Etiket: 2012

  • Damat gerdek gecesi geline tecavüzden yargılanıyor

    Samsun’da düğün yaparak evlendiği genç kıza gerdek gecesi tecavüz ettiği iddiasıyla tutuklanan damadın 15 yıla kadar hapsi isteniyor.

     

    Olay, Atakum ilçesi Mimar Sinan Mahallesi’nde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Ü.Y.(28) adlı genç ile S.Y.(26) adlı genç kız akrabaları aracılığıyla tanışıp nişanlandılar. Yaklaşık 7 ay nişanlı kalan gençler 04 Mayıs 2012‘de resmi nikah kıydı, 26 Mayıs 2012’de ise düğün yaparak evlendiler. Gerdek gecesi gelin S.Y., damadın alkollü olduğu gerekçesiyle dini vecibelerini yerine getiremediğinden gerdeğe girmek istemedi. Ancak, alkollü olduğu ileri sürülen Ü.Y.’nin zorla Gelin S.Y. ile gerdeğe girdiği iddia edildi. S.Y., eşinin gerdek gecesi kendisine zorla tecavüz ettiğini iddia ederek Denizevleri Polis Merkezi’ne şikayette bulundu. Olayla ilgili damat Ü.Y.,Samsun Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü Ahlak Bürosu ekipleri tarafından gözaltına alındı. Adliyeye sevk edilen Ü.Y., çıkarıldığı nöbetçi mahkeme tarafından tutuklanarak Samsun Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. 7 aydır tutuklu bulunan S.Y. hakkında “Eşine karşı beden ve ruh sağlığını bozacak şekilde cinsel saldırı ve hakaret” suçundan 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı.

     

     

    HAPİS CEZASI İSTEMİYLE DAVA AÇILDI
    Samsun 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, damat Ü.Y., kendini savunarak suçlamaları kabul etmedi. Ü.Y. mahkemede verdiği ifadede, “Olaydan önce S.Y. ile 7 ay nişanlı kaldık. Düğün gecesi salondan çıktıktan sonra baba evine gittik. Dini nikah kıymak için hoca getirdik. Sarhoş değildim. İki rekat namaz kıldık. Dini vecibeleri yerine getirdik. Daha sonra onun rızasıyla birlikte olduk. Gece saat 02.00 sıralarında kendisi duşa girdi. Düğünden önce evde kalan iki şişe biram vardı. Biraları içtim. Eşim yattı. Ben odamda oturdum. Daha sonra ben de yattım. Sabah olunca kalktım. Kahvaltı yaptık. Daha sora babamlara gezmeye gittik. Hakkımdaki suçlamaları kabul etmiyorum” dedi.
    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi tarafından, “uğradığı cinsel saldırı sonucu beden ve ruh sağlığı bozulduğuna dair” rapor verilen S.Y. ise eşini suçladı. S.Y., “Ben önceden sanığı tanımıyordum. Öz amcamın tavsiyesi ile evlendim. Ben nişanlılık süresinde kendisi ile evlenmek istemedim. Kendisine mesaj da attım. ‘Seninle evlenmek istemiyorum‘ dedim. Anne-babası bizim eve geldi ve benim ailemi kandırdılar. ‘Bizim oğlumuz çok düzgündür. İçkisi, kumarı yoktur’dediler. Bunun üzerine düğün yapıldı. Düğün gecesi arkadaşları ile alkol aldı. Yatacağımız sırada sanık bana dini nikah kıydırdı. Ancak, ‘Ben içkili idim ve sarhoştum. Bu nedenle yapılan nikah geçersizdir’ dedi. Ben de sarhoş olduğundan onun bu sözünden etkilendim. Cinsel ilişkide bulunmak istemedim. Bunun üzerine sanık benim kolumdan tuttu ve zor kullanarak benim rızam olmadan zorla birlikte oldu. Bağırdım, evde kimse yoktu. Sonra içti ve sızdı. Sabah hemen şikayetçi olamadım. Telefonumda kontör yoktu. Akşam olunca yine bana tecavüze kalkıştı. Ben de durumu telefonla aileme bildirdim. Onlar da bizi evlerine davet ettiler. Evlerine gidince olayı öğrenen annemlerle kalıp polise şikayette bulundum. Şikayetçiyim” diye konuştu.
    Duruşma ileri bir tarihe ertelendi.
  • O terörist öldürüldü

    IĞDIR Valiliği, Karakoyunlu İlçesi’ne bağlı Bulakbaşı Köyü’nden 6 öğretmeni geçen ekim ayında kaçıran ve halkın tepkisi üzerine bir saat sonra serbest bırakan 3 PKK’lı teröristten 1’inin ölü ele geçirildiğini açıkladı.

