Etiket: 43.

  • OMÜ’den 43. yaş kutlaması

    1 Nisan 1975’te kurulan Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ), kuruluşunun 43. yıl dönümünü Kurupelit Kampüsü’nde yapılan törenle kutladı.

    OMÜ’nün 43. yıl kuruluş yıl dönümü töreni Rektör Bilgiç’in Atatürk Heykeli’ne çelenk sunumuyla başladı. Ardından Mustafa Kemal Atatürk ve şehitlerin aziz hatırası için saygı duruşunda bulunularak, İstiklal Marşı okundu. Törenin sunuculuğunu üstlenen Öğrenci Konseyi Başkanı Muhsin Oğul, Türkiye’nin çok değerli bilim ve eğitim kurumu OMÜ’nün 43. kuruluş yılı vesilesiyle ülkemizin kurucusu, büyük lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e şükran sunmak amacıyla bir araya geldiklerini söyledi. Ardından söz alan Rektör Prof. Dr. Sait Bilgiç, tüm katılımcılarla bu özel ve anlamlı günde bir arada olmaktan duyduğu mutluluk ve memnuniyeti dile getirdi.

    “OMÜ’nün tarihten gelen bir sorumluluğu var”

    Rektör Bilgiç, 43 yılın dünya ölçeğinde üniversiteler tarihi için görece az bir zaman dilimi olmakla birlikte ülkemizde kurulan üniversitelerin tarihi bakımından orta ölçekte bir zaman dilimi olduğunu belirterek, “Üniversitemiz tabii kurulduğu şehir ve taşıdığı isim itibariyle önemli bir misyon ve anlam yüklenmiş durumda. Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna giden yolda ilk adımların atıldığı kent olan ve o günün adını taşıyan Samsun’da bulunan OMÜ, üniversite olarak görevlerini hakkıyla yerine getirmenin ötesinde Samsun’un bu tarihî ve anlamlı rolü açısından kendisini çok belirgin bir şekilde öne çıkarmak zorunda. O nedenle çok fazla çalışmamız gerektiğinin farkındayız. Üniversitemiz bugün itibariyle ulaştığı büyüklüğü itibariyle kendi bünyesinden Amasya, Ordu ve Sinop Üniversiteleri olmak üzere 3 üniversite çıkardı. Yakında da 1 kardeşi olacak inşallah, Samsun Üniversitesi adı altında. OMÜ olarak bu üniversitemizin de gelişimine ve büyümesine her türlü desteği verecek; her türlü imkanımızı bu yönde kullanacağız” dedi.

