Etiket: alarm

  • Paris’te 5 Ekim’den itibaren “maksimum alarm” seviyesine geçilebilir

    Paris’te 5 Ekim’den itibaren “maksimum alarm” seviyesine geçilebilir

    Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran bugün yaptığı açıklamada, başkent Paris’te Covid-19 vakalarındaki hızlı artışa dikkat çekerek, 5 Ekim’den itibaren “maksimum alarm” seviyesine geçilebileceğini aktardı.

    Korona virüs salgını Avrupa’da etkisini arttırmaya devam ederken, birçok ülkede kısıtlamalar yeniden başladı. Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran bugün yaptığı açıklamada, başkent Paris’te Covid-19 vakalarındaki hızlı artışa dikkat çekerek, vaka sayılarının belli sınırları aştığını ve bu sayıların doğrulanmasını beklediklerini ifade etti. Bakan Veran, sayıların doğrulanması halinde başkentte 5 Ekim’den itibaren “maksimum alarm” seviyesine geçilebileceğini açıkladı. Veran, başkent bölgesinde insidans oranı, 65 yaş üstü kişilerde insidans oranı ve yoğun bakım doluluk yüzdesi olan 3 eşiğin aşıldığını aktardı.

    Fransız Bakan, “Bu eşik geçişini sadece birkaç saat gözlemledik. Önümüzdeki günlerde açıkça teyit etmemiz gerekiyor. Dinamikler doğrulanırsa, Paris bölgesi Pazartesi günü erken saatlerde maksimum alarm bölgesi olabilir. Artık aile kutlamaları yok, partiler yok, barlar tamamen kapatılabilir” ifadelerini kullandı. Vaka sayılarının yaklaşık her 15 günde bir ikiye katlandığını belirten Veran, “Salgında birkaç haftadır kötüleşen bir aşamasındayız” dedi.

    Hükümet, 24 Eylül’de Paris ve birçok büyükşehri “gelişmiş alarm bölgesi” olarak sınıflandırmıştı. Söz konusu şehirlerde barlar yerel saatle 22.00’de kapatılırken, halka açık etkinliklere katılım 5 bin kişiden bin kişiye indirilmiş ve kamusal alanlarda 10’dan fazla kişinin toplanması yasaklanmıştı. Paris’te şu anda 100 bin kişide 250 vaka sayısı geçilmiş durumdayken, yoğun bakımdaki doluluk oranı ise yüzde 30’a dayandı. Maksimum alarm bölgesi olan Marsilya ve Guadeloupe’de ise barlar ve restoranlar tamamen kapatıldı.

    Öte yandan Fransa’da şu ana kadar 577 bin 505 kişide Covid-19 tespit edilirken, 32 bin 19 kişi virüs nedeni ile hayatını kaybetti.

  • Pembe Isparta Gülü için ‘Kırmızı Alarm’

    Pembe Isparta Gülü için ‘Kırmızı Alarm’

    Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini tek başına karşılayan Isparta’da, üretilen gül çiçeğinin yaklaşık yüzde 30’luk kısmını alan Gülbirlik’in taban fiyatı 7.80 olarak açıklaması sonrasında moraller bozuldu. Kentte, çiftçi ve üreticilerin en büyük birliği konumundaki Isparta Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Biz, üreticilerimiz adına 10 lira bandında bir fiyat bekliyorduk, Gülbirlik 7.80 TL bandında bir fiyat açıkladı. Gül, geçen yıl 9.20 liraydı, bu yılki fiyat geçen yıldan 1.40 lira daha düşük. Üreticilerimizin mağdur olmaması için üretim konusunda bir planlama yapılıp, ilgili kurum ve kuruluşlarla, bir masada toplanıp, bunun bir değerlendirmesini yapmamız gerekiyor” dedi.

    “10 lira bandında bir fiyat bekliyorduk, Gülbirlik 7.80 TL fiyat açıkladı”

    Gülde yaşanan rekolte artışı ve düşen fiyat hakkında İhlas Haber Ajansı (İHA) Muhabiri’ne açıklamalarda bulunan Isparta Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Biz, çiftçilerimizi, üretici kısmını temsil ediyoruz. Biz, üreticilerimiz adına 10 TL bandında bir fiyat bekliyorduk, Gülbirlik 7.80 TL bandında bir fiyat açıkladı. Gül, geçen yıl 9.20 TL idi, bu yılki fiyat geçen yıldan 1.40 TL daha düşük. Tabii ki, bunun farklı nedenleri var. Çeşitli bölgelerde, farklı illerde yoğun dikimler var.

