Etiket: ahmet kaya

  • ”Ahmet Kaya’ya ödül nankörlük”

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajda, Ahmet Kaya’ya Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü verilmesini eleştirdi.

     

    29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla bir mesaj yayınlayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, mesajında Ahmet Kaya’ya ödül verilmesiyle ilgili sert eleştiriler yöneltti. Ahmet Kaya’yı “bölücülükten, terör örgütü yandaşlığından sicil almış ve sabıka yemiş bir PKK’lıya” şeklinde tanımlayan Bahçeli, şarkıcıya ödül verilmesini “nankörlük” olarak yorumladı.

     

     

    MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı dolayısıyla yayımladığı mesajın tam metni:

    Türkiye Cumhuriyeti’nin 90. yıldönümünü karşılamanın ve kutlamanın eşsiz heyecan ve coşkusunu yaşıyoruz.

    Cumhuriyet, bağımsızlık ülküsü etrafında mutlak anlamda buluşan ve birleşen aziz milletimizin, örneğine az rastlanır bir irade ve cesaret ile zafere ulaştırdığı Kurtuluş Savaşımızın neticesidir.

    Gazi Mustafa Kemal Atatürk liderliğinde ilan edilen Cumhuriyet’imiz, vatan ve millet sevdasının ölmez eseri olarak vücut bulmuş ve kutsal vatanımızın geleceğini şekillendirerek milletin gücünü tescillemiştir.

    Milli mücadele ruhu savaş şartlarında dahi milli egemenliğin ilke ve esaslarından ayrılmamış, demokrasinin yegane yol olduğunu hiç ihmal ve inkar etmemiştir.

    Aziz şehitlerimizin kanlarıyla suladığı vatan topraklarında; kişilere, ayrıcalıklı kesimlere, elitlere veya zümrelere dayalı yönetim yerine, milletin hakimiyeti kurumsallaştırılmış ve kararlaştırılmıştır.

    1920’li yıllara kadar, iki asrı geçen bir süre durağanlığın, gerilemenin ve nihayetinde de çöküşün dar kalıplarına sıkışıp kalan yüksek millet kudreti, Cumhuriyetle birlikte yeni bir başlangıç yapmış ve kendi geleceğini bizzat eline almıştır.

    Cumhuriyet; farklılıkları, ayrılıkları ve ihtilafları aşarak milli kimlik şuurunun ve birlikte var olma azminin etrafında birleşen Türk milletinin, asaletle perçinlediği ve temellendirdiği yönetim sisteminin adı ve şanı olarak 90 yılı geride bırakmıştır.

    Büyük milletimizin, 19 Mayıs 1919’dan 29 Ekim 1923’e kadar geçen süre içinde verdiği bağımsızlık ve istikbal mücadelesi Cumhuriyet’in adım adım inşası adına saygı ve hayranlıkla andığımız bir zaman aralığı olmuştur.

    Cumhuriyet; fikren, zihnen ve vicdanen hür nesilleri hedefleyen, milli irade ve egemenliği şart koşan muhterem bir millet projesi olarak gönlümüzde ve vicdanımızda her daim yaşayacak ve yaşatılacaktır.

    Bilinmelidir ki, Cumhuriyet dinamizme, katılıma, sürekli gelişmeye ve güvene dayanan; dün, bugün ve gelecek ölçeğinde uyum ve dengeyi sağlayan bir yönetim modelidir.

    Hiç kuşkusuz ki, eşitliğin, özgürlüğün ve kardeşliğin garantisi ve teminatı Cumhuriyet’in mesaj ve ruhunda saklıdır.

    Bu yüzden, Cumhuriyet dışında macera arayanlar, ham ve kuru hayallerin peşinden koşarak Cumhuriyet’in başına numara iliştirmeye çalışanlar, Cumhuriyet yanlısı görünüp de en üst düzeyde karşı hareket içinde bulunanlar yanlış ve yozlaşma içinde kıvrananlardan başkası değildir.

