Etiket: Alabilir

  • Pakistan Başbakanı Khan: “Pakistan Yemen’in barış sürecinde rol alabilir”

    Pakistan Başbakanı İmran Khan, Suudi Arabistan-Yemen ilişkilerinde uzlaşmacı bir rol oynamak istediğini söyledi.

    Yemen’in Pakistan Büyükelçisi Mohammed Motahar Alashabi ve Pakistan Başbakanı Imran Khan başkent İslamabad’da bir araya geldi. Görüşmede Ortadoğu’daki barış süreci ile birlikte Pakistan ve Yemen arasındaki ilişkiler ele alındı. Büyükelçi Alashabi’ye, Suudi Arabistan- Yemen ilişkilerinde uzlaşmacı bir rol oynamak istediğini söyleyen Başbakan Khan, Yemen’in barış sürecinde rol alabileceklerini ifade etti. Khan ayrıca, Pakistan’ın savaş için barışçıl ve kabul edilebilir bir çözüm istediğini belirtti.

    Başbakan Khan 24 Ekim’de Pakistan ulusuna yaptığı konuşmada, Husiler ile Suudi Arabistan liderliğindeki koalisyonunun arasındaki savaşta arabulucu olarak hareket edeceğini söylemişti. Khan, “Yemen krizini arabulucu olarak çözmek için elimizden gelenin en iyisini yapıyoruz” demişti.

  • (Özel) İlgisiz ebeveynler ceza alabilir

    İzmir’de yaşayan Aysel Şimşek, kalp nakli olana kadar yapay kalp takılan 14 yaşındaki kızıyla manevi olarak ilgilenmediği için eski eşi A.H.’ye dava açtı. Şimşek’in avukatı Mehmet Harun Elçi, “Sanık hakkında açılan bu davanın ilgisiz ebeveynler bakımından emsal teşkil edebileceği ve bu kişilerin de ceza alma riskiyle karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz” dedi.

    İzmir’de yaşayan Aysel Şimşek (45), iki çocuk sahibi olduğu 22 yıllık eşi A.H.’den (39) 2017 yılının Aralık ayında boşandı. Şimşek, eski eşinin başka birine aşık olduğu için kendisinden boşandığını belirtirken, baba A.H., boşanma olayından iki ay sonra kalp hastalığı ortaya çıkan ve yapay kalp takılan 14 yaşındaki kızı Beyzanur H. ile bu süre içinde hiç görüşmedi. Beyzanur H., bir yandan sağlık sorunları ile uğraşırken, bir yandan da baba özlemiyle babasının kendisini ziyaret etmesini bekledi. Kızının hastalığı ile tek başına mücadele eden, maddi ve manevi olarak eski eşinden destek görmeyen Şimşek, A.H.’ye dava açtı.

    Dava, maddiyattan ziyade manevi anlamda üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmeyen ebeveynler bakımından emsal teşkil ederken, Şimşek’in avukatı Mehmet Harun Elçi, “Uygulamada genelde karşımıza çıkan, maddi anlamda yükümlülüklerin yerine getirmeyen ebeveynler bakımından icra ceza mahkemelerinde nafakanın ödenmemesinden kaynaklı yapılmış şikayetlerdir. Davamızı diğer davalardan ayıran temel özellik, maddi anlamda yükümlülüğün ihlalinden ziyade manevi anlamda aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğün ihlalidir. Sanık hakkında açılan bu davanın ilgisiz ebeveynler bakımından emsal teşkil edebileceği ve bu kişilerin de ceza alma riski ile karşı karşıya olduğunu söyleyebiliriz” diye konuştu.

    “Emsal teşkil edeceği kanaatindeyiz”

    Avukat Elçi, emsal teşkil edebilecek dava ile ilgili şu bilgileri verdi:

    “Aile hukukundan kaynaklanan yükümlülükler sadece maddi anlamda değildir. Ebeveynlerin aynı zamanda manevi anlamda da yükümlülükleri söz konusudur. Bu kapsamda müşterek çocuklara bakım, eğitim, sağlık gibi konularda destek olmak zorundalar. Ebeveynler, bu konudaki yükümlülüklerini yerine getirmemeleri halinde ceza kanunu anlamında da yerine göre suç işleyebilmekteler. Müvekkilim Aysel Şimşek, eski eşinin kalp nakli bekleyen çocuklarıyla yeterince ilgilenmemesi, hatta hiç ziyaretine gitmemesi üzerine müracaatta bulundu. Biz de savcılığa hazırladığımız dosya ile birlikte ceza kanunu kapsamında aile hukukundan kaynaklanan yükümlülüğü yerine getirmeyen eski eşi hakkında suç duyurusunda bulunduk. Savcılık makamı da iddianame düzenleyerek ilgili şahıs hakkında asliye ceza mahkemesinde dava açtı. Bu hususun, aile hukukundan kaynaklı yükümlülüğü yerine getirmeyen ebeveynler bakımından emsal teşkil edeceği kanaatindeyiz.”

