Etiket: Abde

  • AB’de terörle mücadele zirvesi

    AB’de terörle mücadele zirvesi

    Avrupa Birliği (AB) son haftalarda Avrupa’da yaşanan terör olayları sonrasında Fransa’nın talebi üzerine AB Komisyonu ve Konseyi Başkanları düzeyinde “Terörle mücadele zirvesi” düzenledi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Yakında AB Komisyonu olarak AB için yeni bir terörle mücadele programı önerisi yapacağız” dedi.

    Almanya Başbakanı Angela Merkel, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz, AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ve AB Konseyi Başkanı Charles Michel terörle mücadele zirvesinde bir araya geldi. Liderler radikal ve terör yanlısı Müslümanlara karşı ortak çalışma yolları hakkında görüş alışverişlerinde bulundu. Almanya’nın Dresden, Fransa’nın Nice ve Avusturya’nın başkenti Viyana’da meydana gelen terör saldırılarının ardından Avrupa ülkelerinin terör saldırılarına karşı ortak iş birliği görüşünde anlaşma sağlandı. Görüşmede sosyal medyada yapılan yazışmaların ve paylaşımların sıkı kontrol altına alınması, şiddet ve nefret dilinin yakın takibe alınması, teröre karşı koordineli ortak çalışma, sınırların daha sıkı kontrol edilmesi, AB ülkeleri arasındaki ortak iş birliği bilgi paylaşımı fişleme, İslam adına açılan derneklerin finansmanının kaynağı ve Müslümanlara hizmet verecek imamların Avrupa ülkelerinde yetiştirilmeleri konuları ele alındı.

    Merkel: “Ortak mücadelemiz, demokratik sistem ile antidemokratik çabalara karşı olacaktır”

    Almanya Başbakanı Angela Merkel terörün özgür demokratik temelleri hedef aldığını ve ortak çalışma yapılmasının önemli olduğunu belirterek, “Teröre karşı alınacak önlem ve yürütülecek mücadele İslam ile Hıristiyanlık arasındaki çatışma gibi bir durum değildir. Ortak mücadelemiz, demokratik sistem ile antidemokratik çabalara karşı olacaktır. Bunun için AB sınırlarından kimin girip çıktığını bilmemiz önemlidir ve bu sistemin hayata geçirilebilmesi için çalışmaları hızlandırmalıyız. Yapacağımız çalışmalarda İslam ülkeleriyle de ortak ve bağlantılı çalışmalıyız” dedi.

    Macron: “Avrupa sınırındaki herhangi bir güvenlik tehdidi, tüm üye devletler için bir güvenlik riski”

    Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise görüşme sonrası gerçekleştirilen basın toplantısında yaptığı açıklamada, “Yapmamız gereken, uygulamanın sonuna kadar gitmek. Ortak veri tabanı geliştirilmek, kolluk kuvvetlerimiz arasında işbirliğini ve bilgi alışverişimizi sağlamak ve ceza sistemimizi güçlendirmektir. Çünkü Avrupa sınırındaki herhangi bir güvenlik tehdidi, tüm üye devletler için bir güvenlik riskidir” diye konuştu. İnternet ortamında yapılan terör propagandası ve nefret söylemine karşı kararlılıkla mücadele etmeleri gerektiğini de ifade eden Macron, “İnternet bir özgürlük alanıdır, sosyal ağlarımız da. Ancak bu özgürlük yalnızca güvenlik varsa, değerlerimize aykırı paylaşımların cirit attığı ve ölümcül ideolojiyi aşılamaya çalışanların var olduğu bir yer değilse sağlanır. Bu nedenle internette, 1 saat içerisinde tehdit oluşturan içeriklerin kaldırılmasına ilişkin düzenleme önümüzdeki haftalarda mutlaka kabul edilmelidir” dedi.

