Etiket: Açıklamalar

  • Büyükşehir için adı geçen AK Partili Hamza Dağ’dan açıklamalar

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, kulislerde isminin büyükşehir belediye başkanlığı adaylığına geçmesine ilişkin, “Akla milletvekili geliyor, teşkilatın başındaki isimler geliyor, oda başkanları geliyor vs. Dolayısıyla burada bu isimlerin bu dönemde tartışılması, konuşulması yazılması çizilmesi söz konusu; ama böyle bir şeyin olduğu anlamına gelmiyor” dedi. Dağ, İzmir’deki seçim çalışmalarına ilişkin ise “2004’ten bu tarafa İzmir’de AK Parti, büyükşehir ve ilçede başarılı olamamış olsa da bu seçimde ben Türkiye’nin sürprize hazır olması gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

    2019 Mart ayında yapılacak yerel seçimler öncesinde İzmir’de siyasi kulisler iyiden iyiye hareketlendi. CHP, MHP ve AK Parti’de, adaylık için önemli isimler başvurularını yaptı. Büyükşehir adaylığı içinde üç büyük partinin hangi adayları çıkartacağı merak konusu oldu. Kulislerde, büyükşehir belediyesi için önemli kişilerin ismi geçerken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ da ismi geçen kişiler arasında yer alıyor.

    Dağ’ın, geçtiğimiz günlerde AK Parti tarafından yapılan temayül yoklamalarında da isminin ön plana çıktığı öğrenilirken, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, adının büyükşehir adaylığına geçmesini değerlendirdi.

    “Böyle bir şeyin olduğu anlamına gelmiyor”

    Dağ, “Büyükşehir belediyeler olduğunda, tüm ülkede büyükşehir adaylığı noktasında ismi konuşulanlar, doğal olarak siyaset içinde şu anda olanlar olduğu gibi; cemiyet hayat içinde bulunan, bilinen, tanınan, kamuoyunun adı geçenler olduğu gibi kamuoyunun bildiği isimler üzerinde ’kulisler dediğimiz’ hangi kulislerde onuda bilmiyorum; yani normal şartlarda AK Parti Genel Merkezinde genel başkan yardımcısı olan ve genel merkezden biri olarak ben duyamıyorum ama dışarıda kulislerde o konuşuluyor, bu konuşuluyor. Esas kulis orada olması lazım orada da çok anlamda bir şey duymuyorum” dedi.

    “Konuşulması yazılması çizilmesi söz konusu; ama böyle bir şeyin olduğu anlamına gelmiyor” diyen Dağ, “Dolayısıyla burada yani bir köşede yazan yazar veya bir yerde konuşan kişiler veya televizyonda konuşan kişiler daha çok kamuoyunda bilinen isimler üzerinden bunlar gidiyor. Onun için; akla milletvekili geliyor, teşkilatın başındaki isimler geliyor, oda başkanları geliyor vs. Dolayısıyla burada bu isimlerin bu dönemde tartışılması, konuşulması yazılması çizilmesi söz konusu; ama böyle bir şeyin olduğu anlamına gelmiyor” şeklinde konuştu.

    AK Parti İzmir’e nasıl hazırlanıyor?

    AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili Hamza Dağ, İzmir’de yürütülecek seçim çalışması hakkında da bilgi verdi. Dağ, anketlerin kendileri için önemli olduğunu ifade ederek, kamuoyunun nabzını tuttuklarını dile getirdi. Sahada dolaşan partililerinde olduğunu kaydeden Hamza Dağ, “Türkiye genelinde aday çalışmalarımız ne şekilde yürüyecekse, İzmir ile ilgili de aynı yöntem, yol söz konusu. Bizde 2004’ten bu yana bu dördüncü yerel seçimimiz artık oluşmuş bir tecrübemiz var AK Parti olarak. Bu tecrübe içinde öncelikle anketler bizim için önemli mutlaka bu anketleri yapıyor, kamuoyunun nabzını buralarda almaya gayret ediyoruz. Yine saha araştırmaları dediğimiz; sahada dolaşan tebdili kıyafetle arkadaşlarımız var; bu Yerel Yönetimler Başkanlığı da, bizde AR-GE Başkanlığı da Teşkilat Başkanlığı bunları yapıyor. Milletvekillerimizden kanaat alıyoruz, il teşkilatımızdan kanaat alıyoruz ve temayül yoklaması yapıyoruz; buna göre bir karar çıkartılacak” ifadelerini kullandı.

    “Başarılı olamamış olsa da Türkiye’nin sürprize hazır olması gerektiğini düşünüyorum”

    Evlere ziyaretlerin de yapıldığını anlatan Dağ, “AK Parti İzmir’e öncelikle kendi tabanını harekete geçirecek bir şekilde hazırlanıyor. Onun dışında da en son 24 Haziran seçimlerinde ortaya çıkan bir tablo var. Bu tablodaki pozisyona göre değerlendirme bir durumumuz söz konusu oluyor. Üçüncüsü, her haneye girecek olan ekipler oluşturuluyor; bu ekipler her haneye girmeye gayret ediyoruz. Mutlaka adaylar önemli; adayın dışında kuracağımız mekanizma ile sistem ile sahaya direk basan, temas eden çalışmayla herkese dokunan ve aynı zamanda orada hareketliliği sağlayan, ilçede hareketliliği sağlayan bir yapı ile bu seçimlere hazırlanıyoruz; bu seçimlere giriyoruz. İnşallah da, 2004’ten bu tarafa İzmir’de AK Parti, büyükşehir ve ilçede başarılı olamamış olsa da bu seçimde ben Türkiye’nin sürprize hazır olması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin her bir şehri bizim için önemli; biz İzmir’de yaşıyoruz bizim için ayrıca daha önemli. AK Parti açısından baktığınızda; Türkiye’de 30 tane büyükşehir var, 81 tanede vilayet var, burası üçüncü büyükşehir; dolayısıyla bunların evlatları nasıl birbirinde ayırt etme imkanınız olmayacağı gibi bunları da birbirinden ayırt etme söz konusu değil” dedi.

