Etiket: 1

  • Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Tren kazasında sorumluluğu bulunanlardan hesap sorulacak” (1)

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yüksek Hızlı Trenin Ankara’da yaşadığı kazada hayatını kaybedenlere rahmet, yaralananlara şifa dileyerek, kazayla ilgili adli soruşturmanın devam ettiğini, kazada sorumluluğu bulunanların tamamından yasalar içinde hesap sorulacağını söyledi.

    Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, toplu açılış ve töreni ve Hazreti Mevlana’nın 745. Vuslat Yıldönümü Şeb-i Arus Töreni’ne katılmak üzere Konya’ya geldi. İstanbul’dan uçakla Konya Havalimanı’na gelen Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradan Cumhurbaşkanlığı otobüsü ile şehir merkezine geçti. Erdoğan, Mevlana Meydanı’nda düzenlenen toplu açılış töreninde halka hitap etti. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 81 vilayetin kendilerini çağırdığını, kendilerinin de her fırsatta gittiklerini, yapılan işleri yerinde gördüklerini, eksiklerini tespit ettiklerini belirterek, “Gönülden gönüle kurduğumuz o yolu hep canlı tutuyoruz. Hele hele, Hazreti Mevlana gel diyorsa gitmemek bize yakışmaz. Hazreti Mevlana’nın 745. Vuslat Yıldönümü nedeniyle Konya’dayız. Eli boş gelmek olmaz. Toplam maliyeti 1 milyar 464 milyon TL olan 99 kalem projenin toplu açılışını da bugün gerçekleştiriyoruz” dedi.

    “Kazada sorumluluğu bulunanların tamamından yasalar içinde hesap sorulacak”

    Yüksek Hızlı Trenin Ankara’da yaşadığı kazada hayatını kaybedenlere rahmet, yakınlarına başsağlığı dileyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Aynı kazada yaralananlara Allah’tan şifa temenni ediyorum. Kazayla ilgili adli soruşturma devam ediyor. Kazada sorumluluğu bulunanların tamamından yasalar içinde hesabının sorulacağından emin olun. Bir daha benzer sıkıntılar yaşanmaması için gereken her türlü tedbirde alınacaktır” diye konuştu.

    “Konya için çalışıyoruz”

    Cumhurbaşkanı Erdoğan, Konya’da devam eden yatırımlardan bahsederek, “Konya için önemini bildiğim hafif raylı sistemin biran önce yapılması için takip edeceğiz. İkinci hattı olan Selçuk Üniversitesi hattı için de kısa sürede sonuçlanmasını bekliyoruz. Önemli olduğunu bildiğim çevre yolu inşaatının ilk etabındaki çalışma aşama aşama devam ediyor. Büyükşehir ve ilçe belediyelerimiz, bakanlıklarımızla birlikte Konya için çalışıyoruz. Bugün resmi açılışını yapacağımız 99 projeyi teker teker saymaya kalksak akşamı ederiz. Birkaç başlığı dile getirerek bu açılışları gerçekleştirmiş olacağız. Eğitimde, çeşitli ilçelerimizde 36 milyar liralık yatırımla 9 ayrı ilk, orta ve lise binasını hizmete alıyoruz. Sağlıkta, numune hastanesine 610 yatak ilave ederek, eski rakamla 148 trilyonluk yatırımı hizmete sunuyoruz. TOKİ’nin yaptığı Kadınhanı’ndaki ve diğer TOKİ hizmetlerini açıyoruz. Yatırım bedeli 180 trilyon lirayı bulan Konya – Beyşehir Yolu ve 30 trilyonu bulan Karapınar yolunun da açılışını yapacağız. Konya her dönem belediyecilikte ülkemize örnek olmuş bir şehirdir. Büyükşehir Belediyemizin 180 yeni otobüsünü bugün resmen hizmete alıyoruz. Yine Büyükşehir Belediyemiz, yollardan köprülere, kavşaktan yeraltı geçitlere, kanalizasyondan diğer hizmetlere kadar tüm hizmetlerinin açılışını yapıyoruz. Millet Bahçemizin de resmi açılışını yapıyoruz. Tüm bu yatırımlarımızın şehrimize, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum” ifadelerini kullandı.

