Etiket: 2017’de

  • Türkiye gıda sektörü, 2017’de sıçrama yaptı

    Gıdahattı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi verileri üzerinden gıda sektöründeki hızlı gelişmeyi ortaya koydu. TÜİK’in son açıkladığı veriler, 2017 yılının gıda sektörü için her alanda artıların yaşandığı bir yıl olduğunu ortaya koydu.

    Tarım, gıda, sağlık ve beslenme alanlarında yaşanan güncel gelişmeleri anlık olarak okuyucularına sunan Gıdahattı, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi verileri üzerinden yaptığı derlemede, gıda sektörünün 2017 yılında önemli bir gelişmeye imza attığını ortaya koydu. TÜİK, idari kayıtlardan derlediği verilerle 2017 Yıllık Sanayi ve Hizmet İstatistiklerini, 2 Kasım 2018 tarihinde açıkladı.

    Gıda ve içecek sanayinde işletme sayıları

    2017 yılı geçici verilerine göre, geçen yıl 47 bin 617’si gıda, 595’i içecek olmak üzere gıda ve içecek sanayinde toplam 48 bin 212 işletme faaliyet gösterdi. 2016 yılında 45 bin 567’si gıda sanayinde, 560’ı içecek sanayinde olmak üzere toplam 46 bin 127 işletme faaliyet gösteriyordu.

    Gıda sektörü istihdamını artırdı

    Gıda ve içecek sanayi, işletme sayılarındaki artışa paralel olarak 2017 yılında istihdamını da artırdı. 2016 yılında gıda sanayi istihdamı 489 bin 324, içecek sanayi istihdamı ise 16 bin 204 olmak üzere sektördeki toplam istihdam 505 bin 528 olarak kayıtlara geçmişti. Geçen yıl 502 bin 225’i gıda sanayi, 16 bin 738’i içecek sanayinde olmak üzere toplam 518 bin 963 kişi istihdam edildi.

    Gıda sanayi üretimi

    Gıda ve içecek sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin toplam üretim değeri 2016 yılında 197 milyar 207 milyon 500 bin 700 TL iken, geçen yıl gıda sanayinde 220 milyar 292 milyon 24 bin 678 TL, içecek sanayinde 11 milyar 848 milyon 340 bin 124 TL olmak üzere, toplam sanayi üretimi 232 milyar 140 milyon 364 bin 802 TL’ye ulaştı.

    2016 yılında gıda ve içecek sanayinde yaratılan toplam katma değer 33 milyar 788 milyon 153 bin 530 TL idi. 2017 yılında ise gıda sanayinde 36 milyar 553 milyon 940 bin 18 TL, içecek sanayinde 2 milyar 646 milyon 840 bin 298 TL olmak üzere, toplam katma değer 39 milyar 200 milyon 780 bin 446 TL oldu.

    Gıda ve içecek sanayi ciroları

    Gıda ve İçecek Sanayi’nde faaliyet gösteren işletmelerin 2016 yılı toplam satış cirosu, 214 milyar 445 milyon 748 bin 237 TL olmuştu. Buna karşın geçen yıl 241 milyar 700 milyon 531 bin 501 TL’si gıda sanayinde, 11 milyar 898 milyon 95 bin 473 TL’si içecek sanayinde olmak üzere, toplam ciro 253 milyar 598 milyon 626 bin 974 TL’ye yükseldi.

    TÜİK Yıllık Gayrisafi Yurtiçi Hasıla verilerine göre, 2016 yılında 347 milyar 957 milyon 935 bin TL olan alkollü içecekler hariç, gıda ve içecek sanayi cari büyüklüğü de 401 milyar 444 milyon 388 bin TL’ye ulaştı.

    Gıda sektörünün dış ticaret fazlası

    TÜİK’in dış ticaret istatistikleri de, yıllardır dış ticarette fazla veren sektörler arasında yer alan Gıda Sektörünün, bu özelliğini 2017 yılında da sürdürdüğünü gösterdi.