    Macron nefret söyleminin yayılmasına karşı mücadele etmek için Aralık ayı başında yeni bir yasa teklifini desteklediklerini dile getirerek, “Son olarak, Schengen bölgesinde bir revizyon üzerinde çalışmalıyız, bu çok önemliydi. Yasa dışı göçe karşı mücadele etmemiz gerekiyor. Yasa dışı göç ile terörizmi karıştırmamalıyız. Ancak bu ikisi arasında var olan bağlantılara da net bir şekilde bakmalıyız. Maalesef Nice saldırısı da bunun göstergesidir” ifadelerini kullandı.

    “Schengen bölgesinde bir güvenlik alanı olması için reform yapmalıyız”

    “Schengen bir serbest dolaşım alanı” diyen Macron, “Avrupa’nın temel başarılarından birisidir. Ancak serbest dolaşım karşılığında dış sınırlarımızı koruma ve güvence altına alma vaadi vardı Avrupa Birliği’nin. Bu vaat yeterince yerine getirilmedi. Terör tehdidi ile karşı karşıya kalan devletler Schengen bölgesinde derinlemesine reform yapılmazsa açık sınırlarımızın korunmasını uzun süre kabul etmeyecektir” şeklinde konuştu. Macron, “Schengen bölgesinde bir güvenlik alanı olması için reform yapmalıyız. Bununla Avrupa Birliği’nin dış sınırlarının güvenliğinin güçlendirilmesi ve yükümlülüklerine uymayanlara yaptırım uygulanması gerekiyor. Bu bağlamda mümkün olan en kısa sürede gerçek bir İç Güvenlik Konseyi kurulmasından yanayım. Schengen’de reform yapmak, güvenlikte özgürlüğe izin vermektir” dedi.

    Avusturya Başbakanı Kurz’dan DEAŞ ile mücadelede sert eylem çağrısı

    Avusturya Başbakanı Sebastian Kurz ise Avrupa ülkeleri dışından gelen aşırılık yanlılarına karşı sert eylem çağrısında bulundu. Kurz, “Suriye ve Irak’taki savaşlardan, DEAŞ için sağ kalan ve geri dönen binlerce yabancı terörist var. Birçoğu hapishanede, bazıları çoktan serbest bırakıldı ve üzücü gerçek şu ki hapishanede olanların çoğu önümüzdeki birkaç yıl içinde serbest kalacak. Bunlar saatli bombalar ve eğer tüm özgürlüğümüzü korumak istiyorsak bu insanların özgürlüğünü kısıtlamalıyız. Teröristlere karşı daha sağlam bir yaklaşımın gerekli olduğu konusunda hemfikiriz” dedi. Macron’un Schengen bölgesinde reform çağrısını destekleyen Avusturya Başbakanı Kurz Macron, Schengen bölgesinin dış sınırlarının daha sıkı korunmasını gerektiğini belirtti.

    Zirve sonrasında AB Komisyonu’nun yeni bir “AB Terörle Mücadele” programı hazırlığı yaptığı bildirildi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, “Bu zirve Fransa’nın inisiyatifi ile gerçekleştirildi. Yakında AB Komisyonu olarak AB için yeni bir terörle mücadele programı önerisi yapacağız” ifadelerini kullandı.

    Söz konusu yeni programda sosyal ağların ve internet platformlarının yakından takip edileceğini bildiren AB Komisyonu Başkanı Leyen, aynı zamanda AB’nin sınırlarının korunması boyutunda da yeni tedbirler içereceğini belirtti. Leyen, yeni programın yasa dışı göçle mücadeleyi de içereceğini, bu konuda Avrupa Polis Teşkilatı’nın etkin şekilde kullanılacağını ve Schengen Bilgi Sistemi’nin de aktif bir şekilde kullanılacağını söyledi.

    AB Konseyi Başkanı Charles Michel ise, “AB, temel hakların korunmasına önem vermektedir ve aynı zamanda vatandaşlarımızın daha fazla güvenliğini sağlamak için terörle mücadelede AB liderleri birlikte hareket edecektir. Aralık ayındaki Konsey toplantımızda terörizmin önüne geçilmesi ve teröre karşı güçlü bir mesaj verilecektir. İnternetin etkin kullanılması, imamların eğitimi, din özgürlüğü gibi temel konular gündemimizde olacak” diye konuştu.

