Etiket: Açıkta

  • Telekomünikasyon firmasının açıkta bıraktığı kablolar hırsızlara davetiye çıkartıyor

    Telekomünikasyon firmasının açıkta bıraktığı kablolar hırsızlara davetiye çıkartıyor

    Bilecik’te Türk Telekom firmasının açıkta bıraktığı telefon kabloları hırsızlara davetiye çıkartıyor.

    Bilecik ve ilçelerinde son zamanlarda kablo hırsızlığı artarken, yapılan çalışmalar sonucu telekomünikasyon firması çalışanlarının açıkta bıraktığı kablolar hırsızlara davetiye çıkartıyor. Pazaryeri ilçesine bağlı Gümüşdere köyünde yaklaşık bir ay önce evlerin bahçelerinde açıkta bırakılan kablolar hala yerinde dururken, köylüler olası bir hırsızlık olayı olmaması için dua ediyor.

    “100 metreye yakın kablo görüyorsunuz ki yerlerde geziyor”

    Bir aydan beri kabloların evinin bahçesinde yerlerde olduğunu belirten Ahmet Kırmızı, “Telekomünikasyon firmasının elemanları bahçemizde yaklaşık bir ay önce çalışma yaptı. 100 metreye yakın kablo görüyorsunuz ki yerlerde geziyor. Son zamanlarda haberlerden görüyoruz, Bilecik ve çevre illerde kablo hırsızlığı arttı. Telekomünikasyon firmasının bu duyarsız hareketi adeta hırsızlara davetiye çıkartıyor. Bahçemizde böyle bir olayın yaşanmaması için dua ediyoruz ve yetkililerden bir ay önce başlayıp yarım bırakılan bu işleri tamamlanmasını istiyoruz” dedi.

  • Vali Memiş: “Amacımız soğukta hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmamak”

    Vali Memiş: “Amacımız soğukta hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmamak”

    Erzurum Valisi Okay Memiş, “Amacımız soğukta hiç kimseyi aç ve açıkta bırakmamak” dedi.

    Evlerine sıcak yemek götürmek için sefer taslarıyla gelen vatandaşlara, Erzurum Valisi Okay Memiş, kendi elleriyle yemek doldurdu. Memiş daha sonra dağıtılan montlardan bir kaçını miniklere kendisi bizzat giydirdi.

    Başvuru yapan ve ihtiyaç sahibi aileleri kayıt altına alan Ebu İshak Vakfı, 1991 yılından beri hizmet veren bir vakıf. İhtiyaç sahiplerinden doldurmalarını istedikleri formlar ile gerekli değerlendirmeyi yapan vakıf her gün 3 bin 500 ekmek dağıtımı yapıyor.

    Sadece karın doyurmak için değil gerekli besin ve proteinin karşılanması amacıyla ayda 3 buçuk ton et pişirilen vakıfın aşevinde günde 600 kişi karnını doyurabiliyor. Mağazalardan bağışlanan ürünler ile 30 aileye giyim yardımı da yapan vakıf, kış şartlarından dolayı, 3 gün boyunca kendilerinde kayıtları bulunan ailelerin çocuklarına da, bot ve mont dağıtımı yapmaya başladı.

    İhtiyaçlı ailelere toplam bin 300 mont ve 500 bot yardımını, Erzurum Valisi Okay Memiş, kendi elleriyle başlattı. Çocuklara montlarını giydiren Vali Memiş, botlarını da ellerine verdi. Aşevinde tezgahın arkasına geçip, yemek yardımı almaya gelenlerin sefer taslarına yemek dolduran Memiş, daha sonra yardıma muhtaç ailelerle ilgilendi.

