Etiket: (2)

  • Sosyal Medyanın Yıldızları ‘Ali Kundilli 2’ Filminin Galasında Buluştu

    Sosyal medyada keşfedilen ve ilk filmi ‘Ali Kundilli’ ile 500 bin kişiyi sinema salonlarına çeken Cem Gelinoğlu’nun yeni filmi ‘Ali Kundilli 2’nin galası yapıldı. Galaya sosyal medya yıldızları akın etti.

    ‘Ali Kundilli 2’ filminin galası, dün gece Özdilek Park Cinetime Sinemaları’nda gerçekleşti. Galada Twitter, Vine ve Instagram gibi platformlarda milyonlarca insan tarafından takip edilen aralarında Bülent Mer, Nez Demir, Gökhan Tevek, Osman Çengel, Muzaffer Kuytu, Barış Çetiner, Serda Açıkalın, Yavuz Selim Yavuzer, Kadir Doğrubakar, Baki Uzun gibi isimlerin de bulunduğu dostları Cem Gelinoğlu’nu yalnız bırakmadı. Fatih Aksoy, Esrahan Sönmezer, Erkan Özerman, Yavuz Seçkin ve Recep Aktuğ gibi isimlerin de yer aldığı galaya başta yönetmen Faruk Aksoy olmak üzere filmin oyuncuları Cem Gelinoğlu, Zeynep Aktuğ, Ezgi Tombul, Sami Aksu, Emre Mutlu, Hakan Bilgin ve Ayşegül Atik tam kadro katıldı.

    Eğlenceli bir hamile hikayesini konu alan ‘Ali Kundilli 2’ ekibi, filme özel ilginç bir sosyal medya kampanyası başlatmıştı. Galaya gelebilmek için çekilişe katılan yüzlerce bebek bekleyen çiftten dördü de galada buluştu. Bebek bekleyen 4 çift hem oyuncularla tanıştı hem de filmi ilk defa onlarla birlikte izledi. Çiftler, film sonrasında da hep birlikte Cem Gelinoğlu ile birlikte fotoğraf çektirdiler.

    “BUGÜNE KADAR YAPTIĞIM KOMEDİ FİLMLERİNDEN BENİ EN ÇOK TATMİN EDEN BU OLDU”

    Film gösteriminden önce kırmızı halı seremonisinde basınla bir araya gelen film ekibi, eğlenceli bir sohbet gerçekleştirdi. Sözü ilk alan Faruk Aksoy, “Hepiniz hoşgeldiniz. Ben tabi çok film yapmış biri olarak buradaki en az heyecanlı olan insanım. Oyuncularım galiba biraz heyecanlılar. Çok haklı ve çok güzel bir heyecan. Çünkü çok güzel bir film yaptılar gerçekten. Çok samimi, çok içten, çok naif ama komik olmaya çalışmadan çok komik. Bugüne kadar yaptığım komedi filmleri arasında beni en çok tatmin eden, beni en çok güldüren filmi yapmış olduk” dedi.

    Ardından konuşan Cem Gelinoğlu, “Ben böyle günlerin nasıl gelip geçtiğini anlamıyorum bile. Muhtemelen eve gittikten sonra algılamaya başlayacağım. Çok heyecanlıyım, bu benim de ikinci filmim. İlk filmde de çok heyecanlıydım. Bir şey değişmiyormuş, yine çok heyecanlıyım. Sonuçta güzel olduğunu hissetmek, dostlardan arkadaşlardan bunu duymak, çalışan kişilerden bunu duymak beni çok mutlu etti, çok onore oldum. Ben önermeyi sevmiyorum ama izlediğinizde siz de beğenirsiniz umarım” diye konuştu.

    Hakan Bilgin “Gençlerle çalışmanın keyfini yaşıyoruz” deyince Faruk Aksoy kendi yaşına atıfta bulunarak, “Buna ben de dahilim değil mi? Genç bir yönetmenle çalıştın çünkü” deyince kahkahalar havada uçuştu. Salonu dolduran davetliler film bitiminde ‘Ali Kundilli 2’yi dakikalarca alkışladı.

    8 aylık hamile eşi İlknur’un bitmek tükenmek bilmeyen isteklerini yerine getirmek için seferber olan ve hayal bile edilemeyecek durumlara düşen Ali Kundilli’nin babalık yolundaki macerası yine 7’den 70’e herkesi çok eğlendirecek. İlknur’un benzine aşermesi gibi birbirinden ilginç istekleri ve akıl almayan hamile kaprisleri karşısında Ali Kundilli’nin yaşadıkları hem çok tanıdık gelecek hem de izleyenleri kahkahaya boğacak. Senaryosunu Cem Gelinoğlu ve Faruk Aksoy’un kaleme aldığı ‘Ali Kundilli 2’nin yönetmen koltuğunda Faruk Aksoy oturuyor. Başrollerini Cem Gelinoğlu, Zeynep Aktuğ, Ezgi Tombul, Sami Aksu, Emre Mutlu, Hakan Bilgin ve Ayşegül Atik’in paylaştığı Fa Film yapımı ‘Ali Kundilli 2’ 4 Mart’ta vizyonda olacak.