    Avrupa’da yaşanan son terör saldırıları sonrasında Avrupa’da yaşayan Müslümanların özgürlüklerini kısıtlamaya yönelik ulusal düzeydeki konular ilk kez AB düzeyinde görüşülmüş oldu. Söz konusu terörle mücadele programının Aralık ayı AB Liderler Zirvesi’nden önce tamamlanıp açıklanması bekleniyor. Liderlerin ele alacağı program hakkında henüz başka detaylar bulunmuyor.

  • Görkem Köseoğlu, AB’de yapay zeka politikalarına yön verecek ekibe katıldı

    Geçen yıl Türkiye’den ING Grubu’na Yapay Zeka ve Robot Teknolojileri Global Başkanı olarak atanan Görkem Köseoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) yapay zeka politikalarına yön verecek ekiplere dahil oldu.

    ING Bank Türkiye’den, geçen yıl ING Grubu’na Yapay Zeka ve Robot Teknoloji Global Başkanı olarak atanan Görkem Köseoğlu, Avrupa Bankacılık Federasyonu (European Banking Federation-EBF) Yapay Zeka Danışma Kurulu’na seçildi. Köseoğlu ayrıca, Avrupa Konseyi’nin yapay zeka etik çerçevesini ve politikalarını öneren Genişletilmiş Üst Düzey Uzman Grubu’na da seçilmiş isimlerden biri oldu.

    “Gerçek aklın sahibi insan, katma değere vakit ayıracak”

    Yeni nesil dijital bankacılık için 2016-2021 döneminde 800 milyon euro yatırım yapmayı taahhüt eden ve geçen yıl oluşturduğu Yapay Zeka ve Teknolojileri Bölümü ile bu taahhüdü adına önemli bir adım atan ING Grubu, ING Türkiye’den Görkem Köseoğlu’nu, bu bölümün başına getirmişti. Bu kez, EBF Yapay Zeka Danışma Kurulu’na seçilen ING Grubu Yapay Zeka ve Robot Teknolojileri Global Başkanı Görkem Köseoğlu, yapay zekanın bankacılık sektörü dahil her sektörde ve hayatın her aşamasında ciddi değişimler getireceğini söyleyerek, “Çok daha akıllı, kişiselleştirilmiş ve her zaman yanınızda olan uygulamalar geliştirmek üzere çalışıyoruz” dedi. “Bununla birlikte bu büyük değişimin sosyal, ekonomik ve etik boyutları da göz önünde tutulmalı” diyen Köseoğlu, Avrupa Birliği’nin yapay zeka yatırımları konusunda geri kalmakta gibi görünse de özellikle kişisel bilgilerin kullanımı ve yapay zeka etiği konularında temkinli olmasının faydaları olacağını düşündüğünü vurguladı. Köseoğlu, “Bankacılık Federasyonu üyeliğim ile Avrupa Komisyonu’nun, Yapay Zeka Üst Danışma Kurulu üyeliğimle Avrupa Birliği’nin ve Avrupa bankalarının yapay zeka uygulamaları konusunda daha öncü olabilmeleri için katkıda bulunacağım” diye konuştu.

    Avrupa Bankacılık Federasyonu, Avrupa’daki 32 ulusal bankalar birliğinin bir araya geldiği çatı bir örgüt konumunda. Üyelerinin bankacılık sektöründe yaklaşık 2 milyon kişiyi istihdam ettiği federasyon, Avrupa’da irili ufaklı ulusal ve uluslararası faaliyet gösteren 3.500 bankayı temsil ediyor.

    EBF, Yapay Zeka Danışma Kurulu ile Avrupa Birliği Komisyonuna yapay zeka konusunda oluşturulacak politikalarla ilgili önerilerde bulunmayı ve yapay zeka konusunda oluşturulacak yol haritasına katkıda bulunabilmeyi hedefliyor.