    Gül, bizim Isparta’mızın sembolü ürünümüzdür” dedi.

    “İlgili kurum ve kuruluşlarla, bir masada toplanıp, değerlendirme yapmamız gerekiyor”

    “Biz, dünya çapındaki gül yağı üretimi ve tesisler bakımından birinciyiz. Gül, gülyağı ayrıca, Peygamber Efendimizi (Sallallahü aleyhi ve sellem) temsil eder ve onun kokusudur” diyerek sözlerini sürdüren Ziraat Odası Başkanı Mustahattin Can Selçuk, “Üreticilerimizin mağdur olmaması için üretim konusunda bir planlama yapılıp, ilgili kurum ve kuruluşlarla, büyük sanayi yetkilileri, Gülbirlik, Ziraat Odası, Tarım İl Müdürlüğü olarak bir masada toplanıp, bunun bir değerlendirmesini yapmamız gerekiyor. Gül, Isparta’mızın bir markasıdır, bunu daha da yücelterek devam etmemiz lazım” şeklinde konuştu.

    “Daha önce bunun örnekleri yaşandı, yine aynı olsun istemiyoruz”

    Başkan Selçuk, geçen yıllarda yaşanan sıkıntılara dikkat çekerek, aynı durumlarla karşı karşıya kalınabileceğini ve önlem alınması gerektiğini aktararak, “Üreticimizin de mağdur olmaması gerekiyor. Daha önce bunun örnekleri yaşandı; insanlar gülü dikti, akabinde 3-5 yıl sonra kestiler. İnsanlarımızın, çiftçilerimizin emeklerine ve paralarına yazık oldu. Yine aynı şekilde olsun istemiyoruz.

    Dünya gül yağı ihtiyacının yüzde 65’ini Isparta’mızdan karşılıyoruz. Hem Isparta’mızı, hem Türkiye’mizi hem de çiftçilerimizi temsil ediyoruz. Biz, bu markamızı kaybetmeyelim, yaşatalım. Hem Isparta’mızın, hem Türkiye’mizin ismi duyusun, bunun kokuları tüm dünyaya yayılsın” ifadelerini kullandı.

  • Adana’da kış aylarında hava kirliliği alarm veriyor

    Adana’da imar sorunları sebebiyle doğal gaza geçemeyen mahallelerde tüketilen katı yakıt ve kömür yüzünden ortaya çıkan hava kirliliği, kış aylarında yaşamı olumsuz etkiliyor. Kentte partikül madde oranında şu ana kadar 125 kez limit aşımı yaşandığına dikkat çeken Adana Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Doğan, “Hava kirliliğinin önlenmesi adına bu bölgelerde doğal gaz teşviki ve doğal gazın yaygınlaştırılması için çalışmalar yapılmalı” çağrısında bulundu.

    Adana’da imar sorunları sebebiyle halen konutların yarısından çoğunun doğal gaz kullanımına geçememesi, kış aylarında hava kirliliğinin alarm vermesine yol açıyor. Kentte katı yakıt tüketilen Yüreğir ve Sarıçam ilçelerinin büyük bölümü başta olmak üzere D-400 Karayolu’nun altında kalan güney mahalleleri ve Seyhan ilçesinin Gürselpaşa, Fevzipaşa, 2000 Evleri, Fatih mahallelerinin yer aldığı bölgelerde soğuk kış geceleri hava kirliliği yüzünden yoğun sis oluşuyor.

    Yaz aylarında tahıl hasadının ardından anız yangınlarının neden olduğu hava kirliliği ile karşı karşıya kalan Adanalılar, kışın gelmesiyle de akşam saatlerinde sobalardan çıkan yoğun dumanın etkisi altında adeta nefes almakta zorlanıyor. Kentin üstünü örten ve görüş mesafesini bile düşürecek boyuta gelen hava kirliliği nedeniyle vatandaşların sağlığı da olumsuz etkileniyor. Uzmanlar, astım ve akciğer kanseri gibi rahatsızlığı olan vatandaşları hava kirliliğinden dolayı uyarırken, vatandaşlar da bu konuda yerel ve ülke yöneticilerinden çözüm bekliyor.

    Adana’da partikül maddede 125 defa limit aşımı yaşandı

    Adana’daki hava kirliliğiyle alakalı yapılan değerlendirmeleri aktaran Adana Çevre Mühendisleri Odası Başkanı Kenan Doğan, “13 Aralık itibariyle aldığımız verilerde, partikül maddede bir kirlilik yaşandığını görmekteyiz. Hava KTS Değerlendirme Yönetmeliği’nde yıl boyunca partikül maddede 35 defa limit aşımı gerçekleşebileceği yer alıyor. Aldığımız verilerde bu limit değerin 125 defa aşıldığını görmekteyiz” açıklamasında bulundu.