    Dağ, son olarak sözlerine şöyle devam etti:

    “Hepsine aynı nazardan bakıp, aynı şekilde hizmet etmeye gayret etmeniz lazım. İzmir’e biraz daha diğer illerden farklı olarak ayrıca bir hizmet durumu söz konusu; çünkü burada siyaseten güçlü bir ekip var. Meclis başkanımız başımızda; ona yardımcı olan, ona destek olan 2011’den bu tarafa milletvekili olan bizler varız. Dolayısıyla diğer illerden ayrıcalıklı olarak İzmirimizde biraz daha fazla hizmet olduğunu ifade edilebilirim. Siyaseten baktığınızda ise bütün şehirlerimizi bizim için değerli; bütün şehirlerde yapacağımız çok büyük hizmetler var. İzmir’de yaşayan bir AK Parti milletvekili olarak bir genel başkan yardımcısı olarak İzmir benim için tabii ki önemli.”

  • TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu’ndan ekonomiye ilişkin açıklamalar

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, ekonomide yaşanan gelişmelerle ilgili, “Bu teker bu tümsekte kalmaz. Yine rayında gidecek. Bir tek tümseği çıkarken zorlanırız. Tümsekten aşağı inişi de var bunun hiçbir zaman unutmayın” dedi.

    TOBB Başkanı Hisarcıklıoğlu, Çorum Ticaret ve Sanayi Odası yeni hizmet binası ve Halkbank Çorum Bölge Müdürlüğünün açılışına katıldı. Burada iş dünyasının temsilcileri ile bir araya gelen Hisarcıklıoğlu, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

    Bir süredir ekonomide çalkantılar yaşandığını hatırlatan Hisarcıklıoğlu, faiz, döviz ve enflasyonun hızla yükseldiğine dikkat çekti. Piyasada gözle görülen bir yavaşlama olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, nakit dönüşü olmadığını belirtti.

    Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak iş dünyasının nabzını tuttuklarını dile getiren Hisarcıklıoğlu, daha sonra kendilerine iletilen sorunları cumhurbaşkanı, hükümet ve bakanla ilettiklerini ve gereken önlemlerin acilen alınmasını talep ettiklerini anlattı.

    “Yağmurlu havada kamu bankaları iş dünyasına şemsiyesini açtı”

    Geçtiğimiz günlerde Bankalar Birliği Yönetim Kuruluyla ve tüm bankaların genel müdürleri ile bir araya geldiklerini hatırlatan Hisarcıklıoğlu, “İş dünyasının sorunlarına çözüm bulmak için. Bu kapsamda Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ve kamu kanlarına teşekkür ediyorum. Sıkıntılı günlerimizde bize şemsiyeyi açıp gelen kamu bankaları oldu. Haberiniz olsun haklarını yemeyelim. Kamu bankaları ne kadar imkanları varsa bütün imkanlarını piyasada çarklarının dönmesi için seferber etti. Diğerleri gibi yağmurlu havada şemsiyelerini kapatmadılar. Yağmurlu havada kamu bankaları şemsiyeyi açık tutmaya çalıştılar. İş dünyası ile finans sektörü aynı gemide. Bize bir şey olursa onlara da olur. Onlara bir şey olursa bize de olur. İyi niyetle oturduk iş dünyasının sorunlarının çözümü için bir araya geldik. Hazine ve Maliye, Sanayi ve Ticaret ile Çalışma bakanlarımızla bir araya geldik. İş dünyasından gelen talepleri bizzat birinci ağızdan ilettik. Birinci ağızdan talepleri ilettik. Eldekini muhafaza etme dönemi. Tüccar ve sanayici ticaret, üretim ve istihdam kapasitesini korumamız lazım. Kapatılan bir bir fabrika 80 milyonun kaybı. Bizler faizlerle, kurlarla, vergilerle ve her gün karşımıza çıkan farklı bürokratik mevzuatla mücadele halindeyiz. Bin bir güçlükle mücadele ederken devletimizden tek bir isteğimiz var. Yanımızda olduğunu göstermesi. Bu ekonomik bir mücadele, bu ekonomik mücadele de en iyisini yapmamız gerektiğini söyledik. Sağolsunlar bize ilettiğiniz sorunları çözüm noktasında yardımcı olmaya çalışıyorlar” diye konuştu.