  • Ülkü’den, yüzde 1,6’lık büyümeye “ekonomide dengelenme” yorumu

    MÜSİAD İzmir Başkanı Ümit Ülkü, 3. çeyrek büyüme rakamlarına dair yaptığı açıklamada, yılın ilk iki çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,2 ve yüzde 5,3 büyüyen Türkiye ekonomisinin, yılın üçüncü çeyreğinde de yüzde 1,6 ile pozitif büyüme performansını sürdürmesinin, “ekonomide dengelenme” sürecinin ilk meyvelerinin alındığına işaret ettiğini söyledi.

    Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) İzmir Başkanı Ümit Ülkü, 3. çeyrek büyüme rakamlarını değerlendirdi. Yılın üçüncü çeyreğinde de yüzde 1,6 ile pozitif büyüme performansını sürdürmesinin, “ekonomide dengelenme” sürecinin ilk meyvelerinin alındığına işaret ettiğini ifade eden Ülkü, temmuz, ağustos ve eylül aylarını kapsayan bu dönemde, kur şokları ile ekonomiye “ayar” verilmeye çalışıldığını belirtti. Ülkü, “Bunun etkisiyle ekonomik aktivitede önceki dönemlere kıyasla bir ivme kaybı gözlenmişti. Milli ekonomimize yöneltilen bu saldırı ve yürütülen algı operasyonlarına karşın bu dönemde Türkiye ekonomisinin yüzde 1,6 büyümesini önemsiyoruz. Dengelenme sürecindeki Türkiye ekonomisi için önümüzdeki dönem, ivme kaybının belirginleştiği ancak çok daha sağlam temelli bir büyüme oranlarından söz ettiğimiz bir dönem olacaktır” şeklinde konuştu.

    Ülkü, iç talebin yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 1,1 artış kaydetmesinin, “tüketim merkezli” büyüyen bir Türkiye ekonomisinden “üretim odaklı” büyüyen bir Türkiye ekonomisine geçiş için önemli bir fırsat olarak görülmesi gerektiğini vurguladı. İç talepteki ivme kaybının aksine dış talepte gözlenen hızlı artışın, üçüncü çeyrek büyüme rakamlarının en sevindirici tarafı olduğuna işaret eden Ülkü, şunları kaydetti:

    “Önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 13,6 oranında artış kaydeden mal ve hizmet ihracatı, ihracat odaklı büyümenin tesis edilmesi adına önemli bir veri sunmaktadır. Nitekim MÜSİAD olarak birçok vesileyle dile getirdiğimiz gibi, orta ve uzun vadede büyüme performansımızı sürdürmeyi hedefliyorsak ihracatın sürekli olarak artırılması ve dış talebin büyümeye katkısının kalıcı bir şekilde pozitife dönmesi gerekmektedir. Buna karşın önceki yılın aynı ayına göre yüzde 3,8 oranında daralan yatırımlar, faiz oranlarına yönelik tartışmaları yeniden gözler önüne sermelidir. Zira ağustos ayı itibarıyla finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalar neticesinde faiz oranlarının önceki dönemlere göre yükselen bir grafik çizdiğini ve buna paralel şekilde yatırımların ciddi oranda azaldığını görüyoruz. Bu vesileyle Türkiye ekonomisinin gerçeklerine uygun ve daha makul faiz oranlarının belirlendiği bir ortamda, yatırımların yeniden artışa geçeceğine dair inancımızı yineliyoruz” dedi.

  • Kılıçdaroğlu: “1 Ocak 2019’dan itibaren CHP’li belediyelerin olduğu bütün yerlerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak”

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “1 Ocak 2019’dan itibaren CHP’li belediyelerin olduğu bütün yerlerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak. Bizim belediyelerde ve kazanacağımız belediyelerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak” dedi.

    CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Genel Kurulunda 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifi üzerine CHP Grubu adına konuştu. Kılıçdaroğlu, ne zaman bütçe görüşmeleri olsa gelip kürsüden orta vadeli program ve orta vadeli mali plan üzerinde durduğunu belirterek, “Parlamento bir yasa çıkarmış, bunların ne zaman yayınlanacağı belli. Defalarca söylendi, her seferinde ’İşte, şöyle oldu, böyle oldu’ diye bir sürü gerekçe buldular. Şimdi hiçbir gerekçe yok, nasıl olsa her şey bir kişiye bağlanmış vaziyette. Bütün bunlara rağmen orta vadeli program ve orta vadeli mali plan zamanında yayınlanmadı“ dedi.

    2019 bütçesinin önce hangi koşullarda hazırlandığına bakılması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “2019 bütçesi, daha önceki bütçeler gibi belli koşullarda hazırlanmış değildir. İki temel alan var ki bütçenin hazırlanmasında, bu iki temel alana dikkat etmemiz gerekir. Birincisi şu, bu 2019 yılı Merkezi Hükûmet Bütçesi bir ekonomik kriz döneminde hazırlanmıştır ve ekonomik krizin önümüzdeki süreçte daha da derinleşmesi beklenmektedir. İkincisiyse, bu bütçe demokratik bir ortamda değil bir darbe döneminde, bir sivil darbe döneminde hazırlanmıştır. Dolayısıyla bu bütçenin bu çerçevede dikkate alınıp değerlendirilmesi lazım.”

    “2019 bütçesi toplumun hangi sorunlarına çözüm üretiyor veya üretecek?”

    “2019 bütçesi toplumun hangi sorunlarına çözüm üretiyor veya üretecek?” diyen Kılıçdaroğlu, “Öyle ya, bir ekonomik kriz var. Kriz önümüzdeki süreçte derinleşecek, peki krizin faturasını kim ödeyecek? Bütçe, krizin faturasını kimin ödeyeceğini gösteren temel bir belgedir. Bakıyoruz bütçeye, asgari ücretin altında ücret alan -asgari ücret demiyorum- ya da geliri olan 1 milyon 800 bin kişi var. 1 milyon 800 bin kişi asgari ücretin altında ücret alıyor ve bunlar ailelerini geçindiriyorlar, bunlar elektrik parası, doğalgaz parası, okul masrafı vesaireyi karşılıyorlar. Bu bütçe 1 milyon 800 bin kişinin yarasına merhem olacak bir hüküm içeriyor mu? Hayır. Geçiyorum, asgari ücretliler yani altı ayda bin 603 lirayla geçinmek zorunda olan asgari ücretliler. Asgari ücretlilerle ilgili ki bunların sayısı da 6 milyon 700 bin kişinin, asgari ücretlinin yarasına merhem olacak bir düzenleme var mı? O da yok. İşsizlik bütün kötülüklerin anasıdır. İşsiz adam kendisini, çoluk çocuğunu geçindirmek için bir noktaya gelir ki her yola başvurur. İşsizlikle mücadele etmenin iktidarın, muhalefetin değil, aslında hepimizin ortak görevi olması gerekir” ifadelerini kullandı.

    Konuşması sırasında iki fotoğraf gösteren Kılıçdaroğlu, fotoğrafların ikisinin de Kilis’te çekildiğini ve Türkiye İş Kurumunun belli bir süre bir yıldan daha az çalıştırmak için işçi aradığını, insanların da onun için kuyrukta olduğunu anlattı. Kılıçdaroğlu, “Kadınlar ayrı kuyrukta, erkekler ayrı kuyrukta. 16 yıldır Türkiye’nin geldiği nokta budur” dedi.

    Kılıçdaroğlu, bütçenin işsizlik sorununa çözüm üretmediğini, emekliye, çiftçiye, esnafa, borçlu vatandaşlara, emeklilikte yaşa takılanlara hiçbir şey getirmediğini savundu. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:

    “Bu bütçe, az önce de söyledim, siyasi açıdan da bir darbe bütçesidir; normal zamanlarda gelen bir bütçe değildir; toplumun baskılandığı dönemde gelen bir bütçedir. Hiç kimse korkudan sesini çıkaramıyor, hiç kimse. Ben darbe bütçesidir dediğim zaman ’hangi darbe’ diye belki sorarsınız. 20 Temmuz darbesinden sonra gelen bütçedir.”