    Türkiye 2017 yılında gıda ve içecekte 10 milyar 678 milyon 200 bin dolar tutarında bir ihracata imza atarken, gıda ve içecek ithalatı 4 milyar 908 milyon 392 bin dolar olarak gerçekleşmişti. Böylece sektörün 2017 yılı dış ticaret fazlası 5 milyar 769 milyon 808 bin dolar olmuştu. Ocak-Eylül 2018 döneminde ise gıda ve içecek ihracatı 8 milyar 11 milyon 212 bin dolar, ithalatı 3 milyar 599 milyon 353 bin dolar olurken, sekiz aylık dış ticaret fazlası da 4 milyar 411 milyon 859 bin dolar olarak kayıtlara geçti.

  • 2017’de 10 bin 500 hasta yeni diyalize başladı

    Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Arıcı, insanoğlu için en iyi tansiyonun 12/8 olduğuna vurgu yaparak, “13’e yaklaşırsa sağlıklı yaşam önerileri dikkate alınmalıdır. Az tuz kullanımı, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, sigarasız yaşam, ideal kiloya dikkat edilmelidir” dedi.

    Nefroloji, hipertansiyon, diyaliz ve transplantasyon alanında Türkiye’de düzenlenen en geniş kapsamlı ve katılımlı kongre olan “35. Ulusal Nefroloji, Hipertansiyon, Diyaliz ve Transplantasyon Kongresi” Antalya’nın Belek Turizm Merkezi’ndeki bir otelde gerçekleştirildi.

    Dört gün süren ve oldukça zengin bir bilimsel programı olan kongre 1100’ün üstünde iç hastalıkları ve nefroloji uzmanı, diyaliz hekimi, hemşiresi ve akademisyenin katılımı ile nefroloji alanında etkin bir eğitim,araştırma ve bilim atmosferi oluşumuna katkıda bulunduğu bildirildi.

    Kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Kenan Ateş,Türk Nefroloji Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Alaattin Yıldız, Türk Nefroloji Derneği Genel Sekreteri Prof. Dr. Mustafa Arıcı, Türk Nefroloji Derneği Saymanı Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş,Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Siren Sezer, Türk Nefroloji Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Bülent Tokgöz açıklamalarda bulundu.

    “Böbrek kayıt sistemi”

    Prof. Dr. Kenan Ateş, bin 100’ün üzerinde katılımcı ve zengin bir bilimsel program hazırlandığını kaydetti. Böbrek kayıt sistemi hakkında bilgiler veren Ateş, “Biz bunu 28 yıldır Türkiye’de böbrek hastalıkları, diyaliz ve transplantasyon verilerini topluyoruz. Sağlık Bakanlığı’nın veri tabanından da yararlanıyoruz. Aynı zamanda bu kitap uluslararası derneklerin sayfalarına gönderiliyor. 2017 yılı verilerine göre ülkemizde 9 bin 676 hemodiyaliz, 876’sı periton diyalizi olmak üzere 10 bin 500 civarında hasta yeni tedavi olarak diyalize başladı. 2017 yılı içinde toplam 3 bin 330 hastaya 3 bin 342 böbrek nakli yapıldı. 12 hastaya iki kez nakil yapılmış. 2017 yılı sonu rakamlarına göre 58 bin 635 hemodiyaliz, 3 bin 346’sı periton diyalizi, 15 bini böbrek nakli olmak üzere 77 binin üzerinde diyaliz ve böbrek nakli ile yaşamını sürdüren hasta var” dedi.