    “Bu teker bu tümsekte kalmaz”

    Ekonomide yaşanan sürecin üstesinden gelineceğini dile getiren Hisarcıklıoğlu, “Ben iş adamıyım. Hiçbir zaman karamsar olmadım. Karamsar olsam ertesi sabah gider dükkânı kapatırım, kapısına kilit vururum. İyiye bak iyiyi gör. İnancımız gereği ümit var olmak zorundayız. Ümitsiz olamayız. Bu krizlerin, sıkıntılı dönemlerin şerbetlisiyiz. Son 25 yıla bakın kaç tane bunun gibi sıkıntılı dönemi hep beraber atlattık. Babalarımız atlattı. Bizler atlattık. Bakın açık söyleyeyim. Bu teker bu tümsekte kalmaz. Yine rayında gidecek. Bir tek tümseği çıkarken zorlarınız. Tümsekten aşağı inişi de var bunun hiçbir zaman unutmayın. Sıkıntılar fırsatlarıyla beraber gelir. Tüccar ve sanayiciler için fırsatları da değerlendirme zamanı. Biz bugüne kadar nasıl üstesinden geldiysek bunun da üstesinden geleceğiz. İnşallah hep birlikte ülkemizi hak ettiği yere getireceğiz. Dünyanın en büyük ekonomileri arasına gireceğiz. Hedefimiz var bizim. Dünyanın ilk 10 büyük ekonomisi arasına girmek. Bizden sonraki nesilde Türkiye’yi dünya lideri yapacak” ifadelerini kullandı.

    Konuşmasında iş dünyasına birlik ve beraberlik mesajları da veren Hisarcıklıoğlu, “Bu süreçte birlik ve beraberliğimizi muhafaza etmek için birbirimizle dayanışma içerisinde olmalıyız. Sakın ha sakın siyasi görüşünden dolayı, mezhebinden dolayı etnik kökeninden dolayı veya farklı bir inanç kesiminden olduğu için birbirinizi ötekileştirmeyin. Bu süreçte görüyoruz ki bizim bizden başka dostumuz. Eğer bizler şucu bucu diye birbirimizi dışlarsak hepimizi kaybederiz. Onun için birlik ve beraberliğimizi muhafaza edeceğiz. Birbirimizi seveceğiz. Allah bize sevgiyi vermiş. İnsan olmanın en büyük özelliği bu. Yaratılanı severim, yaratandan ötürü. Birbirimizi gerdikçe dostsuz kalırız. Birbirimizin hatası ve noksanıyla sevmek zorundayız. Ülkemizin birliğini beraberliğini muhafaza ettiğimiz sürece, tek yumruk olduğumuz olduğu müddetçe kimse bizim bileğimizi bükemez. Farklı düşüneceğiz. Allah bize beyin vermiş düşünelim diye. Farklı düşüneceğiz ancak ortak akılda buluşacağız” şeklinde konuştu.

    “Geçmişte olduğu gibi bu tür süreçlerden Türkiye başarılı bir şekilde çıkmasını başarmıştır”

    Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan ise, Ağustos ve Eylül ayında döviz ve faiz cephesinde bir dalgalanma oluştuğunu belirterek, bu süreçte özellikle yurt dışı piyasalar açısından hak etmedikleri, ülkenin ekonomik gerçekleriyle bağdaşmayan değerlendirmelere maruz kaldığına işaret etti.

    Gelinen nokta itibariyle bu sürecin geride kaldığına inandığını anlatan Arslan, “Ekonomi yönetimimizin güçlü ve kararlı koordinasyonu ile iş dünyasının taleplerinin birinci elden yönetime aktarılması için ciddi aksiyonlar alınabiliyor. Önümüzdeki süreçte istişare ve karşılıklı işbirliğinin devam etmesi gerekiyor” diye konuştu.

    Türkiye’nin temel ekonomik verilerinin oldukça güçlü olduğunu anlatan Arslan, “Bankacılık sektörünün temelleri sağlam. Geçtiğimiz günlere göre daha güçlü bir pozisyona doğru ilerliyoruz. İki bankamızın yurt dışından sağladığı sertifikasyonlar ve yine hazinenin yurt dışı piyasalarından ihraç tutarının üç katı kadar talebi ile gelmesi ülkemizin geleceği ve ekonomisine yansıtmaktadır. İş dünyasının herhangi endişeye kapılmasına gerek yoktur. Çözümsüzlük anlamında. Bu süreçleri hep birlikte geçmişte olduğu gibi bu tür süreçlerden Türkiye başarılı bir şekilde çıkmasını başarmıştır. Bugünde çok daha başarılı bir seviyeye geleceğimize inanıyorum” dedi.

    Kamu bankaları olarak iş dünyasıyla et ve tırnak gibi olduklarını vurgulayan Arslan, şunları kaydetti:

    “Bir tarafın zayıflaması diğer tarafında zayıflamasına neden olacak. Bunun için iki tarafında güçlü olması lazım. Sorunları birlikte aşacağız. Biz geçmişte olduğu gibi bugünde başta esnaf ve KOBİ7ler olmak üzere iş dünyasının yanındayız. Yurt dışı kaynaklı özel sorunlarla uğraştı ama bu sorunlarında üstesinden geliyoruz. Hiçbir şekilde faaliyetlerimizi aksatacak bir durumla karşılaşmadık. Bunun da en büyük nedeni milletin bankamıza sahip çıkmasından kaynaklanıyor. Güçlenerek büyüdük. Mevduat sıralamasında Türkiye’nin en büyük ikinci bankası durumuna geldik. Mevduatta küçülme olmadı. Normal zamanda bu tür algı operasyonlarına maruz kalan finans kuruluşlarında tersi durum yaşanırken biz bu süreçte güçlenerek çıktık. Topladığımız tüm kaynakları iş dünyasının kullanımına aktarıyoruz. Karşılıklı birbirimizi güçlendiriyoruz.”

