Etiket: Almalı

  • İran Cumhurbaşkanı Ruhani: “AB yaptırımlar karşısında net pozisyon almalı”

    İran Cumhurbaşkanı Ruhani: “AB yaptırımlar karşısında net pozisyon almalı”

    İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Tahran yönetiminin nükleer anlaşmadan yana olduğunu belirterek, “Bu konuda AB’de net bir pozisyon almalı ve nükleer anlaşmaya sahip çıkmalıdır” dedi.

    İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel ile telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Ruhani, nükleer anlaşma ve AB ülkeleri ile ilişkiler konusunda gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, “Nükleer anlaşma diplomasi şansını artırdı ve bize bu imkanı sağladı. Bununu yok olmasına izin vermemeliyiz” ifadesini kullandı.

    AB’den ABD yaptırımlarına karşı net bir pozisyon almasını isteyen Ruhani, nükleer anlaşmadan yana olduklarını belirterek, “Bu konuda AB’de net bir pozisyon almalı ve nükleer anlaşmaya sahip çıkmalıdır” dedi.

    AB ile terör örgütlerine karşı mücadelede işbirliğine hazır olduklarını vurgulayan Ruhani, “Kasım Süleymani’nin öldürülmesinden sonra bölgede DAEŞ tehlikesi arttı ve yabancı askerlerin varlığı da endişeye neden oluyor. Artan terör tehdidine karşı işbirliğine hazırız” ifadelerini kullandı.

  • DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

    DES: “TÜİK, Meteorolojiyi örnek almalı”

    Altı aylık enflasyon verilerinin TÜİK tarafından açıklanmasıyla memur maaşlarına gelecek zamları değerlendiren Demokrat Eğitimciler Sendikası (DES) Genel Mali Sekreteri Bekir Önsel, “Açıklanan ile yaşanan enflasyon arasında uçurum bulunmaktadır. İğneden ipliğe gelen zamlarla vatandaşın yaşadığı enflasyon, TÜİK’in açıkladığı enflasyonla uyuşmamaktadır. Böyle giderse vatandaş TÜİK’ten meteorolojinin açıklamaları gibi ölçülen ve hissedilen enflasyon oranlarını açıklamasını isteyecektir” dedi.

    Demokratik ülkelerde enflasyon oranlarını belirleyen kurumlar hükümetlere bağlı çalışmadıklarını belirten Önsel, “Bu kurumlar bağımsızdır ve bu kurum bünyelerinde ticaret odaları, sendikalar, meslek kuruluşları ve diğer sivil toplum örgütleri bulunur. Dolayısıyla bu kurumların belirlediği enflasyon oranları gerçekçi ve güvenilirdir. Ülkemizde ise, bütün çalışanların ve emeklilerin maaş zamlarını belirleyen “enflasyon oranları” hükümete bağlı TUİK tarafından belirlenmekte vatandaşın ana gelir kalemi içerisinde yer almayan birçok ürünün enflasyon sepetine eklenmesi sebebiyle enflasyon, vatandaşı ilgilendiren enflasyondan çok düşük çıkmaktadır. Vatandaşın yaşadığı yüzde 40-50 aralığın da olan enflasyon, bu kurumca enflasyon sepetinde vatandaşı ilgilendirmeyen birçok ürün kaleminin bulunması sebebiyle yüzde 12 civarında çıkarılmaktadır. Bu aşamada yüzdelik zam oranlarının belirlenmesi önemini kaybetmiş, enflasyon oranlarının belirlenmesi daha önemli hale gelmiştir. Enflasyon oranlarının belirlenmesi konusunda daha katılımcı ve daha şeffaf olunması için gerekli yasal düzenleme yapılmasını bekliyoruz. Her vatandaş kamuya olan vergi ödeme vazifesini mali gücüne göre ödemekle yükümlü tutulmalıdır. Vergi yükümlülüğünü adaletli ve dengeli bir şekilde tüm vatandaşlara dağıtmak ise hükümetin görevidir. Vergi aflarının ve muafiyetlerinin sıkça yaşandığı ülkemizde görmekteyiz ki kimi büyük, çok büyük vergi mükellefleri sıradan bir memur kadar bile vergi ödememektedir. Memur daha maaşını almadan vergisi kesiliyor. Türkiye’de toplanan gelir vergisinin hemen hemen yarısını ücretliler ödüyor. Bu nedenlerle; özellikle yılın ortasından sonra memur maaşlarından alınan gelir vergisi matrahındaki artışa bağlı olarak yükselen gelir vergisi oranları ve maaşlardan yapılan kesintinin artması ile birlikte memur maaşları ciddi bir şekilde düşüş yaşamaktadır. Memur maaşlarındaki gelir vergisi oranı yılın ilk aylarında yüzde 15 iken yılın ortasından sonra yüzde 35’lere doğru fırlamaktadır. Memurun temmuz ayında aldığı maaş, 2020 yılı Ocak ayındaki maaşından düşüktür. Bu nedenle memur ücretlerinde vergi diliminin kaldırılarak ‘yüzde 15 sabit oranlı’ gelir vergisi kesilmesini istiyoruz” açıklamalarında bulundu.

