Etiket: Ambargo

  • Daib Ambargo Sonrası Potansiyelleriyle İran’ı Analiz Etti

    İran’ın dünya ekonomisine yeniden ‘Merhaba’ diyecek olması nedeniyle, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği (DAİB) ‘’Ambargo Sonrası Potansiyelleriyle İran Hedef Pazar-Ürün Analizi’’ çalışması yaptı.

    İran’a nükleer programı nedeniyle yaklaşık 10 yıldır uygulanan uluslararası ambargo İran ile Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinden oluşan ve 5+1 olarak adlandırılan ülkeler (Çin, Fransa, Almanya, Rusya, İngiltere ve ABD) ile 14 Temmuz 2015’te varılan uzlaşmanın ardından İran’a uygulanan yaptırımlar resmen kalktı. İran’ın dünya ekonomisine yeniden ‘Merhaba’ diyecek olması nedeniyle, gerek bölgemizde üretimi olan gerekse bölgede üretimi olmayıp aracı ticaret bağlamında ihracatı yapılabilecek sektörel alanlarda ürünlerin dünya pazarlarındaki arz ve talep verilerini, rekabet edilecek ticari partner ülkeler ve pazar paylarını, ithalatçı firmaları da kapsayacak şekilde, İran pazarındaki rekabet koşullarını analiz etmek ve bölge işadamlarının ve ilgili kurum-kuruluşların istifadesi amacıyla, Doğu Anadolu İhracatçılar Birliği (DAİB) tarafından ‘’Ambargo Sonrası Potansiyelleriyle İran Hedef Pazar-Ürün Analizi’’ çalışması yapıldı.

    Ambargonun kaldırılması sonrası 27-30 Temmuz 2015 tarihlerinde İran’a ülkemizden yapılan ilk ticari heyet organizasyonunu gerçekleştirdiklerini ve çok olumlu izlenimlerle döndüklerini ifade eden DAİB Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Şengel, ‘’Komşu ülkelerle bölgesel ticaret özellikle gelişmiş ülkelerin ticaret hacimlerinde önemli bir yere sahip. Yakın komşumuz İran’da bu anlamda enerji, ulaşım ağları için stratejik konuma ve yüksek kalkınma potansiyeline sahip büyüyen bir pazar. Ülkemizle birçok ortak değerlere ve kültürel benzerliklere sahip olması; ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ının Türk kökenli Azeri olması ve Türkçe’nin çok yaygın konuşulması bizim için önemli bir etken ve avantaj. Ticari anlamda ’nefes’ alınacak, cazip bir pazar olan İran’a uzun yıllar uygulanan ambargo yüzünden ticari ilişki maalesef kurulamadı. Yeni süreç inşallah, iki ülke arasında ekonomik ve ticari ilişkilerin geliştirilmesi için gerekli uygun ortamı sağlayacak olup, İran pazarıyla ilgili ortaya çıkan fırsatı kaçırmamalı ve bölge olarak bu süreci iyi yönetme ve değerlendirmek zorundayız. Gerek Erzurum Valimiz Sayın Dr. Ahmet ALTIPARMAK, gerekse Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Mehmet SEKMEN bu hususta çok ciddi gayret sarf etmekte ve çalışmalar yapmaktalar. Zira, bu analiz raporu da, bu çalışmalar doğrultusunda ve Sayın Valimizin talimatlarıyla hazırlandı. Bu doğrultuda, yapmış olduğumuz bu çalışmanın hem ülkemiz hem de Erzurum için son derece önemli olduğu düşüncesindeyiz. ” ifadesinde bulundu.

