Etiket: Açıklamalar

  • Başkan Yıldız’dan önemli açıklamalar

    Başkan Yıldız’dan önemli açıklamalar

    Samsun Eğitim-Bir-Sen 1 Nolu Şube Başkanı ve Memur-Sen İl Temsilcisi Hamdi Yıldız, Eğitim-Bir-Sen Başkanlar Kurulu sonrası önemli açıklamalarda bulundu.

    Başkanlar Kurulu Toplantısı’nı, video konferans yöntemiyle gerçekleştirdiklerini ifade eden Hamdi Yıldız, iki gün süren toplantıda Kovid-19 salgını gölgesinde devam eden eğitim-öğretim faaliyetleri, yaşanan sıkıntılar, sorunların çözümüne yönelik öneriler ve sendikal çalışmalar hakkında istişarelerde bulunduklarını ifade ederek alınan kararlar hakkında bilgi verdi.

    Başkan Yıldız, “Dünya genelinde sağlık başta olmak üzere ekonomiyi, çalışma hayatını, eğitimi, her türlü kültürel ve sanatsal faaliyetleri etkisini altına alan ve hayatımızı tehdit eden Kovid-19 salgınına karşı en büyük güç, alınacak olan bireysel ve kamusal tedbirlerdir. Salgının önlenmesi, başta eğitim faaliyetleri olmak üzere, normalleşmenin tek yolu tedbirlere harfiyen uymaktan geçmektedir. Salgın sürecinde öğrenciler ve eğitim çalışanları öncelenerek eğitim-öğretim ortamlarında gereken tedbirler alınmalı, eğitimin yüz yüze yapılması temel amaç olmalıdır. Salgının seyrine göre yüz yüze eğitimin mümkün olmadığı hâllerde uzaktan eğitimin eşit şartlarda erişilebilirliği ve sürekliliği sağlanmalıdır. Eğitim-öğretim faaliyetlerinin başlaması nedeniyle ders planlaması, yüz yüze ve uzaktan eğitim icra etmeleri sebebiyle eğitim çalışanlarına filyasyon ve denetim görevinin verilmemesi eğitimin verimliliği ve devamlılığı açısından elzemdir” dedi.

    Başkan Yıldız, “Öğretmenlerin iradesine saygı duymayan, onları demokratik tercihleri üzerinden ayrıştıran, tahkir ederek ‘iradesini pazarlamakla’ itham eden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu kınıyoruz. Kendisini kamuoyunun vicdanına havale ediyor, öğretmenlerimizden özür dilemeye çağırıyoruz. 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun, aradan geçen yirmi yıllık sürede artık güncel ihtiyaçlara cevap vermediği görülmektedir. ILO standartları çerçevesinde kamu görevlilerinin beklentilerini karşılayacak, daha işlevsel ve çözüm odaklı bir toplu sözleşme masasına imkân sağlayacak, kamu görevlilerinin çalışma şartlarını iyileştirecek, haklarını geliştirecek yeni bir düzenleme yapılmalıdır. Aile birliğini bozan, aynı işi yapanlar arasında sosyal hiyerarşi üreten, hak ve ücretlerde haksızlığa ve adaletsizliğe yol açan sözleşmeli öğretmenliğin yanı sıra, eğitimcileri ucuz işçiliğe mecbur bırakan ücretli öğretmenlik uygulaması da kaldırılmalı; kadrolu öğretmenlik yegâne istihdam biçimi olmalıdır. 3600 ek gösterge sözü, 2023 Eğitim Vizyonu’nda yer almasına, Cumhurbaşkanlığı eylem planlarına da dâhil edilmesine rağmen bu konuda beklentiler karşılanmamış, hiçbir somut adım atılmamıştır. 3600 ek gösterge tüm eğitim çalışanlarını kapsayacak şekilde hayata geçirilmelidir” diye konuştu.

    Yıldız, “Eğitim kurumu yöneticiliği, ‘Eğitim Yönetiminde Liyakat ve Kariyer’ raporumuzda tanımladığımız ve Bakanlığın 2023 Eğitim Vizyonu Belgesi’nde de ifade edildiği şekliyle profesyonel meslek statüsüne kavuşturulmalıdır. Bu doğrultuda, eğitim kurumu yöneticilerinin müktesep hakları korunmalı, meslekî ilerlemelerini sağlayacak liyakat esaslı, kadro güvencesine dayalı bir sistem kurulmalıdır. Hizmetli, memur, şeflerimiz başta olmak üzere, tüm genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı çalışanlarının mali ve özlük hakları iyileştirilmeli; kamu personel sisteminde ilerlemelerini sağlayacak görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları periyodik olarak yapılmalıdır. Yardımcı hizmetler sınıfı çalışanları öğrenim durumları, fiilen yaptıkları görev ve hizmet süresi itibarıyla genel idare hizmetleri sınıfı kadrolarına herhangi bir sınava tabi tutulmadan geçirilmelidir. Kovid-19 salgın sürecinde çalışma hayatımızın normalleşmesi, ekonomide büyüme ivmesinin yeniden yakalanması, kamu görevlilerinin düşen alım gücünün iyileştirilmesi, eğitim faaliyetlerinin her şartta sürdürülebilmesi amacıyla gereken tedbirler alınmalı, bu bağlamda ihtiyaç duyulan kamu politikaları hızla hayata geçirilmelidir” ifadelerini kullandı.