  • CHP’li Özel’den gündeme ilişkin açıklamalar

    CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel, gündemde yer alan CHP’nin İş Bankasındaki hisseleri, Rahip Brunson’un serbest bırakılması ve hastanelerde hayati önem taşıyan vakalar dışında ameliyat yapılmaması hakkında açıklamalarda bulundu.

    CHP Grup Başkanvekili ve Manisa Milletvekili Özgür Özel memleketi Manisa’da gündeme dair açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP’nin İş Bankasındaki hisseleri için ‘Kanun çıkaracağız’ sözlerini değerlendiren Özel, “Cumhuriyetin kurucu değerleriyle, kurucu kadrolarıyla kavgasını sürdüren Recep Tayyip Erdoğan en son olarak İş Bankasını yani Atatürk’ün biz özel banka olarak Türkiye Cumhuriyetine en büyük hediyesi olan İş Bankasını hedef almış durumda. Bu hedef alma ilk değil, her darbe döneminde, her otoriter rejimde bunlar olur hatta 1953’te ilk kez İş Bankası hisseleri kamulaştırıldı ama 1963’te Anayasa Mahkemesi dedi ki; ‘Hiçbir kanuni düzenleme vasiyetin üstüne geçemez. Vasiyet özel hukuk alanıdır ve bu alanda kanun düzenlemesi yapılamaz.’ 1980’de partimiz kapatıldı, partinin bütün mallarına el konuldu, İş Bankası hisselerine de el konuldu. Daha sonra Yargıtay’da dava açıldı. 1983-1984 Yargıtay kararını verdi ve dedi ki; ‘Bu hisseler Cumhuriyet Halk Partisinindir. Bu hisselere kamu el koyamaz’ dedi. Şimdi geldiğimiz noktada Recep Tayyip Erdoğan diyor ki, ‘Kanun çıkaracağız’ biz onun çıkaracağı bu kanunu anayasaya, yasalara, akla, vicdana aykırı olduğunu, ahlaka aykırı olduğunu biliyoruz. Siyasi rekabeti artık rakibinin malına, mülküne çökme noktasına getiren, rakibine maddi bir getirisi olmayan ama Atatürk’ün bir emaneti olarak, bir itibar olarak bırakılmış olan bir varlığa da saldırıyor. Bu kabul edilebilir bir yaklaşım değil. Biz buna direniriz, mecliste direniriz, meydanda direniriz, hukuk alanında direniriz ve en sonunda Recep Tayyip Erdoğan’ı bir kez daha bütün darbeciler gibi kamunun önünde, tarihin önünde mahkum ederiz. Bütün darbecilerin yanındaki yerini alır ve Kenan Evren ile birlikte saldırdı, başaramadı, haksız çıktı noktasına bir kez daha gelir” dedi.

    “Bunlarla yola çıkanlar bunların kazığını bir kez daha yedi”

    Rahip Brunson’un serbest bırakılmasıyla ilgili olarak da değerlendirmelerde bulunan Özel, “Rahip Brunson olayı Türkiye için utanç verici bir hal almıştır. İlk mesele ortaya çıktığında ‘Yok öyle şey ver papazı, al papazı’ dediğinde Recep Tayyip Erdoğan bu şu demek, Türkiye’deki bütün yargı bana bağlı demek. Bunu söyledikten sonra sen tutup da ‘Türkiye’de yargı bağımsız’ diyemezsin, dersen de sana hiç kimse inanmaz. Bugün Türkiye’de herkes şunu söylüyor; ‘Gördünüz mü; Tayyip Erdoğan diyor ki yargının bağımsız olduğunun ispatıdır bu diyor. Cumhurbaşkanı bunu söylüyor ama Türkiye’de herkes şunu söylüyor; ‘Gördünüz mü Amerika istedi rahibi verdik. Cep telefonlarını kıranlar pişman olmuş, ‘Telefonu haybeye kırdık, Amerika ile aramız haybeye bozuldu’ diyor. Yani bunlarla yola çıkanlar bunların kazığını bir kez daha yediler. İşin kötüsü bizimkiler bir yandan diye dursun ‘Türkiye’de yargı bağımsızdır’, Brunson, eşi, ailesi, Donald Trump, Türkiye’deki bağımsız yargıya değil, dönüp dönüp Tayyip Erdoğan’a teşekkür ediyor. Bu da esas meselenin ne olduğunu gösteriyor” ifadelerini kullandı.

