Etiket: Akdağ’dan

  • Bakan Akdağ’dan ’Karargah Rahatsız’ manşeti yorumu

    Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bir gazetenin ’Karargah Rahatsız’ manşetine ilişkin, “Silahlı kuvvetleri, sanki devletinden ayrı bir unsurmuş gibi, sanki Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümetin talimatlarıyla hareket etmeyen, kendine bir otorite alanı olan yer gibi gösterme çabaları geçmişteki darbeci şakşaklığının bir tezahürü” dedi.

    Sağlık Bakanı Recep Akdağ, İhlas Haber Ajansı (İHA) ve TGRT Haber Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın sunduğu ‘Gündem Özel’ programına konuk oldu. TGRT Haber ekranlarında yayınlanan programda Batuhan Yaşar’ın sorularını yanıtlayan Bakan Akdağ, askerlerin ve ailelerinin istedikleri hastaneden hizmet alabileceklerini belirterek “Aslında askerlerimiz, askerlerimizin aileleri Gülhane ya da Sultan Abdülhamid Hastanesi gibi hastanelerde öncelikli olarak hizmet alırken, devlete ait bütün hastanelerden, üniversite hastanelerimizden de istedikleri gibi hizmet alabilecek durumdalar. Hatta arzu ediyorsalar diğer vatandaşlarımız gibi özel hastanelere de gidip oralardan da hizmet alabilirler. Bir şekilde çatışmalar, operasyonlarda yaralanan askerlerimizin öncelikli olarak hizmet almasıdır ki biz bu konuda son derece hassassız” dedi.

    28 Şubat sürecine ilişkin açıklamada bulunan Bakan Akdağ, “15 Temmuz milletimizin şahlandığı ve hain bir darbe teşebbüsüne karşı darbecilerine ve onların arkalarında olanlara haddini bildirdiği bir gündür. 15 Temmuz gecesi ben Erzurum’daydım. Erzurum’da Cumhuriyet Caddesi’ne, Emniyet Müdürlüğünün balkonunun önüne 2 saat içinde 100 bin Erzurumlu toplandı. Önceden bir hazırlık falan yoktu. Erzurum’da büyük mitinglere alışkınız. Erzurum muhafazakar ve milliyetçi karakteri çok baskın bir şehirdir ve yeri geldiğinde hep kükremesini bilmiştir. Bu sefer 2 saatin içerisinde Erzurumlular büyük bir basiret gösterdiler. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın başından beri güçlü liderliği, bu meselelere karşı gösterdiği tavır ve milletimizin de onun arkasında durması aslında bir hazırlık dönemi geçirdik diyebiliriz. 27 Nisan’daki muhtıra zamanında da buna benzer işleri yapmaya çalışanların bir provasıydı. Ağızlarının payını o zamanda almışlardı. Bir ülkede liderlik pozisyonundaki kişi ve onun yanındaki arkadaşlarıyla, vatandaşın hemhal olması, gönüllerini aynı noktada buluşturması, birlikleri inanılmaz bir güç oluşturuyor. Türkiye’de böyle oldu. 27 Nisan muhtırası verildiği günün sabahında Sayın Cumhurbaşkanımız ile beraber gece hazırlanmış olan bir metni tartıştık. Baskın kanaat şu oldu; geçmişte yapılanların aksine beklemek, fırtınanın geçmesi için bir tarafta duramayız. Gereği neyse en yüksek bir sesle bunu yerine getireceğiz. Milletin böyle bir arzusu var. İletişim mecralarının çok kuvvetlenmiş olması da çok önemli. Geçmişte darbe yapanlar TRT radyosunu ele geçirdik derlerdi ve bütün iletişime hakim oluyorlardı. Bugün böyle bir şey yok. Farklı kanallar, sosyal medya, telefonlar ve mesajlar var. İnsanlar birbirleriyle çok kolay bir şekilde haberleşiyorlar. Türk milleti bütün bu geçirdiği darbe teşebbüsleri ve darbeler ile adeta dayak yiye yiye direnç kazanmış, güçlenmiş bir toplum haline geldi. 15 Temmuz bütün bunların neticesidir ama neticesinde bir imanın şahlanışıdır. Erzurum’da ben sabah namazına kadar o 100 bin kişilik toplulukla birlikteydik. 93 harbinde Nene Hatun ile yanındakiler nasıl tabyalara yürümüşlerse aynı ruh vardı. Bu milletin büyüklüğünü gösterir. Türk milleti öyle büyük bir millet ki, ülkeleri zaman zaman işgal edilmiş, devletleri yıkılmış, sıkıntılı durumlara düşmüşler ama sonunda millet kendi karakterini gösterip ayağa kalkmasını bilmiştir” diye konuştu.