    Başkan Hamdi Yıldız, Eğitim-Bir-Sen olarak alınan kararların takipçisi olduklarını ifade ederek açıklamasını sona erdirdi.

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kocaeli’de önemli açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Erdoğan’dan Kocaeli’de önemli açıklamalar

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kocaeli 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. İzmir depremi üzerinden hükümeti eleştirenlere cevap veren Erdoğan, “İzmir depremi CHP’nin enkaz altında kaldığı bir depremdir” dedi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kocaeli 7. Olağan İl Kongresi’ne katıldı. Kongre Kocaeli Uluslararası Kongre Merkezi’nde gerçekleştirildi. Kongreye AK Parti Genel Sekreteri Fatih Şahin, AK Parti Teşkilattan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ali İhsan Yavuz, AK Parti İzmir Milletvekili ve eski başbakan Binali Yıldırım, Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, AK Parti Kocaeli milletvekilleri, AK Parti’li ilçe belediye başkanları katıldı. Kongrede il başkanlığına aday gösterilen AK Parti İl Başkanı Mehmet Ellibeş ise bir yakınının korona virüs test sonucunun pozitif olması sebebiyle kongreye katılamadı.

    Konuşmasında partililere seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Kim kibir belasına bulaşırsa artık bu partide yeri kalmamış demektir. Hiçbir sıfat, yoğunluk milletin gönlünü kırmanın, milleti hor görmenin bahanesi olamaz. Kuruyan dalları budandıkça güçlenen ağaç gibi, ülkenin her köşesine dallarımızı salacağız. Ana kademe ile kadın kolları, gençlik kolları, başkanlar, vekiller ile partimize gönül vermiş her bir kardeşimiz ile milletimizin emrinde olacağız. Bu millete efendi değil, hizmetkar olmanın gayreti içinde olacağız. Şahsım olarak gerektiğinde canımı ortaya koyma pahasına bu kutlu davaya adanmış olmaktan daha büyük bir şeref bilmiyorum. Ne belediye başkanlığım, ne genel başkanlığım, bu büyük davanın bir ferdi olmanın önünde değildir. Sizlerden de aynı anlayış ile partimize sahip çıkmanızı, milletimiz ile olan muhabbetimizi sıkı tutmanızı istiyorum” diye konuştu.

    “Kocaeli’ne 18 milyar tutarında yatırım yaptık”

    Kocaeli ile ilgili yatırımlardan bahseden Erdoğan, “Kocaeli’ne 18 milyar tutarında yatırım yaptık. Hiçbir siyasi partinin geçmişinde böyle bir şey yok. Şehrimize eğitimde 11 bin 443 adet yeni derslik inşa ettik. Yüksek öğrenim öğrencilerimiz için 14 bin kişilik yurt binaları açtık. 950 kişi kapasiteli yurt inşaatı inşallah seneye tamamlanıyor. İzmit, Gebze, Kandıra’da 3 bin 850 kişi kapasiteli yurt inşaatlarımızın proje çalışmaları sürüyor. 18 yılda 37 spor tesisi kazandırdık. En güzel statlardan birini bu şehrimize yaptık. Şehrimiz için 9 millet bahçesi projemiz bulunuyor. Bay Kemal bunlardan haberin var mı? 9 sağlık tesisinin inşası devam ediyor. Ulaştırmada 193 kilometre ilave ile şehrimizin bölünmüş yol mesafesini 343 kilometreye ulaştırdık. Kuzey Marmara Otoyolu’nun biten kesimlerini etap etap trafiğe açtık. Kurtköy-Akyazı kesiminin yıl sonu tamamlanması ile tümüyle hizmete girecektir. Kocaeli’ni yüksek hızlı tren noktası haline getirdik. Kocaeli Türkiye’nin doğusundan, batısına birçok il merkeziyle bağlanmış olacak. Kocaeli’ne bunlar yakışır. Türkiye’nin en büyük lojistik merkezlerinden birini kazandırdık. Köseköy lojistik merkezinin ikinci etabına ilişkin ihale çalışmaları sürüyor. Gebze’yi Marmaray ile boğazın altından İstanbul ile buluşturduk. Gebze Organize Sanayi Bölgesi, Darıca Sahil Metro hattı yaklaşık 15 kilometre uzunluğunda. 12 İstasyon ve depo sahasından oluşuyor. Hedefimiz bu hattı 2023 yılına kadar hizmete sunmak. Kocaeli’nde 2 baraj, 3 gölet inşa ettik. Bir gölet daha inşa ediyoruz. 27 bin dekar araziyi sulamaya açtık. 5 sulama tesisi ile 48 bin dekar araziye daha can suyu sağlayacağız. 380 milyon tutarında Kocaelili çiftçimize destek verdik. Doğalgaz almayan ilçemiz kalmadı” şeklinde konuştu.