     

    Iğdır’ın Karakoyunlu İlçesi’ne bağlı Bulakbaşı Köyü’nde geçen 17 Ekim günü ilköğretim okulunu basan kalaşnikoflu PKK’lılar, muhtar ve köy halkının karşı çıkmasına rağmen 19 öğretmenden Umut Görkem Sevinç, Ersin Karakaya, Soner Er, Mehmet Koçubaba, Lütfü Atılmış ve Abdulllah Enes Er’i zorla dağa götürmüştü. Teröristler öğretmenleri Ağrı Dağı’nın Korhan Yaylası’na doğru götürürken, öğrencilerle köy halkı tepki göstermişti. Bunun üzerine teröristler, 1 saat sonra öğretmenleri serbest bırakmış, köy meydanı bayram yerine dönmüştü.

     

     

    Iğdır Valiliği, 9 Kasım günü Ağrı’nın Doğubayazıt İlçesi kırsalında Jandarma Özel Harekatbirliklerinde gerçekleştirilen operasyonda ölü ele geçirilen 2 teröristten birinin ’Ruhat’ kod adlı Hasan Denktaş olduğunu açıkladı. Hasan Denktaş’ın 6 öğretmeni yanlarına alıp köyün 1 kilometre güneybatısında bulunan Bulakbaşı tepe yönüne kaçıran bölücü terör örgütü mensubu olduğu belirtilen açıklamada, bu teröristin “Ben de 4 yıllık mezunum. Buralardan gidin. BurasıKürdistan devleti. Bir daha bu okula gelmeyin” diyerek öğretmenleri tehdit ettiği belirtildi.
    İKİZİ DE ÇATIŞMADA ÖLMÜŞ
    Valilik açıklamasında, “30 Nisan 2012 tarihinde Ağrı Doğubayazıt Karakol Tepe Botaş Boru Hattında el yapımı patlayıcı bulma eylemlerinde elde edilen parmak izlerinin karşılaştırılmasında Hasan Denktaş’ın parmak izleriyle eşleştiği, ayrıca Ruhat kod adlı Hasan Denktaş’ın ikiz kardeşinin de bölücü terör örgütü mensubu olduğu ve Ekim 2012 tarihinde Hakkari ili kırsalında ölü olarak ele geçirildiği anlaşılmıştır” denildi.
  • Gelecek Türkler’in

    Türkiye’nin gelecek için en büyük şansı genç nüfusu. Genç Türk nüfusu teknoloji alanında gerekli iş gücünü sağlayabileceği için Avrupa’nın önüne geçecekTürkiye demokrasi başarısıyla İslam dünyasında rol model olacak. Türkiye’nin 2023’e kadar siyasi alanda elde edeceği en büyük fırsatlardan biri bu olacak.

     

    Maya takvimine göre kıyametin kopacağı iddia edilen 21 Aralık herhangi bir felaket yaşanmadan geride kaldı. Gelecekte neler olacağına bilimsel açıklamalar getirmeyi amaçlayan “fütüroloji” bilimi giderek yaygınlaşıyor. Eski çağlardan kalan kehanetlere dayanmak yerine gelecekte dünyayı neler beklediğini fütüristlere sorduk. Ünlü ABD’li fütürist Ramez Naam ve Türkiye Fütüristler Derneği Başkanı Murat Şahin, atlatılan ‘kıyamet’ sonrasında Türkiye ve dünyayı bekleyen geleceği Milliyet’e anlattı.

