Etiket: Alacağız’

  • Başbakan Davutoğlu: “Her İl Bazında Özel Tedbirler Alacağız”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, her il bazında özel tedbirler alınacağını söyledi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, terör brifinginin ardından açıklamalarda bulundu.

    Ankara saldırısının taşıdığı özellikleri tek tek masaya yatırdıklarının altını çizen Davutoğlu, “Güvenlik açısından kapsamlı değişikliklere gideceğiz.

    Her il bazında özel ek tedbirler alacağız. Ankara’ya has ‘başkent güvenlik anlayışını’ şekillendireceğiz. Personel takviyesi gerekirse personel takviyesi yapacağız. Özellikle yol kontrolleri ve daha görünür güvenlik önlemleri konusunda gerekli adımları atacağız. Bu yeni güvenlik anlayışı konusunda en büyük desteği halkımızdan bekliyoruz” dedi.

    Ankara saldırısının saptırılmaya kalkışılmaması gerektiğini belirten Davutoğlu, “Bu kişilerin Türkiye ve Suriye’deki bağlantıları ortaya konmuştur. Karşımızda PKK-YPG işbirliğiyle gerçekleştirilen bir terör eylemi vardır. Parmak izinden daha güçlü bir delil daha dünyada keşfedilmedi. Alındığı parmak belli. Olayda bir parmak ve bir kesik el bulundu. TAK üstlenmek için niye üç gün bekledi? TAK da PKK uzantısı, YPG de PKK uzantısı örgütler. TAK üstlenmiş olsa da bu YPG bağlantısını ortadan kaldırmaz. Niye üç günde üstlendiler? YPG irtibatını yok etmek ve uluslararası alanda YPG’nin üstüne gölge düştüğü kanısıyla TAK üstlendi. Acaba biz YPG’nin bu saldırıyı yaptığını ortaya koymasaydık TAK yine bu açıklamayı yapar mıydı?” dedi.

  • Bakan Işık: “Otomotiv Teknolojisini İzleyen Değil, Belirleyen Ülkeler Arasında Yer Alacağız”

    Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Türkiye’nin otomotiv teknolojisini, mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağını söyledi.

    Bakan Işık, bugün Conrad Otel’de otomotiv sektöründeki temsilcileri bir araya getiren Otomotiv Sanayi Çalıştayı’na konuk oldu. Burada yaptığı konuşmada otomotiv sektörüne ışık tutacak önemli değerlendirmelerde bulunan Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, “Artık, otomotiv teknolojisini ve mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağız. Önümüzdeki sürece en iyi şekilde adapte olmak amacıyla yeni Otomotiv Strateji Belgesi’nin hazırlıklarını tamamladık, inşallah en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Yeni belgemizde temel hedefimiz; yerli marka otomobillerimizi üretmek ve katma değeri yüksek ürünler ile dünya otomotiv pazarında daha fazla söz sahibi olmaktır” dedi.

    ÇALIŞMALAR ‘3Y’ FORMÜLÜYLE SÜRDÜRÜLÜYOR

    Son 3 yılda ülke olarak üretimde düşük teknoloji düzeyinden orta teknolojiye doğru geçiş yapıldığına dikkat çeken Bakan Işık, hükümet olarak bundan sonraki dönemde de orta yüksek ve yüksek teknolojiye doğru geçiş yapmak istediklerini kaydetti. Işık, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Gelişmiş bir ülke olmak istiyorsak, yüksek teknolojili ürünlerin ihracatımızdaki payını yüzde 15 seviyesine çıkarmalıyız. Bu nedenle, Bakanlık olarak çalışmalarımızı, ‘3Y’ formülüyle; yani ‘yerli’, ‘yenilikçi’ ve ‘yeşil’ üretim anlayışı ekseninde sürdürüyoruz. Teknolojide Derinlik, Ar-Ge ve Yenilikte Yetkinlik Stratejimiz çerçevesinde otomotiv ve makine gibi güçlü alanlarda hedef odaklı yaklaşım anlayışıyla hareket ediyoruz.”