    Bakan Akdağ, “28 Şubat çok kötü hadiseydi ki, o dönemlerde başörtüsü için de büyük bir zulüm oluşmuştu. Bir öğrenci için sarı zarf gönderirler öğretim üyesine bir öğrencinin soruşturulması için. Aslında o zarfı gönderdiği kişinin eşi veya annesi de başörtülüdür. Bir taraftan arkasından da haber gönderirler. Yönetmeliğin şu maddesine göre şu cezayı vereceksiniz diye. Soruşturmadan önce öğretim üyesine öğrencisi için hangi kararı vermesi gerektiği bildirilirdi. Samsun’da bir öğretim üyesi bu peşin verilen bir karara itiraz etti. Hemen infaz ettiler, görevinden aldılar. Maalesef belli bir basın, sermaye grubu, askerler el ele vermişti ve millete size geçit yok demişlerdi. Biz kavgaya hazırdık, kavgaya hazır olduğumuzu bilince üstümüze gelmediler. Birçok yerde çok büyük zulümler oldu. Millet gerçekten bin yıl falan değil, aradığı özlediği lider ve liderliği görünce 4 sene sonra gereğini yerine getirdi” ifadelerini kullandı.

    “Kemal Kılıçdaroğlu, Şili’den getirdiği reklamcılar ne söylüyorsa onu söylüyor”

    Referandum çalışmaları sırasında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun söylemlerini de değerlendiren Akdağ, “Şimdi referandum çalışmaları sırasında Sayın Kılıçdaroğlu’nun tek adamlılıktan, rejim değişikliğinden, diktatörlük gibi hususlardan bahsetmesi var. Kemal Kılıçdaroğlu, Şili’den getirdiği reklamcılar ne söylüyorsa onu söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu ve yanındakilerin şöyle bir çelişkisi var; kendi tarihlerine baktıkları zaman 1950’den önceki dönemler, yani özellikle 30’lı yıllardan sonra 40’lı yıllar felaket dönemidir Türkiye’nin. Tam bir tek adamlılık, milli şef dönemidir. Geriye dönüp ’Evet bu dönem bir felaket dönemiydi. Türkiye’nin geçirdiği en karanlık dönemdi’ diye söze başlasalar, sonrasında biraz tartışmaya değer. Biz o dönemde en ufak bir şey söylemeye kalktığımızda ortalığı birbirine katıyorlar. Valiler ile parti başkanları aynı kişiydi o zaman. Sizin tarihiniz bu. Sizin tarihiniz, rahmetli Demirel’den sonra 1960’ta yapılan darbeye çanak tutma tarihi. Sizin tarihiniz, o darbeden sonra darbecileri alkışlama tarihi, 28 Şubat’ta darbecileri alkışlama tarihi, 27 Nisan muhtırası verildiği zaman gece boyunca milletvekillerinizin televizyonlara telefonlar ile bağlanıp, ‘güzel bir iş oldu. Türkiye artık nefes alacak’ dediği bir tarih. Bunu CHP’nin söylemesinin zerre anlamı yoktur. Bu millet diktatörlüğün, tek adamlılığın, darbenin hiçbir türlüsüne müsaade edecek bir millet değildir. Onlar Türk milletini tanımıyorlar. Türk milletini Recep Tayyip Erdoğan’ın peşinde gidişini, ona bağlanışını, kıymetlendirilişini bu şekilde değerlendiriyorlar. Recep Tayyip Erdoğan bu milletin değerlerine sahip çıktığı için, bu milletin hizmetkarı olduğu izin, ezanına, bayrağına, milli değerlerine, toprağına sahip çıktığı için arkasında durdu bu millet. Ben milletimizin ferasetine inanıyorum. Bu yeni sistem iki başlılığı ortadan kaldırıyor ama kesinlikle tek adamlılık falan yapmıyor. İki başlılıktan kurtulmak, CHP’nin kendi tarihinde yaşadığı ve millete yaşattığı tek adamlılık anlamına gelmiyor. Yasama, yürütme kendi işini görüyor. Bakın bugün Türkiye’de yasama ile yürütme birbirinden ayrı diyoruz, hiç birbirinden ayrı değil. Tamamen iç içedir. Yani bir iktidar kurulur, o iktidarın çoğunluğu var Mecliste. Meclis çoğunluğu ile birlikte iktidar kanunları da yapar. Türkiye’ye artık koşarak hedeflerine ulaşabilecek bir sistem gerekli” ifadelerini kullandı.