  • “Her Yöne 90 Dakika 2” Yenimahalle’de Sahnelendi

    Yenimahalle Belediyesi günümüz olaylarına mizahi açıdan eleştirel bir bakış açısı getiren iki perdelik müzikal komedi “Her Yöne 90 Dakika 2”’yi 50. Yıl Dört Mevsim Tiyatro Salonu’nda Yenimahallelilerle buluşturdu. Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar da oyunu tiyatro severlerle birlikte izledi.

    Ahmet Çevik Tiyatrosu’nun sahneye koyduğu, Mustafa Arıkoğlu’nun yazıp Evren Duyal’ınyönettiği oyunda Türk sinema, televizyon ve tiyatro dünyasının ünlü, sevilen oyuncuları Sinan Bengier, Ahmet Çevik, Ender Gülçiçek, Yelda Alp, Hülya Şen ve Melek Şahinrol aldı.

    GERÇEKLER MİZAHLA YÜZLERE VURULDU

    Her Yöne 90 Dakika 2 aslında pek çok insanın gördüğü gerçekleri mizah yoluyla izleyiciye anlattı. Teknoloji bağımlılığı, sosyal medya hastalığı skecinde;akıllı telefonların esir aldığı insanlarımıza dikkat çekilirken trafik canavarları skecinde; opera sanatçısı ve başarılı Balet Bora Acar Zöngür’ün, yaşadığı trafik kazası sonucu tekerlekli sandalyeye mahkum olduğu gerçeği hatırlatılarak “Hepimiz birer engelli adayıyız” vurgusu yapıldı.

    Halkı uyutan televizyon programlara atıfta bulunan sabah şekeri skecinde ise hiçbir amacı ve eğitici tarafı olmayan programlara zaman ayırmak yerine televizyonları kapatarak sevdiklerinizle vakit geçirin mesajı verildi.

    Yenimahalle seyircisinin ayakta alkışladığı oyunun sonunda ise tiyatroya bir ömür sığdıran usta tiyatrocular Levent Kırca, Kemal Sunal, Nejat Uygur, Tuncay Kurtiz, İstemi Betil, Sümer Tilmaç ve niceleri saygı ve rahmetle anıldı.

    GELECEĞE HEP UMUTLA BAKACAĞIZ

    Sahneye çıkarak usta tiyatrocuları tek tek tebrik eden Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, “Bu dünyada yaşadığımız yanlışlıkları bizlere bir kez daha hatırlattıkları için tüm oyuncularımıza teşekkür ediyorum” dedi.

    Yaşar “Sanatı seviyoruz, sanata ve sanatçıya sahip çıkıyoruz. Çünkü yol onların aydınlık yoludur. Geleceğe hep umutla bakacağız. Birlik ve beraberliğimizi bozmayacağız. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu cumhuriyete sonuna kadar sahip çıkacağız. 90 yıllık demokrasiyi daha nice yıllar yaşatacağız. Geriye dönüş yok. Laik, demokratik cumhuriyet ilelebet yaşayacaktır” diye konuştu.

    Yenimahalle’nin yetiştirdiği kendisi de bir Yenimahalleli olan üstat Sinan Bengier de, “Şunu hiç unutmasınlar. Cumhuriyete 90 yıllık reklam arası diyenler, çok küçük bir reklam arası” dedi.

    ŞEN’E DOĞUM GÜNÜ SÜRPRİZİ

    Oyunun sonunda oyunculardan Hülya Şen için sahnede sürpriz kutlama yapıldı. Ekip arkadaşları ve belediye yetkilileri tarafından unutulmayan Şen duygu dolu anlar yaşarken hem sevinç gözyaşlarını sildi hem de dileğini dileyip pastasını üfledi.

  • Gümrük Ve Ticaret Bakanı Tüfenkci Elazığ’da (2)

    Elazığ’da ziyaretlerini sürdüren Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, milletin başına bela olan terör örgütünü sonsuza kadar yok etmek için mücadelenin devam edeceğini belirtti.

    Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Elazığ’daki ziyaretleri kapsamında Milli Savunma Bakan Yardımcısı Şuay Alpay ile birlikte partisinin Elazığ milletvekilleri Tahir Öztürk, Ömer Serdar, Metin Bulut Ejder Açıkkapı, İl Başkanı Ramazan Gürgöze ve partililerle bir araya geldi. 1 Kasım’da Elazığ’ın gösterdiği çaba ve gayretleri ile Türkiye’nin istikrarı ve bütünlüğü noktasında önemli bir katkı verdiğini belirten Tüfenkci, “Sizin bu duruşunuz özellikle Türkiye üzerinde hesap yapan, Türkiye’ye Sur’u yerleştirmeye çalışan istikrarsızlığı yerleştirmenin hesabını yapanları şaşırttı, hesaplarını alt üst etti. Aynı zamanda milletimizde vatan sevgisi yaşayanlara da bir umut ışığı doğurdu” dedi.

    “TERÖRLE MÜCADELEMİZ SONUNA KADAR DEVAM EDECEK”

    Hükümetin kurulur kurulmaz eylem planlarını açıklayarak, hem kamuoyu önünde kendilerini bağlayıp, seçim döneminde vaat ettiklerini birer birer hayata geçirmeye başladıklarını aktaran Tüfenkci, seçim vaatlerinin yüzde 66’sını hayata geçirdiklerini vurguladı. Hükümet olarak üzerlerine düşeni yapmaya devam ettiklerini de ifade eden Tüfenkci, “Bir yandan da milletin başına bela olan terör örgütünü bu topraklardan sonsuza kadar yok etmek için mücadelemiz devam ediyor. Onlar esnafımızın kepenklerini kapatıp, aşını işini bozarken, evlerinden yurtlarından ederken, açmış oldukları çukurlarla gönül köprülerini yıkarken, bizler o esnafımıza iş, aş olsun, yaşamları devam etsin diye mücadelemiz sonuna kadar devam edecek. Canla başla mücadele eden güvenlik güçlerimiz kısa zamanda o teröristlerin tamamını temizleyecekler” diye konuştu.

    “MUHALEFET, ERDOĞAN KORKUSU ÜZERİNDEN SİYASET ÜRETMEYE ÇALIŞIYOR”

    Türkiye’de esas sorunun muhalefet olduğuna da değinen Tüfenkci, şunları kaydetti:

    “Muhalefet Türkiye’nin hiçbir yapısal sorununa yapıcı bir çözüm önermediği gibi Türkiye’nin geleceği ile ilgili yapılan bütün tartışmalarda da Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın korkusu üzerinden refleks geliştiriyor. Anayasayı değiştirelim diye çaba sarf ederken, birileri kalkıyor ‘ya Recep Tayyip Erdoğan’ diyor. Biz başkanlık sistemi üzerinde tartışılsın çalışması yaparken yine ana muhalefet partisi kalkıyor ‘Recep Tayyip Erdoğan’ diyor. Halbuki Türkiye’nin enerjisini kaybettirme hesabı içerisinde çalışıyorlar. Rejim tartışması ile sistem tartışmasını ayırmak lazım. Türkiye’nin rejimle problemi yok, sistemle problemi var. Türkiye’nin parlamenter sistemle geleceği ve geldiği noktada belirli. Bundan sonra bizim Türkiye’yi hızlandırmamız lazım. Türkiye’de yeni başarılı hikayeleri oluşturmamız lazım. Türkiye’de birlik, beraberlik, kardeşliği pekiştirecek projelere imza atmamız lazım. Bunun içinde başkanlık sisteminin tartışılıp milletin huzuruna gelmesi lazım. Bizim bütünümüzün yeniden bir toplumsal sözleşmeye imza atması gerekiyor. Bu da yeni bir Anayasa’dır. Yeni Anayasa ile ilgili çalışmaya başladığımızda oy oranına bakılmaksızın her parti eşit oranda üye verdi. Ben buradan ana muhalefet ve diğer partilere soruyorum; hani Türkiye dikta rejimine gidiyordu? Dikta rejimine giden bir yerde her parti eşit oranda Anayasa komisyonuna üye verebilir mi? Biz AK Parti olarak kendimiz bir Anayasa yapmayalım, uzlaşarak yapalım. Herkesin toplumsal bir sözleşmesi olsun istiyoruz. Ama bunu tartışıp, yapıcı katkılar vermek yerine maalesef ana muhalefet başta olmak üzere herkes Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan korkusu üzerinden siyaset üretmeye çalışıyor. Oysa tartışmaları kişiler üzerinden değil sistem üzerinden yapmak gerekiyor.”

