Etiket: alman

  • İzmir Barosu’nda Türk Alman Tıp Hukuku Sempozyumu

    Türk Alman Tıp Hukuku Sempozyumu’nun 14.’sü, İzmir Barosu ev sahipliğinde İzmir Barosu, İstanbul Medeniyet Üniversitesi ve Martin Luther Üniversitesi işbirliği ile 29-30 Eylül 2017 günlerinde düzenlendi. “Tıp Hukukunda Bilirkişilik” başlığı altında düzenlenen sempozyumun açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, İzmir Barosu’nun son yıllarda uluslararası bir baro olma yolunda önemli adımlar attığını, yapılan bu sempozyumun da bu önemli adımlardan biri olduğunu söyledi.

    Avukatlar ve doktorların yoğun ilgi gösterdiği çalışmanın açılış konuşmalarını İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, Martin Luther Üniversitesi Tıp Hukuku Etik Merkezi Müdürü Prof. Dr. Henning Rosenau ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Araştırmaları Birimi Başkanı Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri yaptı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan İzmir Barosu Başkanı Av. Aydın Özcan, son yıllarda tıp hukukunun çok genişleyen bir dal olduğunu ve neredeyse bir ana bilim dalı haline geldiğini ifade ederek sağlık arayışı içinde olan yurttaşların zaman zaman karşılaştıkları sorunların çözüme kavuşturulması için sağlık hukukunun inceliklerini bilen hukukçulara ihtiyaç olduğunu söyledi. Özcan, gittikçe gençleşen bir baro olan İzmir Barosu’nun genç avukatların mesleki gelişimi için sürekli yeni ve güncel çalışmalar yaptığını ve projeler ürettiğini söyleyerek bu anlamda yabancı barolarla işbirlikleri geliştirdiklerini ifade etti. 10 Kasım’da Selanik Barosu’nun davetlisi olarak Selanik’e gideceklerini ve burada İzmir Barosu, Selanik Barosu ve Filibe Barosu’nun birlikte kadın hakları, çocuk hakları ve uyuşturucu madde bağımlılığı konularında bir toplantı düzenleyeceklerini, hemen ardından aynı toplantının Filibe Barosu’nda ve sonrasında da İzmir’de düzenleneceğini ifade eden Özcan, Almanya’daki barolarla da işbirliği geliştirmeyi hedeflediklerini ifade etti.

    İki gün beş oturum

    İki gün ve beş oturum olarak yapılan sempozyumun ilk oturumunun başkanlığını Prof. Dr. Henning Rosenau’nun yaptı. “Tıp Hukukunda Bilirkişinin Rolü” başlıklı oturuma Prof. Dr. Caroline Meller-Hannich, Prof. Dr. Erdem Özkara ve Yrd. Doç. Dr. Yahya Deryal katılırken, oturum başkanlığını Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş’ın yaptığı “Uygulamada Tıbbi Bilirkişilik” başlıklı oturuma ise Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri ve Doç. Dr. Serkan Çınarlı konuşmacı olarak katıldılar. Başkanlığını Prof. Dr. Caroline Meller-Hannich’in yaptığı “Adli Tıp Uygulamalarında Bilirkişi” başlıklı ilk günün son oturuma ise Prof. Dr. med. Rüdiger Lessig ile Prof. Dr. Ekin Özgür Aktaş konuşmacı olarak katıldı. Sempozyumun ikinci günü gerçekleştirilen “Türk Hukukunda Yeni Bilirkişilik Kanunu ve Yönetmeliği” başlıklı ilk oturumun başkanlığını Prof. Dr. med. Rüdiger Lessig yaparken oturuma Adalet Bakanlığı Bilirkişilik Daire Başkanı İzzet Başara ile Prof. Dr. Dr. h.c. Yener Ünver konuşmacı olarak katıldılar. Günün ve sempozyumun “Bilirkişinin Sorumluluğu” başlıklı son oturumunu ise Prof. Dr. Dr. h.c. Yener Ünver yaptı. Oturuma Prof. Dr. Henning Rosenau ve Prof. Dr. Veli Özer Özbek konuşmacı olarak katıldı.

    Tıp hukuku vurgusu

    Sempozyumun kapanış konuşmasını yapan İzmir Barosu Sağlık Hukuku Komisyonu Sorumlu Yönetim Kurulu üyesi Av. Nilay Ertem Durlu, tıp hukukunun ele alınması gereken önemli bir konu olduğunu düşündüklerini ve bu nedenle bu çalışmanın ev sahipliğini mutlulukla yaptıklarını ifade ederek katılımın yoğunluğundan duyduğu memnuniyeti ifade etti. Sempozyuma katılan avukatların yeni vakalar incelemekte ve bilirkişi raporlarına hakim olmakta oldukça önemli bilgiler edindiğini söyleyen Av. Nilay Ertem Durlu, “Tıp hukuku gibi özel bir alanda bilirkişi raporuna hakim olmak aynı zamanda yargılamanın ondan sonraki aşamalarına da hakim olmak ve yön verebilmek anlamına gelecektir” dedi.