    Memiş, Önem ve değer verdikleri Ebu İshak Vakfının yardım gününde yanlarında olduklarını ve katkıda bulunduklarını, insanları incitmeden yardım yapmayı amaçladıklarını söyledi. Hem giyecek hem yiyecek yardımları yapan vakfın yanı sıra devlet olarak Erzurum’da yaklaşık 450 milyonluk yardım bütçeleri olduğunu söyleyen Memiş, “Bize sığınan göçmen kardeşlerimizi açta açıkta bırakmadan yaşam standartları içerisinde bulunmalarına gayret ediyoruz. Erzurum’da ki vatandaşlarımız soğuk kış gününde hiçbir vatandaşımızı açıkta bırakmıyorlar. İşadamları, vatandaşlar bizim bilgimiz dahi olmadan buralara yardımda bağışta bulunuyorlar, herkese yardımlarından dolayı teşekkür ediyorum” dedi.

    Ebu İshak Yönetim Kurulu Başkanı Numan Yazıcı ise Vakıf olarak yapmış oldukları yardım ve faaliyetlerden bahsetti. Ellerinde bulunan bilgi ve verilerle ihtiyaç sahiplerinin ihtiyaçlarını giderdiklerini söyleyen Yazıcı, ayrıca gençlik merkezlerinde ortaöğretim ve lise düzeyinde öğrencilere mesleki kurslar düzenlediklerini belirterek, Kur-an Kurslarında yılda yaklaşık bin hafız yetiştirdiklerini açıkladı.

  • Nevzat Artık: “Açıkta satılan sütler kesinlikle tüketilmemeli”

    Prof. Dr. Nevzat Artık açıkta satılan sütler hakkında değerlendirmede bulundu. Artık, “Süt hızla bozulabilen bir gıda maddesi onun için açıkta satılan sütler kesinlikle tüketilmemeli pastörize ve ambalajlı süt tüketimini özendirmeliyiz” dedi.

    Dünya Süt Günü etkinlikleri kapsamında düzenlenen ’Süt İçelim Harekete Geçelim’ adlı panel İstinye Üniversitesi’nde gerçekleştirildi. Panele İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Yavuz Dizdar, Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik ile çok sayıda öğrenci katıldı.

    21 Mayıs Dünya Süt Günü kapsamında düzenlenen panelin ardından açıklamalarda bulunan Ulusal Süt Konseyi Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Nevzat Artık, 1956 yılından beri 21 Mayıs Dünya Süt Günü olarak kutlandığını belirterek , “Bu günde süt tüketiminin artırılmasında tüketicilere sütün özelliklerini önemini anlatmak için yapılmış bir gün olarak değerlendiriliyor. Süt hızla bozulabilen bir gıda maddesi onun için açıkta satılan sütleri kesinlikle tüketilmemeli pastörize ve ambalajlı süt tüketimini özendirmeliyiz. Uluslar arası arenada bu şekilde bir yapılanma söz konusu. Süt bir canlının annesinden doğduktan sonra ilk karşılaştığı gıda maddesidir” dedi.

    “7’den 77’ye süt ve süt mamulü tüketmemiz gerekli”

    Türkiye’de tüketilen süt ve süt ürünleri verilerini paylaşan Artık, “Türkiye’de yıllık kişi başına 36 kilogram süt, 231 kg süt ve süt ürünleri tüketiliyor. Peynir yaklaşık 15 kg, yoğurt 30 kg, tereyağ tüketimimiz biraz az o da 1,5 kg tüketiyoruz. Bunların arttırılması çok önemli tüketicilerimize sadece çocuklar değil 7’den 77’ye süt ve süt mamulü tüketmesi gereklidir. Ambalajlı süt 2 şekilde oluyor. Bunlar birincisi mikro bakteriyel tüberküloz organizma 1-2 gün içerisinde tüketilmeli bir diğer işlem ise Ultra High Temperature (UHT) süt var. UHT süt 130 derecede 2 saniye dayanıklı hale getiriliyor ve 4 veya 6 ay dayanıklı hale geliyor. Bu da herhangi bir içerisinde değişiklik olmasını engelliyor. Rahatlıkla tüketilebilir” şeklinde konuştu.