    “Diyaliz hasta popülasyonu yaşlanıyor”

    Son dönem böbrek yetmezliği hasta sayısında tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de artış yaşandığına dikkati çeken Prof. Dr. Kenan Ateş, “2012 yılında hastalığın sıklığı milyon nüfus başına 395’ti, günümüzde milyon nüfus başına 957’ye ulaştı, 15 yıllık sürede 2.5 katlık artış var. 2002’den 2015 değişim izlendiğinde tüm dünyada Türkiye dünyada en fazla artan on ülke arasında yer alıyor. Ülkemizde de hemodiyaliz ana diyaliz yöntemidir. Yüzde 95’i hemodiyaliz yüzde 5’i periton diyalizi alıyor. 2008 yılından itibaren periton diyaliz sayısında bir azalma görüyoruz.Diyalize yeni başlayan hastaların üçte birinden fazlasını şeker hastalı oluşturuyor. Diyaliz hasta popülasyonu giderek yaşlanıyor. Şuanda diyaliz hastalarının yarısından fazlası 65 yaşın üzerinde ”diye konuştu.

    “Tuzun her türlüsü zararlıdır”

    Prof. Dr. Ateş, tuzun ister kayadan, ister okyanustan ister Himalaya’dan gelse bile zararlı olduğunun altını çizerek, “Kaya tuzunun yüzde 97 ile 99 arasında içeriği şey sodyum klorürdür. “Kaya tuzu tansiyonu düşürür, ödemi çözer”. Bunlar doğru veya yanlış bazı meslektaşların ağzından verilmeye çalışıldı. Tuz tuzdur kayadan da çıksa Himalaya’dan da gelse içindeki yapısı değişmiyor. Fazla tüketilmesi zararlıdır. Tansiyon ve böbrek hastaları için bu zarar çok daha fazladır” değerlendirmesini yaptı.

    Kongre bilgileri

    Prof. Dr. Mustafa Arıcı, kongrelerin hocaların eğitim alanı ve meslektaşların buluşma tanışma yerlerinin olduğunun altını çizdi.

    Dört gün süren ve oldukça zengin bir bilimsel programı olan kongre 1100’ün üstünde iç hastalıkları ve nefroloji uzmanı, diyaliz hekimi ve hemşiresi ve akademisyenin katılımı ile nefroloji alanında etkin bir eğitim/araştırma ve bilim atmosferi oluşumuna katkıda bulunduklarını aktaran Prof. Dr. Arıcı, “Bu yıl Ulusal Nefroloji Kongresinde 5 farklı kurs (Nefropatoloji Kursu, Diyaliz Okulu, Böbrek Hastasında Diyabet Tedavisi Kursu, İleri Kardiyak Yaşam Desteği Kursu ve Böbrek Nakli Kursu), 29 panel, 9 sempozyum ve 29 konferansta 180 konuşmacı ve oturum başkanı görev almaktadır. Kongrede alanlarında dünya çapında bilinen 4 yabancı konuşmacı yer aldı. 250’nin üzerinde bildiri sunuldu” diye konuştu.

    “Tansiyon böbrek hastalığı ilişkisi”

    Hiper yüksek kan basıncının, kronik böbrek hastalığının hem ortaya çıkmasında hem de ilerlemesinde oldukça önemli bir faktör olduğunun altını çizen Prof.Dr. Mustafa Arıcı, “ Bu nedenle hipertansiyonun erkenden tanısının konulması, etkin bir şekilde tedavi edilmesi ve hipertansiyonu olan her bireyde böbrek sağlığının değerlendirilmesi hayati öneme sahiptir. 2017 yılında yayınlanan Amerikan Hipertansiyon Kılavuzu, toplum sağlığı açısından hipertansiyonun öneminin altını çizerek yüksek kan basıncının 130/80 mmHg’den itibaren başladığını belirterek hipertansiyon tanımını değiştirmiştir. Bu kılavuzda toplum genelinde kan basıncını 130/80’in altında tutabilmek için yaşam tarzı değişikliklerinin ısrarla uygulanması vurgulanmaktadır. Böbrek hastalarında da kan basıncı değerleri mutlaka 130/80 mmHg altında tutulmalıdır. 2018 yılında yayınlanan Avrupa Hipertansiyon Kılavuzu da kan basıncı hedeflerinin daha düşük düzeylerde tutulmasına işaret etmektedir” açıklamasını yaptı.

