Etiket: Akdeniz’deki

  • Suriyeli çocuklar Akdeniz’deki göçmen ölümleri için sahilde buluştu

    Antalya sahillerinde Suriyeli çocukların katılımıyla Akdeniz’de yaşanan göçmen çocuk ölümlerine dikkat çekmek için “Boğulmayan Umutlar” etkinliği düzenlendi.

    AK Parti Antalya Gençlik Kolları “20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü” nedeniyle Akdeniz’de yaşanan çocuk ölümlerine “Boğulmayan Umutlar” etkinliği ile farkındalık oluşturdu. Lara plajlarında düzenlenen etkinlikte, Suriyeli çocuklar uçurtma uçurdu denize balon bıraktı ve gönüllerince eğlendi.

    Etkinlik sonrası AK Parti Antalya İl Gençlik Kolları Başkanı Ali Bayram Doğan, “Gençlik Kolları olarak Dünya Çocuk Hakları gününde Akdeniz sahillerinde göçmen çocuklarımız birlikteyiz. 2 Eylül 2015 tarihinde zulümden vahşetten ve hukuksuzluktan kaçan aylan bebek ve ailesinin cansız bedenleri Akdeniz sahillerine vurmuştur. O gün aylan bebek olarak bilinen 2 yaşındaki Aylan Kurdi’nin yanı sıra 3 yaşındaki kardeşi Galip Kurdi 9 aylık Hasa Zekeriya 1 yaşındaki ikiz kardeşler Abdullah ve Zeynep Cafer, 7 yaşındaki Ahmet Habi, 11 yaşındaki Tahara Cumhuriye ve Haydar Ahmet isimlerindeki çocuklar ve daha niceleri bu sahillerde ve kendi ülkelerinde ne yazık ki hayatlarını kaybetmişlerdir. Avrupa’nın orta yerinde Akdeniz, Saray Bosna’da Srebrenitsa katliamını bu dünya ne çabuk unuttu? Orada bir çocuğun annesine ’çocukları küçük kurşunlarla öldüler değil mi anne?’ sözlerini hatırlatmak isterim. Boşnak çocuklar gibi Suriye’li çocukların da tek suçu Müslüman olmaktı” dedi.

    Suriye’de devam eden savaşta şu ana kadar 511 bin kişinin hayatını kaybettiğini kaydeden Doğan, “Türkiye Cumhuriyeti Devleti olarak Suriyeli mültecilere 8.1 milyar dolar yardımda bulunduk. Bu konuda dünya sıralamasında birinciyiz. Devlet olarak zulüm görmüş insanların her zaman yanında olduk ve olmaya devam edeceğiz. Bu sahillere cesetleri vuran insanların, çocukların hayalleri sadece bir umuda yolculuktu. Ancak onların umutları bu sahillerde boğuldu. İşte bu kez bu sahillerde umutlar boğulmuyor, bu kez Akdeniz sahillerinde çocuklar ölmüyor, Akdeniz sahillerinde gözyaşı yok. Bu sahillerde artık annelerin feryatları değil çocukların cıvıltıları var. AK Gençler olarak bugün Suriyeli çocuklarımız ile beraberiz. Biz şuna inanıyoruz, bu çocukların bu savaşlar ile en ufak bir ilgisi yok. Savaşlardan en çok zarar görenler bu çocuklar oldu.”

    Öte yandan etkinlikte çocuklar gökyüzüne güvercin bıraktı.

  • Rusya, Akdeniz’deki tatbikatının görüntülerini yayınladı

    Suriye’nin İdlib kentinde yükselen tansiyonla birlikte ani bir karar ile Akdeniz açıklarında bulunan üslerinde tatbikat yapacağını duyuran Rusya, tatbikatın görüntülerini paylaştı.