     

    2023 TAHMİNLERİ
    Mısır asıllı ABD’li teknoloji uzmanı Ramez Naam Türkiye ve Dünya’nın 2023 yılında geleceği noktaya ilişkin tahminlerde bulundu. 13 yıl boyunca Microsoft için çalışan bilgisayar uzmanı, Los Angeles Times gazetesi tarafından gelecek bilimi üzerine müthiş bir araştırma olarak tanımlanan “More than human: Embracing the promise of biological enhancement” adlı kitabın da yazarı.
    Naam, Türkiye’nin 2023 yılında birçok alanda çok daha başarılı olacağını belirtti. Naam, Türk halkının en büyük şansının genç nüfus olduğunu söylüyor. Naam’a göre geleceğin en önemli iş kolu bugün olduğu gibi teknoloji olarak kalacak. Türkiye’nin büyümeye devam eden genç nüfusu ise teknoloji alanında gerekli iş gücünü sağlayabileceği için Avrupa’nın azalan genç nüfusunun önüne geçecek. Naam’ın 2023 yılına ilişkin siyasi alandaki tahmini, “Türkiye demokrasi başarısıyla İslam dünyasında bir rol modeli olacak. Türkiye’nin 2023 yılına kadar siyasi alanda elde edeceği en büyük fırsatlardan biri bu olacak” oluyor.

     

    TEKNOLOJİ PATLAMASI
    2023 yılında dünyada yaşanacak değişimlerden de bahseden Naam teknoloji alanındaki en büyük yeniliğin ‘güç’ üzerine olacağını söyledi. Naam’a göre telefon, bilgisayar ve tabletler 100 kat daha güçlü olacak. Siyasi alandaki en büyük değişim ise Asya’da, özellikle Çin’de yaşanacak.Hindistan ve diğer Asya ülkelerinin de siyasi ve ekonomik alanlarda güçleneceğini göreceğiz. ABD’nin askeri süper güç olarak kalmaya devam edeceğini söyleyen Naam, ülkenin ekonomik süper güç olma alanında yalnız kalmayacağını belirtiyor.
    Naam kötü haberi Avrupa’ya veriyor. Kıtada ekonomik durgunluğun artmaya devam edeceği konusunda uyarıyor. Gelecek bilimi uzmanına göre Avrupa yıllar geçtikçe küresel ekonomiden daha az pay alacak. 1970 yılında dünya ekonomisinin yüzde 35’ine sahip olan Avrupa bugünsadece yüzde 25’ine sahip. 2023 yılında bu oran yüzde 20’ye düşecek. Sonuç olarak dünya ekonomisine hükmeden ABD ve Avrupa yerine ABD ve Asya ülkeleri olarak değişecek.

     

    PETROL YİNE GÖZDE
    Naam 2023 yılına kadar dünyanın fosil yakıtlardan uzak durmaya çalışmaya devam etmesi gerektiğini belirtiyor. Yeni enerji kaynaklarına yönelinmesi gerektiğini söyleyen Naam, “Yine de petrol üretimi 2023 yılında bugüne göre biraz daha fazla olacak. Ama petrole talep üretilenden daha fazla olacak gibi gözüküyor” diye devam ediyor.
    Küresel ısınmanın artarak devam edeceği konusunda uyaran Naam yeşil enerji kaynaklarına yönelinmemesi durumunda dünyayı çevresel açıdan kötü bir geleceğin beklediğine dikkat çekiyor. Gelecek yüzyılla ilgili tahminlerde de bulunan Naam, “İnsan genetiğiyle ilgili bütün sırlar, beyindeki bağlantılar, neden yaşlandığımız ve daha fazlası çözülmüş olacak. Tüm bunları anlamak da değişiklikler yapabilmemize fırsat tanıyacak. Yani yaşlılıkla savaşıp, insanoğlunu daha zeki ve bilge hale getirebileceğiz. Nasıl göründüğümüz ve nasıl hissettiğimizi isteğimize göre değiştirebileceğiz” diyor.
     