    İstikrarlı bir dönemin olması gerektiğine işaret eden Akdağ, “Getirdiğimiz sistem bir taraftan bize bir istikrar getirecek, 5 yıllık bir Cumhurbaşkanı gelecek, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı memleketi yönetecek, memleketi yönetirken yasama kanunları yapacak ve bu yürütmeyi denetleyecek. Aslında, olması gereken tamamen bu. Birtakım mekanizmalar koyuyoruz, mesela Amerikanın başkanlık sisteminde olmayan. Diyorlar ki, ’Cumhurbaşkanı Meclis’i feshedecek. Hayır Cumhurbaşkanı ve Meclis uyumlu çalışmaya gayret edecekler. Olur ya uyumlu çalışamazlarsa, milletin hakemliğine götürüyorlar. Uyumlu çalışamzlarsa milletin hakemliğine götürüyorlar. Anlaşamıyoruz muyuz, hakem kim, millet. Milletin hakemliğine gideceğiz. CHP şunu biliyor, bu milletin ruh köküyle, bu milleti millet yapan değerlerle mücadele ederek iktidara gelinmiyor. O yapının kendilerine söylediği de bu milletin dönüştürülmesi lazım. Dolayısıyla bir çelişkinin içerisindeler” şeklinde konuştu.

    Referandumdan “Evet” çıkacağına inandığını söyleyen Akdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Milletimizin takdiridir, güçlü bir evet çıkması için ciddi çalışıyoruz, inşallah da çıkacağına inanıyorum ama gayret etmek de lazım. Evet verecek seçmen, evet vermeyi düşünen seçmen, nasıl olsa buna evet çıkar diye sandığa gitme konusunda gevşeklik gösterirse Allah korusun iyi bir şey olmaz. Onun için biz Türkiye’nin geleceğini düşünen, istikbalini önemseyen, bunun bir beka meselesi olduğunu düşünen herkes sandıklara gideceğiz. Hastalarımızı bile sandığa götüreceğiz.”

    ’Karargah Rahatsız’ manşeti

    Bir gazetede yer alan ’Karargah Rahatsız’ manşetine ilişkin değerlendirmede bulunan Akdağ, “Bu, Türk siyasi tarihindeki çirkinliklerin tekrarlandığı bir hadise. Bu gazetede atılan manşetten dolayı, bahsettiğiniz yazılardan dolayı kim bunların müsebbibiyse çıkıp özür dilemesi gerekir. Tabii bunlarla Türkiye’de herhangi bir şey değişmez, anlamaları lazım. Şöyle söylemek istemiştik, ’aslında böyle değil de şöyle demekti’ demek yerine, çıkıp delikanlıca özür diliyoruz, hata ettik, kusura bakmayın denmesi lazım millete. Silahlı kuvvetleri, sanki devletinden ayrı bir unsurmuş gibi, sanki Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümetin talimatlarıyla hareket etmeyen, kendine bir otorite alanı olan yer gibi gösterme çabaları geçmişteki darbeci şakşaklığının bir tezahürü” dedi.