  • Görkem Köseoğlu, AB’de yapay zeka politikalarına yön verecek ekibe katıldı

    Geçen yıl Türkiye’den ING Grubu’na Yapay Zeka ve Robot Teknolojileri Global Başkanı olarak atanan Görkem Köseoğlu, Avrupa Birliği’nin (AB) yapay zeka politikalarına yön verecek ekiplere dahil oldu.

    ING Bank Türkiye’den, geçen yıl ING Grubu’na Yapay Zeka ve Robot Teknoloji Global Başkanı olarak atanan Görkem Köseoğlu, Avrupa Bankacılık Federasyonu (European Banking Federation-EBF) Yapay Zeka Danışma Kurulu’na seçildi. Köseoğlu ayrıca, Avrupa Konseyi’nin yapay zeka etik çerçevesini ve politikalarını öneren Genişletilmiş Üst Düzey Uzman Grubu’na da seçilmiş isimlerden biri oldu.

    “Gerçek aklın sahibi insan, katma değere vakit ayıracak”

    Yeni nesil dijital bankacılık için 2016-2021 döneminde 800 milyon euro yatırım yapmayı taahhüt eden ve geçen yıl oluşturduğu Yapay Zeka ve Teknolojileri Bölümü ile bu taahhüdü adına önemli bir adım atan ING Grubu, ING Türkiye’den Görkem Köseoğlu’nu, bu bölümün başına getirmişti. Bu kez, EBF Yapay Zeka Danışma Kurulu’na seçilen ING Grubu Yapay Zeka ve Robot Teknolojileri Global Başkanı Görkem Köseoğlu, yapay zekanın bankacılık sektörü dahil her sektörde ve hayatın her aşamasında ciddi değişimler getireceğini söyleyerek, “Çok daha akıllı, kişiselleştirilmiş ve her zaman yanınızda olan uygulamalar geliştirmek üzere çalışıyoruz” dedi. “Bununla birlikte bu büyük değişimin sosyal, ekonomik ve etik boyutları da göz önünde tutulmalı” diyen Köseoğlu, Avrupa Birliği’nin yapay zeka yatırımları konusunda geri kalmakta gibi görünse de özellikle kişisel bilgilerin kullanımı ve yapay zeka etiği konularında temkinli olmasının faydaları olacağını düşündüğünü vurguladı. Köseoğlu, “Bankacılık Federasyonu üyeliğim ile Avrupa Komisyonu’nun, Yapay Zeka Üst Danışma Kurulu üyeliğimle Avrupa Birliği’nin ve Avrupa bankalarının yapay zeka uygulamaları konusunda daha öncü olabilmeleri için katkıda bulunacağım” diye konuştu.

    Avrupa Bankacılık Federasyonu, Avrupa’daki 32 ulusal bankalar birliğinin bir araya geldiği çatı bir örgüt konumunda. Üyelerinin bankacılık sektöründe yaklaşık 2 milyon kişiyi istihdam ettiği federasyon, Avrupa’da irili ufaklı ulusal ve uluslararası faaliyet gösteren 3.500 bankayı temsil ediyor.

    EBF, Yapay Zeka Danışma Kurulu ile Avrupa Birliği Komisyonuna yapay zeka konusunda oluşturulacak politikalarla ilgili önerilerde bulunmayı ve yapay zeka konusunda oluşturulacak yol haritasına katkıda bulunabilmeyi hedefliyor.

  • Bakan Yardımcısı Kaymakçı: “Üyelik koşullarını yerine getiren Türkiye AB’de yer almalıdır”

    Dışişleri Bakan Yardımcısı Faruk Kaymakçı, “Üyelik koşullarını yerine getiren Türkiye AB’de yer almalıdır” dedi.

