Etiket: Açıklamalar

  • Samsunspor’un yeni hocasından iddialı açıklamalar

    Spor Toto 1. Lig ekiplerinden Samsunspor’un yeni Teknik Direktörü Besim Durmuş, hiç gitmeyecekmiş gibi görevinin başında olduğunu belirterek, “Taraftarımızın da desteği ile elimizden geleni yapacağız. Herkesin kalitesini ortaya koyma zamanı” dedi.

    Ekonomik yönden sıkıntılar çeken, kayyum tarafından yönetilen ve teknik direktörü istifa eden Samsunspor, lig lideri Çaykur Rizespor ile oynayacağı maçın hazırlıklarını yeni Teknik Direktörü Besim Durmuş devam ettirdi. Nuri Asan Tesisleri’nde gerçekleştirilen antrenman açma-germe hareketleriyle başlayıp, 5’e 2 top kapma çalışmasının ardından dar alanda yapılan gol çalışmasıyla devam etti. Yeni Teknik Direktör Durmuş, antrenman sonrasında iddialı açıklamalarda bulundu.

    “Bütün şehrin yükü omuzlarımda”

    Çok büyük bir yükün altından çıkmaya çalışacağını ifade eden Samsunspor’un yeni Teknik Direktörü Besim Durmuş, “Çok büyük bir güvenle göreve geldim. Özellikle kayyum heyeti, valimiz ve taraftarlarımızdan inanılmaz destek gördüm. Bu konuda kendimi şanslı ve güvende hissediyorum. Çok büyük bir sorumluluğum var. Bütün şehrin yükü omuzlarımda. Sezon sonuna kadar daha aktif daha coşkulu oynayan bir Samsunspor oluşturmaya çalışacağız. Kalan 10 maçta karşımıza ne çıkacak göreceğiz. Bir karakter ortaya koyacağız. Takımımız zaten iyi. 5 maçlık yenilmeme serisi yakalamıştık. Engin İpekoğlu’na da yaptığı katkıdan dolayı teşekkür ederim. Büyük camialarda böyle ayrılıklar olabiliyor. İnşallah Samsunspor, Rizespor maçında bahsettiğimiz karakteri ortaya koyarak taraftarımızın da desteği ile elimizden geleni yapacağız. Herkesin kalitesini ortaya koyma zamanı. Bizler, futbolculara liderlik yaparak hayal ettiğimiz puanları almak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

    “Hiç gitmeyecekmiş gibi buradayız”

    Ligin ilk yarısında da geçici olarak göreve gelen Besim Durmuş, kaç maçlık görev alacağı sorusuna açıklık getirerek, “Ne kadar görev alacağım konusunda kayyum tarafından bana, ‘Takımı sana teslim ediyoruz, bu takım sizin’ dediler. Başkanımız şu anda Samsun’da değil. Geldiklerinde bunu kamuoyuna bildireceklerini söylediler. Biz yine buradayız. Biz hiç gitmeyecekmiş gibi buradayız. Böyle de olur inşallah. Sorun yaşayan oyuncularla ve tüm oyuncularla bugün toplantı yaptık. Kadromuzdaki oyuncular sezon başında herkesi heyecanlandıran oyuncular. Bu zamana kadar beklentileri camiamıza yansıtamadılar. Kendilerine ne kadar değerli olduklarını hatırlattım. Ancak bugün karakter koyma zamanı. Bugün, kulübü sahiplenme zamanı. Futbolcularımıza güvendiğimizi onlara söyledik. Koşan, mücadele eden ve bu işe sahip çıkan arkadaşlarımızla öncelik sırasını onlara vererek sonuca gitmeyi planlıyoruz. Hazır olan, bu işi isteyen oyuncuya hafta sonu forma vereceğiz. Sadece oynayan oyunculara değil, antrenmana kaç futbolcu çıkıyorsa hepsinin ruhuna ve hırsına ihtiyacımız var” diye konuştu.