    “HDP SADECE TERÖR ÖRGÜTÜNÜN SÖZCÜLÜĞÜNÜ YAPIYOR”

    Terörle mücadele edilirken kendini Türkiye partisi olarak lanse eden, bunun gereklerini yapması gerekirken maalesef bölge partisi bile olamayan bir HDP olduğunun altını çizen Tüfenkci, sözlerini şöyle sürdürdü:

    “HDP geldiği nokta itibariyle sadece terör örgütünün sözcülüğünü ve reklamını yapmaktan başka hiçbir işlem yapmıyor. Onunu için sözlerimin başında Türkiye’de maalesef bir muhalefet sorunu var dedim. Ne ana, neden yavru muhalefetlerin hiç birisi Türkiye’ye olumlu bir katkı sunmadığı gibi gelişimi ve değişimini önleme noktasında ayak bağı olarak parlamentonun işlememesi noktasında da önemli gayretler sarf ediyorlar. Biz parlamentoyu bütünüyle çalıştırmak isterken birileri çalışmasın, yapısal reformu tamamlamasın, yasaları ne kadar geciktirirsek o kadar kardır diyen bir muhalefet zihniyeti anlayışı var. Bizler daha çok birlik ve beraberlik içerisinde olacağız, daha çok insanlarımıza AK Parti ve Türkiye’nin gerçekliğini anlatacağız, onlarla daha çok kucaklaşacağız.”

  • Başbakan Davutoğlu Mardin’de (2)

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, Mardin’de katıldığı kardeşlik buluşmalarında 10 maddelik terörle mücadele master eylem planını açıkladı. Başbakan Davutoğlu, “Bizi parçalayamazlar. Türkiye’nin bütününü birleştirmeye çalıştık. Yasakları kaldırdık. Biz tek tipçi anlayışa karşı kimseyle pazarlık yapmadan demokratik adımlar attık” dedi.

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu sabaha karşı saat 04.00’da Mardin’e geldi. Otele geçip dinlenen Başbakan Davutoğlu, daha sonra eşi ve bakanlarla birlikte Mardin Artuklu Üniversitesi’nde düzenlenen kardeşlik buluşmaları toplantısına katıldı. Burada konuşan Başbakan Davutoğlu, ”Tekrar Mardin’in huzurundayız. Şehirler vardır büyükşehirlerin kuruluşuna öncelik etmiştir. Mardin insanlık tarihinin hülasası bir şehirdir. Görünüşte sadece bir bölgeye ait gibi görünür, ama bütün bir Mezopatamya’yı keşfetmiştir. Kudüs ve Mardin hep şunu söyler sanki bende her şey yaşandı, bütün çilelerle birlikte. 2015’te Kasımiye Medresesi’nde mevlidi şerifi Türkçe, Kürtçe, Arapça dinlediğimde kendimi Kabe’de gibi hissetmiştim. İllerin hepsi güzeldir. Gönülden gelen muhabbeti dillendirdiğinde bütün diler güzeldir, aynı diller terörü destekliyorsa kötüdür, insanlıktan uzaktır. Aslında bu birleştirici ruh ihtiyaç hissettiğimiz dil. Kimsenin kimseye dikte etmeden saygı içinde yaşamayı Mardin öğretti. Mardin’in birlikteliğine ihtiyaç duyuyoruz. Mardin’deki kokuyu hissedenden kötü söz çıkmaz. Türkiye’de nereye gitmeli diye tavsiye isteyenlere önce Mardin demiştim. Bütün şehirlerimiz güzel Mardin 17 bin yıllık geçmişi ile diğer şehirlere kapı açar. Mardin’i anlayan Amasya’yı, Kudüs’ü, Saraybosna’yı anlar. Bizim şehirlerimize toprağımız bilmeyenler bunu anlayamaz” diye konuştu.

    “BİRLEŞTİRENLER VE PARÇALAYANLAR VAR”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, yüzyıllardır birleştiren ve parçalayanların olduğunu söyledi. Tarih boyunca birleştiren ve parçalayan ruhların olduğunu belirten Başbakan Ahmet Davutoğlu, çatışmalar ve gerilimlerin yaşandığı ardından birleştirici ruhların bu sorunları çözdüğünü söyledi. Davutoğlu, “Orduda Kürtler Türkler Ermeniler vardı. Sonra haçlılar geldiler dağıtmak için. Selahaddin-i Eyyübi ruhu öne geçti. Şimdi size şunu sormak isterim Alparslan’ın ordusunda Kürt olmak ile Selahattin-i Eyyübi’nin ordusunda Türk olmak arasında bir fark var mı? Ben Türkmen aşireti çocuğuyum. Sol tarafımda Kürt çocuğu oturur Mehmet Şimşek, sağ tarafımda Numan kurtulmuş Karadeniz çocuğu. Rumeli çocuğu Mehmet Müezzinoğlu en uçta. Hamdolsun ki Anadolu, Balkan çocukları birleşti. İşte Türkiye bu. Kim bizi ayıracaksa bilsin ki her birimiz Alparslan, Selahattin-i Eyyübi’yiz. Söğütten Bursa’ya Edirne’ye, İstanbul’a, Üskübe büyüyen devlet, İslam bütünlüğünü sağlayan devlete dönüştü. Bugün yaktıkları, yıktıkları Fatihpaşa Camiyi, Mardin’i güzel kılan İdrisi Bitlisi ile Fatihpaşa beraberdi. Bugün Fatihpaşa Camii’ne saldıranlar buna saldırdılar. Parçalayamadılar, bölemediler. 400 yıl biz her tehdide karşı aynı birleştirici güçle beraberdik. O günden bugüne Mardin, Diyarbakır, İstanbul’un birleştirici ruhu sömürgecilere karşı ayakta durdu” şeklinde konuştu.