    “Ben Almanya’da, Viyana’da, Kıbrıs’ta neleri konuştuğumu bu kürsüde anlatacağım ama bir şartla”

    Cemal Kaşıkçı’nın 2 Ekim’de öldürüldüğünü hatırlatan Kılıçdaroğlu, katillerin aynı gün özel uçakla gittiğini ifade etti. Kılıçdaroğlu, “Sayın Erdoğan bana diyor ki, ‘Almanya’ya gittin, Viyana’ya gittin ne konuştun çık anlat.’ Hepinizin önünde namus sözü veriyorum. Ben Almanya’da, Viyana’da, Kıbrıs’ta neleri konuştuğumu bu kürsüde anlatacağım ama bir şartla. Erdoğan bu katilleri hangi gerekçeyle serbest bıraktı çıkıp anlatsın. MİT Müsteşarı ABD’ye gitti bilgi vermeye. MİT Müsteşarı parlamentoya gelip komisyona bilgi verdi mi? Dünyanın bildiğini bizden niye saklıyorlar?” şeklinde konuştu.

    “Dış politikanın yeniden milli bir kimliğe kavuşması lazım”

    Dış politikanın 180 derece değişmesi gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, “Suriye ile ilişkiye geçilmek zorundadır. Dış politikanın yeniden milli bir kimliğe kavuşması lazım” açıklamasında bulundu.

    “1 Ocak 2019’dan itibaren CHP’li belediyelerin olduğu bütün yerlerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak”

    Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:

    “1 Ocak 2019’dan itibaren CHP’li belediyelerin olduğu bütün yerlerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak. Arkasında da duracağız. Daha önce bin 500 lira olacak dedik ve bin 500 lira oldu. Bizim belediyelerde ve kazanacağımız belediyelerde asgari ücret net 2 bin 200 lira olacak, bu birinci öngörümüz. İkinci öngörümüz şu bize ait olmayan ve kazanacağımız belediyelerde hiç kimsenin işine son vermeyeceğiz. Kul hakkı yemeyeceğiz. Biz asgari ücreti bu kürsüden ilan ediyoruz.”

    Kılıçdaroğlu’nun Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili sözleri ise tepki çekti. Kılıçdaroğlu’nun sözleri Meclis Genel Kurulunda tansiyonu yükseltti. AK Parti ve CHP milletvekilleri birbirine bağırarak karşılıklı laf attı.

  • Evinde 1,5 ton ağırlığında Roma dönemine ait mezar taşı ele geçirildi

    Afyonkarahisar’da polis ekipleri tarafından bir evde yapılan aramalarda, 1,5 ton ağırlığında Roma dönemine ait, üzerinde Grekçe yazılar bulunan mezar taşı ele geçirildi.

    İl Emniyet Müdürlüğü görevlilerince kent genelinde kaçakçılık faaliyetlerinin önlenmesine yönelik olarak yapılan çalışmalar neticesinde tarihi eser satışı yapacağı tespit edilen bir şahsın ikameti ve eklentilerinde arama yapıldı. Aramada 1,5 ton ağırlığında Roma dönemi 4. yüzyıla ait üzerinde Grekçe yazılar bulunan mezar taşı ele geçirildiği bildirildi.

    Konuya ilişkin, 1 şahıs gözaltına alınırken tahkikatların devam ettiği öğrenildi.

  • Bakan Albayrak: “Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz” (1)

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, “Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz” dedi.

    Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, TBMM Genel Kurulu’nda 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu teklifinin sunuş konuşmasını yaptı. 2019 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2017 yılı Kesin Hesap Kanun teklifinin Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki görüşmelerinin yoğun bir çalışma temposu sonunda tamamlandığını belirten Albayrak, konuşmasının makro ekonomik gelişmeler, 2017 yılı merkezi yönetim kesin hesabı, 2018 yılı merkezi yönetim bütçe gerçekleşmeleri, 2019 yılı merkezi yönetim bütçesi, kamu finansmanı, gelir politikaları ve uygulamaları bölümlerinden oluşacağını ifade etti.

