Etiket: AB’nin

  • AB Bakanı Bozkır: “AB’nin Türkiye Raporu Yok Hükümdedir”

    AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye Raporu’nun kabul edilmesine ilişkin, “Bütün çabalarımıza, bütün ikazlarımıza rağmen, bu referansın giderilmesi mümkün olmadı. O nedenle bu raporu da yok hükmünde, geçersiz sayacağız. Raporu, daimi temsilcimiz AP’ye iade edecek” dedi.

    Temaslarda bulunmak üzere Viyana’da bulunan AB Bakanı Bozkır, öğle yemeğinde Avusturya Dışişleri ve Entegrasyondan Sorumlu Bakanı Sebastian Kurz ile bir araya geldi. Görüşmede ikili ilişkilerin yanı sıra terörle mücadele ve Suriyeli mülteciler konuları ele alındı. Yemekten sonra basına açıklama yapan iki bakan gazetecilerin soruları yanıtladı.

    Bakan Bozkır, Avrupa Parlamentosu’nda kabul edilen Türkiye Raporu’na değinerek, “Türkiye olarak tarihimizde hiçbir anla ilgili olarak utanç duyacağımız bir an yok. Bütün arşivlerimiz açık. Bu konunun tarihçilerin karar vermesi gereken bir konu olduğunu düşünüyoruz. Siyasetçiler tarih yazmamalı ve tarihi olaylarla ilgili siyasi kararlarla sonuçlar çıkarılmamalı. Bu çerçevede geçtiğimiz yıl 1915 olaylarına sözde soykırım referansı yapıldığı takdirde bu raporu iade edeceğimizi söylemiştik. Maalesef bu şekilde sonuçlandı geçtiğimiz yıl raporu yok hükmünde sayarak iade ettik. Bu yıl da maalesef, aynı referans Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye raporunda yer alıyor. Bütün çabalarımıza rağmen, bütün ikazlarımıza rağmen bu referansın giderilmesi mümkün olmadı. O nedenle bu raporu da yok hükmünde, geçersiz sayacağız. Raporu, daimi temsilcimiz AP’ye iade edecek” ifadelerini kullandı.

    “DÜNYAMIZ ŞİMDİYE KADAR GÖRMEDİĞİMİZ BÜYÜKLÜKTE BİR TEHDİDİN ALTINDA”

    Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Büyükelçi Volkan Bozkır, “Avrupa Birliği, Türkiye ve dünyamız şimdiye kadar görmediğimiz büyüklükte tehlikelerle karşı karşıya. Bunların bir tanesi düzensiz göç bir tanesi de terör olayları. Bütün bu bizleri gerçekten tehdit eden ve bizleri önemli sorunlarla karşı karşıya bırakan bu sorunlarla mücadele bakımından Türkiye olarak önemli katkı yapabilecek konumdayız. Ancak bunun tek bir şartı var. O da Türkiye’nin kendisini AB ailesinin içerisinde hissetmesi. Ancak bu sayededir ki birlikte bu sorunlara çözüm arayabiliriz. Son göç krizinde yaşandığı gibi formüller üretebiliriz. Bu sorunların tamamen ortadan kaldırılması için birlikte hareket etme fırsatını buluruz. Türkiye için AB çok önemlidir, AB için de Türkiye çok önemlidir. Bundan bir istifade son alınan karardaki gibi hem göç konusunda önemli bir sonuca varacağız hem de terörle mücadelede bunun tamamen ortadan kaldırılmasını sağlayacağız” ifadelerini kullandı.