    Büyük tehdit: Çöp!
    Türkiye Fütüristler Derneği’nin Başkanı Murat Şahin (41) Milliyet’e Türkiye’nin ve dünyanın yakın geleceği hakkındaki tahminlerini şöyle anlattı:
    “Türkiye 2023’e önemli hedeflerle gidiyor ancak daha büyük hedefler gerekli. Şu anda yaklaşık 120 milyon kişi uçakla seyahat ediyor. 2023’te hedefimiz 350 milyon. Bu 350 milyonu benzersiz şekilde seyahat ettirmenin yolarını bulabilmeliyiz. Sağlık konusunda hep ‘hastalığa çözüm’ üreten hedeflerimiz var oysa hedef hastalığı ortadan kaldırmak olmalı. Her pencerede bir saksı, her balkonda bir güneş veya rüzgar paneli ile elektrik üretimi gibi yepyeni bir çevre anlayışına ihtiyacımız var. Cumhuriyetin 100. Yılı için dünya çapında saygın 100 bilim insanı yetiştirmek gelecek 100 yıl için bizi daha yukarı taşıyacaktır. 2023’te 50 milyar cihazın birbiri ile konuşacağı, yılda 25 bin kişinin uzaya turist olarak gideceği, değişen mülkiyet anlayışı nedeniyle kullanıp sıkıldığımız eşyaları değiştirebileceğimiz dükkanların olacağı bir dünyaya doğru gidiyoruz. Üç boyutlu yazıcılar sayesinde yiyecekleri bile bilgisayar ortamında üretmek mümkün olacak. Ay ışığından enerji üretilecek, kadın girişimci sayısı en az 2 kat artacak, çöpün uluslararası tehdit konusu olacak ve kredi kartı ile nakit para tarihe karışacak. Ödemeler hava yolu milleri, market puanları, gsm dakikaları ile yapılabilecek.”

     

     

     

    ODTÜ’de de okutuluyor
    Ansiklopedilere 1940’lı yılların başında girmeye başlayan Fütüroloji (Gelecek Bilimi) terimi dünyanın önde gelen üniversitelerinde olduğu gibi Türkiye’de de bu yıl ders olarak okutulmaya başlandı. ODTÜ Enformatik Enstitüsü lisansüstü öğrencileri 20122013 ders yılında “Future Studies” adlı dersi alma hakkına sahip oldu. Gelecek bilimlerine giriş, bir bilim olarak fütürizm, değişim; değişimin belirlenmesi ve izlenmesi, kurumsal değişim planlaması, sosyal değişim, gelecekte sağlık ve liderlik gibi konuların işleneceği “Future Studies” programının liderliği ise Fütüristler Derneği üyesi Doktor Cenk Tezcan tarafından gerçekleştiriliyor. Bilim dalı Kadir Has Üniversitesi’nde de sertifika programı başlığı altında Fütürizm Okulu olarak harekete geçti. ABD’de bulunan Houston Üniversitesi’nde okutulan, Finlandiya Parlamentosu’nda bu konuda çalışan sürekli bir komisyon bulunan gelecek bilimi Türkiye’de aktif olarak 2005 yılında kurulan Fütüristler Derneği tarafından inceleniyor.

     

     

     

    1909’dan beri var
    İlk kez 1909 yılında, İtalyan şair Tomasso Marinetti’nin 1909 Fütürist Manifestosu ile duyulan gelecek bilimi konusu teknoloji ve gelecek konularına vurgu yapan modernist bir sanat hareketi olarak ortaya çıkmıştı. Dünyaya yayılması 1966 yılında Washington DC’de kurulan World Future Society (WFS) adlı kuruluş sayesinde olan bilim dalı, Fütüristler Derneği’nin tanımıyla ideal gelecek kurma arayışını sembolize ediyor. Bilim çerçevesinde günümüzdeki veriler dikkate alınarak insanlığın geleceğine dair tahminler yapılmaya çalışılıyor. MİLLİYET

  • Cübbeli Ahmet tahliye oldu

    Cübbeli Ahmet tahliye oldu

    KAMUOYUNDA Cübbeli Ahmet olarak tanınan Ahmet Mahmut ünlü yargılandığı çete davasında tahliye edildi.

     

    Karagümrük çetesinin lideri olan Nuri Ergin’in kardeşi Nejat Ergin’e yönelik çete operasyonu kapsamında 12 Aralık 2011’de tutuklanan Ünlü, kamuoyunda 3’üncü Yargı Paketi olarak bilinen 6352 sayılı Yasa kapsamında suç vasfının değişme ihtimali göz önünde bulundurularak oy çokluğu ile tahliye edildi.  Üye hakim Hikmet Şen Ünlü’nün tahliye olmaması yönünde karşı oy kullandı.

     

    Kararı sevinçle karşılayan babasının Yusuf Ünlü ile eşi Büşra Ünlü ise Ahmet Mahmut Ünlü’yü kaşılamak için Metris cezaevine gitti.DURUŞMADAN NOTLARÇağlayan’daki Adalet Sarayında bulunan 16. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya tutuklu sanıklar Ahmet Mahmut Ünlü, Barış Sezek ve Mahjuba Demirel ve aralarında Nejat Ergin’in de bulunduğu bazı tutuksuz sanıklar katıldı.