    Albayrak, 2017 yılında küresel ekonominin üretim, yatırım ve uluslar arası ticarette güçlü bir performans gerçekleştirdiğini, ekonomik aktivitenin 2018 yılına da güçlü bir başlangıç yaptığını ancak kısa vadeli risklerin belirginleşmesi ve yılın ortalarından itibaren göreceli bir ivme kaybı yaşadığını aktararak, “Bu ivme kaybı özellikle gelişmekte olan ülkelerde farklılaşan büyüme performanslarından kaynaklanmıştır. Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya ekonomileri olumlu bir yorum sergilerken, İtalya’daki bütçe açığı ve kamu stoğuna dair endişeler Brexit kaynaklı belirsizlikler ve ABD kaynaklı gümrük tarifeleri uygulamalarıyla Avro bölgesindeki ekonomik büyümenin yavaşlayabileceğine dair endişeler bu noktada etkin hususlar olmuştur. Jeopolitik riskler ve sıkılaşan finansal koşullarda değerlendirildiğinde IMF, OECD ve Dünya Bankası gibi uluslararası kuruluşlar 2019 yılı küresel büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etmişlerdir” şeklinde konuştu.

    Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Artan korumacılık söylemlerinin etkisiyle uluslararası ticaret hız kaybetmektedir. 2017 yılında yüzde 5.2 büyüyen küresel ticaret hacminin 2018 yılında yüzde 4.2, 2019 yılında ise yüzde 4 oranında genişlemesi beklenmektedir. Gelişmiş ülkelerde artan istihdam ABD’deki vergi indirimleri ve halen destekleyici olan finansal koşullar ekonomik aktiviteyi olumlu etkilemektedir. Gelişmiş ekonomilerin 2018 yılında yüzde 2.4, 2019 yılında ise yüzde 2.1 büyümesi beklenmektedir. ABD ekonomisi büyüme performansıyla gelişmiş ülkeler arasında pozitif ayrışmaktadır. ABD ekonomisinin 2018 yılında yüzde 2.9, 2019 yılında ise yüzde 2.5 oranında büyümesi beklenmektedir. Avro bölgesinde ise 2017 yılında yüzde 2.4 bir oranla son 10 yılın en yüksek seviyesine ulaşan ekonomik büyümenin 2018 yılında yüzde 2, 2019 yılında yüzde 1.9 büyümesi beklenmektedir. Küresel ticaretteki sınırlamalar ve faizlerdeki yükselişe bağlı olarak sıkılaşan finansal koşullar gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemesi beklenmektedir. Bu nedenle 2018 yılında gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansı finansal kırılganlıklarına bağlı olarak ayrışmalar göstermektedir.”

    “Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir”

    “Son dönemde düşen petrol fiyatları da özellikle petrol ihracatçılarını olumsuz yönde etkileyecektir” diyen Albayrak, “2017 yılında yüzde 4.7 büyüyen gelişmekte olan ülkelerin aşağı yönlü risklerin dengeleyen güçlü iç ve dış talebin etkisiyle 2018 ve 2019 yıllarında da aynı oranda büyümesi beklenmektedir. Çin iç talepteki zayıflama, ABD ile yaşadığı ticari gerilim ve ekonomideki yapısal dönüşüm sürecine bağlı olarak daha ılımlı bir büyüme performansı sergilemesi beklenmektedir. Çin ekonomisinin 2018 yılında yüzde yüzde 6.6, 2019 yılında ise yüzde 6.2 büyümesi beklenmektedir. 2016 yılından bu yana petrol fiyatları, artan talep, jeopolitik riskler, üretim kısıtlamaları ve bazı petrol ihracatçısı ülkelere yönelik yaptırımlar nedeniyle yıl içerisinde 85 dolarlık varil brent seviyesine kadar yükselmiştir. Son dönemde ise küresel petrol talebindeki yavaşlama ve ABD’nin İran’ın petrol ihracatına ilişkin yaptırımlar konusunda içinde Türkiye’nin de olduğu 8 ülkeye geçici muafiyetler vermesi brent petrolün 60 dolar seviyesine gerilemesinde etkili olmuştur” değerlendirmesinde bulundu.

