Etiket: Abartıya

  • Burun estetiğinde abartıya dikkat

    Estetik Plastik Ve Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Op.Dr.Baran Kul, burun estetiğinde abartıya dikkat edilmesi gerektiği söyledi.

    Klasik burun estetiği ameliyatlarında her iki tarafta burun kemiklerinin kırılarak ameliyat gerçekleştirildiğini belirten Op.Dr.Baran Kul, “Çok sağlam olan bu kemik yapılarının estetik amaçla kırılmasının ağır bir manevra olduğunu düşünmekteyim. Bu kemiklerin porselen kıymetinde olduğunu ve mümkün olduğunca kırılmaması gerekli diye düşünüyorum. Burun sırtındaki kemik çıkıntının ameliyat sırasında alınması ile açık çatı (open roof) denilen deformite gelişmekte. Bu deformitenin üstesinden gelmek, açık çatıyı kapatmak ve burun sırtının estetik çizgilerini daha düzgün hale getirmek için her iki yanda burun kemikleri kırılmaktadır. Öncelikle şunu belirtmek gerekli ki kemik kırma, uzman hekimlerce gerçekleştirildiği için nefesi ve şekli bozmayacak şekilde mümkün olan en iyi şekilde yapılmaktadır. Ancak doğal kemik yapısının kırılması başlı başına büyük bir travmadır, hekiminiz bu işte ne kadar profesyonel olursa olsun burun kemiğinin kırılması sonucu istenmeyen birçok durum gerçekleşebilir (komplikasyon). Kemik kırılması en iyi koşullarda yapılsa bile iyileşme süresi aylar ve hatta yıllarca sürebilmektedir” dedi.

    Burun kemiği kırılarak yapılan ameliyatlarda erken dönemde ciddi kanamalar, ileri derecede ödem, şişlikler, gözaltı morlukları, ağrı ve benzeri şikayetler sıklıkla yaşandığını anlatan Op.Dr. Kul, “İleri dönemde ise kemiklerle ilgili iyileşme problemleri, eğri kaynama, şekil bozukluğu ve aylarca süren iyileşme süreci. Günümüze kadar milyonlarca burun ameliyatında burun kemiği kırma işlemi yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. Bilimseldir ve tıbbi olarak son derece geçerlidir” diye konuştu.

    Op. Dr. Baran Kul, “burun kemiği kırılması” konusunda mümkün olduğunca kırılmaması gerektiğini belirterek, “Estetik bir ameliyat yapacaksınız ve bu ameliyat için yüz bölgesinin en sağlam kemiklerinden birini, ister çekiç ister ultrasonik ister diğer teknolojik aletler kullanılsın, kıracaksınız. Bu hem bir hekim hem 2 kez burun ameliyatı geçirmiş bir hasta olarak düşündüğümde ağır bir müdahale olduğunu değerlendiriyorum.

    Bu nedenle; hem kendimi o ameliyat masasında hasta olarak düşündüğümde, hem yakınlarımı hem de hastalarımı, burun kemiği kırılmadan bu ameliyatı geçirebilmesi gerektiğini düşünüyorum. Daha önce de söylediğim gibi, burun sırtında ki çıkıntıyı (hörgücü) aldıklarında burun kemikleri arasında bir boşluk oluşmakta, bu boşluk hem burun sırtının estetiğini bozmakta hemde kapatılmaması durumunda burun sırtında çukura sebep olmakta. Bu nedenle klasik burun ameliyatlarında her iki burun kemiği kırılarak bu deformite ortadan kaldırılmaya çalışılmakta. Ben de yüzlerce burun ameliyatı vakasında bu işlemi uyguladım. Ben ve diğer bütün meslektaşlarımın, burun estetiği vakalarında en çok odaklandığımız yerde tam burası (lateral osteotomi). Çünkü hata kaldırmaz bir yer. ’Bunu yapmak zorunda mıyız?’ diye uzunca üzerinde çalışarak, kırmadan burun sırtında ki çukuru kapatmayı ve burun sırtı estetiğini tekrar düzenlemeyi yeni bir teknikle (porselen burun estetiği) başarabildim” şeklinde konuştu.

    Porselen burun estetiğinin doku yönetme-yönlendirme sanatı olan plastik, rekonstrüktif ve estetik cerrahi ana biliminin dayandığı temel prensipler (flep, greft) üzerinden yürütülen bir cerrahi tasarım olduğunu dile getiren Op.Dr.Baran Kul, “Bunu dokularla dolaşım ilişkisi devam eden bir kemik doku ile sağlamak tabii ki mümkün. İşte bu yöntemi “porselen burun estetiği” olarak tanımladık. Çünkü; porselen kıymetinde olan kemiği kırmak suretiyle oluşan ciddi travmayı ortadan kaldırıyoruz” dedi.