  • Dr. Özkan: “Taş hastaları her gün sıvı almalı”

    Dr. Özkan: “Taş hastaları her gün sıvı almalı”

    Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, teknolojik gelişmeler ve modern yaklaşımlar sayesinde böbrek ve idrar yolu taşlarının sebep olduğu hastalıklarda uygulanan tedavi yöntemleri ile büyük oranda başarı sağlandığını söyledi.

    Büyük Anadolu Hastaneleri Üroloji Uzmanı Opr. Dr. Gürkan Özkan, böbrek ve idrar yolu taş hastalıkları hakkında önemli bilgiler vererek uyardı. Opr. Dr. Gürkan Özkan, en sık uygulanan inceleme yöntemleri direkt karın grafiği ve ultrasonografi olduğunu belirtti. Bu inceleme yöntemlerinin hastalara herhangi bir uygulama zorluğu oluşturmayan, basit ve pratik yöntemler olduğuna dikkat çeken Dr. Özkan, “Bu yöntemlerin yetersiz kaldığı durumlarda ilaçlı böbrek filmi (IVP) veya spiral bilgisayarlı tomografi gibi radyolojik yöntemlerle teşhis konulabilmektedir. Taş hastalığı ülkemizde diğer ülkelere nazaran daha sık (ortalama yüzde 15) görülebilmektedir. Taş oluşumunda etkili olan en belirgin faktörler, iklim ve beslenme alışkanlıklarıdır. Genetik yatkınlık en önemli risk faktörlerindendir. Taş hastalığı olan hastaların ailelerinde yüzde 10-40 arasında değişen oranlarda taş hastalığı öyküsü mevcuttur. Taş Hastalığı genellikle yirmili yaşlarda başlamakta ve erkeklerde. Biraz daha sık görülmektedir. Böbrekte taşların oluşumu birçok faktörün bir araya gelmesi ile ortaya çıkmaktadır. Böbreklerde şekillenen ve. Atılan idrarın miktarı çok önemli olup, bir takım faktörlerin etkisi ile bazı kimyasal maddelerin idrar yoluyla atılımı artmakta ve alınan sıvı miktarına bağlı olarak azalabilen idrarda bu maddeler kolayca çökerek, küçük kristallerin oluşmasına yol açmaktadır. Bu kristaller şekillendikten sonra hızla büyüyerek böbrek taşlarını oluşturmaktadır” dedi.

    “Böbrek taşları erkeklerde kadınlara göre 2-3 kat daha fazla oluşuyor”

    Taşların oluşmasını önlemede en önemli faktörün, alınan sıvı miktarı olduğunu dikkat çeken Dr. Özkan, “Bünyesi taş oluşturmaya yatkın kişiler, yeteri kadar su içmezse (günde en az 2-2.5 litre ) idrar miktarı azalacak, idrar daha yoğun bir duruma gelecek ve idrardaki taş oluşturan maddelerin çökmesi ile yeni taşlar oluşacaktır” diye konuştu.

    Taş hastalarının yapması gerekenler ile ilgili bilgi veren Dr. Özkan, “Taş hastaları her gün yeteri kadar sıvı alınması ( 2-2.5 litre, 10-12 bardak), sık tekrar eden taş hastalığı durumunda yiyeceklerin düzenlenmesi, düzenli yürüyüş ve egzersizler, stresten uzak bir yaşam tarzının sağlanabilmesi, sık tekrar eden taş hastalıklarında vücutta taş oluşumuna yol açan sebeplerin aydınlatılması amacıyla kan ve idrar örneklerinin incelenmesi ve gereken tedavinin başlatılması, mevcut taşların büyümeden gereken önlemlerin alınması ve taşların uygun yöntemlerle temizlenmesi, ailesinde yaygın taş hastalığı bulunan ve sık sık taş oluşumu ile karşılaşan bireylerin bu konuda deneyimli merkezlerde genetik incelemelerden geçmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.