    Analiz kapsamında, ülkemizden İran’ın 2010-2015 yılları arasında İran’a gerçekleştirilen ihracat kalemleri, Türkiye-İran arasında imzalanan Tercihli Ticaret Anlaşması kapsamında Türkiye’ye avantaj sağlanan ürünleri ve İran’da ambargo sürecinin getirmiş olduğu ekonomik koşullar çerçevesinde daralan fakat anlaşma sonrası yeni koşullarda önemli ölçekte gelişme potansiyeli taşıyan ve İran’ın rekabetçi olmadığı sektör ve ürünleri temel hareket ve odak noktası olarak aldıklarını belirten DAİB Genel Sekreteri Murat Karapınar, ‘’Bu çalışmada, ambargonun kaldırılması süreci sonrasında oluşacak potansiyeller çerçevesinde, bölgemizden İran’a yapılacak ihracatın arttırılması/yeni ihracat kalemlerinin oluşturulması amacıyla belirlenen potansiyel sektörlerde yer alan hedef ürünlerde, ambargo sonrası oluşacak konjonktür çerçevesinde senaryo çalışması ve analizler yaptık. Bu kapsamda ilgili ürün gruplarında, İran’ın Türkiye’den İthalatı, Türkiye’nin Dünyaya İhracatı ve Ülke Dağılımı, İran’ın Dünyadan İthalatı ve Ülke Dağılımı İran Vergi Oranı, İran İslam Cumhuriyetindeki İthalatçı Firmalar, Ürün birim fiyat bazında rekabet gücümüz, İran’da ilgili sektörlerin gelişim seyri ve ivmesi bazında incelemeler yapılarak, sektör bazında ihracat potansiyeli taşıyan 25 üst ürün grubunda (Et-süt; İşlenmiş Gıdalar; Boya Sanayii; Kozmetik; İnşaat Malzemeleri; Otomotiv, Medikal; Mobilya; Tekstil; Aydınlatma vd.) yaklaşık 80 alt ürünle ilgili analiz ve öngörü çalışması yapıldı.’’ dedi.

    İran’a uygulanan ambargonun kalkmasıyla Türkiye’nin ticaretine pozitif etkisinin olacağını belirten DAİB Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Şengel, “İran enerji, ulaşım ağları için stratejik konuma ve yüksek kalkınma potansiyeline sahip büyüyen bir pazar. Türkiye ile bazı ortak değerlere ve kültürel benzerliklere sahip. Ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ının Türk kökenli Azeri ve çok sayıda Türkçe konuşan olması bizim için önemli bir etken. İran pazarıyla ilgili ortaya çıkan fırsatı kaçırmamalıyız” dedi.

    YAPTIRIMLARIN KALDIRILMASIYLA BUNLAR OLACAK

    Ambargosuz ekonomi: 78 milyon nüfuslu İran’da ekonomik yapı son derece dinamiktir. 1979 yılından beri 35 yıldır yaptırımlar altında işleyen İran ekonomisinin, 2016 yılından itibaren ambargosuz olacağı ve şaha kalkacağı, bütün dünyada kabul gören bir görüş olmuştur.

    Rakipsizliğimiz: İran pazarında Türk firmaları ile rekabet edecek Avrupa firmalarının sayısı sınırlıdır. Böyle bir ortamda Türkiye’nin İran ile coğrafi ve kültürel bağlarını kullanarak pazarda mevcut Türk malı imajını daha da geliştirmesi ve diğer ülkelere kıyasla rekabet avantajı kazanması mümkün görülmektedir. İran aynı zamanda Türkiye’nin Orta Asya pazarlarına açılımında da en kısa güzergahtır.

    İhracat potansiyelimiz: İran ekonomisi bir dönüşüm yaşamaktadır. Özellikle turizm, enerji, bankacılık, petrokimya, telekomünikasyon, ulaştırma ve otomotiv sektörlerinde büyük fırsatlar sunmaktadır.

    Dil ve kültür yakınlığı: Türkiye ve İran’ın bazı ortak değerlere, kültürel benzerliklere ve ortak bir sınıra sahip olması ve İran’da çok sayıda Türkçe konuşan insanın bulunması gibi nedenlerle ticari ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesi açısından büyük bir avantaj bulunmaktadır. Bu avantajın iyi değerlendirilmesi her iki ülke menfaatleri açısından da büyük önem taşımaktadır. İran nüfusunun yaklaşık yüzde 40’ını Türk kökenli Azeri nüfus oluşturmaktadır.