    “Güneydoğu Anadolu ve Ege’de 2030’da tarımsal üretim yapılamayabilir”

    Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Dernekleri Federasyonu (TGDF) Genel Sekreteri İlknur Menlik ise tarımsal ve hayvansal üretimin Türkiye genelindeki etkilerini değerlendirdi. Tarımın ve hayvansal üretiminin üzerindeki çevresel etki yükünün arttığını ve tehlikeli boyutlara geldiğini göstermek istediklerini belirten Menlik, “2030 yılı gerçekten ciddi bir dönem noktası çünkü o tarihten itibaren nüfus ve tarım alanlarına ilişkin ön görüler hepimiz için son derece kaygı verici bir hal alacak. Özellikle iklim değişikliğinin Türkiye’deki gediği ve gideceği nokta alanında çıkardığımız sonuç 2030 yılında Güneydoğu Anadolu ve Ege bölgesinin alt kısımlarında tarımsal üretimin risklerin büyüdüğünü üretimin neredeyse yapılamaz hale geleceğinin gösteriyor” dedi.

    “Çöpe atmak kolay ama sofraya getirmek çok zor”

    Menlik, bilerek tüketmenin çok önemli olduğunu vurgulayarak, “Bir bardak süt deyip geçmeyelim. Tükettiğimiz tüm gıdaların çevre üzerinde çok büyük etkisi var. Çöpe atmak kolay ama sofraya getirmek çok zor kıymetini çok iyi bilmek gerekir” diye konuştu.

    “Türk insanı sütü sever ve içer”

    İstanbul Üniversitesi öğretim görevlisi Doç. Dr. Yavuz Dizdar, Sütün çocuklar üzerinde önemli etkilerinin olduğu söyledi. Dizdar, “Zaman içerisinde bazı değişiklikler oldu. Aslında Türk insanı sütü sever ve içeriz. Özellikle çocuklar içer. İçmezsek yerine yoğurt koyarız. Olması gereken sütün doğala yakın olmasıdır. Hayvanın yeri nasıl olduğu önemli değil. Süt az işlemden geçecek yani günlük pastörize süt olacak cam şişede olursa iyi olur. Mümkünse endüstri kaymaklısını getirecek” ifadelerini kullandı.

  • Mersin’de açıkta erkenci sofralık kayısı hasadı başladı

    Mersin’in Mut ilçesinde açık alanda erkenci sofralık kayısı hasadına başlandı. Sofralık turfanda kayısının kilosunun 10 ila 15 liradan alıcı bulması üreticiyi sevindirdi.

    Mersin Büyükşehir Mut Belediyesi Toptancı Hali Yaş Meyve ve Sebze Komisyoncuları Derneği Başkanı Mehmet Ali Acar, bu yıl kayısı hasadından 95 bin tonun üzerinde rekolte ve 40 bin ton üzerinde de ihracat beklediklerini söyledi. 2017 yılının ilk ürünü olan sofralık erkenci kayısının açık hava üretiminin başladığını ifade eden Acar, “Türkiye’ye sofralık, dış ticarete de ihracatlık kayısı ürünlerimizin hasadına devam edilmektedir. Bugün itibariyle de açıktan Mut sofralık kayısılarımızın turfanda hasadı başlamıştır. Kayısı piyasamızda açıktan olan ürünlerimizin 10 ila 15 TL arasında satışa sunulduğu ve ticareti yapılmakta. Şu an kaliteli, daha görkemli, daha renk almış, aranan ve talep edilen erkenci makador cinsi kayısı pazara sürülmekte” dedi.

