Etiket: Açın

  • Orucunuzu mutlaka ılık su ile açın

    Orucunuzu mutlaka ılık su ile açın

    Diyetisyen Sezen Çetinkaya, orucun mutlaka ılık su ile açılması gerektiğini belirtti.

    İftar saatinde aşırı yememeye dikkat edilmesi konusunda uyaran Diyetisyen Sezen Çetinkaya, “Gidilen davetler, iftar programları sebebi ile yemek çeşitleri, tatlılar, meyveler, çaylar derken uzun süre açlık çekmiş mideye eziyet etmenin size bir faydası olmayacaktır. Tam tersi hazımsızlık, kabızlık, kramp gibi ciddi sindirim problemleri yaşamanıza sebep olacaktır. Yine yoğun baş ağrıları çekmenize de sebep olacaktır” dedi.

    “Orucunuzu mutlaka öncelikle oda ısısında bekletilmiş bir su içerek açın” diyen Diyetisyen Sezen Çetinkaya, “Buz gibi sıvılar ve asitli içeceklerden uzun durun. İftariyelik olarak nitelendirilen (hurma, peynir, zeytin, pastırma) dan tadımlık pideyle yedikten sonra, hafif bir yemek olan çorbayı 1 kase yavaş yavaş tüketin. Ardından 10 dakika gibi kısa bir süre ara verip. Zeytinyağlı bir sebze yemeği, salata, yoğurt ve 1-2 dilim ekmek ile yemeğinizi sonlandırabilirsiniz. Aşırı yağlı, kızartma, ağır et yemekleri, yoğun baharatlı, acılı, tuzlu yemeklerden uzak durunuz .

    Yine iftar ve sahur arasına ekleyeceğiniz ara öğünler önemlidir. Bu sayede yeterli ve dengeli beslenmeniz için gün içerisinde almanız gereken besin guruplarını 2 öğüne sıkıştırmamış olacaksınız. Böylece birden, fazla miktarda yemenizinde önüne geçmiş olacaksınız” şeklinde konuştu.

  • Bakan Elvan: “Evet diyerek Türkiye’nin önünü açın”

    Kalkınma Bakanı Lütfi Elvan, bu milletin hangi yolda yürüyeceğine kendisinin karar vereceğini belirterek, “O nedenle diyoruz ki, milli irade ne diyorsa Türkiye’de o olur” dedi.

    Bakan Elvan, Semerkand Vakfı Mersin Temsilciliğinin TÜMSİAD işbirliği ile düzenlediği ’Geleneksel Muhabbet Gecesi’ etkinliğine katıldı. Edip Buran Spor Salonunda Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan etkinlik, şiirlerle devam etti. Gecede konuşan Elvan, medeniyetimizin bir gönül medeniyeti, muhabbet medeniyeti, insan tanıma medeniyeti olduğunu ifade ederek, “Bizim medeniyetimiz, Yunus Emre’nin veciz bir şekilde ifade ettiği gibi, ’Yaratılanı, yaratandan ötürü hoş görme medeniyetidir’. Bizim medeniyetimiz cenkte kılıç, barışta kalem medeniyetidir. Bu medeniyetin yüceliği, şairin de dediği gibi, ’Sinesi Hak aşkı ile saflaşan gönül ehlinin inşa ettiği bir medeniyettir. Onun için bu milletin sırtı yere gelmez, onun için Türkiye’nin sırtı yere gelmez, onun için bu ülkeyi gavur ayağı asla çiğneyemez, onun için bayrak inmez ezan susmaz” ifadelerini kullandı.

    “Millet ne diyorsa Türkiye’de o olur”

    Bu milletin hangi yolda yürüyeceğine kendisinin karar vereceğini belirten Elvan, “O nedenle diyoruz ki, milli irade ne diyorsa Türkiye’de o olur. Millet ne diyorsa o olur. Bugüne kadar milletimiz nasıl işgalcilere prim vermediyse, darbecilere prim vermediyse, ihanet şebekelerine, bölücülere, FETÖ’cü teröre prim vermediyse, nasıl 15 Temmuz’da adeta ikinci bir İstiklal mücadelesi için şahlandıysa, bundan sonra da bu tür ihanetlere prim vermeyecek, kıyamete kadar yoluna devam edecek, bayrağını indirtmeyecek, ezanını susturtmayacaktır ” diye konuştu.