    “DOĞU BALKAN SINIRININ KAPATILMASI AB SINIRLARINI KORUMAK İÇİ ÖNEMLİ”

    Avusturya Dışişleri ve Entegrasyonda Sorumlu Bakanı Sebastian Kurz, Doğu Balkan sınırlarının tam kontrol altına alınmasına yönelik çalışmalarına Türkiye’nin nasıl katkısı olmalı sorusuna, “Benim çizgim her zaman çok netti. AB’nin bütün konuları kendi başına yapması gerekiyor ve bunu yapıyor da. Başkalarına bunu devretmememiz gerekir. AB’nin sınırlarını koruması kendi görevidir. Doğu Balkan sınırının kapatılmasında bizde çok aktif rol oynadık. Bu görevi Türkiye’ye devretmek çok saçma bir durum olurdu. Aynı zamanda AB sınırlarını kendimiz koruyamadığımız için de kendi içimizde bir çelişki oluştururduk. AB ve Avusturya olarak üzerimize düşen görevi yerine getirdik ve doğu Balkan rotasının kapatılması için çalıştık. Sınırları korumak için hamlelerde bulunduk. Avusturya Dışişleri Bakanı olarak yapmış olduğum hamlelerin arkasındayım” yanıtını verdi.

  • Gider, AB’nin Sığınmacılarla İlgili Tutumunu Değerlendirdi

    Ak Parti Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, TBMM’de yaptığı konuşmada Suriyeli mülteciler konusunda Avrupa’nın tutumunu eleştirirken, Türkiye’nin mültecilere verdiği desteğin önemli olduğunu belirtti. Gider, “Biz, zulümlerden kaçan yaklaşık 3 milyon mülteciye sığınak olmaktan, barınak olmaktan gocunmayız. Bizim için ekmeğimizi bölüşmek lütuf değil şereftir” dedi.

    Ak Partili Çanakkale Milletvekili Ayhan Gider, TBMM’de İçişleri Bakanlığı bütçesine ilişkin yaptığı konuşmada Türkiye’nin tarih boyunca savaştan kaçanlara ayrım yapmadan sığınak olduğunu ifade etti. İçişleri Bakanlığı için mülteciler konusunun önemli olduğunu belirten Gider, “Suriye ve Irak’taki devletsizlik durumuyla beraber bir insanlık sorunu çıktı ortaya. İnancım odur ki bu dramının siyasi mülahazalara konu edilmesi, bu durumdan siyasi rant beklenmesi en az olayın kendisi kadar insanlık adına üzücü bir durumdur. Biz 2000 yıllık devlet geleneğine sahip bir milletiz. Devletimizin ve milletimizin mülteci kardeşlerimize karşı göstermiş olduğu misafirperverlik, bizim için yeni ve konjonktürel bir gelişme değil; mazisi yüzyıllarla ölçülen kadim devlet geleneğimizin temel taşıdır.

    Ve bu aziz millet tarih boyunca kendine sığınanları insani bir yaklaşımla ele almış, mazlumun derdiyle dertlenirken etnik, dini, mezhebi ya da siyasi tartışmalara izin vermemiştir. Selçuklular, Moğol zulmünden kaçanların son sığınağıdır. 15. Yüzyılda Seferad Yahudilerini, 17. Yüzyılda Macarları, 18. Yüzyılda İsveç, Macar ve Polonyalı göçmenleri kabul eden Osmanlı İmparatorluğu olmuştur. Cumhuriyetimizle de bu tavır devam etmiş, mazlumlara her daim kucak açılmıştır. 2.Dünya Savaşında Nazi Almanya’sından kaçanların sığınağı bu topraklardır. Bu topraklar İran-Irak Savaşı’nda yerlerinden edilen yaklaşık 50 bin Iraklıya hamilik etmiştir. I. Körfez Savaşı’nda Saddam zulmünden kaçan 500 bin kardeşimize de Bosna Savaşı’ndan kaçan mazlumlara da Kosova’dan kaçan ezilmişlere de bu aziz millet, bu büyük devlet kucak açmıştır. Son on yılda tanıklık ettiğimiz yeni göçler ve insanlık dramları ise şüphesiz ki Dünya tarihinin en acı sayfalarından birini oluşturmaktadır. Yaşanan iç mücadelelerden, Mezhep çatışmalarından, DAEŞ belasından, türlü etnik gruplardan Eset’ten, PYD’den zulüm görenler tüm dünya ülkelerinin gözü önünde katledilmekte ya da vatanlarından kaçmak zorunda bırakılmaktadırlar” dedi.