    “SEKTÖRÜN SÜRÜKLEYİCİ ETKİSİNİ ÖNEMSİYORUZ”

    Otomotiv sektörünün Türkiye’de üretim, ihracat, istihdam gibi alanlarda en ön sırada gelen sektörlerin başında olduğuna vurgu yapan Bakan Işık, geçen yıl yan sanayi ile birlikte sektörün gerçekleştirdiği 17,5 milyar dolarlık ihracat rakamının toplam ihracatın içindeki en büyük kalem olduğunu ifade etti. Işık açıklamalarına şöyle devam etti:

    “GBS verilerine göre, 2014 yılında otomotiv sektöründe faaliyet gösteren firma sayısı, büyüğüyle küçüğüyle birlikte 3.346’dır. Yine 2014 yılında ülkemizdeki toplam cironun yüzde 8,2’sini oluşturan otomotiv sektörü, istihdamın da yüzde 5,5’ini sağlamıştır. Ülkemizdeki vergi sonrası karın yüzde 10’u da otomotiv sektörüne aittir. Ancak bu sektör, sadece kendisi açısından değil, sanayinin diğer birçok sektörüyle sağladığı etkileşim açısından da büyük bir değer taşıyor. Sektörün bu sürükleyici-lokomotif etkisini de çok önemsiyoruz. Otomotiv sektörü, dünya ekonomisinde de çok ciddi bir ağırlık taşıyor. Bugün sanayileşmiş ülke denince, insanların aklına hala otomotiv sektörü güçlü ülkeler geliyor. 2014 yılı verilerine göre, dünya ticareti yaklaşık 18,7 trilyon dolar iken otomotiv sektöründeki ticaret ise 1,4 trilyon dolardır. Bu ciro büyüklüğü ile otomotiv sektörü, satın alma gücü paritesine göre dünyanın en büyük 12’nci ekonomisine eşdeğer durumdadır. Türkiye, bu önemli sektörde, dünyanın en önemli üretim merkezlerinden biri haline geldi. Dünya araç üretiminde 16’ncı sırada, AB’de ise 6’ncı sırada yer alıyoruz. Avrupa Birliği’nde otobüs ve hafif ticari araç üretiminde birinci, kamyon üretiminde ise ikinci sıradayız.”

    1 MİLYONLUK REKOR ÜRETİM

    Hükümet olarak otomotiv sektörüne yönelik çok önemli teşvikleri olduğunu hatırlatan Işık, “Ancak en önemli teşvikin iç ve dış pazardaki gelişmeler olduğuna inanıyorum. Nitekim 2015 yılı, bu sektörde rekorlarla dolu yeni bir yıl olarak tarih geçti.2002 yılında 175 bin adet olan iç pazar, geçtiğimiz yıl 1 milyonu geçerek yeni bir rekor kırdı.Dövizdeki ciddi dalgalanma yaşanmasaydı, eminim ki bundan da iyi rakamlara ulaşacaktık. Yine 2002’de 258 bin adet olan ihracat, geçtiğimiz yıl 992 bin adet olarak gerçekleşti. Türkiye’nin ekonomik istikrarı, yatırım ortamındaki iyileşmeler ile iç ve dış pazardaki bu gelişmeler sayesinde, geçtiğimiz yıl üretimde de rekor kırdık. Hatırlarsınız 2002 yılında üretim 350 bin adetle sınırlıydı. Daha sonra gerek hükümetimiz, gerek sektör temsilcileri yıllık 1 milyon adet üretim hayalinden bahsettiklerinde bunun çok zor, hatta imkansız olduğunu söyleyenler çıkmıştı. Peki geçen yıl üretim ne oldu? Evet, geçtiğimiz yıl 1 milyon 410 bin adet araç ürettik. Araç üretim kapasitemiz 1 milyon 759 bine çıktı” dedi.