    “100 YIL GEÇTİ YİNE BU RUH İLE AYRIŞTIRICI GÜÇ SAVAŞIYOR”

    Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu sene kutsal emanetin 100. yıl dönümü olduğunu söyledi. Davutoğlu, “Bu savaşta Ortadoğu’nun tüm halkları sömürgecilere karşı son büyük zaferi kazandı. Orada hep birlikte savaştılar. Ortadoğu’nun son savaşında sömürgeciler yenilgiye uğradı. En zor zamanlarımızda omuz omuza verirsek hiçbir güç bizi yıkamaz. 100 yıl geçti yine bu ruh ile ayrıştırıcı güç savaşıyor. Yaptıkları antlaşma ile Osmanlı devletini nasıl parçalarız diye planladılar ve her şeyi birbirinden ayırdılar. Hala izlerini taşıdığımız anlaşma, bunun arkasında Anadolu’yu, Mezopatamya’dan kopartmak vardı. Haçlılar neyse Moğollar öyle, Moğollar neyse bugünkü sömürücüler aynıdır. Şimdi istediğimizi elde ettik dediklerinde 1920 ruhu ortaya çıktı. O mecliste Türk, Kürt, Alevi herkes vardı. İstiklal orduları ile Türkiye Cumhuriyeti’nin önünü açtı. Birleştirici ruh Müslümanları birleştirdi. Türkiye Cumhuriyeti devleti sıradan bir ulus devleti değildir. Türkiye Cumhuriyeti birleştirici ruhunun yanında Afrika, Orta Asya Müslümanlarının yaptığı dualarla yükseldi. Bu birleştirici ruh yükselirken parçalayıcı ruh tekrar ortaya çıktı. İslam değerlerinin bütün değerlerine karşı tek parti ideolleri bunlara savaş açtı. Dersimde 27 Mayıs, 12 Mart’ı bunlar yaşattılar. Parçalayıcı anlayış arasında birleştirici güce ihtiyaç vardı. Biz birleştirici güç için bütün hayatımızı feda ettik. Türkiye’de tek parti anlayışı, baskıcı ideolojiyi baas rejiminde gördük. Sonra bu tek tipçiliğe karşı çıktığını iddia eden PKK ve arkasındaki zihniyet çıktı. 12 Eylül nasıl hareket etmişse PKK da aynı tektipçi bölücü bir anlayışla hareket etti. Yeni bir birleştirici ruha ihtiyaç vardı. Ak Parti ortaya çıktığında 1071’in birleştirici ruhu ile 12 Eylül’ün tektipçiliği diğer taraftan da bunun ürünü olanlarla mücadele ettik” dedi.

    “GÖNÜLDEN GÖNÜLE KONUŞANLARA TERCÜMANA GEREK YOKTUR”