    Sofralık kayısı ihtiyacının yüzde 85’ini Mut’un karşıladığını belirten Acar, kayısıda bu yıl 95 bin tonun üzerinde rekolte ve 40 bin tonun üzerinde ihracat beklediklerini ifade etti. Mut İlçe Gıda Tarım ve Hayvancılık Müdürlüğü yetkilileri ise “Mut ilçesinde yaklaşık 56 bin dekar arazi üzerinde kayısı üretimi yapılmaktadır. Bugün itibarıyla ilçemizde açıkta kayısı hasadı başladı. 2016 yılında ortalama olarak ilçe arazilerinden 100 bin ton sofralık kayısı üretildi. Bu rakamın 40 bin tonu ihraç edildi. Yaklaşık para karşılığı ise 40 milyon doları aştı. Bu yıl rekolte tahmini beklentimiz tahmini 95 bin ton civarında gerçekleşecektir” diye konuştu.

    Bu yıl kayısı sezonunun renkli ve bereketli geçeceğini söyleyen sebze ve meyve komisyoncusu Muhammet Acar, “Makador cinsi kayısının açık hava hasadı başlamış durumda. İnşallah hayırlı ve bol kazançlı bir yıl olur” dedi.

    Tüccar Koral Parça ise 2013 yılında 7 bin ağaçlık 80 dönüm arazi üzerindeki tesiste, 3 buçuk yaşındaki kayısı ağaçlarından ilk hasadı 2015 yılında gerçekleştirdiklerini belirterek, “Bu yıl ağaç başı yaklaşık 10 kilo civarında kayısı hasadı bekliyoruz. İnşallah kendimiz ve çiftçilerimiz adına verimli ve bereketli bir sezon geçirme dileğiyle” şeklinde konuştu.

  • Yılın ilk açıkta erik hasadı başladı

    Mersin’in Silifke ilçesinde mart ayı başında örtü altında ilk çıktığında kilosu yaklaşık 300 liradan alıcı bulan can eriğinin kilosu, açıkta hasadın başlamasıyla 30 liraya kadar düştü.

    Mart ayı başlarında ilk çıktığında tadımlık olarak küçük kaselere konulup piyasaya sunulan ve gönderildiği kentlerde kilogram fiyatı 300 liradan satışa sunulan açıkta erik hasadı başladı.

    Ürünün artmasıyla fiyatlar bahçede 30 liraya kadar gerilerken, açık alanda hasadın başlamasıyla fiyatın daha da düşeceği belirtildi.

    Çavuşbucağı Mahallesi’nde açık alanda 4 dönüm arazide hasada başladıklarını belirten Şerafettin Kılınç, “Bugün Türkiye’de ilk açıkta erik hasadına başlamış bulunuyoruz. 4 dönümlük yedi yaşında ağaçlarımızdan sezon sonu 5 ton ürün elde etmeyi bekliyoruz. Erik ilk çıktığında 300 liradan satılıyordu. Ancak açıkta hasadı yapmaya başladığımız bugünlerde erik 30 liraya kadar düştü” dedi.

    Silifke Ziraat Odası Başkanı Cafer Doygun ise, örtü altında 10 yıldır üretim yapıldığını ve önemli mesafe kat edildiğini belirterek, “Bu yıl 100 dönümlük erik serasından 50 dönümü kar, soğuk ve fırtınadan dolayı zarar gördü. Bu yıl 50 dönüm araziden 25-30 ton arasında ürün bekliyoruz” diye konuştu.

    İlçe genelinde açık alanla birlikte toplamda 8 bin dönüm arazide 8 bin ton erik hasadının yapılmasının beklendiğini aktaran Doygun, erik üretiminin Göksu Vadisi’nde Keben başta olmak üzere Sabak, Bükdeğirmeni, Karakaya, Karahacılı, Evkafçiftliği, Kargıcak, İmambekirli, Ortaören, Kabasakallı, Atayurt, Atakent ve Taşucu mahallelerinde yapıldığını belirtti.

    Doygun, ilk hasatta yüksek seyreden fiyatların üreticiye yansımadığını belirterek, açık alanda hasadın başlamasıyla fiyatların daha da düşüp herkesin alabileceği seviyelere ineceğini ifade etti.