    OMÜ’nün hemen hemen her alanda eğitim veren ve araştırma yapan büyük bir üniversite olduğunu kaydeden Rektör Bilgiç, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “Üniversitenin bu sayısal büyüklüğünü bizlerin daha anlamlı hale getirme mecburiyeti var. Adını sadece tarihsel mirasından değil, buna ilaveten başarılarıyla güçlendirmek durumunda. Bulunduğu şehrin önemli bir markası ama bu markayı daha da kuvvetlendirmek ve tanınır hale getirmek bizim gayretlerimize ve çalışmamıza bağlı. Bizler çalışıp sağlam ve yarara dönüşecek bilgiler, teknolojiler ürettiğimizde, ayrıca yetiştirdiğimiz insan gücünün öncelikli olarak tercih edilebilir hale geldiğini gördüğümüzde, ancak başarılı olduğumuzu söyleyebiliriz. Çünkü üniversitelerimiz bugüne kadar genelde başarılarını sahip oldukları fiziki imkânlar ve personel sayısı bağlamında gördüler. Lakin bunun böyle olmadığını, özellikle uluslararası alanda hareketli olan akademisyenlerimiz, gittikleri-gördükleri üniversitelerden anlayabiliyorlar. Çalışmak farklı bir şey, yönetim olarak da bizim karşılaştığımız durumlardan birisi, söz konusu fiziki imkânların ve donatıların daha da geliştirilmesi, hep öne çıkması yönünde oldu. Oysa yeterli çalışma imkanlarına sahip olmamıza rağmen o alanlara odaklandığımız için esas yapmamız gereken işin yerine getirilmesinde zaman zaman kendimizi olumsuz etkileyecek noktalar da olabiliyor. OMÜ; hakikaten kampüsü, fiziki imkanları ve insan gücü itibariyle başarılı olmasının önünde hiçbir engelin bulunmadığı üniversitelerden birisi. Eğer bir başarısızlık olursa bunun esas kaynağı çalışanlar olarak bizlerizdir. Çok daha fazla ve hızlı çalışarak hedeflediğimiz noktalara ulaşacağımızdan şüphemiz yok. Çünkü ülkemizin beklentileri ve ihtiyaçları belli. Dolayısıyla bu konuda çok çalışıp doğru bir şekilde odaklanmaktan başka bir yol olmadığını biliyoruz. Türkiye’nin bütün vatandaşlarının da birlik ve beraberliğimizin öneminin farkında olması çok önemli. Biz birlikte olduğumuz takdirde, görevimizin ve sorumluluğumuzun bilinciyle hareket ettiğimizde karşılaştığımız sıkıntıların boyutu ne olursa olsun bunun üstesinden gelememek diye bir şey söz konusu değil. Bu anlamda bizler bu birlikteliğe katkı sağlayacak önemli ve bir kurum ve aktörüz. Üniversiteler, özerk kurumlar ve fikir üretmekte özgürler; bu özelliklerini muhafaza ederek ülkenin birliği ve bütünlüğünden yana da tavır koymak, duruş sergilemek mecburiyetinde olduklarını düşünüyorum. Çünkü dünyanın gözü üzerimizde, çok farklı senaryolar planlanmakta, oyunlar oynanmakta ve bu da zaman zaman bizim kendi insanımızın eliyle sahnelenebilmekte. Bizim buna mani olabilmemiz için toplumumuza, birey olarak özgür ve alanlarında çok iyi yetişmiş, dünya gerçeklerini çok iyi bilen gençleri kazandırmamız gerekiyor. Onun için de bizim bir defa örnek olmamız lazım. İnşallah bütün OMÜ ailesi bunu yapıyordur, yapacaktır kanaatindeyim. Hepinize katılımınızdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Nice yıllarda buluşmak dileğiyle. Üniversitemiz de nice yılları ve yıl dönümlerini OMÜ ailesi olarak şüphesiz yaşayacaktır. Hepinizi saygı ve sevgiyle selamlıyorum.”

    Törene Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Mehmet Kuran, Prof. Dr. Vedat Ceyhan ve Prof. Dr. Mehmet Ali Cengiz, Genel Sekreter Doç. Dr. Menderes Kabadayı, Üniversite Senato üyeleri, daire başkanları, akademik ve idari personel ile öğrenciler katıldı.

  • 43. Ulusal fizyoloji kongresi Denizli’de başladı

    Türk Fizyolojik Bilimler Derneği tarafından bu yıl 43’üncüsü düzenlenen ulusal fizyoloji kongresi Denizli’de başladı.

    Türk Fizyolojik Bilimler Derneği’nin bu yıl 43’üncüsünün düzenlediği ulusal fizyoloji kongresi PAÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılan açılış programı ile başladı. Kongre kapsamında yapılan sözlü bildiri sunumları ve poster başı tartışmalarının ardından açılış töreni yapıldı. Programın açılışını Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Fizyoloji Anabilim Dalı Başkanı ve Ulusal Fizyoloji Kongresi Eş Başkanı Prof. Dr. Sadettin Çalışkan’ın açılış konuşması yaptı.

    Pamukkale Üniversitesi’nin bu yıl 43’üncsüsü düzenlenen kongreye ev sahipliği yapmaktan mutluluk duyduğunu belirten Prof. Dr. Çalışkan, “Gerçekleşecek kongre ile değerli bilim insanlarının tıp ile fizyoloji alanlarındaki son gelişmeleri tartışabilecekleri, aynı zamanda fizyoloji alanında çalışan bilim insanları için önemli konuların ele alınacağı bilimsel bir ortam oluşturmayı amaçlıyoruz” dedi.

    Daha sonra konuşan Türk Fizyolojik Bilimler Derneği Başkanı Prof. Dr. Ümmühan İşoğlu Alkaç, kongreyi gerçekleştirmekteki amaçlarının genç fizyologlara rol model oluşturabilecek örnekleri sahnelemek olduğunu söyledi. Kongre boyunca toplamda 8 konferans, 5 sempozyum ve 1 panel oturumu planlandığını belirten Prof. Dr. Alkaç, kongre kapsamında, 48 genç araştırmacıya çalışmalarını sözlü sunma olanağı sağlanacağını, yüzlerce araştırmacının da araştırma sonuçlarını poster sunum olarak kongre katılımcılarıyla paylaşacaklarını kaydetti.

