Etiket: Adımları

  • İngiltere’de normalleşme adımları askıya alındı

    İngiltere’de normalleşme adımları askıya alındı

    İngiltere’nin kuzeyinde korona virüs vakalarındaki artış nedeniyle 4 milyon kişi yeniden tecrit altına alınırken, Başbakan Boris Johnson, ülkedeki normalleşme sürecinin askıya alındığını duyurdu.

    Dünya genelinde etkisini arttırmaya devam eden korona virüs salgını nedeni ile birçok ülke kısıtlamaları geri getirmeye başladı. İngiltere’nin kuzeyinde artan vaka sayıları ikinci dalga korkusuna neden olurken, 4 milyon kişi tekrar tecrit altına alındı. Başbakan Boris Johnson, yaptığı açıklamada normalleşme sürecinin durdurulduğunu duyurdu. Lancashire, Batı Yorkshire ve Greater Manchester bölgelerinde sert tecrit kuralları geri getirildi. Sağlık Bakanı Matt Hancock yaptığı açıklamada, Manchester’da yaşayanlar ile Doğu Lancashire ve Batı Yorkshire’ın bazı bölgelerinde aynı hane halkından olmayan kişilerin kapalı alanlarda buluşmasının yasakladığını duyurdu. Hancock, “Hanelerin bir araya geldiğini ve sosyal mesafe eksikliğinin yükselen korona virüs vakalarının nedenlerinden biri olduğunu gördük ve ülkeyi güvende tutmak için ne gerekiyorsa yapacağız” dedi.

    Hancock, geçtiğimiz günlerde Avrupa’da ikinci dalganın başladığını söyleyerek, Akdeniz ülkelerinden ve özellikle İspanya’dan gelenlerin kendilerini tecrit etmeleri gerektiğini belirtmişti. Başbakan Johnson, ilk lokal karantina uygulanan Leicester şehrinde vaka sayılarında azalma olsa da ikinci dalga konusunda dikkatli olunması gerektiği konusunda uyardı.

    İngiltere’de şu ana kadar 303 bin 181 korona virüs vakası tespit edilirken, salgında 46 bin 119 kişi ise hayatını kaybetti.

  • Zeytinyağında markalaşma adımları

    Pamfilya döneminden beri zeytinyağ sektörünün var olduğu Antalya bölgesi, zeytinyağ potansiyelini harekete geçirmek için çalışmalar yürütüyor. Tavşan Yüreği zeytinle en kaliteli zeytinyağını elde eden Antalya’da markalaşma çalışmalarına hız verildi.

    Antalya Ticaret Borsası, düzenlediği Sektörel Analiz Toplantısı’nda zeytinyağ üreticilerini bir araya getirdi. Zeytinyağ sektörün sorunlarını ve geleceğinin konuşulduğu Sektörel Analiz Toplantısı’na Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Bülbül başkanlık etti. ATB Danışmanı Dr. Rana Demirer, Manavgat Ziraat Odası Başkanı Rasim Metin, Antbirlik Genel Müdürü Mehmet İlya, Gıda Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü ve Çevre İl Müdürlüğü yetkililerinin yanı sıra ATB üyelerinin katıldığı toplantıya, zeytinyağ üreticileri yoğun katılım gösterdi.

    Zeytinyağının sorunları konuşuldu

    Toplantıda zeytinyağının atık suyunun bertarafında yaşanan sorunlar gündeme gelirken, Çevre Bakanlığı’ndan bu konuda düzenleme yapması istendi. Markalaşma sorunu, zeytin ağacındaki envanter sıkıntısı, tarım arazilerinin kullanımıyla ilgili sıkıntıların gündeme geldiği toplantıda, verim ve markalaşma konuları de konuşuldu. Antalya’da zeytinyağıyla ilgili Antalya Ticaret Borsa’nın referans fiyat belirlemesi istenen toplantıda, Antalya markalaşma çalışmalarına da Borsa’nın öncülük yapması talep edildi.

    Bu yıl rekoltede düşüş olur

    Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Halil Bülbül, geçen yıl 72 bin ton civarında zeytin üretimi yapıldığını bildirirken, bunun 4 bin tonunun sofralığa gittiğini kaydetti. 2017-2018 sezonunda 12 bin ton zeytinyağ üretildiğine dikkat çeken Bülbül, “Bu yıl beklenti bu rakamların altında olacağı yönünde. Verimde bu yıl yüzde 50’ye yakın düşüş bekleniyor. Nisan ayında çiçek açan bitki şimdi Mart ayının ortasında çiçek açtı. Döllenme sağlanamadı, çiçeğini döktü. Bu nedenle zeytin rekoltesinde bu yıl düşüş bekleniyor” diye konuştu.