    2018 yılın ilk çeyreğinden sonra artan küresel ticari gerilim, Amerika Merkez Bankası FED’in sıkılaştırıcı para politikası ve doların güçlenmesi ile gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının ivme kaybettiğini bildiren Albayrak, “Önümüzdeki dönemde gelişmiş ülkelerde ekonomik büyümenin hız kesmesi ticari gelirin azalması ve Avrupa Merkez Bankası ile Japonya Merkez Bankası’nın parasal normalleşmeyi zamana yayması beklenmektedir. Bu çerçevede önümüzdeki dönemde gelişmekte olan ülkelere yönelik sermaye akımlarının devam edeceği ancak son yılların altında gerçekleşeceği öngörülmektedir. Önümüzdeki döneme ilişkin olarak ticari gerilim finansal oynaklıklardaki artış ve yükselen borçlanma maliyetleri küresel ekonomik görünüm üzerinde baskı oluşturacak risk unsurlardır. Finansal piyasalarda artan risk algısı ile elverişli finansal koşullar kademeli olarak sıkılaşmaya devam edecektir. Orta vadede küresel ekonomi açısından aşağı yönde risk faktörleri ağırlığını korumaktadır” ifadelerini kullandı.

    Bakan Albayrak, konuşmasına şöyle devam etti:

    “Son birkaç yılda yaşadığımız iç ve dış şoklar makroekonomik istikrarımızı olumsuz etkilemiştir. Bu şokları bertaraf etmek amacıyla ekonomiyi canlandırmaya yönelik uygulamaya koyduğumuz mali tedbirler destekleyici makro ihtiyadi politikalar KGF aracılığıyla sağlanan krediler ve olumlu dış konjektörün etkisiyle 2017 yılında yüzde 7.4 güçlü bir büyüme performansı elde ettik. Bu büyüme performansı ile Türkiye G20 ülkeleri arasında en hızlı büyüyen ülke olmuştur. 2018 yılının ilk yarısında Türkiye ekonomisi yüzde 6.2 büyüyerek küresel ve yerel ölçekte ki birçok belirsizliğe rağmen güçlü seyrini sürdürmüştür. Yılın ilk yarısında büyüme tarafındaki pozitif görünümün devam etmesinde tüketim ve yatırım kanalından gelen güçlü katkılar belirleyici olmuştur. 2018 yılın 2. çeyreğinden itibaren gelişmekte olan ülkelere yönelik risk algısının bozulması ve FED’in faiz artışları ile uluslararası sermaye akımları yavaşlamıştır. Bu süreçte dış finansman ihtiyacımızın yanında Türkiye ekonomisine ve Türk Lirası’na yönelik spekülatif saldırılar neticesinde ülke risk primimiz yükselmiş ve Türk Lirası değer kaybetmiştir. Finansal piyasalarda gözlenen bu dalgalanmaları azaltmak, likidite sıkışıklığının gidermek finansal istikrar desteklemek ve piyasaların etkin işleyişini sağlamak amaçlarıyla Türk lirası ve dövizi kitlesine yönelik gerekli tedbirler alınmıştır. Bu kapsamda bankaların swap işlemlerinde yüzde 25 özkaynak sınırı getirilmesi mevduat hesaplarında stopaj oranlarının ayarlanması ihracat bedellerinin yurt içine getirilmesi döviz olarak yapılan sözleşmelerin TL cinsinden hazırlanması gibi birçok önemli adımlar atılmıştır. Bu tedbirlerin finansal piyasalar üzerindeki etkileri olumlu şekilde görülmeye başlamıştır.”