    Dışişleri Bakan Yardımcısı ve AB Başkanı, eski Avrupa Birliği Daimi Temsilcisi Faruk Kaymakçı, yeni görevine atanmasından dolayı Brüksel’deki Daimi Temsilcilik Konutu’nda düzenlenen veda resepsiyonunda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik süreciyle ilgili açıklamalar yaptı. İHA’ya konuşan Kaymakçı, 7 Ağustos 2018 tarihinde Dışişleri Bakan Yardımcılığı görevine atandığını hatırlatarak, “Ben aslında o dönemde Türkiye’de büyükelçiler konferansı için bulunuyordum. Dolayısıyla Brüksel’deki eski görevime dönme fırsatım olmadı. Yaklaşık üç ay aradan sonra Brüksel’e geri geldim. Fiilen vedamı şu anda gerçekleştiriyorum” dedi.

    “Türkiye’yi Avrupa’nın merkezinde olmasını sağlamak”

    Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üyelik sürecinin Türkiye’nin dış politikasında en öncelikli, en stratejik politikalardan bir tanesi olduğuna dikkat çeken Kaymakçı, “Dolayısıyla Türkiye’nin AB’ye üyelik süreci gibi önemli bir alanda çalışıyor olmaktan büyük mutluluk ve gurur duyuyorum. Bunun aslında Türkiye’de halkımızın da benimsediği, ilerlemek Türkiye’yi daha güçlü bir noktaya getirmek Türkiye’yi Avrupa’nın merkezinde olmasını sağlamak açısından çok önemli bir süreç olduğunu düşünüyorum. Türkiye’de 15 Temmuz Darbe Girişimi’nden sonra yeni bir dönem başladı. Artık Türkiye normalleşen, reform yapan ve AB uyum sürecinde üzerine düşen çalışmaları yerine getiren bir ülke haline dönüştü. Bu sürecin Türkiye’yi tam üyeliğe götürmesini diliyoruz. Avrupa ülkeleriyle ilişkilerimizde de önemli gelişmeler oldu. Bazı ülkelerde gerginlikler yaşanmıştı ama bu dönemler geride kaldı” diye konuştu.

    “Avrupa Birliği üyelik süreci önemlidir”

    Artık Türkiye ile Avrupa arasında pozitif bir ajanda üzerinde çalıştıklarının altını çizen Dışişleri Bakan Yardımcısı Kaymakçı, konuşmasını şu şekilde sürdürdü:

    “Bunun hem Türk halkının çıkarları için önemli olduğunu düşünüyoruz hem de Avrupa’nın istikrarı ve barışı için de önemli olduğunu düşünüyoruz. Benim söylediğim şu; Türkiye siyasi olarak, coğrafi olarak, ekonomik olarak siyaset sisteminin döngüleri açısından Avrupa kıtasının bir parçasıdır. Bugün Avrupa kıtasının karar alma mekanizmasına dönüşmüş Avrupa Birliği içerisinde Türkiye’nin olmamak gibi bir durumu söz konusu olamaz. Çünkü Türkiye zaten bu kıtanın parçasıdır. Dolayısıyla karar alma mekanizmasında da olması gerekiyor. Bunun için Avrupa Birliği üyelik süreci önemlidir. Umarız bu süreç sonunda hem Türkiye’nin hem Avrupa’nın yararına olacak bir noktaya ulaşacağız. Burada AB Parlamentosu, AB Komisyonu, AB Konseyi ve AB üyelerinin büyükelçiliklerinden dostlarımızla bir görüşme fırsatı bulduk. Üyelik koşullarını yerine getirecek ve Avrupa sistemi içerisinde kurallara uygun olarak yer alacak bir Türkiye’nin AB’ye üye olması gerektiğini savunan insanlar buradaydı. Değişik siyasi partilerden de temsilciler vardı, Hristiyan demokratlar, sosyal demokratlar, liberaller ve yeşiller gibi. Hepsinin mesajı, üyelik koşullarını yerine getiren bir Türkiye Avrupa Birliği’nde yer almalıdır. Dolayısıyla biz dostlarımızdan aldığımız bu cesaretle reform sürecini hızlandırmaya çalışacağız.”