    Akdağ, konuşmasında şunları kaydetti:

    “Basiretsizlik, başka ne diyeceğim, bundan bir şey çıkmaz. Böyle devlet içerisinde görevi olan belli unsurları sanki devletine karşı, hükümetine karşı tavır içindeymiş gibi gösterme çabaları tek kelimeyle çirkin. Bunları yapanlar, bu işin beyhude olduğunu kısa süre anladılar. Geçmişte böyle yaptılar, 28 Şubat’ı böyle yaptılar, ondan önce yaptılar. Milletin iradesine karşı bir tavır. Basiretsizlik, amacı ne olursa olsun azıcık akıllı bir adam bunu böyle yazmanın çizmenin sadece kendi itibarını yok edeceğini, bunun herhangi bir etkininin olmayacağını, belki de özür dilemek zorunda kalacağını bilir. Bir yanlış yaptılar, umarım buna benzer yanlışı bir daha yapmazlar.”

    Askeri hastanelerle ilgili yeni bir düzenlemenin olup olmayacağına ilişkin Akdağ, “Yeni bir düzenleme değil, sadece ihtiyaca göre bir hastanenin kullanılması. Milli Savunma Bakanlığımız şu bölgede ciddi bir çatışma var, terörden bahsediyoruz. Şu anda Van, Hakkari, Diyarbakır’da yapılıyor. Hastaneler, askeri ve kolluk kuvvetlerine hizmet veriyor. Yine devlet hastaneleri. Biz, o hastanede kolluk kuvvetlerimiz, asker olsun, polis olsun, onlara hizmet verecek yapıyı geliştiriyoruz. Biz, o hastaneyi daha çok o şekilde geliştirmiş oluyoruz, o şekilde de hastaneyi çalıştırıyoruz” şeklinde konuştu.

    “Son bir senedir, yoğun bir mücadele var terörle” diyen Akdağ, “Büyük bir mücadele var. Üstelik kendi sınırlarımızın dışında da. Bir kere bile işittik mi falanca yaralımızın hizmet alımıyla ilgili aksamanın olduğunu, olmadı. İyi organize olmuş durumdayız. İnşallah bundan sonra da olmayacak. Her türlü imkanı da bunun için kullanıyoruz. Bu bahsettiğimiz hastaneler sadece yaralılara hizmet verme açısından değil. İhtiyaç hasıl olduğunda güvenliği daha kolay sağlamak açısından da böyle düşünüyoruz. Yeni bir yapılanma değil, bu mevcut yapılanmamızın ihtiyaçlara göre şekillendirilmesidir. Cephe ve operasyon alanındaki müdahaleler, operasyon alanındaki gerisindeki müdahaleler doğrudan silahlı kuvvetlerimize ait. Askeri doktorlar görev yapıyor ya da askeri paramedik dediğimiz özel yetiştirilmiş astsubaylar yapıyor. Hastaneye getirildiyse o zaman Sağlık Bakanlığı görev yapıyor” ifadelerini kullandı.

    Ankara Gülhane Eğitim ve Araştırma Hastanesi ile ilgili yeni bir uygulamanın söz konusu olmayacağını belirten Akdağ, “Silahlı kuvvetler mensupları, şehit aileleri, gazilere öncelik veriyoruz. Belli alanlarda da rezerv bırakıyoruz. Diyelim ki bizim yoğun bakımımızda 50 yatak varsa, bunun 10 yatağını rezerv bırakıyoruz. Kaldı ki artık Türkiye’de her türlü müdahalenin yapılması açısından altyapımız çok kuvvetli. Çok büyük sayıda yaralıyla karşılaşsak bile bunu karşılayabilecek durumdayız. 15 Temmuz bunun çok canlı örneğidir. 15 Temmuz’da 2 bin 200 yaralıyı birkaç saat içerisinde, Ankara ve İstanbul’da hastanelerimize aldık ve bunun üstesinden gelebildik” diye konuştu.

    “Askerlerimiz bütün hastanelerden istedikleri gibi hizmet alabilecek durumdalar”

    Askeri hastanelerin durumuna ilişkin açıklamalarda bulunan Akdağ, “Aslında askerlerimiz, askerlerimizin aileleri Gülhane ya da Sultan Abdülhamid Hastanesi gibi, İstanbul’dakinin adı da Sultan Abdulhamid oldu biliyorsunuz, bu hastaneler gibi hastanelerde öncelikli olarak hizmet alırken, devlete ait bütün hastanelerden, üniversite hastanelerimizden de istedikleri gibi hizmet alabilecek durumdalar. Hatta arzu ediyorsalar diğer vatandaşlarımız gibi özel hastanelere de gidip oralardan da hizmet alabilirler. Bir şekilde çatışmalar, operasyonlarda yaralanan askerlerimizin öncelikli olarak hizmet almasıdır ki biz bu konuda son derece hassassız. Ülkenin imkanları ne ise hepsini birinci derecede bu kardeşlerimiz için kullandık, kullanacağız ve bu imkanları da bir taraftan da arttırıyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Dünyada kişi başına yılda 500 dolar sağlık harcaması yapıp, yüzde 70’in üzerinde memnuniyete sahip hiçbir ülke yok”