    Tavşan Yüreğinin bölgeye has zeytin türü olduğu ve türün yaygınlaştırılması için çalıştıklarını vurgulayan Bülbül, Borsa’nın tavşan yüreğine coğrafi işaret aldığını kaydetti. Bülbül, antik çağa dayanan bölge zeytinciliğinin geliştirilmesi ve sorunlarına çözüm bulunması için Borsa olarak var güçleriyle çalıştıklarını ifade etti.

  • Sağlıkta işbirliği adımları

    Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi Başkanı Uzman Doktor Müjde İlgün’ü ziyaret eden Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Talip Akbaş, yapılan hizmetlerle ilgili bilgilendirme yaparak, Manisalıların sağlığı için yapılacak her türlü işbirliğine hazır olduklarını ifade etti.

    Manisalı vatandaşlara sağlık hizmetlerinin kesintisiz ulaştırılması ve halk sağlığının korunması için çalışmalarını sürdüren Manisa Büyükşehir Belediyesi, sağlık kuruluşları ile işbirliğini de sürdürüyor. Manisa Büyükşehir Belediyesi Sağlık İşleri Daire Başkanı Talip Akbaş, Şehzadeler Toplum Sağlığı Merkezi’ni ziyaret etti. Uzman Doktor Müjde İlgün ile bir araya gelen Akbaş, Manisa Büyükşehir Belediyesi’nin hizmetleriyle ilgili bilgilendirme yaptı.

    Özellikle ilaçlama ve evde bakım hizmetlerini anlatan Akbaş, “İlaçlama hizmetimizle hastalıkları önlüyor, evde bakım hizmetimizle de sizin faaliyetlerinizi tamamlayıcı bir çalışma yürütmüş oluyoruz. Kendi bölgenizdeki sağlık çalışanlarını da bu çalışmalarımızla ilgili bilgilendirmenizi, yardımcı olabileceğimiz noktalarda da bize yönlendirmenizi talep ediyoruz. Manisalıların iyiliği ve sağlığı için yapılabilecek tüm çalışmalarda da desteğe her zaman hazır olduğumuzu belirtmek istiyorum” dedi. Uzman Doktor Müjde İlgün ise, Akbaş’a ziyaret için teşekkür ederek işbirliğine her zaman hazır olduklarını kaydetti.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Bölge içi ticareti arttıracak adımları atmamız şarttır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Mevcut rakamlar potansiyelimizi yeterince harekete geçiremediğimizi açıkça ortaya koyuyor. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bölgesinin 2015’te dünya nüfusu içindeki payı yüzde 6.2 olmasına karşılık dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 2’dir. Öncelikle bölge içi ticareti arttıracak adımları atmamız şarttır”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, temaslarda bulunmak üzere geldiği Pakistan’da 13. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Liderler Zirvesi’nde konuştu. Zirveye katılmaktan memnuniyet duyduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kritik bir dönemde inşa edilen zirvenin ülkelerimiz, bölgemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Zirveyi düzenleyen ve bizleri geleneksel misafirperverlikleriyle ağırlayan Pakistan İslam Cumhuriyeti’ne ev sahibimiz Başbakan Navaz Şerif’e huzurlarınızda şükranlarımı sunuyorum” dedi.

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Teşkilat Sekretaryasına ev sahipliği yapan ve Dönem Başkanlığını Pakistan’a devreden İran İslam Cumhuriyeti’ne ve Cumhurbaşkanı Ruhani’ye de katkıları ve çalışmaları için teşekkür ederek konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Sekretarya görevini başarıyla yürüten Halil İbrahim Akça’yı ve ekibini de tebrik ediyorum. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı yaklaşık 8 milyon kilometrekarelik bir alanda 400 milyonu aşkın bir nüfusu bünyesinde barındırıyor. Bünyesinde olmaktan iftihar ettiğimiz bu teşkilat aynı zamanda ortak değerlerimizi, köklü tarihimiz ve kardeşliğimizi de temsil ediyor. zirve toplantısı teşkilatın genel remine bakmamız değerlendirmesini yapmamız, eksikleri görmemiz ve ona göre vizyonumuzu güçlendirmememiz için önemli bir fırsattır. Mevcut rakamlar potansiyelimizi yeterince harekete geçiremediğimizi açıkça ortaya koyuyor. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı bölgesinin 2015’te dünya nüfusu içindeki payı yüzde 6.2 olmasına karşılık dünya ticaretindeki payı sadece yüzde 2’dir. Öncelikle bölge içi ticareti arttıracak adımları atmamız şarttır. Bu sebeple e-kotanın hayata geçirilmesi çok önemlidir.”