    Şurası da açık bir gerçektir ki, Türk milletinin 29 Ekim 1923 tarihinde verdiği son ve kesin kararını çatışma, çekişme ve husumet konusu yapan çevreler, her şeyden önce Cumhuriyet’in anlam ve saygınlığıyla problemi olanlardır.

    Cumhuriyet’i yıkmak için ortam ve fırsat kollayan mihraklarla, Cumhuriyet kutlamalarını krize dönüştüren kesimlerin aynı karanlık hedefe hizmet etmeleri çok acı ve vahim bir durum olarak gün yüzüne çıkmıştır.

    Cumhuriyet Bayramı kutlamalarının; birliğe, beraberliğe ve sevgiye kaynaklık etmesi gerekirken kavga ve kargaşaya yol açması maksatlı faaliyet ve niyetlerin ne kadar mesafe aldığını göstermektedir.

    Ayrıca Türk milletini reddeden, milleti anonim bir kalabalık ve isimsiz bir yığın görmekle kalmayıp 36 etnik grup tetikçiliğine soyunanların Cumhuriyet’tin anti tezi, karşı kutbu ve muarızı oldukları artık resmileşmiş ve alenileşmiştir.

    Cumhuriyet’i, siyasi ikbal, şahsi hırs ve art niyetli tutumlarla sarsmak ve itibarına zarar vermek şüphesiz ki haksızlık ve kötü niyetliliktir.

    Cumhuriyet Bayramı’nı değersizleştirip alanını daraltanlarla, yangına körükle giderek Cumhuriyet hazımsızlarına koz verenlerin gerçekte bir elmanın iki yarısı oldukları belli ve ortadadır.

    Unutulmasın ki, bu milli bayramı hesaplaşma ve restleşme sahası olarak görüp, huzursuzluk ve cepheleşmeyi ileri dereceye taşıyanlar millet hafızasından çıkmayacak, demokratik cezadan kurtulamayacaktır.

    Türkiye Cumhuriyeti; ülke, millet ve egemenlik unsurları ve bunun yanında yasama, yürütme ve yargı organları bakımından teklik özelliği olan bir üniter devlet olarak ilelebet payidar kalacaktır.

    Cumhuriyet üzerinden geçinen istismarcılar ile Cumhuriyet karşısında mevzilenen inkârcılar Türk milletinin yüksek erdemi sayesinde emellerine inşallah muvaffak olamayacaklardır.

    Diğer taraftan Cumhuriyet’in 90. Yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün müzik dalında; bölücülükten, terör örgütü yandaşlığından sicil almış ve sabıka yemiş bir PKK’lıya vefatının üzerinden 13 yıl sonra tevdi edilmesi Türk milletine saygısızlığın ve nankörlüğün aldığı boyutu göstermesi bakımından ibretliktir.

    Cumhura baş olmayı, bölücü örgüt taraftarlığının aklanması ve ödüllendirilmesi olarak görenlerin bu yanlış ve izahı olmayan kararından dönmesini beklemek en tabii ve ahlaki hakkımızdır.

    Devletin tepe noktasında bulunanların, Cumhuriyet’i yıkma emelinde olanlarla aynı kareye girmeleri, bu mihrakları taltif ve mükâfatlandırmaları her şeyden önce kendi isimlerini lekeleyecek, saygınlıklarına da gölge düşürecektir.

    Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetenlerin bölücülük yarışında değil, hizmet ve eser üretme mücadelesiyle isimlerinden bahsettirmeleri en halisane dileğimizdir.

    Bu düşüncelerle, adıyla oynanan büyük Türk milletinin Cumhuriyet Bayramı’nı en samimi duygularımla tebrik ediyor, bilhassa kutlu varlığının sonsuza kadar devam edeceğini herkesin bilmesinde fayda görüyorum.