    Sağlıkta memnuniyetin yüzde 75.4 olduğunun hatırlatılması üzerine Bakan Akdağ, “İyi bir oran ama biz bununla yetinmeyeceğiz. AK Parti olarak 2002’de iktidara geldiğimizde bu yüzde 39,5’ti. Vatandaşa sorduğumuzda, vatandaşın en ziyade memnun olduğu sağlık kuruluşları devlet hastaneleri, Sağlık Bakanlığımıza bağlı hastaneler ve aile hekimlikleri; sonra üniversite hastaneleri geliyor, en son da özel hastaneler geliyor. Bu değerlendirtmeyi Türkiye İstatistik Kurumu yapıyor, her yıl gerçekleştiriyor. Dünyada kişi başına yılda 500 dolar sağlık harcaması yapıp, yüzde 70’in üzerinde memnuniyete sahip hiçbir ülke yok. Bu Türkiye’ye nasip oldu. Çok verimli bir sistem kurduk. Az para ile çok iş yapabiliyoruz. Asıl maharet burada. Daha yapacak çok işimiz var. Önümüzdeki hedef bu memnuniyeti yüzde 80’e çıkarmak” değerlendirmelerinde bulundu.

    “Ortadoğu’dan, Afrika’dan, Avrupa’dan, nadir de olsa Amerika’dan ülkemize tedaviye gelen hastalar var”

    Türkiye’deki gelişen sağlık sektörünün önümüzdeki yıllarda yurt dışından gelen hastalara hizmet verecek duruma geleceğinin altını çizen Akdağ, “Türkiye’deki sağlık sistemi verimliliği ile bir taraftan düşük maliyeti, öbür taraftan kalitesiyle bugün bütün dünyada çok iyi biliniyor. Zaten söylediğiniz gibi Ortadoğu’dan, Afrika’dan, Avrupa’dan, nadir de olsa Amerika’dan ülkemize tedaviye gelen hastalar var. Özellikle özel sektörümüz bu işleri yapıyor. Şehir hastanelerinden ana maksadımız vatandaşımızı en üst kalitede hem hizmet aldığı alanlar ve yattığı odaların konforu itibariyle; otoparkından ameliyathanesine kadar mükemmel hizmet veren hastaneler. Bu bahsettiğimiz yurt dışından gelip hizmet alacak hastalar açısından şehir hastaneleri de yeni bir sayfa açıyor. Biz bu şehir hastanelerinin belli alanlarını, diyelim ki Mersin’de yaptığımız bin 300 yatağın 100 yatağını, 150 yatağını yurt dışından gelecek hastalara kullandırabilecek durumdayız. Nitekim farklı ülkelerden gelen 40 kişilik bir grup, Mersin’in ziyaret etti hayran kalıp döndüler. Dolayısıyla bir taraftan özel sektörümüz, bir taraftan yeni şehir hastaneleri ile kamu sektörü olarak yurt dışından gelen hastalara şu anda hizmet eder hale geliyoruz. Önümüzdeki yıllarda çok sayıda hastanın Türkiye’ye bu maksatla geleceğini de biliyoruz” diye konuştu.