    Besim Durmuş, ligin ilk devresinde Alpay Özalan’dan boşalan teknik direktörlük görevine 1 maçlığına gelmiş ve takımın başında olduğu müsabakada Balıkesirspor 2-1 mağlup olmuştu.

  • Berk Oktay’dan samimi açıklamalar

    ’Savaşçı’ dizisinde ’Yüzbaşı Kağan Bozok’ rolüyle seyirci karşısına çıkan Berk Oktay, samimi açıklamalarda bulundu.

    Ünlü oyuncu Berk Oktay, zor şartlarda görev yapan ’Bordo Berelilerin’ hikayesinin anlatıldığı Savaşçı dizisiyle adından söz ettirmeye devam ediyor. Dizide Yüzbaşı Kağan Bozok rolüyle seyircinin karşısına çıkan Oktay; cesur, zeki ve kararlı bir karakteri canlandırıyor. Çekimleri Eskişehir’de devam eden dizi setinde İHA’ya açıklamalarda bulunan Berk Oktay, böyle bir rolde oynadığı için çok keyif aldığını ve bu tarz yapıları desteklediğini dile getirdi.

    “Bu tarz işler Silahlı Kuvvetlerin itibarını yükseltiyor”

    Dizinin ardından milli duygularını daha da coşkuyla yaşadığını söyleyen Oktay, “Gördüğünüz gibi sette keyifli bir ortam var. Zor şartlar olmasına rağmen alıştık hepimiz doğaya. Herhalde bundan sonra burada hem çekim yapan hem oynayan hiçbir arkadaş gidip bir salon dizisinde rahat edemez diye düşünüyorum. Siz gelmeden önce şu karşıda bulunan tepelerdeydik. Ama sevdik, doğayı seven insan için çok keyifli oluyor. Onun dışında reytingler için de izleyenlerimize teşekkür ederim. Gerçekten çok iyi gidiyor başladığımız günden beri. Hep zirvede tuttular bizi. Ciddi bir emek var. Çok kısa sürede, çok yüklü bir iş yapılmaya çalışılıyor. Bir de bu misyon işi. Yani benzer işlerimiz de var. Ben hepsini destekliyorum. Çünkü bu tarz işler, emniyet güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin itibarını yükseltmek amacını da taşıyor. Böyle de bir misyonu var. Ayrıca gerçekten bu işi icra eden, işte biz bordo berelileri canlandırıyoruz. Biz burada bu dağı tepeyi çekim için inip çıkarken canımız çıkıyor. Onlar vatanı korumak için bunu çok daha zor şartlar altında gerçekleştiriyorlar. Bir nebze bile olsa onların hayatlarını canlandırabiliyorsak ne mutlu bize” ifadelerini kullandı.

    “Mehmetçik ciddi işler yapıyor”

    Kendilerinin sadece dizi çektiğini, asıl ciddi işi Mehmetçik’in yaptığını ve onlara sonsuz saygı duyduğunu aktaran Oktay, “Dediğim gibi biz sadece dizi çekiyoruz. Ama onlar (Mehmetçik) çok ciddi işler yapıyorlar tabii ki de. Ama başımızda da bir albayımız var Özel Kuvvetler Komutanlığından emekli. Sağ olsun bize bütün gerçekliğiyle yapılabilmesi için çok büyük destek vererek danışmanlık yapıyor. Onun direktifleri doğrultusunda role giriyoruz. Senaryomuz da çok kuvvetli, Süleyman Çobanoğlu çok iyi bir senaryo yazıyor gerçekten. Gerçeğe yakın en azından. Dediğim gibi bizim işimiz hem dizi çekmek hem de silahlı kuvvetlerimizin bu gözde birimi Özel Kuvvetlerin hem özel hayatlarını hem de çektikleri zorlukları bir nebze canlandırabilmek” dedi.