    Enerji zenginliği: İran zaten ticari zenginliğini herkesin bildiği bir ülkedir. Tarihi İpek Yolu’nun en geniş halkasıdır. Dünya kesinleşmiş ham petrol rezervlerinin yüzde 11.5’ine (Suudi Arabistan ve Kanada’nın ardından 3. sırada) sahiptir. Ayrıca İran, dünyanın en büyük 3. petrol üreticisidir. İran, doğalgaz rezervleri açısından da Rusya’nın ardından dünya 2.’sidir. İran’ın ihracat gelirlerinin yüzde 80-90’ı, bütçe gelirlerinin ise yüzde 40-50’si petrolden elde edilmektedir.

    Yatırım-İkinci Çin: İran, önümüzdeki beş yıl içinde akıllı araba üretiminden, ilaç endüstrisine, turizmden rafineri ve balıkçılığa kadar onlarca kategoride yatırım çekmeye planlamakta. Bu bağlamda, uygulamaya başlayacağı yeni teşvik sistemi ile İran, Çin’den daha ucuz üretim yapılan bir üs olmayı hedefliyor. Uluslararası şirketlerin odaklandığı alanların başında altyapı, otomotiv sanayi, ağır makine ve ilaç sektörü gösteriliyor. Özellikle de hızlı tüketim maddeleri, ev tekstili, gıda, bilişim gibi alanlarda potansiyel çok yüksek.’

    Sınır Ticareti: Ambargoların kalkması Türkiye’nin ve İran’ın sınır illerindeki ticarete de olumlu yansıyacak. Komşu bölgelerimiz için turizmden, gıda ticaretine kadar yeni fırsatlar doğacak.

    Konut-İnşaat Sektörü: Ambargo sonrası İran’da en fazla iş yapabilecek sektörlerden biri olarak lüks konut sektörünün öne çıkabilecektir. Uluslararası müteahhitlik alanında Çin’den sonra ikinci olan Türkiye’nin, toplu konutlarla kentlerin yüzünün yenilenmesi sürecinde aktif olarak rol alabilecektir. Ayrıca, ambargo sürecinin de sonucu olan konut vb. özel alanlardaki lüks ve şatafat alışkanlığı İran’da oldukça yaygın olup, bu durum inşaat sektörü için önemli bir fırsat oluşturacaktır.

    Turizm: İran’ın ambargo sürecinin bir sonucu olarak kapalı ve merak edilen ülke olması yoğun turizm talebi doğuracak olup, hâlihazırda bu talebi sağlıklı bir şekilde karşılayabilecek turizm sektörüne ve altyapısına sahip bulunmamaktadır. Bu bağlamda, İran’ da özellikle konaklama sektörü olmak üzere turizm sektörüyle ilintili tüm alanlarda yatırım açısından ekonomik cazibe taşıdığını öngörülmektedir. Aynı şekilde, İran’da oluşacak ekonomik genişlemenin topluma yansıması ülkemize gelecek İran’lı turist sayısında ciddi bir artış sağlayacaktır. Bu anlamda, bölge olarak buna hazır olmalı ve bu doğrultuda çalışmalar yapılmalı.

    Diğer Sektörler: Dönüşüm yaşayan İran ekonomisinin büyük nüfusu ve pazarıyla dayanıklı tüketim malları başta olmak üzere Türkiye’ye birçok sektör için yeni fırsatlar sunacak. Demir çelikten, kimya, turizm, bankacılık, ulaştırma, otomotiv yan sanayine kadar birçok sektörde pazarın genişlemesi söz konusu olacak. Ülke ihracatımızda öne çıkan otomotiv ve beyaz eşya sektörleri için önemli bir kapının açılması anlamına geldiği gibi, sahip olduğu genç nüfus yoğunluğu ile artacak refahın getireceği tüketim hacmiyle kozmetik ve kişisel bakım ürünleri sektöründe, hazır giyim ve ev tekstili sektörlerinde, gıda ve perakende satış sektöründe, avm yatırımlarında önemli potansiyeller taşımaktadır.