  • Çavuşoğlu: “AB ile 72 kriter tamamlandı. Top AB’de”

    İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın programında gündemi değerlendiren Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, “Zeytin Dalı Harekatı planlandığı şekilde devam ediyor, mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Diğer yandan operasyonun insanı boyutunu da ihmal etmedik. Hiçbir sivil öldürülmedi, aksi yönde yapılan haberler PKK/YPG’nin propagandasıdır” dedi.

    Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İhlas Medya Ankara Temsilcisi Batuhan Yaşar’ın Gündem Özel Programına konuk oldu. Afrin’de yürütülen Zeytin Dalı Harekatına ilişkin durum değerlendirmesi yapan Çavuşoğlu, “Harekat planlandığı gibi başarılı bir şekilde devam ediyor. Askerlerimiz şehit olmaya hazır gidiyor her göreve ancak, şehitlerimize ciğerimiz yanıyor elbette. Bir terör örgütüyle mücadele ediyoruz, bize yönelik ciddi bir tehdit var. Burada özellikle sivillere yönelik temkinli davranıyoruz. Havadan İHA’larımız, karadan askerlerimiz olsun ÖSO olsun topyekûn devam eden bir şekilde, bine yakın teröristi etkisiz hale getirdik. Rakka’da sorulmayan siviller, biz PKK’ya karşı bir operasyon gerçekleştirilince soruluyor, bu harekatı önemsiz hale getirmeye çalışıyorlar. Sivilleri canlı kalkan yapan bir terör örgütünden bahsediyoruz dolayısıyla mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Terör örgütü nerede tehdit oluşturursa, buna Münbiç de dahil, kararlı bir şekilde operasyonu sürdüreceğiz. Bu tehdidi buradan tamamen temizlemeden vatandaşlarımızı güvenli hissedemeyiz” şeklinde konuştu.

    “Hiçbir sivil öldürülmedi”

    Yaşar, sivillerin öldürülmesine ilişkin yürütülen algı operasyonlarına değindi. Bu kapsamda dış medyada gündeme gelen haberleri anımsattı. Konuya ilişkin açıklama yapan Çavuşoğlu, “Bunlar PKK/YPG’nin propagandasıdır. Bunları gündeme getirenlere, ’Elinizde bir delil varsa getirin’ diyoruz. Türk milleti siviller konusunda herkesten daha hassas. Bugüne kadar bize bir belge veya delil getiren olmadı. Bugüne kadar hiçbir sivil ölmedi. Rejimin daha önceden öldürdüğü sivilleri göstermeye çalıştılar, bunlar sonuç vermeyince bu şekilde başka yollara başvurdular” diye konuştu.

    “ABD ile pazarlık söz konusu değil”

    Yaşar’ın ABD ile bir temas olup olmadığını sorması üzerine Çavuşoğlu, “ABD ile bir pazarlık veya bir temasımız olmadı. Zaten ABD’nin burada bilenen bir mevcudiyeti yok, dolayısıyla ABD ile konuşacağımız bir konu da yok. Bizim beklentimiz destek vermesinler, silah vermesinler ve gölge etmesinler. Biz operasyonu başlatırken her türlü hazırlığı başlattık. Duruma göre stratejimizi değiştirebiliyoruz. İnsanı boyutu ihmal etmedik, yardım çadırlarımızı hemen gönderdik. Mehmetçik operasyonları yürütürken, bizde Cumhurbaşkanımızla diğer boyutlarını yönetiyoruz. Teröristlerin başka bir yere gitmesi sorunu çözmez, ya silahı bırakması lazım ya da yok edilmesi gerek. Aksi takdirde yine karşımıza çıkacaklar. Amerika bizim endişelerimizi anlamalı ve karşılamalı. PKK ve YPG’nin aynı terör örgütü olduğunu ABD kabul ediyor. ABD müttefiksek bizim bu endişemizi anlamalı ve iş birliği yapmalı. Suriye’de şu anda çok sayıda Kürt hapiste. Kürt partileri kapatıldı. Bunları yapan YPG terör örgütü. Nerede insan hakları savunucuları? Burada Türkiye’nin düşmanı bizim dostumuzdur anlayışı var. Biz DEAŞ ile müttefik olamayız, din ile bir alakaları olmadığını ifade ediyoruz. Terör örgütlerinin ideolojilerini öldürmek gerek. YPG’ye verilen silahların kayıtları bulunuyor, bazıları ’Biz bunu peşmerge’ye verdik’ diyor. Bize atılan roketleri kim verdi?” şeklinde yanıtladı.