    Bütün dilleri önemsediklerini ve gerekli desteği sağladıklarını belirten Başbakan Ahmet Davutoğlu, gönülden gönüle konuşanlara tercümana gerek olmadığını söyledi. Davutoğlu, “Son kalemizi korumanın tek ruhu fitneye karşı bir arada tutmak demokrasi ile vatandaşlara hizmet etmektir. OHAL’e karşı çıktık ve kaldırdık. Devlet Güvenlik Mahkemeleri’ni kaldırdık. Terörden zarar görenlere yardım ettik. Kimse Kürtçe bir kanal olacağını düşünmemişti Artuklu’da Kürtçe enstitüleri kurduk. Güzel Türkçe ile Fakiye Teyan, Ahmedi Hani Kütçesi arasında fark yoktu. Biz dilleri aziz kılmaya geldik. Gönülden gönüle konuşanlara tercümana gerek yoktur. Biz gönülden gönüle konuşuyoruz. Birleştirmek için her şeyi yaptık. Hizmet olarak getirdik. Hangi ölçüyü alırsanız alın, Konya’ya Rize’ye hizmet etmek ile Mardin’e hizmet etmek arasında fark yok. Özerk yer yok ortak kader var. Aziz Sancar Mardin’in büyük ilminin bugünkü takipçisi. İnşallah nice Aziz insanlar çıkacak Mardin’den. Bu toprağın aziz vatandaşı halktır. Bu ülke parçalanırsa, bilinsin ki kimsenin yapamadıklarını bize yapmış olurlar, bizi parçalayamazlar. Türkiye’nin bütününü birleştirmeye çalıştık. Yasakları kaldırdık. Biz tektipçi anlayışa karşı kimseyle pazarlık yapmadan demokratik adımlar attık. Irak’ta, Kürtçe konuştuğumda ağlayanları hatırlıyorum. Türkmen çocuğuna Kürtçe çok güzel yakışır. Bizim aramıza girmesinler, biz herkesle yürekten konuşuruz. Bunları istismar eden terör örgütü, en azından insafa gelir çeki düzen verir, bunun içinde çok çaba sarf ettik. Demokratik açılım çözüm süreci bağlamında silahlar insin gönüller birleşsin eller tetiğe gitmesin çocuklar dağa çıkmasın hep bunun için mücadele ettik. Biz ortak tarihin çocuklarıyız, geleceğimiz geçmişimiz gibi birdir. Şu denmişti artık silahlar terk edilecek. Birkaç ay içinde silahlı unsurlar Türkiye’yi tek edecekti ne oldu. Birileri şunu fark etti, birleştirici ruh her yere egemen olursa bunları durduramayız dediler harekete geçtiler. 2013 Mayıs ayında gezi propagandası yaptılar. Birileri bunların kulağına fısıldadı, boş hayallerin peşinde sürüklendiler. Ne söz vermişsek hepsini yaptık. Cumhurbaşkanı görevi devrederken bir çözüm süreci, iki paralelle mücadele sözüyle bu görevi devraldım.17-25 kumpası ile bu birlikteliği yıkmaya çalıştılar. Arkasından nice kumpaslar gördük. 1 Ekim’de kanuni mekanizmayı çıkardık. Bize söz verdiler ama 6 Ekim’de bütün şehirlerimizi tarumar eden olaylar yaşandı. O zaman fark edildi ki niyet farklı. Son şans verdik, 7 Haziran seçimlerinin ardından silahlanma ayaklanma çağrıları yaptılar. 7 Haziran’dan sonra 15 Temmuz’da ben HDP’yi ziyaret ettiğimde konuştuğum anda Kandil’den silahlanma ve ayaklanma çağrısı geldi. Biz çözüm sürecine bağlıydık ama milletin birliği ve birliği daha önceliklidir. Bizimle konuşmak isteyenle konuşuruz. Mecliste özgür ortamda tartışırız. Son kalemizi yıkmak isteyenlere konuşacağımız tek dil milletin birliği ve beraberliği dilidir. 23 Temmuz’dan bu yana terörle mücadele konusunda ciddi bir durumdayız. Arkadaşlar, bütün vatandaşlarımıza, Ortadoğu’daki herkese seslenmek istiyorum. 2016 birliğin başlangıcı olsun. Kararlı bir şekilde mücadeleye başladık. Biz o karara direktif verirken, Allah şahittir ki zihnimde bu ülkenin birleştirici ruhunu ortaya çıkarmak vardı. Kim vatandaşın malına, canına ihanet ederse onunla mücadele edeceksiniz dedik. Bu mücadele bugün başarılı bir şekilde yürüyor. Şehitlere Allah’tan rahmet yaralılara acil şifalar diliyorum. Çınar’da Türk ve Kürt kadınlarını ziyaret ettim. Bir annenin yanık çocuğunun yanağını öptüğü zaman neleri düşünür. Bu bizim için mücadelenin bir parçası. Biz hiçbir zaman vatandaşlarımızı Türk mü, Kürt mü, Arap mı diye düşünmedik. Bu anlamda kırsalda umduklarını bulamayanlar şehirlerimizi mayınlarla yıkmaya çalıştılar. Burada halkımızın yanında oluğu için yılmadık. Vatandaşlarımız terör örgütünün çağrısına uymadı. Hepsine tek tek teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.

