Etiket: 10

  • Arınç’tan Yunusemre’nin hizmetlerine 10 üzerinden 10

    TBMM eski başkanlarından ve eski başbakan yardımcılarından Bülent Arınç Yunusemre Belediyesi’nin hizmetlerine tam not verdi. Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi ile bir araya gelen Arınç, yapılan hizmetleri, “Yunusemre hakikaten Türkiye’de başarılı belediyelerin çok üzerinde. Başkanımız mükemmel bir iş başarmış. Bunu kabul edelim. Hizmetlerine 10 üzerinden 10 diyelim” sözleriyle değerlendirdi.

    Yunusemre Belediye Başkanı Dr. Mehmet Çerçi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Eski Başkanı, Eski Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı ağırladı. Yunuspark’ta düzenlenen toplantıya AK Parti Yunusemre İlçe Başkanı Fatih Katıöz, Belediye Başkan Yardımcısı Mustafa Irmak, İlçe Gençlik Kolları Başkanı İlkcan Durmaz, sivil toplum kuruluşu temsilcileri ve partililer katıldı. Toplantıda Yunusemre Belediyesi’nin yaklaşık 5 yılda yaptığı hizmetler hakkında sunum yapıldı. Manisa’nın en büyük ilçesinde vatandaşın refah içerisinde mutlu bir şekilde yaşaması için mesai harcadıklarını kaydeden Belediye Başkanı Çerçi, bugün geldikleri noktada güzel işler yapılmasının mutluluğunu yaşadıklarını söyledi.

    “Tüm gayretimiz şehrimiz için”

    Başkan Çerçi açıklamasında, “Yunusemre Belediyesi olarak şehrimizin imar ve inşası için inanarak çalıştık. Tüm gayretimiz şehrimiz için. Toplu konut hamleleri, kentsel dönüşüm atağı, millet çarşısı, hanım lokalleri, taziye evleri ve daha birçok projeyi hayata geçirmenin mutluluğunu yaşıyoruz. 12 hanım lokali, 2 gençlik merkezi, 3 çocuk ve kültür sanat merkezi, 6 kültür ve taziye evimizle kadınlarımıza, yaşlılarımıza çocuklarımıza dokunuyoruz. Kırsal kalkınma projelerimizle üreticimizi destekliyor, kurduğumuz fabrikalarla kendi taşımızı, asfaltımızı üretiyoruz. Tüm bu hizmetleri yerine getirirken; gönül belediyeciliğini de unutmuyoruz. Sosyal projelerimizle toplumun tüm kesimine ulaşıyoruz. yüzlerce proje hayata geçirdik, yüzlercesi için de çalışıyoruz. Bu projeleri hayata geçirirken de vatandaşımızın, mahallelerimizin ihtiyaçlarını gözettik. Bu hizmetleri sizlere anlatmaktan mutluluk duyduk, sizleri ağırlamaktan şeref duyduk” dedi.

    “Yunusemre mükemmel bir iş başarmış”

    Yapılan hizmetleri dinleyen Arınç, Yunusemre Belediyesi’nin 5 yıla pek çok köklü belediyenin yapamadığı hizmetleri sığdırdığını belirtirken; bu çalışmalarda emeği olan herkesi kutladı. Arınç burada yaptığı konuşmada, “Yunusemre Belediyesi merkezde kurulan en büyük belediye. 2 dönem parlamentoda birlikte görev yaptığımız arkadaşımız Yunusemre’ye başkan seçildi. Tabi kurucu belediye başkanı olmak zordur. Haliyle ilk bir yıl meşakkatli geçmiştir. Yunusemre Belediyesi’nin yaptıklarına baktığımızda mükemmel bir iş başardığını görüyoruz. Bu yapılan hizmetler bir ilçe belediyesinin çok üzerinde. Kıt kanaat bütçesiyle çok güzel hizmetler yapmış. Bu imkanlarla iş yapabilmek hem iyi niyetin hem de Allah’ın bereketidir. Borcu da devede kulak kadardır. Başkanımız kaynaklar yaratarak Manisa’ya güzel hizmetler kazandırmıştır” diye konuştu.