    İdlib’de yükselen tansiyondan sonra Akdeniz’de tatbikat yapılacağını duyurarak gerilimin tırmanmasına sebep olan Rusya, gerçekleştirdiği tatbikatın görüntülerini yayınladı. Rusya Savunma Bakanlığı, 1-8 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen tatbikatın görüntüleri uluslararası medya ile paylaştı. Bakanlığın yayınladığı videoda yer alan haritaya göre, tatbikat Suriye, Mısır, Libya, Kıbrıs ve Türkiye açıklarında bulunan 11 bölgede gerçekleştirildi.

    Rusya Savunma Bakanlığı 31 Ağustos’ta yaptığı açıklamada Akdeniz’de gerçekleşen tatbikatın 1 – 8 Eylül tarihlerinde gerçekleşeceğini duyurmuştu. Rusya’nın tatbikat duyurusundan sonra başta ABD olmak üzere birçok NATO ülkesi tatbikata karşı çıkarak tepki göstermişti. Rusya ise tatbikatın ilk gününden son gününe kadar tatbikat ile ilgili hiçbir bilgi paylaşmadı.

  • Akdeniz’deki bir şişme botun altında 25 kişi ölü bulundu

    Akdeniz açıklarında bir şişme botta hayatını kaybeden 25 kişinin cansız bedeni Sınır Tanımayan Doktorlar tarafından bulundu.

    Dün gece Libya sahil şeridinden 26 deniz mili açıkta sürüklenen bir şişme botta hayatını kaybeden 25 kişi, Orta Akdeniz’de arama kurtarma faaliyetlerini sürdüren Sınır Tanımayan Doktorlar (MSF) ekibi tarafından bulundu. Aynı botta hayatta kalmaya çalışan 107 kişi, yakındaki bir botta yardım bekleyen 139 kişiyle beraber Sınır Tanımayan Doktorların Bourbon Argos Gemisi’ndeki saha ekipleri tarafından kurtarıldı. İki farklı yardım çağrısının peş peşe geldiğini belirten Sınır Tanımayan Doktorlar Saha Koordinatörü Michele Telaro, dün gece yaşananları şöyle aktardı:

    “İlk bota ulaştığımızda hala hayatta olan 107 kişiyi zaman kaybetmeden arama kurtarma gemimiz Bourbon Argos’un güvertesine aldık. O sırada yakınlardaki bir başka bottan acil yardım çağrısı aldığımız için, botta ilk etapta tespit edebildiğimiz 11 cansız bedeni hemen gemiye çıkartamadık. Diğer bottaki 139 kişiyi kurtardıktan sonra tekrar ilk bota gittik. Fakat bu kez, botun altında biriken benzinle karışık deniz suyunun içerisinde 25 kişinin cansız yattığını fark ettik. Üç saatte ancak 11 kişinin cansız bedenini bottan çıkarabildik çünkü benzinle karışık deniz suyuna uzun süre maruz kalmak ekiplerimiz için de tehlikeli olacaktı. Korkunç saatler yaşadık.”

    Operasyonu tamamlamak ve geri kalan cansız bedenleri bottan çıkarmak için sabahı beklemek istemeyen Sınır Tanımayan Doktorlar ekipleri Sea Watch ekibinden yardım talep etti. Sea Watch başka bir deniz kazasında hayatını kaybeden bir kişiyi transfer ettikten sonra, botta kalan diğer 14 cansız bedeni Bourbon Argos’un morguna taşıdı. Kurtarılanlar arasında 11’i ileri derece olmak üzere 23 kişinin vücudunda kimyasal yanıklar olduğu belirlendi. Yedi hastanın tıbbi tahliyesi yapılırken, ağır yaralanan iki hasta da acil olarak helikopterle İtalya’daki bir hastaneye sevk edildi. Solunum yetmezliği çeken genç bir kadın ise, gemideki Sınır Tanımayan Doktorlar sağlık ekipleri tarafından entübe edildikten sonra tahliye edildi. Hayatta kalanlara psikolojik ilk yardım desteği sunan Bourbon Argos ekibi, mültecilerin İtalya’ya ulaştırıldıktan sonra karadaki Sınır Tanımayan Doktorlar tıbbi ve psikososyal destek ekipleri tarafından daha ayrıntılı bir tedavi sürecine alınacağını bildirdi.