  • Ambargo Sonrası İran’a ‘Uslu Çocuk’ Benzetmesi

    Ortadoğu’daki en büyük ikinci petrol rezervlerinin sahibi olan İran’a yönelik ticari ambargonun kaldırılmasıyla dünya tarihinde yeni bir sayfa açılıyor. İran’ın ‘uslu çocuk’ olma pahasına Amerika ile anlaştığını söyleyen ekonomistlere göre, hızla petrol ihracatına başlayacak olan İran, petrol fiyatlarının üzerinde olumsuz bir baskı oluşturacak.

    Petrol gelirleri yarıya düşen, uluslararası piyasalardan kopan ve hammadde bulmakta güçlük çeken İran, nükleer anlaşmasına yeşil ışık yaktı ve böylelikle kendisine yönelik uygulanan ambargo sona erdi. Yakın dönemde üst üste 2 devalüasyon yaşayan İran’ın ‘uslu çocuk’ olma pahasına Amerika ile anlaştığını belirten İstanbul Kemerburgaz Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Emre Alkin, ambargonun kaldırılmasını değerlendirdi. İran’ın uzun süredir satamadığı petrolü, çeşitli pazarlara süreceğini belirten Emre Alkin, “İran, yakın dönemde üst üste 2 devalüasyon yaşadı ve iç pazarı darmadağın oldu. Ayrıca İranlı siyasetçiler, bu yönetim şekliyle 21. yüzyılda ayakta kalmanın tüm zorluğunu anladılar. Böylelikle İran uslu çocuk olma pahasına, Amerika ile anlaşmaya vardı ve ambargo sona erdi. İran artık Ortadoğu’nun en uslu çocuğu olmaya doğru yürümek zorunda” diye konuştu.

    PETROL FİYATLARINA BASKI

    İran’ın daha fazla petrol arzı yaparak fiyatları baskı altında tutacağını belirten Emre Alkin, “İran’ın daha fazla petrol arzı yapması, fiyatları uzun süre baskı altında tutacak. Bu da petrol üreten ve Amerika’ya kafa tutan diğer ülkelerinin başının dertte olduğunu gösteriyor. Bu ülkeler, bütçe açığı verecek ve borçlanma ihtiyaçları doğacak. İran, Suudi Arabistan ve Rusya gibi ülkeler, Batılı standartlara yaklaşarak sert rejimlerinden vazgeçecekler. Dünyada artık geçer akçe petrol ya da doğalgaz değil, teknoloji. Bu nedenle hiç kimse, ‘Ben de petrol ve doğalgaz var, bana mecbursunuz’ diyemeyecek. Çünkü artık kimse, kimseye mecbur değil” diye konuştu.

    İRAN OYUNA KATILIYOR

    İran’ın Batı ile yakınlaşmasının Türkiye açısından bir rekabet doğuracağını söyleyen Emre Alkin, “Türkiye, şu ana kadar Batı’ya en yakın olan bölge ülkesiydi. İran gibi büyük bir gücün Batı’ya doğru yakınlaşması bölgede rekabeti arttıracak. İran nüfus potansiyeliyle bundan sonra Türkiye’nin rakibidir. Uzun süreli ambargodan sonra hızla petrol ihracatına başlayacak. Bunun da petrol fiyatlarının üzerinde olumsuz bir baskı oluşturması bekleniyor. İran’ın oyuna katılması ihracat olarak Türkiye’nin lehine, dış siyaset açısından ise aleyhine gelişebilir. Çünkü Türkiye dış politikada sertleşirken İran yumuşarsa Batılı ülkeler, bazı konuları İran ile müzakere etmeyi tercih edebilir dedi.

    AMERİKA VE İRAN’DAN PARALEL DIŞ POLİTİKA

    İran’ın bundan sonra Amerika ile paralel bir dış politika yürüteceğini söyleyen Emre Alkin, “Amerika ve İran’ın yakınlaşması nedeniyle Suudi Arabistan ve İsrail histerikdavranışlar ortaya koyuyor. İran ile Rusya yakınlaşmasını çok tehlikeli bulan Amerika, bir atak yaparak bu yakınlaşmanın önüne geçti. İran ile Amerika yakınlaşması, paralel bir dış politika yürütecekleri anlamına geliyor. Bölgede Amerika’nın dediği olduğuna göre Suriyekonusunda da bir uzlaşma bekleniyor” dedi.