    “2020’DEN ÖNCE SERİ ÜRETİME GEÇİLECEK”

    “Artık, otomotiv teknolojisini ve mevzuatını izleyen ve uygulayan değil, belirleyen ülkeler arasında yer alacağız” diyen Bakan Işık, “Önümüzdeki sürece en iyi şekilde adapte olmak amacıyla yeni Otomotiv Strateji Belgesi’nin hazırlıklarını tamamladık, inşallah en kısa sürede uygulamaya başlayacağız. Yeni belgemizde temel hedefimiz yerli marka otomobillerimizi üretmek ve katma değeri yüksek ürünler ile dünya otomotiv pazarında daha fazla söz sahibi olmaktır. Bu noktada, yerlilikten ne anladığımızı kısaca açmak istiyorum. Biz, Türkiye’de üretim yapan tüm firmaları yerli kabul ediyoruz. Ancak yerlilik oranı hesaplamalarında sadece üretim safhasını hesaplamanın yeterli olmadığına inanıyoruz. Yerli otomobil projemizin üstünde bu kadar kararlılıkla durma nedenimiz budur. Bu sektörde yarım asırdan fazla tecrübeye sahip olan ülkemizin, artık kendine özgü bir marka ve tasarım oluşturması gerektiğine inanıyoruz. TÜBİTAK MAM bünyesinde sürdürdüğümüz çalışmalar neticesinde şu ana kadar 4 farklı prototip araç üretildi. Bu yılın sonuna kadar, en az 30 adetlik bir test filosu oluşturmayı, 2018’in Haziran ayı gibi aracın tanıtımını yapmayı ve 2020 yılından önce de seri üretime geçmeyi planlıyoruz. Proje kapsamında, öncelikle menzili artırılmış elektrikli araç geliştirmeye odaklanmış durumdayız. Projemizle yerli bir marka oluşturmanın da ötesinde, otomotiv teknolojilerini geliştiren, üreten ve ihraç eden bir ülke haline gelmeyi hedefliyoruz.Nitekim yerli otomobil projemizin sonucunda, batarya, elektrik motoru, sürücü kontrol ünitesi ve otonom araç sistemleri gibi teknolojileri de ülkemize kazandırmış olacağız.Bu amaçla, TÜBİTAK’ta bir Otomotiv Mükemmeliyet Merkezi de kuruyoruz.Yerli dizel motor üretmek amacıyla bir Motor Mükemmeliyet Merkezi kurmak için de çalışmalarımızı başlattık” diye konuştu.

  • Eroğlu: “101 Hidroelektrik Santrali Sayesinde Yılda 11 Milyar TL Daha Az Doğalgaz Alacağız”

    Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, 101 hidroelektrik santrali sayesinde yılda 11 milyar TL daha az doğalgaz alınacağını açıkladı.

    Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, TGRT Haber ekranlarında yayınlanan “Neler Oluyor” programına konuk oldu. İhlas Haber Ajansı ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sorularını cevaplayan Eroğlu, gündeme dair önemli açıklamalarda bulundu.

    Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın projeleriyle ilgili bilgiler veren Eroğlu, maliyeti 10 milyar TL tutan 101 hidroelektrik santrali sayesinde, yılda 11 milyar TL daha az doğalgaz alınacağını belirterek, “Orman ve Su İşleri Bakanlığı zamanla yarışıyor; çünkü milletimizin beklentileri var. Büyük gelişim ve kalkınma projeleri var. Bunları bitirmek için 2019’un sonuna kadar söz verdik ve bunlar için toplantı yaptık, eylem planlarını hazırladık. Vatandaşa bu dönemde bir sözümüz vardı; bin 71 adet baraj, gölet ve sulama tesisini bitireceğiz. Çok sayıda hidroelektrik santrali yapacağız. Biten özel sektör hidroelektrik santralleri var; 101 adet ve yaklaşık maliyeti 10 milyar TL. Allah nasip ederse, 14 Ocak 2016 günü saat 11.00’de Arena’da Sayın Cumhurbaşkanımız açılışını yapacak. Bunları yaptığımız zaman yılda 11 milyar TL daha az doğalgaz alacağız” diye konuştu.

