öğretim üyeliği görevini sürdüren Osman Can, Türkiye ‘nin önemli ‘liberal’ isimlerinden biri olarak gösteriliyor. Anayasa Mahkemesi Raportörlüğü yaptığı dönemde çıkışları ile dikkat çeken Can, AK Parti ‘ye kapatılma davası açılmasına karşı çıkmış ve bu yönde rapor hazırlamıştı.