    TERÖRLE MÜCADELE EYLEM PLANINI AÇIKLADI

    Başbakan Ahmet Davutoğlu konuşmasının son bölümünde terörle mücadele eylem planını 10 madde halinde açıkladı. Davutoğlu, terörle mücadele eylem planını şu maddelerle açıkladı:

    “Birincisi psikolojik unsur. Devlet ve millet arasındaki engeller kalkacak. Devlet olmak şefkat ile kudreti birleştirmektir. Karar alırken tereddüt etmeyeceksiniz dedim valilere. Meşru güç kullanan halktan güç alandır. Milletten hesap soranlara hesap soracağız. İkincisi kamu düzenini inşa edeceğiz. Kim olursa olsun ister DEAŞ ister PKK ister DHKP-C kim olursa olsun durdurulacak ve engellenecektir. Suriye’den ilk kaçan PYD’den kaçan KDP’li Kürtlerdi. Eşit vatandaşlık. Halka şefkat edilecek. 90’lı yıllara geri dönülmesine izin vermeyiz. Stanilist anlayışla halkı kendine köle etmeye çalışmasına izin vermeyiz. Üçüncüsü kapsamlı demokratik reform süreci. Seçimden sonra tüm siyasi parti başkanları ile görüştüm. HDP’den cevap ne oldu, gelir kaçak çayını içer gider, dediler. Kendi ülkemde istismar edilmeme izin verir miyim. Halk karşısında hiç olacak zalim karşısında güçlü şekilde davranırız. Gün bugündür çukur kazacağınıza anayasa komisyonuna gelin ne istiyorsanız söyleyin. 12 Eylül Anayasası, terör örgütü de emellerine ulaşamayacak. Barikatları çukurların arkasındaki çocukların beynini yıkayarak bir şey elde edemezsiniz. Dördüncüsü terörle mücadele çerçevesinde sosyal seferberlik ilan ediyoruz. Bütün yaralar sarılacak, Allah’ın izni ile göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın gözyaşlarını siler yardım ederiz. Sur’dan, Cizre’den çıkan vatandaşlarımızı bu zalimlerin eline bırakmayız. Onlar huzur içinde uyumadıkça bize Ankara’da huzurlu uyumak haramdır. Yakıp yıkılan okullarımızı imar edeceğiz. Bugün Cizre’de yaralılar olduğu iddia edilen mekana evlerden herhangi bir hasta çıkarılıp bize teslim edilmedi. Cizre’de hastaneye 20’den fazla roket atıldı. Biz mücadeleyi terörle yapıyoruz vatandaşları aç bırakmayız. Terörden etkilenen öğrencilere barınma imkanı sunacağız. Sağlık hizmetinde eksik olan. Beşincisi 13 yıl içinde kalkındırdığımız bölge ekonomisini daha da kalkındıracağız. Bütün vatandaşlarımızın zararlarını telafi edeceğiz. Bunlar yangın çıkardılar bizler yangın yerinde gülistan kuracağız. Doğu ve güneydoğuda prim borçları ertelenecek. Halkbank kredileri ertelenecek çiftçi esnafa faizsiz kredi sağlanacak. İstihdam artışını arttıracak şeklinde hamle yapıyoruz. 200 milyar yatırım yaptık bölgeye. Barajlar, havalimanları yaptık, onlar ne yaptılar Yüksekova Selahaddin-i Eyyübi havalimanına saldırdılar. Silvan barajını engellemek için sabotaj yaptılar. Bu yatırımların hepsi tamamlanacak. 26.5 milyar lira 20016 2018 arasında yatırım yapılacaktır bölgeye. Altıncısı mekanı yeniden ihya edeceğiz. Bunu kentsel dönüşüm olarak konuşuyorlar ben böyle demeyeceğim. Diyarbakır, Mardin, Sivas, Kırşehir’de tarihi dokuyu koruyan şehir ihyası içinde olacağız. Sur’u tarihi özellikleri ile öylesine inşa edeceğiz ki bütün insanlık buradan ilham alacak. Mayınlarla bozulan kanallar rehabilite edilecek. Yedincisi etkin bir iletişim stratejisi gerçekleştireceğiz. Her yerde iletişim birimi oluşturulacak. Sekizincisi, yeni yasal idari düzenlemeler yapılacak. Büyükşehir yasası ihmal edildi. Yerel yönetimler yetkileri genişletilecek istismar edilmesine izin verilmeyecek. Yatırım yapmaktansa terör unsurların istihdam edilmesine izin verilmeyecek. Kim olursa olsun kamu hizmetinde izin verilmeyecek. Silahlı unsurlara yönelik her türlü önlem alacağız. Türkiye’yi silahtan arındıracağız. Dokuzuncusu milli birlik kardeşlik adımı atılacak yeniden. Milletin kendisidir. İstişare meclisi kurulması için talimat verdim. Herkesi muhatap alacağız elinde silah olanı almayacağız. Zulmedenleri muhatap almayacağız. Önce silahları bırakacaklar. Ondan sonra görüşme olacak. Onuncusu bütün Ortadoğu’da kapsamlı bir birleştirici ruh anlayışını başlatıyoruz. Buradan ırak’a, Erbil’deki Kürtlere, Musul’daki Araba, herkese sesleniyorum, hep berber olacağız inşallah. Hiçbirini ayırmadan kardeş bildik bileceğiz. Şimdi yeni bir dönem başlatıyoruz kardeşliği tesis edeceğiz. Ey Anadoluyu birleştiren Alparslan’ın ordusundaki torunlar, Selahattin-i Eyyübi askerleri, torunları Osmanlı’nın evlatları 1921 meclisi üyelerinin çocukları, Diyarbakır anneleri, şehit anneleri omuz omuza verin ve birleşin. Birleştirici Mardin ruhunun ışığıyla birlikte çalışalım. Biz son nefesimize kadar bunun yanında olacağız. Kim son kale olan bu ülkeyi sahipsiz bırakacağız, olacaksa karşısında olacağız”.