    Cumhuriyetin kurucusu ve ilk Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere, ebediyete intikal etmiş tüm kahramanlarımıza, tüm aziz şehitlerimize Cenab-ı Allah’tan rahmet diliyor, manevi hatıralarını hürmetle yâd ediyorum.

  • Köşk’ten Ahmet Kaya’ya Kültür ve Sanat Ödül

    Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü, bu yıl müzik alanında Kürtçe klip çekeceğini açıkladığı için 1999 yılında linç edilmeye kalkışılan Ahmet Kaya’ya verildi.

     

    Hizmet ve eserleriyle Türk kültür ve sanat hayatına katkılarda bulunan Türk vatandaşı ve yabancı uyruklu kişiler veya kurumları devlet adına onurlandırmak amacıyla her yıl düzenlenen Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri’nin sahipleri belli oldu.

     

     

    2013 yılı ödülleri, müzik dalında Ahmet Kaya’ya, edebiyat dalında İskender Pala’ya, belgesel dalındaBekir Karlığa’ya verildi. Her yıl 29 Ekim’de açıklanan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü’nün bu yıl Ahmet Kaya’nın doğum günü de olan 28 Ekim’de açıklanması dikkat çekti.

    Sürgünde ölmüştü

    Sa­nat­çı Ah­met Ka­ya, 1999’da ka­tıl­dı­ğı Ma­ga­zin Ga­ze­te­ci­le­ri Der­ne­ği­’nin ödül tö­re­nin­de Kürt­çe klip çek­mek is­te­di­ği­ni söy­le­di­ği için linç edil­me­ye ça­lı­şıl­mış­tı. Hak­kın­da çı­kan ha­ber­ler ne­de­niy­le zor gün­ler ge­çi­ren Ka­ya, Fran­sa­’ya git­miş­ti. Gur­bet­te ol­ma­ya kal­bi da­ya­na­ma­yan sa­nat­çı 2000 yı­lın­da ge­çir­di­ği kalp kri­zi so­nu­cu Pa­ri­s’­te ha­ya­tı­nı kay­bet­miş­ti.

    Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü Değerlendirme Kurulu’nun önerisi ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün onayıyla bu yıl ödüle layık görülen isimler şöyle:

    İslam bilim ve teknoloji tarihi dalında Prof. Dr. Fuat Sezgin

    Sosyal bilimler dalında Prof. Dr. Daron Acemoğlu

    Ebiyat dalında Prof. Dr. İskender Pala

    Belgesel dalında Prof. Dr. Bekir Karlığa

    Müzik alanında merhum Ahmet Kaya

    Kültür ve Sanat Kurumu olarak Tarihi Kentler Birliği

    Pala: Ödülü hak ettim

    Edebi­yat da­lın­da ödü­le la­yık gö­rü­len Prof. Dr. İs­ken­der Pa­la, “Bu ödü­lü al­dı­ğım için çok bah­ti­ya­rı­m” de­di. Pa­la, “Bu ödü­lün Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ba­na ve­ril­miş ol­ma­sı, di­ğer ödül­le­rin ya­nın­da ba­na de­ğer ve­ril­di­ği­ni gös­te­ri­yor. ‘Tür­ki­ye­’ye hiz­met et­me­yi amaç­la­yan bir en­te­lek­tü­el ola­rak bu ödü­lü hak et­tim mi­’ di­ye ken­di­me so­ru­yo­rum. Yap­tı­ğım ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­sin­de ‘E­vet ha­k et­ti­m’ di­yo­rum. Çün­kü di­van ede­bi­ya­tı ala­nın­da Os­man­lı ede­bi­ya­tı ala­nın­da gü­zel ça­lış­ma­lar yap­tım ve bu ödü­lü ha­k et­ti­m” di­ye ko­nuş­tu.

    Prof. Dr Be­kir Kar­lı­ğa ise “Her­kes böy­le bir ödü­le la­ik gö­rül­mek­ten mut­lu­luk du­yar. Biz de böy­le bir ödü­le la­ik gö­rül­dü­ğü­müz­den do­la­yı mut­lu­yuz. Cum­hur­baş­ka­nı­mı­za mü­te­şek­ki­ri­z” açık­la­ma­sı yap­tı.