    Duruşmada hakim Emniyet’ten gönderilen ve Ahmet Mahmut Ünlü’nün avukatının Fas’ta iki kıza ifadelerini geri çekmeleri için para ödediği yönündeki raporu okudu. Avukatlar bu rapora tepki gösterdi. Raporda ismi geçen avukat Fatih Oğuz ise duruşmaya katılmadı.



    YAŞAR OKUYAN DURUŞMAYI İZLEDİ

    Eski Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan da duruşmayı takip etti. Ünlü’yü 12 Eylül döneminden tanıdığı öğrenilen Okuyan, duruşmayı bir süre takip etti ve Ünlü’ye kendi yazdığı ‘O yıllar’ adlı kitabını hediye etti.

     

    TANIK DUYSAK DİNLENİLDİ

    Duruşmada Ahmet Mahmut Ünlü’nün 2011 yılında korumalığını yapan emekli polis memuru Hamit Duysak tanık olarak dinlendi. Tanık sıfatıyla ifadesi alınan Duysak, emniyette verdiği bazı ifadeleri reddetti. Duysak, “Emniyet’te verdiğim ifadede ders yapılan yere bayanların geldiğini ve elimde Cübbeli’ye ait özel kasetlerin olduğuna dair verdiğim ifadeler hayaldir” diye konuştu. Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, “Kolay mı insanların hakkında böyle konuşmak? Burada insanlar yargılanıyor” diye tepki gösterdi.

     

    ÜNLÜ: ESKİ KORUMAM FİZİKİ TAKİBE ALINDIĞIMI DUYMUŞ

    Bu sırada söz alan Ahmet Mahmut Ünlü hiçbir dönem koruma istemediğini belirterek, “Ben aylık 10 bin lira nasıl vereyim? Öleceksem ölürüm. Cemaatten Fahri Can Polat bu korumanın hareketlerini beğenmemiş. Bu şikayeti bana ilettiler. Bunun üzerine ben de kendilerine ‘Korumayı işe alan ben değilim. O yüzden ben çıkaramam’ dedim. Ama adamcağıza benim kendisini işten çıkardığımı söylemişler. Bana kızdığı için Hamit bunları söylemiş. Benim fiziki takibe alındığımı duymuş emniyetten Hamit. Bana takipte olduğumu söylemek için benimle görüşmek istemiş ancak görüşmedik” dedi.

    Hamit Duysak ise Ünlü’nün etrafındakileri de bu takibe karşı uyardığını, dikkatli olmaları gerektiğini belirterek “Beni dikkate alsalardı bunların hiçbiri olmayacaktı’ diye konuştu.

     

    MAHKEME BAŞKANI “O RAPORU” AÇIKLADI

    Öte yandan Mahkeme Başkanı Mehmet Ekinci, duruşmada emniyetten gelen bir dosyadan bahsetti. Ekinci, “Yargılama devam ederken avukat Fatih Oğuz Fas’a giderek mağdure bayanların ifade vermemesi için para verildiğini ifade eden bir ihbar mektubu var. Mahkemeye gelen hiçbir konuyu sümenaltı edemem. Bu konuda Organize Şube Müdürlüğü inceleme yaptı. Avukat Fatih Oğuz’un Fas’a gittiğini, 18 Temmuz 2012’de Fas’taki mağdurelerin ifadelerinin alındığını ve aynı gün Avukat Fatih Oğuz’a sekreteri Oya Kaya tarafından 17 Bin 696 Dolar para gönderildiğini tespit ettik” diyerek emniyetten yazı geldiğini açıkladı. Öte yandan emniyetin raporunda adı geçen avukat Fatih Oğuz ise duruşmaya katılmadı.

     

    EKİNCİ: KİMSE BİZİM UMRUMUZDA DEĞİL

    Salondaki avukatlar ise “Bu ihbar mektubunu niye değerlendirmeye alıyorsunuz?” diye tepki gösterdi. Bunun üzerine Ekinci, “Kimse bizim umrumuzda değil. Medya servisi umurumuzda olmaz. Gazetede bir avukatın beyan verip mahkemenin davayı kasıtlı olarak sürüncemede bıraktığını söylüyor. Duygusal karar vermeyiz. Öyle olsa 4 ayda bir gün veririz” diye konuştu.