    “Cesaretlendik”

    İstanbul Medeniyet Üniversitesi Tıp Hukuku Araştırmaları Birimi Başkanı Prof. Dr. Dr. h.c. Hakan Hakeri ise İzmir Barosu’na katkılarından dolayı teşekkür ederek, çalışmanın on dört yıldır düzenli olarak gerçekleşen Türk Alman Tıp Hukuku Sempozyumlarının en geniş katılımlılarından biri olduğunu söyledi. Martin Luther Üniversitesi Tıp Hukuku Etik Merkezi Müdürü Prof. Dr. Henning Rosenau de iki gün boyunca süren çalışma boyunca birçok yeni soruyla karşı karşıya kaldıklarını ifade ederek bu konularda daha fazla çalışma yapmanın gerekliliğini vurguladı. İzmir Barosu’na desteği ve misafirperverliği için teşekkür eden Rosenau, İzmir’de yapılan çalışmayla daha da cesaretlendiklerini ve bundan sonra da Türk Alman Tıp Hukuku çalışmalarını sürdürmek istediklerini söyledi.

  • Alman vatandaşı uyuşturucu kuryeliği yaparken yakalandı

    Muğla’nın Bodrum ilçesinde 1,5 yıldır kaçak yaşayan Alman vatandaşı uyuşturucu kuryeliği yaparken yakalandı.

    Edinilen bilgiye göre, Bodrum İlçe Emniyet Müdürlüğü Narkotik Suçlarla Mücadele Grup Amirliği ekipleri, Almanya vatandaşı M.F. isimli kişinin özellikle Bodrum merkezinde gençlere uyuşturucu sattığı yönünde bilgiye ulaştı. Narkotik ekipleri şahsı takibe aldı. Geçtiğimiz gece harekete geçen Narkotik Timleri M.F.’yi Taşlık Sokak’taki evinin önünde yakaladı. Şahsın üzerinde ve kaldığı evde arama yapan ekipler, bir miktar uyuşturucu madde, hassas terazi ve uyuşturucu satışından elde ettiği paralara el koydu. Almanya’dan kaçıp Türkiye’de 1,5 yıldır kaçak olarak yaşadığı tespit edilen Almanya vatandaşı M.F. İlçe Emniyet Müdürlüğündeki işlemlerinin ardından “uyuşturucu madde ticareti yapmak” suçlamasıyla adliyeye sevk edildi.

  • Kuşadası’nda yakalanan insan kaçakçısı Alman uyruklu çıktı

    Kuşadası Körfezi’nden yasa dışı yollarla yurt dışına kaçmaya çalışan 55 kaçak göçmen sahil güvenlik ekipleri tarafından yakalandı. Operasyonda gözaltına alınan Alman uyruklu bir kişi ise göçmen kaçakçısı çıktı.

    Edinilen bilgiye göre, bir grup kaçak göçmenin yasa dışı yollardan Yunanistan’ın Sisam Adası’na kaçtığı yolunda bir ihbar alan Kuşadası Sahil Güvenlik Bot Komutanlığı’na bağlı ekipler harekete geçti. Kuşadası Körfezi’nde havadan ve karadan yapılan kontrollerle kaçak göçmenleri Davutlar açıklarında durduran sahil güvenlik ekipleri, bot içerisinde bulunan 24’ü çocuk, 12’si kadın toplam 55 kişiyi gözaltına aldı. Operasyon sırasında ayrıca insan kaçakçısı iddiasıyla gözaltına alınan bir kişinin Alman uyruklu olduğu ortaya çıktı. 51 Suriye, 3 Afgan ve 1 İran uyruklu toplam 55 kaçak göçmen, sağlık kontrolünden geçirilip, ifadeleri alındıktan sonra il göçmen bürosuna teslim edildi.

  • Alman Demokratlar Birliği Başkanı Remzi Aru: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği bize güç kattı”

    Almanya’da Türklerin kurduğu Alman Demokratlar Birliğinin Başkanı Remzi Aru, “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın desteği bize güç kattı” dedi.