    “Sağlıklı yaşam önerisi”

    Ülke genelinde hipertansiyon farkındalığının arttırılması gerektiğini belirten Prof. Dr. Arıcı, “Sağlıklı yaşam tarzı değişikliklerini ısrarla vurgulayıp desteklememiz gereklidir. Yüksek kan basıncı için ilaç kullanan hastalarda da ilaç uyumunu artırarak hedef kan basıncı değerlerine ulaşmak için çaba sarf etmemiz oldukça önemlidir. Bunun yanında az tuz kullanımı, düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme,sigarasız yaşam, ideal kilo önemlidir.”

    “Tansiyonda 13 uyarısı”

    Tansiyonu 13 olan herkesin yaşam tarzı değişikliğini yapması gerektiğini vurgulayan Arıcı, “İnsanoğlu için en iyi tansiyon 12/8’dir. 13’e yaklaşırsa sağlıklı yaşam önerileri dikkate alınmalıdır. Böbrek hastalarının yüzde 80’i hipertansiyonludur. Hipertansiyon böbrek hastası yapar. Kardiyoloji kliniklerinde çözülemeyen tansiyonlar nefroloji, kliniklerine gelir” diye konuştu.

    “Nakil olamayanlar umutsuzluğa kapılmasın”

    Prof. Dr. Ali Rıza Odabaş da Türkiye’de 60 bini aşan diyaliz hastası olduğunu belirterek, bu hastalar için en iyi tedavinin böbrek nakli olduğunu kaydetti. Son dönem böbrek yetmezliğine düşen hastaların umutsuzluğa kapılmaması gerektiğine değinen Odabaş, “Çeşitli nedenlerle nakil olamayan hastalara hemodiyaliz ve periton diyalizle çok iyi bir yaşam süresi sunuluyor. Eskiye göre modern cihazlar var. Ülkemizin her tarafında özel ve devlet olmak üzere yaygın şekilde hemodiyaliz merkezleri var. Özel sektörün ulaşmadığı yere de devlet ulaşıyor. İsteyen hemodiyaliz hastalarına evlerinde kullanmak üzere cihaz veriliyor” dedi.

    “Diyabet sıklığı yüzde 20’ye ulaştı”

    Prof. Dr. Bülent Tokgöz, diyabetin global bir salgın haline geldiğine vurgu yaparak, “Diyabet sıklığında 2012 yılında yapılan araştırmada yetişkin nüfusun 13.7’sinde diyabet var. Bunun bu yıllarda yüzde 20’ye ulaştığını tahmin ediyoruz. Avrupa ülkelerine nazaran ilk 3’teyiz. Diyabet sıklığı neden artıyor sebebi yanlış beslenme ve hareketsizlik bir yaşama gitmemizdir. Diyabetin kendisinden fazla komplikasyonları çok tehlikelidir.”

    “Kadavradan nakil yüzde 20 seviyesinde”

    Prof. Dr. Alaattin Yıldız, 2017 yılında 3 bin 330 hastaya toplam 3 bin 342 böbrek nakli yapıldığını kaydetti. 2002 yılı sonrası dönem dikkate alındığında Türkiye, tüm dünyada böbrek nakli sayısı en fazla artış gösteren ülke durumunda olduğunu işaret eden Prof.Dr. Yıldız, “ Bu sevindirici bir gelişmedir. Ancak, ülkemizde böbrek nakillerinin yüzde 80 gibi büyük çoğunluğu canlı vericilerden yapılmaktadır, kadavradan böbrek nakli ise yüzde 20 civarındadır” dedi.

    “Nakil daha çok akrabalardan”

    Yıldız, “canlı vericiden böbrek nakillerinin yüzde 37.5’i birinci dereceden akrabalardan, yüzde 20’si ikinci dereceden akrabalardan, yüzde 22.4’ü ise eşlerden yapıldı. Birinci dereceden akrabalar arasında anneler en önemli verici durumundadır. Böbrek nakli yapılan hastalarda bir yıllık izlemde başarı oranı yüzde 95’in üzerindedir” ifadelerine yer verdi.