    Hizmetlere 10 üzerinden 10 verdi

    “Ben bir Manisalı olarak yaptıklarıyla gurur duydum” diyen Arınç sözlerini şöyle tamamladı: “Yunusemre hakikaten Türkiye’de başarılı belediyelerin çok üzerinde. Bunu kabul edelim. Hizmetlerine 10 üzerinden 10 diyelim. Makyaj belediyeciliği değil eserler yapıyor. Başta başkanımız olmak üzere bu hizmetlerde emeği olan herkese teşekkür ediyorum.”

    Toplantı sonrasında Başkan Çerçi, Bülent Arınç’a günün anısına Ayet-i Kerime içeren ve kenarları tezhip sanatıyla işlenmiş tablo ile Arınç’ın lise yıllarında çekilmiş bir fotoğrafını hediye etti.

  • 10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu Konya’da gerçekleştirildi

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarlığı ve Selçuk Üniversitesi iş birliğiyle Konya’da ” Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu” düzenlendi.

    Selçuk Üniversitesinde 12-13 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyumun açışında konuşan Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, bugün Batı dünyası ile Doğu dünyası arasında süren çatışmaların kültürel yönüne değindi. Barışı ve bir aradalığı öngören ve geçmişte bu değerlere olan bağlılığını ispat etmiş olan Doğu ile insan hakları, demokrasi gibi konularda kendilerinden olmayan toplumlara karşı ikiyüzlü davranan Batı’nın hayata bakışları arasındaki farklılıkların altını çizen Prof. Dr. Örs, bugün çeşitli toplumsal mühendislik projeleriyle İranlılar, Türkler, Araplar gibi İslam dünyasının büyük nüfusunu oluşturan milletlerin barış ve huzur içerisinde yaşamamaları ve birbirlerine düşman olmaları için oyunlar tezgahlandığını ifade etti. Sömürgeci küresel güçlerin gelişmekte olan ülkeleri kültürel ve ekonomik olarak sömürdükleri, kendilerine yabancılaştırdıkları, değerlerini başkalaştırdıkları bir dünyada sömürülen ülkelerin en güçlü silahının kendi medeniyet değerlerine sahip çıkmaları olduğunu söyleyen Prof. Dr. Örs, küresel güçlerin planları tersine çevirmek için çok çalışmak gerektiğini dile getirdi. Zaman zaman inişli çıkışlı seyreden Türkiye-İran ilişkilerini anlamak için zihinlere dayatılan kalıpların dışına çıkarak bu toplumların dinamiklerini, tarihi, kültürel değerlerini öğrenmenin ve bunları geniş kültürel ilişkilere dönüştürmenin gerekli olduğunu ifade eden Prof. Dr. Örs, bu bakımdan en önemli görevin kültür insanlarına düştüğünü dile getirdi. Prof. Dr. Örs, ortak tarihsel ve kültürel noktalardan hareket ederek toplumları ve devletleri birbirlerine yaklaştırmanın kendi coğrafyalarımız üzerinde söz sahibi olmayı sağlayacağını da sözlerine ekledi.

    Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise, tarihte iki toplumu birbirine yaklaştıran isimlere ve olaylara yer verdiği konuşmasında, hem bölgenin hem de dünyanın göz ardı edilemez ağırlığa sahip iki ülkesi olan Türkiye ve İran’ın tarih boyunca çok güçlü halkalarla birbirlerine bağlandığını söyledi. Hoca Saadettin’den Afrasyab’a, Anuşirvan’a, Tuğrul Bey’den Melikşah’a, Nizâmülmülk’ten İsmail Safevi’ye ve İmam Humeyni’ye kadar uzanan bir siyasal zincir halkasının iki milleti birbirine bağlamaya devam ettiğini belirten Prof. Dr. Turan, iki toplum arasındaki bağların sadece siyasal halkalardan ibaret olmadığını, bu derin bağlılığın Firdevsî, Abdülkadir Geylanî, Zaloğlu Rüstem, Şirazî ve Mevlânâ gibi isimlerle kültür, edebiyat, fikir alanında da sürdüğünü kaydetti. İki devletin 1639’dan beri hiç savaşmadıklarına, sınırların da yüzyıllardır değişmediğine dikkat çeken Prof. Dr. Turan, yaklaşık 400 yıllık bu barışın örneğine dünyada az rastlandığını ifade etti.

    İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarı Mahmut Sıtkızade de konuşmasında ikili ilişkilerin ele alındığı bu gibi toplantıların ülkelerin birbirini tanımasına vesile olduğunu belirterek, 20 yıldır sürdürülen sempozyum serisinin gerçekleştirilmesinde emeği geçenlere teşekkür etti.

    Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka ise sempozyuma ev sahipliği yapmaktan memnuniyet duyduklarını belirterek, İran’la ilişkileri sürdürmekte kararlı olduklarını, öğrenci değişimi gibi yeni projeler gerçekleştirerek kültürel ilişkilerin gelişimine katkıda bulunmak istediklerini söyledi.

    Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının “Belgelerle Türk İran İlişkileri” sergisinin de ziyarete açıldığı sempozyuma Türkiye’den ve İran’dan katılan bilim insanları, geçmişten bugüne Türkiye-İran ilişkileri hakkında değerlendirmelerde bulundu. 10 oturumun düzenlendiği sempozyumda, Türklerin ve İranlıların ortak tarihinde edebiyat ve felsefe gibi kültürel etkileşim alanları, iki halkın İslam medeniyetine katkıları, tarih boyunca yaşadıkları çatışmalar ve kurdukları ittifaklar konuşuldu. Katılımcılar, iki toplumun ortak değeri olan Hz. Mevlânâ ve Mevlevlik kültürünü de bu yıl 7-17 Aralık tarihlerinde gerçekleştirilen Hz. Mevlâna’nın 745. vuslat yıl dönümü anma törenlerinin (Şeb-i Arûs) atmosferi içerisinde değerlendirme fırsatı buldu.

  • Selçuk’ta, 10. Türkiye İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri sempozyumu

    Selçuk Üniversitesinde “10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri” sempozyumu düzenlendi.

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarlığı ve Selçuk Üniversitesi iş birliğiyle, “10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri” sempozyumu gerçekleştirildi.

    Selçuk Üniversitesi Süleyman Demirel Kültür Merkezinde düzenlenen sempozyumda konuşan ve 10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumuna ev sahipliği yapmaktan dolayı gurur duyduklarını ifade eden Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, “Selçuk Üniversitesi olarak kardeş ülke İranla kültürel bağlamda neler yapabiliriz? Diye düşündük. Yüksek lisans, doktora ve öğrenci değişim programlarıyla ilgili görüşmelerimiz oldu. Bölgenin güçlü üniversitesi olarak iranla ilişkilerimiz son derece gelişmiş bir şekilde devam edecek, öğrenci değişimini sağlayacağız. Kültürel programların, son derece önemli olduğuna inanıyorum. Elimizden gelen her türlü desteği sağlayacağız. Başarılı bir sempozyum geçmesini diliyorum” dedi.

    “Türk-İran bağlantısı siyasi zincirden ibaret değil”

    Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ise, “10. İran Türkiye İlişkileri sempozyumunu sizlerle bir kez daha paylaşmaktan dolayı mutlu olduğumu paylaşmak isterim. Hazreti Peygamber, ‘ben ibadetin çok olanından ziyade devamlı olanını severim’ diyor. Bu yaptığımız bilimsel çalışmayı da bir ibadet olarak telakki edecek olursak devamlılık arz eden, bu iş geleceğe ışık tutacak faydalı faaliyetlerimiz arasında yer alıyor.İran ile Türkiye dünyanın ve bölgenin vazgeçilmez ağırlıklı ülkelerinden ve devletlerindendir. Ne tarafından bakarsanız bakın, tarihe çok derin hatlarla bağlı iki devletten ve milleten söz ediyoruz. Türkiye açısından İran tarihi derinlik göz önünde bulundurulduğunda ne Yunanistan ne Rusya ne Ukrayna ne de diğer komşular hiç biri daha öteye gitmiyor.Türk ve İran bağlantısı yıllar içerisinde sadece siyasi zincirden ibaret değildir. İki milletin bağlantılarında elbette kültürün, edebiyatın ve fikir şahsiyetlerinin de bu sağlam bağ içerisinde çok büyük rolleri olmuştur” şeklinde konuştu.

    “Türkiye ile İran arasındaki ilişkiler pekiştirilmeli”

    Türkiye İran arasındaki ilişkilerin pekiştirilmesi gerektiğinin altını çizen İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarı Mahmut Sıtkızade de, “10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu gibi sempozyumların ülkelerin gerçek yüzünü tanımaya neden olur. Gençlerimizin, bu sempozyumları takip ederek iki ülkenin gerçek yüzünü okuyup öğrenmeleri gerekiyor. Umarım, bu sempozyum başarılı olur. 20 sene boyunca sempozyumu yürüten ve emeği geçen tüm arkadaşlara teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs ise, “Etrafınıza şöyle bir göz gezdirdiğinizde gerçekten coğrafyamızda tarihi kökleri, kurdukları medeniyet ve kültür itibariyle Türkiye’nin yani Osmanlı Devleti’nin tarihi mirasçısı olan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve kendisi de bir zamanlar bugünkünden çok daha büyük bir devlet olan İran Devletinin 21. yüzyılın başında bulundukları siyasi yapı itibariyle, çok farklı bir manzara arz ettiklerini ifade etmek gerekir. Ön yargılardan ve zihnimize dayatılan kalıplardan çıkıp Türkiye ve İran’ı başka gözle görmeliyiz. Bu toplumların dinamiklerini, sosyal hakikaten, tarihi, kültürel manevi değerlerini, öğrenmeyi ve geniş kültürel ilişkileri döndürmeyi mutlaka gerçekleştirmek durumundayız. Bunun için en önemli görev kültür insanlarına düşüyor. Her iki ülkede de çok ciddi kültürel potansiyellerimiz var” diye konuştu.

    Konuşmaların ardından heyetler arasında hediye takdimi gerçekleştirildi.

    “Belgelerle Türk- İran İlişkileri” sergisi açıldı

    Sempozyum açılışının ardından Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığının “Belgelerle Türk- İran ilişkileri” sergisinin açılışı yapıldı.

    Sempozyuma Türkiye’den ve İran’dan katılan 37 bilim insanı, geçmişten bugüne Türk-İran ilişkileri hakkında değerlendirmeler yapacak. 14 Aralık tarihine kadar 10 oturumda, Türklerin ve İranlıların ortak tarihinde edebiyat ve felsefe gibi kültürel etkileşim alanları, iki halkın İslam medeniyetine katkıları, tarih boyunca yaşadıkları çatışmalar ve kurdukları ittifaklar konuşulacak. Sempozyumda iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği de ele alınacak. Bu yıl, 7-17 Aralık tarihlerinde Konya’da gerçekleştirilecek olan Hazreti. Mevlana’nın 745. Vuslat Yıldönümü Anma Törenleri (Şeb-i Arûs) içerisinde gerçekleşecek olan sempozyumda katılımcılar, iki toplumun ortak değeri olan Hazret, Mevlana ve Mevlevilik kültürünü de anma törenlerinin atmosferi içerisinde değerlendirme fırsatı bulacak.

    Gerçekleştirilen sempozyuma, Selçuk Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mehmet Okka, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarı Mahmut Sıtkızade, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.

  • Konya’da 10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarlığı ve Selçuk Üniversitesi iş birliğiyle 12-14 Aralık tarihlerinde 10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu düzenlenecek.

    Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bünyesindeki Türk Tarih Kurumu, İran İslam Cumhuriyeti Kültür Müsteşarlığı ve Selçuk Üniversitesi iş birliğiyle 12-14 Aralık tarihlerinde 10. Türkiye-İran Tarihi ve Kültürel İlişkileri Sempozyumu düzenlenecek. Selçuk Üniversitesinin ev sahipliği yapacağı sempozyum, İran İslam Cumhuriyeti Maslahatgüzarı Ali Asghar Mehrabi, Kültür Müsteşarı Mahmood Sedghızadeh ve Kültür Müsteşar Yardımcısı Reza Azizian ile Atatürk, Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Başkanı Prof. Dr. Derya Örs, Türk Tarih Kurumu Başkanı Prof. Dr. Refik Turan ve Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Şahin’in katılımıyla gerçekleşecek.

    Sempozyuma Türkiye’den ve İran’dan katılan 37 bilim insanı, geçmişten bugüne Türk-İran ilişkileri hakkında değerlendirmeler yapacak. İki gün boyunca düzenlenecek olan 10 oturumda, Türklerin ve İranlıların ortak tarihinde edebiyat ve felsefe gibi kültürel etkileşim alanları, iki halkın İslam medeniyetine katkıları, tarih boyunca yaşadıkları çatışmalar ve kurdukları ittifaklar konuşulacak. Sempozyumda iki ülke arasındaki ilişkilerin geleceği de ele alınacak. Bu yıl, 7-17 Aralık tarihlerinde Konya’da gerçekleştirilecek olan Hz. Mevlana’nın 745. vuslat yıl dönümü anma törenleri (Şeb-i Arüs) içerisinde gerçekleşecek olan sempozyumda katılımcılar, iki toplumun ortak değeri olan Hz. Mevlana ve Mevlevlik kültürünü de anma törenlerinin atmosferi içerisinde değerlendirme fırsatı bulacak.

  • Vali Su, ’10 Aralık İnsan Hakları Günü’nü kutladı

    Mersin Valisi Ali İhsan Su, “Sahip olduğu farklılıklarını birer zenginlik olarak görüp binlerce yıldır kardeşlik duygularıyla barış içerisinde yaşayan milletimiz, insanların doğuştan sahip olduğu haklarını özgürce kullanmasına tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bir gereği olarak yaklaşmaktadır” dedi.

    Su, ’10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’ dolayısıyla yaptığı açıklamada, tüm insanların dil, din, ırk, cins ve yaş gibi farklılıklarıyla doğuştan ve eşit bir şekilde sahip oldukları hak ve özgürlükleri teminat altına alan ve 10 Aralık 1948 tarihinde kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 70. yıl dönümünün kutlandığını hatırlattı.

    İnsan hak ve özgürlüklerini teminat altına alan bu bildirgeye ilk imza atan devletlerden biri olan Türkiye’nin, tüm vatandaşlarının sahip olduğu haklarını en geniş şekilde kullanmasına yönelik düzenlemeleri hız kesmeden hayata geçirmeye devam ettiğini vurgulayan Su, “Sahip olduğu farklılıklarını birer zenginlik olarak görüp binlerce yıldır kardeşlik duygularıyla barış içerisinde yaşayan milletimiz, insanların doğuştan sahip olduğu haklarını özgürce kullanmasına tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bir gereği olarak yaklaşmaktadır. Millet olarak çağdaş medeniyet seviyesinin de üzerine çıkma hedefi doğrultusunda, ülkemizi çok daha güçlü kılacak olan bu değerlere sevgi, saygı ve hoşgörü ekseninde sahip çıkmaya ve geleceğe taşıma azim ve kararlılığında olmaya devam edeceğiz. Bu duygu ve düşüncelerle, vatandaşlarımızın ve tüm insanların 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü’nü en içten dileklerimle kutluyor, bu anlamlı günün tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum” diye konuştu.