  • İKBU Rektörü Prof. Dr. Erhan: “Türkiye’nin Ortadoğu’da attığı adımları başka hiç kimse atmıyor”

    İstanbul Kemerburgaz Üniversitesinde (İKBU) düzenlenen “Ortadoğu Denklemi, Türkiye Ortadoğu İlişkileri ve Terör” başlıklı panelin moderatörlüğünü yapan İKBU Rektörü Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Türkiye araya girmemiş olsaydı Halep’te olup bitenler maalesef hiçbir dünya devletinin umurunda değil gibi gözüküyor. Türkiye’nin Ortadoğu’da attığı adımları başka hiç kimse atmıyor” dedi.

    Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhittin Ataman ve İKBU Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Fahri Erenel’in de konuşmacı olarak yer aldığı panelde “Ortadoğu’da ne olup bitiyor? Suriye nereye gidecek? Suriye ve Irak’ın geleceği ile ilgili ne gibi bir denklemden bahsediyoruz? Terör örgütleri FETÖ, DHKP C, PKK ve DEAŞ Türkiye üzerinde neler yapmaya çalışıyor?” başlıklı konular tartışıldı. Ortadoğu’da özellikle 2010 yılından bu yana son derece önemli gelişmeler yaşandığına dikkat çeken Prof. Dr. Çağrı Erhan, “Öncelikle Arap Baharı olarak nitelendirilen, daha sonra Arap ayaklanmaları olarak isimlendirilen bu süreçte bugün maalesef insanların, sivillerin katliam tehlikesi ile karşı karşıya kaldığı bir noktaya geldik. Bunlardan bir tanesi de Suriye’nin Halep şehrinde yaşanıyor” dedi.

    Türkiye’nin müdahalesi sonucu dün Halep’te bir ateşkes sağlandığını hatırlatan Erhan, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Yardım konvoyları tarafından binlerce insanın tahliyesi için Türkiye’den Suriye’ye bir koridor oluşturuldu. Tüm bunlar yaşanırken bir taraftan da saldırılar devam ediyor. Şunu açıkça ifade etmek lazım; Türkiye araya girmemiş olsaydı Halep’te olup bitenler maalesef hiçbir dünya devletinin umurunda değil gibi gözüküyor. Ortadoğu’da Türkiye’nin attığı adımları başka hiç kimse atmıyor.”

    “Türkiye Ortadoğu’da liderlik pozisyonuna tırmanıyor”

    Türkiye’nin Ortadoğu’da birtakım hükümetler ile ikili ilişkiler kurmasının yanı sıra bölge halklarının gözündeki yerinin de her geçen gün bir liderlik pozisyonuna doğru tırmandığını söyleyen Erhan, bunun nedenini ise şöyle açıkladı:

    “Türkiye dışındaki bütün ülkeler olup bitenlere kendi çıkarlarını öne çıkarmak suretiyle gözlerini kaparken Türkiye ise insani perspektiften yaklaşıyor. Elbette Türkiye’nin de stratejik çıkarları var. Elbette biz de Irak’ın kuzeyinde veyahut Suriye’nin kuzeyinde bir etnik devlet kurulmasına karşıyız. Bunun için de gerekli önlemleri aldık. Bunun da ötesinde Türkiye her şeyden önce bölgedeki insanların daha fazla zarar görmesini engelleyecek bir takım adımlar atıyor. Bu anlamda uzun vadede buradan kazançlı çıkacak olan Ortadoğu’da bugün bu acıları yaşayan insanlar ve Türkiye olacaktır. Bu bölgenin kaybedenleri de bugün bu acıların ortaya çıkmasına sebep olan bölge ülkeleri ve bölgesel güçler olacaktır.”