    Acil ameliyatlar dışında ameliyat yapılmaması

    Birçok hastanede dövizdeki yükseliş nedeniyle acil dışında ameliyatların yapılmaması yönünde yazı yayımlandığını ancak bunun Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından yalandığını belirten Özel, şunları söyledi:

    “Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan diyor ki; ‘Türkiye’de hastanelerde doların yüksekliğinden, dövizin yüksekliğinden dolayı ameliyatların durma noktasına geldiği yalandır’ diyor ve Cumhuriyet Halk Partisini de genel başkanımızı da yalancılıkla suçluyor. Gazi Üniversitesi Başhekimi Prof. Dr. Ahmet Demircan’ı ben atamadım yayımladığı yazıda diyor ki; ‘Hayati önemi olanlar dışında ameliyat yapamayız’ peki buna yalan diyor ya bu tek örnek de değil. Kendi memleketimizde Celal Bayar Üniversitesinde de aynı yazı. Malzeme alımlarında sorun var, hayati önemi olanlar dışında ameliyat yapamayız’ diyor bunu kim diyor Celal Bayar Üniversite Hastanesinin başhekimi Emin Kurt. Karadeniz Teknik Üniversitesinde de başhekim Halil Kavgacı aynı yazıyı yazmış. Yani bir tane Kayseri’den, bir tane Karadeniz’den bir tane Ege’den her taraftan aynısı var. Peki bunlar üniversite hastaneleri. Ordu Sağlık Müdürlüğünden de aynı yazı var. Sağlık Müdürünü kim atıyor? Altında imzası var, Tuğçe Mutlu Başhekim vekili olarak. Ordu Devlet Hastanesinde diyor ki, kullanılan malzemeler temin edilemediği için hayati önem dışındaki vakalar dışında ameliyat yapılamaz. Bunların hepsi ortada. Bunlar mı yalan, senin söylediklerin mi yalan? Bunları Recep Tayyip Erdoğan’a teker teker gösterelim. Ondan sonra vatandaş da kimin yalan söylediğini kimin doğru söylediğini görsün.”

  • Başkan Kocaoğlu’ndan önemli açıklamalar

    İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinde konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Başkan Kocaoğlu, tüp geçit projesi yapıldıktan sonra Körfez Projesi için ihaleye çıkılacağını belirtirken, AK Parti grubunun bütçe ile ilgili çeşitli eleştirileriyle ilgili, “Partimizin gruptaki milletvekillerine söyleyeceğim. Mecliste teklif etsinler. İzmir’e para verilmesin” dedi.

    İzmir Büyükşehir Belediye Meclisinin mayıs ayının üçüncü birleşimi, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun idaresinde gerçekleşti. Toplantıda İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğünün 2017 mali yılı kesin hesabı ile taşınır mal kesin hesapları ile İZSU’nun faaliyet raporu görüşüldü. Toplantıda, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Başkan Kocaoğlu, AK Parti Grup Sözcüsü Hakkı Durmaz’ın “Merkezi hükümet kepçeyle sunuyor ama İzmir halkına kaşıkla veriyorsunuz” sözlerine karşılık, “Sadaka mı veriyorlar İzmir’e? Partimizin gruptaki milletvekillerine söyleyeceğim. Mecliste teklif etsinler. İzmir’e para verilmesin” diye cevap verdi. Kocaoğlu ayrıca, Gördes Barajından para ödemelerine karşın su alamadıklarını ve bir an önce sorunun çözülmesini beklediklerini belirtti. Kocaoğlu, Körfez projesi ile ilgili de, “Körfez projesinden vazgeçmem. Ama proje çıktıktan sonra bir defada bütün kanalın yapılması ihalesine çıkmayacağız. Göreceğiz tüp geçit yapılacak, projenin öngördüğü derinleştirme tarama yapılacak, ondan sonra ihaleye çıkacağız. Öyle bir yerden vazgeçtiğim yok” açıklamasında bulundu.

    “Yerelde kalkınma”

    CHP Grup Sözcüsü Bülent Çetinkaya konuşmasında rakamlar üzerinden örnekler verirken belediye çalışmalarını değerlendirdi. Çetinkaya, “Rakamlardan anlaşıldığı gibi bütçenin gerçekleşme oranı yüzde 97’dir. Bu ne kadar gerçekçi bir bütçe yapıldığını göstermektedir. İzmir modeli büyükşehir belediye başkanı önderliğinde dürüst ve şeffaf belediyecilik anlayışıyla gelmektedir. 2017 yılında yerelde kalkınma başarılı bir şekilde uygulanmıştır. Çalışmalardan dolayı teşekkür ediyoruz. Her iki raporla ilgili CHP olarak olumlu oy kullanacağımızı bildiririz” diye konuştu.

    Titanic benzetmesi

    Raporlar hakkında eleştirilerini sıralayan AK Parti Grup Sözcüsü Ali Kökoğuz, “Elimdeki geçen yılın kesin hesap tutanakları ile bu yılkilerin hepsi birebir aynı. Bir tek rakamlar farklı. Araya bir hizmet sokulamaz mıydı acaba? Biz romanı dinledik ama gerçek bu değil. Gemi alımı, süt kuzusu, ilaçlama, kıyı düzeni hepsi aynı. Kentsel dönüşüm sözü vermişsiniz, katı atık dönüşüm sözü, altyapı, ulaşım, viyadük, yeşil alandan bahsediyorsunuz. Verdiğiniz sözler var. Ulaşım konusunda ‘alt geçit üst geçit yapacağım’ diye. Bir bakıyorum, nasıl olabilir bu? Söz verdiğinizi yapamıyorsunuz. ‘Borcumuz yok, bütçemiz sağlam’ diyorsunuz peki bu durağanlık niye, söz verdiklerinizi neden yapamazsınız? Nedir sizin derdiniz? Titanic gemisi de sağlamdı. Sefere çıktığında gemi kaptanı gemimin batacağını anladı ve kemancıları güverteye çıkardı. Çünkü batan gemide panik çıkmasın diye. Siz sadece keman çalıyorsunuz. Ağustos böceği gibi lay lay lom yapıyorsunuz” ifadelerini kullandı.