    “Bugün 6 merkezimiz var ve akciğer nakli yapabiliyoruz”

    Geçmişte Türkiye’de akciğer nakliyle ilgili sıkıntıların yaşandığını belirten Akdağ, şunları kaydetti:

    “Hastaneler hem hastaların ve yakınlarının konforu itibariyle hem de yüksek teknolojiyi en üst seviyede kullanma itibariyle mükemmel alanlar haline geliyor. Burada önemli bir husus insan kaynağıdır. Türkiye’de çok iyi hekim yetişiyor. Ancak belli alanlarda eksiklikler çektiğimiz oldu. Geçmişte akciğer nakliyle ilgili eksikliğimiz vardı. Türkiye’de akciğer naklini yeterince yapamıyoruz. Bugün 6 merkezimiz var ve akciğer nakli yapabiliyoruz. Genç kardeşlerimizi akciğer naklinin yapıldığı ülkelere gönderdik. İşi mükemmel yapacak şekilde öğrendiler ve Türkiye’ye döndüler. Ne kadar hastane yapsanız da, ne kadar mükemmel teknolojiyi o hastanenin içerisine koysanız da o işi yapacak olan doktorlardır. Türkiye’de hekimlerimiz başka ülkelerdeki, gelişmiş ülkelerdeki meslektaşları gibi mesleklerini iyi öğrenen ve bunu iyi icra eden kişiler. Bunu çeşitli yayınlarıyla, kongrelere gittiklerinde, uluslararası literatüre girerek de gösterebiliyorlar.”

    “Kararında yiyin ve hareket edin”

    “Kime kulak vereceğimizi iyi bilmemiz lazım” diyerek vatandaşlara önerilerde bulunan Akdağ, şöyle devam etti:

    “Türkiye özgür bir ülke, kimsenin ağzını kapatamazsınız. Biz bunları konuşamazsınız diye her gün peşinden koşturabiliriz ama böyle mesele çözülmez. Biz vatandaş olarak şuna itina etmeliyiz; gerçekten bu kişi bu işin uzmanı mı yoksa sırf popüler olmak, reyting yapmak adına mı böyle şeyleri yapıyor. Çok abartılı bir şey duyuyorsanız onda bir sakatlık var demektir. Şuna dokunmayın, bunu asla yapmayın. Bunu bütün ilim dünyasında ortaya koyduğu şey şu; fazla yemeyin, ölçülü yiyin, tüketirken her türlü gıdayı tüketin; yağ da alın, karbonhidrat da alın ama şekeri fazla almamak lazım. Kararında yiyin ve hareket edin. Bakın ne kadar basit bir formül. Midenizi aşırı doldurmayın, sofradan tam doymuş olarak kalkmayın, tam acıkmadan sofraya oturmayın. Biraz böyle işi basitleştirmek lazım.”

  • Bakan Akdağ’dan “askeri hastane” açıklaması

    Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, devredilen askeri hastanelerle ilgili, “Diyarbakır, Hakkari, Van gibi çatışmaların yoğun olduğu yerlerde silahlı kuvvetlerimizin ve Milli Savunma Bakanlığımızın istediği yerde hastaneleri sadece kolluk kuvvetlerine hizmet etmek üzere dizayn ediyoruz” dedi.

    Palandöken Kayak Merkezi’ndeki bir otelde düzenlenen Erzurum İl Sağlık Değerlendirme Toplantısı’na katılan Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Sağlık Bakanlığının uzman bir kuruluş olduğunun altını çizerek, “Sağlık Bakanlığı netice itibarı ile uzman bir kuruluş olduğu için burada ilerlemeleri daha kolay yapabiliyoruz. Askerler ve diğer kolluk görevlilerine verilen sağlık hizmetleri cephe gerisinde verilen hizmetlerdir. Cephede ve cephenin hemen gerisinde verilen sağlık hizmetleri şuanda da Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından veriliyor. Biz onlara sadece destek oluyoruz. Bizler bunu Cerablus’ta yaptık. Sınır ötesi hizmetler açısından Sağlık Bakanlığımız her türlü imkanı silahlı kuvvetlerimize veriyor” dedi.

    “Çatışmaların yoğun olduğu yerlerde kolluk kuvvetlerine hizmet veriyoruz”

    Çatışmaların yoğun olduğu yerlerde kolluk kuvvetlerine hizmet vermek için hastaneleri dizayn ettiklerini ifade eden Bakan Akdağ, “Planlamamız cephe ve cephe gerisinde sağlık hizmetlerini geliştirmektir. Arka palanda kalan hastaneleri ise Sağlık Bakanlığı olarak biz geliştirmeye devam edeceğiz. Buradan hem vatandaşlar hem de silahlı kuvvetler hizmet alacak. Bunun yanında özellikle çatışmaların yoğun olduğu yerlerde mesela Diyarbakır’da, Hakkari’de, Van’da silahlı kuvvetlerimizin ve Milli Savunma Bakanlığımızın istediği yerde hastaneleri sadece kolluk kuvvetlerine hizmet etmek üzere dizayn ediyoruz” şeklinde konuştu.