    “Büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruzr”

    Yılın 3. çeyreğinde kur ve faiz de yaşanan dalgalanmalarla birlikte dış finansman imkanlarının azalması neticesinde iç talebin ivme kaybettiğini kaydeden Albayrak, “Ancak aldığımız tedbirler ve uyguladığımız politikalarla ekonomideki olumsuzlukları en aza indirdik. İç talepteki daralmayı mal ihracatı ve turizmdeki güçlü performansla dengeledik. Yeni ekonomi programımıza göre sıkı para ve maliye politikaları uygulanarak ekonomideki dengelenme süreci etkin bir şekilde yönetilecek enflasyon cari işlemler ve dış finansman ihtiyacı kaynaklı risklerimizi minimize eden sürdürülebilir bir büyüme patikası izlenecektir. Bu doğrultuda büyümenin 2018 yılında yüzde 3.8, 2019 yılında ise yüzde 2.3 olarak gerçekleşmesini öngörüyoruz. Ekonomimizdeki güçlü büyümenin yanı sıra destekleyici iş gücü politikalarının etkisiyle istihdamda oldukça iyi bir performans elde ettik. 2018 yılı Ocak-Ağustos döneminde ortalama yıllık istihdam artışı 836 bin kişi olarak gerçekleşmiştir. Böylelikle 2018 Ağustos dönemi itibariyle istihdam edilenlerin sayısı 29 milyona ulaşmıştır. Bu dönemde işgücü piyasasına yönelik uyguladığımız teşvikli politikalar istihdam artışlarına katkı sağlamaya devam etmiştir. Ancak buna karşılık iş gücünün artması ile işsizlik oranları da bir miktar yükseliş göstermiştir. 2018 yılı Ağustos dönemi itibarıyla manşet işsizlik oranı yüzde 11.1 olarak gerçekleşmiştir. 2018 yılı genelinde işgücü arzının artmaya devam etmesi, ekonomik dengelenmenin belirginleşmesi ve yavaşlayan iç talep nedeniyle işsizlik oranının bir miktar artarak yüzde 11.3 olarak gerçekleşmesini görüyoruz. Önümüzdeki dönemde ekonomik yavaşlamaya rağmen işgücünün tekniklerinde ve iş olanakların da sağlanacak iyileşmeler ve uyguladığımız politikalar işgücü piyasasını ve ekonomiyi desteklemeye devam edecektir” açıklamasında bulundu.

    “Kasım ayından sonra Aralık ayında da enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz”

    2016 yılından bu yana enflasyona dair gelişmelerde temel olarak döviz kurundaki artış başta olmak üzere enerji ve ithalat fiyatları işlenmemiş gıda fiyatlarıyla güçlü talep artışının belirleyici olduğunu söyleyen Albayrak, “Özellikle 2018 yılının 2.çeyreğinde tüketici ve üretici enflasyonu hızlı bir artış kaydetmiştir. Son enflasyon rakamları ise yüksek enflasyona karşı atılan adımların ve enflasyonda topyekun mücadele programının başarısını ortaya koymuştur. Yeni ekonomi programı sonrasındaki dengelenme süreci kur ve faizlerden sonra enflasyon göstergelerinde de etkisini göstermeye başlamıştır. Kasım ayı itibariyle tüketici enflasyonu bir önceki aya göre yıllık bazda 3,62 puan gerileyerek yüzde 21,62 olarak gerçekleşmiştir. Bu sürecin para ve maliye politikalarımızdaki güçlü duruşla desteklemeye devam edeceğiz. Kasım ayından sonra Aralık ayında da devam edecek KDV ve ÖTV indirimlerinin ve enerji fiyatlarında zam yapılmayacak olmasının etkisiyle enflasyonla mücadelede güçlü bir performansı yakalayacağımıza inanıyoruz. Buna ilave olarak kurun daha istikrarlı patikaya oturması ve petrol fiyatlarındaki düşüş dezenflasyon sürecini destekleyecektir. Böylece YEP’teki 2018 hedefimizi yakalayacağımızı öngörüyoruz” dedi.