    “İzmir depremi CHP’nin enkaz altında kaldığı bir depremdir”

    İzmir depreminden bahseden Erdoğan, “Kocaeli, 1999 depremiyle, depremin yol açtığı yıkımları ve acıları en iyi bilen şehirlerin başında geliyor. Hayatını kaybedenlere Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralanan bin 35 vatandaşımızdan 3’ü ağır olmak üzere 24’ü halen hastanede tedavi görüyor. Depremin ardından devletimiz tüm bakanlıkları ile İzmir halkının yardımına koştu. 1 yıl içinde oradaki çalışmalarımızı tamamlayacak ve depremzede kardeşlerimize konutlarını teslim edeceğiz. Pek çok yardım teşkilatı ve STK hemen depremzedelere el uzattı. Evleri ve işyerleri yıkılan, hasar gören, denizin taşması sebebiyle zarar gören vatandaşlarımıza her türlü destek sağlandı. Eşyalarını alamayan vatandaşlara 30’ar bin lira nakdi yardımda bulunuyoruz. Taşınan ev sahiplerine 13 bin lira, kiracılara 5 bin lira yardım yapılıyor. İş yerine yıkılan, sular altında kalan esnaflarımıza 50 bin liraya kadar hibe desteği veriliyor. Depremzedelerin tüm ihtiyaçları karşılanıyor, 520 bin öğün yemek hizmeti verildi. Psiko destek olarak 32 bin çocuk ve yetişkin ile görüşme gerçekleştirildi. Şehirde herhangi bir çadır eksiği veya kalacak yer sıkıntısı yoktur. İki konteyner kent kurulması için çalışmalar sürüyor. 2 hafta içinde kullanıma hazır hale gelecektir. Acil müdahale dahil her türlü sağlık hizmeti veriliyor. Hasar tespit çalışmalarını Salı gününe kadar bitiriyoruz. Hasarsız veya az hasarlı binalarda oturanların evlerine girmelerinde herhangi bir sakınca görülmüyor. TOKİ yeni konutların inşası konusunda hemen çalışmalara başlamıştır. Amacımız az katlı, sağlık, huzurlu konutlar inşa ederek depremin yıl dönümüne kalmadan İzmirli kardeşlerimizin hizmetine sunmaktır. İlk etapta 5 bin konut inşa edilecek. Maliyetlerinden yüzde 40 ile 50 indirim yapılacak konutlar 2 yılı ödemesiz 18 yıl ödeme ile hak sahiplerine verilecektir. İzmir’e tekrar geçmiş olsun diyorum. Deprem gibi ortak bir acıyı devlete, hükümete, şahsıma karşı kullanmaya çalışanlara iki çift söz etmek istiyorum. İzmir depremi aynı zamanda CHP’nin enkaz altında kaldığı bir depremdir. İzmir’in kahir ekseriyetinde on yıllardır CHP belediyeleri yok mu? Bunların inşası ile ilgili adımlarına müsaade etmediniz mi? Ruhsatlarını siz vermediniz mi? Sulak arazilere inşa izni veren siz değil misiniz? Şimdi nasıl oluyor da kalkıp buradan iktidara fatura kesmeye kalkıyorsunuz. Bu afetlerin sorumlusu sizsiniz. Her yerde yatay mimari diye bağıran bir Cumhurbaşkanı var ama siz dikey mimariyi tercih ettiniz. Kentsel dönüşüm başta olmak üzere, hükümetin her adımını engellemeye çalışanlar onlar. El uzatmak yerine elleri arkada boş boş gezen onlar. İzmir’in milletvekilisin kaç saat kaldın orada? Turistik seyahat yaptı, Ankara’ya geri döndü. Bunun adı yüzsüzlükten öte ahlaksızlıktır. Siz en iyi bildiğiniz iş olan parti için kavga ile uğraşın. Simav’da, Erzincan’da, Elazığ’da deprem oldu biz oradayız. Anında 10 günü bulmadan enkaz kaldırma çalışmalarını bitirdik. Acısına derman olamadığınız millet ile dalga geçmek size bir şey kazandırmaz. Sadece nefret ettirir” ifadelerini kullandı.

    Programın açılış konuşmasını yapan Kocaeli Büyükşehir Belediye Başkanı Tahir Büyükakın, “Hem şehrimi hem de ülkemiz için hayırlara vesile olacak. Sizler için milletimizden aldığımız emanetin hakkını vermek için gündüz gece demeden var gücümüzle, bütün arkadaşlarımızla durmadan, yorulmadan sürekli çalışmaya devam ediyoruz. Yeter ki emanetin hakkını teslim edelim” dedi.

  • Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu Toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu Toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “İki aşı adayımızın hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış, sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Bilkent Yerleşkesi’nde gerçekleştirilen Koronavinüs Bilim Kurulu Toplantısı’nın ardından basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Bakan Koca, tedbirlere uyulursa hem gribal enfeksiyondan hem de korona virüsten korunmuş olunabileceğini belirtti. Koca, “Korona virüsle ilgili artık çok şey biliyoruz. Kuralların sonuçları hakkında, somut, ölçülebilir tecrübelerimiz var. Salgının maske, mesafe ve temizlik tedbirlere uyuldukça gerilediğini, bu tedbirlerden vazgeçtikçe tırmanışa geçtiğini hem ülkemizde hem dünyada görüyoruz. Maskenin koruyuculuk özellikleri konusunda yeni veriler ortaya çıkmaktadır. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) 2 gün önce 12 Ekim’de grip güncelleme raporunu yayınladı. Bu raporda grip mevsimini yaşamış olan Güney Yarım Küre’de Yeni Zelanda, Orta ve Güney Amerika gibi yerler de bu yıl bu enfeksiyonun çok seyrek görüldüğü bildirilmektedir. DÖS grip vakalarının azalması sonucunu maske, sosyal mesafe ve el hijyenine bağlamaktadır. Yapılan bazı araştırmalar korona virüs tedbirlerinin grip ve bazı enfeksiyonları yüzde 35 civarında diğer bazı araştırmalarsa en az yarı yarıya ortaya koymaktadır. Ekim ayındayız. Gribin en yaygın olduğu günlere girdik. Korona virüse karşı alacağımız tedbirler bizi gripten de koruyacak. Tedbirlere uyarsak 2 hastalıktan birden korunmuş olacağız. 2 ayrı virüse karşı tedbir aynıdır. Grip ölüme yol açabilen bir hastalıktır. Kronik karaciğer, kronik akciğer, kalp, hipertansiyon, diyabet hastalığı olan vücut direnci düşük kişiler gribal enfeksiyonlar sonucunda hayatını kaybedebilmektedir. Buna rağmen gribin bulaşmasına karşı yeterince duyarlı değiliz” ifadelerine yer verdi.

    DSÖ Covid-19 raporuna ve AB ilerleme Raporu’na değinen Bakan Koca, “DSÖ Covid-19 raporunda pandemiye karşı elde ettiğimiz başarı kapsamlı şekilde ele alınıyor. Türkiye’nin en zengin ülkeler arasında olmamasına rağmen salgınla mücadelede en cömert davranan ülkelerden biri olduğu vurgulanıyor. Temaslı taramasıyla vaka tespiti izalasyonla kontrol altına almaya strateji buna ek olarak erken tanı ve tedaviye dayalı klinik uygulamasına vurgu yapılıyor. DSÖ Covid-19 Türkiye raporundan sonra bugünlerde yayınlanan AB İlerleme Raporu’na değinmek istiyorum. Raporda Türkiye’de mart ayında başlayan Covid-19 pandemisi çerçevesinde bakanlığımız halk sağlığı koruyucu ve sağlık kuruluşlarıyla sağlık personelinin üstündeki yükü artması önleyici tedbirleri vakit kaybı olmadan belirtilmektedir. Türkiye’nin sağlık sistemi Covid-19 pandemisinin gereklerini sağlayabilecek güçtedir. Sosyal güvencelere bakılmaksızın herkese ücretsiz test ve tedavi imkanı sağlanmıştır. Türkiye krizin erken döneminde AB İlerleme Raporu’nda yer alan değindiğim hususlar küresel salgına karşı savaşımızı küresel standartlarda verdiğimizi göstermektedir. Bu standartlar başarımızın bir kısmını değerlendirmeye dönüktür” diye konuştu.

    “Virüs taramalarına başladık”

    Temmuz ayından itibaren normalleşme dönemine geçtiğini hatırlatan Koca, “Sınırlamalar kalktı. Ülkeler arasında gidiş ve gelişler yine ülkelerin koyduğu günlük vaka sayılarının belli düzeyin altında olması şartıyla başladı. Bu dönemin yeni gereklilerine uygun olarak virüs taramalarına başladık. Bu taramaları havaalanlarında, yurtdışına gidenlere, cezaevinde bulunanlara, asker, sporcu, organize çalışanlarına yapıyoruz. Bugüne kadar havayoluyla yurtdışına gidenlerde yaptığımız test sayısı 490 bin 480’dir. Bu taramalarda bin 226 kişide test pozitif çıkmıştır” dedi.

    “15 Ekim’de bu saha taramasını tekrarlıyoruz”

    15 Ekim’de saha taramasına tekrar başlanacağını vurgulayan Koca şu ifadelere yer verdi:

    “Daha önce enfeksiyonun yaygınlığı ve bağışıklık durumunu ölçmek için 153 bin kişiyi kapsayan bir saha taraması yapmış, sonuçlarını da kamuoyuyla paylaşmıştık. 15 Ekim’de bu saha taramasını tekrarlıyoruz. Toplumunun tamamını yansıtacak büyüklükte örneklendirme üzerinde çalışma yapıyoruz. Hem belirtisiz olduğu halde testi pozitif çıkan taşıyıcı vakaları hem de antikor testleriyle daha önce virüs kendisine bulaştığı halde bunu fark etmemiş fakat sonuçta bağışıklık geliştirmiş kişileri tespit etmiş olacağız. Bu çalışma bize toplumun tamamı hakkında fikir verecektir. Pandeminin ilerleyen aylarında yurt dışına gidip gelenler, dış alanlarda tedbirlere uyanlar toplumca disiplinli olduğumuzu belirtiyorlar. Törenler ve toplu etkinliklerin olduğu ayları geride bıraktık. Kapalı alanlar çok önem kazandı. Aynı işyerinde çalışan kişilerin tedbir almadıklarını duyuyoruz. Maske kuralından ödün verilmemelidir”