    35 YILLIK AMBARGO

    İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, İran İslam Devrimi’nden sonra uygulanmaya başlayan 35 yıllık ambargoların kaldırılacağını Viyana’daki nükleer müzakerelerin sonunda “Nükleer müzakerelerde varılan anlaşmanın yürürlüğe girmesiyle banka, sigorta, taşımacılık, petro kimya, değerli madenler ve tüm ekonomik ambargolar askıya alınmaksızın kaldırılacaktır. Hatta silah alanındaki ve füzelerle ilgili ambargolar dahi 5 yıllık kısıtlamanın ardından kaldırılacaktır” sözleriyle müjdelemişti. Amerika Birleşik Devletleri’nin 39. başkanı Jimmy Carter döneminden itibaren uygulanan ambargolar, İran’ın nükleer programıyla ilgili Birleşmiş Milletler’in daimi üyesi beş ülke ve Almanya (P5+1) arasında yapılan müzakerelerin sonuç vermesiyle kalktı.

  • Antalya’da “Ambargo Sonrası İran” Konferansı Düzenlenecek

    İran’a uygulanan ambargonun 36 yıl aradan sonra kaldırılma kararının ardından yeni dönemin Türkiye için ‘hayati’ önem taşıdığına vurgu yapan Türkiye ve İran Enerji Ekonomisi Dernekleri, Antalya’da düzenlenecek konferansla Türk firmalarına İran kapılarını açmayı hedefliyor.

    İran Enerji Ekonomisi Derneği ile birlikte 22-23 Ocak tarihlerinde Antalya’da “Ambargo Sonrası İran-Yeni İş, Yeni Enerji-Yeni Fırsatlar” başlıklı bir konferans düzenleneceğini hatırlatan Türkiye Enerji Ekonomisi Derneği ve Uluslararası Enerji Ekonomisi Birliği (IAEE) Başkanı Prof. Dr. Gürkan Kumbaroğlu, İran’ın tüm kurum ve kuruluşlarıyla ambargo sonrasına yönelik çok ciddi hamleler yaptığını ve bugün Ortadoğu’da yaşanan olaylar başta olmak üzere ülkelerin dış politikalarındaki değişikliklerin temelinde bu hamlelerin yansımalarının yattığını söyledi. Prof. Dr. Kumbaroğlu, “Çok uzun süredir ‘varlık içinde yokluk’ çeken bir ülkenin yeniden dünya piyasalarına entegre olacağı bir döneme şahitlik ediyoruz. İran’da yatırıma ihtiyaç var, yatırımı finanse edecek para var, yatırımı karlı kılacak talep var. Türkiye’de de tüm bunlara ortak olabilecek tecrübe ve İran’ı batıya taşıyacak jeopolitik var. Her iki ülke için de müthiş bir işbirliği ve ticaret potansiyeli söz konusu. Ancak İran pazarı sadece Türkiye’nin ilgisini çekmiyor. ABD’den Almanya’ya, Rusya’dan İngiltere’ye kadar çok sayıda ülke İran’ın bu yeni döneminde etkin olmak istiyor. Çünkü İran, ‘yeni, bakir, ve güçlü bir pazar’ anlamına geliyor. Bizim onlardan farkımız İran’la çok ciddi bir kültürel geçmişimizin ve dini yakınlığımızın olması. Bu avantajımızı iyi kullanmamız gerekiyor. Konferansa İran cephesinden yoğun ilgiyle karşılaştık. İran Ulusal Kalkınma Fonu ve Dünya Enerji Konseyi İran Milli Komitesi tarafından konferansa destek kararları oy birliği ile alındı. Konferansın enerji sektöründe İran’ın köklü ve önemli kuruluşu olan İran Enerji Ekonomisi Derneği ile birlikte düzenlenmesi İran tarafındaki ilgiyi artırıyor” dedi.