    Daha sonra kısa bir konuşma yapan Pamukkale Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Semin Fenkçi, “Türkiye’de ve dünyada tıp alanında böyle büyük bir kongrenin Pamukkale Üniversitesi bünyesinde yapılması onurunu bize bahşettiğiniz için Türk Fizyolojik Bilimler Derneği’ne sonsuz saygı ve teşekkürlerimi borç bilirim. Gerçekleştirilen bu güzel kongrenin saygıdeğer hocalarının tüm kongre katılımcılarına ve genç meslektaşlarımıza vereceği bu bilimsel şölen ile kariyerlerinde yol gösterici olmasını diler emeği geçen herkese teşekkürlerimi sunarım” diye konuştu.

    Kongre kapsamında 4 gün boyunca, çeşitli bilimsel programlar kapsamında 8 konferans, 5 sempozyum, 1 panel dışında, sözlü bildiri sunumları ve poster başı sunumları yapılacak. Bilimsel programlar dışında tüm davetli katılımcılar Tripolis Antik Kent ve Buldan’a yapılacak kültür gezileri ile Denizli’yi yakından tanıma fırsatı yakalayacak. Kongre 10 Eylül Pazar günü PAÜ Kongre ve Kültür Merkezi’nde yapılacak ödül ve kapanış töreni ile son bulacak.

  • Bakan Arslan’dan “Kıbrıs Barış Harekatı”nın 43. yıl dönümü mesajı

    Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, “20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutluyor, Kıbrıslı kardeşlerimiz için barışa, refaha, daha aydınlık bir geleceğe vesile olmasını yürekten temenni ediyorum” dedi.

    Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla kutlama mesajı yayımladı. 43 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı’nda canlarını feda eden şehitlere rahmet dileyerek mesajına başlayan Arslan, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı tebrik ediyorum. Bu anlamlı gün vesilesiyle 43 yıl önce Kıbrıs Barış Harekatı’nda canlarını feda eden şehitlerimizi rahmetle yad ediyorum; gazilerimizden hayatını kaybedenlere rahmet, hayatta olanlara sağlık ve uzun ömürler temenni ediyorum” ifadelerini kullandı.

    Türkiye’nin Kıbrıs Türklerinin huzur ve refahı için üzerine düşen sorumluluğu yaptığını kaydeden Arslan, mesajına şöyle devam etti:

    “Anavatan Türkiye, Kıbrıs Türk halkının huzur ve refahı için tarihten bugüne uzanan sorumluluğunun bilinciyle üzerine düşeni yapmaktadır. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin her alanda daha da gelişmesi ve güçlenmesi için desteğimiz sürecek, Kıbrıs Türkü Türkiye’nin etkin ve fiili garantisi altında aydınlık yarınlara güvenle ilerleyecektir. 43 yıldır olduğu gibi Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin artması ülke olarak önceliklerimiz arasında olmayı sürdürecektir. Bu duygu ve düşüncelerle 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nı tekrar kutluyor, Kıbrıslı kardeşlerimiz için barışa, refaha, daha aydınlık bir geleceğe vesile olmasını yürekten temenni ediyorum.”

  • Kıbrıs Barış Harekatı’nın 43. yıldönümü

    Kıbrıs Barış Harekatı’nın 43. yıl dönümü etkinlikleri, Başbakan Binali Yıldırım ve KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Atatürk Anıtı’na çelenk bırakmasıyla başladı.

    Girne Kapısı’ndaki Atatürk Anıtı’nda düzenlenen törene, Başbakan Binali Yıldırım, KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, KKTC Başbakanı Hüseyin Özgürgün, KKTC Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Fahri Kasırga, TBMM Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Donanma Komutanı Oramiral Veysel Kösele katıldı.

    Tören, Akıncı ve Yıldırım’ın Atatürk Anıtı’na çelenk bırakması ile başladı. İstiklal Marşı’nın okunması, bayrakların göndere çekilmesinin ardından Akıncı ve Yıldırım anıt özel defterini imzaladı.