    “Risk tabana yayılıyor”

    Maskenin bazı bilim adamlarınca aşı benzeri bir konu olarak kabul edildiğini hatırlatan Koca, “Aşı konusunda salgına karşı tam bir güvence olarak görülmemelidir. Korona virüs bulaştığı kişide 2 veya 3 hafta sonra iz bırakmayacağı hatta fark edilemeyeceği gibi bu süre hayatın en çetin günleri de olabilir. Aşı konusunda gelişmeler ise çok yol alınmasına rağmen böyle kısa günlerde ifade edilemez. Aşı yaygın olarak yapılabileceği güne kadar kendini virüsten koruyabilenler için bir çare olacaktır. Aşı kendisini virüsten koruyamayanlar için çare değildir. Salgında başta çok sıkı tutulan tedbirler yorgunluk sebebiyle gevşiyor. Virüsün yol açtığı hastalık ve tedavisi hakkında çok daha bilgi sahibi olmakla birlikte risk tabana yayılıyor. Testi pozitif çıkanların ve bunların temaslıların izolasyon kuralına uyması şarttır. Bakanlık olarak gerekli önlemleri alıyoruz. Belirgin semptomu olan kişilerin sağlık kuruluşlarına bir an önce başvurmalarını istiyoruz. Ağır hastalar bunlar arasından çıkıyor. İzlediğimiz strateji tedbir ve koruma, tanı ve izolasyonla normal yaşama dönüştür” ifadelerine yer verdi.

    HES uygulaması

    HES’ten her vatandaşın yararlanması gerektiğini ifade eden Koca, ”Girip çıkacağınız yerin risk durumunu HES’le öğrenebilirsiniz. HES korona virüs konusunda güncel tüm verileri içeren bir nevi haritadır. Bizler sahada her türlü tedbiri almak ve bütün şüphelilere ulaşmak için seferberlik halindeyken bütün pozitifleri takip altında tutarken sizler de lütfen HES’ten yararlanın” dedi. Son 6 haftadır Türkiye’nin bazı bölgelerine ziyaretlerde bulunduğunu anımsatan Koca, “Salgınlar yerinde müdahaleleri gerektiriyor. Biz de bu sebeple son 6 haftadır ülkenin bazı bölgelerine ziyaretlerde bulunduk. Vakaların artış gösterdiği bölgelerde sebepleri ortaya çıkararak ek tedbirler aldık. Son bir hafta içinde İstanbul, Bursa, Denizli, Kahramanmaraş’ın olduğu bazı illerimizde artışlar oluştu. Geçtiğimiz pazartesi günü yüz yüze eğitimde planlanan ikinci aşama ortaya kondu. Salgında başarı kazandıkça hayatın her alanında sırayla eski düzene kavuşacağımız aşamaya yaklaşıyoruz. Hem DSÖ hem AB ilerleme raporunda bahsettiği salgınla mücadele stratejimizle bu işin üstesinden alnımızın akıyla geleceğiz, şüpheniz olmasın, sizden istediğimiz sabır, sebat ve bilhassa da girdiğimiz aylarda tedbirlere harfiyen uymaktır” diye konuştu.

    “Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinden çalışmaktadır”

    Ortak çalışma grubunun 4 farklı aşı üzerinde çalışıldığını belirten Koca, “Çalışmalarını kamuoyunda sürdürmeyen tek hedefleri olan aşıya kilitlenen bir kurulumuz daha var. Temmuz ayında oluşmaya başlayan yerli ortak çalışma grubunda biraz daha yol alınmasını bekleyerek size detaylı bilgi vermedim. Bugün bu aşamaya geldiğimize inanıyorum. Aşı ortak çalışma grubunda diğer aşı çalışmalarını doğrudan yürüten uzmanlar da bulunmaktadır. Türkiye’nin aşı çalışmaları bu bilim insanlarına bağlı 600 kişilik bir ekip tarafından sürdürülmektedir. Ortak çalışma grubumuz şu anda 4 farklı aşı üzerinden çalışmaktadır. Başka çalışmalar da vardır. Aşı çalışmalarını yürüten ekiplerimiz sonuca en kısa zamanda ulaşmak için rekabet içinde, birbirinin başarısı için de dayanışma içindedirler. Şu an aşılardan ikisi insan deneyi aşamasına yakındır. Aşı çalışmaları Sağlık Bakanlığımızın himayesi altındadır. Bakanlığımıza bağlı TÜSEP bilimsel ve teknolojik alanda ülkece gurur duyduğumuz TÜBİTAK bu çalışmaların öne çıkan aktörleri arasındadır” açıklamasında bulundu.