    Doğan, kentin güney bölgelerinde katı yakıt tercihinden dolayı hava kirliliğinin yaşandığını belirterek, “Adana’nın güney bölgelerindeki katı yakıt tercihinden dolayı yaşanan hava kirliliğinin önlenmesi adına o bölgelerde doğal gaz teşviki ve doğal gazın yaygınlaştırılması için çalışmalar yapılabilir. Mevcut koşullarda insanların ısınmak için başka şansları yok” diye konuştu.

    Partikül maddenin önemsenmeyecek, geçiştirilecek bir durum olmadığını ifade eden Doğan, “Partikül maddelerin içeriği, akciğer rahatsızlıkları ve kanser türlerine neden olabilecek yapıya sahip. Bu konuyla ilgili uzmanlar, hava kirliliğinin yoğun olduğu yerlerde ve saatlerde risk grubu içerisinde bulunan vatandaşların dışarı çıkmamalarını dahi öneriyorlar. Kentin tamamı bu kirlilikten etkilendiği için kentin idarecileri Adana’nın daha yaşanılabilir bir duruma getirilmesi için gerekli çaba ve hassasiyeti göstermeli. Özellikle yeşil alanların tahribatı söz konusu. Kent merkezinde sadece mezarlıklarda yeşil alan kaldı” şeklinde konuştu.

    Adana’da halen 559 bin su abonesine karşılık 135 bin civarında doğal gaz abonesi bulunuyor.

  • Çalan alarm yangının faciaya dönüşmesini önledi

    Bursa’da oto tamircisinde çıkan yangın sonucunda çalan alarm faciayı önledi. Dükkan içerisinde bulunan bir cip ve bir otobüs kullanılamaz hale gelirken, yangın, itfaiye ekiplerinin çalışmalarıyla yan dükkanda bulunan yanıcı maddelere sıçramadan söndürüldü.

    Yangın, Bursa’nın merkez Yıldırım ilçesi Otosansit Sitesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, gece saatlerinde Oto Sanayi Sitesi 30. blokta bulunan oto tamircisinin alarm sistemi devreye girdi. Bunun üzerine alarm şirketi dükkan sahibi Necati Ökkeyi arayarak dükkanın güvenlik kameralarını kontrol etmesini istedi. Kameraları açan Ökke, kameralarının çalışmadığını görünce polis ekiplerine haber verdi. Olay yerine gelen ekipler İtfaiye ve sağlık ekiplerine haber verdi. Yangına çok sayıda İtfaiye ekibi sevk edilirken dükkan sahibi Necati Ökke, dükkanının yanmasını gözyaşları ve feryatlar içinde izledi. İtfaiye ekiplerin 1 saatlik çalışmasından sonra kontrol altına alınan yangında bir jip bir otobüs ve dükkan kullanılamaz hale geldi. Yangın yan dükkanda bulunan yanıcı maddelere sıçramadan kontrol altına alınırken çevrede bulunan vatandaşlar olayı korku dolu gözlerle izledi.

    Dükkanının yanmasını gözyaşlar içinde izleyen Necati Ökke,” İtfaiye ekiplerinin yangına müdahalesini gözyaşlarıyla izleyen Necati Ökke, Akşam evdeyken alarm şirketi aradığını belirterek, “Dükkanınızda alarm çalıyor, kameralardan kontrol eder misiniz.” dedi. Bende “Kameralara bağlanamıyorum. siz polisi yönlendirin.” dedim. Dükkanım harap durumda. Yangının çıkış nedeni şu an için bilinmiyor. Yarın kameralara bakacağız.” dedi.

  • İspanyol alarm ve güvenlik markası Türkiye’de

    Alarm sektöründe dünyanın önemli markalarından İspanya menşeli Prosegur, Türkiye pazarına giriş yaptı. 5 kıtada 18 ülkede 2 milyonu aşkın insanın güvenliğini sağlayan şirket, 4 yıl içinde Türkiye’de 500 kişiye istihdam sağlayacak.

    Alarm sektöründe dünyanın önemli markalarından İspanyol markası Prosegur, Türkiye’deki yerini aldığını düzenlediği toplantıyla açıkladı. Toplantıda konuşan ve Türkiye güvenlik sektöründeki penetrasyonun yüzde 2 civarında olduğunu belirten şirketin Türkiye Direktörü Metin Kastro, “Türkiye’de bireysel ve kurumsal olarak ortalama 20 milyon potansiyel kullanıcı bulunuyor. Ancak alarm hizmeti kullanan kişi ve kurum sayısı bu rakamın yüzde 2’sini geçmiyor. Bu oran Amerika’da yüzde 20, İspanya’da ise yüzde 9’dur. Prosegur Türkiye olarak ülkemizde bu payı artırarak sektörü büyütmeyi hedefliyoruz” dedi.