    “ABD önce verdiği sözleri tutmalı”

    ABD Dışişleri Bakanı Tillerson’un güvenlik bölgesi oluşturulması için Türkiye ile anlaşma teklifini hatırlatan Yaşar, Tillerson cephesinden yapılan ikinci bir açıklamaları değerlendirdi. “Amerika’nın sınırda güvenli (tampon) bölge teklifini Paris’te Tillerson’a sordum. Bir açıklama yaptı ancak ABD’ye güvenemiyorum” diyen Çavuşoğlu konuşmasına şu şekilde devam etti:

    “Bunları bizim ABD ile görüşebilmemiz için güveni tesis etmemiz lazım. Teknik ekiplerin de konuşabilmesi için ABD’ye güvenebilmemiz lazım. Bana verilen hiçbir söz tutulmadı, önce verilen sözlerin tutulmasını beklemek lazım. YPG ile işbirliğini kesmeli, Rakka’da nasıl anlaşıldı bunlar görüldü, neden orada yok edilmedi? ABD Başkanı’nın Türkiye’yi sevdiğini, Cumhurbaşkanına saygı duyduğunu biliyorum. Kendi içlerinde çok ciddi sorunlar var, o tablo Avrupa ile ilişkileri de etkiliyor. Türkiye’ye karşı Afrin’de YPG ile omuz omuza savaşıyorlar. Bizim ABD karşıtlığımız yok ama ortada bir tablo var. Güven zedelendi, bu güvenin yeniden tesis edilmesi lazım. Aramızdaki temaslar önemli, bir çalışma grubu oluşturuldu. Artık oylama dönemi bitti, biz somut adımlar görmek istiyoruz.”

    “CIA Türkiye’den özür diledi”

    Çavuşoğlu, “Türkiye’yi kıskananlar veya karalamak isteyenler bizi DEAŞ’a destek vermekle suçluyor. John Kerry bir toplantıda DEAŞ’tan petrol aldığımızı söyledi. ’Emin misin?’ dedim, ’evet’ dedi. Ben olayın peşini bırakmam, dedim ve delil istedim. Her toplantıda kendisinden delil isteyince CIA bize Kilis Belediyesi’nin asfalt raporunu gönderdi. Resmi bir cevap verdik ve en sonunda CIA bizden yazılı olarak özür diledi” dedi.

    AB ile 72 kriteri tamamlandığını ifade eden Çavuşoğlu, “Top AB’de” dedi.

    Türkiye’nin, Suriye’nin sınır bütünlüğünü herkesten daha çok desteklediğini ifade eden Çavuşoğlu, “Biz rejime yönelik bir tehdit değiliz ama rejimin de ihlalleri bir an önce durdurması lazım. YPG konusunda da sanırım farklı düşünmüyoruz, YPG’nin bölmek istediği konusunda rejimle hem fikiriz” diye konuştu.

    Diğer yandan İran’ın tavır değiştirip değiştirmediğine dair değerlendirme yapan Çavuşoğlu, İran’da farklı görüşler olabileceğini ifade ederek, çok büyük tehditler gelmediğini aktardı. Ayrıca buradaki terör örgütünün İran için de bir tehdit oluşturduğunu kaydetti.