    Bulaşıcı hastalıkların geçmişine bakıldığında aşıların kolay bulunmadığını belirten Koca, “Kızamık aşısı 7 yılda, boğmaca aşısı 8 yılda, çocuk felci aşısı 20 yılda, grip aşısı 14 yılda geliştirilmiştir. Bilimsel bilginin üzerine o tarihlere kıyasla kat kat bilgi eklenmiş, teknolojisi mukayese edilmeyecek derecede ilerlemiştir. Bugün ki durum elbette farklı olacaktır ama işin doğasında bir zorluk olduğu da bilinmektedir. Salgının başlangıcında aşı için öngörülen zaman en az 12 ortalama 18 aydır. Salgın 1 yılını doldurmaya yaklaşırken gerçekten önemli gelişmeler ortaya kondu. Çin, Rusya, İngiltere ve bazı ülkeler insan üzerinde deneye geçtiklerini bildirdiler. Fakat bunların hiçbiri satın almak istediğinizde her şeyiyle sonuçlanmış bir aşı taahhüdünde bulunamamaktadırlar. Bilim şuanda umut olmayı kabul etmekte kesin vaadi erken görmektedir. Aşı konusunda dünyadaki durum budur, umut çok yüksek olmakla birlikte temkini ve tedbiri elden bırakmamak gerekmektedir” ifadelerine yer verdi.

    “2 aşı adayımız hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir”

    Türkiye’deki aşı çalışmaları hakkında bilgi veren Koca, “Türkiye’deki aşı çalışmalarıyla diğer bazı ülkelerdeki aşı çalışmaları arasında fark hayvan deneylerinden insan üzerinde yapılacak deneylerin üstünde bir farktır. Sonuca daha yakın görünen 2 aşı adayımız hayvan deneyleri başarıyla tamamlanmış sıra gönüllüler üzerinde yapılacak deneylere gelmiştir. Aşı bu salgına karşı insanlığın bir zaferi olacaktır. Bu zaferi elde edecekler arasında sizin konuştuğunuz dili konuşan sizin okuduğunuz okullardan yetişen bilim inşalarından kuşkunuz olmanız. Bilim imkan ve adanma işidir. Türkiye aşının gerektirdiği tüm teknolojik imkanları bilim insanlarına sunmuş durumdadır. Bilim insanlarımız da bu konuyu hayatların temel meselesi haline getirmiştir. Sizlerden bilim insanlarımıza inanmanızı, önerdikleri tedbirlere, maske, mesafe ve temizlik kuralına uymamızı, sağduyu içinde yılgınlık göstermeden devam ettirmenizi istirham ediyorum. Aşı tüm denemelerden başarıya geçip üretilene kadar elimizdeki güç tedbirdir” şeklinde konuştu.

  • Bakan Kurum’dan Sur ilçesine ilişkin önemli açıklamalar

    Bakan Kurum’dan Sur ilçesine ilişkin önemli açıklamalar

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, geldiği Diyarbakır’da Yenişehir ilçesindeki Millet Bahçesi ile Sur ilçesinde bulunan yeni yapıları ve Kurşunlu Cami’de incelemede bulundu. Bakan Kurum, “Sur’da boş alan olsa dahi, yapmış olduğumuz 506 konut, tescilli 347 yapı dışında hiç bir şekilde Suriçi’nde yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz” dedi.

    Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum, geldiği Diyarbakır’da Yenişehir ilçesindeki Millet Bahçesi ile Sur ilçesinde bulunan yeni yapıları ve Kurşunlu Cami’de incelemede bulundu. Bakan Kurum’a incelemeler sırasında AK Parti Diyarbakır Milletvekilleri, Mehmet Mehdi Eker, Oya Eronat ile Ebubekir Bal, Vali ve Büyükşehir Belediye Başkan vekili Münir Karaloğlu, Sur ilçe Kaymakamı ve Belediye Başkan vekili Abdullah Çifti ile kurum müdürleri eşlik etti.

    Yenişehir ilçesinde bulunan ve eski Diyarbakır Stadyumun olduğu yerde inceleme yapan Bakan Kurum, millet bahçesi hakkında firma yetkililerinden bilgi aldıktan sonra Sur ilçesinde bulunan Lalebey Mahallesi ile Kurşunlu Cami’nin olduğu bölgeye geçti.

    Lalebey Mahallesi’nde bulunan evleri incelemeyen bakan Kurum ve beraberindekiler ardından Kurşunlu Cami’ye geçtiler. Burada incelemelerini tamamlayan Bakan Kurum kameraların karşısına geçerek açıklamalarda bulundu.

    “Suriçi’nde başka yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz”

    Burada sadece vatandaşımız için konut değil, terör olaylarında zarar gören tescilli yapıların da restorasyonunu yaptıklarını belirten Bakan Kurum, “Terör eylemlerinde zarar görmüş kiliselerimiz, camilerimiz, okullarımız, hanlarımız gibi bu bölgede ne kadar tescilli korunması gereken yapı varsa aslına uygun bir şekilde inşasını gerçekleştiriyoruz. Bu süreçten sonra Sur’da boş alan olsa dahi, yapmış olduğumuz 506 konut, tescilli 347 yapı dışında hiç bir şekilde Suriçi’nde yapılaşmaya müsaade etmeyeceğiz. Bu önemli bir karardır. Biz burayı tarihi değerleriyle, kültürel değerleriyle inşallah aslına uygun bir şekilde inşa edip, gelecek nesille aktarmak istiyoruz” dedi.