    Bunun üzerine söz almadan konuşan Ahmet Mahmut Ünlü, “E biz de her ay mahkemeye gelmeyiz. Canımız çıkıyor. Duruşmadan sonra 3 gün hasta yatıyorum. Bu kadar müstehcen suçlar üzerime atılırsa ve Karagümrük’ten de suyuna konulursa dosya sürüncemede bırakılır” diye tepki gösterdi.

     

    SAVCI, TUTUKLULUK HALİNİN DEVAMINI İSTEDİ

    Duruşmada görüşü sorulan savcı tutuklu sanıklarının tutukluluk haline devamına karar verilmesini talep etti. Mahkeme duruşmaya ara verdi.

    TAHLİYE KARARI

    Verilen aranın ardından mahkeme heyeti, Ahmet Mahmut Ünlü’nün tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmasına karar verdi.

  • İşte gerçek kahraman

    İşte gerçek kahraman

    Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi kırsalında 29 Ekim’de mayına basarak sol bacağını kaybeden Komando Başçavuş Polat Katrancı, yaşadıklarını anlattı. Kopan bacağını eline alıp helikopter bekleyen Katrancı, operasyona gitmeden önce Tugay Komutanının söylediği, “İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum” sözünü ömrü boyunca unutmayacağını söyledi.

     

    Bilecik‘te yaşayan Polat Katrancı, kendi isteğiyle terör örgütüyle mücadele etmeye gittiğini belirterek, “2012 yılı atamalarıyla komando olarak bölgeye giderek vazife yapmak amacıyla gönüllü olarak tayin istedim. Allah’ıma şükürler olsun ki, Bolu Tugay Komutanımın emri altında doğuya şan ve şerefle görev yapamaya gittik. Hakkıyla, hukukuyla ve layıkıyla terör bölgesindeki göreve kol komutanı olarak katıldım. Hayatımda görev yaptığım en iyi uzman personelle ve en iyi komuta kademesiyle iç güvenlik harekat bölgesinde terörle mücadele faaliyetine katıldım. 14 yaşında askeri okula girdiğimde almış olduğum ve bildiğim risk nihayetinde, 29 Ekim günü takribi olarak saat 12.23 civarında bu olay başımıza geldi ve sol ayağımı kaybettim. İlave olarak kolumda da bazı sakatlıklar oldu ama devletimizin imkanlarıyla şu an düzelme aşamasındayım ve moralim çok iyi, hiç üzülmüyorum” dedi.

     

     

    Katrancı, atalarının da birçok savaşa katıldığını ve bir parçasını vatan toprağında bıraktığı için gurur duyduğunu anlatarak, “Dedemin babasının ilk ağabeyi Çanakkale’de, ikinci ağabeyi Trablusgarp’ta ve üçüncü ağabeyi de Mekke’de savaşmış. Onlar nasıl kanlarını ve naaşlarını oralarda bıraktıysa ben de bir parçamı vatan toprağında bıraktım, bunun için de çok gurur duyuyorum” ifadelerini kullandı.

      “HELİKOPTERİN KISA SÜREDE GELİŞİ HAYATIMI KURTARDI”

    Olayda kendisinden daha önemli kahramanların olduğunu aktaran Katrancı, şöyle devam ett:

    “Kahramanlığı, mayına basıp kendimi yerde bulduktan sonra etrafımdaki diğer personelin bizleri himaye etmesinde, kol komutanı kan revan içerisinde bacağı kucağında beklerken duygularını içeri atıp etraftan gelebilecek tehditlere karşı etrafı gözetleyen profesyonel uzman çavuşlarımıza, diğer metanetli davranan kol komutanlarına lanse etmek daha doğrudur. Ayrıca 20 dakika gibi kısa bir sürede herhangi bir pilotun inmeyi göze alamayacağı tepede, bir tekerini yumruğum kadar taşa, kuyruğunu da iki taşın arasına sokan helikopter pilotu kahramandır. Ben olaydasadece metanetli davranarak gözümü açtığımda etrafımı kontrol ettim. Baktım ki bacağım kucağımda, aklıma gelen ilk şu oldu: Ya bu bacak kesilir ya da ben bu bacakla ölürüm. Ama gördüğünüz gibi protez yardımıyla hayatımı en iyi şekilde devam ettirebileceğim şekilde bacağımı kurtardı. Hayatımı, Şırnak Askeri Hastanesi’ndeki askeri doktorlara, personellerine, ardından ameliyatları gerçekleştiren Gülhane Askeri Tıp Akademisi’ndeki (GATA) doktorlara ve personellerine borçluyum. Asıl kahraman onlardır.”