    “Beni bir kere bile görmeye gelmedi”

    Annesi ve babasının 2017 yılının aralık ayında boşandığını, ’Dilate Kardiyomiyopati’ hastalığı teşhisinin ise 2018 yılının Şubat ayında konulduğunu kaydeden Beyzanur H., “Kalp hastalığım ortaya çıkınca hemen yoğun bakıma yatırıldım ve mart ayında ameliyat olarak bana yapay kalp takıldı. Kalbim kan pompalamadığı için yanımda çanta olarak taşıdığım cihaz, kalbimin kan pompalamasını sağlıyor. Yoğun bakımdan servise çıktığımda hep babamı sordum. İlla ki hastalığımı duymuştur, biri söylemiştir diye düşünüyordum. ‘Yoksa beni sevmiyor mu?’ diye sordum kendi kendime. Hastanedeki diğer arkadaşlarımın babaları ziyarete geliyordu ve çok üzülüyordum. Annem önce babamın işleri çıktığı için gelemediğini söylemişti. Sonra tekrar sordum ve ‘kızım biz söyledik ama gelmedi’ dedi. O an benim için çok kötü bir duyguydu. Her baba gördüğümde moralim bozuluyordu. Çoğu kişinin annesi ve babası ayrılabilir. Bu normal bir şey ama kimse çocuğunu satmıyor. Beni bir kere bile görmeye gelmedi. Bu çok üzücü bir durum. Babam, annemle boşandığından bu yana beni hiç görmedi ama hastalandığımda bir umut görmeye gelir sanıyordum. ‘O kadar da vicdansız değildir’ diyordum ama meğer o kadar vicdansızmış” ifadelerini kullandı.

    “Bu cihaz kalp yerine geçecek ama babamın yerine kimse geçemeyecek”

    Hastalığını öğrendiğinde dünyasının başına yıkıldığını, bir yandan da baba hasreti çektiğini ifade eden Beyza H., “Hastaneye ödem şikayetiyle gittim, kalp hastalığım ortaya çıktı. Zor dönemimde yanımda olmayan babamla artık görüşmek istemiyorum. Bu çok kötü bir duygu. Birden dipsiz bir kuyuya düşmüş gibi oldum. Eskiden babama çok düşkündüm. Ben de bu süreçte yıkıldım. Hastanede en çok babamı bekledim. Bu hastalık nedeniyle çok masrafımız oluyor. Annemin bir geliri yok. Babam zaten maddi anlamda hiç destek olmuyor. Manevi olarak da ilgilenmeyince dava açtık. Bu süreçte yanımda olmasını beklerken, o hiç gelmeyen taraf oldu. Kalp nakli olana kadar bu cihaz kalp yerine geçecek ama babamın yerine kimse geçemeyecek.”

    “Ne nafakasını ödüyor, ne de kızıyla ilgileniyor”

    Anne Aysel Şimşek ise, kızı ile tek başına ilgilendiğini belirterek, “Babasının vicdanı rahat mı bilmiyorum. Herkes ayrılabilir ama insan kendi evladını atamaz. Kızının yanına gelebilirdi. Ne nafakasını ödüyor, ne de kızıyla ilgileniyor. Maddi olarak kötü durumdayız. Kızımın masraflarını karşılayamıyorum. Eşten dosttan yardımlarla yaşamaya çalışıyoruz. Eski eşim beni bırakabilir ama kendi evladını neden bıraktı? Baba olarak en azından manevi anlamda görevini yapsaydı. Biz de bu yüzden ona dava açtık” dedi.

  • Ceza avukatı Koşar: “Emrah Serbes 15 yıla kadar ceza alabilir”

    Ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, İzmir-Aydın otoyolunda 2 kişinin ölümüne, bir kişinin de yaralanmasına neden olan ve kazayı kendisinin yaptığını bir hafta sonra itiraf edip tutuklanan yazar ve senarist Emrah Serbes’in “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ya da yaralanmasına sebep olmak” suçundan 15 yıla kadar hapis cezasıyla yargılanabileceğini belirtti. Koşar, olay sonrası kazayı üstlenen Kenan Doğru’nun da “suçu üstlenme” kapsamında 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanabileceğini söyledi.

    Aydın-İzmir otoyolunda 22 Eylül tarihinde meydana gelen kazada, İzmir istikametinden Aydın yönüne seyir halinde olan 34 NT 5005 plakalı otomobil, aynı yönde ilerleyen Ayhan Özçelik yönetimindeki 35 TV 9335 plakalı otomobile arkadan çarpmış, kazada 59 yaşındaki Ayhan Özçelik ile 16 yaşındaki kızları Zeynep Özçelik hayatını kaybetmişti. Kazada Nilgün Özçelik de yaralanmıştı. Behzat Ç.’nin senaristi yazar Emrah Serbes, 22 Eylül tarihinde Aydın-İzmir otoyolunda meydana gelen ve bir baba-kızın yaşamını yitirdiği trafik kazasını kendisinin yaptığını belirterek dün Twitter hesabından itirafta bulundu. İtirafın ardından İzmir Torbalı Adliyesine gidip teslim olan Serbes, tutuklanarak cezaevine gönderildi.