    “Akdeniz’in derinliklerindeki mezarlık boyunca zamana karşı yarışıyoruz”

    Sınır Tanımayan Doktorlar Göç Operasyonları Yöneticisi Stefano Argenziano, olayla ilgili olarak, “Bu trajedi, Avrupa Birliği ülkelerinin caydırıcı göç politikalarının bir sonucudur. Artık denizdeki ölümleri durdurmaya gücümüzün yetmediğini düşünüyoruz. Buna rağmen dün yaşananların istisna olmadığını da biliyoruz. Son haftalarda kurtarma ekiplerimiz Orta Akdeniz’de korkunç deniz kazalarına ve ölümlere şahit oldu. Denizde zamana karşı yürüttüğümüz arama kurtarma operasyonlarında, artık Akdeniz’in derinliklerindeki mezarlık boyunca ilerliyoruz. 2016 çok yakında Orta Akdeniz için en ölümcül yıl olarak kayıtlara geçecek. AB ülkeleri yaşamdan yana olup mülteciler için güvenli ve yasal seçenekler sunana kadar daha kişinin denizde hayatını kaybetmesi gerekecek? Sınır Tanımayan Doktorlar olarak bir kez daha vurguluyoruz: Denizdeki kurtarma operasyonları hayati önem taşıyor ama denizdeki ölümleri durdurmanın tek yolu, bu insanlara güvenli ve yasal geçiş izni vermekten geçiyor” ifadelerini kullandı.

    Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR) verilerine göre, 2016’da 327 bin 800 kişi botlarla Avrupa’ya ulaştı. 3 bin 740 kişi denizde hayatını kaybetti. Orta Akdeniz’de üç farklı gemiyle kurtarma operasyonlarını sürdüren MSF ekipleri ise, operasyonların yeniden başladığı Nisan 2016’dan bu yana Akdeniz’den 17 binden fazla kişiyi kurtardı.

  • Akdeniz’deki Metruk Binaların Yıkımı Devam Ediyor

    Mersin’in merkez ilçe Akdeniz Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü ekipleri, mahalle sakinlerinin şikayeti üzerine Mesudiye Mahallesi’ndeki bir metruk binanın yıkımını gerçekleştirdi.

    Akdeniz Belediyesi, kentin siluetini bozan metruk yapıların yıkım çalışmalarına devam ediyor. Sahipleri tarafından kullanılmayan ve toplumsal açıdan riskler taşıyan metruk binaların yıkımına devam ediyor. Bu kapsamda Fen İşleri Müdürlüğüne bağlı ekipler, Mesudiye Mahallesi 5103 Sokak’ta bulunan tek katlı müstakil yapının yıkım işlemini gerçekleştirdi. Mahalle sakinlerinin şikayeti ve mahalle muhtarının başvurusu üzerine sokakta inceleme yapan Akdeniz Belediyesi Zabıta Müdürlüğü ekipleri, zaman zaman madde kullanan şahısların mesken edindiği binanın sahibine ulaştı. Bina sahibinin dilekçesi ve muvafakati üzerine harekete geçen Fen İşleri Müdürlüğü, kendi kendine yıkılma tehlikesi de bulunan bina çevresinde gerekli güvenlik önlemini alarak yıkıma başladı. Kolluk kuvvetlerinin nezaretinde yıkımı tamamlanan binanın molozları, yine Fen İşleri Müdürlüğü ekiplerince araziden tahliye edildi.