     

     

     

      “MAYINA BASTIKTAN SONRA KOPAN SOL BACAĞIMI ELİME ALIP HELİKOPTERİN GELMESİNİ BEKLEDİM”

    Olay anını anlatan Gazi Başçavuş Katrancı, “Alınan bir istihbarat üzerine Beytüşşebap’ın 2-3 kilometre kadar batısında Sinekli Meydan düzü diye bir bölge var. Oranın üzerindeki kum tepede görüntü alındığını bildirip, bir komando birliğinin gidip bölgede arama tarama faaliyeti yapılmasını emrettiler. Almış olduğumuz emirle geceden hareket ettik ve sabah belirtilen bölgeye ulaştık. 4 komando kolu olarak mevzilerimizi aldık ve aramalar yaptık. Öğlene kadar orada durduk. Öğle civarı göremediğim makineli tüfek mevziini kontrol etmeye giderken ayağımın ucuyla mayına bastım. Ama terör örgütü mensubu mayını yerleştirmek için baya uğraşmış çünkü detektörlerle mayını bulamamıştık. Ben sadece bacağımı kucağıma aldım ve görev arkadaşlarıma, ‘Kendinize dikkat edin, size yaklaşmaya çalışıp keskin nişan tüfeğiyle vurabilirler, menzillerinize sahip olun ve etrafı gözetleyin’ dedim. Ardından da bacağımı kucağıma aldım, üzerine yaralı kolumu koydum ve helikopteri beklemeye başladım. Çok şükür ki uzun süre beklemedim. Bu kısa süreli bekleyiş hayatımı kurtardı. Kahramanlık, o anda beni orada bırakmayıp, çünkü patladığım yerde başka birmayın daha olabilirdi, o riski göze alıp beni o bölgeden 5 metre geriye taşıyan 3 uzman çavuşumun yaptığıdır. Kahramanlık, kanı görüp, kucaktaki bacağı görüp, ‘Komutanım iyisin, Allah’a şükürler olsun bizimlesin’ deyip bana ilk müdahaleyi yapan uzman çavuşlarındır. Kahramanlık, Beytüşşebap’ta metanetiyle görev yapan Beytüşşebap Kaymakamınındır ve kahramanlık, bölgedeki birçok olayı, hatta tamamını öngörüsüyle, taktik bilgisiyle ve zekasıyla daha önceden görüp bizi yönlendiren tugay komutanımızındır. Allah onlardan razı olsun. Allah onlara daha iyi yerlerde, daha iyi mertebelerde, daha iyi şekilde görev yapmayı nasip etsin” diye konuştu.

     

     

     

     

      “TUGAY KOMUTANININ SÖZLERİNİ UNUTMAYACAĞIM” 

    Katrancı, tugay komutanının operasyona gitmeden önce sarf ettiği, “İstemeyin benden makber, ağuşunu açmış bekliyor peygamber. Size ölmeyi emrediyorum’ sözlerinin hiç aklından çıkmayacağını kaydederek şöyle konuştu:

    “Komutanım bu lafı dediği zaman, biz komandolar, kendimizi gerçekten komando hissedip tırmanılmaz denen dağları tırmandık. O soğukları sanki Türk hamamında gibi sıcakta geçirdik. Almış olduğumuz tüm vazifeleri yerine getirdik. Kahraman olan tugay komutanıdır. Kahraman, o bölgede görev yapan Türk Silahlı Kuvvetleri ve emniyet personelidir. Devlet çalışanlarıdır. Ben sadece yapılması gerekeni yaptım. Bu bedel ödenebilecek bir bedeldir. Allah devletimize ve milletimize zeval vermesin.”

    Katrancı, bu süreçte eşinin kendisine ve çocuklarına çok büyük destek olduğunu anlattı.

    2 çocuğu bulunan Komando Başçavuş Polat Katrancı’nın tedavisinin sürdüğü, kendisini birçok devlet yetkilisinin ziyaret ettiği bildirildi.