    “Türkiye’de sigara bırakma yüzde 27’den 31’e çıktı”

    Sigara kullanımına ilişkin olarak Bakan Akdağ, “Türkiye’de sigara bırakma yüzde 31’lerden 27’lere kadar gerilemişti. Son senelerde ise yine yüzde 31’lere tekrardan çıktık. Burada özellikle gençlerimizi korumamız gerekiyor. Bunun yanında sigara firmaları çok acımasızdır. Onlar için ticaret ve para kazanmak ön plandadır. Ama sigara zehirli bir madde, dolayısıyla sigara firmaları acımasızca gençlerimizi zehirleyebiliyor. Elbette bizler özellikle gençlerimizi korumaya devam edeceğiz. Aslında yapmak istediğimiz iki iş var. Birincisi düz paket dediğimiz sigaranın markasını görünmeyecek hale getirmek. İkincisi ise sigaranın açıkta satılmasına engel olmaktır” ifadelerini kullandı.

  • Bakan Akdağ’dan, CHP’ye “Darbe şakşaksıcı”

    Sağlık Bakanı Recep Akdağ, CHP’yi ’darbe şakşakçısı’ olmakla suçladı.

    Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Erzincan’a gelen Sağlık Bakanı Recep Akdağ, Erzincan da AK Parti İl Danışma Meclis toplantısına katıldı.

    Erzincan Belediyesi Çok Amaçlı Toplantı Salonunda düzenlenen meclis toplantısına Bakan Akdağ’ın yanı sıra Erzincan AK Parti Milletvekilleri Sebahattin Karakelle ve Serkan Bayram, Erzincan AK Parti İl Başkanı Orhan Bulut, Erzincan Belediye Başkan Vekili Recep Gökalp, AK Parti Erzincan il teşkilat üyeleri katıldı.

    Erzincan AK Parti İl Başkanı Orhan Bulut’un selamlama konuşmasının ardından söz alan Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ, anayasa değişikliği ve Cumhurbaşkanlığı sistemine değindi.

    Bakan Akdağ, konuşmasında, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlun’u eleştirerek, “Onlara göre millet bilmez. Onlara göre millet anlamaz. Bu beyefendiler yüksektedir. Haşa huzurlarında millet aşağıdadır. Onlar emredecekler. Onlar talimat verecekler. Millet onların istediğini seçmezse yapmazsa darbe yapacak, onlar da bu darbeye şakşak çekecekler. Bu darbenin arkasında duracaklar. Milleti dönüştürmek için mühendislik yapacaklar. Bu toplum mühendisliği ile millet dövüşecek. Kafalarının arkasındaki budur” diye konuştu.

  • Bakan Akdağ’dan Ordu Büyükşehire övgü

    Ordu Büyükşehir Belediyesini ziyaret eden Sağlık Bakanı Recep Akdağ, “Enver Bey’in Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının ardından, Ordu ilimize her gelişimde yaşanan değişim ve dönüşümü fark ediyorum” dedi.

    Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ı Ordu Büyükşehir Belediyesi ziyaretinde Başkan Enver Yılmaz, Başkan Vekili Ahmet Çoruh, Genel Sekreter Bülent Civelek, OSKİ Genel Müdürü Fatih Yürük, Genel Sekreter Yardımcısı Hikmet Yıldırım ve üst yönetim kadrosu karşıladı. Başkan Enver Yılmaz, Bakan Akdağ’a ziyaretinden duydukları memnuniyeti ifade ederek, “Büyükşehir Belediyemize ziyaretinizden dolayı teşekkür ediyoruz. Sağlıkta dönüşümün mimarı olan hükümetimizin bu alandaki hizmetinin mihmandarı Bakanımız olarak sizleri kutluyor ve teşekkür ediyoruz” ifadelerini kaydetti.