    “Duygulanıp çekimi kestiğimiz oluyor”

    Askeri üniformayı giydiğinde farklı ruh haline büründüklerini de anlatan başarılı oyuncu Berk Oktay, konuşmasını şöyle sürdürdü:

    “Bu yeşilleri giydiğimiz zaman insan farklı bir havaya bürünüyor açıkçası. Çünkü benim ailemin yarısından çoğu asker. Zaten hep onların hikayeleriyle büyüdüm. Bana da böyle nasip oldu onlardan birini canlandırabilmek. Onun için çok keyifli bir şey gerçekten. Çoğu zaman çekimlerde duygulanmamız gereken yerlerde duygulanıp çekimi kestiğimiz oluyor. O bayrağı görmek, ay-yıldızı görmek gerçekten çok duygulandıran bir şey. Kesinlikle hissederek oynuyoruz. Buradaki herkes de o şekilde seçilmiş insanlar. Hepimiz vatan, millet sevgisi üst düzeyde insanlarız. Böyle bir işte askeri canlandırmak hepimizi gururlandırıyor açıkçası. Doğal olarak silah eğitimleri oluyor. Çümkü onların bir tutuşu var, her şey profesyonel görünmek zorunda. Ayrıca intikal sahneleri oluyor, bu adamlar ellerini kollarını sallayarak bir yerlere gitmiyorlar. Belirli bir plan çerçevesinde gidiyorlar. Bunlar için eğitim aldık. En zorlusu demeyeyim evet ilk başlarda çok zorlandığımız oldu ama bu dağda, taşta çekim yaparken tabi hareket kabiliyetiniz kısıtlanıyor. Normal bir sokakta yürümekten daha farklı bir şey ama zamanla alışıyor insan ona da. Artık bir şeyler otomatikleşti. Bize, ‘Evet, buraya intikal edin, konuçlanın, siper alın, mevzilenin ve çatışın’ diyorlar. Bütün her şey otomatikleşti herkes ne yapacağını biliyor ve gidiyoruz çekiyoruz.”

  • Reha Muhtar ile Deniz Uğur’un velayet davasına açıklamalar damga vurdu

    Oyuncu Deniz Uğur’un eski eşi gazeteci Reha Muhtar’a ikiz çocuklarının velayeti almak için açtığı davanın bugün görülen duruşmasında, Uğur aylık 30 bin TL’lik iştirak nafakası talebinden vazgeçti. Reha Muhtar dava sonrası, “Çocuklarımı etkileyecek hiçbir şey söylemem. Onları annelerine karşı doldurmam” derken Deniz Uğur ise “Kızım bana diyor ki seni özledikçe bakıcıma sarılıyorum. Ben onun mutlu olmasını istiyorum” ifadesini kullandı.

    Oyuncu Deniz Uğur, 7 yaşındaki ikiz çocuklarının velayeti alabilmek için Reha Muhtar’a İstanbul Aile Mahkemesi’nde dava açmıştı. Davanın bugünkü duruşmasına, davacı Deniz Uğur ile davalı Reha Muhtar ve avukatları katıldı. Gizli görülen duruşmada, Deniz Uğur’un tanıkları dinlenirken, salonda zaman zaman bağrışma seslerinin yükseldiği duyuldu. Duruşmada Deniz Uğur’un çocukları için istediği 30 bin TL’lik nafakayı Reha Muhtar ve avukatının maddi çıkar olarak nitelendirilmesi üzerine, Deniz Uğur’un istediği nafakadan vazgeçtiği öğrenildi. Deniz Uğur’un avukatının gizli görülen davada ’gizlilik kararı’nın kaldırılmasını istediği ancak mahkemenin gizliliğin devamı karar verdiği belirtildi. Duruşma gelecek celse Reha Muhtar’ın 3 tanığının dinlenmesi için ertelendi.

    Reha Muhtar duruşmanın görüldüğü mahkemenin koridorunda kısaca soruları yanıtlayarak, “Bir doktora gidilmesi talebi vardı, o talebi reddetti mahkeme. Anneyle ilgili tek bir kelime konuşmayacağım bu mahkeme boyunca. Çocuklarıma bu kötülüğü yapmayacağım” dedi.