    “Üreteroskop denilen aletler yardımıyla girilerek tedavi edilebilirler”

    Hastaların, üreter kanalı içerisindeki taşlar düşmezse veya ESWL ile kırılmazsa idrar yolundan üreteroskop denilen aletler yardımıyla girilerek tedavi edilebiliceğini ifade eden Dr. Özkan, “Üreteroskoplar 2.5-3 mm çapında, uzunlukları boyunca bir çalışma kanalı ve görüntüyü sağlayan bir mercek bulunan cihazdır. Rijid yani sert üreteroskoplar ile dış idrar yolu veya mesane geçilip üreten içine girilerek taşlar Holmium lazer veya pnömotik taş kırıcı ile kırılarak tedavi edilir. Bu üreteroskoplar ile alt ve orta üreterdeki taşlar tedavi edilebilirler. Üreterorenoskopik taş tedavisi sonrası, hastalar aynı gün veya bir gün sonra evlerine taburcu edilirler” açıklamasında bulundu.

  • TÜRMOB Genel Sekreteri Arıkan: “Dijital dünyada mali müşavirler de alacaklarını banka yoluyla almalı”

    TÜRMOB Genel Sekreteri Arıkan: “Dijital dünyada mali müşavirler de alacaklarını banka yoluyla almalı”

    Türkiye Serbest Muhasebeci Mali Müşavirler ve Yeminli Mali Müşavirler Odaları Birliği (TÜRMOB) Genel Sekreteri Yahya Arıkan, tahsilatların banka aracılığı yapılmasının kendi açılarından önemli olduğuna değinerek, “Madem her şey bankaya gidiyor, mali müşavirler de alacaklarının her ay bankaya yatırılmasını kayıtlı olarak ekonomiye de katkısı olacaktır. Mali müşavirlerin ve tüm vergi mükelleflerinin yaptığı harcamaların vergi matrahına inmesini talep ediyoruz” dedi.

    TÜRMOB Genel Sekreteri Yahya Arıkan, Ordu’da bir otelde düzenlenen toplantıda meslektaşları ile buluştu. Yoğun katılımın olduğu toplantıda mali müşavirlerin sıkıntıları ve çözüm yolları ele alındı. Toplantı sonrası açıklamalarda bulunan TÜRMOB Genel Sekreteri Arıkan, yaklaşık 120 bin üye sayısı ile Türkiye’nin en büyük odalarından birisi olduklarını hatırlattı. Arıkan, seçimi kazanmaları ile birlikte müşterilere daha iyi hizmet vermek adına çalışacaklarını belirterek, “Özellikle bu dijital dönemde kayıt tutmanın yanı sıra, uzmanlıklarımızı genişleterek müşterilerimize değer ortaya koyan TÜRMOB olacak, bunun altını çizmek istiyorum. İkincisi de meslektaşlarımızın bu değişim ve dönüşüm sürecinde daha rahat etmeleri gerekiyor” dedi.

    Planladıkları değişim ve dönüşüm sürecinde odalardan gelen sorunları çözmek adına 24 saat esasına uygun çalışmaya hazır olduklarına değinen Arıkan, “En son yaşadığımız berat yükleme sorununda bile geç vakitlere kadar insanlar çalışabiliyorlar. Özellikle devletimizden, maliye bakanlığımızdan, bürokratlarımızdan ve diğer bakanlıklarımızdan beklentilerimiz biraz mali müşavirlerin sorunlarına kulak verilmesi, onların sorunlarının çözülmesi bizi motive edecektir. Çok fazla sorunlarımızı dile getirmek istemiyorum ama evimize zamanında gitmek istiyoruz. Özellikle değişim ve dönüşüm sürecinde bizimle birlikte TÜRMOB ile işbirliği yapıldığı takdirde biz odalarımızdan gelen her türlü sorunları anında bakanlıklara aktaran, onların sorunları çözme noktasında 24 saat uyumayan anlayışla sürdürüyoruz, birinci talebimiz budur” şeklinde konuştu.