    “AYLAN BEBEK BELLEĞİMİZDE”

    Mülteci krizinin uluslararası boyutuna değinen Gider, “Avrupa’ya geçebilmek adına teknelere doldurulan bu insanların dramları, Aylan bebeğin dramı, Ayvacık/Çanakkale açıklarında batan teknede hayatını kaybeden yedi çocuğun dramı hala belleklerdedir. Yalnızca son iki senede özgürlük hayalleri kuran 1.000’den fazla insan, Ege Denizi’nde yaşamını yitirmiştir. Tüm bu çabalara karşın Avrupa’ya ulaşabilen, kabul edilmeyi bekleyen insanların yaşadıkları ise ayrıca ibretliktir. Daha iki gün önce Makedonya polisinin saldırdığı mültecilerin basına yansıyan fotoğrafları malumdur. Düşünün ki, tüm Avrupa ülkelerinin kabul ettiği toplam mülteci sayısı Türkiye’nin ancak onda biri kadardır. Biz, zulümlerden kaçan yaklaşık 3 milyon mülteciye sığınak olmaktan, barınak olmaktan gocunmayız. Bizim için ekmeğimizi bölüşmek lütuf değil şereftir. Biz misafirlerimiz için sekiz milyar dolar harcarken, kimi Avrupa ülkeleri, sığınmacıların ziynetlerine göz dikip, daha ülkelerine gelmeden insanların değerli eşyalarına el koymayı planlayabilmektedirler. İçişleri Bakanlığı işte bu insani , kapsamlı ve meşakkatli yolda çok önemli görevler üstlenmektedir” ifadelerini kullandı.

  • AB’nin Ceviz Fidanları Simav’dan

    Kütahya’nın Simav ilçesinde üretilen Altay 1 cinsi ceviz fidanları AB ülkelerine ihraç edilerek hem ilçe hem de ülke ekonomisine döviz girdisi sağlanıyor

    Yerli cevize göre 10 kat daha verimli olduğu Türk Patent Enstitüsü (TPE) tarafından tescillenen Altay 1 türü ceviz fidanları 45 dekarlık kiralık bir arazide Kazakistanlı Abuzer Server tarafından yetiştiriyor.

    Üretici Abuzer Server, Altay 1 türü cevizin anavatanının Sibirya olduğunu ve yerli cevize göre 10 kat daha verimli olduğunu bildirdi.

    Kazakistanlı ceviz üreticisi Abuzer Server (71) iki yıllık bir çalışma sonrası elde ettiği 1.5 milyon adet ceviz fidanının İtalya, Fransa gibi AB ülkeleri başta olmak üzere Özbekistan ve Bulgaristan gibi ülkelere TIR’larla gönderdiğini söyledi.

    Altay 1 türü ceviz ağacının ortalama 100 kg dolayında mahsul verdiğini vurgulayan Server, “Ben Kazakistandan Simav’a geldim.Ceviz fidanı yetiştirmek için Türkiye de gezip dolaşmadığım yer kalmadı. En uygun toprak yapısı ve iklim şartlarını Simav’da buldum. Simav’da ürettiğim sertifikalı fidanları da Avrupa ülkeleri başta olmak üzere dış ülkelere ihraç ediyorum. İç piyasada da değerlendiriyorum. Benim ceviz fidanı yetiştiricilerine bir önerim var. Piyasada Altay 1 ceviz fidanı diye taklitleri satılıyor. Çiftçimiz bunlara itibar etmesin.Yoksa emekleri boşa gider” şeklinde konuştu.

  • AB’nin Başkentinden BTSO’ya Ziyaret

    Bursa Ticaret ve Sanayi Odası’nı (BTSO) ziyaret eden Belçika’nın İstanbul Başkonsolosu Henri Vantieghem, Türkiye ile her alanda işbirliğini arttırmak istediklerini söyledi.