    Duruşma sonrası Muhtar ve Uğur adliye dışında karşı karşıya geldi. Taraflar yan yana gelmekten kaçınırken, Reha Muhtar koşar adımlarla yaptığı açıklamada, “Hiçbir konuyu tartışmamayı, konuşmamayı, ego konusu yapmamayı öğrendim. Çocuklarımı etkileyecek hiçbir şey söylemem. Onları annelerine karşı doldurmam. Annelerinin aleyhine olabilecek hiçbir kelimeyi çocuklarıma etmem. Çocuklar 3,5 yıldır tenis oynuyorlar. Geçen sene nereye gidiyorlarsa 50 metre yanındaki yere gidiyorlar. Değişen bir şey yok” şeklinde konuştu.

    Deniz Uğur: “Kızımın mutlu olmasını istiyorum”

    Deniz Uğur ise avukatıyla birlikte adliye karşısındaki meydanda bir açıklama yaptı. Uğur’un konuşmaktan çekindiği gözlenirken avukatı Abidin Şahin “Dosya kapsamında bizim talebimiz doğrultusunda konulmuş gizlilik kararı vardır. Gizlilik kararının kaldırılmasını talep ettik. Mahkeme bu talebimizi yerinde bulmadı. Kararı reddetti. Gizlilik kararı devam ediyor. Çocukların velayeti anneden alınıp babaya verilmişti. Bu 2011’de İstanbul mahkemelerinde derdest bir dava varken Beykoz mahkemelerinde görülen bir dava ile anneden alınıp babaya verilmiştir. Biz bu velayetin yeniden anneye verilmesini talep ediyoruz. Bu dava kapsamında çocukların velayetinin anneye verildiği takdirde 15’er bin TL’den 30 bin TL iştirak nafakası talebimiz vardı. Bu talebimizden vazgeçtik. Yargılama sürüyor” diye konuştu. Deniz Uğur ise sorularını cevaplandırmazken, “Benim tek amacım, kızım bana diyor ki seni özledikçe bakıcıma sarılıyorum. Ben onun mutlu olmasını istiyorum” diyerek avukatıyla birlikte adliyeden uzaklaştı.

    Olayın geçmişi

    Gazeteci Reha Muhtar, ikizlerinin annesi Deniz Uğur 2010 yılında protokol imzalayarak ayrılmışlardı. Protokol gereği ikiz çocuklar Mina Deniz ve Poyraz Deniz’in velayetinin 18 yaşına kadar babaları Reha Muhtar’ da kalmasında anlaşılmıştı. Ayrıca protokolde anne Deniz Uğur’un çocuklarını istediği zaman Muhtar’ın yalısında görebileceği hatta yalıda iki gün kalabileceği maddesi de yer almıştı. Geçtiğimiz aylarda oyuncu Deniz Uğur bu protokole itiraz etmiş ve çocuklarının yanında kalmasını istemişti. Bunun üzerine İstanbul Aile Mahkemesi’nde dava açılmıştı.

  • Kaya Çilingiroğlu’ndan Adem Metan’a samimi açıklamalar

    Radyo Viva’da Adem Metan’a konuk olan Kaya Çilingiroğlu, samimi açıklamalarda bulundu. Çilingiroğlu, Hülya Avşar ile ilgili gelen bir soruya “Hülya’yı ilk gördüğümde ‘Bu bir ikon’ dedim” dedi.