    Çalışmalarla ilgili bilgi veren Akdeniz Belediyesi Fen İşlerinden Sorumlu Eş Başkan Yardımcısı Hakim Baykara, halkın huzur ve esenliğini tehdit eden unsurlara göz yummayacaklarını vurguladı. İlçenin farklı mahallelerinde kullanım ömrünü tamamlamış, terk edilmiş binaların can ve mal güvenliği açısından risk oluşturduğuna dikkat çeken Baykara, “Bu durumda bulunan binaların emniyetli bir biçimde yıkılması için üzerimize düşen görevi yerine getiriyoruz. Akdeniz Belediye Meclisimiz, kullanım ömrünü tamamlamış, madde bağımlılarının mesken edindiği ve kent estetiğini bozan metruk yapıların bedelsiz olarak yıkılmasına ilişkin bir kararı oy birliği ile yürürlüğe koymuştu. Karara göre ekonomik durumu iyi olmayan ve bu tür metruk taşınmazlara sahip olan tapu sahipleri, belirli koşulları yerine getirdikten sonra yıkım ve moloz taşıma işlemleri için herhangi bir ücret ödemeden belediyemizin bu hizmetinden yararlanabiliyorlar” dedi.

    Baykara, Akdeniz sakinlerinin, can ve mal güvenliği açısından risk ve görsel kirlilik oluşturan terk edilmiş binalarla ilgili talep ve şikayetlerini, Fen İşleri Müdürlüğü’ne yapabileceklerini, ekiplerin de en kısa sürede gerekli müdahaleyi yapacaklarını sözlerine ekledi.

  • Akdeniz’deki Sismik Aramaların Balıklar Üzerindeki Olumsuz Etkisi

    Akdeniz Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erhan Mutlu, Antalya Körfezi açıklarında yapılan sismik aramaların deniz canlılarının yaşamını olumsuz etkilediğini söyledi.

    Prof. Dr. Mutlu, Antalya Körfezi açıklarında yapılan sismik petrol ve doğalgaz arama çalışmalarının sualtı yaşamında olumsuzluklara neden olduğunu kaydetti.

    Doğalgaz ve petrol arama çalışmalarında daha çok pasif akustik sistemlerin kullanıldığını aktaran Prof. Dr. Mutlu, “Yani herhangi bir elektrik enerjisi değil tamamen basınç üzerine yapılan bir enerji. Akustik enerjilerdeki basınçtan balıklar da etkilenebilir. Özellikle sismik çalışmalarda çok yüksek basınçlı patlamalar meydana getiriliyor. Balıklar da yüzme kesesi denilen hava boşlukları vardır. Bunlar titreşimlere de maruz kalabilir. Bunlardan başka kulak taşları dediğimiz ses basınçlarına duyarlı organları da vardır. Dolayısıyla balıkların bunlardan rahatsız olma ihtimalleri çok yüksektir. Özellikle sismik çalışmalar gibi çalışmalarda bunlar çok yüksek basınçta olduğu için balıklar bulundukları bölgeden kaçma olasılıkları artıyor” diye konuştu.

    “YÜKSEK BASINÇ BALIKLARI ETKİLİYOR”

    Su altında basınçla ilgili bir yaşam olduğunu dile getiren Prof. Dr. Mutlu, “Canlılar basıncın değişik ortamlarında yer alabilir. Su altındaki sınırlayıcı faktörlerden bir tanesi de sıcaklıktır. Dolayısıyla dikey eksende canlılar çok farklı bölgelerde yer alabiliyorlar. Sismik aramalar bir bomba etkisi oluşturuyor. Çok yüksek basınç canlıları öldürebilir veya kaçırabilir. Çok yüksek bir basınca maruz kaldıklarında canlıların hava boşlukları veya ciğerleri patlayabilir ya da kaçabilirler. Dolayısıyla çalışma yapılan bölgelerdeki balıklar başka bölgelere giderler ve o bölgelerde balık azalmış olur” dedi.

    Sismik çalışmanın alternatif bir yolu olmadığını aktaran Prof. Dr. Mutlu, balıkların basınç ve frekans duyarlılıkları sınırı içerisinde duyabildikleri bir frekanstan etkilendiklerini belirtti.