    BTSO, Belçika Başkonsolosu Henri Vantieghem’i ağırladı. BTSO Yönetim Kurulu Üyesi Aytuğ Onur ve Şakir Umutkan tarafından konuk edilen Belçikalı Başkonsolos’a Bursa ekonomisi ile BTSO’nun çalışmaları hakkında bilgiler verildi. Türkiye ihracatının yüzde 10’a yakınını Bursa’nın gerçekleştirdiğini ifade eden Aytuğ Onur, BTSO olarak Bursa iş dünyasına vizyon kazandıran projeleri hayata geçirdiklerini kaydetti. Bursa’nın başta Avrupa olmak üzere çok sayıda ülke ile ticari ilişkilerinin olduğunu ifade eden Onur, Avrupa Birliği’nin (AB) kalbi niteliğindeki Belçika ile Bursa arasındaki ticari ilişkilerin güçlenmesini hedeflediklerini vurguladı.

    Türkiye’de oda ve borsalar arasında bir ilk olan BTSO Tahkim ve Arabuluculuk Merkezi’ni geçtiğimiz aylarda hizmete açtıklarını anlatan Onur, bu merkezin firmaların hukuki süreçlerdeki itibar ve zaman kaybının önlenmesine katkı sağladığını vurguladı. Merkezin Türkiye’ye örnek olduğunu belirten Onur, “Merkezi’mizde üyelerimize iş dünyasında yaşanan sorunları, mahkeme sürecine gitmeden çözme fırsatı sunuyoruz. BTSO olarak üyelerimizin her zaman yanında olmaya devam edeceğiz. Üyelerimizden gelen talepler doğrultusunda oluşturduğumuz vizyon projeleri Bursa’ya kazandırmayı sürdüreceğiz” diye konuştu.

    “İŞBİRLİĞİMİZİ GÜÇLENDİRMELİYİZ”

    Başkonsolos Henri Vantieghem, son dönemlerde Türkiye’nin Avrupa Birliği (AB) üyeliği noktasında tekrar görüşmelerin başladığını ve önemli adımların atıldığını söyledi. Vantieghem, “AB noktasında Türkiye’de yeni bir dönem daha başladı. Bu noktada her türlü desteği vermeye hazırız. Türkiye ve Belçika arasındaki ticari ilişkileri güçlü tutmalıyız. İki ülke ortak hareket ederek, güzel çalışmalara imza atabilir” diye konuştu.

  • Bozkır: “AB’nin Hiçbir Kararı ‘Biz Yazdık Alın Uygulayın’ Diye Önümüze Koyulamaz”

    İSTANBUL (İHA) – Eski AB Bakanı ve AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, “İlerleme raporları Avrupa Birliği’nin hazırladığı kağıtlar olmasına rağmen aslında iki tarafın ortak kağıtlarıdır. Dolayısıyla hiçbir Avrupa Birliği kararı veya belgesi Türkiye’nin önüne, ‘Biz bunu yazdık. Alın bunu uygulayın’ şeklinde konulamaz” dedi.

    AK Parti İstanbul Milletvekili Volkan Bozkır, seçimlerin ardından AK Parti teşkilatlarına ve belediyelere başlattığı ziyaretleri sürdürmeye devam ediyor. Bozkır, son olarak Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay’ı ziyaret etti. Bozkır’ı kapıda karşılayan Altunay, konuğunu makamında ağırladı. Kendilerine yapılan ziyaretten duyduğu memnuniyeti ifade eden Sultangazi Belediye Başkanı Cahit Altunay, “Bakanımızın ilk ziyareti değil, sonda olmayacak. Bu ziyaretlerini her zaman düzenli bir şekilde gerçekleştiriyor. Her gelişinde de bize ciddi bir moral veriyor. Her toplantımıza katılarak seçim sonuçlarına ciddi bir katkı sağladı. Gerek ilçe teşkilatında gerekse belediyede ayrım yapmadan tek tek ziyaret eden bir bakanımızdır. Hiçbir belediye kendi yaptığı ile iktifa etmez. Büyükşehir’e, bakanlıklara ve hükümete ihtiyacımız var. Ancak bu koordine düzgün olursa hizmetler buraya yağar. İşte bu koordinasyonun sağlanmasında da sayın bakanımız Volkan Bozkır bana göre çimento vazifesi görüyor. Kendine teşekkür ederim” dedi.