    Radyocu Adem Metan, Radyo Viva’da ağırladığı iş ve spor dünyasının ünlü ismi Kaya Çilingiroğlu ile samimi bir röportaja imza attı. Kızı Zehra’nın annesi boşandığı eşi Hülya Avşar ile ilgili soruları da açık yüreklilikle cevaplayan Çilingiroğlu, kendisiyle 2 gün bir araya geldiklerinde iyi anlaştıklarını ancak 3’üncü günü kovulmamak için kaçtığını söyledi. Avşar ile ilk başlarda hiç ilgilenmediğini de belirten Çilingiroğlu, “O dönemler Türkiye Hülya Avşar diye, yıkılıyordu. Aslında beğendiğim bir kadın değildi. O zamanlar esmer hanımlardan hoşlanıyordum. Bir gün ofisteyken Hülya Avşar’ı dinleyeyim, dedim. Sahnenin kenarında oturdum. Görünce, ‘bu bir ikon’ dedim. Bugüne kadar nasıl fark etmemişim?’ diye içimden geçirdim. İlk zaman telefonla konuştuğumuzda onu reddetmiştim. Beni kaldığı Çırağan Sarayı’nda çay içmeye davet etti. Ancak, ‘gelemem’ demiştim. ‘Bu ne diyor, diyerek şaşırmıştı. Daha sonra tanıştık ve evlendik. Çocuğum Zehra oldu. 20 yaşına girecek. İnşallah iç mimari okuyacak. Baskı yapmıyorum. İstiyorum ki, çocuk mutlu olsun” diye konuştu.

    “Beşiktaş’ın tek rakibi Şenol Güneş”

    Yine soru üzerine Lig’deki 4 büyükleri de değerlendiren Çilingiroğlu, tespitlerini dile getirdi. Teknik Direktör Şenol Güneş’in Necip Uysal ısrarı olduğunu ancak Medel’den faydalanmadığını savunan Çilingiroğlu, eleştirilerini şöyle sürdürdü: “Başkan Fikret Orman ve yönetim son 3 yılda Şenol Güneş’e büyük imkanlar sağladı. Ancak onun oyuncularla kişisel sorunu var. Normalde Beşiktaş’ın bu kadroyla diğerlerinin önünde olması gerekiyor. İnşallah yanılıyorumdur. Ancak, Porto ve Konyaspor maçında iyi oynadılar”.

    “Başarılı bir spor yaşamım var”

    Kendisinin babasından dolayı da iyi bir spor yaşamına sahip olduğunu belirten Çilingiroğlu, “6 yaşından bu yana spor yapıyorum” dedi. Yüz kere milli sporcu olarak çalışarak hizmet ettiğini, İstanbulspor’da oynadığını, golf, tenis ve yüzmede 500 müsabakaya katıldığını, her zaman İlk 3’e girdiğini de anlatan Çilingiroğlu, “TRT’de yorum yapmak çok önemli. Spor adına ciddi bir misyon üstlenmiş. Reytingi düşünmüyor. Yorumculuk zor değil” diye konuştu.

    “Galatasaray’ı abartmayalım”

    Galatasaray’ın lige iyi başladığını da ifade eden Çilingiroğlu, ancak abartmamak gerektiğini söyledi. Takımın eksikleri olduğunu öne süren Çilingiroğlu, “9 oyuncuyla yeni bir takım kuruldu. Mükemmel bir hoca var. Ancak son 2 hafta biraz sallandı” diye konuştu. Fenerbahçe’nin kulüp olarak mükemmel yönetildiğini ancak futbolda başarıya ulaşılamadığını anlatan Çilingiroğlu, Sosa ve Adebayor’u almadığını, Lens’i de Beşiktaş’a kaptırdığını ifade etti. Çilingiroğlu, Trabzonspor’un da çok çalışması gerektiğini belirtti.

    “Statlar yenileniyor ancak futbol gelişmiyor”