    “’Evet’ diyerek Türkiye’nin önünü açın”

    Türkiye’nin çok önemli bir süreçten geçtiğine işaret eden Elvan, şöyle devam etti:

    “Şu 14-15 yıllık dönemde, Türkiye çok önemli mesafeler katetti. Ülkemizin gelişmesi, kalkınması yönünde inanılmaz bir ivme kazandı. Ancak hem içeride hem dışarıda, bizim gelişmemizden, güçlenmemizden, büyümemizden rahatsız olanlar var. Onun için şu süreç bizim açımızdan, ülkemiz açısından, devletimiz açısından, milletimiz açısından, bayrağımız, vatanımız açısından son derece önemli bir süreç. 16 Nisan’da Türkiye’nin yönünü tayin edecek olan bir referandum sürecini yaşayacağız. Benim sizlerden ricam şu; vatanını seven, milletini seven, devletini, bayrağını seven her bir kardeşimizin ’evet’ diyerek Türkiye’nin önünü açması gerekir. O diktatör dedikleri, tek adam dedikleri Recep Tayyip Erdoğan, bu ülkenin has mı has evladı, kefenini giyerek yola çıkmış biri. 15 yıldan bu yana gecesini gündüzüne katarak bu ülkenin istiklali için, bu ülkenin istikbali için mücadele veriyor. Bu mücadelede sizler Allah’ın izni ile ne Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ı ne de hükümetimiz asla yalnız bırakmayacaksınız. Milletimizi yalan üzerine inşa edilen bir propaganda ile kandırmaya çalışıyorlar. Ama onlar şunu bilmiyor; bu millet öyle bir millet ki, feraset sahibi bir millet. Bu millet kimin ne yaptığını çok iyi bilen bir millet. Bu millet öyle sıkıntılar yaşamıştır ki, 16 Nisan’da ne yapacağını bilen bir millettir.”

    Mersin Valisi Özdemir Çakacak ise ülkemizin 15 Temmuz gecesinde büyük bir badire atlattığını ifade ederek, “15 Temmuz gecesinde büyük ve güçlü Türkiye’nin, dünyanın parlayan yıldızı olan ülkemizin, bu yıldızını söndürmek, insanları bir birine düşürmek, bölmek, parçalamak ve işgal etmek üzere bir senaryo ortaya koydular. Ama aziz milletimizin dik duruşu, onurlu duruşu sayesinde bu girişim püskürtülmüştür” şeklinde konuştu.

    Etkinlik, Semerkand Vakfı Mersin Temsilcisi Yusuf Üren’in katılımcılara plaket takdim etmesinin ardından, kum saati gösterisi, ilahiler ve muhabbethane ile devam etti.

  • Otizmli çocuklara toplumda yer açın

    Kadıköy’de otizmli bir çocuğun anneannesi ile minibüsten indirilmesine dair çıkan haberlerle ilgili değerlendirmelerde bulunan Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner “Bu durum, otizmli bireylerin ailelerinin de yanlış olarak çocuklarına yeterli terbiyeyi vermeyen insanlar olarak değerlendirilmesine yol açıyor. Oysa otizmli bireylerde çok şiddetli olabilen takıntılar ve duyusal farklılıklar, bireyin davranışlarını belirli olarak kısıtlıyor ve yönlendirilmesi çok güç olabilir” dedi.

    Kadıköy’de anneannesiyle minibüse binen otizmli bir çocuğun minibüsten indirilmesi haberi toplumun büyük bir kesimi tarafından eleştirildi. Yapılanın haksızlık ve saygısızlık olduğunu düşünenlerin tepkisini çeken olay, aslında otizmli çocuklara toplum içinde nasıl davranmalı gerektiğini bilmediğimizi, onları giderek toplum dışına attığımızı da ortaya çıkardı.