    “AB’NİN HİÇBİR KARARI ‘BİZ YAZDIK ALIN UYGULAYIN’ DİYE ÖNÜMÜZE KOYULAMAZ”

    Avrupa Birliği’nin Türkiye’ye ilişkin hazırladığı ilerleme raporlarını değerlendiren Bozkır, “İlerleme raporları Avrupa Birliği’nin hazırladığı kağıtlar olmasına rağmen aslında iki tarafın ortak kağıdıdır. Dolayısıyla hiçbir Avrupa Birliği kararı veya belgesi Türkiye’nin önüne, ‘Biz bunu yazdık. Alın bunu uygulayın’ şeklinde konulamaz. Raporlar mutlaka önceden müzakere edilmeli ve iki tarafın yararına olacak şekilde kaleme alınmalıdır. O şekilde yürürlüğe konulmalıdır. Bu dönem ilerleme raporu noktasında gerek Dışişleri gerekse AB bakanlıklarımız, AB komiserleri ile yoğun temaslar kurdu. Raporun içinde tabiatıyla tenkitler olması doğaldır. Bunların bazılarını kabul edebiliriz ama bazılarını kabul etmemiz mümkün olmayabilir. Ama hiçbir zaman basın üzerinden mesaj göndermeyi ben doğru bulmadım. Zamanı geldiğinde, ‘bu tenkitlere katılmıyoruz’ şeklinde AB’ye yazılı olarak bildirilir. Şifahen de konuşulur. Bu seneki raporun içinde de aynı durum var. Ana hatları itibarı ile bu rapor çalışılabilir bir belge olarak nitelendirilebilir. Bunun içinde kabul etmediğimiz bölümleri de yazılı olarak bildireceğiz” dedi.

    “BİZİM DE AB’DEN BEKLENTİLERİMİZ VAR”

    AB için Türkiye’nin çok fazla beklentisi olduğunu da sözlerine ekleyen Bozkır, “Uzun süredir bir fasıl açılmıyor. Liderlerimiz zirvelere davet edilmiyor. Vize konularının süratle sonuçlandırılması gibi bizimde AB’den beklentimiz var. İki tarafın rol aldığı bu süreçte herkes kendi hükümlüklerini yerine getirecektir. Ben önümüzdeki dönemde AB ilişkilerimizin daha da gelişeceğine inanıyorum. Hükümetimiz de tam üyelik stratejik hedefi çerçevesinde bu ilişkiyi sürdürecek” diye konuştu.

    1 Kasım seçimlerinin Türkiye’de demokrasinin yönünü belirlediğini ifade eden Bozkır, “1 Kasım seçimleri demokrasi, istikrar, huzur ve 2023 hedefleri bakımından çok önemliydi. Milletimiz bir demokrasi mimarlığıyla bu sonuçları bize sundular. İnşallah bundan sonra huzur içinde demokratik, siyasi ve istikrarın olduğu bir Türkiye’de yaşama imkanına kavuşacağız. AK Parti seçim sürecinde verdiği sözleri tek tek yerine getirecek. Bugüne kadar hiçbir vaadimiz boşa gitmedi. AK Parti vaat ettiğini hep yapmıştır. Bu seçim sonuçlarında da en büyük etken AK partiye tam olarak oy verme niyetinde olmasa bile milletimizin bir kısmı, ‘AK Parti bu işi yapar. Verdiği sözü tutar’ diyerek gönüllerinde başka bir parti olmasına rağmen bize oy verdiler. Bunun bizde büyük bir önemi vardır. Önümüzdeki dönemde de bütün vaatler zamanı geldiğinde bir bir hayata geçecek” dedi.