    “DÜNYANIN MERKEZİ İSTANBUL”

    Türkiye’nin büyük hedefleri olduğunu söyleyen Eroğlu, “Osmanlı zamanında Kızıl Elma vardı; büyük hedef. Bizim de şu anda 3 tane Kızıl Elmamız var; 2023 yılında Türkiye’yi dünyanın 10 büyük ekonomisi içerisine taşıyacağız. 500 milyar Dolar ihracat, kişi başına 25 bin Dolar gelir hedefliyoruz. Burada bütün kurum ve kuruluşların hedefe kilitlenmesi lazım. Gençlerde de ben bunu görebiliyorum. Herkesin hedefe kilitlenmesi lazım. Bu coğrafyada ayakta kalmanın yegane yolu güçlü olmaktan geçiyor. Dünyanın en stratejik noktası Türkiye’dir. Bakınız; kıtaların geçiş noktası. ‘Dünyanın merkezi neresidir’ derseniz, ben ‘İstanbul’ derim. Bu bakımdan bizim 2023 hedeflerine kilitlenmemiz lazım. Bütün devletlerin hedefleri vardır. Zaten hedefi olmayan milletler tarih sahnesinden silinir. Bu yüzden bizim 2. büyük hedefimiz 2053 yılında İstanbul’un fethinin 600. yılını kutlayacağız. Orada gençler bu hedefi yakalayacak, daha büyük Türkiye, daha güçlü bir Türkiye’yi hedefliyoruz” değerlendirmelerinde bulundu.

    “MİLLİ BİR MUTABAKAT İLE YENİ BİR ANAYASA YAPALIM”

    Yeni bir anayasa hazırlanmasının Türkiye için bir şart olduğunu vurgulayan Bakan Eroğlu, bu anayasanın bütün partilerin uzlaşması sonucu hazırlanması gerektiğini dile getirerek, “Anayasa’nın bazı maddeleri zaman içerisinde değişti aslında. Fakat toptan bir değişiklik yapılmadı; yamalı bohça gibi oldu. Çağın gerekliliklerine uygun bir anayasa yapılmasını herkes istiyor. Biz de arzu ediyoruz ki; Anayasa yapılırken bütün partilerin, kamuoyunun desteklediği, arzuladığı ve mutabık kaldığı bir anayasa olsun. Geçen dönem, Sayın Cumhurbaşkanımızın Başbakanlığı döneminde, ‘bütün partiler bir araya gelsin, komisyonda partilerin üye sayısı AK Parti’nin vekilleri daha fazla olmasına rağmen eşit olsun’ denildi. Aşağı yukarı 61 civarında maddede de mutabık kalındı. ‘En azından bu 61 maddeyi geçirelim’ dedik. Ama sonradan maalesef bazı muhalefet partileri bundan caydı. Şimdi diyoruz ki; ‘Gelin, birlikte anlaşarak, milli bir mutabakat ile yeni bir anayasa yapalım.’ Bu bakımdan Sayın Başbakanımız liderlerden görüşme talep etti ve bugün Sayın Kılıçdaroğlu ile görüştü. Bildiğim kadarıyla görüşme de olumlu geçti” ifadelerini kullandı.

    Meclis İç Tüzüğün değişmesi gerektiğini kaydeden Eroğlu, sözlü soru önergeleriyle çok vakit kaybedildiğini ifade etti. Bazı kanunların çok çabuk geçirilmesi gerektiğine dikkat çeken Bakan Eroğlu, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’yle de görüşeceğini duyurdu.