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın desteğiyle ligdeki gelir havuzunun arttığının altını çizen Çilingiroğlu, statların yenilendiğini ifade etti. Önceleri İtalya’da San Siro’da maç izlediğinde hayranlığını gizleyemediğini de belirten Çilingiroğlu, ancak ülkemizde artık daha güzel statlar inşa edildiğini söyledi. O statların şimdi köy gibi kaldığını da kaydeden Çilingiroğlu, buna rağmen ülkemizde futbolun gelişmediğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü: “Ülkemizde futbolu yönetenlerin futbol ile hiç alakası yok. Bakıyorsunuz, giderler gelirlerden fazla oluyor. Başarılı olmak için yurt dışında başarı elde etmek gerekiyor. Avrupa ve Asya’da büyük takımlar izleniyor. Rakipler büyük bütçeye sahip. Ancak bütçesi büyük olmayan Porto, Benfica gibi takımlar da yarı finale kalıyor. Beşiktaş iyi yönetiliyor. 51 milyon Euro kasasına koymuş. Demek ki olabiliyor” Takımların büyük şirketlere satılması ile ilgili düşüncesini de paylaşan Çilingiroğlu, buna tepki gösterilmemesi gerektiğini kaydetti. Türk Telekom gibi kulüplerin de satılabileceğini savunan Çilingiroğlu, sadece sahibinin değiştiğini belirtti.

    Çilingiroğlu, “Şirket satılıyor ancak çalışanlar aynı. Satılmıyor, kiralanıyor. Yap, işlet,devret diye bir şey var. Ruhsatı ülkemiz veriyor. Alamazsa ne olacak? Oradan bir para alınacak. Beşiktaş bir Çinliye, Trabzonspor Katarlıya satılsa ne olacak? Takım yerinde duracak. Patron kendi parasını koyacak. Kar etmek isteyecek. Koyduğu parayı en kısa zamanda geri almak isteyecek” dedi. Futbolcularla ilgili değerlendirmede de bulunan Çilingiroğlu, sportif yönünü sevmediğini belirttiği Volkan Demirel ile Arda’nın çok para kazandıklarını artık fazla başarısız olmadan futbolu bırakmaları gerektiğini savundu.

    “Fatih Hoca artık emekli olsun”

    Milli Takımlar Direktörlüğü görevinden tartışmalı bir şekilde alınan Fatih Terim ile ilgili değerlendirmede de bulunan Çilingiroğlu, artık emekli olması gerektiğini ifade etti. Terim’in büyük bir kariyere sahip olduğunun altını çizen Çilingiroğlu, en başında Milli Takım’ın başına getirilmesinin hata olduğunu söyledi. Terim’in işyerindeki tartışmasını da eleştiren Çilingiroğlu, “Futbol Direktörü adam kebapçı basarsa yakışmaz. Tabi ki gönderilir. 1981 yılında ben 17 yaşındaydım. Onunla aynı kahveye çıkardık. Oradan tanıyorum. Artık emekli olmalı” dedi. Romen Teknik Adam Lucescu’nun A Milli Takım’ın başına 4 maçlığına getirilmesinin de hata olduğunu öne süren Çilingiroğlu, yerli hocalara ayıp edildiğini belirtti.

    “İnsanlar palayla birbirini doğrayacaktı”

    15 Temmuz gecesi Bodrum’da oğluyla tatilde olduğunu da anlatan Çilingiroğlu, ilk başta inanamadığını söyledi. Başta kimsenin bir açıklamada bulunmadığını da kaydeden Çilingiroğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın seçilmiş bir Cumhurbaşkanı olduğunu söyledi. Halkın kararına saygı duyulması gerektiğini kaydeden Çilingiroğlu, Yurt dışından ülkemizi karıştırmak istiyorlar. Bir şey olsaydı millet palayla birbirini doğrayacaktı” dedi.

    “Cumhurbaşkanımız temel atma törenlerine gitmiyor”

    Son yıllarda ülkemizin önemli yatırımlara kavuştuğunu ifade eden Çilingiroğlu, gençliğinde yurt dışına gittiğinde metroyu çok merak ettiğini belirtti. Ancak artık ülkemizde son teknolojiye sahip metro hatlarının inşa edildiğini anlatan Çilingiroğlu, Metrobüs, Avrasya Tüneli, Marmaray’ın önemli yatırımlar olduğunu söyledi. Oturduğu Acıbadem’den Yenikapı’ya 5 dakikada geçtiğini de vurgulayan Çilingiroğlu, “Eskisi gibi değil. Artık yatırım sözleri tutuluyor. Bakıyorsunuz, Cumhurbaşkanımız hiç temel atma törenine gitmiyor. Yalnızca kurdele kesme törenlerine gidiyor” diye konuştu. Haber spikerleri ile ilgili değerlendirmede de bulunan Çilingiroğlu, geçmişte Ali Kırca’yı çok beğendiğini sözlerine ekledi.