    ”Otizmli bireylerde görülen kısıtlı ilgiler, aynılık tutkusu, duyusal farklılıklar, sesler, tatlar, kokular, dokunma ve görme ile ilgili olağanüstü hassasiyetler, bozuklukla ilgili yeterli bilgisi olmayan kişiler tarafından şımarıklık, yaramazlık, sınırsızlık gibi görülebilir.” diyen Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Prof. Dr. Özgür Öner “Bu durum, otizmli bireylerin ailelerinin de yanlış olarak çocuklarına yeterli terbiyeyi vermeyen insanlar olarak değerlendirilmesine yol açıyor. Oysa otizmli bireylerde çok şiddetli olabilen takıntılar ve duyusal farklılıklar, bireyin davranışlarını belirli olarak kısıtlıyor ve yönlendirilmesi çok güç olabilir” dedi.

    “Basında Kadıköy’de otizmli bir çocuğun anneannesi ile minibüsten indirilmesine dair çıkan haber pek çok şey düşündürüyor” diyen Özgür Öner, ”Bu tutumların nedenleri arasında damgalama ve bilgi yetersizliği yer alıyor” şeklinde konuştu.

    “Aileler ciddi bir yük altında”

    ”Otizmli bireylerin ailelerinin ciddi bir yük altında olduğunu söyleyen Öner, “Yapılan çalışmalar, annelerin çocuklarına bakmak, günlük işlerini yerine getirebilmek için daha çok zaman harcadıklarını ve daha az boş zamanları olduğunu göstermiştir. Bu ailelerin stresli bir olay yaşama ihtimalleri 3-4 kat daha yüksektir. Beşte biri kronik yorgunluk tarif ederler. Kronik strese bağlı olarak ellili yaşlarda kardiyovasküler hastalık altmışlı yaşlarda ise kas iskelet sistemi bozuklukları riskinin bu annelerde artmış olduğu gösterilmiştir. Yani, otizmli bir çocuğa sahip olmak zaten çok yorucu ve stresli bir durumdur.”diye konuştu.

    “Otizmli çocukların büyük bir kısmı saldırganlık göstermez”

    Prof. Dr. Özgür Öner, “Minibüs şoförünün hassasiyeti eğer çocuğun hareketliliği veya zarar vermesi ile ilgili ortaya çıkmışsa, bu konu ayrı bir şekilde ele alınmalıdır. Bu durumda, yani bir çocuk etrafa bir şekilde zarar veriyorsa, çocuğun seyahatine sağlık kuruluşlarının yardımcı olması gerekir. Ancak, etraftaki insanların peşinen çocuğun saldırgan olacağını düşünmesi uygun bir tutum değildir. Pek çok otizmli birey herhangi bir saldırganlık göstermez.” dedi.

    Peşin hükümlü olmayın

    “Damgalama, bireylerin ve toplumun, belli rahatsızlıkları veya özellikleri olan insanlara karşı peşin hükümlü tutumlarını, onları dışlamalarını, ötekileştirmelerini içerir” diyen Prof. Dr. Özgür Öner toplumu, otizm ve diğer gelişimsel, psikiyatrik durumları olan bireylerin bu tip rahatsız edici deneyimler yaşamamaları için damgalama karşıtı kampanyalar yürütmeye davet etti.

  • Elazığ’dan ‘Halep’e Yol Açın’ Konvoyu hareket etti

    Elazığ’dan 25 araçlık “Halep’e Yol Açın” konvoyu hareket etti.

    İnsan Hak ve Hürriyetleri İnsani Yardım Derneği (İHH) öncülüğünde “Halep’e Yol Açın” sloganıyla başlatılan konvoya Elazığ’dan 300 kişinin yer aldığı 25 araçlık konvoyda dahil olacak.

    Yaşanan insani drama dikkat çekmek ve yardım koridorunun açılması için başlatılan girişimlere destek vermek üzere İHH Elazığ Şubesi öncülüğünde biraya gelen 300 gönüllü, 20 özel araç ve 5 otobüsle dernek önünden hareket etti. Elazığ’dan yola çıkan konvoy, toplanma noktası olan Hatay’a giderek, Cilvegözü Sınır Kapısında diğer illerden gelen ekiplerle bir araya gelip büyük konvoyda yerini alacak.

    İHH genel merkezin başlatmış olduğu ‘Halep’e Yol Açın’ insanlık konvoyuna dahil olmak üzere Cilvegözü Sınır Kapısına doğru yola çıktıklarını belirten İHH Elazığ Şube Başkanı Erdal Altunbaş, “Allah’ın izniyle sabah orada olup Cilvegözü’ndeki insanlık konvoyuna dahil olacağız. Orada protestomuzu gerçekleştirip insanlığın uyarılması ve dikkati Halep’e çekmek için bu etkinliğin içerisinde olacağız. Yapacağımız bu etkinlik dünyada ses getirecek. Suriye’de barış ve huzur hakim olacaktır diye ümit ediyoruz” dedi.