    “HENDEKLE ALAKALI BİR TERÖR POLİTİKASI TAKİP EDİLİYOR”

    Eroğlu, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşme isteğinin hatırlatılması üzerine, “Onların kendi ifadelerine, söylemlerine çekidüzen vermesi lazım. Türkiye Cumhuriyeti üniter bir devlettir. Birlik ve bütünlüğümüzü muhafaza etmemiz lazım. Terörü desteklemekten, PKK’ya arkalarını dayamaktan vazgeçmeleri lazım. Siyaset yolu zaten açık. Şuanda belki Kandil bile şaşırıyor; ‘Dağdan bile daha sert siyaset yapılıyor, ne oluyor’ diye. Dolayısıyla hendekle alakalı bir terör politikası takip ediliyor; bu siyaset olamaz. Bunlardan vazgeçip, Türkiye’nin birlik, beraberlik ve kardeşliğini pekiştirecek ifadelerde bulunmaları lazım” şeklinde konuştu.

    “RUSYA GİBİ BAZI ÜLKELERLE TEMASLARI VAR; BELKİ KULAĞINA BİR ŞEYLER ÜFLENMİŞTİR”

    HDP’nin 7 Haziran seçimleri öncesindeki söylemlerini değiştirmesinin ardından Demirtaş’ın “Kürdistan” ifadesini kullanmasını yorumlayan Eroğlu, “Son zamanlarda Rusya gibi bazı ülkelerle temasları var; belki kulağına bir şeyler üflenmiştir. Bu konuda fazla bir şey söylemeye gerek yok, biz yolumuza devam ediyoruz” diye konuştu.

    PKK en çok Kürtler’e düşmanlık yaptığını kaydeden Eroğlu, sözlerini şu ifadelerle destekledi:

    “Oradaki bütün kardeşlerimize zulmediyor, onları öldürüyor, sivillere ateş ediyor, onlara gidecek hizmeti engelliyorlar. Böyle bir anlayış kabul edilebilir mi? Herkesin Meclis’te dosdoğru siyaset yapması gerekir. Biz orada teröristlerle mücadele ediyoruz; yoksa oradaki vatandaşlarımız bizim kardeşimizdir. Esasen biz oraya onları korumak için gidiyoruz; onlara zulüm yapılıyor. Vatandaş, ‘bizi bu zalimlerden kurtarın’ diyor. Devlet, vazifesini yapıyor. Devlet, onların haklarını, namuslarını, canını, malını, ırzını korumak için orada. Başbakanımızın da dediği gibi; bu mücadele en son terörist etkisiz hale gelene kadar devam edecektir. Bizim oradaki yatırımlarımız da devam ediyor. Oradaki projeler, 2019’un sonuna kadar bitecek. Orası bir gıda, üretim, ihracat üssü haline gelecek. Şırnak’ta su yoktu, suyu biz getirdik. Mardin’de Kızıltepe’de su yoktu, oraya suyu biz getirdik. Her türlü yol hizmetleri, sosyal hizmetler, sağlık hizmetlerini vatandaşlara, onların bu zulümlerine rağmen götürüyoruz ve götürmeye de devam edeceğiz. Çünkü onlar bizim vatandaşlarımız, bizim kardeşlerimiz. Onları PKK’nın zulmünden kurtarmak bizim boynumuzun borcudur.”

    KKTC SU TEMİN PROJESİ

    KKTC’te içme suyu götürme projesinin detaylarını anlatan Bakan Eroğlu, şunları söyledi:

    “Bu projenin mimarı Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’dır. Başbakan olduğunda, ‘Veysel Hoca, Kıbrıs’ı unuttun mu’ dedi. Biz, ‘unutmadık’ dedik. Hemen harekete geçtik. Bize verilen görev şuydu: Mersin Anamur’da Alaköprü Barajı var. Oradaki barajı inşa edeceğiz. Oradan suyu alıyoruz 22 buçuk kilometre uzağa kadar götüreceğiz. Orada 10 bin metre küplük bir su haznesi var. Sonra 80 kilometre denizi geçeceğiz. Orada Geçitköy’de bir pompa istasyonuyla Kıbrıs tarafına Geçitköy Barajı’nı da yaparak, oraya aktaracağız. Yapmak istediğimiz, suyu diğer baraja aktarmaktı. Sonra geri kalan kısmını Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yapacaktı. Yani o barajdan suyu alacak, arıtma tesisine götürecek, şehir içindeki şebekeler ve dağıtımı o yapacak. Demek ki; terfi merkezleri, içme suyu arıtma tesisi, su hazneleri, 477 kilometre ana dağıtım hatları, bunları KKTC yapacaktı. Biz yıldırım hızıyla 2 barajı da bitirdik. Sayın Cumhurbaşkanımız, ‘Bu barajı 7 Mart 2014 saat 13.00’te bitireceksin’ dedi. O gün o saatte bitti. Diğer tarafta Geçitköy’de temeli attık. ‘Bunun açılışını yapalım’ dedik. Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakanken, ‘diğer tesisler de bitsin öyle açalım’ dedi. Yalnız ben, KKTC’deki yetkililerin oradaki artıma tesisi, ana dağıtım hatlarını, su haznelerini yapamayacağını görünce Sayın Cumhurbaşkanımıza Başbakanlığı döneminde arz ettim. ‘Efendim, bu iki baraja suyu götürürüz ama onlar gecikir, yapılamaz. Biz aynı zamanda bu arıtma tesisini, terfi merkezini, ana dağıtım hatlarını, su depolarını da yapalım’ dedim. Zaten ‘bir aksilik olursa’ diye projelerini yaptırmıştım. Sayın Cumhurbaşkanımız ‘yapın’ deyince hemen onları da tamamladık ve 17 Ekim 2015 tarihinde arıtma tesisi, terfi merkezleri ve ana dağıtım hatlarını bitirdik. Sadece Dipkarpaz tarafındaki ana dağıtım hatları kaldı, onları da yapıyoruz. Bunun üzerine KKTC tarafına ‘Bakın bu çok zorlu bir sistem, şehirde şebekeler eski, ilave tesisler yapılacak, bir de bu gelen suyun bir kısmı sulamada kullanacak, sizin belediyelerin bunu yapacak gücü yok, şebekelerin yenilenmesi, yeni sayaçların takılması lazım. Bir de su gelince atık oluşacak, atık suları arıtıp, sulamada kullanacağız. Gelin bunları da biz yapalım’ dedik. ‘Ama isterseniz bu yap-işlet-devret ile yapılsın, bunun işletilmesini de firmalar üstlensin’ dedik. Buna pek razı olmadılar. Hatta ben ‘Bakın bu su geldi, su geldikten sonra dağıtılmazsa sıkıntı olur. Biz size şöyle bir iyilik daha yapalım: Bu tesisleri şehir içindeki şebeke, şehir içindeki kanalizasyon, ileri biyolojik atık su arıtma tesisleri, sulama tesisleri; 1 milyar 600 milyon harcamışız, 400-500 milyon daha harcayalım, bunları da yapalım’ dedim. Onlar karar veremediler. Biz onlara taslak bir çerçeve anlaşma da verdik çok uygun bir şekilde. Orada koalisyon var, koalisyonlar bu bakımdan mahsurlu. Bu yüzden onlar henüz karar veremediler. En son Sayın Başbakan Yardımcımız gittiğinde ‘bir heyet gelsin’ demişler. Biz, bir Maliye Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı, benim müsteşar yardımcım ve ilgili ekipleri gönderdik. ‘Bunları yap-işlet-devret ile yapalım’ diye aralarında anlaştılar. Fakat sonra hala bir netice gelmedi.”

    SU BOŞA MI AKIYOR?