    “15 yıla kadar ceza alabilir”

    Yaşanan olay ile ilgili deneyimli ceza avukatı Çiler Nazife Koşar, bundan sonra yaşanacak hukuki gelişmeler hakkında bilgi verdi. Emrah Serbes hakkında “taksirle birden fazla kişinin ölümüne ya da yaralanmasına sebep olmak” suçundan dava açılabileceğini belirten Avukat Koşar, “Bu suçun cezası kanunda 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezasıdır. Nitekim 5237 Sayılı Türk Ceza Kanununun (TCK) ‘taksirle öldürme’ başlıklı 85. maddesi; ‘Taksirle bir insanın ölümüne sebep olan kişi, 2 yıldan 6 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmuş ise kişi 2 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır’ şeklinde düzenlenmiş olup, maddenin 1. fıkrasına göre, taksirle bir insanın ölümüne sebep olmak suçu yaptırıma bağlanmıştır. Fiil birden fazla insanın ölümüne veya bir ya da birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir ya da birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olmuş ise fail maddenin 2. fıkrası gereğince cezalandırılır” dedi.

    “Deliller çok önemli”

    Emrah Serbes’in olaydaki kusuru tespit edilmesinin gerektiğini ifade eden avukat Çiler Nazife Koşar, “Yani kaza sırasında alkol ya da uyuşturucu madde etkisi altında olup olmaması, aracın hızı, yol ve hava durumu gibi hususlar bu anlamda belirleyicidir. Kazaya karışan araçlarda, konunun uzmanı bilirkişiler vasıtasıyla teknik inceleme yapılabilir. Olay yerinde yapılacak keşif, bu keşif esnasında dinlenecek varsa görgü tanıkları, kazayı tespit eden MOBESE kayıtları maddi gerçeğin ortaya çıkmasında önem arz eder. Zira ceza muhakemesinin amacı, usul kurallarının öngördüğü ilkeler nazara alınarak somut gerçeğin her türlü şüpheden uzak biçimde kesin olarak ortaya çıkarılmasıdır. Bu bağlamda 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu; adil, etkin ve hukuka uygun bir yargılama yapılarak maddi gerçeğe varmayı amaç edinmiştir. Bu nedenle, ulaşılma imkanı bulunan bütün delillerin ele alınıp değerlendirilmesi gerekir. Diğer bir deyişle, adaletin tam olarak tecelli edebilmesi için maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edecek tüm kanuni delillerin toplanması ve tartışılması zorunludur” diye konuştu.

    Kenan Doğru 2 yılla yargılanabilir

    Avukat Çiler Nazife Koşar, kazayı Emrah Serbes adına üstlendiği öne sürülen Kenan Doğru’nun da TCK’nın 270. maddesi gereği “suçu üstlenme” kapsamında 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanabileceğini belirtti.

  • Açıkta Bal Satanlar Hapis Cezası Alabilir

    Aliağa Bal Üreticileri Birliği Başkanı Bayram Karcı, pazarda, markette açık olarak arı ürünü satanlara 7 bin 500 ile 17 bin 500 TL arasında cezai işlem uygulanacağını ifade ederek, cezaların hapis cezasına kadar gidebildiğini söyledi.

    Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının Bal tebliğine göre, 2016 yılı itibari ile arı ürünleri artık açıkta satılamayacak. Aliağa Bal Üreticileri Birliği Başkanı Bayram Karcı, açıkta bal satışı yapanlara 7 bin 500 ile 17 bin 500 TL arasında cezai işlem uygulanacağını bildirdi. Pazarda, markette açık olarak satış yapılmaması konusunda uyarılarda bulunan Karcı, ikinci kez yakalanan kişilere 17 bin 500 TL, şahısların üçüncü kez yakalanması halinde hapis cezası uygulanacağını dile getirdi.

    Karcı, bal konusunda sözlerine şöyle devam etti: “Bal, paketleme noktasından tüketiciye ulaştırılana kadar tüm aşamalarda temiz yerlerde kokulardan ari biçimde, doğrudan güneş ışığından korunur ve 25 dereceyi aşmayacak şekilde muhafaza edilmelidir. Hammadde ambalajı üstünde Arıcılık Kayıt Sistemine kayıtlı olan işletmeye ait hammaddenin kaynağını işaret edecek TÜRKVET kayıt sisteminden alınan işletme numarası bulundurulması gerekiyor. Bal tebliğine uygun üretim ve satış yapmayanlara 5996 sayılı Veteriner Hizmetleri, Bitki Sağlığı, Gıda ve Yem Kanununun ilgili maddelerine göre yaptırım uygulanır.”