  • Hükümetten Ahmet Kaya hamlesi

    Paris’te Ahmet Kaya’nın mezarını ziyaret eden Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış çarpıcı açıklamalarda bulundu. Bağış, ailesinin istemesi halinde mezarının Türkiye’ye taşınabileceğini söyledi.

     

    Fransa‘nın başkenti Paris‘e resmi ziyarette bulunan Avrupa Birliği Bakanı ve BaşmüzakereciEgemen Bağış, Pere La Chaise mezarlığında bulunan Ahmet Kaya ile Yılmaz Güney‘in kabirlerini ziyaret etti.

     

    Ahmet Kaya’nın mezarına çiçek bırakan Bağış, ünlü sanatçının ailesinin izin vermesi halinde mezarın Türkiye’yetaşınabileceğini söyledi. Egemen Bağış, Türkiye’de artan özgürlüklere de vurgu yaparak Ahmet Kaya’nın bu özgürlüklerin bedelini gurbette vatan hasretiyle hayatını kaybederek ödediğini ifade etti. Bakan Bağış, ”Bazı yaşadığımız özgürlüklerin farkında değiliz aslında, ama hepsi için birileri bir mücadele verdi, mağduriyet yaşadı” diye konuştu.

     

    Bakan Bağış, konuyla ilgili yaptığı yazılı basın açıklamasında da, Ahmet Kaya’nın BaşbakanRecep Tayyip Erdoğan‘ı cezaevine şafak türküsüyle uğurladığını hatırlattı. Bağış, ”Ahmet Kaya, Sayın Başbakanımız’i Pınarhisar Cezaevi’ne Şafak Türküsü ile uğurlamıştı. Cumhuriyetin 75.yıl konserinde ikisi de özgürlüklerin kısıtlanmadığı bir Cumhuriyet vurgusu yapmışlardı. Başbakanımızın o zaman kimsenin kimseye yan gözle bakmadığı bir Cumhuriyet arzusunu hamdolsun milletimiz sahiplendi. Ahmet Kaya’nın artık şarkı söyleyenlerin, şiir okuyanların tutuklanmayacağı Cumhuriyetlerde buluşma temennisini milletimiz unutmadı” vurgusunda bulundu.

     

    Ahmet Kaya’ya Kürtçe şarkı söyleyeceğim dediği için saldıranlar, onu hedef gösterenlerin dahi pişman olduğunu ifade eden Bağış, ”Milletimiz o karanlık günleri unutmadı. Gerçekten içimiz burkuluyor. Yapılanlar hala içimizi acıtıyor. Keşke bunlar yaşanmasaydı da Ahmet Kaya şarkılarıyla, besteleriyle özgürlüklere ilham vermeye devam etseydi” diye konuştu. Ahmet Kaya’nın hayallerinin, arzularının da yıllar sonra gerçeğe dönüştüğünün altını çizen Bakan Bağış, devletin televizyonunun günde 24 saat Kürtçe yayın yapar hale geldiğini hatırlattı. Bağış, ”Özgurluklerin önündeki bütün engeller bir bir kalktı” dedi.

     

    Bağış, “Artık yorgun değil ilerici Demokrat Türkiye’de Diyarbakırlısı da, Edirnelisi de, Tuncelilisi de, Manisalılısı da sadece isimleriyle değil demokrasimizin standartlarıyla da bahtiyar” ifadelerini kullandı. Bakan Egemen Bağış, en çok sevdiği Ahmet Kaya türküsünün de ”Yorgun demokrat” olduğunu söyledi. Bağış, ”Adı Bahtiyar’ı herkes sever. Ama Yorgun Demokrat’taki enstrumental kısım bence dünyada en iyi kompoze edilmiş eserlerden birtanesi” diye konuştu.