  • Bakan Fakıbaba’dan önemli açıklamalar

    TMO’un bu akşamdan itibaren çalışmalara başlayarak 1-2 gün içinde üzüm alımlarını gerçekleştireceğini söyleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, fındık fiyatlarına bazı kesimlerin tepki göstermesini değerlendirerek, “Fındık üreticisi şuna emin olsun, biz onları mağdur etmedik. Geçen sene verilen fiyat 10 lira 10,5 liraydı. Bu sene de rekolte 675 bin ton olmasına rağmen yine aynı fiyatı verdik. Onun için halkın, üreticinin çoğu memnun ama dediğim gibi elinde stoku olan insanlar haklı olarak rahatsızlar” dedi.

    Bu yıl ilk defa bakanlık tarafından kuru üzümde rekolte açıklanması dolayısıyla Manisa’ya gelen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Ahmet Eşref Fakıbaba, Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer’i ziyaret etti. Valilik girişinde karşılanan Bakan Fakıbaba valilik şeref defterini imzaladıktan sonra kurmaylarıyla birlikte Manisa Valisi Mustafa Hakan Güvençer’in makamına geçti. Bakan Fakıbaba’yı Manisa’da ağırlamaktan dolayı çok memnun olduklarını belirten Vali Güvençer, Manisa’nın tarım ve sanayi kenti olduğunu, tarımda özellikle lisanslı depoculuk çalışmalarının üreticiyi rahatlatacağını söyledi. Vali Güvençer Manisa’ya gelen her devlet büyüğü adına bir hatıra ormanı oluşturduklarını belirterek adına dikilen 10 bin fidanın sertifikasını Bakan Fakıbaba’ya takdim etti.

    “Her zaman üreticimizin yanındayız”

    “Biz her zaman üreticimizin yanındayız” diyerek konuşmasına başlayan Bakan Fakıbaba, “Her zaman üretici ve tüketici arasındaki iş adamlarımızın yanındayız. Her zaman tüketicimizin yanındayız. Bir defa üreten insana çok büyük saygı duyuyoruz. Sadece üzümde değil, her türlü tarım ürününde, her türlü hayvancılıkta, her türlü gıdada, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı olarak Cumhurbaşkanımızın da Başbakanımızın da bize direktifi ‘mutlaka ve mutlaka balans, regülasyon görevini yapmak olacaktır’ diye bize direktif vermişlerdir. Biz her yerde bunu yapacağız Allah’ın izniyle. Ben bir tarım bakanı olarak lisanslı depoculuğun, kapalı sistem sulamanın Türk tarımında çok önemli olduğunu ve bundan sonra artık bunun bütün Türkiye’de gelişmesi gerektiğine inanan bir kardeşinizim. İnşallah elimizden geldiği kadar bütçelerimizi tekrar gözden geçirip acaba bu konuda tarım bakanı olarak bu iki projeyi hayata geçirmenin yollarını araştıracağız. Türk tarımına, Türk hayvancılığına, Türk gıda üretimine elimizden geldiğince yardımcı olacağız” diye konuştu.

    “Üzüm suyu varken marka içecek tercih edilmemeli”

    Türkiye’nin çok verimli toprakları olduğunu belirten Bakan Fakıbaba, “Bazı yerlerde elma suyu bazı yerlerde üzüm suyu içiyoruz. Gerçekten müthiş tat var. Bunlar bizim milli içeceklerimiz. Kebabın yanında, bir çiğ köftenin yanında ayran olmaması düşünülemez ama bana göre sadece ve sadece insanlar marka ismi olduğu için diğer içecekleri tercih etmesine şaşırıyorum. Öyle içeceklerimiz varken bunların tercih edilmemesi milli tarım adına da bir haksızlık olduğuna inanıyorum. İnşallah daha iyi bir geleceğimiz olduğunu görüyorum” şeklinde konuştu.