    KKTC’de Türkiye’den temin edilen suyun denize aktığı yönündeki iddiaları cevaplayan Eroğlu, “Orada yer altı suyu çekile çekile çok aşağı seviyelere düşmüş. Ben dedim ki, ‘yer altı suyunu besleyelim’ Eğer yer altı suyu çok düşerse deniz suyu girişimi oluyor. Yer altı suyunu taşıyan tabakalarda, tatlı su çekilince tuzlu su giriyor. Bunu önlemek için oradaki arkadaşlara talimat verdim. ‘Suyu basın ama araziye verelim, yer altı suyunu besliyoruz şuanda’ dedim. Onlar karar verinceye kadar bu yer altı suyunu besleyeceğiz. Bu da bir kazançtır; çünkü yer altı suyu bazı yerlerde çok düşmüş. Hatta bazı yerlerde neredeyse tuzlu su girişimi var, topraklar elden çıkacak. Biz, şuanda Lefkoşa’ya hemen suyu vermeye hazırız. Biz üzerimize düşen bütün vazifeleri fazlasıyla yaptık” ifadelerini kullandı.

    “CEBELİTARIK’TAN HAZAR DENİZİ’NE KADAR HAVA DURUMU BİZDEN SORULACAK”

    Bakan Eroğlu, Meteorolojinin dünyanın en iyi teknolojik sistemlerini kullandığını söyledi. Yağışların istenilen düzeyde olduğunu, kuraklık beklenmediğini belirten Eroğlu, “Şuanda kuraklık yok, yağışlar da başladı, su sıkıntısı olmayacak. Şuanda bile yüzde 50 rezerv var. Kar da geliyor. Perşembe günü aşağı yukarı İzmir, Aydın, Antalya, Adana bölgeleri hariç olmak üzere kar yağışı var. Kurak bir yıl olmayacak. 3 aylık tahmine bakarsak, uzun yılların ortalamasına göre yağışlarda pek bir değişim olmayacak. Meteorolojide dünyanın en iyi teknolojik sistemlerini kullanıyoruz. Artık Cebelitarık’tan Hazar Denizi’ne kadar hava durumu bizden sorulacak” diye konuştu.

  • CHP Parti Meclisi Üyesi Öztürk:“gücümüzü Halktan Ve Haktan Alacağız”

    Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Kastamonu Merkez İlçe kongresine katılan Parti Meclisi Üyesi Serpil Öztürk, partililere hitaben yaptığı konuşmada demokrasinin devamlılığı açısından kimseyi kırmadan, yıpratmadan, ötekileştirmeden çalışmalarına devam edeceklerini söyledi.

    CHP Parti Meclisi Üyesi Serpil Öztürk Kastamonu Merkez İlçe Kongresi’ne katılmak için geldiği Kastamonu’da gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. 7 Haziran Seçimleri sonrasında halkın sandıkta ortaya irade koyduğunu ancak halkın ortaya koyduğu iradenin yok sayıldığını ifade eden CHP Parti Meclisi Üyesi Serpil Öztürk: “1 Kasım’da yapılan erken genel seçimlerinde sandıktan çıkan sonuç sonrasında 7 Haziran öncesi bir siyasi tablo ile yolumuza devam etmek zorunda kaldık. Demokrasiyi bu ülkeye getiren, CHP’nin dinamikleridir. 1950 yılında Milli Şef İsmet İnönü, seçimleri kaybettiğinde ‘hayatımda kaybetmekten en büyük onur duyduğum seçim 1950 seçimleridir. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne demokrasi gelmiştir’ şeklinde açıklamada bulunmuştur. Bizler bu anlayış ve bu demokrasi inancıyla sahada olduğumuz için hiçbir şekilde seçimleri kazansak da kaybetsek de bir yenilgi, bir üzüntü duygusuna kapılmadan Cumhuriyet Halk Partisi’nin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu dinamiklerinden olduğunu ve Türkiye Cumhuriyeti var olduğu sürece de devam edeceğini, devam etmesi gerektiğini, her zaman da önemli bir unsur olduğunu hepimiz bilerek işimize devam ediyoruz” dedi.