  • Gardırobunuzda yer açın 2017’nin modası 70’ler

    Modanın öncüsü Trendyol ve Raisa ve Vanessa’nın çizgilerin ucundaki tasarım anlayışı birleşti, ortaya göz alıcı bir kış koleksiyonu çıktı.

    RV for Trendyol Sonbahar/Kış 2016-17 Koleksiyon lansmanı Sait Halim Paşa Yalısı’nda göz alıcı bir davet ile gerçekleşti. Cemiyet, sanat ve moda dünyasının önde gelen isimlerinin katıldığı davette RV for Trendyol koleksiyonu moda severlerin beğenisine sunuldu. Sait Halim Paşa Yalısının büyüleyici atmosferi koleksiyona eşlik ederken gecenin ev sahipliğini Trendyol CEO’su Demet Mutlu ve Raisa&Vanessa Sason üstlendi. Gecede RV for Trendyol koleksiyonu videosu da ilk kez izleyicilerin beğenisine sunuldu. Tasarımcı ikizler moda e-ticaretinde açık ara sektör lideri Trendyol için tasarladığı bu koleksiyonda genç, göz alıcı ve bir o kadar da kendinden emin kadınların hikayesini anlatıyor.

    Yeniden 70’ler

    Koleksiyonla feminen ve nazik bir silüet çizmek için kuralları yeniden belirlediklerini anlatan ikizler, “Genel oturmuş tarzımız. Eskiden detaymarla modernize ediyoruz. Herkese uygun fiyatlarla sunmaya çalıştığımız iş birliği aslında. Barok, eskiye dönük izler var. 21 Aralık’ta da güzel bir defile ile sunacağız inşallah. Siyahlar fümeler, bordo,. Yeşil ve barok detaylı püsküller, ispanyol paçalar tasarımlarda görebileceğiniz çizgiler arasında yer alıyor” diye konuştular.

    Seçkin Piriler’den kitap ve film projesine yanıt

    Eşi Kaan Tangöze”den boşandıktan sonra hakkında film ve kitap proje dedikoduları çıkan ünlü manken ve sunucu Seçkin Piriler de geceye katılan isimlerdendi. Siyahlar içinde objektiflere poz veren Piriler, “Genelde davetlere giderken siyah giyilir. Ben de bu geceye uygun olabileceğini düşündüm. O yüzden siyah giyindim. Bana bir röportajda ortaya çıktı aslında bu. “Hayatınızı senaryolaştırmak ister misiniz?” diye sordular. Ben de, “olabilir” dedim. “Peki ya kitap?” diye sordular. Ben de, “neden olmasın” diye söyledim. Ama bana biraz izin vermelisiniz tabi” diye konuştu.

    En büyük hayali sinema

    Oyuncu Hande Erçel ise Raisa ve Vanessa imzalı yeşil tonlarda giydiği şık bir tulumla kameralara poz verdi. Geçtiğimiz günlerde rol aldığı dizinin setinde küçük bir kaza geçiren Erçel, sadece ayağının takıldığını ve olayın abartılmaması gerektiğini belirtti. Erçel, “ Çok severek ve beğenerek elbiselerini taşıdığım modacılar. Zamanım oldu ve geldim . Arkadaşlarıma destek olmak için buradayım” dedi.

    Erçel en büyük hayalinin bir sinema projesinde yer almak olduğunu da söyleyerek yapımcılara ve yönetmenlere yeşil ışıktı: “ Kendimi sinemada görmeyi çok istiyorum. Ama gelen senaryoya bağlı tabi. Güzel bir senaryo gelirse hayır diyemem tabi.”

    Koleksiyonda payetler, ipek şifon, dantel kumaşlar başrolü oynarken; bu kumaşlara hayat veren başlıca renkleri; yeşil, bordo, siyah, ekru, pudra, vizon metal tonları ve lame oluşturuyor. Ayakkabılarda ise Gold Trok ve kuşgözü aksesuarlar iddialı bir bohemliği temsil edecek.