    Op.Dr. Kul, “Porselen burun estetiği ile neyi başarıyoruz?” sorusuna ise şöyle cevap verdi:

    “Öncelikle burun kemiklerine ayrı bir müdahale yapmadığımız için ameliyat süresini klasik ameliyatlara göre yaklaşık 1 saat kısaltıyoruz. Kemikleri kırmadığımız için ameliyat sonrası oluşan kanamaları, morlukları, ileri derecede şişlikleri ortadan kaldırıyoruz. Bu teknikle kemik travmasını minimale indirdiğimiz için 4-6 saatlik gözlem sonrası hastaları taburcu edebiliyoruz. Kemikler kırılmadığı için klasik burun ameliyatında kullanılan ve 1 hafta-10 gün süreyle kullanılan alçı ve atelleri ortadan kaldırıyoruz.

    2. gün kontrolü sonrası hastayı kolaylıkla günlük yaşantısına uğurluyoruz. Şeklin ortaya çıkması ve şişliklerin inmesi için aylarca beklemeye gerek kalmadan 1-2 hafta içinde tam iyileşmeye yakın sonuç alıyoruz.

    Eskiden düğün, nişan, toplantı gibi organizasyonlara katılma programı olan hastalara en az 6 ay öncesinde burun estetiği ameliyatı olmaları gerektiğini söylüyorduk. Bu teknikle 2 hafta sonraki programına sevinçle giden hastaları görüyoruz.

    Bizler, Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik cerrahi uzmanları 6 yıl tıp fakültesi ve 6 yıl plastik cerrahi eğitimi sırasında her türlü akademik, bilimsel ve hukuki sertifikasyonu tamamlayarak bu ünvanı alıyoruz. Tıpkı diğer çok değerli hocalarımız ve meslektaşlarımızın, kendilerine has uyguladığı yöntemler ve teknikler olduğu gibi, ’porselen burun estetiği’ tekniği de Op. Dr. Baran Kul’un kendi deneyimlerinden hareketle geliştirdiği bir yöntemdir. Ayrı bir sertifikasyon gerekliliği yoktur. Nitekim, meme, karın ve diğer tüm estetik müdahaleler ve hatta tüm diğer cerrahi branşlarda her hekimin tecrübelerinden hareketle geliştirdiği cerrahi teknikler vardır. Biz farklı olarak geliştirdiğimiz bu tekniği ve getirilerini yüksek sesle ifade ediyoruz.”

  • Uzm. Psikiyatrist Yurdakul: “Sevgililer Gününü Kutlayın Ama Abartıya Kaçmayın”

    Uzm. Psikiyatrist Sabri Yurdakul, “Sevgilinizin sevgililer gününü kutlayın ama bunu yaparken abartıya kaçmayın. Daha pahalı hediye daha büyük sevgi değildir” dedi.

    Yurdakul, yaptığı açıklamada, ’sevdiğiniz insana olan sevginizi daha kişisel bir hediye ile kutlayın’ tavsiyesinde bulunarak, “Bu onu düşündüğünüzü, ona zaman ve emek harcadığınızı gösteren bir hediye olmalıdır. Bu hediyeyi arttırdığınızda daha aşağı inemezsiniz. O zaman sevgililer günü daha büyük hediyeyi alma yarışına döner ki bunun da ekonomik olarak yorucu olduğunu düşünüyorum” diye konuştu.

    Günümüz koşullarında artık sevgiyi göstermenin yolunun giderek artan değerde hediye almaya yöneldiği için hediyenin değeri arttıkça içinin boşaldığını ifade eden Yurdakul, şunları söyledi:

    “İnsanlar kendilerine verilen hediyeyi alıp bir kenara koyuyor ve çok da mutlu olmuyor. Hatta çıta o kadar büyük seviyelere çıkıyor ki aşağı inmesi mümkün olmuyor. Bu da hem onu alanı hem de alınanı zor duruma düşürüyor. O yüzden hediye alırken uzun sürede düşünülmüş, mümkünse emek harcanmış, özenilmiş bir hediye olmasına dikkat etmeliyiz. Buna ayıracak zamanımız yoksa o zaman değerli bir hediye eksiği tamamlar diye düşünüyorsanız bu doğru değil. Çünkü bazı şeylerin zamanı geçtikçe içi boşalmaya başlıyor. Sevgililer günü de bunun gibi olma yolunda.”

    Her yerde sevgililer gününde alınacak hediyeler olduğunu ama bu hediyelerin başka bir zamanda da alınabilecek hediyeler olduğunu belirten Yurdakul, şöyle devam etti:

    “Halbuki sevgililer gününde alınacak hediye gerçekten sevgiyi yansıtmalı, gönülden gelmeli ve başka birisinin para verip alamayacağı bir hediye olmalı. Son gün telaş içinde alınan değil, günler öncesinden özenle hazırlanıp kenara konmuş ve sevdiğinin aklına gelmeyecek bir hediye olmalıdır. Özellikle bayanların buna çok özen gösterdiğini biz erkekler unutmamalıyız. Nasıl olsa hanımların böyle bir dertleri çok fazla yok. Zaten sevgililer günü daha çok erkeklerin sevgilerini gösterdikleri bir zaman olma yolunda olduğu için erkeklerin biraz daha çalışması gerek diye düşünüyorum. Benden uyarması.”