    Arıkan, mali müşavirlerin alacaklarının da banka üzerinden yapılmasının hem kendileri açısından hem de ekonomik anlamda faydalı olacağını belirterek, şunları söyledi:

    “İkincisi ise meslektaşlarımız ekonomik sıkıntıları düşünmezlerse evine götürecekleri ekmek lokması ile ilgili acaba nereden tahsilat gelecek diye sıkıntıya girmezse daha güzel bir yaşamları olacak. Bu anlamda da madem dijital bir dünyaya gidiyoruz, madem her şey bankaya gidiyor, mali müşavirler de alacaklarının her ay bankaya yatırılmasını kayıtlı olarak ekonomiye de katkısı olacaktır. Mali müşavirlerin ve tüm vergi mükelleflerinin yaptığı harcamaların vergi matrahına inmesini talep ediyoruz. Bizim önümüzde hem daha iyi hizmet üreten ve daha kaliteli bir mali müşavir ama TÜRMOB camiası olarak da ülkemize daha faydalı bir süreç olacaktır.”

  • Menevşe: “Türkiye sürekli büyüme trendinde yer almalı”

    Menevşe: “Türkiye sürekli büyüme trendinde yer almalı”

    Adana Ticaret Odası (ATO) Başkanı Atila Menevşe, 8-10 senede bir ekonomik durağanlık yaşayan bir ekonomiye sahip olan Türkiye’nin, bu durağanlığı ortadan kaldıracak reçetesinin ihracatta olduğunu söyledi.

    Menevşe, Adana Ticaret Odası’nın eylül ayı olağan meclis toplantısında yaptığı konuşmada, Türkiye ekonomisinin zor bir dönemden geçtiğini buradan çıkış için yine herkesin gayret göstermesi gerektiğini belirtti. Türkiye’nin yıllık yüzde 4-5 oranında sürekli bir büyüme trendinde yer almasının çok önemli olduğunu vurgulayan Menevşe, “Bu oranının gerisinde kaldığımız zaman ekonomimiz hemen olumsuz sinyal vermeye başlıyor” diye konuştu.

    8-10 senede bir ekonomik durağanlık yaşayan bir ekonomiye sahip olan Türkiye’nin, bu durağanlığı ortadan kaldıracak reçetesinin ihracat olduğunu söyledi. Ülkeye döviz girdisi sağlayacak projelerin peşinde koşulması gerektiğini belirten Menevşe, “Öncelikle döviz arzından dolayı yaşanan sıkıntıların çözümü için kafa yormalıyız. Ülkemize döviz girişi sağlamalıyız. Ülkemize döviz girişi sağlamanın farklı yollarından birisi turizm gelirleridir. Ülkemizin turizm sektöründeki gelirleri yadsınmayacak düzeydedir. Ama buradaki gelirler dönemsel olarak artmakta ve azalmaktadır. Oysa önemli olan döviz gelirlerini yıl boyuna yayabilmektir. Bu da üretmek ve ürettiğimizi ihraç etmekle mümkün olmaktadır. Maalesef ihracat rakamlarımız, tüm çabalarımıza rağmen halen yeterli düzeyde değildir” şeklinde konuştu.

    Adana olarak kritik eşik saydıkları 2 milyar doları aşmış olsalar da bu rakamın bu kente yakışmadığını ifade eden Menevşe, şöyle devam etti:

    “Yatırım iştahımızı, ihracat iştahımızı birleştirmeli ve atağa geçmeliyiz. İhracat konusunda en büyük eksiklerimizden biri eğitim konusundaki zaaflarımız. İhracat alanında eğitime ülke olarak yeteri kadar önem vermediğimizi düşünüyorum. İhracatta nitelikli insan gücü kaynağımız yok denecek kadar zayıf. Bu açığı gidermeden ihracatta yükseklere çıkmak hayalden öteye geçemez. Önümüzde muhteşem bir Güney Kore örneği var. Güney Kore yıllarca Türkiye’nin gerisinde kalmış bir ülke iken şimdi bizi geçmiş ve dünyanın sayılı ülkeleri arasına girmeyi başarmıştır. Nasıl bizi geçti dersiniz, tabi ki eğitimle geçti. Nitelikli eleman yetiştirdi, sahaya sürdü, Ar-Ge yaptı, üretti ve tüm dünyaya sattı, başarı da böylece gelmiş oldu. Bizlerin de eğitime, Ar-Ge’ye ve üretime önem vermekten başka çıkar yolumuz yok.”

    Atila Menevşe, 3.Uluslararası Adana Lezzet Festivali’nin Adana’nın turizmine ekonomisine ve markalarına inanılmaz bir katkı sunduğu na kaydetti.

    Yeni hizmet binası inşaatının; ihale ve yapım süreci ile ilgili olarak meclis üyelerine detaylı bilgilendirmelerin yapıldığı toplantı, olağan gündem maddeleriyle ilgili alınan kararların oylanmasının ardından sona erdi.