    “Konutların vadelerini 10 yıldan 15 yıla çıkarıyoruz”

    Bu çerçevede vatandaşlar çekmiş olduğu kuralları 30 Ekim tarihine kadar gidip sözleşmelerini yapmaları taktirde burada oturabileceklerini belirten Bakan Kurum, “Burada çok farklı proje hazırlıyoruz. Ticari ünitelerin de satışı yakın bir zamanda olacak. Bunlardan bir kısmını ayıracağız. Bu ayırdığımız ticari üniteleri de şehirdeki sanatı, gümüşçülük, tesbihçilik, bakırcılık, puşuculuk gibi zanaatların devam etmeni adına valiliğimize vereceğiz. Uygun şartlarda kiralamak suretiyle el sanatlarını gelecek nesillere aktarmak istiyoruz. Kalan diğer ticari üniteleri de ihale çıkarılacak. İnsanların buraya geldiklerinde mutlu oldukları, huzurlu bir şekilde vakit geçirdikleri isteyen vatandaşımızın kiliseye gittiği, isteyen vatandaşımızın camide namaz kıldığı, yeşil alanlarda vakit geçirilecek bir alan haline gelecek. Buradan gelen talep ve Sayın Cumhurbaşkanımızın talimatı üzerine konutların vadelerini 10 yıldan 15 yıla çıkarıyoruz. Buradaki konutlarımız sıfır faizle vadelendirdik. Vatandaşımız kiranın da altında bir bedelle burada hak sahibi olabilecek” diye konuştu.

    Diyarbakır’ın en tarihi yerlerinden biri olan Dağkapı Meydanı’na ilişkinde konuşan Bakan Kurum, Diyarbakır’a yakışacak yepyeni bir meydan yapacaklarını sözlerine ekledi.

  • Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Koca’dan Bilim Kurulu toplantısı sonrası önemli açıklamalar

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ”Evde tedavi edilen hastalarımız için önümüzdeki günlerde yeni bir uygulamaya geçiyoruz. ‘Teletıp’ denilen sistem sayesinde hastalarıyla doğrudan görüşme yapacak” dedi.

    Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, Koronavirüs Bilim Kurulu Toplantısı sonrası düzenlenen basın toplantısında konuştu. Bakan Koca, Bilim Kurulu toplantısının ana gündeminin salgının dünyadaki ve Türkiye’deki seyri, vaka artışının sebepleri, vaka sayılarının arttığı illerde alınacak önlemler, hastane kapasitelerinin ve aşı çalışmalarının ele alındığını bildirdi. Vaka sayıları hakkında bilgiler veren Koca, “Vaka sayıları bir süredir yükselişte, son 1,5 ayın en yüksek hasta sayısına ulaştık. Bir 1 Temmuz’da hasta sayımız bin 92 idi bu sayı dün bin 263 olarak gerçekleşti. Az ve çok her artış uyarıcı fakat artışlar yılgınlığa yenilgi duygusuna yol açmamalıdır. Salgın bir süreçtir. Bu tür değişiklikler tüm dünyada görülmektedir. Gereken başarıda ısrardır. Çeşitli sebeplerle zaman zaman devam eden artışlar bizi yıldırırsa zafer uzak, alacağımız zarar büyük bunun için sizleri dirayetli inançlı olmaya devam ediyorum” diye konuştu.

    Salgınla mücadelemiz başarıyla sürdüğünü aktaran Koca, “Bundan kuşkunuz olmasın. Türkiye’nin salgınla mücadelesine başarısızlık etiketi yapıştırmaya çalışan varsa salgının ne anlama geldiğini bilmiyor ya da bildiği kadarını da siyaseten unutmayı tercih ediyor. Tarihte düz çizgide seyir eden salgın olmamıştır. Vakaların azalması yükselmeyeceğine teşkil etmiştir. Önemli olan mücadelede istikrardır” ifadelerine yer verdi.

    Bakan Koca, koronavirüse karşı gelinen noktaya ilişkin, şu bilgileri paylaştı:

    “Günlük tabloda bugünkü test sayısı, yeni hasta sayısı, ağır hasta sayısı öne çıkan başlıklardan üçüdür. Yeni hasta sayılarının tekrar 1000’in üzerine çıkmasından sonra, 3 Ağustos’ta 41 bin olan günlük test sayımız, dün 82 bin olarak gerçekleşti. Bu sayı, birkaç gün içinde 100 binin üzerine çıkabilecek. Kronik rahatsızlığı olmayan, yaşı genç, hastalığı hafif belirtilerle geçiren kişiler, evlerinde diğer kişilerden izole olarak istirahat etmekte ve kendileri için planlanan tedaviyi uygulamaktadırlar. Sağlık ekiplerimiz, hastalığı hafif geçiren bu kişilerle, tedavi ve izolasyonun birinci, üçüncü, yedinci ve on dördüncü gününde irtibat kurmakta, kendilerini takip etmektedir”

    “Türkiye Covid hastalarının tedavisine evden başlamaktadır”

    Evde tedavi edilen hastalar için önümüzdeki günlerde yeni bir uygulamaya geçeceklerini ifade eden Koca, şu ifadeleri kullandı:

    “‘Teletıp’ denilen sistem sayesinde hastalarıyla doğrudan görüşme yapacak. Hasta takibin de teknolojinin yardımıyla yeni bir adım atmış olacağız. Türkiye Covid hastalarının tedavisine evden başlamaktadır. Böylece riskli gelişmeleri önünü almaktadır. İlaç tedarikinde herhangi bir sıkıntımız yoktur. Antiviral ilacın yerli üretimine 4 firma tarafından başlanmıştır. İlaç giderleri devlet tarafından karşılanmaktadır. Tedavi giderlerinin devlet tarafından karşılandığı nadir ülkelerden biriyiz.”