    “Hedef Türkiye’de de pazar lideri olmak”

    Türkiye pazarında da liderlik hedefiyle yola çıkan şirketin Türkiye yatırım planını, hedeflerini ve güvenlik sektöründeki son gelişmeleri ele aldığı basın toplantısında alarm hizmetlerinde dünyada hızla büyüdüklerini ifade eden Kastro “Dünyanın dört bir yanında 2 milyondan fazla insanın güvenliğini sağlıyoruz. Bulunduğumuz ülkelerin birçoğunda ise lider konumdayız. Stratejik iş hedeflerimiz doğrultusunda iki kategoride de daha çok kullanıcıya ulaşmayı ve yatırımlarımızı büyüterek orta ve uzun vadede Türkiye’de pazar lideri olmayı hedefliyoruz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’nin potansiyeline güveniyoruz”

    Türkiye’nin potansiyeline güvendiklerini belirten Kastro “Türkiye; büyük ölçekli global şirketlerin yatırım yapabileceği alt yapıya ve potansiyele sahip bir ülke. Bu sebeple uzun bir süredir Prosegur’un da yatırım hedefleri arasında yer alıyordu. 2016 yılından bu yana yürüttüğümüz fizibilite çalışmalarımız ve pazar araştırmalarımız neticesinde Türkiye pazarına giriş yapmaya karar verdik. Türkiye’nin potansiyeline çok güveniyoruz. Gerçekleştirdiğimiz yatırımlarla hem pazar payını artıracak hem de yerli istihdama katkı sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

    “Tüm hizmetlerini taahhütsüz sunacak”

    4 ana iş kolundan alarm hizmetlerinde dünyanın en büyüklerinden biri olduklarını ve rakiplerinden ayrışan, dünya standartlarının üzerinde pek çok güvenlik çözümü sunduklarını kaydeden Metin Kastro, “Alarm ve güvenlik hizmetlerinde teknolojik alt yapılarının çok güçlüyüz. Şirket olarak bayilik sistemiyle çalışmıyoruz, faaliyet gösterdiğimiz tüm ülke ve şehirlerde kendi ofislerimiz bulunuyor. Bu sayede müşterilerimize sunduğumuz hizmetin kalitesini markamıza yakışır seviyede tutabiliyoruz. Öte yandan, halihazırda Türkiye pazarında olmayan uygulamalarımız var. Kullanıcıların güvenlik sistemleri konusunda tecrübelerini iyi bildiğimiz için tüm kullanıcılarımıza hizmetlerimizi herhangi bir taahhüt olmaksızın sunuyoruz. Mecbur oldukları için değil, memnun oldukları için bizi tercih etmelerini istiyoruz. Müşteri odaklı hizmet anlayışımızı bireysel çağrı merkezi alt yapımızla destekliyoruz. Temel paketlerimizle müşterilerimize güvenlik için ihtiyaç duyacakları tüm ürün ve hizmetleri tek bir pakette sunuyoruz. Herhangi bir Prosegur kullanıcısı temel paketi tercih ettiğinde; görüntülü alarm doğrulama, yangın algılama, jammer algılama, tam fonksiyonlu cep telefonu uygulaması gibi sektörde ’ekstra’ olarak sunulan hizmetleri standart paket içerisinde almış oluyor” dedi.

    “Alarm taktırmak için hırsızı beklememeli”

    Türkiye’de kurum ve kişilerin özellikle alarm hizmetini, ancak kendisine, yakınına ya da komşusuna hırsız girmesi veya yangın ile karşılaşması halinde talep ettiklerini söyleyen Kastro, “Güvenlik ve tedbir sadece Türkiye’de değil, tüm dünyada en kritik ihtiyaçlardan biridir. Her şeyden önce psikolojik bir gereksinimdir ve eksiksiz olmalıdır. Ne yazık ki bugün pek çok kişi evine ya da iş yerine hırsız girdikten veya yangın yaşadıktan sonra alarm hizmetine ihtiyaç duyduğunu fark ediyor. Şirket olarak biz bu alışkanlığı da kırmak ve güvenlik ihtiyacı olan herkese ulaşmayı amaçlıyoruz” şeklinde ifade etti.