Kobanide İnsan Türkiyede Hayvan Olmak (!)

15 gündür memleketimizi yakından ilgilendiren ve derinden etkileyen olaylara şahit oluyoruz.

Ortadoğu ateşinin ortasında kalan Türkiye’nin harici düşmanları yetmezmiş gibi dahili düşmanları da bu ateşin yayılmasından, körüklenmesinden uzak durmuyorlar hatta bundan zevk alıp çıkar sağlıyorlar.

Kobani’de -Amerikalıların Company adından Kürtçeye aktarılmış telaffuzu- ya da daha eski ve doğru adıyla Ayn-el Arab’da bir insalık dramına şahit olduk-oluyorduk. Işid tarafından kuşatılan Kobani’de masum insanların bir kısmı Işid şiddetine maruz kalırken bir kısmı da memleketimizin sağduyusu sayesinde Türkiye’ye getirildi.

Edindiğim bilgilere göre Kobani’de 70 bin civarı nüfus varken 170 bin savaş mağduru ülkemize sınır geçişi izniyle giriş yapmış.

Bu, burada bir dursun.

Kobani’de insan olmak nasıl zor herhalde bunu yazmanın pek de ehemmiyeti yoktur.

Bir taraftan üzerinize bombalar yağarken diğer taraftan can, mal ve namus güvenliğinizin kapınıza atılacak bir tekme kadar yakın olması.

İster Kürt, ister Ermeni, İster Rum, İster Çerkez, İster Türkmen.

İnsanlık için ne acı bir tablo.

Bu manzaranın içinde bu savaş mağdurlarına yalnızca Türkiye’nin maddi ve manevi sahip çıkması da bir o kadar üzücü.

Bu da burada bir dursun.

Kobani’de hal bu iken ve Türkiye’nin tutumu da aşikar ortada iken Kobaniye yardım edin diye ”yırtınmanın”, ortalığı ateşe vermenin, bayrak yakmanın, heykel devirmenin, banka yağmalamanın adı nedir?

Bence HAYVANLIK

Kızmaca, küsmece, darılmaca yok. Çünkü bu tanım bile bu yapılanların karşısında hafif kalır.

Hemen üstte durdurduğumuz paragrafı buraya alalım. Kobaniden 170 bin sığınmacı Türkiye’ye geçmişse Kobani’de yardım edilecek kim kalmıştır? Ya da şöyle soralım Kobani’yi terk etmeyenler, Işidle savaşanlar şu anda kim?

Cevabı çok açık; Pkk-Pyd güçleri.

30 yıldır hain pusularla öğretmenimi, polisimi, askerimi, mühendisimi şehit eden Pkk yani terör örgütü, kumandası kimin elinde olduğu belli olmayan sözde müslüman adına bürünmüş olan -bana göre bir başka terör örgütü – Işid’e karşı.

Kobani’de masum halk yokken şimdi siz yıllarca ihanet ettiğiniz bu devletten ne şartla, ne adla yardım istemektesiniz? Hadi yardım istiyorsunuz, acziyetiniz aşikar ortada iken neye güvenerek ya da neyi düşünerek memleketin altını üstüne getirmeye çalışıyorsunuz?

Bugüne kadar size müsamaha gösteren bu devletin asli mekanizmasının sabrının taşmasını hiç mi hesap etmiyorsunuz?

Altında kalacağınız taşın başınızın kaç katı büyüklüğünde olduğunu hesap edebildiniz mi ?

Bir taraftan ülkemizde bu gelişmeler yaşanırken dünya kamuoyunun tutumu da çok ilgi çekici değil mi ?

3 yıldır Esed zulmü altında mahvolan ya da kaçan Suriyeli kardeşlerimize sesini dahi çıkaramayan ABD’nin ve AB’nin Kobani hassasiyeti nereden gelmektedir?

Son günlerde Diyarbakır’da gezen Alman gazeteci ve ajanlarının Türkiye’de işi ne? İstihbaratımız ne iş görmektedir?

İstanbulda başta BDP olmak üzere çeşitli gruplarla toplantılar düzenleyen Alman vekillerinin bunlarla işi ne?

Böyüğümüzün dediği gibi ” Zamanlama Manidar” değil mi?

Kobanide ölenler canda, Suriyedekiler patlıcan mı?

Peki ya Mısır? Demokrasi Havarileri neredeler?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde halkı kucaklayan Selahattin Demirtaş’ın isyan bildirilerine imza atmasını kim istedi?

Bayrak yakmayı, heykelleri yıkmayı kınayan Selahattin Demirtaş banka yağmalamayı mı meşru görüyor? Sen bayrağımı yakanı, heykelimi kıranı kınasan ne kınamasan ne ?

Dün dediği bugünü tutmayan sözde özgürlükçü, hümanist olan siz ve saz arkadaşlarınızın miadının çoktan dolduğunun ve Kandil-İmralı- Avrupa üçgeninde uzaktan kumanda ile sıkıştığınızın millet farkında değil mi sanıyorsunuz?

Şimdilik diyeceklerimiz burada kalıyor.

Bir sonraki yazımda belki de bu  ” Salon provakatörlerini ” ele alırız.

Ve bunlara uyan aklı evellere demem de odur ki ; Sizi bunlar bir güzel kullanırken kendi çoluk çocukları bale derslerinde, piyano kurslarında, Avrupalarda günlerini gün etmekte.

Sizin elinize molotof veren bu zevatın çocuklarının elinde desteler var. Onlar pusulalarını çoktan ceplerine koymuşlar ama sizin bu denizde böyle giderse kaybolacağınızdan haberiniz yok.

Selam ve dua ile.