  • CHP’li Seyhan’dan ’Ambargo’ Açıklaması

    Adana Büyükşehir Belediyesi Meclisi’nin CHP Grup Sözcüsü Serdar Seyhan, Rusya’nın ambargoları içerisinde tek sevindirici olanın Akkuyu Nükleer Santrali’ndeki çalışmaların durdurulması olduğunu söyledi.

    Büyükşehir Belediye Meclisi’nin aralık ayı 4. toplantısı Büyükşehir Belediye Başkanvekili Murat Cevheribucak’ın başkanlığında yapıldı. Toplantıda gündem dışı söz alan CHP’nin yeni grup sözcüsü Serdar Seyhan, angajman kurallarını ihlal eden uçaklarının Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından düşürülmesi nedeniyle çeşitli yaptırımlar uygulayacak olan Rusya hakkında değerlendirmeler yaptı.

    Ambargoların haksızlık olduğunu nitelendiren Seyhan, Rusya’da eğitim gören 13 Türk öğrencinin kayıtlarının silinmesine de tepki gösterdi. Rusya’nın ambargolarının içinde sevindirici tek bir madde olduğunu kaydeden Serdar Seyhan, şöyle konuştu:

    “Akkuyu’daki nükleer santralle ilgili çalışmaların durdurulduğunu açıklamış ilgili firma. Bizim bakanlık da bu konuda böyle bir şey olmadığını ve bu sürecin tersine çalıştırılacağını söylüyor. Umarım bizim bakanlığımız, hükümetimiz bu süreci durdurmak gibi bir sürece girmez; Rusya da belki de haklı olarak geliştirdiği tek ambargo maddesini uygulamada ısrarlı olur. Akkuyu gibi ülkenin cennet mekanlarından biri olan o yeşil alanın kurtulmasına ve bir nükleer felakete yol açabilecek yeni teknolojinin bu ülkeye taşınmasına engel olabilecek bu karar umarım Rusya tarafından sonuna kadar ısrar edilir ve devam edilir.”

  • Putin’den Bir Ambargo Da İzmit Pişmaniyesi’ne

    Suriye sınırında düşürülen Rus savaş uçağının ardından Rusya’nın Türk malları için aldığı boykot kararı son olarak dünyaca ünlü İzmit pişmaniyesini vurdu. Rusya’ya ihraç edilmek istenen 20 ton pişmaniye gümrükteki TIR’larda bozulmak üzere.

    Rusya ile Türkiye arasında Rus savaş uçağının sınır ihlali yapması nedeniyle düşürülmesiyle başlayan diplomatik kriz, Rusya’ya ihraç edilen Türk mallarının boykot edilmesine neden olmuştu. Birçok yerli ürünün Rus gümrüklerinden dönmesiyle başlayan boykot uygulaması son olarak dünyaca ünlü İzmit pişmaniyesini de etkiledi. Kocaeli’nin İzmit ilçesinde üretilerek Rusya’ya ihraç edilmek için TIR’lara yüklenen 20 ton pişmaniye, günlerdir Rus gümrüklerinde bekletilerek ülkeye girişine izin verilmiyor.

    RUSYA’DAN TÜRK İŞ ADAMLARINA BASKI ARTARAK SÜRÜYOR

    Piyasa değeri 20 bin doları bulan 20 ton pişmaniyesinin Rusya gümrüklerinde bozulmak üzere olduğunu söyleyen Burşah Pişmaniye Genel Müdürü Mustafa Şahin, Rusya’da kurdukları depolama tesisinde de baskılarla karşılaştıklarını söyledi. Şahin, Rus yetkililerin sürekli denetimler yaparak depoyu boşaltmaları noktasında baskı uyguladıklarını belirtti.