    “İzmir için kanun çıkarın, para vermeyin”

    AK Parti Grup Sözcüsü Hakkı Durmaz da merkezi hükümetin kepçeyle sunduğunu ama bunun İzmir halkına kaşık ile yansıdığını öne sürdü. Durmaz, şöyle konuştu: “AK Parti’li olarak değil İzmirli olarak konuşuyorum. İzmirli hizmete susamıştır. İzmirli bunun daha fazlasını hak ediyor. İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesi bunu kaldıracak güçte. Bu niçin yapılmıyor? Bu bir öngörüsüzlük müdür, beceriksizlik midir? İzmirli niye 5 sene sonra bu hizmeti alma derdine düşüyor? İzmir’in acelesi var. Bütçe rakamları ortada. Alınan kredi notlarını biz de alkışlıyoruz, diyeceğimiz yok. Merkezi hükümetin bütçesine sırtınızı dayamışsınız.” Kocaoğlu araya girdi ve “Vermeyin kardeşim. Başbakana söyleyin İzmir için kanun çıkarın. Ne İzmir’de yaşayan insanlara ne İzmir Büyükşehir Belediyesine bütçeden para vermeyin deyin” dedi.

    “Gün içinde dönen parayı kim kullanıyor?”

    Konuşmasına devam eden Durmaz, “İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmirliye hakkını vermemektedir. Altını çize çize söylüyorum. Şirketler tasarruf yapar ama imkan olduğu halde metrolar ve hizmetler yapmamakta bir sıkıntı vardır. AK Parti grubu olarak ret oyu kullanacağım. ESHOT ile ilgili olarak sormak istediğim bir şey var; gittiğin kadar öde sistemine geçildi. Her kişi her gün 11 lira gibi bir para ödemek zorunda. Günlük olarak bu kart sahibi insanların yatırdığı para olarak günlük dönen parayı kim kullanmaktadır?” diye sorarken, Kocaoğlu ise, “Çiftlik Bank’a gönderdik. Karşılıksız para yok burada. Çiftlik Bank falan… Kesin hesap konusunda konuşacak adamın bütçe, kar- zarar konusunda belirli bir bilgisi olacak. Bilmeyebilir ayıp değil. Ama bilen bir kişinin hazırladığı bir raporla ya da brifing alarak gelip konuşması lazım. Bu konuşulanın endazesi yok. Benim ne dediğimi bu işi bilenler anlıyor” ifadelerine yer verdi.

    “İzmir’e para verilmesin”

    CHP Grup Başkanvekili Sırrı Aydoğan ise, “Kaç yıldır bu mecliste konuşulan şey aynı. Merkezi hükümet yatırım yaptı, yapmadı. Merkezi hükümetin ekstra yatırımları ayrıdır belediyelerin aldığı pay ayrıdır” dedi. Kocaoğlu da, “Partimizin gruptaki milletvekillerine söyleyeceğim. Mecliste teklif etsinler. İzmir’e para verilmesin” diye konuştu. AK Partili Kökoğuz, “Ondan sonra iki gözü iki çeşme ağlıyorsunuz” deyince Kocaoğlu, “Merkezi hükümet sadaka veriyor. Merkezi hükümetin geçen sene İzmir’den aldığı vergi 64 milyar TL. İzmir’e verdiği valinin parasından yatırımlara kadar hepsi 13 milyar. Sadaka mı veriyor İzmir’e? Ben ağlamam” cevabını verdi.

    “İhaleye çıktık”

    Eleştirilere toplu cevap veren Kocaoğlu, şunları söyledi:

    “Bir belediye başkanı, ‘metro yapmak belediyenin işi değildir, ben metro yapmayacağım’ dedi, Ulaştırma Bakanlığı yaptı. 4 milyona yakın para harcandı. Bizimle kıyaslanabilecek tek il. Oradaki metronun kaç mislinden fazlasını biz kendi kaynaklarımızla raylı sitsem yaptık. Ulaşımın en ucuz olduğu kentiz. Titanic falan, bunlara cevap vermek ayrı bir şey. ÇED raporlarımız geldi. İhaleye çıktık. Aynı ÇED rapor İzmir Limanı için beraber geldi. Devlet Demiryolları’nın ihale çıkıp liman yolunun nasıl genişletileceği konusunda proje ihalesine çıkıp bir an evvel yapması gerekiyor ki İzmir limanı büyüsün, iş hacmi gelişsin, İzmir kalkınsın. Çandarlı Limanı’na er geç yatırım yapılacak. Ona da zemin hazırlanmış oluyor. Biz büyük Körfez projesi için ihaleye çıktık. Sonra yapım işlemine devam edeceğiz.”