  • Mobilya İhracatı 2015’te 2,4 Milyar Dolar

    MOBSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Karaçak, 2015 yılında mobilya ihracatının 2,4 milyar dolar olduğunu açıkladı. Karaçak, 2023 yılına kadar rakamı 10 milyar dolara çıkarmayı hedeflediklerini belirtti.

    Mobilya Sanayi İşadamları Derneği (MOBSAD) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Karaçak, mobilya sektörünün, son 15 yılda ihracatta 13 kat büyüdüğünü söyledi. Karaçak, sektörün 2000’li yılların başında 300 milyon dolar ihracat gerçekleştirdiği belirterek 2015 yılında ihracat rakamının 2,4 milyar dolar seviyesine yükseldiğini açıkladı.

    MOBSAD Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Davut Karaçak, “Mobilya sektörü, 2000’li yıllara kadar iç pazar odaklıydı. Dünya ekonomisindeki dengelerin sarsılması ve beraberinde gelen ekonomik krizler, Türk mobilya sektörünün dışarıya açılması noktasında fırsata dönüştü. Yakın pazarlarda yayılımcı politika uygulayan Türk mobilya sektörü, ihracat rakamını 15 yıllık dönemde 300 milyon dolardan 2.4 milyar dolar seviyelerine yükseltti. Çok daha iyisini yapabilecek kapasiteye sahip olan sektör, 2023 hedefi olarak sunulan 10 milyar dolara rahatlıkla ulaşabilecek alt yapıya sahip” dedi.

    Sektörün ülke ekonomisine etkisine değinen Karaçak, “Mobilya sektörü, ithalatı en az olan sektör olmakla birlikte, en fazla istihdam oluşturan sektörlerin başında geliyor. Türkiye’nin mobilya ihracatı ise, mevcut üretimin yüzde 20’sini oluşturmakla birlikte, yüzde 80 oranında kar üretmekte… Bu çerçeveden bakıldığında, sektör, ülke ekonomisine ciddi bir kaynak girdisi sağlıyor. Bu nedenledir ki, bugün dünyada söz sahibi olan ülkelerde de mobilya sektörü, ekonomiyi domine eden sektörlerin başında geliyor” şeklinde konuştu.

    “TÜRKİYE MOBİLYANIN ÜRETİM ÜSSÜ OLABİLİR”

    Mobilya sektörünün, son yıllarda teknolojide yaşanan gelişmelerle birlikte oldukça farklı bir noktaya geldiğini söyleyen Karaçak, “Hızlı tüketim grubuna dahil olan mobilyalarda, artık tasarım, yenilik ve kalite ön planda… Ucuz iş gücü nedeniyle mobilya sektörünün lideri olan Çin ile mücadele noktasında da odaklanmamız gereken şey, yine bu üç kavram: tasarım, yenilik, kalite. Bu süreci verimli işletmek için de işin içine mutlaka üniversite-sanayici iş birliğini katmak gerekmekte. Söz konusu konulara odaklanılması halinde, Türkiye mobilyanın üretim üssüne dönüşebilir” dedi.

    Karaçak, sözlerini şu şekilde sonlandırdı: “Kuzey Irak, Bağdat, Azerbaycan, Almanya, Fransa, Birleşik Krallık,  Arabistan, İran, Afrika ve Balkan ülkeleri gibi belli başlı pazarlarda varlığımızı koruyor ve sürdürüyoruz. Şuan en çok önemsediğimiz ve odağımıza aldığımız pazarlar ise, Amerika ve Asya. Fuarlar aracılığıyla Türk mobilyasını tanıtma gayretindeyiz. En kısa zamanda meyvelerini toplamaya başlayacağımıza inanıyoruz”.