    Bakan Koca, dün ağır hasta sayısının 686’ya ulaştığını, bu gruptaki hasta sayısının çoğunlukla kronik hastalığı olan kişilerden ve büyüklerden oluştuğunu, en üzücü sonuçları bu hasta grubunda gördüklerini bildirdi.

    “Covid 19 ve diğer tüm hastalıklar dahil olmak üzere servis yatağı doluluk oranı yüzde 51,3, yoğun bakım yatağı doluluk yüzde 64,8, ventilatör doluluk oranı yüzde 31,7”

    Sağlık sisteminin ihtiyaca cevap verecek şekilde güçlü olduğunu belirten Koca, “Türkiye salgınla mücadelede filyasyon çalışmasının çok büyük yararlarını gördü. 1 Temmuz’da 7 bin 507 olan filyasyon çalışan sayımız 9 bin 344’e çıktı. Temaslı zincirinde olduğu bilinen kişilere ulaşma oranımız son 45 gün içinde yüzde 98,9’dur. Sivas ve Şanlıurfa’da kısa bir yoğun bakım doluluğu dışında bir sorunla karşılaşmamıştır. Covid 19 ve diğer tüm hastalıklar dahil olmak üzere servis yatağı doluluk oranı yüzde 51,3, yoğun bakım yatağı doluluk yüzde 64,8, ventilatör doluluk oranı yüzde 31,7. Sağlık çalışanlarımız sağlık sistemimiz hastanelerimiz ihtiyaca cevap verecek güçtedir” ifadelerine yer verdi.

    İl hıfzıssıhha Kurulunun önemine vurgu yapan Koca, “Salgınla mücadele yerel mücadele özelliği kazandı. Savaşı coğrafyanın bölgedeki sosyal hayatın gelenek ve göreneklerin yapısı neyi gerektiriyorsa ona göre veriyoruz. İl Hıfzıssıhha Kurulu her şeyde valililerimizin başkanlık ettiği bu kurullarımızla o şehrin şartlarının gerektiği kararları alıyoruz. Bu kararların yaptırım gücü şuana kadar vaka artışlarının dikkat çektiği kurullarıyla ortalama haftada 2 toplantı düzenliyoruz. Alınan kararlar sonucunda 10 şehirde vaka sayıları düştü. 12 şehirde stabil hale geldi. 7 ilde mücadelemiz devam ediyor” dedi.

    “HES uygulamasını kullanan insan sayısı 25 milyonu geçti”

    HES uygulamasının Türkiye’de kullanan sayısının 25 milyon olduğu bilgisini veren Bakan Koca, “HES mobil uygulamasına ’riskli alan’ özelliği kazandırdık. Pilot bölge olarak Kırıkkale’de denen bu özelliği ay sonuna kadar tüm yurtta hizmete girecek. Mobil uygulamadaki riskli olan alan özelliği, gittiğiniz toplu mekanlar da karekod uygulamasıyla size bilgi verecek. Yakın tarihte orada bir Covid hastası temaslı bulunmuş mu veya bulunuyor mu bunu da öğreneceksiniz. Geliştirdiğimiz HES uygulamasında bugüne kadar yarar gördük. HES uygulamasını kullanan insan sayısı 25 milyonu geçti. Hastalığı veya teması sebebiyle izolasyonda olması gereken 95 binden fazla kişinin, izolasyon kuralını ihlal ederek uçak, tren ya da otobüse binmeye çalıştığını bu uygulamayla tespit ettik ve engelledik. Kolluk kuvvetleri, şehirler arası ulaşımda yaptıkları denetimlerde, yolcular için riskli kişilerin seyahatini bu uygulama sayesinde önlemektedir. Ev izolasyonları da yine HES adlı bu mobil uygulamayla denetlenmektedir” şeklinde konuştu.

    Sağlık Bakanı Koca, bilim dünyasının Covid-19’un zaman içerisinde zayıflayarak grip gibi bir hastalığa dönüşeceğini dillendirmeye başladığını belirterek, “Sayıları fazla olmasa da bazı bilimsel makaleler virüsün değişime uğradığı, daha hızlı yayıldığı ama hastalığın şiddetinin düşüşe geçtiği görüşünü dile getirmektedir. Bunlar temkinle karşılanması gereken haberlerdir” değerlendirmesinde bulundu.

    “Tarihte son bulmamış bir salgın, son bulmamış savaş da yoktur”

    Tarihte son bulmamış bir salgın olmadığını belirten Koca, “Zaman zaman yorulduğunuzu, çaresizlik hissine kapıldığınızı biliyorum. Bu hisse kapılan insan dünyada kendini yapayalnız bulur. Şimdi bütün insanlık benzer duygular içinde. Şunu lütfen unutmayın, tarihte son bulmamış bir salgın, son bulmamış savaş da yoktur” şeklinde konuştu.