    “Almayan’ya haksızlık etmiş oluruz”

    Fransa ve Almanya’nın tavrına ve diplomatik görüşmelere ilişkin açıklamalarda bulunan Çavuşoğlu, “Bugüne kadar Fransa ile terörle mücadele konusunda aynı çizgide olduk. Ancak Afrin operasyonu başlayınca tavırları değişti. BM’de olayı gündeme getirmeye çalıştılar. Bazen bize karşı olan kesime karşı da sevimli görünmeye çalışıyorlar. Biz de bu sefer samimiyeti sorguluyoruz. Yüzümüze karşı söyleyemediklerini Avrupa Konseyi’nde söylüyorlar. Mesela eğitim konusu. Bize öğretmen konusunda zorluk çıkartıyorlar. Biz de aynıyla mukabele edeceğiz deyince ’aman’ diyorlar. Biz samimi davranıyoruz ancak Fransızlar ikiyüzlü davranıyor. Almanya Afrin operasyonuna karşı çıktı, dersek haksızlık etmiş oluruz. Ancak onlardan da ’insan hakları’ başlığı altında çatlak sesler çıkıyor. Alman Dışişleri Bakanı Gabriel’in çabalarını takdir ediyorum. PKK ve YPG’nin arasında bir fark olmadığını sesli olarak dile getiriyor, PKK’nın düğünlerde bile para topladığını kendisi bizzat anlattı. Tabi tüm Almanya’daki siyasetçiler böyle düşünmüyor. Rusya’yla temaslarımız sürüyor. Astana süreci de devam ediyor. Diğer taraftan sahadaki tüm aktörlerle temaslarımızı sıklaştırdık. Bir kaza olmaması için titiz davranıyor. Özellikle hava operasyonlarına dikkat ediyoruz” diye kaydetti.

    “Soçi’nin Cenevre’de bu şekilde aynı formatta devam edeceğini görebilirsiniz” diyen Çavuşoğlu, anayasa komisyonunu oluşturmak için İran ve Rusya ile birlikte listeyi kararlaştırdıklarını da anımsatarak, “Soçi’de Mihraç Ural krizi sonradan ortaya çıktı. O gün 1 saat uyuduk ancak krizi iyi yönettik. En sonunda İran ve Rusya’yla birlikte krizi çözdük. Alınan kararla bir anayasa komisyonu oluşturuldu. Suriye’de tesis edilen çatışmasızlık bölgelerinin sürdürülebilmesi için elimizden geleni yapıyoruz” dedi.

    FETÖ’cülerin iadeleri hakkında kısa bir yorumda bulunan Çavuşoğlu, “Yunanistan’ın FETÖ’cüleri iade etmemesi hayal kırıklığı. Yunanistan’ı Kardak ile ilgili de uyardık” ifadelerini kullandı.

    “CHP çok karmaşık bir parti haline geldi”

    Yaşar, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu’nun “YPG’ye 50 defa terör örgütü dedim” ve “Türkiye niye ÖSO’nun peşine takıldı” açıklamalarını gündeme getirerek iç siyasetteki CHP’nin bu tutumunu sordu. Çavuşoğlu, “CHP çok karmaşık bir parti haline geldi. Maalesef PKK/YPG’ye sempati duyan, terör örgütü bile diyemeyen kişiler de var. CHP’nin içinde DHKP-C’li kişiler de var. İstanbul İl Başkanını görüyorsunuz ibretlik. CHP rotası belli olmayan bir parti haline geldi. ÖSO, bizim Mehmetçiğimizle teröristlere karşı mücadele ediyor. DEAŞ’a karşı mücadele ederken değil de neden YPG’ye karşı mücadele ederken sorguluyorsun, demek ki bir sempati var. Daha önce Fırat Kalkanı Harekatı’nda neden sorgulamadınız? Ana muhalefet partisi normalde iktidarın alternatifidir. Ülkeyi yönetmeye taliptir. Bunlara nasıl ülkenin güvenliğini, dış politikasını teslim edeceksiniz?” yanıtını verdi.