    “Kadavradan nakil oranı Avrupa’da yüzde 60 bizde yüzde 30”

    Böbrek nakli sayısının canlıdan arttığını ama kadavradan naklin artması gerektiğini vurgulayan Prof.Dr. Yıldız, “Kadavra sayısını kadavradan nakil sayısını artırmamız gerekiyor. Beyin ölümü gerekleşme sayısının bildirimi arttı ama ailelerin kabul oranı az. Yurt dışında yüzde 60 bizde yüzde 30 seviyelerinde. Kabul oranını arttırmak için toplu kampanyalara ihtiyaç var. Temelde öncelikli hedefimiz kadavra oranımızın artırılması gerekir” diye konuştu.

    “En az egzersiz yapan ülkelerdeniz “

    Prof.Dr. Siren Sezer, kadınların sağlıksız yaşam obezite, fazla tuz kullanımı, hareketsiz yaşam nedeniyle daha fazla böbrek hastalıklarına maruz kaldığına dikkati çekti.

    Diyaliz alımında ise erkeklerin yüzde 55 seviyesinde olduğunu kaydeden Prof. Dr. Sezer, “ İlaç kullanımın kadınlarda daha fazla olduğunu görüyoruz. İleri yaşta her beş kadından birinde idrar yolu enfeksiyonu görüyoruz.Kadınların böbrek yetmezliği riski daha fazla taşıdığı için sağlıklı yaşama önem vermelidirler.”ifadelerine yer verdi.

    Türkiye’nin egzersiz sıralamasında dünyada son sıralarda yeraldığını işaret eden Prof. Dr. Siren Sezer, hareketi arttırıcı kampanyalara önem verilmesi gerektiğini bildirdi.

  • 2017’de en çok kiraya en az sağlığa harcadık

    2017 yılı verilerine göre Türkiye genelinde hanehalklarının tüketim amaçlı yaptığı harcamalar içinde, en yüksek pay yüzde 24,7 ile konut ve kira harcamalarına ayrıldı.

    Medya takibinin önde gelen kuruluşlarından Ajans Press, hanehalkı tüketim harcamalarına yönelik yapılan araştırmayı inceledi. Ajans Press’in Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerinden ve medya yansımalarından derlediği bilgilere göre, Türk halkının tüketim harcamaları içinde en çok konut ve kira harcamalarına para ayırdığı saptandı. Yüzde 24,7 ile ilk sıraya yerleşen konut ve kira harcamalarını, yüzde 19,7 ile gıda ve alkolsüz içecek harcamaları aldı. Buna karşın en düşük harcamanın yüzde 2,2 ile sağlık yüzde 2,3 ile de eğitim hizmetlerine verilmesi dikkat çekti.

    En fazla ulaşıma ayırdığımız pay arttı

    ITS Medya ve Ajans Press’in gerçekleştirdiği medya incelemesinde, konuyla ilgili yazılı basına yansıyan haber adetleri de belli oldu. Gerçekleştirilen medya incelemesinde, araştırmaya konu olan 2017 yılı içerisinde, kira ve konut ödemeleriyle ilgili 88 bin 351 haber çıkışı tespit edildi. Hanehalklarının en az harcama yaptığı başlık olan sağlık da ise 5 bin 591 haber çıkışı belirlendi. Raporda, 2017 yılında eşdeğer fert başına aylık tüketim harcaması bin 854 lira olarak belirlenirken, harcamaların geçen yıla göre 212 lira arttığı saptandı. Toplam harcamalardaki pay bakımından ise ulaşımın 2016 yılına göre 0,5 puan artışla yüzde 18,2’den yüzde 18,7’ye yükseldiği görüldü. Bununla birlikte, gıda ve alkolsüz içecek harcamalarının yüzde 19,5’ten 19,7’ye, çeşitli mal ve hizmet harcamalarının yüzde 4,2’den yüzde 4,4’e yükseldiği kaydedildi. Konut ve kira harcamalarının payı ise bir önceki yıla oranla 0,5 puan düşüş yaşarken yine de en çok harcanan başlık olması dikkat çekti.