    Başkan Yılmaz teşekkür konuşmasında, “İlimizde 800 yataklı bir şehir hastanesinin yapılacağının müjdesini verdiniz. Bunun yanı sıra sağlık alanında yapılacak yatırımlarla ilgili gerekli bilgilendirme yaptınız. Bu konuda sizlere çok teşekkür ediyoruz. Özellikle şehir hastanesiyle ilgili yaptığınız açıklama ilimizin yıllardır beklentisiydi. Yozgat ve Mersin Şehir Hastanelerinden sonra Ordumuzda da böyle bir projenin hayata geçecek olması bizleri çok mutlu etti. Şehrimizdeki yatırımlar için sizlere minnettarız” ifadelerini kaydetti.

    “Enver Yılmaz, yüksek bir vizyonla şehri geliştirip dönüştürmeye devam ediyor”

    Sağlık Bakanı Recep Akdağ, her gelişinde değişen ve gelişen bir Ordu gördüğünü söyleyerek Başkan Enver Yılmaz’ın şehri dönüştürmeye devam ettiğini ifade etti. Mecliste Başkan Yılmaz’la birlikte uzun yıllar çalıştıklarını hatırlatan Bakan Akdağ, “Enver Bey’in Büyükşehir Belediye Başkanı olmasının ardından Ordu ilimizde gözle görülür değişimler yaşanmakta. Bundan da çok mutlu oluyorum. AK Partimizin en önemli özelliklerinden biri de hükümet işlerini sürdürürken, belediyecilik bayrağını da en yüksekte tutmuş olmasıdır. Bunun en önemli etkenlerinden biri, Sayın Cumhurbaşkanımızın belediyecilikten gelmiş olmasıdır. Ülkemiz son 15 yıl içerisinde hızlı bir biçimde gelişiyor ve bu dönüşümü Ordu ilimizde de görüyoruz. Değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Yılmaz, yüksek bir vizyonla şehri geliştirmeye ve dönüştürmeye devam ediyor” dedi.

    “Artık köy suları da klorlanacak”

    Sağlık Bakanlığının belediyelerle özellikle içme suyu konusunda işbirliği yürüttüğüne de dikkat çeken Bakan Recep Akdağ, “Sağlık Bakanlığı olarak, vatandaşımızın sağlıklı su içmesini çok önemsiyoruz. Türkiye bu konuda büyük bir mesafe katetti. Ülkemizde artık yok denecek kadar az olan tifo gibi birçok hastalığın kaynağı içme sularıdır. AK Parti hükümetimizle birlikte geçmişte büyük bir sorun olan içme suyundan kaynaklı bu hastalıkların da önüne geçtik. 80 milyonluk ülkemiz artık temiz su içiyor. Şimdi köy sularımızla ilgili bir prensip kararı aldık. Artık tüm köylerimizde içme sularının klorlanması otomatik klorlama cihazlarıyla yapılacak” diye konuştu.

    “Enver Bey’i tebrik ediyorum”

    Bakan Akdağ, Ordu’daki değişim ve dönüşümün önümüzdeki aylarda da devam edeceğinden emin olduğunu söyleyerek, “Değerli Büyükşehir Belediye Başkanımız Enver Bey ve arkadaşlarının Ordulu hemşehrilerimize mükemmel hizmetlerinin devam edeceğini düşünüyorum. Bu nedenle kendisini tebrik ediyorum” ifadelerini kullandı.

  • BBC muhabirine Sağlık Bakanı Recep Akdağ’dan mizah dolu cevap

    BBC muhabirinin ’Saray’da çok fazla altın var’ paylaşımına bir cevap da Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’dan geldi.

    BBC muhabiri Laura Kuenssberg, İngiltere Başbakanı Theresa May’in ziyaretini takip etmek üzere Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na gelerek çektiği fotoğrafları, “Erdoğan’ın sarayındayım, çok fazla altın var” ve “Altın asansörlerden hoşlanan bir başka dünya lideri” mesajlarıyla sosyal medyada paylaştı. Muhabirin attığı tweetlere cevap veren Bakan Akdağ, sosyal medya üzerinden yaptığı paylaşımında hastane inşaatında sarı çizmeleriyle çektirdiği fotoğrafını göstererek, “Altın çizmelerimi gördün mü?” ifadesini kullandı.