    Almanya’da Türklerin kurduğu Alman Demokratlar Birliği (Allianz Deutscher Demokraten) basın toplantısı düzenledi. Parti kurucuları ile milletvekili adaylarının katıldığı toplantıda konuşan partinin Genel Başkanı Remzi Aru, “Bize destek veren Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a teşekkür ederiz. Desteği bize güç kattı” dedi. Aru, herkesin partisi olduklarını ifade ederek, 24 Eylül’de oy kullanma hakkı bulunan herkesi sandığa gitmeye çağırdı. Alman Demokratlar Birliği Partisi’ni engellemek için Almanya’nın elinden geleni yaptığını ancak hiçbir şekilde yılmadan yollarına devam edeceklerini söyleyen Aru, hedeflerinin 2019 yılındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde başarılı olmak olduğunu belirtti.

    “Seçimler tecrübe olacak”

    Partilerine yönelik yapılan yıpratma çabalarından bahseden Aru, “Partimizi kurulduğu günden bugüne çeşitli bahaneler ile engellemeye çalışıyorlar. Önce banka hesaplarımız kapatıldı, daha sonra partimizin ismi üzerinden davalar açıldı. Bu ortamda çalışmak çok zor. Almanya hukuk devletinden söz ediyor. Biz, böyle bir ortamda çalışıyoruz. Bazı şeyleri hafife almıyoruz. Bu davada ön safhada olan insanların sadece mali anlamda değil, hayati tehlikeleri bile var aslında. Bizi yasa dışı olaylara itmeye çalışıyorlar. Bunlara rağmen başarılıyız. Hedefleri bizleri ufak tefek bahanelerle yıpratmak. Ancak, ben ve arkadaşlarım yılmadan yolumuza devam edeceğiz. Alman Demokratlar Birliği Partisi, herkesin partisi. Bugüne kadar bizimle yola çıkıp, bizi yarı yolda bırakanlar da oldu. Partimiz şu an hızlı bir şekilde büyüyor. Üyelerimizden ve bazı kesimlerden gelen BİG Partisi ile birleşme konusu vardı. Biz daha önce fikrimizi beyan ettik. Bununla ilgili de bir açıklama yaptık. Şu ana kadar karşı taraftan bize bir bilgi ulaşmadı. Parti olarak birkaç noktada birlikte çalışabileceğimiz alanlar var. Ne yazık ki BİG Partisi’nin bazı üyeleri bizleri bundan önceki seçimde acımasızca hedef aldı. Bize, NSU bir de BİG Partisi çok ciddi anlamda zarar verdi. Bu seçim partimiz için büyük önem taşıyor. Almanya genelinde ilk kez Almanya genel seçimlerine katılıyoruz. Çok güzel tecrübeler kazanıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanının, bize yönelik sözleri bize olumlu yankı yaptı. Almanya aslında bir nevi Alman derin devletinin bize koyduğu engelleri aştırmasına sebep oldu. Bütün Alman gazeteleri bunu yazdı. Onlar istemediği halde biz de tanınmış olduk. Almanya, Almanya’da Türk politikacılarına ve Cumhurbaşkanının kendi vatandaşlarına konuşmasına yasak getiriyor. PKK’lıların stadyumlarda konuşmasına müsaade ettiği bir ortamda biz de Almanya’da bir mesaj verip, ’siz ne kadar yasak koysanız, Türkiye vatandaşını her zaman bulur’ mesajını da vermek istedik. Yasaklarla hiçbir yere gelemezsiniz. Buradan kazandığımız tecrübeleri 2019 yılında yapılacak Avrupa seçimleri için kullanıp orada biraz daha başarılı olup Avrupa Parlamentosu’na girmeyi arzuluyoruz” dedi.

    Aru, Alman Demokratlar Birliği Partisi’nin herkesin partisi olduğunu, sol-sağ ayrımı yapmadan herkesi kucakladığını belirterek, bazı kesimlerin partilerinin Erdoğan posteri kullanmasını eleştirdiğini ifade ederek, dün Almanya’da Erdoğan’ın hoş olmayan resimlerini çizenler ve TV programlarında hakaret edenleri hatırlatarak, “Erdoğan’ın posterini Almanya’da sadece KRV eyaletinde değil, keşke tüm Almanya sokaklarında asabilseydik” şeklinde konuştu.

    Dağlı: “Kadınlara büyük görev düşüyor”

    Kadın milletvekili adayı Seyhan Dağlı ise, partisinin KRV eyaletinde kadın milletvekili olarak ilk hedefinin parti içerisinde kadınların sayısını daha da artırmak olduğunu belirterek, kadın seçmenlere büyük görev düştüğünü söyledi. Dağlı, “Politikada kadınlarımızı daha çok ön taraflara çekmek istiyorum. Kadınsız bir siyasi partinin başarılı olması çok zor. Kadın olmadan siyaset tam olarak hiçbir zaman olmaz. Kadınların çok şeyleri değiştirebileceğine inanıyorum. Özellikle kadın seçmenlere büyük görevler düşüyor. Ayrıca tüm kadınlarımızı partimize bekleriz. Biz, büyük bir aileyiz’’ dedi.