    “Ekonomideki dengelenme süreci dış talep yönünden beklentilerimizden çok daha olumlu yönde seyretmektedir” ifadesini kullanan Albayrak, “2017 yılında 157 milyar dolara yükselen yıllık ihracatımız dış ticarette artan korumacılık ve jeopolitik risklere rağmen 2018 yılında bu artışı sürdürerek Kasım ayında yıllık bazda 168,1 milyar dolarla bugüne kadar ki en yüksek değerine ulaşmıştır. İnşallah yıl sonu itibariyle 170 milyar dolarlık hedefi de yakalayacaktır. 2018 yılının ilk 10 ayı itibariyle en büyük ihracat pazarımız olan AB ekonomisine yönelik ihracatımız yüzde 15,5 artarak toplam ihracatımızın yüzde 50,3’ünü oluşturmaktadır. Turizmde yaşanan toparlanma cari açığın düşmesinde etkili olmuştur. Artan turist sayısına bağlı olarak turizm gelirlerinde de önemli artışlar yaşamıştır. Ülkemizi ziyaret eden yabancı sayısı 2018 yılı Ekim ayında yıllık bazda 38.9 milyon kişi ile rekor seviyelere ulaşmıştır ve turizm gelirlerimiz de Eylül ayında yıllık bazda bakıldığında 24.9 milyar dolara ulaşmıştır. Bölgesinde bir cazibe merkezi haline gelen ülkemizin önümüzdeki dönemde bu rakamları çok daha yukarılara taşıyacağına inanıyoruz” diye konuştu.

    “Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz”

    Bakan Albayrak şöyle konuştu:

    “2018 yılının Mayıs ayından itibaren cari dengede çok ciddi bir iyileşme yaşandığını görüyoruz. Ağustos ve Eylül aylarında verilen cari fazlalardan sonra Ekim ve Kasım aylarında da cari fazla vereceğimizi çok yakından hep birlikte göreceğiz. Çekirdek cari denge olarak nitelendirilen altın ve enerji hariç dengede 2018 yılı Haziran ayı itibarıyla bugüne kadar bu eğilimde fazla vermeye devam etmiş, Eylül ayında bu rakam 5.1 milyar dolar seviyesine yükselmiştir. 2018 yıl sonunda cari açığın yeni ekonomik program ile öngördüğümüz 36 milyar doların altına inmesini bekliyoruz. Son dönemde finansal piyasalarda yaşanan dalgalanmalara karşı bankacılık sektörü sağlıklı ve güçlü yapısını korumuş finansal istikrarı ve reel ekonomiyi desteklemeye devam etmiştir. Ayrıca yeni ekonomi programında belirlediğimiz çerçevede bankaların mali yapıları ve aktif kaliteleri yakından izlemekte ve sektörün mali yapısını güçlendirecek kapsamlı bir politika seti uygulanmaktadır. Bankacılık sektörünün aktif kalitesinin en önemli göstergelerinden biri olan ve sektörün kredi riskini gösteren kredilerin takibe dönüşüm oranı 2018 Ekim ayı itibariyle yüzde 3.5’tir. Sermaye yeterlilik oranı ise aynı dönemde yüzde 18.2 olarak gerçekleşmiştir. Bu oran hedef oran olan yüzde 12’nin oldukça üzerinde yasal sınır olan yüzde 8’in 2 katından daha fazladır. Küresel ekonomideki riskler ve yavaşlayan büyüme ortamı göz önüne alındığında Türkiye ekonomisinin sermaye akımlarındaki hızlı değişimlere ve jeopolitik risklere karşı zayıf kalmasının önüne geçilmesi bütün bu çerçeve güçlü duruş çok büyük bir önem arz etmektedir. Bu çerçevede içinde bulunduğumuz ekonomik dengelenme sürecinde yüksek borçlanma maliyetlerini azaltacak yatırımcı ve tüketici güvenini artıracak ve döviz kuru istikrarını sağlayacak adımları attık ve atmaya devam ediyoruz. Bu süreçte uygulayacağınız maliye politikaları bütçe disiplini ve kamu tasarrufların artırılması makro ekonomik temellerin güçlendirilmesi açısından büyük önem arz etmektedir. Türkiye 2002 yılından bu yana uyguladığı mali disiplin ve ihtiyatlı makroekonomik politikalarla kamu maliyesinde küresel ölçekte örnek gösterilen bir ülke haline gelmiştir. Kamu maliyesinde 2002 yılından bu yana yaptığımız reformlar sayesinde bütçe açıklarını ve borç stoklarını çok düşük seviyelere indirdik. Küresel krizin yaşandığı 2009 yılı hariç son 14 yıldır genel devlet açığının Gayri Safi Yurtiçi Hasılaya oranı yüzde 3’Ün altında gerçekleşmiştir.”