    Elde edilen veriler neticesinde düşük gelirli hanelerin yüksek gelirli hanelere oranla, gıdaya daha fazla harcama yaptıkları saptanırken, en düşük gelirli hanehaklarının konut ve kiradan sonra yüzde 28,6 ile en çok gıda ve alkolsüz içeceğe para harcadığı saptandı. Buna karşın yüksek gelirli hanehalklarının gıdaya harcadığı pay sadece yüzde 14,6 oldu. En yüksek gelir grubunun en çok harcama yaptığı kategorinin ise yüzde 23,9 ile ulaştırma olduğu tespit edildi.

  • Aydınlı 10 firma 2017’de ilk 1000 içinde yer aldı

    AYDIN (İHA) – Aydın Sanayi Odası (AYSO) Başkanı Mehmet Yunus Şahin, ‘2017 Yılı İlk 1000 İhracatçı’ listesi içerisine girme başarısı gösteren 10 Aydınlı firmayı açıkladı.

    Türkiye İhracatçılar Meclisi 2017 yılının en fazla ihracat yapan ilk 1000 firmasını açıkladı. Firmaların 2017 yılında toplam ihracat rakamı 2016 yılına göre yüzde 13,4 oranında artarak 92,3 milyar dolara çıkarken, bu şirketlerin toplam ihracat içindeki payı ise yüzde 58,8 olarak gerçekleşti. Türkiye’nin toplam ihracatının yüzde 50,3’üne ilk 500 firma, yüzde 8.5’ine de ikinci 500 firma imza attı. Geriye kalan 70 bin firma da toplamın yüzde 41,2’sini gerçekleştirdi. 2017 yılında, ilk 1000 ihracatçı firmanın yüzde 66,8’ini üretici-ihracatçı, yüzde 16,5’ini ihracatçı, yüzde 12’sini grup dış ticaret ve yüzde 4,7’sini sektörel-sermaye dış ticaret şirketleri oluşturdu. Yerli firmaların ilk 1000 içerisindeki ihracattan aldıkları pay yüzde 61, Yerli-yabancı ortaklı firmaların oranı ise bu alanda yüzde 24 seviyesinde oldu.

    AYSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Yunus Şahin, yaptığı açıklamada; “2017’de ihracatta pay sahibi olan 71 bin ihracatçı firma arasından ilk 1000 firma içine girerek gösterdikleri başarılı performanstan dolayı, AYSO üyesi 10 sanayi kuruluşumuzu kutluyorum. İlimiz sanayicisinin ihracatta göstermiş olduğu bu üstün gayret ile 2023 için hedeflenen ihracat rakamlarını yakalamak için önümüzdeki yıllar daha fazla ilimiz sanayi tesisini ilk 1000 içinde göreceğimize inanıyorum. Başta ilk 1000’e giren ve ilimizi temsil eden sanayi kuruluşlarımızı, listeye giremeyen ve ihracat yapmak için büyük çaba sarf eden ilimizin değerli sanayicilerini, değerli çalışanlarını tebrik eder, başarılarının devamını dilerim” diye konuştu.