    “RUS SINIRINDA BEKLEYEN 20 TON PİŞMANİYE ÇÜRÜMEK ÜZERE”

    Uçak krizinden 2 gün önce Rusya’ya ihraç edilmek üzere 1 TIR pişmaniye yaptıklarını söyleyen Şahin, “Sipariş aldığımız ürünleri gönderdik. Uçak krizi olduğu anda Rusya lideri Putin, bize bir ambargo koydu. Bu ambargo tam da bizim ürünümüzün Rus sınırına yaklaştığı anda oldu. Şu anda 15 gündür bizim TIR’ımız orda bekliyor. ‘Yapacak herhangi bir şey yok’ deniyor. Bir de Rusya’da olan depomuza ciddi baskılar yapılıyor. Hem Rus maliyesi hem de denetmenleri tarafından bizi yıldırma politikası uyguluyorlar ve her gün baskın yaparak evraklarımızı inceliyorlar. Allah’a şükürler olsun. Herhangi bir gayri resmi işimiz olmadığından sıkıntı çekmiyoruz” dedi.

    “PUTİN’İN AMBARGOSU PİŞMANİYEYİ VURDU”

    Rusya’daki depolarının mal sahipleri tarafından deponun boşaltılması noktasında kendilerine sürekli baskı uygulandığını da söyleyen Şahin, “Tamamen yüzde 100 Türk firması olduğumuz için şu anda depomuzdan hiçbir sevkiyat yapamıyoruz. Şu anda bizim oradaki yöneticimiz de depo arıyor. Başka depo aradığımızda da Putin’in talimatıyla Türk firmalarına depo da vermiyorlar. Bu yüzden depo bulmakta da zorlanıyoruz” diye konuştu.

    “20 BİN DOLARLIK ÜRÜNÜ YERİNDEN KIPIRDATAMIYORUZ”

    Ambargo nedeniyle büyük zarar içerisinde olduklarını söyleyen Şahin, “20 bin dolar civarında sadece TIR’da bekleyen ürünümüz var. Bir de bizim oradaki depoda bekleyen ürünlerimiz var. Biz ilk sevkiyattan sonra hemen ikinciyi de hazırlamıştık. O ürünlerimiz de buradaki depomuzda bekliyor. Rusya depomuzda da yaklaşık 20 bin dolar değerinde bir ürünümüz var. Şu anda o ürünleri hiçbir yere kıpırdatamıyoruz. Başka bir yere sevkiyat yapmamıza da izin vermiyorlar. Ki, pişmaniye çok hassas bir ürün. Biraz daha bu kriz devam ederse oradaki ürünleri de çöpe atmak zorunda kalacağız. En son dün yaptığım görüşmelerde Rusya’daki satış temsilcimiz de market raflarından ürünlerimizi indirmeye başlamış. Yani daha önce sattığımız malları da geri iade almak zorunda kalacağız” şeklinde konuştu.

    “70 BİN DOLARLIK YATIRIMI ÇÖPE ATMAK ZORUNDA KALACAĞIZ”

    Rusya bölgesine yaptıkları yatırımları silme noktasına geldiklerini belirten Mustafa Şahin, “Sadece Rusya’ya 70 bin dolar civarından bir yatırımım var, ürünler hariç. Çünkü orada depo tutuyorsunuz, personel çalıştırıyoruz. Rusya’da 5 tane personelimiz bir tane de sorumlu müdürümüz var, tamamı Türk. Bu kriz nedeniyle maaşlarını da ödemek zorundayız. Bir an önce sorunun çözümü noktasında gerekli yerlerden yardım bekliyoruz” ifadelerini kullandı.

    “HER YERLE GÖRÜŞTÜK BEKLİYORUZ”

    Şahin, son olarak krizden etkilenmemek için birçok yere müracaat ettiklerini söyleyerek, şöyle konuştu:

    “Kocaeli Ticaret Odası Başkanımız Murat Özdağ, sağ olsunlar çok ilgilendiler. TOBB, Rus Kriz Masası diye bir birim oluşturmuş oraya da gerekli müracaatlarımızı yaptık. Moskova’daki ticari ateşe ile de görüştük, onlar da ilgileniyor. Rusya’da RTİB Türk iş adamları birliği var onlarla da görüştük. Ama şu anda hiç kimse bir şey yapamıyor. Her görüşmemizde mecburen beklememiz gerektiğini söylüyorlar. Biz de bekliyoruz.”