    Milli Kurtuluş mücadelesinde Kastamonu’nun çok önemli bir yerinin olduğuna değinen Serpil Öztürk, Kastamonu’nun Milli Mücadelede cephede en ön saflarda yer aldığını, binlerce şehit verdiğini, kahramanlık destanı yazdığını belirterek Kastamonu’nun İstiklal Mücadelesinde tarihe yön verdiğini vurguladı. Son dönemlerde Türkiye’de bir takım sorunlar yaşandığını kaydeden Öztürk: “Gelinen noktada basın, hukuk ve diğer konularda yaşanan sorunların yaşandığı ile Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde terör olaylarının arttığı, Diyarbakır Baro Başkanı’nın sokak ortasında korunamadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Bu gerçeklikler düşünüldüğünde CHP’nin ne kara önemli olduğunu, demokrasi, anayasal düzenin varlığının devamlılığı için ne kadar önem arz ettiğini hepimiz biliyoruz. Birbirimizi kırmadan, yıpratmadan, birbirimizi ayrıştırmadan çalışmalarımıza devam edeceğiz. Rahmetli Başbakanımız Bülent Ecevit’in de dediği gibi gücümüzü halktan ve haktan alacağız” diye konuştu.

  • “Bir Pantolon Gelecek De, Paçasını Yapacağız 5 Lira Para Alacağız” Diye Bekliyor

    Bir zamanların gözde mesleği terzilik, hazır giyime yenik düştü. Terzilik, hazır giyime olan talebin artması ile terzi çırağının yetişmemesinden dolayı unutulmaya yüz tutuyor.

    Giresun’un Yağlıdere ilçesinde 65 yıldır terzilik yapan Hüseyin Kılınç, (80) 16 yaşında Ağabeyi Hacı Kılınç’tan, öğrendiği mesleği gelişen teknolojiye rağmen ayakta tutmaya çalışıyor. Çevresinde “Terzi Hacı Abdu” olarak tanınan Hüseyin Kılınç, terzi olan ağabeyinin yanında 4 yıl çıraklık yaptıktan sonra usta olduğunu ve 65 yıldır bu mesleği devam ettirdiğini söyledi. Kılınç “Ağabeyimden bu mesleği öğrendim. Daha sonra 20 yaşında askere gittim orada da yine terzi olarak görev yaptım. Eskiden terzilik modadaydı o zamanlar milletin giydiği her şeyi terziler dikiyordu konfeksiyon, tekstil yoktu şimdi konfeksiyon çıktı terzilerin işi bitti. ’Bir pantolon gelecek de paçasını yapacağız, 5 lira para alacağız’ diye yola bakıyoruz başka bir iş yok” dedi.

    “ÇIRAK YETİŞTİRMEYE GEREK YOK; ARTIK ELBİSE DİKİMİ YOK, TAMİRİ VAR”

    Terzilik için “Bu meslek kapalı, açık ceza evi” diyen Kılınç “ Akşama kadar oturacaksın, dükkanı kapatsan bir müşteri geliyor seni bulamıyor. Biz de zaten bir müşteri için bekliyoruz. Şuana kadar iki tane çırak yetiştirdim ama artık çırak yetiştirmeye gerek yok çünkü biz sadece tamir yapıyoruz. Yeni elbise yapma işi kalktı. Bu mesleği de fazla yapmak isteyen yok. Konfeksiyona girdiler şimdi insanlar eskisi gibi çıraklık yapmaya gelen de yok. Parasız bir iş yapmıyorlar bir yevmiye 100 liraya çıktı. Bir terzi zaten günde 50 lira alamıyor ki 100 lira çırağa versin” ifadelerini kullandı

    Konfeksiyonun terzilik işini bitirdiğini vurgulayan Kılınç “İşler ancak bayramlarda yoğun oluyor. Bir de ilçe pazarının olduğu Cuma günleri 5-10 kuruş para kazanıyoruz. Şuana kadar bu işi yaparak bağ, bahçe aldım, ev aldım yedik, içtik, evlendik ve çocuklar oldu. Onları da burayla büyüttük, onlar da evlendi ve çocukları var. Ama artık bu iş bir kişiyi bile bakamaz hale geldi” şeklinde konuştu