    2017 İlk 1000 İhracatçı listesinde yer alan Aydın firmaları ise şu şekilde sıralandı:

    116. Uğur Soğutma Makinaları San. ve Tic. A.Ş. 123 milyon 62 bin 917,98 dolar, 282. Kaltun Madencilik San. Nak. ve Akaryakıt Tic. A.Ş. 58 milyon 940 bin 397,62 dolar, 424. Jantsa Jant Sanayi ve Tic. A.Ş 42 milyon 108 bin 85,13 dolar, 617. Kırlıoğlu Tarımsal Ürünler Gıda İnş. San. Tic. A.Ş. 30 milyon 512 bin 196,87 dolar, 633. araştırmaya katılmıyor 30 milyon 145 bin 629,18 dolar, 781. Alabanda Madencilik Dış Tic. A.Ş. 24 milyon 832 bin 959,53 dolar, 837. Pekpan İnş. Taah. Turizm San. ve Tic. LTD. ŞTİ. 23 milyon 170 bin 570,74 dolar, 896. Sibaş Gıda Sanayi ve Tic. A.Ş. 21 milyon 594 bin 266,40 dolar, 943. RPT Yapı Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. 20 milyon 621 bin 618,74 dolar, 954. USK Kimya A.Ş. 20 milyon 335 bin 955,02 dolar.

  • 2017’de Türkiye’ye 440 bin canlı hayvan girişi oldu

    2017 yılında Türkiye’ye 440 bin canlı hayvan girişi olduğu bildirildi.

    Balıkesir’i Bandırma ilçesinde bulunan Bandırma Çelebi Limanı’nın Ticaret ve Pazarlama Yöneticisi Şükrü Yegül, ekonomik durgunluğa rağmen Bandırma Çelebi Limanında son 5 yılın en iyi rakamlarına ulaştıklarını ifade etti.

    Özellikle dökme katı yük elleçleme tonajlarında ve konteyner hareketlerinde iyi noktalara geldiklerini söyleyen Bandırma Çelebi Limanı Ticaret Ve Pazarlama Yöneticisi Şükrü Yegül “ Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durgunluğa rağmen Bandırma Çelebi Limanında son 5 yılın en iyi rakamlarına ulaşmayı başardık. Dökme katı Yük de 1 milyon 205 bin ton, sıvı yük de 141 bin ton, Proje yük de 2 Bin 733 ton, genel kargo da 139 Bin ton olmak üzere toplam yük tonajında 1,5 milyon ton rakamlarını gördük. Proje yük de geçen yıl göre artış yüzde 38 rakamlarına ulaştı. Dökme katı yük de direk vagon tahliyesiyle nakliyede maliyet avantajı ile Bandırma Çelebi Limanı ithalatlarında hız sağladı. Bu bağlamda vagon taşımacılığında artış sağlanmış oldu. Aynı zamanda Bandırma Çelebi Limanı Dökme katı ihracat yük grubunda kalsit yüklemelerine başlıyoruz. Bu yüklemeleri de 45 Bin tonajlı büyük gemilerle gerçekleştireceğiz ” dedi.

    Bandırma’ya 47 bin canlı hayvan indirildi

    Bandırma’da yaşayanların yoğun şikayetlerine neden olan büyükbaş hayvan gemilerinin Bandırma Çelebi Limanında boşaltma yapma noktasında herhangi bir yaptırımları olmadığını ifade eden Şükrü Yegül “ İthalatı yapan firma yükünü kendi istediği limana boşaltma hakkına sahip oluyor. Bu noktada liman işletmelerinin görüş bildirme şansları olmuyor. Ancak gelen hayvan sayılarına baktığımızda Bandırma’nın diğer şehirlere göre daha az sıkıntı çekip daha az kokuya maruz kaldığını görüyoruz. 2017 yılında ülkeye 440 bin canlı hayvan girişi oldu. İthal edilen bu hayvanların sadece 47 Bin adedi Bandırma Limanına boşaltıldı. Ağırlıklı olarak İzmir Ve Mersin Limanları nakillerin gerçekleştiği şehirler oldu. Rakamlara baktığımız da ithal edilen hayvan sayısının sadece yüzde 10’ u Bandırma Limanına boşaltıldı. Başka bir değişle İzmir ve Mersin şehirleri Bandırma’dan 10 kat daha fazla bu sıkıntıya maruz kaldılar “ dedi.