    Kuru üzümde çalışmalar başlıyor

    Toprak Mahsulleri Ofisinin üzüm alımları için bu akşamdan itibaren çalışmalara başlayacağının altını çizen Bakan Fakıbaba, “Bu akşam çalışmalara başlayacağız ve 1-2 gün içinde alımlara başlayacağız ve 15 gün içerisinde de parasını ödeyeceğiz. Diğer ürünlerde de elimizden geldiği kadar biz hep üreticimizin yanındayız. Dün akşam yapılan Bakanlar Kurulu Toplantısından sonra Sayın Başbakanımız hemen acilen beni Manisa’ya gönderdi. Biz hükümet olarak her zaman üreticimizin yanındayız. Her zaman üretici ve tüketici arasındaki arkadaşlarımızın yanındayız. Herkesin kazanmasını istiyoruz. Kazan, kazan, kazan” dedi.

    Çiftçiye yapılan gübre ve mazot desteklerinin de yüzde 40’ların üzerinde olduğuna dikkat çeken Bakan Fakıbaba, şunları söyledi:

    “Yüzde 50 olmasa bile yüzde 42, yüzde 43 gibi çok büyük destekler veriyoruz. Gübre ve mazot desteklerini topladığımızda ciddi desteklerimiz var. çiftçi gidip mazot aldığında cebinden yüz lira verdiğinde 50 lirasını geri almıyor belki ama genel olarak desteklemelere bakıldığında çiftçinin cebine en azından yüzde 40’ı, yüzde 45’i kadar mazot ve gübre desteği girdiğini görüyoruz.”

    “Rekolte yüksek olmasına rağmen fiyat düşmedi”

    Açıklanan fındık fiyatlarının ardından bazı kesimlerin mutsuz olmasını da değerlendiren Bakan Fakıbaba, şunları söyledi:

    “İnsanların tümünü yönetimde mutlu etmek mümkün değil. Eğer insanların yüzde yüzü bir şeyden mutluysa orada bir yanlışlık da vardır. Fındığı depo edenler eğer yüksek fiyattan depo etmişse bu sefer açıklanan fiyatı beğenmemiş olmaları gayet doğaldır. Ama biz genele bakıyoruz. Halkın yüzde 80’i bundan mutlu mu? Biz 3 bakanımızla birlikte geçen hafta Giresun’daydık. Aynen üzümde olduğu gibi gerçekten mutlulardı. Biz Levant’a 10 lira dedik, Giresun’a 10,5 lira fiyat verdik ve hemen alımlara başladık. Biz bir şey söylüyorsak o doğrudur ve gereğini de yerine getiririz. Daha önceden stok yapmış 13 liradan almış insanlar varsa yani geçen seneki rekolte 420 bin tonsa bu seneki rekolte 675 bin tonsa, devlet olarak biz herkese paralar dağıtmak isteriz ama neticede bu paralar da milletten alınan vergilerle toplanan paralar. Fındık üreticisi şuna emin olsun; biz onları mağdur etmedik. Geçen sene verilen fiyat 10 lira 10,5 liraydı. Bu sene de rekolte 675 bin ton olmasına rağmen yine aynı fiyatı verdik. Onun için halkın, üreticinin çoğu memnun ama dediğim gibi elinde stoku olan insanlar haklı olarak, ben de olsam 13 liradan mal almışım o stoktaki mal çok yüksek olduğundan dolayı onlar rahatsızlar. Biz onların da rahatsız olmasını istemeyiz ama bu bir ticarettir neticede. Çok kar edebilirlerdi ama zarar etmelerini de istemeyiz. Zarar ettikleri zaman da onların o karar verme kabiliyetidir.”