    Akbaş: ’’Haklarımız için sonuna kadar mücadele edeceğiz’’

    Partinin başkan yardımlarından hukukçu Ramazan Aktaş, partilerine karşı açılmış iki dava olduğunu belirterek, bu davalarda sonuna kadar gideceklerini vurguladı. Akbaş, ’’Şu an devam eden partimize yönelik iki dava var. Bunun biri partimizin ismi ile ilgili. Bu dava yargıtayda devam ediyor. Biz sonuna kadar isim hakkı konusunda mücadele edeceğiz. İkinci dava ise bankalarla ilgili, dört tane dava açtık. Bu davaların sonuncusunu bir ay önce açtık. İnşallah bu davalardan başarılı bir şekilde çıkarız. Ayrıca Cumhurbaşkanımızın bize verdiği destekten dolayı teşekkürlerimi sunuyorum’’ dedi.

  • Alman heyetinden GSO’ya ziyaret

    Başbakanlık Türkiye Yatırım ve Tanıtım Ajansı ve merkezi Gaziantep’te bulunan İpekyolu Kalkınma Ajansı işbirliğinde hazırlanan program kapsamında Alman medya kuruluşları temsilcilerinden oluşan heyet, Gaziantep Sanayi Odası (GSO) Yönetim Kurulu Başkanı Adil Sani Konukoğlu’nu ziyaret etti. Gaziantep’in yatırım ortamının tanıtılması, kültür kenti kimliğinin uluslararası mecralara ulaştırılması, kurumların çalışmaları ve sanayide üretim yapan firmaların yerinde incelenmesi amacıyla gelen Alman gazetecileri ağırlayan Konukoğlu, heyetin ziyaretinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.Konukoğlu, “Sizleri Gaziantep’te ağırlamaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Her ne kadar sanayi kenti olsa da kültür turizmi Gaziantep’in en önemli değerlerinden birisi. Gaziantep, dünyanın en önemli kültür turizmi merkezlerinden birisidir. Mutlaka Zeugma Mozaik Müzesi’ni ve Karkamış Antik Kentini ziyaret edin” dedi. Gaziantep sanayisinin ihracata yönelik üretim yaptığını ve Türkiye ekonomisine katma değer katarken hedef pazarlara yüksek standartlı ürünler ihraç ettiğini belirten Konukoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Türkiye Avrupa ve Asya arasında köprü görevi üstlenen, lojistik olarak da çok avantajlı bir konumda. Türkiye’de yatırımlar çok doğru ve hızlı bir şekilde gerçekleştirilir. Gaziantep’in bulunduğu bölge özelinde değerlendirme yapmamız gerekirse, burası yabancı yatırımcıların yatırım yapabileceği her türlü altyapı ve donanıma sahiptir.”

    Hassa – Dörtyol projesi

    GSO’nun öncülüğünde hazırlanan ve kapsamında Hassa-Dörtyol Tüneli de bulunan ulaşım projesine değinen Konukoğlu, “Birbiriyle bağlantılı dört tünel ve otoyol bağlantılarından oluşan projenin tamamlanmasıyla birlikte İskenderun Limanı’na ulaşım Polateli-Şahinbey Organize Sanayi Bölgesi’nden 80 kilometreye, Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nden 110 kilometreye düşecek. Yeni bir sanayi ve ticaret aksı oluşturacak proje, bölge şehirleri ihracatını bu kanal üzerinden İskenderun Limanı’na ve dolayısıyla diğer ülkelere ulaştıracaktır. Böylece iş adamlarının elde edeceği zaman ve maliyet tasarrufu sayesinde rekabet gücü artacak” şeklinde konuştu.Mesleki eğitime çok büyük önem verdiklerini bu amaçla 2’inci Organize Sanayi Bölgesi’nde GSO Mesleki Eğitim ve Danışmanlık Merkezi’ni kurduklarını anlatan Konukoğlu, Burada meslek sahibi olmak isteyenlere, işgücü talebine uygun eğitim verip firmalara yönlendiriyoruz dedi. Bu arada, heyette yer alanlara, GSO tarafından yayımlanan ve Gaziantep’in ekonomik durum analizlerinin bulunduğu Ekovizyon 2017 kitabı verildi, yöresel bakır işleme armağan edildi.