    Oy çokluğu ile kabul edildi

    İnşaatlardan alınan otopark bedelini merkezi hükümetin hazırladığı düzenlemeye göre aldıklarını belirten Kocaoğlu, şöyle konuştu:

    “Belli yerlerde yüzde 50’den fazla alamaz diyor. Dönüşüm var. Biz o parayı Çiftlik Bank’a yatırmadık. Şurada elektrik fabrikası var. Gözümüzün önünde akıyor gidiyor. Almaya razıyım. 1 milyona almak yetmiyor. Orada en az 30-40 milyon para harcamak lazım. Ben kimseye ‘borcum yok’ demedim. Şu anda Narlıdere metrosunun yaklaşık 200 milyon Euro kredisini aldım. İhale süreci devam ediyor. Buca metrosu şu anda Kalkınma Bakanlığında bekliyor. Onaylayacak. Alt Yapılar Genel Müdürlüğü onayladı, gerisi prosedür. Onun da kredi görüşmelerini yaptım. Minimum 500 milyon Euro. Onun da inşaatına gelir gelmez çıkacağım.”

    Kocaoğlu Türkiye’de ilk defa arazi yollarını asfaltlayan, tarımı ayağa kaldıran belediye olduklarını da sözlerine ekledi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve ESHOT Genel Müdürlüğünün 2017 mali yılı kesin hesabı ile taşınır mal kesin hesapları oy çokluğu ile kabul edildi.

    “Ben şikayeti sevmiyorum”

    İZSU’nun 2017 yılı faaliyet raporu İzmir Büyükşehir Belediye Başkanvekili Sırrı Aydoğan idaresinde görüşüldü. Faaliyet raporu hakkında konuşan CHP Grup Sözcüsü Bülent Çetinkaya, yatırımların çevre ve insan sağlığını gözeterek yapıldığını vurguladı. Başkan Aziz Kocaoğlu da, AK Parti grubundan faaliyet raporuyla ilgili gelen eleştirilere toplu yanıt verdi. Başkan Kocaoğlu, “Haklı olarak muhalefetten arkadaşlar eleştiride bulunuyorlar. Hak vermemek mümkün değil ama İzmir Büyükşehir Belediyesi ve İZSU birimi çok hızlı bir şekilde yağmur suyu atık su ayrıştırma çalışmalarına devam ediyor. En acil yerlerden başlayarak bütçemizin büyük bölümünü buraya harcıyoruz. Ben şikayeti sevmiyorum. 19 tane ilçe devraldık. Zaten bazı belediye başkanlarımızın altyapı çalışmalarını yaptığımızda ‘toz oluyoruz’ demesinden ne iş yaptığımızı sanıyorum anlıyorsunuzdur. Altyapı zahmetli bir iştir. Sihirli değnekle olmaz. ‘ÇED gereksizdir’ raporunu aldık, şimdi ne zaman yapacaksın? Büyük Körfez projesinden örnek vereyim. Rapor çıkar çıkmaz proje ihalesine çıktık. Bugün ÇED raporu verildiğinde iş bitmiyor. İş yeni başlıyor. Bostanlı Barajı da yeni başlıyor. ÇED raporu aldıktan sonra kamulaştırmaya başlıyorsun” dedi.

    “İnatla takip ediyoruz”

    Büyükşehir olarak, karar verilen projelerin hepsini takip ettiklerini ve izlediklerini kaydeden Kocaoğlu, şunları söyledi:

    “Hepsi hakkında mücadele veriyor ve geç de olsa projeyi gerçekleştiriyoruz. İnançla ve inatla takip ediyoruz. İZSU’da da aynı şeyi yapıyoruz. Zaman önemli. Kaynak bulmak önemli, proje yapmak önemli. Bunların hepsini büyükşehir dünya standartlarının da üstünde yapıyor. Siz tabii ki eleştireceksiniz. Türkiye’de hangi vilayette ve dünyada çoğu vilayette çevre yatırımları konusunda atık suların değerlendirilmesi konusunda herkesle yarışacak duruma geleceğiz? Bunu söylemeyi sevmiyorum ama Büyükşehir, kişi başına 69 ton su arıtıyor. İstanbul 28,5 ton, Ankara 4,5 ton aylık. Bu nedir? Bu bir faciadır, anlayana. Çeşme’yi devraldık ve sadece su şebekesini yenilemek üzere üç tane ihale yapıyoruz. Arıtma yok, kanalizasyon yok. Su şebekesini yeniliyoruz. 250 milyon liranın üzerinde. Torbalı’da 46 milyon liralık 274 kilometre şebeke yeniledik. Hain ilan edildik. Yenilemeyelim mi, Torbalı’dan su akmasın mı? Toz oluyormuş bilmem ne. 160 küsur kilometre Menderes’te bedeli 28 milyon. Yapmayalım mı? Aynı çalışma diğer ilçelerimizde var. Bunları yapmak zorundayız. 14 senedir altyapı ile uğraşıyorum. Zor iştir, irade ister. 14 senedir benim kaderime bu düştü. Ben de isterdim başka yerlere para harcamak. En acil iş olarak altyapı düştü. Büyükşehir İZSU birimi dördüncü faz işe yara yaramaz. Onu meclis üyesi bilmez. Üç faz arıtma var. Yapıldığı günden bu yana bakımı yapılmadı. 40 milyon ton yağmur suyunu arıtmaya göndermiyoruz.”