    “Türkiye’yi uçurumun kenarına taşımaya çalışıyorlar”

    Türkiye’deki artan terör saldırılarını değerlendiren Erhan, “Türkiye, çok büyük badireler atlatan her birinden de güçlenerek çıkan bir ülke. Bunun arkasındaki de en büyük etken Türkiye’nin beşeri ve moral gücüdür. Bugün Sayın Cumhurbaşkanı’nın da ifade ettiği gibi ülkemizde teröre karşı bir milli seferberlik ilan edilmiş durumda. Sadece güvenlik güçleri değil halkımızın tüm kesimleri bu milli duruşu gösterdiği takdirde Türkiye her türlü badireyi atlatma gücüne sahip. Burada önemli olan bu oyunun farkında olmaktır. Bakın dünyada başka hiçbir ülke yok ki aynı anda dört tane terör örgütü ile aynı anda mücadele etsin; FETÖ, DHKP C, PKK ve DEAŞ. Türkiye bunların dördü ile aynı anda mücadele ediyor. Dışarıdan da birileri ekonomik spekülasyon yapmak yolu ile Türkiye’yi bir uçurumun kenarına taşımaya çalışıyor ama Türk halkı bütün bunların farkında ve el ele vermek suretiyle moral gücünü diri tutarak Türkiye’nin ilerlemesinin önüne set çekmeye çalışanları, bütün bu oynanan oyunları boşa çıkartacak.”

    “Dünya yeni bir katliamla karşı karşıya”

    Son bir haftadır Halep’te yaşananların daha çok İran ve denetimindeki Şii gruplarının mezhepçilik üzerinden Halep’teki masum insanlara yönelik başlattığı gayri bir insani kampanya olduğunu ifade eden Prof. Dr. Muhittin Ataman, “Bütün dünyanın gözü önünde 20 – 25 yıl önce Avrupa’nın göbeğinde yaşanan Srebrenitsa katliamına benzer yeni bir katliamın arifesinde bulunuyoruz. O zamanlar ’Bir daha asla’ diye slogan atılıyordu. Öyle görünüyor ki bu slogan artık pek bir anlam ifade etmiyor. Bugün dünya yeni bir katliamı daha canlı yayında seyretmek ile karşı karşıyadır” dedi.

    “Türkiye yanı başımızda olan bitene hiçbir şekilde kayıtsız kalamaz”

    Ortadoğu’da bölgesel aktörlerin oluşturduğu bir tehdit olduğunu belirten Ataman, “Son zamanlarda Ortadoğu’da devletlerden ziyade devlet dışı aktörlerin siyaseti yönlendirdiğini görmeye başlıyoruz. Bu hem Şiiler ve Sünniler noktasında hem de etnik olarak böyledir. Yani Suriye’deki ya da Irak’taki aktörlerin aynı zamanda Türkiye uzantıları var. Bunlar Türkiye’nin ulusal güvenliğine yönelik ciddi bir tehdit oluşturuyor. Son zamanlarda Türkiye’nin farklı yerlerinde yaşanan bu terör hadiseleri bunu çok ciddi bir şekilde maalesef gözler önüne seriyor. Dolayısıyla biz şu anda iç ve dış siyasetin ayrımının anlamını tamamen yitirdiği bir dönemde yaşıyoruz. Yanı başımızda dediğimiz yer aslında tam içimizde bulunuyor. Dolayısıyla Türkiye yanı başımızda dediğimiz komşu ülkelerde olan bitene hiçbir şekilde kayıtsız kalamaz. Öyle bir lüksü yoktur. Bunu bir şekilde siyasi irade yönetmek zorundadır” şeklinde konuştu.

    Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşı karşıya mı?

    Halep’te yaşanan son gelişmelerin yeni göç dalgalarına etkisini değerlendiren Ataman, “Türkiye bu sefer daha tedbirli davranacağa benziyor. Bir defa bölgede oluşturulan çadır kentler var. Bu insanların buraya yerleştirilmeleri söz konusu. Öbür taraftan Cerablus operasyonu ve Fırat Kalkanı operasyonu sonrası ele geçirilen, belli bir güvenli bölge oluşturulmaya hazır bir arazi var. Bu insanların önemli bir kısmı eğer oraya aktarılırsa onları orada tutma imkanı var. İnsani gerekçelerle yaralılar, çocuklar başta olmak üzere Türkiye içine dahil edilecek bir grup da mutlaka olacak. Dolayısıyla bu siyasi iradenin vereceği bir karar” dedi.