    “Gördes’ten su alamıyoruz”

    Gördes Barajının ciddi bir problem olduğunu kaydeden Kocaoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Gördes Barajının açık yüreklilikle probleminin ortaya konulması gerekir. Bu benim görevim değil. Biz 2010 yılı itibariyle parasını ödüyoruz. Ödediğimiz miktar ciddi bir şeyi buldu. Barajda problem var. Maksimum kapasite 450 milyon metreküp. Baraj 69 milyon metreküp dolduğunda kaçaktan dolayı su boşaltıyor. Su, maksimum kapasiteye göre 40 milyon metreküp olabiliyor. Yüzde 10 doluluk sağlanabiliyor. Bu benim yaptığım işte de olabilir. Teknik problem, hata olur. İş yapıyoruz. Ama bunun açık yüreklilikle halledilmesi lazım. Baraj boşaltıldı, iki senedir bu problem giderilmeye çalışıldı ama giderilemedi. Bürokrasi tarafından üstü örtülmeye çalışılıyor. Cumhurbaşkanı, Başbakan, Orman ve Su İşleri Bakanı bildirilerde ‘İzmir’in su problemini çözdük’ diyor. Ben, o suyu alacağım diye parasını ödüyorum. Onda bir problem yok. Devlete ödüyoruz. Ama problem devam ediyor ve Gördes’ten su alamıyoruz.”

    “Müteahhitten teslim alamıyoruz”

    Belkahve’deki 110 kilometrelik hat hakkında da bilgi veren Kocaoğlu, şöyle devam etti:

    “Biz bu 110 kilometre bir hatla Belkahve’ye geliyoruz. Bu hattın yapılması DSİ sorumluluğunda 35 kilometre Sarıkız’a kadar yapıldı. Ondan sonrası yapıldı ama teslim edilemiyor. Çünkü problem var. Teknik hatalar var, müteahhidin yamadığı işler var, projede hatalar var. Belkahve’deki arıtmayı bitirdik. Su alamadığımız için arıtmanın testini yapamıyoruz ve müteahhitten teslim alamıyoruz. Problem olur ama samimiyetle iyi niyetle çözmeye çalışmak lazım. Belediyelerde de, devlet de büyük yatırımlarda mutlaka problemler çıkar.”

    “Bir defa da bütün kanalın yapılması ihalesine çıkmayacağız”

    Konuşmasında, Körfez projesinden vazgeçmeyeceğini vurgulayan Başkan Kocaoğlu, “Körfez benim projem. İzmir Limanının büyütülmesi de benim projem. Çünkü yerelde kalkınma benim projem. Bu projeyi götürüp Başbakana veren ondan sonra takip eden, biziz. Ben o projeden vazgeçmem. Bu projeyi neden ötelemek zorundayım anlatayım; bizim Körfez projesinin de Körfez Geçişini n de ÇED dosyasını aynı müteahhit firma aldı ve yaptı. 12 senedir DEÜ Deniz Bilimleri ile Körfezin bilinirliği ile ilgili sürekli çalışma yapıyoruz. Bu projeyi İzmir Büyükşehir Belediyesi yaparsa Körfez suyunda yüzde 40 sirkülasyon artıyor. Ama tüp geçit yapılırsa bu bizim yaptığımız yatırımın sirkülasyona katkısı yüzde 10’da düşüyor. Projeci, eğer bu tüp geçit yapılacaksa artı 18 milyon metreküp malzemenin daha onların öngördüğü şekilde taranması gerektiğini söylüyor. Tüp geçide karşı olmadığımızı ve böyle büyük bir yatırımı desteklediğimizi sürekli beyan ediyoruz. Biz vazgeçmedik ve şu anda büyük Köfrez projesinin kanalını yapmak için proje ihalesine çıktık. Çıkarken de senede 4 milyon metreküp malzemeyi taşıyabilecek bir makine sistemi kuruyoruz. Proje çıktıktan sonra makine sistemi ile çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Ama proje çıktıktan sonra bir defada bütün kanalın yapılması ihalesine çıkmayacağız. Göreceğiz tüp geçit yapılacak, projenin öngördüğü derinleştirme tarama yapılacak, ondan sonra ihaleye çıkacağız. Öyle bir yerden vazgeçtiğim yok” ifadelerine yer verdi.

    İZSU’nun faaliyet raporu, oy çokluğu ile kabul edildi.

  • Ayşe Aypay’dan İHA’ya özel açıklamalar (1)

    Eskişehir Osmangazi Üniversitesinde yaşanan ve 4 kişinin öldüğü saldırının ardından Doç. Dr. Ayşe Aypay, İHA’ya özel açıklamalarda bulundu.

    Doç. Dr. Ayşe Aypay, yaptığı açıklamada, “4’üncü katta zaten beni de aramış, bulamamış. Volkan Bayar hakkında suç duyurusunda bulunmuştum iftiraları dolayısyla, FETÖ’cü hakaretleri dolayısyıla savcılık ifadeye çağırmıştı. Savcılıktaydım hasbelkader. Yoksa bugün 5’inci cenazeydim ben” ifadelerini kullandı.

    O an Rektörlük binasında olmadığı için kurtulduğunu söyleyen Doç. Dr. Ayşe Aypay, olaydan hemen sonra kameraların karşısına geçti ve Volkan Bayer hakkında defalarca şikayetçi olduklarını söyledi. “Saldırgan başkalarına iftira atan bir FETÖ’cüydü” dedi.